19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘SayınBaşkan’ Yordam Kitap 10. yaşında Yordam Edebiyat ile üç önemli yazarın üç eserini edebiyat okurlarıyla buluşturdu. Serinin ilk kitabı Miguel A. Asturias’ın Nobel ödüllü “Sayın Başkan”ı. Kitapta, Güney Amerikalı bir diktatörün prototipini çiziliyor. Pazartesi 4 Temmuz 2016 [email protected] EDITÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ZARİFE SELÇUK Mersin’e ‘Sanal Kadın Müzesi’ Kadın ve çocukların sorunlarına değinen İçel Soroptimist Kulübü tarafından Türkiye’nin üçüncü “Sanal Kadın Müzesi”, Mersin Turgut Reis Mahallesi’ndeki Kulüp Evi’nde açıldı. Müzede, tarihi süreçte önemli rol oynayan kadınların yanı sıra sanatsal ve kültürel faaliyetler de yer alacak. 15 ‘Vurdumduymazlığa itiliyoruz’ Ece Temelkuran Gazeteci, yazar Ece Temelkuran, Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısının ardından New York Times’a ruh halimizi yazdı. Gazeteci, yazar Ece Temelkuran, Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısının ardından New York Times’ın davetiyle kalede, Türkiye’de dayatılan vurdumduymazlığı vurguladı. Ülkenin ruh sağlığının nasıl etkilendiğini anlatan Temelkuran, siyasi otoritenin topluma hiçbir şey olmamış gibi davranmayı nasıl kabul ettirmeye çalıştığını yazdı. “İstanbul İşte dumduymazlık son birkaç yıldır işleniyor içimize. Bazı tedirgin edici anlar var öne çıkan. İşte kaybetmek budur. Hiçbir şey olmamış gibi yapıp hayata devam etmeyi de böyle öğrenirsiniz. Aksi bir inanış vahşi bir güruha karşı gelmeyi ge bir makale yazdı. Böyle Yıkadı Kanı” başlıklı yazıda rektirir Aarkasında hükümetin gü Temelkuran, ma şu ifadelere yer verdi: “... Bu vur cü olan bir güruha...” Yahudi soykırımının 60’tan fazla belleği öldükitapyazan Nobel barış ödüllü Elie Wiesel, toplama kampı Auschwitz’den kurtulmuş, 16 yaşındaki Wiesel’in savaştan sonraki fotoğrafı. holokost kurbanlarının tek tek hikâyelerini yazmıştı Wiesel, 1983’te bu fotoğraftaki kişi olduğunu iddia etmişti. Holokost anılarıyla akıllara kazınan, Nobel Barış Ödülü sahibi yazar, edebiyatçı ve gazeteci Elie Wi Wiesel, önceleri savaş sırasında yaşadıklarıyla ilgili yazmayı reddetse de yakın arkadaşının tav esel, önceki gün 87 yaşında ABD’de ha siyesi üzerine ilk kitabı “Gece”yi yata gözlerini yumdu. Auschwitz toplama 1958 yılında yazdı. Bu kitabı ya kampında yaşadıklarını anlattığı “Gece” yımladığı tarihten itibaren büyük adlı romanı 10 milyondan fazla satan Wi övgü aldı. “Unutmak sadece teh esel, 60’tan fazla kitaba imzasını atmıştı. likeli değil, saldırgandır da; ölü 1986 yılında ırkçılık karşıtı söylemleri ör leri unutmak, onları ikinci kez öl nek gösterilerek Nobel Barış Ödülü’ne la dürmeye benzer” diyen Wiesel, ro yık görülmüştü. Ödül konuşmasındaysa ta manlarıyla, ırkçılık karşıtı sözle rihe şu sözlerle geçmişti: “Ne zaman ve ne riyle ve holokost kurbanları için rede insanlık ıstırap çekerse, tarafınızı se kurduğu vakıfla adını tarihe yaz çin. Tarafsızlık, zalime yarar, asla kurbana dırdı. Wiesel’in eşi Marion da yine değil. Sessizlik işkenceciyi cesaretlendirir, holokosttan kurtulmuştu. asla işkence göreni değil.” Toplama kampından kurtuldu Obama: Erdemli bir ses Wiesel, dünya çapında tanınan Otobiyografisinde yazdığına göre, Romanya’da doğup büyüyen Wiesel, Nazi Wiesel, holokost kurbanları için vakıf da kurmuştu. bir edebiyatçı, tarihsel bir figürdü. ABD Başkanı Barack Obama, diktatörlüğü döneminde Macartistan köken Wiesel’ın ardından “Dünyanın vic li ailesiyle birlikte Buchenwald’daki topla ğüne kavuştu. Buradan bir Fransız yetimha danıydı” açıklaması yaparken, İsrail ma kampına gönderildi. Bu kampta annesi ve nesine gönderilen Wiesel, bir dönem yaşadı Başbakanı Benyamin Netanyahu ise “İnsan bir kız kardeşi gaz odalarında vahşice öldü ğı Fransa’da daha sonra gazetecilik yapacak, lığın sembolüydü” dedi. rüldü. Babasıysa açlıktan öldü. Ancak iki kar farklı yetimhanelere gönderildiği ikiz karde Elie Wiesel’ın Türkçede “Şafak Vakti”, deşiyle birlikte 1945’te, 17 yaşındayken, Al şileriyle yeniden bir araya gelip Sorbonne’da “Gündüz”, “Gece” ve “Sürgünler Çağı” adlı ki man askerlerinin kampa gelmesiyle özgürlü birlikte okuyacaklardı. tapları bulunuyor. Madımak’tan Avignon’a Temmuz sıcakları bastırdı. Hiç unutamam, Temmuz 1993’te Mine Kırıkkanat’ın “Gülün Öteki Adı” adlı eserinden yola çıkarak Ali Berktay’ın yazıp sahneye uyarladığı, Nâzım Hikmet’in Şeyh Bedreddin Destanı ile Fransa’nın güneyindeki Katar mezhebine karşı yapılan katliamın hikâyesini iç içe geçiren “Dünyaya Atılan Çığlık” oyununu sergilemek üzere Avignon’daydık. Akdeniz’in iki yanındaki “Engizisyon”lar tarafından yakılanlara, katledilenlere bir ağıttı bu oyun. Sivas katliamının haberini orada almıştık, düğüm düğüm acı olmuştu içimiz. O düğümler hiç çözülmedi. Sivas’ta yitirdiğimiz değerli şairimiz Metin Altıok’un kızı, CHP milletvekili Zeynep Altıok’un TBMM’de yaptığı konuşmayı naklen izlerken gözyaşlarıma engel olamadım. Dünü bugüne bağlayan o konuşma düğümlerin niye çözülemediğinin de Ayşe Emel Mesci, Pangar Tiyatro’nun, Avignon Festivali’ne katılacağı oyunu “Avignon’da ilk Türkçe oyun” diye duyurmaları üzerine daha önce Avignon’a giden Türkçe oyunları yazdı. açıklamasıydı zaten. Fransızca oynanan “Dünyaya Atı lan Çığlık” Halk Oyuncuları’nın Avignon Festivali’ne üçüncü ve son katılışıydı. Ondan bir önceki katılım, 1990’da Fransızca oynadığımız Güngör Dilmen’in “Kurban” adlı oyunu ile olmuştu (Tuğrul Artunkal çevirisiyle). İlk katılımımızda ise 1989’da festival tarihindeki ilk Türkçe oyunu sergilemiştik: “Mustafa Suphi Destanı.” O sırada sürgünden Türkiye’ye döndüğü için ne yazık ki oyunu izleyemeyen Ataol Behramoğlu’nun güzel yapıtının reji ve koreografisi bana aitti, unutulmaz müziklerini ise Tahsin İncirci bestelemişti. 1 Temmuz 2016 tarihli “Cumhuriyet”te Pangar Tiyatro Topluluğu’nun “Türk tiyatrosu tarihinde ilk kez... Türkiye’den bir metin, reji ve ekiple” Avignon Festivali’ne katılacağı haberini okuyunca, “Mustafa Suphi” serüveni ak lıma geldi. Aslında bizden önce Mehmet Ulusoy, bizden sonra da Lulu Menase bu festivale Fransızca oyunlarla katılmışlardı. Bildiğim tek Türkçe oyun ise “Mustafa Suphi”ydi. Gerçi biz o sırada sürgündeydik, Halk Oyuncuları Avignon’a Türkiye’den değil Paris’ten gitmişlerdi, ama emin olun sürgünde de olsak fazlasıyla Türkiye’deydik, festivale kalbimizdeki Türkiye’den katılmıştık. Bu bilgiyi bir not olarak düşmek istedim; hem sevgili Ayşenil Şamlıoğlu’na ve Pangar Tiyatro Topluluğu’na, hem de yine bu yıl aynı festivalde yer alacak olan Hayal Perdesi ekibine iyi oyunlar, çok başarılı bir festival ve bol bol sokak gösterisi diliyorum. Yeni sezona hazırlanmak ve biraz da dinlenmek için tatile çıkıyorum, ağustos ayında yeniden yazmaya başlayacağım. Huzurlu ve mutlu bir bayram diliyorum, şu günlerde ütopik bir dilek olsa da... TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli/İstanbul Tel: 0212.212 07 07 (pbx) www.tkv.org.tr Oscar ödüllü yönetmen hayata veda Michael etti Cimino Vietnam temalı filmler çekti ABD sinemasının Vietnam temalı filmlerinin önde gelen yönetmenlerinden Michael Cimino, 77 yaşında hayatını kaybetti. Cimino’nun ölümü ilk olarak Cannes Film Festivali Direktörü Thierry Fremaux tarafından duyuruldu. Cimino, Robert De Niro ve Christopher Walken’ın rol aldığı 1978 yapımı “The Deer Hunter” (Avcı) filmiyle 9 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” dahil 5 Akademi ödülü kazanmıştı. New York Times ise Cimino’nun cansız bedeninin Los Angeles’taki evinde bulunduğunu dile getirdi. Cimino’nun ölüm nedeni henüz açıklanmadı. Kieslowski’nin kariyeri Aylık sinema dergisi Altyazı, TemmuzAğustos sayısında, Avrupa sinemasının dev yönetmenlerinden Krzysztof Kieslowski’yi kapağına taşıyor. Polonyalı yönetmenin başyapıtlarından “Veronique’in Çifte Yaşamı,” yapımından yirmi beş yıl sonra Türkiye’de gösterime giriyor. Kieslowski’nin belgesellerden “Dekalog” ve “Üç Renk” gibi klasiklere uzanan kariyeri, farklı yazarlar tarafından değerlendiriliyor. Yaz aylarında arka arkaya “Yakışıklı Rocky”, “Kim Kadın Kim Koca”, “Sultan” ve “Hayran” gibi pek çok Hint sineması örneği Türkiye’de vizyona giriyor. Eren Odabaşı, bu vesileyle hazırladığı kapsamlı inceleme yazısında popüler Hint sinemasının günümüzdeki eği limlerine, akımlarına, farklı türleri bir araya getirme biçimine ışık tutuyor. Deep Purple Antalya’ya geliyor Dünyaca ünlü hard rock grubu Deep Purple, Expo 2016 için Antalya’ya geliyor. “Çiçek ve çocuk” temalı “EXPO 2016 Antalya”da 5 Temmuz’da Deep Purple müzikseverlerle buluşacak. Bugüne kadar Jose Carreras, Fransız Soprano Emma Shapplin, Grammy ödüllü ABD müzik grubu Maroon 5 gi bi dünyaca ünlü sanatçıları ağırlayan EXPO 2016 Antalya, bu kez Deep Purple’ı ağırlayacak. Cumhurbaşkanlığı himayesindeki EXPO 2016 Antalya sergi alanı, gün boyu süren farklı etkinlik ve aktivitelerle bayram tatilinde de saat 10.0002.00 arasında ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle