17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 25 Eylül 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN ‘Nice mücadelelere’ haber 11 Tutuklu bulunan dilbilimci, eleştirmen ve yazar Necmiye Alpay ile ödüllü yazar Aslı Erdoğan, Özgürlük Nöbeti’ne mesaj gönderdi EVRİM ALTUĞ İstanbul Bakırköy’deki Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan dilbilimci, eleştirmen ve yazar Necmiye Alpay ve ödüllü yazar Aslı Erdoğan, önceki gün kamuoyuyla birer mesaj daha paylaştı. Alpay ve Erdoğan şahsında tüm tutuklu gazeteci ve aydınlar adına tutulan “Özgürlük Nöbeti”ne mesaj gönderen Necmiye Alpay’ın mesajı şöyle: “Sevgili Nöbetçiler, Sizle rin çabalarınız bazen bir tür Necmiye Alpay utanç yaratıyor, sonra şöyle teselli buluyoruz: Bu çabalar bizim toplumumuzun bir haklar ve özgürlükler toplumu olmasına yöneliktir ve şimdiye kadar görülmemiş bir güç kazanmaktadır. Nice mücadelelere, sevgiyle!” Aslı Erdoğan ise şu mesajı paylaştı: “Duvarları biraz olsun katlanılır kılan, sizin oradan, dışarıdan gelen, her türlü engele karşın bize ulaşan sesiniz... Bu bütün mahpuslar adına ifade edebilmem çok zor. Herkese çok çok selamlar, sevgiler, sonsuz teşekkürler... Dayanışmayla.” sese ne denli gereksinim duyduğumuzu Erdoğan aynı mesajda Ahmet ve Meh met Altan’ın tutuklanmasına da değinerek şunları vurguladı: “Not: ‘Yanlışlıkla’ tutuklananlardan biri olarak, bize bunu reva görenlerin hiç mi utanç duymadığını düşünüyorum, çözemiyorum. Ahmet ve Mehmet Altan’a cesaret ve güç dilerim. Dün gece ikisini de uzun uzun düşündüm. Bir kardeş cezaevinde tecritte, diğeri ise nezarette... Bizlerden, elinde kaleminden başka bir şey olmayanlardan, nefAslı Erdoğan ret mi ediyorlar, korku mu duyuyorlar, bunu da çözemiyorum. İnsan hayatıyla böylesine oynamak... Çok ağır bir suç ve bu suç “hukuk kisvesi” altında işleniyor.” Londra’da eylem İngiltere’nin başkenti Londra’daki Türk Büyükelçiliği önünde İngiltere PEN Yazarlar Derneği’nce bir protesto düzenlendi. “Kültürservisi.com” internet sitesinden Haziran Düzkan’ın haberine göre, etkinlikte Ahmet Altan, Mehmet Altan, Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan gibi tutuklu aydınlar için özgürlük talebinde bulunuldu. PEN İngiltere birimi, yazarlara posta kartı gönderilmesi için de uluslararası bir kampanyayı sürdürüyor. KAYA’NIN AĞABEYİ: İşkence yaptılar SEYHAN AVŞAR Kapatılan Özgür Gündem’in Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya’nın ağabeyi Musa Kaya, kardeşine, gözaltında çok yoğun işkence yapıldığını söyleyerek, “O kadar çok dövmüşlerdi ki yüzü parçalanmıştı. İzleri örtbas etmek için ise gözaltı süresini uzattılar” dedi. Kaya, kardeşinin tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nde de hak ihlaline maruz kaldığını belirterek “Gazete yok, radyo yok, televizyon yok. Cumhuriyet gazetesini ve Birgün gazetesini talep etmelerine karşın alamıyorlar. Sabah ve Hürriyet gazeteleri veriliyor” diye konuştu. Zana Kaya ve Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya, “örgüt üyesi olmak”, “örgüt propagandası yapmak” ve “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” iddialarıyla 34 gündür tutuklu. Musa Kaya, kardeşiyle, 29 gün sonra açık görüşte buluşabildiğini belirtti. Çıplak arama iddiası Özgür Gündem Gazetesi Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’nın geçen salı günü duruşma için adliyeye getirilirken çıplak aramaya maruz bırakıldığı belirtildi. Kızılkaya’nın maruz kaldığı şiddeti TBMM gündemine taşıyan CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Yarkadaş, Bozdağ’a “Gazetecilerin tecrit koşullarında tutulduğu doğru mudur? Gazeteci İnan Kızılkaya’nın çıplak aramaya maruz bırakıldığı doğru mudur? ” diye sordu. Diyarbakır muhabirimiz Mahmut Oral ödülünü Gültan Kışanak’ın elinden aldı. Cumhuriyet, Musa Anter Ödülü’nü aldı 24.Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri, Cigerxwin Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Gazetemizin Diyarbakır Muhabiri Mahmut Oral, “Cizre’den kalan” haberiyle Türkçe Haber dalında birincilik ödülü aldı. Ödülünü Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ın elinden alan Mahmut Oral, “Musa Anter Ödülü meslek yaşamımı taçlandırdı” dedi. DİHA muhabiri Cihan Ölmez de Türkçe haber dalında birincilik ödülü aldı. Gazeteci Celal Başlangıç’a sokağa çıkma yasaklarının birinci yılında hazırladığı dizi haberröportajlar nedeniyle Jüri Onur Ödülü verildi. Kürtçe Haber dalında DİHA muhabiri Gökhan Altay, fotoğraf dalında JİNHA muhabiri Handan Tufan, karikatür dalında ise Özgür Evran ödül kazandı. Görüntü dalında ödülü ANHA muhabiri Dicle Ehmet ile DİHA mubari Bilal Güldem paylaştı. Gurbetelli Ersöz Kadın Haberciliği Ödülü’ne ise JINHA muhabiri Ferda Yılmazoğlu ödül aldı. Dayanışmaya onur ödülü Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan 100 kişi ile Özgür Gündem’in tutuklu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya, Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya, Özgür Gündem’in Yayın Danışma Kurulu üyesi olan ve geçtiğimiz ay tutuklanan yazar Aslı Erdoğan ile dilbilimci Necmiye Alpay’a “Onur Ödülü” verildi. GAZETEMİZE KUTLAMA ‘İyi ki varsınız’ Alternatif Nobel Ödülü’nün gazetemiz Cumhuriyet’e verilmesinin ardından gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç’e gönderilen tebrik mesajları dün de devam etti. Eski TRT Yayın Denetleme Kurulu Başkanı, televizyoncu Latif Okul gönderdiği mesajda, “Atatürk Devrimlerinin yılmaz savunucusu, gururumuz gazetemiz Cumhuriyet’in aldığı bu onurlu ödülden dolayı başta sizi ve gazetenin emekçilerini gönülden kutluyor, saygılar sunuyorum. İyi ki Cumhuriyet var” ifadelerini kullandı. Akıl ve alın teri Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Altıntaş da mesajında, “Sayın Orhan Erinç, akıl ve alın terinizin, yalnız kendinizin değil, herkesin düşünce özgürlüğünü savunmanızdan, bağımsız, korkusuz yayıncılık ve araştırmacı gazetecilik yapmanız gerekçesi ile onurlandırıldığınız ‘Doğru Yaşam Ödülü’ nedeni ile, Cumhuriyet gazetemizin tüm emekçilerini kutlarım. Üzüntüm, ödüle değer bulunan özelliklere sahip ikinci bir yayın medya organının olmamasıdır. Tekliğiniz, içine düşürüldüğümüz zavallılığı da yansıtmaktadır. Saygılarımla” dedi. l İSTANBUL /Cumhuriyet CEVAP VE DÜZELTME >> Baştarafı 1 Sayfa’da sürmanşeti ile 07 Temmuz 2016 tarihli nüshasında sürmanşetten “Elhamdülillah OffShore’cuyuz” başlığı ile verilen ve 11. Sayfasında “Vergi Cennetinde Dindar Açılım” başlığı ile devam eden yazıda; müvekkil Ahmed Hamdi TOPBAŞ’ın usulsüz olarak OffShore hesapları açtığı ve başkanı olduğu Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı vasıtası ile usulsüz paralar toplayıp OffShore Hesaplarına aktararak menfaat temin ettiği, toplanan bağışları şahsi hesaplarında kendi menfaatine kullanarak bağışçıları dolandırdığı yönünde izlenim oluşturacak şekilde iftira suçunun niteliklerini haiz, kamuoyunu yanıltma ve müvekkilin hem şahsi hem de ticari itibarını zedeleme amacı güden yanıltıcı ve kasıtlı haber ve manşet yayınlamıştır. * 24, 25, 26, 27, 28, 29 Haziran 2016 tarihli sürmanşette ve 07 Temmuz 2016 tarihli haberde “Panama belgelerine göre, Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen, hatta AKP’ye Ak ismini veren aile, bir yandan yönetiminde etkin oldukları Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı aracılığıyla muhafazakârlardan bağış toplarken bir yandan da paralarını vergi cennetlerine aktarmış” denilmekte ve yine haber içeriğinde hazırlanmış olan şemada ise, Müvekkil ve yöneticisi olduğu Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı tarafından toplanan paraların yurtdışı offshore şirketlerine aktarıldığı algısı ve izlenimi yaratılmaya çalışılmıştır. * Gerçekler ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bir itibarsızlaştırma amaçlı algı yönlendirmesi yapılan bu yayınların Türkiye’deki her kesimce basiretli tacir, dürüst sanayici ve işadamı kimliğiyle bilinen Müvekkil Ahmed Hamdi Topbaş’a isnat edilmesini, isminin yazıya kasıtlı olarak iliştirilmesini tamamen art niyetli ve maksatlı bir davranıştır. * Mezkur haberin “Paralar İsviçre Bankasına” gitmiş başlıklı kısmının da ve de 07 Temmuz 2016 tarihli yayında “Muhafazakarlığı ile bilinen Topbaş Ailesi Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’yla Müslümanlara bağı çağrısı yaparken kazandığı paraları İsviçre’ye yatırmış” şeklinde kullanılan ifadenin de gerçekler ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Haberde kullanılan etik ve izan yoksunu iddiaların aksine Müvekkil Ahmed Hamdi Topbaş’ın başkanı olduğu vakıftan bir menfaat elde etmediği, vakfın en fazla bağış yapan kişi veya kurumlardan birisi olduğu herkesçe bilinmekte olup yapılan yayınların yalan haber yolu ile müvekkili ve yöneticisi olduğu vakıf ve şirketlerin itibarını zedeleme amacı taşıdığı açıktır. * Müvekkil Ahmed Hamdi Topbaş 100 seneyi aşkındır ticaret hayatının içerisinde bulunan Türkiye’nin köklü ailelerinden birisine mensup olup kendisi de 50 senedir sanayicilik yapmaktadır. * Müvekkil ortağı ve hissedarı olduğu şirketler vasıtası ile dünyanın 80’ın üzerinde ülkesine ihracat yapan ve pek çok ülkede temsilcilikleri bulunan saygın bir işada mıdır. Müvekkilin iş yaptığı alan ve ülkeler düşünülür ise bu ülkelerde uluslararası ticaret kuralları ve yasaları çerçevesinde banka hesapları da bulunmasından doğal bir şey düşünülümez. Kaldı ki dünyanın hiçbir ülkesinde şirket kurmak ve banka hesabı açmak suç değildir. * Müvekkilin gerek kendi adına gerekse ortağı olduğu şirketler adına açılmış hesaplarda bulunan bakiyeleri gizlemediği gibi bu hesaplarda bulunan bakiyelerini de yasal sistem içerisinde Türkiye’de bulunan hesaplarına girdisinin sağlandığı açıktır. Muhataplar tarafından ticari faaliyete bulunmak suç veya kusurmuş gibi lanse edilerek algı yaratılmaya çalışılmıştır. * Müvekkil ve ortağı olduğu şirketler kendi sektörlerinde çalışan sayısı ve istihdama sağladığı katkı, ödenen vergi miktarları ve ihracatta sağladığı katma değer açısında her sene ödüle layık görülmüş olup sektörde en üst sıralarda yer almaktadır. Bu hususta takdir edilmesi gerekir iken bu tip yalan ve yanlı haberlere konu edilmesi tamamen art niyetlidir. * Müvekkil yalnızca dürüstlüğü ile tanınan, ticari hayatta saygı gören ve toplum nezdinde de itibar sahibi başarılı bir işadamıdır. Gazete her ne kadar belirli çevrelerle ünsiyeti ima ederek algıyı siyasi bir zemine oturtma gayreti içine girse de Müvekkil ve ailesi bırakın siyasetin içerisinde olmayı ticari hayatları boyunca devlet kurumları ile hiç iş yapmamış tamamen özel sektöre yönelik bir iş politikası benimsemiştir. * Muhatapların ihtara konu yayınları aynı zamanda Türk Ceza Kanunu açısından TCK 267 uyarınca iftira ve hakaret suçunu oluşturduğu, Türk Ticaret Kanunu açısından suç oluşturduğu gerek cezai yargılaması için şikâyete, gerekse tazminat davalarına konu olacağı açıktır. * Müvekkilin Ak Parti’nin kurulmasında siyasiler ile hareket ettiği ve Ak parti ismini müvekkilin ve ailesinin verdiği ise tamamen haberi yapan kişinin ruh halini gösteren hezeyan olup gerçekler ile uzaktan ve yakından ilgisi bulunmamaktadır. * 24, 25, 26, 27, 28, 29 Haziran 2016 tarihli sürmanşetlerde müvekkilin resmi altında “BİM’in kurucusu, Albaraka Türk’ün hissedarı olan Topbaş’ların Panama ile ilgisi ne?” şeklinde ifade kullanılmıştır. Müvekkil Albaraka Türk’ün hissedarı olamadığı gibi BİM’in kurucusu da değildir. Bu sebeple haberin bu kısmı da gerçek değildir. * Yine aynı tarihli sürmanşetlerde “Dindarlardan para toplayıp faizsiz bankacılık yapan aile bu yolla dışarıya para mı aktardı?” şeklinde haber yapılarak müvekkilin ve mensubu bulunduğu aile ve yöneticisi olduğu vakıf ve şirketlerin insanlardan para topladığı algısı yaratılmak istenmiştir. Bu iddialarda tamamen asılsız olup Gazete’nin kötü niyetli ve algı yaratma amacı ile hareket ettiğini açıkça göstermektedir. Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarım. Ahmed Hamdi Topbaş Vekili Av. Sedat Özşahin Ankara’nın gizli Trump sevdası New York Uçak New York’a iner inmez gördüğüm ilk Amerikalıya, haliyle pasaport kontrolündeki görevliye sordum: “Trump mı Hillary mi?” Malum, Amerikalılar rahat insanlardır. Karşımdaki görevli resmi bir makamda oluşuna hiç aldırış etmeden cevabı yapıştırdı. “Tabii ki Trump.” Soyadından, İrlanda kökenli olduğunu çıkarmıştım. 40’lı yaşlarda, iyi aile babası tipli, muhtemelen Queens gibi bir banliyöde oturan biriydi. Ben sormadan kendisi nedenini anlatmaya başladı. “Bazı şeylerin değişmesi şart. Değişim gerekiyor. Bu ülke böyle gidemez.” Doğrudan söylemese de, bu sözlerin aynı Brexit referandumunda İngiltere’de olduğu gibi, göçmenlere ve ABD’de son günlerde hızla artan ve çoğunlukla Müslüman kökenli ABD’li göçmenlerden gelen bireysel terör eylemlerine yönelik bir tepki olduğu belliydi. Konuşmaya son derece meraklı görevli, ben sormadan devam etti: “Sadece göç ya da terör meselesi değil. Ekonomi dahil her şeyin değişmesi gerekiyor. Ben Cumhuriyetçi değilim. Bill Clinton’a oy verdim. Bugün aday olsa yine veririm. Ama bu seçimde oyum Trump’a.” “Sisteme” ve kurulu düzene yönelik küresel öfke, farklı ülkelerde farklı adreslere yöneliyor. Yunanistan’da SYRİZA, dünyanın en kalabalık demokrasisi olan Hindistan’da Hint milliyetçisi Modi, Hollanda ve Almanya’da aşırı sağ, İngiltere’de Brexit ve ABD’de de Donald Trump. Böylece Trump’ın “kötü bir şaka” olarak başlayan serüveni, bugün giderek artan bir ihtimal olarak karşımızda. Aslına bakarsanız bu tam bir facia; zira dünyanın herhangi bir ülkesinin, örneğin Filipinler’in, demokrasiyi alenen aşağılayan narsist bir demagog tarafından yönetilmesi başka, koskoca ABD’nin böyle birinin eline düşmesi başka. Dünya dengelerini altüst edecek bir durum. Trump’ın dünya vizyonunun ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Adam gibi bir dış politika kadrosu da yok. Ama verdiği ipuçları son derece tatsız. Cumhuriyetçilerin adayı Rusya’da Vladimir Putin’e ve onun yönetim tarzına olan sevgisini şimdiden ortaya koydu. Demokrasi gibi bir derdi olmadığını da söyledi. Müslüman dünyasına nahoş bakıyor. Dünyadaki insan hakları ihlallerine ses çıkarmak niyetinde değil. Putin hayranı, BerlusconiSarkozyChavez arası çok tuhaf bir karakterden söz ediyoruz... Bizim bölgemize gelince, Trump konusunda tek bildiğimiz “Kürtlere hayran” olduğu ve iktidara gelirse Kürtlerle Tayyip Erdoğan’ın arasını yapacağı vaadi. Trump, 15 Temmuz darbe girişiminden bir hafta sonra New York Times’a verdiği röportajda darbenin bertaraf edilmesi konusunda Tayyip Erdoğan’ı övüyor ve açık ve sarih bir dille iktidara gelirse Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi ihlallerini konu etmeyeceğini söylüyor. Bütün bunlar bugünlerde Ankara’nın kulağına pek hoş geliyor. ABD’deki Gülen cemaatinin Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına bağışta bulunduğu iddialarıyla birleşince, iktidarın tepe noktalarında gizliden gizliye bir “Trump beklentisi” başladı. Dikkat ederseniz Trump’ın her gün ABD’deki Müslümanlar ve göçmenler aleyhine sarf ettiği sözler artık Türk medyasında konu edilmiyor. Tık yok. Bu, son derece yanlış ve öngörüsüz bir tutum. Trump, sağı solu belli olmayan bir insan. NATO’dan tutun da Suriye’ye kadar aslında Türkiye’yi çok rahatsız edecek görüşleri var. Olmadık bir konuda olmadık bir çıkış yapabilir. Örneğin başkan olduktan birkaç ay sonra Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması ya da Suriye’de Kürt federasyonu kurulması için hamle yapabilir. Demedi demeyin... Öğretmenlere yaka paça gözaltı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açığa alınan Eğitim Sen üyesi öğretmenler Diyarbakır’da gösteri düzenlemek istedi. Eyleme müdahale eden polis, 5’i kadın 17 öğretmeni yaka paça gözaltına aldı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle