15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YASAM Okul özel, başarı2 EDİTÖR:HAKANAKARSU TASARIM:FUNDAYAŞARERDOĞDU Hareket halindeki trenden yüz binlerce dolar çalındı Hindistan’da aksiyon filmlerini aratmayacak tren soygunu yaşandı. Ülkenin güneyinde 300 kilometrelik SalemChennai seferini yapan trende Hint Merkez Bankası’na ait 3.4 milyar rupi (51 milyon dolar) taşınıyordu. Vagonun çatısını delen hırsızlar 750 bin dolardan fazla para ile kayıplara karıştı. Parayı ko rumakla görevli polisler o esnada yan kompartımandaydı. Soygun saatler sonra Chennai istasyonunda fark edilebildi. Parayı almaya gelen banka yetkilileri, vagonun kapısını açtıklarında kırılmış kasalar ve parçalanmış banknotlarla karşılaştı. Hırsızların 68 kişi olduğu tahmin ediliyor. l Dış Haberler değil Perşembe 11 Ağustos 2016 LYS için son 10 yılın en kolay sınavı deniyordu ama ÖSYM’den açıklanan yerleştirme sonuçlarına göre özel okullarda başarı oranı yüzde 59 oldu Özel okulda okuyan ve üniversite sınavına giren öğrencilerin yüzde 59’ı bir yükseköğretim kurumuna yerleşmeyi başardı. ÖSYM’den açıklanan rakamlara göre, özel lise mezunu olup sınava giren 112 bin 903 kişiden 66 bin 468’i bir fakülteye yerleşirken yabancı dilde eğitim veren özel okul mezunu 63 bin 273 kişiden 37 bin 895’i bir fakülteye yerleşti. Özel Okullar Derneği Baş Deniz kanı Cem Gülan başarı orta Ülkütekin lamasının geçen yıllara göre değişiklik göstermediğini belirtirken, dershaneden dönüşen temel liselerin, özel okulların genel başarı tablosunda büyük etkisi olmadığının ortaya çıktığını söyledi. ‘Sonuçlar ortada’ Gülan şöyle konuştu: “Temel lise yöneticileri, dershanecilikten kalma alışkanlıkla, herhangi bir şubenin başarısını tüm okula mal edebilirler, ama sonuçlar ortada. Dershaneye gelen bir çocuğun çok iyi altyapısı olur ve siz bu altyapının üzerine bir kat daha eklersiniz.” “Okul ücretleriyle üniversite başarısı konusunda bir araştırma yapsak ortaya ciddi bir doğru orantı çıkar. Bu rakamları okurken, şunu da söylemeliyiz; özellikle büyükşehirlerde, başarının çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyorum. Eğer oralarda da bu başarı oranı çıksa, bırakın bu işi derdim. 10 bin TL yıllık ücretle bu işi yapmaya çalışan okulların başarısı elbette düşük kalıyor.” 2 milyon 256 bin 377 adayın yüzde 18.7’si 4 yıllık lisans bölümlerine yerleşti. imam hatipler yüzde 16’da kaldı ÖSYM, üniversite sınavı yerleştirme sonuçlarını açıkla Lise sonların 4’te 1’i: Lise son sınıfı öğrencilerinin yüzde 24.28’i 4 yıllık lisans dı. Sınavın ardından yapılan “son 10 yılın en bölümlerine yerleşebildi. 950 bin 156 son kolay sınavı” değerlendirmelerinin yapılma sınıf öğrencisi üniversite adayının yalnızca sına karşın sınava giren lise son sınıf öğren 230 bin 720’si lisans bölümlerine yerleşir cilerinin yalnızca yüzde 24.28’i, 4 yıllık bir li SİNAN ken, 203 bin 871’i ön lisans ve 32 bin 930’u sans programına yerleşebildi. Darbe girişi TARTANOĞLU da açıköğretim fakültelerine yerleşti. Daha minin ardından kapatılan askeri liselerde bir önce yerleşemeyen 633 bin 187 adayın da lisans programına yerleşenlerin oranı yüzde 28’le yüzde 21.8’i lisans bölümlerine yerleşebildi. sınırlı kaldı. İmam hatip lisesi çıkışlıların üniversi Her 5 öğrenciden 4’ü kazanamadı: teyi kazanma oranı ise yüzde 16 oldu. Toplam 2 milyon 256 bin 377 adayın yüzde Kontenjanda 21 bin fazla boşluk: Boş 18.7’si 4 yıllık lisans bölümlerine, yüzde 16.3’ü kontenjan sayısı geçen yıla göre 21 bin 358 arttı. 2 yıllık ön lisans bölümlerine ve yüzde 7.5’i de Devlet üniversitelerinin 4 yıllık lisans bölümlerin açıköğretim fakültelerine olmak üzere toplam de 13 bin 301; vakıf üniversitelerinde 7 bin 103 yüzde 42’si, herhangi bir yükseköğretim kuru olmak üzere 20 bin 404 kontenjan boş kaldı. muna yerleştirilmiş oldu. FETÖ’nün hukuksal temelleri 27Mayıs 1960 müdahalesi, getirdiği çağdaş ve Özgürlükçü 1961 Anayasası yoluyla, sol ile birlikte sağın da siyasal örgütlenişine yardımcı olmuştur: Gerek milliyetçilik tabanında gelişen akımlar, gerekse dincimezhepçi tabanda varlıklarını sürdüren tarikatlar ve hareketler, 1961 Anayasası’nın kabulünden sonra özgür bir ortamda gelişme olanağına kavuşmuştur. Elbette sol akımlar da aynı özgürlükçü ortamdan yararlanmış ve çeşitli örgütlenmeler bağlamında siyaset sahnesinde aktif olmaya başlamışlardır ama bunların arasında gerçek sol olan örgütlerin önü çok kısa bir süre sonra yine askeri darbelerle (19711980) kesilmiştir. Ancak sağ iktidarlara destek olan, “düş kırıklığına uğramış sol aydınların” liderlik ettiği, bugünkü “Yetmez Ama Evet’çilerin” kökenlerini oluşturan solumtrak örgütlere izin verilmiştir. HHH Bugünkü gençler bilmezler, yaşayanlar da galiba unuttular... O dönemde gerek gerçek gerekse sahte solcular, sağ kökenli milliyetçi ve dincimezhepçi hareketlerin de bu özgürlükçü ortamdan aynı ölçüde yararlanmasından yanaydılar: Nurculuk başta olmak üzere bütün tarikatlar 1961 Anayasası’nın sağladığı özgürlükçü ortam içinde siyasal güç kazanmışlardı. HHH Gülen Cemaati’ni, “Tarikat değil, Cemaattir” diyerek aklayan raporun altında Cahit Tanyol’un imzası olduğunu bilir misiniz: Gülen Cemaati, o dönemde yargılanmış ve Danıştay’a verilen, altında ünlü Sosyoloji Pro fesörü Cahit Tanyol’un da imzası olan bir bilirkişi raporu ile “Tarikat değil, Cemaat” diye nitelenip aklanarak önündeki hukuksal engelleri aşıp siyasal arenadaki yerini almıştı. HHH Dönem Marx’ın beşli şemasının Sencer Divitçioğlu tarafından Asya Üretim Tarzı (AÜT) modeli ile revize edilmeye çalışıldığı dönemdir. (Ki bu tez kuramsal olarak da pratik olarak da doğrudur.) Aynı dönemde, İdris Küçükömer de, bütün sağ ve sol kavramları altüst etmiş, “şeriat isteriz” diye ayaklanan gerici yeniçerileri SOL, anayasa reformları yapmak isteyen yöneticileri SAĞ diye nitelemiş ve bugünkü YAE’ci solcuların ihanetine ortam hazırlamıştır. (Ki bu tez hem kuramsal hem pratik olarak tamamen yanlıştır.) O dönemin bugüne yansımalarını, mutlaka okunması gereken ama mevcudu kalmadığı için yeniden basılması beklenen, Zülâl Kalkandelen’in, “İdris Küçükömer’in Tezleriİkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı kitabında görebilirsiniz. HHH Bugün sağ yelpazedeki bütün kesimlerin istisnasız olarak lanetlediği 27 Mayıs 1960, yarattığı özgürlükçü ortamda, O DÖNEMDEKİ GERÇEK VE SAHTE SOLCULARIN DA DESTEĞİYLE, dincimezhepçisağcı siyasal akımlara büyük bir özgürlük alanı tanımış ve bugünkü AKP dahil, bütün sağ iktidarların önünü açmıştır! Gülen Cemaati de işte bu süreç bağlamında, mülkiyeye, harbiyeye, adliyeye, eğitime ve elbette siyasete de sızmış, dün Tayfun Atay’ın da yazdığı gibi, AKP’nin YAPI TAŞLARINDAN BİRİ haline gelmiştir. Umut bile yarım kaldı OHAL’le kapatılan tüp bebek merkezinde tedavi gören iki anne adayı, embriyoların başka merkeze nakledilmesiyle çıkan ek masraflar yüzünden zorda SİBEL BAHÇETEPE 15Temmuz darbe girişiminin ardından Gülen cemaatiyle ilişkisi bulunduğu iddiasıyla kapatılan 35 sağlık kuruluşu arasında bulunan Özel İstanbul Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi’nde tedavileri yarım kalan hastalar mağdur. Merkezdeki embriyolar Koç Üniversitesi’ne nakledilmişti. Tüp bebek tedavileri yarım kalan ve Cumhuriyet’e konuşan hastalardan Seher A. ve Y.M. yaşadıklarını anlattı. ‘Yine para vereceğiz’ 25 yaşındaki Seher A. 2 yıldır tüp bebek tedavisi gördüğünü belirterek “2. tüp bebek denememizdi. Tam transfer yapılacağı sırada merkez kapatıldı” dedi. Embriyosunun Koç Üniversitesi’ne nakledildiğini öğrendiğini anlatan Seher A. “Transferin ücretsiz yapılabilmesi için kapatılan merkezden tedavimizin yarım kaldığını belirten bir yazı almamız gerektiği söylendi. Ancak merkezde kimse yok, muhatap bulamıyoruz. Koç Hastanesi, transfer ve tedavinin devamı için haklı olarak 2 bin 200 TL transfer parası talep etti. Hatta biz mağdurlar için 1700 liraya indirmişler. Ama biz tüm parayı İstanbul Tüp Bebek Merkezi’ne vermiştik ve yarım kalan tedavimizin sorumlusu onlar. ‘Ödediğimiz para ne olacak diyoruz’, kimse buna yanıt vermiyor. Transferin yapılması için 15 günlük sürem kaldı, olumlu yanıt alamazsak para vererek tedavime devam edeceğiz” diye konuştu. l İSTANBUL ‘20 bin TL harcadım psikolojim altüst’ 32 yaşındaki Y.M, 6. tüp bebek denemesine başladıklarını denemeye ise 2015 Aralık ayında başladıklarını anımsatarak, yaşadıklarını şöyle özetledi: “2 bin 500 lira ödeme yapmıştık. Transfer yapılacaktı ki bu sırada merkez kapatıldı. Elimde bir embriyo ile kalakaldım. Embriyom Koç Üniversitesitesi Hastanesinde. ‘Merkezden yazı getirin tedavinin yarım kaldığına dair, dilekçe ile birlikte SGK il müdürlüğüne başvurun’ deniliyor. Merkez kapalı olduğu için yetkili bulamıyoruz, yazıyı alamıyoruz. Bugüne dek 20 binin üzerinde tüp bebek tedavisine para harcadık, şu an yeni bir ücret ödeyecek gücümüz kalmadı. Psikolojim altüst oldu.” Koç Üniversitesi: Kolaylık sağladık Koç Üniversitesi Hastanesi’nden yapılan açıklamada, hastalara kurum politikaları çerçevesinde kolaylık sağlandığı belirtilerek özetle şöyle denildi: “Koç Üniversitesi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde muhafaza edilen embriyolar, yönetmelikte yer alan gerekli koşullar sağlanarak başka merkeze transfer edilebilmektedir.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle