23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 Pazar 28 Ağustos 2016 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Aşk bitince evlenin Gündem ilişkiyi yorar, kaygılarınızı paylaşın Çift terapisti Dr. Gülcan Özer, Doğan Kitap’ın Psikoloji serisinden çıkan “Herkes Kendi Hayatının Kahramanı” kitabında aşkta, evlilikte, ilişkilerde valizimizde getirdiklerimizi irdeliyor. Aslında aşka ve ilişkilere dair pek çoğumuzun kafasını kurcalayan sorulara yanıt veriyor, Özer. Kişisel gelişim kitaplarıyla karıştırılmaması gereken çalışmada mutlaka siz de kendi sorularınıza yanıtlar bulacaksınız. İşte Özer’le eşini, sevgilisini terapiste götürmekte zorlananlara, ilişki sorunlarını tanımlamakta uzman görüşüne ihtiyacı olanlara yol gösterici bir söyleşi... n “Ben bir ses bulucuyum” diye tarifliyorsunuz mesleki kimliğinizi. Peki, bugünlerde Türkiye’nin sesi nasıl? Günümüz ilişkilerinin sesi si ze ne söylüyor? Türkiye’nin sesi bugün ve ben bil diğimden, duyduğum dan bu yana hep karışık tır, cızırtısı bol, altyazı sı çok, söylediği ve söy lemek istediği başkadır memleketin. Günümüz EZGİ ATABİLEN ilişkileri ise haz çağının, “daima mutlu olun malıdır” fantezisinin az emek çok kazanç dünyasından nasibi ni almıştır elbet. Ancak hepimizdeki o yalnızlığı giderme, gönül eşini bulma mevzusu güncellendiğinde ses pek gü zelleşir. n Ülkenin gündemi dolayısıyla ge rim gerim geriliyoruz son dönemde. Hele ki darbe girişimi akşamından bu yana... Televizyondaki haberler kişilerin sinir stres durumunu da hayli yükseltiyor, o yükselince eşi ne, partnerine de yansıtıyor ruh ha lini. Sizce toplumun gerginli ği ikili ilişkilere nasıl yan sıyor ve yansıyacak? Toplumsal ve kişisel gerginlikler elbet ken dimize ve partnere yan sıyacak. Kaygılı olmak, umutsuz olmak insa na da ilişkisine de iyi gelmez ancak gerçek bu ve baş ederken bir yandan kaygılarımızı çokça paylaşmak di ğer yandan olağan ha yat treninden inme mek lazımdır. Pay laşılmayan kaygı lar sıklıkla daha kız gın olma yahut kar şındaki ile iletişmeyi azaltma, anlaşılma ma şeklinde tezahür edebilir ki bu durum insanları en yakınlı ğa ihtiyaç duydukla rı vakit uzaklaştırır. Kaygılarımızı konuşaca ğız elbet ve fakat sadece on ları değil, hayatı, hayalleri ve alternatif senaryolarımızı da ko nuşacağız. İnsan canlısının muhtemel sahip olduğu dertlerin hepsi ve daha çoğu. Terapiye gelme talebi kadınlarda daha çok ancak dahil olan erkeklerin teropatik performansının hiç düşük olmadığını düşünürüm. Erkekler daha zor gelir ve daha kapalıdır ancak kanal açıldığında, anlama ve anlatma ihtiyacı gürül gürül akar. Çift terapisine eşler ‘Çözümsüzlük döngüsüne takılanlar’ n En çok hangi sebeplerden geliyorlar size? Kadınların çift terapisine daha açık olduğunu tahmin ediyorum. İlişkide olduğu insanı, hele ki geleneksel bir erkekse, terapiye getiremiyorsa, nasıl bir yol izliyorsunuz? İletişim dertleri, yönetilemeyen çatışmalar, evlilik dışı ilişkiler, mutsuzuz, ebeveynlik sonrası yeniden yapılanamama, cinsel dertler, köken aileler ile sıkıntılar... Dr. Gülcan Özer den biri dahil olmadığında iş hep daha zordur, terapi sürecinde olan kendi deneyimlerini paylaştığında ve ilişkisine dair samimi isteğini aktardığında, terapi odasının hayalinin karşındakini değiştirmek olmadığını anladığı ve anlattığında sıklıkla birlikte görmek mümkündür. n Aşkın bitmeye mahkum olduğunu, zaten bir “görme bozukluğu ha li” olduğunu söylüyorsunuz. Hatta aşk bitmeden evlenmeyin diyorsunuz okurlara. Neden? Aşk yüksek bir duygu, kendiliğinden geliyor, işgal ediyor, tüm dünyaya karşı iki âşık “gerisi teferruat” diyor, lakin bir vakit sonra inmeye, azalmaya, dönüşmeye başlıyor ki o vakit karşınızdakini basbayağı yeni tanımaya başladığınız vakittir. Kimi aşk biter, buharlaşıp uçar, dönüşmez, kimi ise önce devrilir sonra ilişkiye, evliliğe evrilir. Sonrası bildik ve zor hikâye, önce kendiliğinden gelen aşk pankartı kalkar, sevgi emek ister, korkma kolayına bırakmam seni, ömürlük yarim ol, pankartı açılır. Âşıkken değil ama, bir vakitler âşık olduğumuz, âşık halini de, insan halini de bildiğimiz biriyle evlenmek iyidir, hoştur. Kastım budur. Konuşmak bir performans sanatı n Konuşmak insanın en büyük cezalarındandır, diyorsunuz kitapta. Hayatını dinleyerek ve konuşarak kazanan biri olarak bunu söylemeniz ilginç geldi bana. Neden böyle düşünüyorsunuz? Çünkü konuşmak günümüzde bir performans sanatı, kendi sesimizi hayranlıkla dinleyip, sıranın tekrar bize gelmesini bekler haldeyiz. Zihnimize büyük harfler ile kazındı; iletişim her şeydir ve doğru iletişerek/konuşarak aşamayacağın dert yoktur. Kendi sesinin, sözünün sihrine kapılmak hastalığından mustaribiz. Anlamak, anlaşılmak, duygusunu fark etmek, hatta damarlarında hissetmek meselesinin uzağına düştük. Benimki bir fantezi, gözle, gönülle anlasaydık, anlaşılsaydık ne şahane olurdu mevzusu. Ve fakat madem konuşarak ce zalandırıldık o vakit dibini bulana kadar konuşacağız. n Kitapta en çok beğendiğim öğütlerden biri, “lütfen strateji olmasın”. Özellikle annenin öğütleri ve rol modelleriyle de ilgili olarak, erkekleri stratejiyle yönetmeye çalışan kadın tipleri var. Geçenlerde bir arkadaşım da, “Ben niye erkeklere istediğini yaptıran kadınlardan değilim” diye hayıflandı mesela... Ne demek istersiniz stratejist kadınlara? Eğer kısa süreli bir ilişki içindeyseniz ve çok strateji yapasım var durumundaysanız buyrunuz dükkân sizin. Ve fakat ömürlük ilişkiler ancak gerçeği taşır gerisi hikâyedir, lezzet kaybıdır, yorgunluktur ve en fenası samimiyetsizliktir. Ömür uzun böyle geçmez, yazık olur. n Aldatan erkeklerle aldatan kadınlar arasındaki fark dünyada ve Türkiye’de nasıl? Coğrafyaya göre değişen aldatılmaya tepki biçimlerini de soracağım tabii. Bir de aldattıysanız tüm yüküyle omuzlayın, diyorsunuz... Aldatma zor ve kırılgan bir konudur, kişisel ve toplumsal yükü çoktur ve günün sonunda kontrat ihlalidir. Ve fakat mevzunun en fena kısmı aldatanın yaşadıklarını kendi üzerinden okumadığında, karşındakinin kederini görmediğinde hatta “Senin yüzünden yaptım” tonlamasına geldiğinde olur. İnsan bu, ham, pişecek hatta yanacak, kabul ancak yaşadıklarını sırtında taşıyacak. Yakışan budur. Bizde evlilik dışı ilişkiler ile ilgili bilgi yok, deneyimler var, kadınların evlilik dışı ilişkilerinin duygusal talepleri yüksek, erotik maceralar çok daha az ve kadın aldatmalarının evliliği sonlandırma oranı yüksek. Erkeklerde ise erotik maceralar önde, duygusal içerik çok daha zayıf ve evlilik devam oranı daha yüksek. Dünyadaki ahvalde buna benzer haldedir. ‘Evlilik öncesi terapisi’ n Eşcinsel çiftler de geliyor mu size? Türkiye’de sokakta yürürken el ele tutuşmanın hazzını bile özgürce yaşayamadıklarını da hesaba katarak soracağım, eşcinsel çiftlerin problemleri daha ziyade ikili ilişkilerin doğası kaynaklı mı yoksa toplumsal baskının tesirinden ötürü mü? Onlara nasıl yardımcı oluyorsunuz? Çok az eşcinsel çiftle çalıştım. Deneyimli olduğum bir alan değil ancak kanaat aktarabilirim. Cevap hepsi ve fazlası. İlişkilerinin doğası, toplumsal baskı ve aslında çifti bir araya getiren sinsi toplumsal kurallamanın yokluğu, çocuk sahibi olma mevzusu... n Size sözlü veya nişanlıyken de gelinebilir mi? Evlilik öncesi çift terapisine gidilebilir, dünyada epey yaygın bir başvuru vaktidir. Bizde de evlilik öncesi dönemde çiftleri görmeye başladık, bu bazen tedbiren geliş, bazen ise problem merkezlidir ve işlevsel bir durumdur. ‘Kazanılan annelik vazgeçilen kadınlık’ n Çocukla beraber iki kişiyken hayatına birden üçüncü bir varlık dahil oluyor. Özellikle annenin ilgisinin çocuğa kaymasıyla erkek ilgisiz kalıyor. Erkek bu durumdan nasıl etkileniyor? Kadın ikisine birden nasıl yetebilir? Bu süreçten ilişkinin zedelenmesini engellemek için yapılması gerekenler ne? Çocuk sahibi olmak çiftin hayatındaki en keskin virajlardandır. Ebeveynlik en çok da annelik ilişkiyi işgal eder, karı koca, kadın erkek olmak hızla irtifa kaybeder. Bildiğimiz hikâye, kazanılan annelik vazgeçilen kadınlık. Ancak yeni jenerasyon bu mevzuda temkinli, kadın ve erkek oluşlarını, ebeveynliğin bundan başka bir hal olduğunu daha iyi fark ediyor ve yönetiyor diye düşünüyorum. Çocuksuz zaman geçirmek, birbirini unutmamak lazım. Burada zorlanan çiftler daha ziyade koca ile ilişkide annelik yapan kadınlar, onlar asıl çocukları ile tanıştıklarında oyundan çıkıyorlar ve ilişkinin ritmi bozuluyor, yeni bir senaryo yazılması gerekiyor. ‘Aşk ‘butona basmak’tan fazlasını ister’ n Akıllı telefonlarda partner bulmaya yarayan Tinder ya da diğer kullanıcıyı sağa kaydırınca “sepete at”tığınız, sola kaydırınca beğenmediğiniz için bir daha karşınıza çıkarmayan uygulamalar var. Yeni nesil aşklar teknolojinin tanıdığı bu ‘imkânlardan’ nasıl etkilenecek? Hep birlikte seyredip göreceğiz ve fakat gönül gönüle, göz göze değmeden olmaz. Aşk da ilişki de butona basmaktan fazlasını ister, gençlerin bunu öğrenmeleri gerekecek. ‘Açık ilişki çözüm değil’ n Türkiye’de açık ilişki oranı da hızla artıyor. Ona nasıl bakıyorsunuz? Çözümsüzlüğe ilerleyen bazı ilişkilerde açık ilişki bir çözüm gibi görülüyor. Bu olabilir mi? Açık ilişki dünyada dönem dönem alternatif ilişki biçimi olarak güncellendi, bizde de çözümsüzlüğe alternatif olarak görenler var. Cevabım net, katiyen olmaz, zira kadın erkek ilişkisi azgelişmiş bir ilişkidir ve benliğin altında seyreden aidiyete hizmet eder. Kadın erkek ilişkisini gelişkin hale getirelim, içinden aidiyeti alalım fantezisine sahip olduğunuzda ise gerçeklik bozuluyor. • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT TURLARINA KATILMA İMKANI *69 TL TAM PAPNLSUİYSON 5 gece konaklamalarda geçerlidir. Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle