15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 16 Ağustos 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SEÇUK bomDibyaaryblaaksıarrysiınldeıBAOSPRAOMALLBÇDİASLIREALII 32 yıl önce PKK’nin ilk silahlı saldırısını yaptığı 15 Ağustos’ta örgüt Diyarbakır’ı kana buladı. Bombalı saldırıda 1’i çocuk 2 sivil yaşamını yitirdi, 5 polis şehit oldu PKK’nin 1984’te Eruh ve Şemdinli’de düzenlediği ilk silahlı eylemin yıldönümünde dün Diyarbakır’ın Çınar ilçesi yakınla rında Bismil yol ayrımın daki, Şehit Emniyet Ami ri Murat Uçar Bölge Tra fik Denetleme İstasyon Amirliği’ne bomba yüklü MAHMUT ORAL araçla düzenlenen saldırıda biri çocuk 2 sivil yaşamını yitirdi, 5 polis şehit oldu. Saldırıda 45 kişi de yaralandı. Kent merkezinden duyuldu Diyarbakır, 10 Ağustos günü OnGözlü Köprü üzerinde gerçekleştirilen ve aynı aileden 5 kişinin yaşamını yitirdiği saldırının acısını saramadan, yeni bir saldırının hedefi oldu. Patlamanın sesi kent merkezinde de duyulur ken, saldırının hedefi olan 3 katlı trafik istasyonu, kullanılamaz hale geldi, yol üzerinde 5 metreye 10 metre büyük lüğünde, 3 metre derinlikte devasa bir çukur oluştu. İnfilak ettirilen araçtan savrulan parçalar yaklaşık 1 kilometre karelik alana yayıldı. Yolun Bismil isti kametinde bulunan her iki tarafındaki 2 benzin istasyonu da patlamanın etki siyle büyük zarar gördü. Kavşaktan geçen çok sayıda sivil araç, bir yolcu otobüsü ve ilçeler arası taşı macılık yapan bir minibüsün de patla ma sırasında o noktada bulunması, yaralı sayısını artırdı. Araçların içinde bulunan çok sayıda yolcu, patlamanın etkisiyle savrulan şarapnel ve cam parçaları nedeniyle yaralandı. Akaryakıt istasyonundan battaniye ile bir kişi çıkarıldı. ‘Alev topu yükseldi’ Patlama nedeniyle işlek olan üç yol üzerinde 6 kilometreyi bulan uzun araç kuyrukları oluştu. Bazı görgü tanıkları patlamayı birkaç kilometre uzaktan bi le gördüklerini, önce büyük bir alev to punun gökyüzüne doğru yükseldiğini, ardından da sesi işittiklerini anlattı. Ta nıklara göre köprülü kavşak inşaatında çalışan kamyonlar gibi bir kamyon, ön ce trafik istasyonunun önüne doğru ya naştı, ardından kamyonu getiren şoför, aracı bıraktıktan sonra hızla kaçmaya başladı. Bu sırada trafik istasyonundaki polisler, kaçan şahsa doğru ateş etti. Kamyonu korumak üzere orada bulunan en az 2 saldırgan daha, polislere ateşle karşılık verdi. Birkaç saniye içinde kamyon infilak etti. Diyarbakır Valiliği, 29 yaralının taburcu edildiğini, 7’si polis memuru 16 yaralının da tedavisinin sürdüğünü açıkladı. Şehit polislerden kimliği belirlenen dördünün adlarının Yakup Kılınç, Salih Zengin, Ahmet Gülbahar ve Nazif Kaplan olduğu bildirildi. l DİYARBAKIR YAYIN YASAĞI GELDİ Saldırının ardından Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi üzerine Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce yayın yasağı kararı verildi. Saldırı yeri savaş alanına döndü. Utku daha 5 yaşındaydı 5yaşındaki oğlu Hüseyin Utku ile birlikte şehit olan polis memuru Ahmet Gülbahar’ın (35) acı haberi, memleketi Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’nde yaşayan ailesini yasa boğdu. Oğlunu ve torununu kaybeden Şadiye Gülbahar fenalık geçirdi. Şehidin babası Hüseyin Gülbahar’ın geçen yıl yaşamını yitirdiği belirtildi. Konya’ya tayini çıkan Gülbahar’ın, eşi Betül ile 1 buçuk yaşındaki kızı Reyyan’ı Afşin’de bırakıp, kayınpederi İbrahim Demir, kayınvalidesi Gülden Demir ve oğlu Hüseyin Utku ile birlikte eşyalarını toplamak için Diyarbakır’a gittiği belirtildi. Gülbahar’ın, eşyaları topladıktan sonra oğlu Hüseyin Utku ile mesai arkadaşlarıyla vedalaşmak için son kez gittiği görev yerinde şehit olduğu ifade edildi. 3 çocuk babasıydı Şehit polis memuru 45 yaşındaki Salih Zengin’in Erzincan’daki evine ateş düştü. SaimeMehmet Zengin çifti, eve gelen emniyet yetkililerinin acı haberi ile yıkıldı. Şehidin 10, 7 ve 3 yaşlarında üç çocuğu olduğu ve saldırıdan önce Bursa’ya tayini çıktığını öğrendiği belirtildi. Şehit polisin mesaisinin ardından ilişiğini keserek memleketi Erzincan’a gelmesi beklenir Gülbahar Utku’dan geriye 7 Ağustos’ta sosyal medyada paylaştığı Türk bayraklı fotoğraf kaldı. ken, şehit haberi geldi. Geride Şeyma Nisa kaldı Şehit Yakup Kılınç’ın Elazığ’daki evine kara haber gitti. Merkeze bağlı Mollakendi beldesinde oturan babası Mahmut ve annesi Fatma Kılınç’a acı haberi polis yetkilileri verdi. Şehidin evli ve Şeyma Nisa (3) adında bir kız çocuğunun olduğu, hafta sonu tatilinde Elazığ’a ailesinin yanına geldiği öğrenildi. Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki kardeşlerine ve Adana’da hastanede tedavi gören annesi Bedriye ile yanında refakat eden baba Abuzer Kaplan’a Nazif Kaplan’ın (28) şehit olduğu haberi yetkililerce verildi. l Yurt Haberleri PKK’den ‘sivil kayıp’ açıklaması PKK, Kızıltepe’de 2 sivilin öldüğü, 1 polisin şehit olduğu saldırıyı üstlenirken, Diyarbakır Sur’da OnGözlü Köprü yakınlarında 5 sivilin öldüğü saldrırının kendileriyle ilişkisinin olmadığını, farklı birimlerce Sur ve Diyarbakır’da devletin uygulamalarına karşı yapıldığını savundu. PKK tarafından yapılan açıklamada, “Her ne kadar Sur’daki eylem doğrudan HPG’ye ait olmasa da bu tür birimler üzerinde daha fazla denetim ve kontrolün sağlanamamasından dolayı sorumluluk yine de HPG’ye aittir. Eylemlerin yapılış mekanı ve uygulama biçiminde ciddi yetersizlik ve eleştiri konusu yapılacak hususlar söz konusudur. Bu yüzden soruşturma açılmıştır. Bundan sonra yapılacak eylemlerde sivillerin herhangi bir biçimde zarar görmemesi hususu üzerinde büyük bir ciddiyetle durulacaktır. Bu her iki olayda sivil insanlarımızın yaşamını yitirmesinden dolayı üzüntülerimizi belirtiyor, yaşamını yitiren insanlarımızın ailelerine başsağlığı diliyoruz” denildi. Dink cinayetinde kritik tutuklama DÖNEMİN İL JANDARMA KOMUTANI ÖZ VE 3 KİŞİ CEZAEVİNDE Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine iliş kin yürütülen soruşturmada gözaltına alınan ve dün Çağlayan’da bulunan İs tanbul Adalet Sarayı’na getirilen 7 şüp heliden aralarında dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ün de bulunduğu 4 kişi “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suç larından tutuklandı. İstanbul Cumhuri yet Başsavcılığı Te rör ve Örgütlü Suç lar Soruşturma Bü rosu tarafından yü rütülen soruşturma kapsamında gözal tına alınan döne min Trabzon İl Jandarma Komu tanı Albay Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde Hrant Dink görevli Astsu bay Veysal Şahin, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Polis Memuru Tefik Cantürk, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Astsubay Önder Araz, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Uzman Jandarma Osman Kırçalı, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli Astsubay Ecevit Emir, sivil Adem Sarıgöl’ün de aralarında bulunduğu şüpheliler Savcı Gökalp Kökçü tarafından akşam saatlerine kadar sorgulandı. Ardından tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Tutuklu sayısı 14 oldu İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı tarafından Albay Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu 4 şüpheli tutuklandı. Öz daha önceki yargılamada görevi ihmalden sadece 6 ay ceza almıştı. 1’i adli kontrol olmak üzere 3 şüpheli ise serbest bırakıldı. Aynı soruşturma kapsamında 10 jandarma görevlisi tutuklanmıştı. Böylece tutuklu şüpheli sayısı 14’e ulaştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Gauck: Mülteci anlaşması Joachim Gauck tehlikede değil Almanya Cumhurbaşkanı Joac başarılar sağladığına da işaret ederek, him Gauck, Alman ZDF televiz “Bu yüzden Almanya’daki birçok Türk yonunda Türkiye ile yapılan mülte ve Türk kökenli vatandaş, bunun ken ci anlaşması, son dönemde sıkça tartı dileri için iyi bir hükümet olduğunu şılan çifte vatandaşlık ve genel burka düşünüyor” dedi. Gauck mülteci poli yasağı tartışmalarıyla ilgili açıklama tikaları konusunda eleştirilen Başba larda bulundu. Gauck, “Berlin direkt” kan Angela Merkel’e de arka çıktı. Ga programındaki söyleşisinde darbe gi uck, “Bir Başbakan düşünün halkın rişiminin ardından Ankara’nın sert karşısına geçiyor ve biz bunun üste tutumunun Türkiye ile yapılan mülte sinden gelemeyeceğiz diyor. Ben şah ci anlaşmasını tehlikeye düşüreceğini sen böyle bir Başbakan istemem, böy düşünmediğini kaydetti. Gauck, uzlaş le birine niye oy versin ki insanlar” mayı “Bu kriterler bize uymuyor di diyerek, Başbakan Merkel’in mülte ye feshetmek durumunda değiliz” de ci politikasının çatısını oluşturan “Bu di. Almanya Cumhurbaşkanı öte yan nu başarabiliriz” sloganına atıfta bu dan “darbe girişiminin ardından atı lundu. Gauck, Merkel ile mülteciler lan adımlarda uygunluk ilkesinin gö konusunda aynı çizgide olduğunu sa zetilmiyor oluşuna sıcak bakamayaca dece farklı söylemler kullandıklarını ğını” vurguladı. Gauck, “Türk makam ifade etti. Cumhurbaşkanı, Almanya ları tarafından gelecek bir baskıyı ise İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’yi kabul etmeyeceğimizi tüm açıklığıyla yurtiçinde terörle mücadelenin daha ortaya koymamız gerekmektedir, aynı etkin yürütülmesi amacıyla hazırla şekilde ülke için farklı bir bakış açısı nan, geçen hafta kamuoyuna tanıttı bilincini de” ifadesini kullandı. ğı yeni güvenlik önlem paketiyle ilgili Gauck Ankara hükümetinin büyük olarak desteklediğini vurguladı. haber 11 Terörden başka örgütlü suç olamaz mı? Serbest seçimlerle oluşmuş bir iktidarı, zor ve şiddet yöntemleri kullanarak devirmeye teşebbüs etmek çok ağır bir suçtur. Bu girişimin Mısır’da General Sisi’nin darbesi gibi başarılı olması, yapılan eylemin suç olma niteliğini değiştirmez. Mısır’da, demokrat olmadığı açık ama bir o kadar meşru Mursi yönetimini askeri darbeyle devirenler, yarattıkları fiili duruma dayanarak bugün uluslararası camiada kabul görüyorlar. Bu ikiyüzlü uluslararası kabul, darbeci Sisi yönetiminin hak ve özgürlükleri üç yıldır askıya aldığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Mısır’da darbe yaparak seçimle gelmiş iktidarı devirenler, devirdiklerini terör örgütü olmakla suçluyorlar. Yürütülen soruşturmalarda gözaltına alınan, tutuklanan, işten atılan kişi sayısı tam belli değil ama yüksek olduğunu, uluslararası basında yer alan haberlerden tahmin etmek mümkün. Terör örgütü suçlaması, Mursi hükümeti döneminin eleştirel ama nesnel siyasal değerlendirilmesinin yapılmasını engelliyor. Müslüman Kardeşler’i toplumdan, geçmişte içinde yer aldıkları kurumlardan, kurdukları siyasal ittifaklardan yalıtarak, onların uzaydan gelmiş bir yabancı varlık olarak algılanmasına yol açıyor. Türkiye’de de durum benzer. Müslüman Kardeşler gibi sivil alanda örgütlenen ve belki onlardan çok daha fazla uluslararası planda kabul görmüş, son otuz yılda kurulmuş hükümetlerin hemen hepsinin çok yakın işbirliğinde bulunduğu bir dini cemaat örgütlenmesi, terör örgütü olmakla suçlanıyor. Mısır’la aradaki fark, Türkiye’de “terörist” olanlar başarısız darbe girişimi yapanlar. Ama biliyoruz ki eğer darbe başarılı olsaydı, bu sefer AKP terör örgütü olarak tanımlanacaktı. Belki darbecilerin atadığı savcı, Erdoğan Terör Örgütü iddianamesi hazırlayacaktı! Terör suçunun tanımının siyasallaşmasının yarattığı sonuç bu. Darbe sonucu devrilenler ya da başarısız darbe girişiminde bulunanlar terörist oluyor. HHH Gülen cemaatinin görünen kamusal yüzü yanında, yıllardır çeşitli vesilelerle teşhir edilen ama AKP iktidarı ve onu destekleyenlerin kulak asmamakta direndiği gizli yüzü, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında abartılı ifşaatlarla, bir kısmı iktidarın gözüne girme amaçlı yapıldığı bariz olan tanıklıklarla iyice gün yüzüne çıktı. Gülen cemaatinin örgütlenmesinde asli amacı oluşturan bu gizli yüz, devletin kilit kurumlarını kontrol etmek, dolayısıyla seçimle gelmiş iktidarları yönetmek, onların üzerinde bir vesayet gücü olma hedefiyle örgütlenmişti. Bütün bunlar, kanlı darbe girişimi dahil olmak üzere, Gülen cemaatinin gizli yüzünün bir suç şebekesi olduğunu yeteri açıklıkta ortaya koyuyor. Kamu sınavlarında örgütlü sahtecilikten sahte delillerle ceza davaları açmaya, yasadışı yollarla yardım parası toplamaktan askersivil devlet memurlarını yasadışı bir sadakat ve hiyerarşi içinde örgütlemeye kadar, hepsi kendi başlarına son derece ağır olan suçları işlediği iddia edilen bir şebeke bu. Darbe suçu da bunlara ilave oluyor. Ama bu suçların, darbe girişimi dahil, terör suçu oldukları ise tartışmalı. Anayasal düzeni zor kullanarak değiştirmeye teşebbüs etmek, Meclis’in ve hükümetin görevini yapmasına engel olmak suçları terör suçu değildir. Yürürlükteki yasalara göre en ağır cezalara çarptırılmaları gerekli olsalar da, Kenan Evren cuntasının işlemiş olduğu suçla aynı nitelikte bir suçtur. Bu suçu işlerken sivil, polis, asker 240 kişiyi öldürmüş olmaları darbecilerin işledikleri suçlara cinayet suçunun ilave olmasına yol açar. Bugün Gülen cemaatine yönelik suçlamanın merkezine “terör örgütü” iddiasının yerleştirilmiş olması, birçok son derece önemli suçun önemsizleşmesine, bu suçları işlemeyi mümkün kılan idari ve siyasal pratiklerin ve mekanizmaların üzerinin örtülmesine yol açıyor. Belki tam bu nedenle sadece Türkiye’de değil, bütün otoriter rejimlerde terör örgütü suçlaması seçimle ya da darbeyle gelmiş iktidarlar tarafından bu kadar yaygın ve kolay kullanılıyor. DAN BAŞYAZI: Türkiye’de basın özgürlüğü ümitsiz Guardian gazetesi, dünyada ve Türkiye’de basın özgürlüğünün içinde bulunduğu durumu inceleyen bir başyazı kaleme aldı. Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın mahkeme önündeki bir fotoğrafının kullanıldığı yazıda Türkiye’deki basın özgürlüğünün ‘ümitsiz’ görünümüne de değinildi. Darbe girişiminin ardından Türkiye’deki durumun giderek kötüleştiği belirtilerek, “Yetkililer 130’dan fazla basın kuruluşunu kapattı, 89 gazeteci için gözaltı kararı verildi, 17 gazeteci terör örgütüne üye olmakla suçlandı” denildi. Guardian, “Türkiye’den El Salvador’a, Asya’dan Amerika’ya en iyi gazeteciler dünyaya ayna tutmak için mücadele veriyor. Minnettarlığımızı hak eden bu insanların desteğimize ihtiyacı var” dedi. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle