15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 16 Ağustos 2016 12 Üstüme yürüyen Gülenci dostum Günlerdir ekranlarda, gazetelerde vitrine çıkan eski Fetocular, Gülen’in çılgınlıklarını, saçmalıklarını, hurafelerini bir bir anlatıyorlar. Gençlik yıllarımdan beri çok yakından tanıdığım ve takdir ettiğim çok ünlü bir yönetmene, “Senin gibi bu noktaya gelmiş, Türk sinemasına imzasını atmış bir insan nasıl olur da Gülen’in fikirlerini savunur” dediğimde, adeta çıldırmış ve üzerime yürümüştü. 14, 15 yıl öncesindeydi. Gerçekten çok şaşırmıştım. Bir bardak su iç, sakinleş demiştim. Kendi fakültemdeki kimi profesörlerin Gülenci çizgiye girmeleri beni hep şaşırttı. Çoğunun yüzüne vurdum, aram açıldı. Neydi Gülen’in “kerameti”? Bu kadar akıllı, bu ülkede bilime ve sanata katkı yapan bu insanları, “böceğin, ışığın cazibesine kapılıp ilerlemesi, sonra da kavrulması” misali bağlayan cazibe neydi? 10 yaşındaki fakir çocuğun devşirilerek kurşun asker yapılmasını anlayabilirim. Ama 5060 yaşına gelmiş zaten ünlü olmuş bir sanatçının, bir bilim insanının, zaten zengin bir işadamının, popüler bir sporcunun Gülenciliğini anlamak çok zor. Bunda, Türkiye’nin 1980 sonrasında, özellikle 1990 sonrasında içine sürüklendiği yeni koşullar etkili oldu. Tabii ABD ve AKP faktörleri yanında. Neden ‘Gülenci’ oldular? Bunun çeşitli nedenleri var; 1) 1961 Anayasası’nın, “bize fazla bol geldi, daraltmak gerekir diyen iç ve dış çevreler tarafından ortadan kaldırılması”, tetikleyici bir rol oynadı. “Katılımcı demokrasiye” ortam hazırlamaya başlayan “toplumsal örgütlenmeler” yerine dinci, tarikatçı, cemaatçi örgütlenmeler gelişti. Demokratik toplumsal örgütlenmelerin yerini bunlar alınca, siyaseti ve iktidarı bu antidemokratik örgütlenmeler belirlemeye başladı. 2) İkinci büyük tetikleme 1990’da küresel güçlerin Türkiye ve Ortadoğu’da BOP’a yönelik süreci başlatmaları ile oldu. ABD Türkiye’yi, “askerler ve büyük sermaye ile” yönlendirirken, bunun yerini ılımlı (uyumlu) İslam modeli aldı. Artık Gülen cemaatine yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada yeni görevler “verilebilirdi”. Türkiye’deki Fetoculuk 90’lı yıllarda büyük sıçrama yaptı. Üniversitelerden medyaya, sermaye çevrelerinden TSK’ye kadar devşirme ve yerleştirme eylemleri yaygınlaştı. 3) Refah Partisi’nin başındaki Amerika karşıtı Erbakan’ın devrilerek yerine “uyumlu İslamcıların getirilmesi operasyonu Gülen cemaatine verildi”, dış destek arttı. Kimi ABD’ye çok yakın askerler de kullanılarak, cemaat kamufle edildi. O günlerde ben bunları yazarken kimi “Atatürkçü” yazarlar internet sitelerinde bana, “28 Şubat Atatürkçü bir harekettir” diyerek, farkında olmadan, Gülen’in işini kolaylaştırdılar, beni eleştirdiler. 1) Gülen’in, ABD’nin desteği ile 150 dolayındaki ülkede eğitim etkinlikleri yapmaya başlaması cemaatin gücünü dev aynasına çıkardı. 2) Gülen’in arkasında ABD’nin bulunduğunu gören ya da hisseden sermaye, medya, üniversite, sanat ve spor çevreleri “Gülenci ve İslami” bu yeni rüzgâra “transfer olmaya başladılar”. 3) AKP üst yönetiminin, birkaç yıl öncesine kadar Gülen cemaati ile tam bir işbirliği içinde bulunması, bürokrasi, adalet, güvenlik, sermaye ve eğitim çevrelerinde Gülenci hareketin güçlenmesinde çok etkili oldu. Gülen’e destek, AKP’ye destektir diye baktılar. 4) ABD’nin denetimindeki Gülen hareketinin PKK (ve Kürdistan) projesi ile beraber çalışmaları, cemaati daha da güçlendirdi ve darbe girişimi noktasına getirdi. Gülen Cemaati’nin dış destek yanında iki temel ayağı ve dayanağı bugün de vardır; Türkiye’deki dinci örgütlenmeler bataklığı ve Kürtçü hareketler ayağı. Bu iki kaynak tasfiye edilmeden FETÖ’yü yok etmek çok zordur. ON NUMARA 3789101116182324253739424455606468757778 10 BİLEN: 89 bin 577’şer TL (3 kişi) 9 BİLEN: bin 968’şer TL 8 BİLEN: 110.15’şer TL 7 BİLEN: 21.65’er TL 6 BİLEN: 3.75’er TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 3.30’ar TL 16 AĞUSTOS 2016 SAYI: 33186 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.30 04.19 04.44 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.08 13.15 17.02 05.54 13.00 16.46 06.19 13.23 17.07 Akşam 20.10 19.53 20.14 Yatsı 21.40 21.20 21.39 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Türk halkının en güvendiği kurum “ordu” idi! Evet idi… Ama şimdi ne yazık ki bu güven 15 Temmuz depreminden çok kötü yıkım aldı! Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, o günden bugüne 3 bin 185 subay ve astsubayın kanun hükmünde kararname (KHK) ile atıldığını açıkladı. Bunların arasında 157 general var. Kaç subayın gözaltında, kaçının tutuklu olduğuna ilişkin rakamlar her gün değişiyor. 9 generalin kaçak olduğu, bunlardan ABD’de görevli Tümamiral Zeki Mustafa Uğurlu’nun Vaşington’da sığınma başvurusu yaptığı, Atina’daki iki askeri ataşenin kayıplara karıştığı bildiriliyor. Başbakan Binali Yıldırım, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihin en köklü ordularından biri olduğunu” söylüyor ve “Orduya sızan asker elbiseli teröristler ordumuzu felç etmek istediler!” diyor. Yıldırım’ın varsayımı ilginç: “Askeri lise ve akademilerin yüzde 95’inin, orduda ise albay ve altı subayların yüzde 6080’inin FETÖ ile bağlantısı olduğunu düşünüyoruz. Şimdi ordumuz bu teröristlerden temizleniyor.” Yalnızca FETÖ yanlıları mı, yoksa bu fırsattan yararlanarak, AKP karşıtları da temizleniyor mu? HHH 2008 yılı düzenlemesine göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet protokolünün başı cumhurbaşkanıdır. Sıralamada ise 1. TBMM başkanıdır. Onu başbakan izler ve 3. olarak Genelkurmay başkanı gelir. Sonrasında ana muhalefet partisinin başkanı, eski cumhurbaşkanlarını yer alırlar. Anayasa Mahkemesi başkanı ise ancak 6.’dır! Cumhurbaşkanına, her komutana doğrudan emir verme yetkisi tanındı. ÖzAgecanr Kavşak Süngerleşen TSK! KHK’lerle, Genelkurmay başkanına bağlı kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanları, artık Milli Savunma bakanına bağlandı. Jandarma Genel Komutanlığı doğrudan doğruya İçişleri bakanının emrine verildi. Devlet protokolünün 3.’sü Genelkurmay başkanı bu durumda “simgesel komutan” olmuyor mu? İlk iş olarak Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatıldı. 31 Temmuz’da KHK ile “Milli Savunma Üniversitesi’nin kurulduğu” açıklandı. Harp Okulları bundan böyle, ne olduğu bilinmeyen bu çatı altında eğitim yapacaklarmış! HHH Işık, FETÖ’nün askeri liselere istediklerini yerleştirmede KPSS sınavlarında yaşanan soruların çalınmasına benzer bir durum yarattığını vaktiyle değil de bugün şöyle yorumladı: “Sınavlara katılanlardan, bir yıl 419 aday, bir başka yıl 700 aday soru ların tümüne yakı nını doğru yanıtla mış. Ancak ÖSYM devreye girince 2014’te yalnızca 2 ve 2016’da ise 6 aday bu düzey Özgen Aca de başarı göstere bilmiş!” Kaşla göz ara Nev York Times gazetesinden. sında alınan vahim kararlardan geri dönüşler başlarken, yine önem li yanlış adımlar atılıyor. Anımsanacağı üzere Hava Kuvvetleri’ndeki pilotlar, erken emekliye ayrılıp özel uçak şirketlerinde çalışmaya başlıyorlar. Son olayda Hava Kuvvetleri’nden 265 pilot atı lınca, 550 pilot açığı doğmuş. Bu nedenle 800 Ha va Harp Okulu öğrencisini bir çırpıda kapının önü ne koyan karardan geri adımla bu yıl yeni öğrenci alınacakmış. Peki, haksız yere kapının önüne ko nulanlar ne olacak? Bir başka karara göre Harp Okullarına “Lise ve dengi okul mezunları denilerek imam hatip liselerin den de öğrenci” girebilecekmiş! Ayrıca şu anda ye dek subaylıklarını yapanlar, isterlerse ordu safları na geçip yukarılara doğru terfi edebileceklermiş? Ne harika önlemler değil mi? Askerlik bir piramide benzer. Temelinde asker ler, tepesinde Genelkurmay başkanı vardır. Oysa günümüzde TSK, bir sünger gibi delik deşik yapıl madı mı? 14 yılda bu piramidi kim delik deşik et ti dersiniz? FETÖ mü, iktidardaki Sultan mı? Yok sa birlikte mi? Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] Sil baştan TSK mi? ALİ ER Emekli Tuğgeneral OHAL kapsamında yayımlanan 669 sayılı KHK ile TSK’de çok önemli değişiklikler yapıldı. En büyük değişiklikse kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, ayrıca cumhurbaşkanı ve başbakanın da doğrudan emir vermesine olanak sağlanmasıdır. Temel harp prensiplerinden “emir komuta birliği” prensibinin rafa kaldırılmasıdır. 669 sayılı KHK ile en hafifinden anayasanın etrafından dolaşılarak yasa yolu ile Genelkurmay başkanının yetkileri ve anayasal konumunu askıya alınmış, ordu etkisizleştirilmiştir. Ordu dokunulmaz değildir. Demokratik ülkelerdeki sivil asker ilişkileri bakımından TSK’nin yapısı değişmelidir, ancak bu şekilde değil. Oldubittiye getirme Getirilen düzenlemeleri ülke savunması ve güvenliği ile gerekçelendirmek oldukça güç. Yine Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümet kanadından gelen açıklamalara bakılırsa, AKP iktidarının darbe girişimi sonrası ortaya çıkan kaos ortamında kendi siyasi hedeflerini oldubittiye getirme çabasını da göz ardı edemeyiz. Çünkü anayasanın 117. maddesi gereğince hükümet ülke savunmasından dolayı TBMM’ye karşı sorumludur. O halde hükümet, Gazi Meclis’e karşı anayasal sorumluluğunun gereği, başarısız darbe girişimi ile ortaya çıkan savunma ve güvenlik açığı, hatta açmazı karşısında ulusal savunma ihtiyaçları ve milli hedefleri çıkış noktası olarak almalıydı. Buna göre TSK’yi sağlam bir yapıya kavuşturmak isteseydi, KHK’deki düzenlemelerin hiçbirini aklına dahi getirmemesi gerekirdi. En azından TBMM’nin devreye girmesi için gereken süreci gecikmeksizin başlatması gerekirdi. Yine de son günlerdeki KHK’nin Meclis’e getirileceğine dair gelişmeler umut vericidir. Siyasi irade Ancak bu konuda kimsenin kendisine tarihi roller biçmesine de gerek yok. TSK’nin yeniden yapılan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile en hafifinden anayasanın etrafından dolaşılarak yasa yolu ile Genelkurmay Başkanı’nın yetkileri ve anayasal konumu askıya alınmış, ordu etkisizleştirilmiştir. Müşterek harekât yeteneğinden yoksun çok başlı bir ordu için en büyük tehlike, muhariplik yeteneğinin yok olmasıdır. dırılması için devletin aklı da, kurumsal hafızası da, siyasi birikimi ve felsefesi de vardır. Yeter ki anayasal sorumluluklarının gereklerini yerine getirmek için siyasi irade ortaya konsun. Anahtarı ise, ülkemizin, milletimizin ve cumhuriyetimizin temel harcı Atatürk ilkeleri ve cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Etnik, dini, mezhepsel ve ideolojik fark gözetmeksizin ehliyet ve ehillik özetle liyakatı esas alan yapılanmadır. TSK’nin profesyonel olanak ve yeteneklerinin azami düzeyde kullanılması için TSK üzerinde sivil demokratik, nesnel kontrolü esas alan yasal ve anayasal çerçeve parlamento çatısı altında ulusal uzlaşı ve istişare ile çizilmelidir. Ne yapılmalı? Kurtuluş Savaşı’ndaki sivil asker ilişkileri bu çalışmalara rehber olmalıdır. Sivil asker ilişkileri deyince dünyada ilk akla gelen Huntington’un Asker ve Devlet adlı eserini yazdığı 1957 yılından çok daha öncesinde Gazi Meclisimiz, ordunun demokratik kontrolü bağlamında aldığı en özgün kararlar ile adını altın harflerle tarihe kazımıştır. İşte Gazi Meclisimizin halkın iradesini Kurtuluş Savaşı’nın harp meydanlarına aktaran usul ve esasları, bugün parlamenter sistem içinde temel alınmalıdır. TBMM’yi ordunun demokratik kontrolü ve denetiminde ön planda tutan, hükümeti de icranın merkezinde yetki ve sorumluklarla donatan yasal ve anayasal düzenlemeler çerçevesinde TSK yapılandırılmalıdır. Hükümet, bütün yetkileri kendi tekeline toplamak yerine ordunun yönetiminde demokratik sivil kontrol ve denetim mekanizmalarında ulusal mutabakatın sağlandığı esasları gözeterek parlamentonun etkisini arttıracak tedbirleri düşünürse darbe girişimi gibi çok acı şerden hayırlara vesile olur. Ancak KHK’de ne dersek diyelim yapılmaması gereken ne varsa o yapılmıştır. Kuvvet komutanlıkları üç başlı bir komuta yapısına tabii kılınmıştır. Üstelik Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MSB’den aldığı emirleri kuvvet komutanlıkları sorgusuz sualsiz uygulayacaktır. Üstelik bu komutanlıkların işbirliği ve sinerji içinde müşterek yetenekler paketi şeklinde çalışmasının olmazsa olmazı Genelkurmay Başkanlığı devre dışı bırakılmıştır. Yerine yeni bir karargâh yapılanmasına da ihtiyaç duyulmamıştır. Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerinin olanak ve yeteneklerinin eşgüdümünü sağlayacak karargâhın yokluğunda her kuvvet komutanı cumhurbaşkanı, başbakan ve Milli Savunma bakanı ne isterse ona göre çalıp söyleyecektir ki sonuçları nı öngörmek için uzman olmaya ne hacet... Genelkurmay devre dışı! Müşterek harekât yeteneğinden yoksun çok başlı bir ordu için en büyük tehlike muhariplik yeteneğinin yok olmasıdır, kuvvetlerin harbe hazırlık yetenekleri ne kadar güçlü olursa olsun harekât alanına aktarılması ve kullanılması neredeyse olanakdışıdır. Çünkü bütün dünya ordularında da sistemin ağırlık merkezi olan müşterek planlama ile müşterek harekât sevk ve idare yeteneğine sahip Genelkurmay Başkanlığı da bu KHK ile devre dışı kalmıştır. Ancak her şey bitmiş değil. Türk ordusunun bu süreçten güçlenerek çıkması tamamen hükümetin inisiyatifindedir. Eğer hükümet, ordu içinde yapacağı yapısal değişikliklerde siyasi kazanç beklentisi içine girmez, savunma ve güvenlik ihtiyaçları ile milli hedeflere yönelik sağlam bir yapılanma için yola çıkarsa, bunun için tarihin derinliklerinden imbiklenmiş TSK’nin kurumsal hafızası da var, Türkiye’nin siyasi birikimi de, felsefesi de var. Bunun anahtarı Atatürk ilkeleri ve cumhuriyetinin kuruluş felsefesidir. Yolu ise orduyu cemaatlerden kurtarmaktan geçer; birinden alıp yandaş cemaate veya partinin arka bahçesine açmaktan değil. T.C. KDZ. EREĞLİ 2. İCRA DAİRESİ KDZ EREĞLİ 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN ÖRNEK 6 İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR 2015/9127 ESAS ALACAKLI: T.HALK BANKASI AŞ., 4560004685 Vergi Nolu, VEKİLİ: Av. Mesut Avcı Nimet Hoca Sok.Demiroğlu Apt. Kat: 3 Kdz.Ereğli / ZONGULDAK BORÇLU: AYŞE ERTÜRK, 38684173314 TC Nolu, Mehmet Zekiye oğlu/kızı, 20/09/1980 D.Tarihli Murtaza Mahallesi Hamamüstü Sokak NO: 5 Kdz Ereğli Kepez Mah. Prf. Muammer Aksoy Cad Gökmen Apt. No:8/8 Kdz EreğliSekeli Mevkii Ormanlı Bucağı Yeşilköy Köyü No: 27 Kdz Ereğli Saadet Dere Mah Lale Sok No:1 Esenyurt/İSTANBUL BORÇ MİKTARI: 17.773,03 TL.nin takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %72,00 yıllık faiz ve icra giderleri vekalet ücreti ile birlikte tahsili BORCUN SEBEBİ: Zonguldak İli, Ereğli İlçesi, Kepez Mahallesi, 630 ada, 18 parsel, cilt no:40, sahife no: 3864, 1/1 payı 1. Dereceden 150.000,00TL bedelli ipotekli taşınmaz Dosyamıza olan borcunuzdan dolayı yukarıda yazılı adreslerinize örnek 6 icra emri tebliğe verilmiş olup, bu adreslerinizi terk ettiğinizden bila tebliğ iade gelmiş ve uyap sistemi üzerinden yapılan araştırma sonunda adresiniz bulunamadığından işbu icra emrinin normal sürelere 15 gün ilavesi ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukarıda yazılı borcu (teminatı ) işbu ilanın gazetede ilan tarihinden itibaren 45 gün içinde borcu icra müdürlüğümüz T. VAKIFLAR BANKASI IBAN TR51 0001 5001 5800 7290 4939 01 hesabına yatırmanız, bu süre içinde borç ödenmez veya icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse alacaklının taşınmazın satışını isteyebileceği ilanen ihtar olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 411872) SİNEM ATALAY MÜFİT ATALAY (23.1.1976 9.9.1979) (12.3.1963 16.8.1985) YİNE ARAMIZDASINIZ ATALAY VE ARAL AİLELERİ Başakşehir Anadolu Lisesi’nden almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. UMUT DELİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle