21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 1 Eylül 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN YPG’ye karşı Mınbiç, IŞİD’e karşı ise El Bab ilçelerine harekÂt planlanıyor Türkiye’nin hedefinde iki kent var haber 7 SERTAÇ EŞ Suriye’nin kuzeyine askeri harekât gerçekleştiren Türkiye’nin birincil hedefinin YPG’nin batı yönünde yayılmasını engellemek olduğu belirtiliyor. Bunun için Mınbiç’e ilerleyen Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) önünü açan Türkiye, ikinci planda El Bab’ın IŞİD’den kurtarılmasıyla YPG’nin yayılma gerekçesini ortadan kaldırmayı hedefliyor. Türkiye’nin Suriye’ye askeri harekât gerçekleştirmesinin birinci nedeni YPG’nin sınır boyunca uzanan toprakla rı kontrolü altına almak istemesi. ABD desteğindeki YPG’nin ilerleyişi sırasında Türkiye, Mınbiç ilçesinin tamamen Türkmen ve Arap unsurlardan oluştuğunu, bu bölgenin kendisi için kırmızı çizgi olduğunu açıkladı. Ankara’ya, “YPG’nin Mınbiç harekâtının ardından Fırat’ın doğusuna çekileceği yönünde” söz verildi. Temmuz ayının ikinci yarısında Mınbiç merkezini ele geçiren YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmek yerine kuzeye ve batıya yayılmaya başlaması üzerine Türkiye, harekât kararı aldı. YPG’nin kantonları koridorla birleştirmek için bölgenin merkezi konumundaki El Bab’a yönelmesinin de Türkiye’nin harekâta karar vermesinde kritik neden olduğu değerlendiriliyor. Türkiye, YPG’nin MınbiçEl Bab hattı üzerinden Afrin ile bağlantı kurmasını kendi bekasına yönelik tehdit olarak algılıyor. YPG’nin bu koridoru açmasının Türkiye’nin Arap dünyası ile kara bağlantısının kopması sonucunu doğuracağını savunulurken, PKK güdümündeki örgüt tarafından çevrelenmenin de son derece ciddi güvenlik açmazlarını gündeme getireceği vurgulanıyor. Bu nedenlerle Türkiye, öncelikli olarak Mınbiç’teki YPG unsurlarının çekilmesini istiyor. Bunun gerçekleşmemesi durumunda bu bölgeye askeri harekât yapacağını net bir dille açıklıyor. Bu nedenle harekâtın ilk hedefi Mınbiç olarak görülüyor. Harekâtın ikinci hedef ise IŞİD’in Suriye’nin batısındaki en üst düzeyde konuşlu olduğu El Bab. Bu ilçeye yönelik harekâtın nedeni kentin YPG eline geçmesini önlemek ve YPG’nin ilerleyişine IŞİD’in bölgedeki varlığını gerekçe olarak sunmasını engellemek. l ANKARA ÖSO, IŞİD’e yöneldi Mınbiç’te sessizlik hâkim, Cerablus’un batısında IŞİD militanlarıyla çatışmalar yaşanıyor Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ÖSO militanlarıyla birlikte 24 Ağustos’ta başlattığı Fırat Kal kanı harekâtı 8. günü geride bıraktı. ABD’nin arabuluculuğuyla Türkiye ile YPG öncülügündeki De mokratik Suriye Güçle ri arasında sağlandığı be lirtilen ateşkesin ardın MAHMUT ORAL dan Mınbiç ve çevresinde sessizlik hâkim. Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO’nun bölgede bir ha reketliliğinin olmadığı, YPG öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri’nin de Cerablus’un 20 kilomet re kadar güneyinden geçen ve Mınbiç ile arada doğal bir sınır oluşturan Sacur Suyu’nun güneyinde çekildikleri bölge de durdukları belirtiliyor. Cerablus’un batısında IŞİD’e yönelik operasyonda ise çatışmalar yaşan dığı ifade ediliyor. Yerel kaynaklar dan edinilen bilgiye göre önceki akşam Cerablus’un batısındaki Bozöyük, Zuğa ra ve Kındıra köyleri arasında bir tan kın vurulmasıyla 3 askerin yaralandığı saldırının ardından bölge savaş uçakları ve obüs toplarıyla bombalandı. TSK: 32 köy ÖSO’ye geçti TSK, harekâtın 8. gününde yaptığı açıklamada, 32 köyün ÖSO’nun kontrolüne geçtiğini belirtti. TSK’nin açıklamasında şöyle denildi: “Dün saat 09.30’dan şu ana kadar, Zavgar ve Külliyah bölgelerinde teröristlere ait olduğu belirlenen 25 hedef, fırtına obüsleriyle 107 atım yapılarak, tam isabetle vurulmuştur. Akşam18.50 sularında yine Zavgar ve Külliyah bölgelerinde teröristlerce barınma alanı olarak kullanıldığı tespit edilen 4 bina uçaklarca içindeki teröristlerle birlikte imha edilmiştir.” Sınıra sevkıyat sürüyor Türk Silahlı Kuvvetleri, Cerablus’un batısından itibaren toprak mevzileri güçlendirmeye nöbet kulübelerini kurşun geçirmez kulübelerle değiştirmeye başladı. Türkiye sınırında da hareketlilik ve güvenlik önlemleri sürdürülüyor. Önceki geceden itibaren Gaziantep ve Diyarbakır’dan sevk edilen tank ve zırhlı araçlar da Karkamş’ın sınır hattındaki Soylu Mahallesi yakınlarına konuşlandırıldı. Tank ve zırhlı araçlar dün sabah saatlerinde ise bulundukları bölgeden çıkarak, sınıra yönlendirildi. Cerablus ilçe merkezi ve Türkiye sınırına yakın noktalarda IŞİD militanlarınca daha önce döşenmiş olan mayın ve patlayıcıların imhası da sürüyor. Barzani Türkiye ile ortak ANF’ye konuşan PYD Eş Başkanı Salih Müslim ise Cerablus operasyonunu eleştirerek, “Türkiye politikalarının merkezinde Kürt karşıtlığı var. DAİŞ’in (IŞİD) yapamadığını kendisi yapmak istiyor. Ancak Türkiye, Suriye bataklığında saplanacak” dedi. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin operasyon öncesi Ankara’ya yaptığı ziyarete değinen Müslim, “Bu ziyaret çok talihsizdi. Bana göre tablo gösteriyor ki, Mesud Barzani de ortaktır” ifadesini kullandı. l KARKAMIŞ SDG Mare’de harekete geçti YPG’nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde kurmayı hedeflediği tampon bölgenin batı ucundaki Mare’de operasyon başlattı. Ara News’un haberine göre koalisyonun havadan desteklediği SDG, Afrin Kantonu’nun doğusundaki kasabaya bağlı 4 köyü IŞİD’in elinden aldı. Operasyon sırasında en az 13 IŞİD militanının öldürüldüğü ve cihatçılara ait 5 aracın yok edildiği belirtiliyor. l Dış Haberler Bir grup gazeteci dün IŞİD’den alınan Cerablus’a götürülürken Cumhuriyet’e ambargo uygulanması dikkat çekti. Çok PYD ile anlaşma yoksayıda silahlı ÖSO üyesinin bulunduğu kentte sivillerin de günlük yaşamlarına geri dönmeye çalıştıkları görüldü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Türkiye ile YPG aynı kefeye konulamaz ABD: Çatışma durdu, memnunuz Günlük basın toplantısında Türkiye’nin Suriye operasyonuyla ilgisi soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby, bölgedeki durumun oldukça dinamik ve değişken olduğunu vurgulayıp “Son 12 ila 18 saatte büyük oranda sükunetin hâkim olduğunu gördük ki bu memnuniyet verici” dedi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türk askerleri ya da Türkiye’nin desteklediği güçler arasındaki “taktiksel operasyonların” IŞİD’le mücadelede fayda sağlamadığını düşündüklerini belirtti. Türkiye’nin operasyonlarını, planlandığı gibi sınır güvenliğini sağlamaya yönelik olduğu sü rece faydalı ve yapıcı olarak gördüklerini ekledi. Sözcü Kirby, “Taraflara odak noktalarının IŞİD olması gerektiği yönündeki arzumuzu açıkça ilettik. Ancak bir müzakere ya da arabuluculuk rolü oynayıp oynamadığımızı soruyorsanız yanıt hayır” dedi. ‘ABD askeri duvar oldu’ Gazete Duvar’a göre dün YPG liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne bağlı Cerablus Askeri Konseyi Sözcüsü Elî Hico “Amerikan özel kuvvetler askerleri, ateşkesin devamı için Türk ordusuyla aramızdaki bölgeye yerleşti” açıklamasını yaptı. l Dış Haberler Rakka planı zora girdi Washington Post, Türkiye’nin operasyonuyla başlayan sürecin IŞİD’in başkentine yönelik operasyonu geciktireceğini yazdı Washington Post gazetesi editoryal yazısında Suriye’deki iç savaşın iki problemli ABD müttefikini birbirine düşürdüğünü yazdı. Türkiye’nin asıl amacının ABD’nin bir diğer müttefiki Kürtler liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) toprak almak olduğunun ortaya çıktığı belirtilen yazıda bu karmaşanın IŞİD’in başkent ilan ettiği Rakka’ya bir operasyonu zora sokacağı belirtildi. Barack Obama hükümetinin düzgün bir strateji olmadan bölgedeki yerel güçleri IŞİD’e karşı harekete geçirip desteklediği, ABD özel kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeyinde otonom bir Kürt bölgesi kurmak isteyen Suriye Kürtleriyle birlikte hareket ettiği, Türkiye’nin ise buna karşı olduğu kaydedildi. Washington Post, öte yandan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Rusya ile Suriye’nin batısında ateşkes planını görüştüğünü de hatırlatırken bu planın Moskova hükümetinin Beşar Esad rejimini sağlamlaştırma amacına yarayacağına dikkat çekti. Türkiye çekilmezse operasyonda yokuz Washington Post yazarı David Ignatius, Suriye krizini ele aldığı yazısında ABD’nin IŞİD’in başkent ilan ettiği Rakka’yı alma planının Türkiye ve YPG arasındaki çatışmalar nedeniyle gecikmeye uğrayabileceğini yazdı. Olayları bir “Ortadoğu klasiği” olarak nitelendiği Ignatius, iki taraf arasındaki birbirlerine karşı güvensizliğin IŞİD’e karşı mücadelinin önüne geçtiğini kaydetti. Ignatius, bu durumun Türkiye ile Kürtler arasındaki fay hattı üzerine kurulan ABD’nin Suriye politikasını kırılganlığına işaret ettiğini belirtti. YPG liderlerinin Pentagon’a Türkiye geri çekilmediği takdirde Rakka operasyonunda Kürtlerin görev almayacağını aktarabileceği ve bunun şaşırtıcı olmayacağını ifade eden Ignatius, Rakka’yı temizlemek için YPG’ye yakın zamanda bulunabilecek bir alternatif olmadığını da vurguladı. Suriyeli Kürtlerin ilerlemesinin ABD’nin gizli cesaretlendirmeleriyle gerçekleştiğini belirtti. l Dış Haberler Cumhurbaşkanlğı Sözcüsü İbrahim Kalın, Fırat Kalkanı Harekâtı’nda Türk tanklarına saldıran YPG’nin siyasi kanadı PYD ile ateşkes anlaşmasının olmadığını dile getirdi. Kalın, dün Saray’da düzenlediği basın toplantısında, Çin’deki G20 toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD, Çin, Rusya devlet başkanları ve Japonya Başbakanı ile görüşeceğini ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanı’yla da dörtlü toplantı planlandığını belirtti. Kalın, ErdoğanObama görüşmesinin içeriğine ilişkin de, “Uzun bir gündemimiz var. FETÖ’nün iadesi de konuşulacak” dedi. Zaman zaman ABD’li yetkililerden Türkiye ile YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan eleştiriler geldiğini belirten Kalın, “Bunlar kabul edilemez. Bunu, Suriye Kürtlerine karşı yapılan bir harekât gibi yansıtma girişimlerini şiddetle kınıyoruz” dedi. Kalın, PYD ile anlaşma sağlanmasının söz konusu olmadığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu yapıyla, bu örgütle, bunun o koluyla bu koluyla herhangi bir ilişkisi, anlaşması, vesairesi söz konusu değildir. Aynı anda üç terör örgütüne karşı mücadele eden bir ülkenin bu samimi gayretlerini başka yerlere çekmeye çalışmak tabii ki ne dostluk ilişkileri ile ne de doğru bir güvenlik konseptiyle bağdaşabilir.” l ANKARA / Cumhuriyet Çavuşoğlu ile görüştü Lavrov: Endişeliyiz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus ya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la telefon görüşmesi yaptı. İki bakan arasındaki telefon görüşmesinin ardından görüşmeye dair farklı bilgiler yansıdı. Rus tarafı telefonu Çavuşoğlu’nun açtığını belirterek Lavrov’un, Çavuşoğlu’na “TSK’nin ve Ankara kontrolündeki muhaliflerin Suriye’nin kuzeyindeki hareketleri ve bunların Suriye ihtilafının çözümüne etkileri ile ilgili endişelerini” ifade etti. Türk diplomatik kaynakların verdiği bilgiye göre, Çavuşoğlu ise 8 gündür devam eden operasyonla ile ilgili bilgi verdi; muhaliflerin sahada IŞİD’e karşı ilerlediğini söyledi. l ANKARA Abdülhamid Yüceltilirken... İktidardakilerin Osmanlı hayranlığını, varsa uzaydaki sağır sultan bile duymuş olmalı. En hayran oldukları Osmanlı büyüğü ise İkinci Abdülhamid olmalı. Önce Şişli Çocuk Hastanesi’ni kurduğunu belirterek hastanenin adını “Şişli Hamidiye Etfal (Çocuklar) Eğitim ve Araştırma Hastanesi” yaptılar. Ardından da hukuka ve anayasaya aykırı biçimde çıkardıkları kanun hükmünde kararnameler ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni dolaylı yoldan etkisizleştirme amacına yönelik bir yaklaşımla askeri sağlık kurumlarını Sağlık Bakanlığı’na bağladılar. Bu kapsamda Haydarpaşa Askeri Gülhane Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi’nin adı “Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi” yapıldı. Hastaneye Gülhane adını Abdülhamid vermişti. Ama dinleyen olmadı. “Acaba ‘Gülhane’ adına takıntıları mı vardı?” diye düşündüm. Batılılaşmaya karşı olduklarını zaten biliyoruz. “Batı’ya açılmanın ilk girişimi olan Gülhane Hattı Hümayunu’nu (3 Kasım 1839) yok saymak için mi bu yolu seçtiler” sorusu ne yalan söyleyeyim aklıma düşüverdi. HHH Alevi çalıştayları düzenleyerek verdikleri sözü savsaklayanların, Alevileri kılıçtan geçiren Yavuz Sultan Selim’e övgüler düzmesini anlamak olası. Özellikle de halifeliği İstanbul’a getirdiği göz önüne alındığında. Babası İkinci Beyazıt’a karşı ayaklanıp Çorlu Savaş’ında da yenilmişken... Ama Abdülhamid’in böylesine yüceltilmesini, doğrusu aklımı almıyor. Atatürk’ü ve İsmet İnönü’yü suçlamak için ekran karşısına geçtiklerinde söze Lozan Antlaşması’ndan girip “Şuraları da terk edilmemeliydi” diye laf salatası imal edenler nedense hep Abdülhamid hayranı çıkıyor. Acaba bu kişiler, Abdülhamid döneminde 5 milyon nüfus, 212 bin kilometrekare toprak kaybedildiğini, Rusya’ya 802 milyon 500 bin Frank tazminat ödendiğini bilmiyorlar mı? Berlin Antlaşması’nın (13 Temmuz 1878) 58’inci maddesiyle Ardahan, Batum ve Kars’ın Ruslara verildiğinden de haberleri yok mu? Rusya Savaşı’nda yardım vaadi karşılığında Kıbrıs Adası’nı 4 Haziran 1878’deki anlaşmayla İngiltere’ye bırakanı da bilmiyor olabilirler mi? Bu kayıplar karşısında; “Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi, Gitgide zulmetmeye elde ahali kalmıyor” dizeleriyle Şair Eşref’in dalga geçtiği de Sultan Abdülhamid değil mi? HHH Tarihte “93 Harbi” diye anılan 18771878 OsmanlıRus Savaşı’nda, Rusların geldiği Ayastefanos’u İstanbul’un çok uzağında mı sanıyorlar? Bu yerleşim adının sonradan Yeşilköy’e çevrildiğini ve Atatürk Havalimanı’nın da orada yapıldığından habersizler mi? HHH Abdülhamid’in kişiliğini tarihçi Mithat Sertoğlu (19131995) şöyle anlatıyor: “Gayet kuvvetli irade, takip fikri, üstün zekâ, çabuk kavrayış gibi kabiliyetleri yanında cinnet derecesine varan evhama (kuruntu, kuşku duyma), batıl itikatlara sahip olmak, kimseye itimat etmemek, fevkalade müstebitlik (aşırı despotluk, baskıcılık), kültürsüzlük gibi kusurları vardı”. HHH Eğitim kurumları ve demiryolu yapımında öncülük etmiştir ama o kadar. Saltanat boyunca tahttan indirilme ve suikasta uğrama korkusuyla yaşamış, bu nedenle Sadrazam Mithat Paşa’yı 1884’te Taif’de (Suudi Arabistan) boğdurmuş, Vatan Şairi Namık Kemal’i de Magosa’da (KKTC) zindana atmıştır. Basın yasakları ile gazetecilere yaptıkları ise unutulmamıştır. Milletvekilleri Meclisi’ni ( Meclisi Mebusan) tatil ettikten sonra ülkeyi, Meclis açıldığında görüşüleceği belirtilen geçici yasalarla (Kanunu Muvakkat) yönetmeyi yeğlemiştir. Meclis açılmış ama geçici yasalara el bile sürülmemiştir. HHH Ulu Hakan(!) Abdülhamid Han’ın hayranları bu yazdıklarımı bilirler mi bilemem. Kendisini örnek aldıklarına göre dilerim bilmiyorlardır. İran’dan Türkiye’ye: Operasyonları durdur Şam yönetiminin en önemli müttefiklerinden İran, Türkiye’yi Suriye’deki askeri operasyonlarını durdurmaya çağırdı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, “Terörle mücadelede, merkezi hükümetin siyasi egemenliği ve meşru iktidarına gölge düşürecek hiçbir yöntem kabul edilemez” dedi. Terörle mücadelenin tüm barışçıl hükümetlerin ortak bir prensibi olduğunu, ancak bunun başka bir ülkenin topraklarında o ülkenin merkezi hükümetiyle koordine edilmemiş askeri operasyonları haklı çıkarmayacağını belirtti. Türkiye Suriye’den çekilinceye dek çatışmaların daha da yoğunlaşacağını savunan İranlı sözcü, “Suriye’nin kuzeyinde çatışmaların tırmanması daha çok masum sivilin ölümüne yol açacaktır” diye ekledi. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle