03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 11 Ocak 2017 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kurda kayış koptu Merkez mesajı verdi Siyasi ve ekonomik risklerle dolar 3.78, Avro 4 TL’yi aşarken Merkez’in beklegör politikası piyasalarda endişeyi katladı. TCMB, kuru düşürmek için adım atmak zorunda kaldı Siyasi, jeopolitik ve güvenlikle ilgili riskler birleşip buna bir de bo zulan makroekonomik ortam da eklenince dolar ve Avro kuru rekor üstü ne rekor kırma yı sürdürdü. Dün dolar 3.7830, Av ro ise 4.0079 TL ile yeni tarihi zir PELİN ÜNKER vesini gördü. Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırmayacağına dair oluşan güçlü algı nedeniy le kuru tutacak hiçbir şey kal mazken, reel faizin negatife in diği ortamda piyasalarda adeta kayış koptu. Güne 3.7240 sevi yesinde başlayan dolar/TL öğ leye doğru 3.78’i geçti. Sabah saatlerinde 3.9505’te olan Av ro/TL ise 4 seviyesini aştı. Bu nun üzerine Merkez öğleden sonra açıklama yaparak adım atmak zorunda kaldı. Merkez, piyasalarda gözlenen aşırı oy TL kayıpta birinci Küresel piyasalarda Fed’in faiz artıracağı endişeleri sürerken, içeride anayasa değişikliği ile siyasi sisteme ilişkin tartışmalar, referandum belirsizliği, jeopolitik riskler ve güvenlik riskleri, Fitch’in 27 Ocak’ta notu indirme ihtimali kuru yükseltiyor. İç riskler nedeniyle TL, diğer gelişen ülke para birimlerinden negatif ayrışıyor. TL 2016’da en çok değer yitiren gelişen ülke para birimi olmuştu. TL’deki değer kaybı dün gün içinde dolar karşısında yüzde 1.9, Avro karşısında yüzde 2’yi buldu. TL’nin aksine diğer gelişen ülke para birimleri genelde değer kazandı. Polonya Zlotisi, Rus Rublesi, Brezilya Reali dolar karşısında yükseldi. Çek Korunası, Macar Forinti, G. Afrika Randı ve Meksika Pezosu’ndaki düşüşler TL’dekinin üçte birinden az oldu. naklığın yakından izlendiğini, sağlıksız fiyat oluşumlarına karşı gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı. İki adım attı Merkez Bankası son faiz toplantısında enflasyonu etkileyen unsurları izleyerek temkinli duruşunu koruyacağını açıklamıştı. Hükümetten faiz artırımı yapılmaması konusunda uyarılar sürerken, Merkez’den düne kadar faiz aksiyonu sinyali gelmemesi, yatırımcının yükselen kur karşısında yine adım atılmayacağı algısını güçlendirmişti. Bu nedenle Merkez’in açıklaması piyasaları az da olsa rahatlattı. Açıklama öncesi 3.7690 olan dolar/TL 3.7450’nin altına geriledi. Avro/TL de 3.97 civarına indi. Serbest piyasada dolar 3.7720, Avro 3.9870 TL’den kapandı. TCMB ayrıca Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitlerini 11 Ocak’tan itibaren toplam 22 milyar TL’ye düşürdü. Yabancı para zorunlu karşılık oranlarını tüm vadelerde 50 baz puan indiren TCMB, bu değişiklikle finansal sisteme yaklaşık 1.5 milyar dolar ilave likidite sağlanacağını açıkladı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise Merkez’in inisiyatifi elinde bulunduğunu belirterek “TCMB faiz artırımını gerekli görüyorsa bunu kendi karar mekanizmaları içinde alır ve uygular ama ben artıştan yana değilim” dedi. Yüzde 8 eridi TCMB 20 Aralık’ta beklegör politikası izleyerek faizleri değiştirmemeyi tercih etmişti. O tarihten bu yana TL dolar karşısında yüzde 8 eridi. Serbest piyasada 19 Aralık’ta dolar 3.5020, Avro 3.6530 TL’den kapanmıştı. Görülen son zirvelere göre Merkez’in faiz kararıyla birlikte dolar kuru 2.8 kuruş, Avro 3.5 kuruş arttı. Reel sektör korunmasız Kurdaki sert yükseliş net yabancı para borcu bulunan şirketleri zor durumda bıraktı. Destek Yatırım Araştırma Müdürü Murat Tufan, kur risklerinden korunmanın mevcut en etkin yolunun ‘hedge enstrümanları kullanmak’ olduğunu belirterek “Reel sektörün 293 milyar dolar brüt dış borcu bulunuyor. Japonya’da KOBİ’lerin dahi kullandığı hedge opsiyonlarının önemini şirketlerimizin halen tam anlayamadığı görülüyor” dedi. Yılbaşından bu yana dövizdeki hareketliliğin şirketlere yaklaşık 3 milyar TL ekstra yük getirdiğini söyleyen Tufan, “2016 üçüncü çeyrek bilançoları incelendiğinde 2 milyar TL’nin üzerinde döviz açığı olan 11 büyük şirket var. Şirketlerin dördü enerji, ikisi perakende, diğerleri iletişim, yatırım, inşaat, ulaşım ve otomotiv sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Şirketlerin yükümlülüklerini hedge etme oranları yüzde 0 ile yüzde 50 arasında değişirken 5 şirketin hedge enstürümanlarını etkin kullanmadığı gö rülüyor” diye konuştu. Vakıf Yatırım tarafından derlenen verilere göre, üçüncü çeyrek itibarıyla döviz açık pozisyonu en yüksek 10 şirket ise sırasıyla şöyle: THY 20.699 milyon lira, Türk Telekom 15.297 milyon lira, TÜPRAŞ 10.140 milyon lira, Turkcell 4.146 milyon lira, Anadolu Efes 3.552 milyon lira, Zorlu Enerji 2.611 milyon lira, Torunlar GYO 2.508 milyon lira, Tofaş 2.254 milyon lira, Migros 2.187 milyon lira, Ak Enerji 2.125 milyon lira. JCR: Müdahale edilmeli Üretici de tüketici de şikâyetçi. ‘Spekülatörler fiyat artırıyor’ Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, son günlerde yükselen sebze fiyatlarının dar gelirli yurttaşı zorladığını belirterek “Çoğu insan pazardan eli boş dönüyor. Üretici de tüketici de fiyatlardan şikâyetçi. Tarlada 1 TL ise, vatandaşa 5’e satılıyor. Zincirler malı tarladan kapatıp istediği fiyata satıyor. Zincirlerin yanı sıra havaların soğumasını bahane ederek fiyatları yükselten spekülatörleri de unutmamalıyız” dedi. Üreticinin kar ve soğuk sebebiyle hasat yapmakta geciktiğini vurgulayan Palandöken, “Halde domates 2.53 lira arasında, patlıcan 3 3.5 lira arasında, biberler 3.54 lira civarında, salatalık ise 1.52 lira civarında ama zincirlerin malı tarlada kaça kapattığını bilmiyoruz. Piyasaya hâkim durumdalar” diye konuştu. Halk pazarlarında balık fiyatlarının ucuz olduğunu da anlatan Palandöken, “Ankara’da pazarlarda hamsinin en yüksek fiyatı 10 TL. AVM içerisindeki balıkçılarda 2530 liradan satılıyor. Balık fiyatları da spekülatörler tarafından artırılıyor” dedi. l Ekonomi Servisi JCR Eurasia Rating Başkanı Ökmen’e göre, TL olağanüstü değersizleşti. Bu nedenle Merkez Bankası’nın faiz artırarak kura müdahale etmesi şart Benzine yine zam geldi Benzine dün gece yarısından geçerli olmak üzere litrede 78 kuruş zam geldi. Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “11 Ocak 2017 tarihinden geçerli olmak üzere benzinde 7 veya 8 kuruş arası zam beklenmektedir. Motorinde fiyat değişikliği yoktur. Siyah ürünlerde de zam bekleniyor” denildi. Yeni fiyatlarla birlikte benzinin fiyatı İstanbul’da 5 lira 18 kuruştan 5 lira 26 kuruşa, Ankara’da 5 lira 23 kuruştan 5 lira 31 kuruşa, İzmir’de ise 5 lira 20 kuruştan 5 lira 28 kuruşa çıktı. Bu, benzine son beş hafta içinde yapılan üçüncü zam oldu. Zam toplamı 33 kuruşu buldu. 6 Aralık’ta benzine 15, motorine 16 kuruş zam yapılmıştı. Benzine en son 22 Aralık’ta 10 kuruş, motorine 31 Aralık’ta 12 kuruş zam gelmişti. l Ekonomi Servisi JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, TL’nin dolar karşısında direncini koruması için yatırımcılar nezdinde “TCMB’nin faiz artırımına gidemeyeceği” algısının bir an önce kırılması gerektiğini söyledi. Ökmen, yaptığı açıklamada, “Gelişen ülke paraları içinde dolar karşısında en fazla değer kaybeden paranın TL olması, para politikasındaki etkinsizlik ve iç siyasetin ürettiği risklerdir” dedi ve şöyle devam etti: “Merkez Bankası’nın TL’nin değer kayıplarına karşın politika faizlerini ekonomi dışı nedenlerle sabit tutması ve faiz artırımına gidemeyeceği algısı, sistem değişikliği girişimlerinin ve siyasetin her alanındaki belirsizlik hali, OHAL’in yeniden uzatılmasının ekonomik ortam üzerinde yarattığı gerginlik, jeopolitik ve güvenlik sorunlarının devam etmesi TL’nin dolar karşısındaki değerini içsel nedenler olarak güçlü bir şekilde aşağı yönlü baskılıyor” dedi. TL’nin değer kaybının oldukça önemli bir kısmının TCMB’nin müdahalesi, makro ihtiyatı tedbirler ve iç siyaset tarafından geri kazanılabilecek yapıda olmasını ise Ökmen, “Türkiye ekonomisi için önemli bir yapısal avantaj” olarak nitelendirdi. Varlık kalitesi bozuldu Ökmen “2003’ten itibaren yüzde 100’ün altında olmak üzere düşebileceği en düşük değerine inen ve 2001 krizin deki değerine yaklaşan re el efektif döviz kuru endeksi, TL’nin olağanüstü değersiz leştiğini ve TCMB’nin mutlak müdahalesinin şart olduğunu gösteriyor” diye konuştu. Öte yandan Ökmen, fiyat is tikrarındaki ilave bozulma ların ve TL’deki değer kayıpları bankacılık sektörünün varlık kalitesi üzerinde bo zulmalara sebep ol makla birlikte, bu bozulmanın 2017’de bankacılık sek töründe siste mik bir soru na dönüşme ihtimali bu lunmadığı na da dikkat çekti. Orhan l Ekono Ökmen mi Servisi ekonomi 9 Elektrik kesintileri neyin sonucu? Geçen hafta içerisinde başta Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin büyük bölümünü olumsuz etkileyen ve ciddi ekonomik kayıplara yol açan elektrik kesintileri yaşandı. “Resmi kaynaklar” kesintilerin nedenini soğuk hava şartlarına bağlar ve iletim şebekesinde yaşanan arızalarla açıklamaya çalışırken, TMMOB Makine Mühendisleri Odası 4 Ocak tarihli basın bildirisiyle sorunların gerçek özünü kamuoyu ile paylaşmaktaydı. Makine Mühendisleri Odası’nın (MMO’nun) açıklamalarına göre, kesintilerin temel nedeni ve daha genel olarak ülkemizde enerjiye erişimde yaşanan sorunların ana kaynağı, enerjide dışa bağımlılık, kaynak kullanımı ve yönetimindeki plansızlık ile enerji yönetimindeki hatalardır. MMO, 2015’te elektrik üretimi içinde, doğalgazın payının yüzde 37.9 olarak gerçekleştiğini; bu oranın 2016’nın ilk on bir ayında yüzde 33.4’e gerilemiş olduğunu belirtmektedir. Geçen hafta yoğunlaşan soğuklar nedeniyle, kentlerde ısınma amaçlı doğalgaz talebinde ciddi bir artış yaşanması ve iletim şebekesinden verilebilecek gaz miktarı sınırlılığı nedeniyle BOTAŞ bu talebi karşılayabilmek için, başta Trakya/Marmara Bölgesi’nde olmak üzere, doğalgazla çalışan kamu ve özel tüm elektrik üreten santrallara verilen gazı önce yüzde 50 oranında azaltmış, sonra nerede ise tamamıyla kesmiştir. MMO’nun paylaştığı verilere göre, “Türkiye genelinde elektrik üretiminde, doğalgazın payı 1 Aralık 2016’da yüzde 35.67 iken, bu pay 24 Aralık’ta yüzde 16.09’a, 27 Aralık’ta yüzde 22.24’e düşmüştür. Doğalgaz yakıtlı santralların devre dışı kalması sonucu doğan açık; başta hidrolik ve ithal kömür olmak üzere, diğer kaynaklardan yapılan elektrik üretimiyle karşılanmaya çalışılmıştır. Bu sınırlı üretim artışı da ihtiyacı karşılamayınca elektrik kesintileri uygulanmış; bu gelişmeleri yoğun kış şartları nedeniyle iletim şebekesinde yaşanan arızalar izlemiş; elektrik kesintisi nedeniyle doğalgaz yakıtlı kazan ve kombiler de çalışmayınca insanlar konut ve işyerlerinde soğuk ve karanlıkla karşı karşıya kalmış; aydınlatılamayan işyerleri kapanmış; fabrikalarda üretim ve milyonlarca liralık üretim kaybı olmuştur.” HHH Bilindiği üzere “ülkemizde doğalgazın yüzde 99’u ithal edilmektedir. AKP izlediği enerji politikaları ile; enerjide dışa bağımlılığı azaltma ve ‘yenilenebilir enerjiyi destekleme’ söylemine karşın, doğalgaza ve ithal kömüre ağırlık veren karar ve uygulamalarıyla, dışa bağımlılığın ve fosil yakıt egemenliğinin artmasını sağlamıştır. 2002’den bugüne, birincil enerji arzında yerli kaynakların payı yüzde 31.6’dan yüzde 24’e gerilemiş ve enerjide dışa bağımlılık oranı yüzde 76’ya ulaşmıştır. TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı, değerli çalışma arkadaşım Necdet Pamir ise Türkiye’nin doğalgaz depo kapasitesinin toplam tüketimimizin sadece yüzde 5’i seviyesinde (2.66 milyar metreküp) olduğunu vurgulamakta ve bunu ülkemizin enerji güvenliği açısından çok ciddi bir zaaf olarak değerlendirmektedir. Necdet Hoca, geçen yıllarda elektrik kurulu gücü ve üretiminde kayda değer ölçüde artışlar sağlanırken, iletim şebekesinin bu artışları karşılayacak düzeyde geliştirilmediğine dikkat çekmektedir. Necdet Hoca’nın paylaştığı verilere göre “20022015 döneminde elektrik üretimi yüzde 102, kurulu gücü yüzde 130 oranında artmıştır. 380 KV trafo merkezlerinin kurulu gücü yüzde 195; 154 KV trafo merkezlerinin kurulu gücü de yüzde 94 gibi yüksek miktarlarda artmıştır. Ne var ki bu artan kurulu gücü iletecek iletim hatlarında yeterli miktarda genişleme yapılmadığı görülmektedir. 380 KV iletim hatlarının toplam metrajı yüzde 33; 154 KV iletim hatlarının toplam metrajı ise yüzde 45 gibi çok düşük oranlarda artırılabilmiştir.” HHH MMO ülkemizin enerji güvenliğinin sağlanması üzerine bir dizi çözüm önerisini bizlerle paylaşmaktadır: Soğuk kış günlerinde kentsel gaz tüketiminin arttığı dikkate alınarak; santralların gazını kesmek yerine, şebekeye verilecek gaz miktarında artışa olanak sağlayacak olan doğalgaz depolama ve sıvılaştırılmış gaz terminali yatırımları hızla sonuçlandırılmalıdır. Elektrik ihtiyacını karşılamada bugüne kadar akla ilk gelen yol olan çok sayıda yeni elektrik tesisi kurmak yöntemi yerine, yıllardır özelleştirilecekleri gerekçesiyle herhangi bir yenileme yapılmaksızın çalıştırılarak özel sektöre devredilen, yeni sahipleri özel şirketler tarafından da yenilenmesi ihmal edilen santrallarda ciddi bakım, onarım, iyileştirme çalışmaları ile santral verimlerini ve üretimlerini artırma, çevresel sorunları azaltma çalışmaları hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Mevcut santralların arıza ve arıza dışı nedenlerle kullanılamayan kapasitesi, santrallarda iyileştirme yatırımları, kestirimci ve planlı bakım onarım uygulanması vb. yöntemlerle devreye alınmalı, proje üretim kapasitelerinin tam olarak değerlendirilmesi hedeflenmelidir. Barajlı santrallarda gelecek yıllardaki elektrik üretimini olumsuz etkileyecek üretim zorlamalarından sakınılmalı, bütüncül bir planlama ve akılcı bir su yönetimi uygulanarak güvenilir ve sürdürülebilir üretim sağlanmalıdır. Sözün özü: Bir kamu hizmeti olan ve bu nedenle tamamen piyasaya bırakılmayıp Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu aracılığıyla denetlenmesi ve düzenlenmesi öngörülen elektrik sistemi ne yazık ki derinleşen bir bataklığa dönüşmüştür. Çözüm, piyasanın kâr amaçlarının dışında, kamu yararına şeffaf ve adil düzenlemelerden geçmektedir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle