14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 11 Ağustos 2016 6 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimini, amaçladığı devlet yapılanmasını oluşturmak için başarı ile kullandığını söylemek sanırım yanlış olmaz. “AKP, Türkiye’yi değil, kendisini güvenceye alıyor” diye yazdığım günün akşamı, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, hem saptamamı onaylayan, hem de “darbe takıntısını” vurgulayan bir açıklama yaptı. Işık, Reuters Ajansı’na bir demeç vermiş ve haberi de Bakanlığın eiletişim sitesine saat 18.38’de konulmuştu. Haberde yer alan paragraflardan biri de şöyleydi: “Işık, Türkiye’nin orduyu yeniden yapılandırmada, bir başka darbe girişimine zemin hazırlama ihtimalini eleme amacında olduğunu ve adımların NATO ittifakının yapısına ve ruhuna uygun olarak Başkomutanlığı tem sil eden Cumhurbaşkanı, eylemli olarak başkomu tan ilan edildi. Hem “etrafımız düş manlarla sarılı” diyecek siniz, hem de aşama sı ralamasını bozacaksınız. AKP’nin Darbe Takıntısı... Anlaşılır gibi değil. HHH Öteki yanlış ise her düzeydeki asker okullarının kapatılması. Askerlik bir meslek atılacağını vurguladı.” ama komutanlık ayrıca İktidarın sorunlara, kendi çıka bir sanat. rı için ne denli yüzeysel ya da he Dört yıllık bir yükseköğretimle saplı baktığı iki uygulaması ile or bunları öğretmek ise boş bir bek taya çıkıyor. lenti. Ordu komutasındaki aşama sı Giriş sınavlarını adam gibi yap ralamasını bozmak ve her düzey mayı becerirseniz, darbe takıntı deki asker okullarını kapatmak. sından kurtulmayı da başarabilir Genelkurmay Başkanlığı şimdi siniz. lik başbakana bağlı kalırken kuv Adından da anlaşılacağı gibi bir vet komutanları Milli Savunma meslek okulu olan imamhatiple Bakanlığı’na bağlandı. ri; ortaokuldan başlatıp ilahiyat fa kültesi ile sonlandırır, hatta bütün okulları imamhatipleştirmeye çalışırken, asker okullarını kapatmak; Türkiye’nin bağımsız geleceğini tehlikeye atmakla eşdeğer bir yaklaşımı sergiliyor. HHH Devlet büyüklerimizin kimi konuşmalarını dinlerken içimden “Aman haaa...” diye uyarmak geçiyor. Alçakgönüllülüklerini(?) anlatmak için kullandıkları sözcükteki ı harfinin üzerine noktayı koyuveriyorlar. Alçakgönüllü anlamındaki “mütevazı” sözcüğü “mütevazi” oluyor. Mütevazi’nin karşılığı ise günümüzde en tehlikeli sözcük olan “paralel”. Dokunulmaz oldukları için ses çıkaran yok ama, kendilerini örnek alanlar kullanırsa, yandı gülüm keten helva! Bu hay huy içinde kim vurduya gitmek o kadar kolay ki! Hakkâri için tiyatrolu eylem Hakkâri’nin il statüsünden çıkarılmasını proteste eden Genç Gönüllüler Derneği’ne üye bir grup tiyatrocu genç, giydikleri beyaz ünlük ve çaldıkları deflerle yeni Valilik binası önüne gelerek burada tiyatrolu eylem yaptı. “Hakkâri ildir il kalacak” diyen gençlerin bu tiyatrolu eylemine, toplanan vatandaşlar da slogan atıp alkışlayarak destek verdi. 1 saat süren eylemin ardından vatandaşlar, hep bir ağızdan Hakkâri yöresine ait Kürtçe şarkılar söyleyerek eylemlerini sonlandırdı. l DHA ‘OHAL ile BİRLİKTE hak Işkence deihlAlleriarttı’ arbe girişiminin ardından OHAL’in ilan edilme Dsiyle cezaevlerindeki tu tuklulara yönelik insan hakları ihlallari daha da arttı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukat olağanüstülarındanGürayDağ,“Siyasihü kümlü ve tutuklular başta olmak üzere, ciddi kısıtlamalar var. Si yasi iktidar OHAL’i sebep göste rerek tüm tutukluların mevcut haklarına el koymuştur” dedi. Çağdaş Hukukçular Der neği Hapishane İzleme Komisyonu’nun Marmara bölge sindeki cezaevlerine ilişkin, 2016 yılının ikinci yarısına ait hak ihlalleri raporunda, cezaevlerin 12 mahalle de süren hak ihlalleri, işkence ve kötü muamelenin OHAL’le bir ‘riskli’ ilan edildi likte çok daha ciddi aşamalara Şırnak’ta Cumhuriyet, Gazipaşa, geldiğinin altı çizildi. İsmet Paşa, Yeni ve Yeşilyurt ma ÇHD Hapishane Izleme Komis halleleri ile Hakkâri’nin Yükse yonu üyesi avukat Günay Dağ tu kova ilçesinde Cumhuriyet, Dize, tuklu ve hükümlülerin özellikle Eski Kışla, Güngör, Mezarlık, Ye siyasi tutukluların, bütün haklarından mahrum bırakılıp bu hakların askıya alındığını belirterek, “Tutuklular özne olmaktan çıkarılıp birer nesne haline getirilmektedir. OHAL’le birlikte cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri daha görünür, çarpıcı hale geldi” diye konuştu. ni ve Yeşildere mahalleleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tale biyle riskli alan ilan edildi. Karar Şırnak’taki evlerine gelenler yaşadıkları yerleri tanıyamıyor. Resmi Gazete’de yayımlandı. 365 günün 254’ü yasaklı Rapor özetle şöyle: n 15 Temmuz öncesi gündeme gelen sürgünvari sevkler bu süreçte sistematik hale gelmiştir. Sürgün sevkler, siyasi tutukluların direnmesi nedeniyle fiziksel işkenceye dönüştürülmüş, birçok tutsak yaralanmıştır. n Sürgün sevk nedeniyle ilk kez hapishaneye girişte soyarak/ çıplak arama dayatması yapılmakta, buna direnen politik tutuklular ağır işkenceye uğramaktadır. n OHAL kararnamesinde yer alan özel hükümlerle tutukluların ziyaret ve telefon hakları kısıtlanmış, sohbet hakkı da dahil olmak üzere ayrım gözetmeksizin tüm sosyal faaliyetler kaldırılmış, tecrit daha da ağırlaştırılmıştır. n Siyasi tutuklu/hükümlülerin aralarında Cumhuriyet, Birgün, Evrensel gibi günlük gazetelerin ve bazı televizyon kanallarının yayınına ulaşım engeli getirilmiştir. n Hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavi hakkı çeşitli bahanelerle engellenmiştir. l İSTANBUL Havalandırma boşluğuna ittiler ALİ AÇAR Darbe girişiminin ardından cezaevlerindeki kitap sayısının sınırlandırılması, sohbet hakkının engellenmesi ve görüş yasağını protesto etmek isteyen Amasya E Tipi Cezaevi’nde tutuklu Rıza Şahin ve Akil Nergüz cezaevi müdürü ve gardiyanlar tarafından darp edildi. Müdahale sırasında 2 metre yüksekliğindeki havalandırma boşluğundan sırt üstü yere atıldığı belirtilen Rıza Şahin’in sağ bacağında his kaybı oluştu. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Aytaç Ünsal, Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak cezaevindeki kameraların toplanmasını istedi. Ünsal, “Bu iki olaya müvekillerimin kalmış olduğu koğuşa bitişikteki koğuşta kalan Cem A. tanık olmuştur” dedi. l İSTANBUL SELİN GÖRGÜNER Operasyonların ardından Şırnak kent merkezinin tamamında, Mardin’in Nusaybin ilçesi ile Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ise büyük ölçüde sokağa çıkma yasağı sürüyor. Sur’da yasak 254, Şırnak ve Mardin’in Nusaybin ilçesinde 151. gününe girdi. GöçdDer Diyarbakır Şube Başkanı Yılmaz Kan, Sur, Nusaybin ve Şırnak’ta en az 120 bin insanın evsiz kaldığını belirtti. Mardin’in Nusaybin ilçesinde 14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı 134. günde kısmen kaldırıldı. Buna göre Yeni Turan, Yeşil Kent, Mor Yakup, 8 Mart Gırnavas, Devrim, Selahaddin Eyyubi, Çatalözü, İpekyolu ve Barış mahallerinde yasak gündüzleri kaldırıldı, akşam 21.00 ile sabah 05.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Hendek ve barikatlar nedeniyle çatışmaların yaşandığı ve operasyonun ardından harabeye dönen Abdulkadir, Fırat, Dicle, Yenişehir, Zeynel Abidin ve Kışla Mahallesi’nde ise yasak sürüyor. Tel örgülerle çevrili bu mahallerde hâlâ cenazeler olduğu belir tilirken, 7 Ağustos’ta Zeynel Abidin Mahallesi’nden tanınmayacak halde 2 cenaze daha çıkarıldı. GöçDer Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Yılmaz Kan, Nusaybin’de 45 bin insanın göç ettiğini, ilçenin harabeye döndüğünü belirtti. GöçDer Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Yılmaz Kan, “Tel örgülerle çevrili 6 mahallede hâlâ cenazelerin olduğu belirtiliyor. Geçen günlerde 2 cenaze daha çıkarıldı. Bu da bu durumu doğruluyor” dedi. Sur’da 2 Aralık’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı 254 gündür bazı mahallerde sürüyor. Göç Der Şube Başkanı Kan, “Açıkçası Sur’da operasyonların olduğu yerde tamamen göç ettirme var. Bazı mahallelerde tamamen yakıldı, yaşanmaz durumda. Sur’da yıkımın olduğu mahallelerde en az 40 bin insan göç etti” dedi. Evsiz kaldılar Şırnak merkezde 14 Mart’tan bu yana süren yasak 151. gününde. Kan, “Şırnak’ta belediye, halk ve yansıyanlardan gördüğümüz duyduğumuz kentin yüzde 70’inin harabeye döndüğü yönünde. 4045 bin insanın evsiz kaldığı belirtiliyor” diye konuştu. Rusya ile Batı arasında salıncaktayız. Batı’dan eyvah sesleri ve anlamı En büyük siyasal hatalardan biriydi Rus uçağını düşürmek. Çok yönden sıkışmış bir siyasal iktidar, üstüne üstlük Rus uçağını düşürünce 3 ay içinde bu eylemin etkisinin altında kaldı, ezildi, bunaldı. Ekonomisi de daraldı, perspektifini kaybetti. Ayrıca Suriye’de adeta teslim bayrağı çekti. Tabii, Soma’da 301 madencinin canına okuyan utanmaz patronun, maden kazasının FETÖ işi olduğu şeklindeki rezil beyanatına benzer şekilde, Rus uçağını da FETÖ’cüler düşürdü biçiminde siyasal manevralara tanık olduk. Oh ne âlâ! O zamanki Başbakan Davutoğlu’nun olayın hemen arkasından “Uçağı düşürme emrini ben verdim” açıklaması ne çabuk unutuldu!.. RTE’nin, yine olsa yine düşürürüz, sözleri! Eğer öyleyse, iktidarın beyinlerinin, bedenlerinin içlerine ruh olarak FETÖ’nün kaçtığını söyleyebiliriz! Aslında bu metaforu, iktidarların son 10 yılına bile yayabiliriz! Neyse, Rusya’ya dönelim! Rusya ne ister: Yakınlık! Türkiye ile ilişkilerinin bozulması Rusya’nın hoşuna mı gitti?! Hayır tabii ki. Türkiye bölgede nasıl Batı/NATO açısından çok önemli bir coğrafi konumdaysa, Rusya açısından da öyle... NATO üyeliği, Rusya’ya karşıdır! Üstelik atom bombaları da topraklarımız üzerinde Rusya’yı hedef alır şeklinde konumlandırılmıştır. Türkiye ile Rusya’nın ekonomik, kültürel ve büyük dostluk bağlarıyla birbirine bağlanması Rusya’nın arzuladığı bir durumdur. Rusya’yı hedef alan bir Türkiye’den, Rusya karşısında tarafsızlaşmış ve giderek iki ülke arasında daha yakın ittifakımsı ilişkilerin hüküm sürdüğü bir Türkiye konumu, Moskova’yı çok sevindirir. Aslında Rusya’nın böyle bir hedefi de vardır. Türkiye’nin de yararına Ve böyle bir yakın ilişki Türkiye’nin ve bölgenin de yararına olur. Düşünsenize, durmadan Ortadoğu’yu hallaç pamuğu gibi atan, ülkeleri parçalayan, istikrarsızlaştıran, savaştıran, büyük göçlere neden olan, bir daha ayağa asla kalkamayacak bir düzeyde tutan, Batı’dır. Bunun tüm acısını biz de çe kiyoruz. ABD ve AB’nin İslam ülkele ri üzerindeki ve Ortadoğu’da bu ötekileştirme ve sömürge olarak bırakma politikasının dizginlenmesi, Rusya’nın ve Doğu’nun, Batı’nın aksine düzgün ve destekleyici politikalarıyla mümkün olabilir. Batsın NATO üyeliği! Bu açıdan Türkiye çok önemli bir konumda bulunuyor. “Batı dostluğu” bir sözde laftır. AB kapılarını sürekli kapalı tutacaksın, ülkedeki darbe girişiminin başarısızlığı üzerine ah vah edeceksin... Ama Türkiye ile Rusya arasında ilişkiler düzelince, Türkiye’nin NATO üyeliğini anımsayacak, anımsatacaksın. Batılılar, RTEPutin görüşmelerine ve ilişkilerin düzelmesine gösterdikleri ilginin yüzde beşini, yaşadığımız darbe girişimine göstermediler. Demek ki Batı, Türkiye ile Rusya arasında küs ilişkilere çok sevindi! Dahası, birbirimize girsek, daha çok sevineceklerdi! Birden Türkiye’yi Rusya’ya kaptırıyoruz, eyvah sözleri manşetlere çıktı. Batsın manşetleriniz! Türkiye dengelemeli Hayat RTE ve iktidarını özür dilemeye sürükledi. “Moskof” düşmanlığı, yerini “kıymetli dostum Putin”e bıraktı. İşte böyledir yanlışlık. Emekli savaş pilotu Tümgeneral Beyazıt Karakaş’ın “Bir Rus Uçağı Düşürmenin Anatomisi” başlıklı, olayı teknik açıdan ele alan, 60 sayfalık cep kitabında (Alibi Yayıncılık) belirttiği gibi: “Hatalı taktik bir harekât değerlendirmesidir.. sonuçları stratejik ve canımızı acıtacak kadar tehlikeli” idi. “Türkiye’nin başı ciddi bir şekilde belada” idi. Ankara, iktidarını kurtarmak için büyük bir manevra ile Ruslardan özür diledi. Şüphesiz ki iyi yaptı. Rusların bu özrü kolayca kabul ederek iki ülke arasındaki ilişkileri yeniden canlandırma kararının ardında, şüphesiz ki yukarıda yazdığım, her durumda yakınlaşma politikası gereğidir. Ankara, Rusya ile, Batı’nın bölgedeki saldırganlığını dengeleyecek bir politika izlemelidir. AKP torba yasadan çıkardı AOÇ’de geri adım MUSTAFA ÇAKIR İktidar ve muhalefet arasındaki “Yenikapı” uzlaşması, hükümetin Meclis’e sunduğu yasa tasarılarına da yansıdı. AKP, muhalefetin tepkisi üzerine Atatürk Orman Çitftliği (AOÇ) arazilerini yapılaşmaya açacak düzenlemeden geri adım attı. Meclis’teki “torba tasarıdan” AOÇ ile ilgili madde çıkarıldı. İçerisinde teşviklerden, şehit yakınlarına ÖTV’siz araç verilmesine, ticari araçların yenilenmesinden Hakkâri ve Şırnak illerinin kaldırılarak Yüksekova ve Cizre illerinin kurulmasıne kadar pek çok düzenlemenin yer aldığı “torba tasarının” Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında değişiklikler yapıldı. AKP, Türkiye Varlık Fonu kurulmasına ilişkin maddelerin tasarıdan çıkarılması konusunda muhalefet ile anlaştı. 9 madde çıktı Verilen önergeyle Türkiye Varlık Fonu kurulmasına ilişkin 9 madde tasarıdan çıkarıldı. Bu maddeler ayrı bir yasa önerisi olarak TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP fon ile ilgili yasayı da Mec lis tatile girmeden çıkarmayı planlıyor. AKP, tasarıdaki AOÇ ile ilgili maddeyi de çıkardı. Madde ile AOÇ içerisindeki yapılar ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin temapark, hayvanat bahçesi, rekreasyon alanları ve buralara gelecek ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapacağı yapıların imar planı, proje, ruhsat ve benzer işlemleri Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yasası kapsamı dışına çıkarılacaktı. Yapılar mevzuattaki hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın inşa edilebilecekti. Davalar boşa düşecekti Mimarlar Odası Ankara Şubesi, düzenleme ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Devlet Mezarlığı’nın bir bölümü ve Atatürk Evi’nin de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası kapsamı dışına çıkarılacağına dikkat çekmişti. Oda, düzenleme ile açtıkların davaların dayanaksız bırakılmasının amaçlandığına vurgu yapmıştı. Madde yasalaşmış olsaydı Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından AOÇ içerisinde yapılacak yapılar da mevzuattaki hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın inşa edilebilecekti. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle