17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Eylül 2016 TASARIM: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 13 Seçimlerde ne seçeriz? Yaşadığınız ülkede düşüncelerinizi serbestçe açıklayamıyor, kadınsanız şort giyip dolaşamıyor, erkekseniz hakhukuk için yürüdüğünüzde satırlı saldırıya uğruyorsanız, sonra yönetimi eleştirdiğinizde başınıza çeşitli dertler açılıyor, mesela işinizden oluyorsanız ve bu nedenlerle, İtalya’ya gittiğinizde İtalyanları, Yunanistan’a gittiğinizde Yunanlıları (ve Çekleri ve Slovakları) “Yahu bunlar amma da demokrat bir ülkede yaşıyorlar!” deyip kıskanıyorsanız, ardından iç çekip “Keşke biz de böyle olsaydık!” diyorsanız söyleneceğinize ne yapılması gerekenleri araştırmanız gerekir. Buna aslında Koreli olup da Ramazan’da içki içtiklerinden dövülmüşler ve Ankara’da ellerine verilen bayrağı almadı diye Fransız sanılıp ağzı burnu dağıtılmış Yozgatlı genç de katılmalıdır. Kurtulmanın yolları vardır: Birinci yol: Karşılaştığınız antidemokratik felaketlerin nedenlerinin arasında belli koşullarda yapılan seçimlerin bulunduğunu anlar gibi olursunuz. Seçim yapmanın, demokrasisi “light” yerlerde neden zamanla diktatörlükler oluşturup pekiştirdiğini de düşünürsünüz. Şunları anımsarsınız: l Saddam’ın 7 yıl daha başkan kalabilmek için yaptırdığı halkoylamasında 11.445.638 seçmenin tümü “başkanlığı uzasın” demişti. l 2002’de Ekvator Ginesi’nde Mbasogo başkanlığa aday olduğunda bir bölgede oyların yüzde 103’ünü aldığı ilan edilmişti. l Özbekistan’da İslam Kerimov, üçüncü kez başkan seçilmek istediğinde oyların yüzde 90.6’sını almıştı. l 2012 de Türkmenistan’da Kurbankulu Berdimuhammedov, oyların yüzde 97’sini alarak tekrar seçilmişti. Diktatörler neden böyle seçimler düzenlerler? Neden dolap dümen çevirip bu kadar çok oy almış görünmeye çalışırlar? Çünkü halkları tarafından desteklendiklerini yansıtacak, rejimlerinin demokratik olduğunu ileri sürmek için kullanılacak başka dayanakları yoktur da ondan. Böyle bir sonuca varmak için muhalefete seçimlerde görüşlerini anlatacak fırsat ve yeterli zaman sağlanmaz, seçimlerde çeşitli dolaplar çevirilir. Bu şekilde alınan seçim sonuçları, sınavlarda kendilerine sorulacak soruların ve cevapların verildiği Fethullahçı öğrencilerin askerde, adalette vb. en yüksek notları alıp sınıf arkadaşlarını geride bırakarak en iyi yerlere atanmalarının sağlanmasına benzetilebilir. Ayrıca seçimler yaklaşırken halka işlerin iyi gittiği izlenimi vermek için devlet kasasından para saçmaya, ekonomiye ağır yük olacak gösteriş yatırımları yapmaya da koyulurlar: Nüfusunun yüzde 61 kadarı yoksul Nijerya uzaya uydu atar. Bu koşullarda yapılan seçimlerin demokrasiye yol açmadığına inanırsanız, “Bu seçimlerde biz ne seçiyoruz?” diye bir kampanyaya girişebilir ve ‘Change.org’da da imza toplamaya başlayabilirsiniz. Kurtuluşun başka yolları tabii ki vardır: Örnekle anlatalım: Miloseviç, Sırbistan’ı böyle bir rejimle yönetirken 2000 yılında, o ülkede o zamana kadar bir araya gelememiş olan 24 muhalif oluşum, farklılıklarını bir yana bırakmayı başararak birleşebilmiş ve zekâ ile yaratıcılıkla baskıcı rejimlerin en âlâsını giderebilmişlerdir. ŞANS TOPU 05, 13, 15, 32, 33 + 08 5+1 BİLEN: 222 bin 540’ar TL (3 kişi) 5 bilen: 5 bin 136’şar TL 4+1 bilen: 373.25’şer TL 4 bilen: 34.45’şer TL 3+1 bilen: 20.25’şer TL 3 bilen: 4.25’şer TL 2+1 bilen: 6.10’ar TL 1+1 bilen: 3.40’ar TL 29 EYLÜL 2016 SAYI: 33230 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler Mine Esen Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.26 05.12 05.35 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.52 13.01 16.18 18.58 06.36 12.46 16.04 18.43 06.58 13.09 16.28 19.07 Yatsı 20.18 20.01 20.23 Senin ismin Ramazan olsun Rojhat anlatıyordu: “Bir öğretmenimiz vardı Murat Hocamız. Birçoğumuzun ismini değiştirmişti. Benim ismimi İsmail yapmıştı. Özlem’i İpek, Serbest’i İrfan, Azad’ı İzzet. Ortaokula kayıt yaptırırken ismimi tekrar Rojhat yaptım. Aslında o zaman Kürtçe isimleri kabul etmiyorlardı. Dayım nüfus müdürlüğünde çalışıyordu. O değiştirdi. Azad yeni değiştirdi ismini. Bir iki yıl önce mahkeme açtı.” Gazeteci İrfan Aktan’ın üç yıl önce doğup büyüdüğü Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinin Befircan ya da Türkçe adıyla Karlı köyünde çektiği belgeselde konuşuyordu Rojhat. İrfan Aktan, çocukluk arkadaşlarının yaşadıklarından 80’lerin sonu ve 90’lar boyunca bölgede yaşanan ölümleri, faili meçhulleri, işkenceleri yani Kürt sorununu anlatıyordu. Dün Diyarbakır Eğitim Sen 1 No’lu Şube Sekreteri Mehmet Nuri Özdemir’in anlattıklarını duyunca bu belgesel düştü aklıma. Aradan neredeyse 30 yıl geçmişti ama devletin anlayışı yeniden geri dönmüştü Kürtler için: “Mesut Yılmaz İlkokulu’nda bizim velimizin bir çocuğu var. Adı Kürtçe Biryar. Dün (önceki gün) açığa alınan öğretmenlerin yerine atanan bir öğretmen çocuğa demişki senin adın bundan sonra Ramazan olsun. Bu en sevdiğim arkadaşımın ismi demiş ve çocuğun elinin üstüne de yazmış. Çocuk eve gidip annesine ‘Benim adım bundan sonra Ramazan olacak, öğretmen öyle diyor’ demiş. Bunun üzerine çocuğun açığa alınan öğretmen dayısı okula gitmiş. Öğretmenle görüşmek istemiş, idare önce izin vermemiş ama üsteleyince öğretmenle görüşmüş. ‘Buna ne hakkınız var’ diye kızınca öğretmen bu kez ‘Ben şaka yaptım, olayı siyasileştirmeyin’ diyerek meseleyi kapatmaya çalışmış.” Aslında Özdemir’i arama nedenim başkaydı. Dün DİHA’nın geçtiği bir haber üzerine konuşacaktım. Açığa alınan öğretmenlerin yerine alınacak sözleşmeli öğretmenlere mülakatta sorulan vahim soruları: “Köyünüzde cami var mı?”, “Taş atan çocuklar hakkında ne düşünüyorsunuz?”, “Günde kaç rekat namaz kılıyorsun?” “Evet” dedi Özdemir, mülakata giren ve bu tür sorularla karşılaşan ücretli öğretmenlerin kendilerine başvurduğunu söyledi. “Biz, bunları basına anlatın dediğimizde çekiniyorlar. Onun için isimlerini veremiyoruz ama Milli Eğitim’e götüreceğiz meseleyi, deşifre edeceğiz. Bunları kamuoyuyla paylaşacağız.” Babası faili meçhul olan bir öğretmene “Babanızı kim öldürdü?” sorusunun, bir başka öğretmene ise “Tahir Elçi’yi kim öldürdü?” diye sorulduğunu anlatıyor. Alınanlar listesinde adı olmayan iki öğretmenin ise başka bir şey anlattığını söylüyor: “Bize ‘Listede adımız yok’ dediler. Biz de ‘Herkesi almak zorunda değiller’ dedik. Hatta görevden uzaklaştırılan bizlerin yerine iş başvurusu yapmışsınız, buraya gelmişsiniz bile dedik. ‘Doğrudur’ dediler ‘Ama bizimle, ücretli öğretmenlerle ilgili yapılan araştırmalar AKP il binalarında yapılıyor, kütüğümüz araştırılıyor, ailede dağda kimse var mı yok mu diye bakılıyor’ dediler.” Bütün bunların çirkin olduğunu, yüz yıllık bir sorun olan Kürt sorununa öğretmenlerin kurban edilmeye çalışıldığını söylüyor Özdemir: “Bizler zaten burada normal koşullarda öğretmenlik yapmıyorduk. Çocuklarımız da normal değil. Sokağa çıkma yasakları döneminde nasıl mücadele ettik eğitimin sürmesi için biliyorsunuz. Ama bu yaklaşımlarla iş kontrolden çıkmaya başlıyor. Bizim iki şubemiz var, ikisine de veliler, öğretmenler, öğrenciler başvuruyor bu tür şikâyetlerle ilgili. Bunlar masumane şeyler değil. Kürtçe isim almak için bu kadar mücadele edildi. Şimdi çocuğun adını değiştirmeye kalkıyorlar.” AKP ile Cemaat arasında görüşme mi var? HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, önceki gün katıldığı İMC televizyonunda dile getirdi bu iddiayı. “Çok ilginç kulis bilgileri var” diyerek konuşmaya başladı. Herhangi bir kaynak ya da belge sunma durumunda olmadığını ama kulislerde artık yüksek sesle dillendirilen bazı şeyler olduğunu söyledi: “AKP ile cemaat arasında da birtakım temasların başladığına dair, birtakım görüşmelerin yürütüldüğüne dair bilgiler konuşuluyor. Kimin eli kimin cebinde, onların deyimiyle at izi it izine karıştı aslında bu durum içinde yapılmalı. Tabandaki Kürt, muhalif ya da cemaate sempati duyan kamu emekçilerine yönelik hukuksuz birtakım operasyonlar yerine bu darbecilerin hangi ilişki içerisinde olduğunu Türkiye kamuoyu yakından takip etmeli.” İddia ortalığı karıştıracak türden. Baluken bu konudaki iddiaları güçlendirecek şüpheleri de sıralıyordu: “AKP’nin ABD’ye gidişlerini salt Gülen’in iadesi üzerinden okumamak gerekiyor. Nitekim darbenin siyasi boyutunun açığa çıkarılmaması, AKP içindeki Fethullahçıların hiçbir şekilde soruşturmaya tabi tutulmaması, boy boy ortaya çıkan resimlerde AKP milletvekillerinin durumunun hükümet tarafından, Erdoğan tarafından adeta sumenaltı edilmeye çalışılması bile bu konuda mevcut şüpheleri güçlendirici veriler olarak söyleyebiliriz. 80’e yakın milletvekilinin, Fethullahçıların kullandığı ByLock sisteminin kayıtlarından bahsediliyor ama hükümet bu konuda kılını bile kıpırdatmıyor. Bunun tesadüfi, salt AKP’nin kendi iç dengeleri üzerinden göğüslemek durumunda kaldığı bir durum olarak değerlendirmek bence fazlasıyla saf bir yaklaşım olur.” Olursa şaşırır mıyız? Ne örgüt var ne terörBoğazları kesilerek öldürülen misyonerlerin davasında canavarca his yokmuş Zirve Yayınevi’nde 3 Hıristiyanın boğazları kesilerek vahşice öl nın 115. duruşmasında kararını açıkladı. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un da dürüldükleri yakın tarihin bulunduğu 16 sanığın “te en önemli katliamında mah rör örgütü üyeliğinden” be keme tartışılacak bir kara raatına hükmeden heyet, ra imza attı. Malatya Ağır Ce KEMAL za Mahkemesi, 9.5 yıl süren GÖKTAŞ “haberleşmenin gizliliğini ihlal ve resmi belgede sah yargılama sonunda 4 sanığı tecilik” suçlarından emekli “tasarlayarak öldürme” suçundan Albay Mehmet Ülger’e 13 yıl 9 ay, mahkum ederken katliamı terör ey Binbaşı Haydar Yeşil’e de 14 yıl 10 lemi olarak görmedi ve terör örgü ay 22 gün hapis cezası verdi. Da tü suçundan beraatlarına karar ver vanın sanığı ve tanığı İlker Çınar di. Mahkeme kararında cinayetleri hakkında da çelişkili ifade verme 5 kişinin planlayarak işlemesinin ve sahte kimlik çıkarma gibi çeşitli hayatın olağan akışına aykırı oldu suçlardan Malatya Başsavcılığı’na ğu ancak sanıkları azmettiren suç suç duyurusunda bulundu. faillerinin ve örgütlerin ortaya çıkarılamadığı belirtilerek savcılığa ‘Örgüt bulamadık!’ örgütün bulunması için suç duyu Mahkeme, adli kontrol kararıyla rusunda bulunulmasına karar ve elektronik kelepçe takılan tutuksuz rildi. Müdahil avukatlar ise mah sanıklar Emre Günaydın, Abuzer kemenin cinayeti işleyen 5 kişi Yıldırım, Hamit Çeker, Salih Gür yi bir örgüt saymamasını eleştire ler ve Cuma Özdemir’i, “tasarlaya rek tepki gösterdi. Mahkeme ay rak öldürmek” suçundan üçer kez rıca 3’er kez ağırlaştırılmış müeb ağırlaştırılmış müebbet, hürriye bet hapis cezasına mahkum ettiği ti sınırlama ve yağmaya teşebbüs sanıklarla ilgili tutuklama kararı suçlarından da 19 yıl 9 ay hapse vermemesi nedeniyle sanıklar ce mahkum etti. Mahkeme bu sanık zaları Yargıtay’ca onanıncaya ka ların işledikleri suçu “terör” suçu dar elektronik kelepçeyle ev hap olarak değerlendirmedi ve bu suç sinde olmaya devam edecek. lardan beraatlarına hükmetti. Mah Malatya 1. Ağır Ceza Mahkeme keme kararında “örgüt” konusunda si, 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve şu değerlendirme yer aldı: Yayınevi’nde Tilman Geske, Necati “Her ne kadar mahkememiz Aydın ve Uğur Yüksel’in misyoner ce adam öldürme ve bağlı eylemle lik yaptıkları için boğazlarının ke rin sanıklar Abuzer Yıldırım, Cu silerek öldürülmesi ile ilgili dava ma Özdemir, Emre Günaydın, Ha KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK mit Çeker ve Salih Gürler tarafından gerçekleştirildiği kabul edilerek bu sanıkların cezalandırılmaları yoluna gidilmiş ise de, olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında eylemin sadece bu beş sanık tarafından planlanarak işlenmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, yaklaşık 9 yıl süren uzun yargılamaya rağmen bu sanıkları azmettiren suç faillerinin ve/veya örgütlerin ortaya çıkarılamadığı anlaşılmakla olayın azmettiricileri ve planlayıcıları olan suç faillerinin ve/veya örgütlerin ortaya çıkarılabilmesi yönünden Malatya Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına...” Mahkemenin bu değerlendirmesine tepki gösteren avukat Ali Koç, “Mahkeme azmettiricileri bulamadığı için örgüt yok diyor ama 5 kişnin bir araya gelmesini de örgüt saymıyor. Savcıların cinayet işleyenleri örgüt sayması için ne gerekiyor? Bundan başka örgüt aramanın mantığı yok” dedi. Ayrıca iddianamede sanıkların öldürme eylemini canavarca hisle veya eziyet çektirerek işledikleri belirtilmesine rağmen mahkemenin kısa kararında “canavarca hisle öldürmeye” değinilmedi. Mahkeme suçu terör olarak görmediği için sanıklar ölene kadar cezaevinde kalmaktan kurtuldu ve 36 yıl hapis yatarak tahliye olma olanağına kavuştu. [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] l İŞKENCEYE ZAMANAŞIMI KARARI 12 Eylül ile yine hesaplaşılmadı AKP’nin 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda savunduğu “12 Eylül darbecileriyle hesaplaşma” iddiası yeni bir yargı kararıyla tamamen boş çıktı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyeti ile Mamak Askeri Cezaevi’nde işkence gören 129 kişinin suç duyurusu üzerine dönemin polis ve asker şüphelileri hakkında yürüttüğü soruşturmada, suçlamalar zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Böylece başta Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Raci Tetik olmak üzere çok sayıda işkenceci hesap vermeden “aklandı”. ‘İnsanlığa karşı suç’ sayılmadı Savcılık, işkence suçunu insanlığa karşı suç olarak değerlendirseydi, zamanaşımı sorunu olmayacak, işkenceciler hakkında dava açılabilecekti. Cumhuriyet savcısının verdiği kararda, 1980’de Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceyle öldürülen yayıncı İlhan Erdost ile aynı cezaevinde 1987’de ölen Hüseyin Kurumahmutoğlu “maktul”, gazeteci Rahmi Yıldırım “mağdur”, 129 kişi ile MHP tüzel kişiliği ise “müşteki” olarak gösterildi. Soruşturmanın şüphelileri arasında Mamak Askeri Cezaevi Müdürü Albay Raci Tetik, eski Ankara Emniyet müdürleri Cevdet Saral, Ali Akan ve Ülkü Met ile o dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Mamak Askeri Cezaevinde görev yapan birçok kişi bulunuyor. Savcılık kararında, suç oluşturan “kasten insan öldürme”, “işkence ve kötü muamele” suçlarının 19801984 döneminde işlendiğini, 30 yıldan fazla süre geçmiş olması dikkate alınarak öncelikle zamanaşımı konusunun değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kararda, “kasten insan öldürme, işkence ve kötü muamele” suçlarının, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve şüphelilerin lehlerine olan 765 sayılı TCK uyarınca zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından, “kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildiği bildirildi. l ANKARA/Cumhuriyet Çomak davasında sona gelindi 1994 yılında İstanbul Üniversitesi (İÜ) Coğrafya Bölümü’nde okurken 21 yaşında “Örgüt adına orman yakma” ve “Bölücü faaliyette bulunma” iddiasıyla tutuklanan ve 22 yıldır cezaevinde tutulan İlhan Çomak’ın davasında mahkeme başkanı Çomak’ın yokluğunda dosyayı karara bağlamak istedi. Müvekkillerine son söz hakkı verilmeyen avukatlar duruşma salonunun alkış ve sloganlarla terk edince heyet duruşmayı 5 Ekim’e erteledi. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 22 yıldır tutuklu yargılanan İlhan Çomak katılmadı. Çomak’ın avukatı Fırat Aydınkaya, Çomak’ın tarafsız ve bağımsız heyet tarafından yargılanmasını talep etti. Heyetin tüm taleplerin reddine hükmetmesinin ardından mahkeme başkanı esasa ilişkin savunmaya geçilmesini istedi. Hâkim, avukatlardan son sözlerini sorunca tepki gösteren Çomak’ın avukatları seyircilerle birlikte salonu terk ettiler. Çomak’ın SEGBİS yoluyla duruşmaya katılması için cezaevine yazı yazılmasına hükmeden heyet duruşmayı 5 Ekim’e ertelendi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle