21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Eylül 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Krediyle harcamaya devam BDDK ihtiyaç kredilerinde kredi karşılık oranlarını yüzde 1’e indirerek büyümeyi iç tüketim yolu ile teşvik konusunda yeni bir adım daha attı. Yeni hamlenin bankaların kredi kullandırma iştahını artırması bekleniyor. AYFER ASLAN İç tüketimi canlandırmak amacıyla kredi kartı ve bireysel kredilere ilişkin yeni düzenlemeler yürürlüğe girerken, BDDK’den yeni bir hamle daha geldi. BDDK tarafından önceki gün yayımlanan yönetmelikle ihtiyaç kredilerinde 10 yıl önce yüzde 4’e çıkarılan karşılık oranı yeniden yüzde 1’e indirildi. Buna göre bankaların 262 milyar lirayı bulan ihtiyaç, otomobil ve kredi kartı harcamaları 10.5 milyar liradan 2.6 milyar liraya inecek. Bu da bankalar açısından 7.8 milyar liralık rakamın banka bilançolarına eklenmesi anlamına geliyor. Bankaların verdikleri her kredinin belli bir oranını karşılık olarak ayırmak zorunda olduğunu belirten Turkish Bank Yönetim Kurulu Danışmanı Tuğrul Belli, “Yeni düzenlemeyle bankalar verdikleri her 100 liralık kredinin 1 lirasını karşılık olarak ayıracak. Her ayrılan karşılık da direkt kârlılığı etkiliyor. 2006’da bu oran yüzde 4’e kadar yükseltilmişti. Şimdi yeniden yüzde 1’e indirilmesiyle oluşan fark bankaların kârına yazılacak. Aslında iç tüketimi canlandırmanın bir başka adımı olarak bunu değerlendirebiliriz” diye konuştu. Bankaların sermaye yeterlilik oranlarının da artacağını belirten Belli, “Bankaların kârı artacağı için kredi verirken eli rahatlayacak, daha iştahlı davranacak” dedi. BDDK verilerine göre, Haziran 2016 döneminde tüketici kredileri bir önceki çeyreğe göre artarak 398 milyar TL olarak gerçekleşti. Buna göre, söz konusu dönemde konut kredisi, bireysel kredi kartları ile ihtiyaç ve diğer tüketici kredileri sırasıyla 151 milyar TL, 80 milyar TL ve 159 milyar TL’lik hacme ulaştı. Kredi iştahı artar mı? Öte yandan kartlı harcamalarda taksit sayısının 12 aya çıkarılması ve bireysel kredilerde vadenin uzatılmasının ardından gelen bu son hamlenin tüketiciler açısından kredi iştahını ne derece etkileyeceği ise bir soru işareti. Uzmanlara göre, yıllık işsizlik oranının ikili haneler tırmanması, tüketici güvenindeki düşüş ve piyasalardaki belirsizlik insanların alım gücünü etkilediği için bireysel kredi talebini frenleyebilir. Ayrıca borçlanarak ekonomik büyümeyi teşvik etmenin gelecekte yaratacağı yapısal sorunlar da olayın bir başka boyutunu oluşturuyor. Avrasya Tüneli Erdoğan’a yaş günü hediyesi olmuş Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, “Avrasya Tüneli’nin temel atma tarihini, ona jest yapalım diye, Cumhurbaşkanımızın doğum gününe denk getirdik” dedi Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasını deniz altından bağlayacak kara yolu tüp geçişi projesi Avrasya Tüneli’nin 20 Aralık’ta açılacağını açıkladı. İnşaat Sanayicile ri Sendikası (İntes) toplantısında duyurulan bu haber, yaklaşık 1.2 milyar dolarlık projenin ar ka plan öyküsüyle beraber geldi. Arslan’ın aktardığı bir anekdot, Hazi ne garantisinin bir başka türü olan borç üstleniminin beş yıl önce bürokraside na sıl büyük bir kavgaya yol açtığını kayıt düş tü. Yap İşlet Devret (YİD) modeliyle yapılan Avras ya Tüneli, Hazine’nin son tahlilde garantörlüğü anla ÇToiğkdeerm mına gelen Borç Üstlenimi Sözleşmesi’nin uygulandığı ilk proje olma özelliği ta şıyor. Arslan, “hukukçu iki memur” olarak nitelediği iki kamu görevlisi nin direnci nedeniyle zor saatler geçirdikleri ni söyledi. Bakanın aktarımı şöyle: ‘Beni yem ettiniz’ “26 Şubat’ın anlamını bilmeyenler olabilir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın doğum günü. Ona jest yapalım diye 26 Şubat’ta temelini atmak istiyoruz. O zaman başbakan, katılma sözü de almışız. 24 Şubat gece yarısı, saat yaklaşık 22 buçuk. DPT’de DPT, Hazine, Maliye ve Ulaştırma Bakanlığı olarak pazarlık yapıyoruz. Hazine’den, Maliye’den iki hukukçu arkadaş borç üstlenim sözleşmesi için, ‘Efendim yapamazsınız’ dedi. Sanki onlar vatansever; biz de satan durumdayız. Neyse diğer arkadaşlar devreye girdi. Onlara ‘Bu işi bitirmeden buradan ayrılmayacağım, yarın burada bir kurban keseceğim’ dedim. ‘Ya niye böyle söylüyorsunuz’ dediler. Dedim ki ‘Arkadaşlar iki tane genç memura bizi yem ettiniz.” ‘İstifa ederdim’ Bakan Arslan, sabaha kadar süren bu müzakerinin finalini ise şöyle aktardı: “Bu proje başarılı olduğu içindir ki, arkasından Osmangazi, onun arkasından de Yavuz Sultan Selim köprüleri geldi. Ha ertesi güne yetiştiremezsek ne olurdu? Genel müdürdüm o zaman. Herhalde ben ertesi güne istifa ederdim.” l ANKARA TMSF ‘dev holding’ oldu FETÖ soruşturması kapsamında TMSF’ye devredilen şirket sayısı 200’e ulaşırken, Fon’un aktifleri 28 milyar lirayı geçti. Bu büyüklükle TMSF, dev holdinglerle yarışıyor. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilen şirket sayısı 200’e ulaştı. Fon’a devredilen şirketler arasında Koza İpek Holding, Boydak Holding, Fi Yapı ve Dumankaya gibi holdingler yer alıyor. FETÖ’ye ‘himmet’ adı altında finansal destek sağladıkları iddiasıyla bazı iş adamlarının da aralarında bulunduğu şüphelilere yönelik yürütülen soruşturma devam ederken, sahipleri ya da yöneticileri gözaltına alınıp tutuklanan şirketlerin yönetimleri TMSF’ye devrediliyor. 7.5 milyar liralık ciro Bank Asya’nın ardından Fon’a ilk devredilen şirket Kayserili Boydak Holding oldu. 7.5 milyar liralık cirosu olan Boydak Grubu, en büyük 500 sanayi şirketinin 7’sini de bünyesinde barındırıyor. Grup bünyesindeki 41 şirketin tamamı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçmişti. İpek’in 18 şirketi Fon’da Akın İpek’in 10 milyar dolarlık 18 şirketi (Kozaİpek Holding) de TMSF’ye devredilen şirketler ara sında. 1 Eylül’de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile TMSF’ye devredilmelerinin ardından Kozaİpek hisselerinde sert yükseliş yaşanmıştı. Hisselerin ay başından beri kaydettiği prim yüzde 50’yi buldu. Kayyım atamalarıyla TMSF’ye devir arasında geçen sürede hisselerdeki kayıplar yüzde 70’e ulaşmıştı. Öte yandan 20 bini aşkın konut üreten Dumankaya’nın ardından Fi Yapı da Fon’a geçti. Böylece Fon, 200’e ulaşan şirket sayısı ile Koç ve Sabancı gibi dev holdingler ile yarışır duruma geldi. l Ekonomi Servisi Borçlanma maliyeti artacak Ağbal, “Milli Piyango özelleştirmesi yıl bitmeden tamamlanır” dedi. ‘Özelleştirmelerde agresif olacağız’ Maliye Bakanı Naci Ağbal, yatırımları artırıp büyümeyi desteklemek için kurulan Varlık Fonu’na kaynak sağlamak için özelleştirme portföyünü büyüteceklerini, daha agresif bir özelleştirme politikası uygulayacaklarını söyledi. Reuters’a konuşan Ağbal, özelleştirmeden elde edilen gelirlerde önceliğin halen merkezi yönetim bütçesi olacağını kaydetti. Milli Piyango özellleştirmesinde erteleme olmadığını söyleyen Ağbal, sürecin bir yıl içinde tamamlanacağını belirtti. l Ekonomi Servisi Akbank Genel Müdürü Binbaşgil “Not indirimi ardından dış borçlanma mali yetleri 2550 baz puan artabilir, dış borçlanmada sektör sıkıntı yaşamaz” dedi. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Moody’s’in not indirimi ardından yurtdışı borçlanma maliyetlerinde 2550 baz puan gibi ‘cüzi’ artışlar olabileceğini ancak dış borçlanma konusunda bankacılık sektörünün bir sıkıntısı olacağını düşünmediğini söyledi. Akbank’ın Tek Durak Kurumsal Yatırım Bankacılığı konseptini tanıttığı basın toplantısında konuşan Binbaşgil, “Yurtdışı borçlanma maliyetlerinde ufak tefek artışlar olabilir, belki 2550 baz puan gibi cüzi bir şey olur ancak bu çok önemli değil. Bankacılık sektörü sağlam” dedi. Kur ve faiz riski Binbaşgil, son üç ayda yurtdışından 3 milyar dolarlık borçlanma yaptıklarını, bunun 1.8 milyar dolarının ortalama beş yıl olmak üzere uzun vadeli olduğun belirtti. Akbank yeni Kurumsal Yatırım Bankacılığı iş modeliyle, müşterilerinin her türlü ihtiyacını bir noktadan çözümleyecek. Toplantıda verilen bilgiye göre müşteriler en çok kur ve faiz riskini koruyan ürünleri tercih ediyor. Petrol ve demir çelik fiyatlarındaki oynamalarda korunmaya yönelik ürünler de öne çıkıyor. İkinci sırada alacak riskini korumaya alan ürünler, üçüncü sırada dijitalleşmeye dönük ürünler geliyor. Binbaşgil Akbank’ta kredilerde toplam takip oranının sektörün bir puan altında yüzde 2.1 seviyesinde olduğunu söyledi. l Ekonomi Servisi Hakan Binbaşgil Tek Durak Yatırım Bankacılığı Akbank Kurumsal Yatırım Bankacılığı olarak sunduğu tüm özel ürün ve hizmetleri, Akbank’ın iştirakleri Ak Yatırım Portföy, Ak Portföy, Aklease ile Akbank AG ve Akbank Dubai ile birlikte, “Tek Durak Yatırım Bankacılığı” konseptiyle bir başlıkta topladı. Akbank KurumsalYatırım ve Özel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Levent Çelebioğlu, “Müşteriye özel hizmet üretimlerinin tasarlandığı ve sunulduğu bir Kurumsal Yatırım Bankacılığı anlayışını amaçlıyoruz” dedi. Ekonomik kriz ve savaş Son iki pazartesi yazımda “büyük savaş” olasılığına, ekonomik krizin derinleşme eğilimlerine değinmiştim. Bu kez, bu ikisini birbirine bağlamaya çalışacağım. Değişim arzusu TrumpClinton tartışmasında Clinton parlak bir performans gösterdi. Ancak Financial Times, bu başarının Trump’ı destekleyen kesimleri etkilemeyeceğini düşünüyor. Çünkü Trump “değişim arzusunun” adayı, Clinton ise süreklilik... Bu “değişim arzusunu” İngiltere’de de görmek olanaklı. İşçi Partisi başkanlık seçimlerini Corbyn, Blair’ci akımın adaylarına karşı, ikinci kez kazandı. Bir yıl boyunca Corbyn’i desteklemek için katılanlarla İşçi Partisi, Batı ülkelerinin en büyük siyasi partisi konumuna yükselirken, pazartesi günü kongrede sosyalizm, sosyalist ilkeler uzun yıllardan sonra ilk kez açıkça savunuldu. Krizin geldiği aşamada, işçi sınıfının bu değişim arzusu, Batı’da (geleneksel emperyalist ülkelerde) egemen sınıfların, öncelikle de “plütokrasinin” (yüzde 1) ekonomik, siyasi iktidarını, egemen “bilişsel haritayı” tehdit eden, giderek büyüyen bir tehlike oluşturuyor. Trump ve Corbyn’de ifadesini bulan “değişim arzusunun” iki yüzü var. Biri geriye doğru bakan, aslında yaşanmamış bir geçmiş döneme ilişkin özlemin, tehlikeli bir melankolinin, duygusal boyutu çok kuvvetli bir özsavunma tepkisinin ifadesi. Diğeri, kapitalizmin, en azından bugünkü “vahşi kapitalizmin” ötesindeki olasılıklara, geleceğe bakan, analitik, rasyonel, özgürlükçü boyutu güçlü arayışların ifadesi. İşçi sınıfı, çalışanlar açısından, gerçek bir değişim için, bu iki yüzün birleşmesi gerekiyor. “Plütokrasi” açısından da, bu değişim arzusunun, her şeyin aynı kalmasına olanak verecek kimi yüzeysel, ama çarpıcı değişimlerle etkisizleşmesi... Savaş ve barış “Plütokrasi” açısından bu iki yüzün bir senteze ulaşmasını önlemek için öncelikle birinci yüzdeki kesimin arzularına cevap vermek, ikincisine bakmasına fırsat tanımamak gerekiyor. Bu birinci yüz, işçi sınıfının, çalışanların, kimi sanayi (Fordist rejimin, makine teknolojilerinin, kitlesel üretimi) dallarındaki yıkımdan, işsizlik artışından, sosyal hizmetlerdeki gerilemeden en çok etkilenen, ataerkil, dini duyguları güçlü kesimine ait. Bu kesime, ülkenin egemen sınıflarının düzenine, egemen sermayenin çıkarlarına zarar vermeyen bir açıklama sunmak gerekiyor: Sanayideki yıkım ve işsizlik dış ülkelerden gelen malların, ücretlerde ve sosyal hizmetlerdeki aşınma da göçmen nüfusun; her şey yabancıların etkisinin bir sonucudur! Bu kısacık açıklama, kimi doğruları içermekle birlikte kapitalizmin tarihinin, milliyetçilik, ırkçılık, otoriter bir kurtarıcı arzusu gibi en karanlık reflekslerini içerir. Bu kesimin arzularına cevap vermeye başlarken “plütokrasi”, siyasi iktidarını koruyacak adımları atar. “Plütokrasi”, sermaye, mal ihracatıyla krizi öteleyebileceği alanları dış pazarlarda açabilecek emperyalistmilitarist politikaların, baskı ve savaş rejiminin arkasına, tüm ulusu almaya başlar. Dahası, yüksek teknolojiye dayalı bir “savunma”, istihbarat ve propaganda (simgesel üretim) kompleksinin gelişmesinin teşviki, işçi sınıfının yeni gelişmekte olan analitik rasyonel boyutu güçlü, geleceğe bakan (teknoloji hayranı, “Fütürist”) kesiminin kimi bileşenlerinin (1930’larda olduğu gibi) emperyalist militarist politikalara kazanılmasını kolaylaştırır. “Plütokrasi” bunları başarabildiği oranda, piyasaları paylaşma rekabeti giderek sertleşir, askerisınaiistihbarat kompleksinin devlet politikaları üzerindeki etkisi artar. İkinci yüzün ifadesi olan, haklar ve özgürlükleri genişletmek, küresel ısınma, enerji krizi, göçmenler krizi gibi sorunları çözebilmek için gereken uluslararası işbirliği, barış eğilimi bastırılır. Kapitalizm canavarlaşmaya devam ederken savaş kaçınılmaz olur! Moody’s şirketlerin notunu da verdi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu Baa3’ten Ba1’e indirmesinin ardından Türkiye’den sekiz şirketin daha kredi notları için gözden geçirmeyi tamamladı. Moody’s, Koç Holding, OYAK, CocaCola İçecek ve Turkcell’in kredi notlarını durağan görünüm ile Baa3 olarak teyit etti. Anadolu Efes’in kredi notunu da Baa3 olarak teyit eden Moody’s, görünümün negatif olduğunu belirtti. Şişe Cam ve Tüpraş’ın kredi notlarını Ba1 olarak teyit eden Moody’s, görünümün durağan olduğunu bildirdi. Moody’s ayrıca Doğuş Holding’in kredi notunu Ba1 olarak yineledi ve görünümün negatif olduğunu ifade etti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle