20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 19 Eylül 2016 6 Tarık Akan için yapılabilecek en özlü ve doğru tanım onun bir Cumhuriyet aydını olduğudur. Cumhuriyet aydınını ben önce babamda ve onun arkadaşlarında tanıdım. Kişisel, fiziksel farklılıkları ne olursa olsun, hepsinin en tartışılmaz özelliğinin yurtseverlik ve Atatürk hayranlığı olduğunu gördüm. Kocaman, ciltli bir kitap olan Nutuk’u babamın kitaplığında bulup satır satır okuduğumda, lise öğrencisiydim. Aynı kitaplıkta, aklıma bir çırpıda gelenleri sayacak olursam, Gorki, Puşkin, Anatole France, 1940’larda ve daha öncelerde yayımlanmış başkaca klasikler vardı. Nasıl bir şeydi bu? Öksüz büyümüş bir çocuk, nasıl üniversite öğrenimi görebilmiş, nasıl böyle bir kişilik ve kitaplık sahibi olabilmişti? Bu sorunun yanıtı Cumhuriyette ve onun aydınlığındadır. HHH Tarık Akan’ın sözlerinde, duruşunda, davranışlarında, aşırılıktan uzak gülüşünde ve şakalarında, araştıran bakışları ve karşısındakinde saygınlık uyandıran yumuşak, bilge ağırbaşlılığında; ülkemiz Cumhuriyet aydınının ölümü için duyduğu içten sevgi ve kaygıda ben her zaman, sözünü ettiğim Cumhuriyet aydınının ortak özelliklerini gördüm… Kurtuluş Savaşı yıllarının bir aydını olsa kuşkum yok ki bir komutan, bir kahraman olarak seçkinleşirdi. Tevfik Fikret’in tanımladığı “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” bir aydın ve insan olmanın, günümüzde ender rastlanır bir örneğiydi. Kişiliğinde şaşırtıcı ve hayranlık uyandıran bir başka şey, göz kamaştırıcı bir ün ve görünüşe sahip bir insanın, böylesine alçakgönüllü ve gösterişten uzak oluşuydu. Tarık Akan askerbürokrat bir ailede doğup büyümüş olsa da, benim ve kuşağımın iyi bildiği mahalle arkadaşlığı, sokak kültürü özelliklerini de kişiliğinde içselleştirmiş bir arkadaşımızdı… İlk filmlerdeki hanım evladı jönden çok, Hababam Sınıfı’nın şakacı, bıçkın delikanlısına çok daha yakındı… Bu nedenle de “Maden”in, özellikle de eşsiz bir oyunculuk örneği yarattığı “Yol”un unutulmaz kahramanlarına geçişi onun için güç değildi. HHH Babamın kuşağının Cumhuri yet aydınları, savaşlar ve yıkımlar sonrasında yaralarını sarmayı başararak aydınlık bir geleceğe doğru yürümekte olan ülkelerinin bir kez daha adım adım karanlıklara doğru sürüklenmekte oluşunun acısını yüreklerinde duya duya, kahır içinde, birer birer yaşamdan ayrıldılar… O kuşaktan tek tük kalanlar varsa, ülkenin bugünkü durumuna bakarak, geri kalan yaşamlarını aynı kahırla sürdürmekteler… Benim ve az daha genç Tarık Akan’ın kuşaklarıyla bu iki kuşak arasındaki Deniz Gezmiş kuşağından bugünlere kalan biz devrimci, yurtsever Cumhuriyet aydınları ise birbiri ardına yaşamdan ayrılmaktayken, Cumhuriyetin de karanlıklara, yok oluşa sürüklenmekte oluşunun acısını, kahrını yüreklerimizde, benliğimizde duyumsuyoruz. Seçkin, eşsiz Cumhuriyet aydını arkadaşımızı, sevgili Tarık Akan’ımızı böyle bir karanlık zamanda sonsuzluğa uğurlarken, yaşamlarımız pahasına da olsa, onun okulunun sevgili öğrencileriyle bir ağızdan, Cumhuriyetin ölümüne asla geçit vermeyeceğimize bir kez daha ant içiyoruz… GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİN UZAMASI MECLİS’İ DEVREYE SOKTU Zırhlı araç kavgası Mardinli bir yurttaş: Zırhlı araçlar psikolojimi bozuyor Valilik: O araçlar teröristlerin girişini engellemek için Mardin’in Dargeçit ilçesinde yaşayan A.Ç. adlı bir yurttaş, Meclis Dilekçe Komisyonu’na dilekçe göndererek, “terör olayları ne deniyle alınan güvenlik tedbir leri kapsamında evinin önünde 24 saat boyunca zırhlı ekip araç larının durduğu nu” belirtti. Bu du rumun “ailece psi kolojilerini bozdu ğunu” dile getiren A.Ç, “Sürekli gü SELDA GÜNEYSU venlik noktasında (evimin önünde) sivil araçlar uzun kuyruklar oluşturmaktadır. Bu nun sonucunda gerek benim ge rekse aile fertlerimin dönüşü ol mayan vahim psikolojik sorun ların oluşma tedirginliğini ya şıyorum” dedi. Konuyu Mardin Valiliği’ne soran Meclis Dilek çe Komisyonu’na ise valilikten, “terör örgütü mensuplarının kent merkezlerindeki irtibatla rının kesilmesi, teröristlerin il çe merkezine giriş çıkışları ile yolları kullanmalarının engel lenmesi” amacıyla bu önlemle rin alındığı yanıtı geldi. Dargeçit’te yaşayan A.Ç, te rörle mücadelede güvenlik tedbirleri nedeniyle yaşadı ğı zorlukları Meclis Dilekçe DİYARBAKIR’DA ‘İkiz kuleler’ tıraşlanıyor Diyarbakır’ın merkez Kayapınar ilçesinde, 1998 yılında alınan ruhsatla yapılmaya başlanan ve 2003 yılında “uçuş mania kriterlerinde uçuşlar için risk taşıdığı” gerekçesiyle yapımı durdurularak ruhsatı iptal edilen 22 katlı ikiz kuleler, mahkeme kararıyla tıraşlanmaya başlandı. İnşaatın 34.90 metresinden yukarısının yıkılması için Ankara’da açılan ihaleyi kazanan firma, 13 yıl sonra binaları tıraşlamak için üstten yıkmaya başladı. l DHA Komisyonu’na gönderdiği bir dilekçeyle anlattı. A.Ç, dilekçesinde şunları kaydetti: “Bundan dolayı ben ve aile fertlerim rahat bir şekilde eve girip çıkamıyoruz. Ufak çocuklarım dahil tüm aile fertlerimin psikolojileri bozulmuştur. Günün 24 saati evimin kapısının önünde zırhlı ve ekip araçları park halindedir, bazı yerlere güvenlik barikatları kurulmuş durumdadır sürekli güvenlik güçleri evimin önünde bulunmaktadırlar. Sürekli güvenlik nok tasında (evimin önünde) sivil araçlar uzun kuyruklar oluşturmaktadır. Bunun sonucunda gerek benim gerekse aile fertlerimin dönüşü olmayan vahim psikolojik sorunların oluşma tedirginliğini yaşıyorum.” Valilik: Evden uzak Komisyon, A.Ç’nin verdiği dilekçe kapsamında, konuyu gündemine taşıdı. Mardin Valiliği’ne başvuran komisyon üyelerine valilikten şu yanıt geldi: “Dargeçit ilçesinde vatandaşla ra, güvenlik güçlerine ve kamu çalışanlarına yönelik her türlü terör saldırısının önüne geçilebilmesi, teröristlerin ilçe merkezine giriş çıkışlarının engellenmesi ve güvenlik kuvvetlerimizin etkinliğinin artırılması amacıyla ilçe giriş ve çıkış noktalarında ‘Yol Kontrol ve Arama Noktaları’ oluşturuldu. Bu noktalar özel mülkiyeti kapsamamaktadır. Ayrıca başvuru sahibinin ikâmet ettiği yer, uygulama noktasından uzak mesafede kalmaktadır.” l ANKARA Şemdinli’de çatışma: 1 şehit Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde 3 gün önce sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Tuğlu, Çatalca, Erdemli ve Güvenli köylerinde güvenlik güçleri operasyon başlattı. Operasyon sırasında Çatalca ve Erdemli köyleri arasında kalan Soğuksu bölgesinde PKK’lilerle çıkan çatışmada Jandarma Uzman Çavuş Mehmet İlker Şahin ağır yaralandı. Yüksekova Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan Şahin, tüm müdahalelere rağmen dün kurtarılamayarak şehit oldu. Raylara patlayıcı Bingöl’de Genç ilçesi Suveren bölgesinde, demiryolu raylarına PKK’lilerin yerleştirdiği el yapımı patlayıcı, devriye gezen köy korucularının geçişi sırasında patlatıldı. Patlamada 2 köy korucusu yaralandı. Yaralanan köy korucuları, Genç Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedaviye alındı. Kandil’deler mi? Bingöl M Tipi Cezaevi’nden firar ettikten bir gün sonra yakalanan ve daha sonra ko nuldukları Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden 5 Mart 2016 yılından kaçan 6 PKK’li’den 4’ünün, Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda çekildiği öne sürülen bir fotoğrafı sosyal medyada yayımlan dı. PKK’ye yakınlığıyla bilinen bir sosyal medya hesabında Osman Kılıç, Ramazan Aslan, Devrim Kavak ve Diyar Kaydu’nun nasıl firar ettikleri anlatıldı. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden 6 PKK’li mahkumun firarıyla ilgili soruşturmada 3 infaz koruma memuru tutuklanmış, tutuklu infaz koruma memurlarından Mahmut U, kaldığı Elazığ Cezaevi’nde intihar etmişti. Şehit Uzman Çavuş Sacit Olcay Kabaklıoğlu’un Zonguldak’ın Çaycuma ilçesindeki evine ateş düştü. Şehitler memleketlerinde toprağa verildi Şehit Şahin ile Hakkâri’de merkeze bağlı Ağaçdibi köyü yakınlarında PKK’lilerle girilen çatışmada şehit olan Uzman Çavuş Sacit Olcay Kabaklıoğlu (Zonguldak), Uzman Jandarma Onbaşı Hüseyin Efe (Çan kırı) ve Uzman Jandarma Erbaş Hakkı Doğan (İstanbul), Van Jandarma Filo Komutanlığı’nda dün gece düzenlenen törenle memleketlerine gönderildi. Şehit cenazeleri buralarda düzelenen törenlerle toprağa verildi. l HAKKÂRİ/İHA haber EDİTÖR: TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Toplumsal mutabakat, işte oradaydı... Dün “bir tür Türkiye”, Tarık Akan’ın çevresinde birleşmişti. O Türkiye ki, yıllardır defteri dürülmek isteniyor(du). Yere göğe sığmayan büyük çoğunluğunu incelerseniz, Tarık Akan’ın seçkin kişiliğinde, a) Cumhuriyetin bugüne kadarki birikimleriyle oluşturduğu sanat insanları.. b) Atatürk’e olan bağlılığı, ülkeye sevgisi, laik ve Cumhuriyetçi kişiliği ve muhalif karakteriyle bütünleşen ikinci büyük bir sevdalı insanlar kalabalığı.. c) Ve üçüncü bir grup da bu ülkenin sevgili insanları.. Çalışanları, arıları, karıncaları… Hayranları, sevenleri, bu ülkenin insanları.. Düşünürleri, yaratıcıları… Mutabakat oradaydı Şu sıralarda bir gazetemiz, üçebeşe bölünmüş bu ülkenin yeniden bir araya gelmesi gerektiği düşüncesiyle, bölünmüş ülke ve insanlarının ortak noktalarını ve mutabık kalacakları “değerlerimizi ortaya çıkarmak” için söz hakkı dağıtıyor. Baktım, aranan mutabakatın büyük çoğunluğu dün Tarık Akan’ın cenaze törenindeydi! İmam da vardı, cenaze töreni de, camii de! Ama bu iktidar yoktu, siyasal İslamcı yoktu, temsilcileri bile yoktu. Onlar, devşirdikleri, yetiştirdikleri, zekâsı Homo sapiens düzeyine ulaşamamış alt insan türlerinin ellerine verdikleri sosyal saldırı silahlarıyla, Tarık Akan ve kişiliğinde yukarıda saydığımız tüm değerlere saldırı planları içindeydiler… Bu terör, galeyan çetesi üzerinden siyasal vesayetinizi kaldırmadığınız sürece, onların sahiplerinin ve ateşleyicilerinin adresi hep belli kalacaktır. Tarhana çorbası değilse mutabakat Şüphesiz bir sürü şey var hepimizi birleştiren ve birleştirmesi gereken. Tarhana çorbası, halk danslarına olan sevgi, lokum, kebap, dolma vb. kastedilmiyor tabii ki veya bunları da birlik olmanın gereği sananların varlığını da belirtelim. Önce, bütünlüğüyle Türkiye gibi bir ülkede mutabık mıyız? Kurucu lider ile mutabık mıyız? Millet oluşturma düşüncesiyle (ki bu sayede Türkiye var) mutabık mıyız? Demokrasi, basın özgürlüğü, evrensel temel insan hakları ilkeleri ile mutabık mıyız? Hukuk ile mutabık mıyız? Var olduğu sürece, anayasanın özüne ilişkin bütün ilkelerine uyulması gerekliliği konusunda mutabık mıyız? Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığında? Eğitim mühendisliği zorbalığına karşı Bu ülkenin eğitim sisteminin bilimsel bilgiye, her türlü dini özgürlüklere dayalı bir anlayışa, özgür ve eşitlik temeline dayanması ve zorla bir dinci eğitim mühendisliğinin asla bu ülke çocuklarına dayatılamayacağı konusunda mutabık mıyız? Dün şort giydiği için bir kadını öldürmeye kalkışan ve “çıplak gördüğü” tüm kadınları karısı olarak gördüğünü açıklayan şeyin, tüm ülke için bir tehdit oluşturduğu ve hapishanede terbiye edilmesi gerektiği konusunda mutabık mıyız? Dün Tarık Akan’ı yolcu eden, Türkiye’nin büyük çoğunluğunun temsilcileri, bütün bu saydıklarımızla mutabakat halindeydiler. Sizler, bu mutabakatın neresindesiniz? 14 yıllık pratik Türkiye’nin dünkü büyük kalabalığının temsilcileri, bağımsız, özgür, gerektiğinde muhalif olabilen sanat ve sanatçının kökünü kazımak için 14 yıldır çalışan bir iktidar yapısı ve ülke gündemi ile mutabık değildi… Bu güzel insanlar biliyor ki sanata karşı bu ilkel duruşu iktidarın, ülkeyi yoksullaştırmayı amaçlıyor… Siyasal İslamcının dayanılmaz dışavurumunu gösterdiğini biliyor. Bu ülkeyi yoksullaştırdıkça; sanattan, düşünceden, eleştiriden, muhaliflikten arındırdıkça, daha iyi yönetebileceğini güdeceğini düşünen bir siyasal İslamcı karakteri görüyor. Evet, mutabakat arıyoruz… Tarık Akan’ın sevgisini, sanatını, kişiliğini, gönlünü, zenginliğini paylaştırdığı ve bu anlamda çok şey verdiği güzel insanlar, büyük bir borç ödemesi gösterisi yaptı dün. Büyük bir Türkiye töreni yaşadık. Binlerce Tarık Akan okulu niye yok? Tarık Akan, birikimini Taş Mektep’e yoğunlaştırarak, bu ülkeye olan borcunu ödüyor 25 yıldır. Peki, bunu yapabilecek güçte olanlar neredeler? Neden hepsinin birer “Tarık Akan Okulu” yok. Yüz tane, bin tane olsa, 100 bin tane olsaydı, bu ülke FETÖ insan mühendisliğine bırakılır mıydı? Ya, gündemdeki imam hatip mühendisliğine?.. Alevi yurttaşlardaIŞİD ÜYESİNDE CEMEVİ FOTOĞRAFI ÇIKTI IŞİD tedirginliği MEHMET MENEKŞE Gaziantep’te önceki gün yakalanan bir IŞİD militanının üzerinden cemevinin çeşitli açılardan çekilmiş fotoğrafının bulunması üzerine güvenlik güçleri, cemevi etrafında yoğun güvenlik önlemleri aldı. Bölgede yaşanan saldırılar nedeniyle de tedirgin olan Aleviler ve sivil toplum örgütleri, hükümetin gerekli önlemleri almasını istedi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız: “Alevileri ve cemevlerini yıllardır yadsıyan, yok sayan, hakaret eden, bu anlamda gericilerin, yobazların, şeriatçıların hedefi haline getiren AKP’nin yarattığı bir sonuçtur 40 kişiye gözaltı İstanbul Fatih’te radikal İslamcı terör örgütü IŞİD’lilerin kaldığı belirlenen 24 ayrı adrese düzenlenen baskında 40 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların Suriye’deki savaş bölgelerine gönderilmeyi beklediği öne sürüldü. bu. Diyanet’in de eseridir bu aynı zamanda. Alevilerin dışında Türkiye halkının bütün olarak buna karşı çıkması gerekir” dedi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: IŞİD her açıklamasında Alevilerin hedef olduğunu sürekli dile getirdi, ama ne yazık ki o zaman hükümet yetkilileri bunları dikkate almıyorlardı. IŞİD’linin üzerinden cemevinin fotoğraflarının çıkması, saldırı hazırlığının yapıldığının somut göstergesidir. Suriye politikasını Sünni mezhebi üzerinden yürüten hükümet Alevileri hedefe koydu” Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan: Kaos ortamına sürüklemenin en kestirme yolu ibadet merkezlerinde çatışma ortamı yaratmaktır. Aleviler olarak bizler tedirginlik içerisindeyiz. Güvenlik önlemlerimizi alıyoruz. 24 saat cemevlerinin etrafında nöbetteyiz. CHP Milletvekili Eren Erdem, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya soru önergesi vererek “IŞİD’in ibadethanelere yönelik saldırı yapma ihtimaline karşı ne tür güvenlik önlemleri alınmaktadır?” diye sordu. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle