22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Göbeklitepe deyince akla ilk gelen isim Alman arkeolog Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt ile Göbeklitepe’yi konuştuk Pazar 28 Ağustos 2016 17 ‘OlanEDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Göbeklitepe’ye oluyor’ ‘Bilet alıp mı gezeceğim müzeyi?’ n Bir imkân olsa yine Göbeklitepe’de çalışmak ister misiniz? Hayır. n Siz de bir yerde bu soruyu sormuşsunuz kendinize: Şu anda Göbeklitepe’ye gitseniz bilet parası verip mi gezeceksiniz müzeyi mesela? Şu sıralar ziyaretçiye kapalı olduğu için korkarım eski müdür olsaydı görmeye bile gidemezdim. Bilet almam gerektiğini söylerken son iki yıldır bana olan yaklaşım nedeniyle yaşadığım yabancılaşmayı kastetmiştim. Yoksa bilet parası vermekten çekinmezdim. Ama bu benim için ne kadar üzücü olurdu tahmin edebilirsiniz. Neredeyse 12 bin yıllık geçmişe dair gösterdikleriyle, Urfa, Göbeklitepe uygarlık tarihine dair bildiklerimizi gözden geçirmemize neden oldu. Kazının başladığı 1995’ten beri başkanlığını yürüten, Göbeklitepe deyince akla ilk gelen isim Alman arkeolog Klaus Schmidt, 2014’te ani bir kalp kriziyle hayatını kaybetmişti. Aradaki iki yıla akademik açıdan yetkinliği tartışmalı Şanlıurfa Müze Müdürü Müslüm Ercan’ın yeni kazı başkanı olması, Klaus Schmidt’in eşi, 20 yıl aynı kazıda yer alan arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt’in ekipten uzaklaştırılması, derken son dönemde Ercan’ın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alınması sığdı. 12 bin yıllık tapınağa da FETÖ karışıverdi. Çiğdem Köksal Schmidt’le hem Göbeklitepe’yi, hem de bu son süreci konuştuk. n Göbeklitepe’de gün yüzüne çıkanlar insanlık tarihini değiştirdi, aynı esnada Göbeklitepe sizin kişisel tarihinizi de değiştirdi galiba. 1990’ların ortasında kazı alanına ilk gittiğiniz günü hatırlıyor musunuz? 1995’te Klaus, ekibiyle ilk Göbeklitepe kazı sezonuna başladığında ben de Urfa’da, Kazane Höyük’te, Prof. Dr. Patricia Wattenmaker’la başka bir kazı ekibindeydim. İki ekip yemeklerini beraber yiyordu; kazı evlerimiz çok yakındı. Bir gün çok yağmur yağmıştı kazıya gidemedik, ama Klaus Göbeklitepe’ye çıkıp çizim yapmak is ‘Rant oyuncağı haline geldi’ keoloji ve araştırma vardı hayatımızda. Biriki meslektaşımız, biriki yerel bürokrat dışında ziyarteçi bile gelmez di. Sadece ilk yıllarda kazı bütçemiz n Göbeklitepe’yle bağınız kesilmiş, bu uygarlığa ait 12 bin yıllık bir hazine birden içinden “FETÖ” geçen başlıklarla son derece güncel bir davanın gölgesinde anılır olmuş, nasıl bir duygu hali yaşıyorsunuz son günlerde? Çok üzgünüm! Kendi üzüntümün de ötesinde, olan Göbeklitepe’ye oluyor. Şimdiye kadar depodaki eserlerin yarısını çizmiş, belgelemiş, yayın konusunda önemli adımlar atmış olacaktık ama Göbeklitepe iki senedir “ben, ben” diyenlerin elinde rant oyuncağı haline geldi. tiyordu. Yağmurun kesildi çok tatlı bir insandı. ği bir aralıkta yola çıkacak n Kolay telaffuz ediliyor tı, beni de davet etti. O, ben ama Göbeklitepe’de 20 yılı ve o zamanki ekipten Mic nız geçmiş. Bu aynı işyerinde hael, Göbeklitepe’ye gittik. 20 yıl çalışmak gibi bile de Çok sisli ve ıslaktı her yer. ğil. Başka türlü bir mücade Bugün ziyaretçi merkezinin lesi, keşfi, tatmini var sanki, olduğu alandan kazı alanına kadar kayalardan tırmanmak gerekiyordu. Ben sisten ve Klaus’u dinlemekten PÖınğaürnç öyle miydi? Göbeklitepe çok farklı bir yer, Klaus çok farklı bir araştırmacıydı. Ben ve diğer ya nerede olduğumu anlayamı kın araştırma asistanları ona yordum. Sonra birden Klaus durdu ve bu yolda eşlik ediyorduk ve harika gülümseyerek “Geldik” dedi. Bir anda bir yolculuktu. Klaus’u tepede ora etrafın pırıl pırıldayan ıslak çakmakta dan oraya sakin, düşüne düşüne yü şı parçalarıyla kaplı olduğunu gördüm. rürken görmüş olanlar bilirler, onun n Sizi eşinizle buluşturan da Gö Göbeklitepe’yle bağı da başkaydı. beklitepe olmuş... n İlk günler, ilk yıllar nasıldı? Daha çok Urfa olmuştu. Ama her şey Hangi zorluklarla çalışıyordunuz ör ilk karşılaştığımızda başlamıştı. Onun neğin? barışçıllığından, sakinliğinden, bil Çok güzeldi, ıssız bir ortamda sessiz gisinden, kişiliğinden etkilenmemek sakin çalışıyorduk, çok düzenli bir ça mümkün değildi; gerçekten çok ama lışma sistemimiz oldu hep, sadece ar biraz sınırlıydı, o da düzeldi sonra. n Bu süreçte idari amirlerle, ba kanlıkla, sponsor kuruluşlarla vs sorun yaşadınız mı? Hayır, bugünkü Urfa Müzesi yönetimiyle geçmiştekileri kesin bir sınırla ayırmak isterim. Eski müze personeli, müze müdürleri rahat çalışabilelim diye her zaman ellerinden geleni yaptı, bize hep dostlukla yaklaştılar. n Son günlerinde eşinize “Her şeyi yaptılar olmadı, artık ölmemi bekliyorlar ve umuyorlar” dedirten neydi peki? Özellikle 2006’dan sonra Göbeklitepe iyice tanınmaya başladığında, Klaus’a kazı başkanlığı Bakanlar Kurulu kararınca verilmek üzereyken ve sonrasında arttı bizi üzen davranışlar. Bakanlar Kurulu’nun bu kararı, uzun ve önemli kazı çalışmaları için kalıcı bir adımdı, önemliydi. Kazı başkanlığını kendileri almak isteyenler vardı, her kazı sezonu öncesi basında “Ya niye Almanlar yapıyor, Türkler yapsın” temalı bir ısmarlama haber çıkardı; daha da çirkinleşen ithamlarla her sezona “kazı sizden alınacak” gözdağlarıyla başlardık. En son 2014 ilkbaharında kazının son günlerinde, o zamanki müze müdürünün yaptıkları sayesinde kırgın ayrıldık. O yüzden böyle demişti Klaus. Klaus Schmidt ve Çiğdem Köksal Schmidt, Göbeklitepe’de... ‘Bir tek benim adım yoktu’ Çeviri: Selin Dingiloğlu, 272 sf., 17 TL Çeviri: Oya Köymen 272 sf., 18 TL, 2. Basım n Eşinizin ani kaybının ardından neler yaşandı ve nihayetinde ekipten çıkarıldınız? İlk haftalar, aylar hiçbir şeyi idrak edemeyerek geçti. Berlin’de Alman Arkeoloji Enstitüsü’ndeki işime üç hafta sonra döndüğümde, bana ilk söyledikleri Ankara’yla kesinlikle hiçbir yazışma ve görüşmeye karışmamı istemedikleri, Göbeklitepe’yle ilgili hiçbir beyan, röportaj, bilgi vs. vermeyeceğim oldu. Birkaç ay sonra eşimin adına düzenlenen toplantılarda konuşmacı olarak davet edilmeye başladım. Kendimi toparlayıp onun anısını yaşatmak, yaptığı çalışmaları anlatmak için gitmek istedim. İlk konuşmayı yapmamdan birkaç saat önce arayıp “Yeni kazı başkanı kendi izni olmadan hiçbir toplantıya katılamayacağını söylüyor” dediler, iptal etmemi istediler. Yeni kazı yönetiminin etkisi ve arzusuyla bu davranışlar tekrarlandı. Sosyal medyada Göbeklitepe’yle ilgili yazdığım her satır sonrası çalıştığım kurum aranıp şikâyet ediliyordum, sanki Göbeklitepe’yle ilgili düşüncelerime sansür uygulayabileceklermiş gibi davranıyorlardı. Bu yıl ilkbaharda kendimi hazır hissedince Göbeklitepe’de çalışmak için ayrıntılı bir çalışma programı yaptım, başvurdum. Ekip listesi geldiğinde bir tek benim adım yoktu. Sonrasında ayrı bir başvuruyla uğraştım ama her şeyin çirkinleşmeye devam edeceğini görünce bıraktım. n Uzaklaştırılmanızın tek bir kişinin tasarrufu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Siz eş sıfatıyla orada değildiniz, neden oraya yıllarca emek vermiş birinin ekipten çıkarılması uygun görüldü? Yazılı ya da sözlü herhangi bir neden gösterilmedi. Sonuçta bir likte çalışmak için kimse kimseyi çok sevmek zorunda değil. Şahsi ve keyfi değerlendirmelerle yapacağım işin kalitesini, yeterliliğimi düşünerek hareket etmediler. n Yeni kazı başkanı Müslüm Ercan’ın darbe girişimi sonrası yaşanan tasfiye sürecinde açığa alındığını duyduğunuzda “Ben onu insanlıktan açığa aldım çoktan” diye yazmışsınız... Evet, son iki yılda ve eşim hayatta iken karşılaştığım tavırları nedeniyle hakkında böyle düşünüyorum. 'Kazı ekibinden atılmamı talep etmiş n Müslüm Ercan’ın halkla ilişkiler bölümü mezunu olduğu söyleniyordu, sonra kendisi Klasik Arkeoloji de okuduğuna dair açıklama yaptı. Subjektif yorumdan ziyade, yasalar, yönetmelikler çerçevesinde bu akademik geçmiş, bu konum için yeterli midir? Dünyanın en önemli, en çok yayın yapmış, en çok araştırma tecrübesi olan biri bile olsa mezuniyeti Klasik Arkeoloji olan birine Göbeklitepe kazı başkanlığını teslim etmek bir skandal için yeterli olurdu. n Ercan iddiaları reddediyor, görevlendirmesini normal, en son açığa alınmasını da komplo olarak değerlendiriyor. Aynı açıklamada sizinle Göbeklitepe güvenlik sistemiyle ilgili sorun yaşadığınızı kabul etmiş. Bu nedir? Kazı alanına gelip kazı başkanına, yani eşime ziyaretçiler için yapılan ahşap yürüme güzergâhına 29 kamera takılacağı, halihazırda kullanılan sistemin iptal edileceği, bu 29 kamera için de elektrik getirileceği gibi konularda adeta emir verir gibi konuştu, ben de Klaus’a tercüme ettim. Klaus “Bizim sistemimiz kalsın, diğeri de olsun, ama yola 29 kameraya neden gerek var? Elektrik yerine de bizim güneş sistemine ek yapın” dedi. Tercüme ettim, kendi fikirlerine karşı çıkıldığı için hışımla gitti. Sonra çalıştığım yeri arayıp benim yüzümden ekipte büyük kavga olduğunu, benim ona karşı çıktığımı söyleyip kazı ekibinden atılmamı talep etmiş. n Sizin başka kişilerle de husumetiniz olduğunuzu söylemiş bu açıklamada. Öyle mi? İki ay boyunca aynı kişilerle 24 saat beraber olunca zaman zaman suratların asıldığı, tartışmaların çıktığı oluyor ama husumetim yok kimseyle. Klaus’un Göbeklitepe’ye zarar vermemesi için istemediği şeyler oldu: SİT alanına asfalt dökülüp yol yapılmaması, ziyaretçi yoğunluğunu buraya çekecek uygulamaların olmaması, elektrik getirilmesinin gereksizliği gibi. Bu tür önemli resmi açıklamaları Almanca yapardı, ben de tercüme ederdim. Sonra çok kez “Çiğdem Hanım istemedi”ye dönüştürüldü konu. n Kendisi hüküm giymiş değil şu an; hakkında süren soruşturmalar da varmış. Ama görünen o ki atama zincirinde bir dolu kişinin onayıyla oraya layık görülmüş, “sızmış” değil. Eğer görevlendirilmesinde sorun varsa bu daha temel bir sistem sorunu değil mi? Evet, yıllardır hakkında birçok soruşturma açıldığını uzaktan duyardık, çok hızlı bir şekilde müze müdürlüğüne atanması da garipti ama kimsenin zor duruma düşmesine sevinecek bir insan değilim. Beni ilgilendiren kısmı son iki yıldır Göbeklitepe’ye ve eşimin hatırasına karşı takınılan tavır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle