19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 27 Temmuz 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Borç AKP’yle üçe katlandı ekonomi 9 Kısa vadeli borcun MB döviz rezervlerinin yüzde 110’una ulaşması tehdit oluşturuyor Ülkemiz Cumhuriyet döneminin en çalkantılı ve karanlık dönemlerinden birisini yaşıyor. Siyasi belirsizliklerin böylesine yoğunlaştığı bir dönemin ulusal ekonomimize etkileri nasıl olacaktır? Bu soruya yanıt aramak için ekonominin güncel konumuna ait verileri anımsamamız gereklidir. Bu haftaki yazımızı böylesi bir çabaya ayırmayı uygun gördüm. l Büyüme: Milli gelirimiz, 2016’nın birinci çeyreğinde yüzde 4.8 büyümüş idi. Söz konusu büyümenin ardında yüzde 6.5’lik genişlemeyle birlikte özel tüketim harcamalarının yattığı ve Türkiye’nin tüketim talebine dayalı bir genişleme içinde olduğu vurgulanmaktaydı. Gerçekten de bu dönemde sabit sermaye yatırımları yüzde 0.4 ile daralmış, ihracat artışı ise yüzde 2.4 ile çok sınırlı kalmıştı. İthalat talebindeki artış ise, tüketim harcamalarına koşut olarak yüzde 7.5 büyümüş idi. Büyüme hızındaki ivmelenmeye karşın, fert başına düşen milli gelir döviz kurlarındaki pahalılaşma nedeniyle gerilemesini sürdürmüş ve 2008 düzeyinin altına inmiş durumdaydı (9,130 dolar). Oysa 2003 sonrası dönemde fert başına milli gelirin dolar bazında üç misli artış göstermesi AKP ekonomi idaresinin başarı öykülerinin ana temasını oluşturmaktaydı. 2003’ten 2007’ye kadar olan dönemde, dünya ekonomisinin spekülatif nitelikli ve 2008 kriziyle birlikte sürdürülemez olduğu belgelenen genişleme konjonktürüne denk gelen bu gelişmenin ardında dövizin ucuzluğuna dayalı sanal bir büyüme yatmaktaydı. Bu dönemde AKP ekonomi idaresinin ana kurgusu ulusal faizlerin yüksek tutularak Türkiye’ye çekilen sıcak para sayesinde dövizin ucuzlatılmasıydı. Ucuz döviz, bir yandan tüketim ve yatırım talebini kamçılıyor, diğer yandan da ithalat fiyatlarını ucuzlatarak enflasyonun aşağıya çekilmesine yardım ediyordu. Türkiye böylelikle, yurtdışından sermaye girişi olduğunda büyüyen, sermaye girişleri yavaşladığında durgunlaşan hatta küçülen, bir ekonomiye dönüşmüştü. l Cari açık ve dış kırılganlıklar: Dövizin ucuzluğuna dayalı spekülatif nitelikli büyümenin bedeli dış açıklar (cari işlemler açığı) ve yüksek borçlanma olarak gerçekleşti. Cari işlemler dengesi 2016’nın Ocak Mayıs döneminde 13.7 milyar dolar açık verdi. Bunun 7.8 milyar doları net borç portföy yükümlülükleriyle, 2.6 milyar doları da kayıt dışı (ödemeler dengesi: net hata noksan) girişleriyle kapatıldı. 2015’te aynı dönemde cari açık 18.6 milyar dolar idi ve kayıt dışı sermaye girişleri finansmanının payı 9.7 milyar dolar biçimindeydi. Dolayısıyla, yakın dönemde cari işlemler açığının finansmanı sıcak para ile kayıt dışı sermaye girişleri arasında gidip gelmektedir. Dış açığa dayalı, spekülatif nitelik li büyümenin sonucu dış borçlanmadır. Türkiye’nin 2016’nın ilk çeyreği itibarıyla toplam dış borcu 411.5 milyar dolardır. Dış borçlarımız AKP’nin ilk iktidara geldiği 2003’ün son çeyreğinde 124 milyar dolar idi. Yani AKP ekonomi yönetimi iktidarı boyunca Türkiye’nin dış borçlarını 3.3 misli (net 287 milyar dolar, kişi başı yaklaşık 3,500 dolar) artırmıştır. Sözün özü, bugün her yeni doğan T.C. vatandaşı çocuk ortalama 5.137 dolar borçludur. Bu borcun 108.1 milyarı kısa vadelidir. Bu rakam Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri (98.1 milyar) ile karşılaştırıldığında, rezervlerin yüzde 110’una ulaştığı görülmektedir. “Kısa vadeli dış borcun merkez bankası döviz rezervlerine oranı” bütün derecelendirme ve finansal yatırım kurumlarınca bir ülkenin en önemli kırılganlık göstergesi olarak izlenmektedir. Söz konusu oranın yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor olması, böylesi bir siyasi belirsizlik ve çalkantı döneminde Türkiye ekonomisi için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. l İşgücü piyasaları ve istihdam: TÜİK tarafından sunulan en son verilere göre işsizlik oranı yüzde 9.3, tarım dışı sektörlerde ise yüzde 11 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranının mevsimsel dalgalanmalarla birlikte yüzde 9.510.5 bandında seyretmeye devam eden görünümü, güncel olarak yaşadığımız göçmen ve ucuz işçi baskısı ile birleştiğinde, Türk işgücü piyasalarında ileriye dönük olarak enformalleşme ve kayıt dışılığın artacağı yönünde endişelerimizi güçlendirmektedir. Sonuç olarak büyümenin niteliğine tekrar dönersek, sabit sermaye yatırımları daralırken ihracat artışlarının da son derece yavaş olduğu bir konjonktür içinde bulunan ulusal ekonominin bu siyasi çalkantı döneminde zor bir dönemece sürüklenmekte olduğu açıktır. Bütün bunlar yaşanırken Türkiye’nin uluslararası arenada yalnızlığa itilmesi bu dönemin güçlüklerini daha da şiddetlendirecektir. Nitekim, Alman Tagesspiegel dergisinde yayımlanan bir değerlendirme (*) Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması’nın “Türkiye lehine yeniden düzenlenmesinin” askıya alınabileceğini öne sürmekte; Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ihracat pazarlarının daralabileceği uyarısını yapmaktadır. Türkiye ekonomisi, bu karanlık günleri ne yazık ki kırılgan bir konumda göğüslemek zorundadır.? (*) http://www.tagesspiegel.de/politik/tuerkeiimausnahmezustandwelcheneinflusshatderwestenauferdogan/13910872.html BES, açığa almalara tepkili Göçmenler, Türkiye’yi Büro Emekçileri Sendikası (BES), kamuda gerçekleşen açığa almalara ve hukuksuz uy gulamalara tepki gösterdi. BES, “Kamuda yaşanan paralel yapı lanmanın birinci sorumlusu si yasi iktidardır” açıklaması yaptı. BES, kamuda olan kadrolaşmaya son verilmesini ve sınavlarda mülakat uygulamalarından vazgeçilmesini talep etti. BES Genel Başkanı Fik ret Aslan, Suruç, Anka ra, İstanbul, Bursa ve Gaziantep’te yaşanan can lı bomba saldırılarını ha tırlattı ve “Toplumu kutup laştıranlar, emek, barış ve demokrasi taleplerine ku laklarını tıkayanlar bu yaşa nanlardan sorumludurlar” de di. Aslan, çıkan KHK ile sayısı 50 bini geçen kamu emekçisi nin açığa alınmasını önceden yapılan fişlemeler olarak ni IMF’nin yaptığı araştırmaya göre göçmenler telendirdi. l ANKARA ülke büyümelerine olumlu katkı yapıyor. binde 3 büyüttü Türkiye’ye gelen göçmenlerin vatandaşlığa alınıp alınmamaları tartışılırken IMF’nin yaptığı bir araştırmaya göre göçmenler ülke ekonomisinin büyümesine olumlu katkı yapıyor. IMF uzmanları komşu ülkelerden aldığı göç sayesinde Türkiye ve Rusya’nın yıllık yüzde 0.3 daha fazla büyüme sağladıklarını belirtti. IMF’nin “Göç ve Doğu Avrupa Üzerindeki Etkileri” başlıklı yeni uzman raporunda “Göçün Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinin potansiyel büyümelerini düşürmesi şaşırtıcı değil” denildi. ‘Kadınerkek’ uçurumu yüksek IMF raporunda Türkiye’de emek piyasasına katılımda kadınerkek uçurumunun yüzde 16 olduğu, bu uçurumun AB’deki en yüksek oran olduğu belirtildi. Kadın erkek arasında emek piyasasına katılım uçurumu Baltık ülkelerinde yüzde 1.5’tan az. 5564 yaş grubu işçilerinin, bu yaş altı gruba göre emek piyasasına katılımlarının yüzde 10 daha az olduğu da kaydedildi. Raporda “Bir ailede ikinci bir çalışan kişiye yönelik caydırıcı vergilerin kaldırılması, kadınların emek piyasasına girişini kolaylaştırmak üzere ulaşılabilir kreş hizmetlerinin artırılması söz konusu olabilir. Emeklilik yaşının uzatılması da bir çözüm olarak görülebilir” denildi. İşçi göçü olumsuz etkiliyor Rapora göre işçi göçü, 1990’dan bu yana yıllık çalışma çağındaki nüfus artışını ortalama yüzde 0.5 ve 1 oranında azalttı. Bu yaşanmasaydı Baltık ülkeleri ve Güneydoğu Avrupa’da emek arzı yüzde 1020 fazla olabilecekti. l Ekonomi Servisi Tarkan Kadooğlu, AB’ye tam üyeliğin destekçisi ve takipçisi olacaklarını söyledi. Demokratik anayasa için uzlaşı çağrısı Çatısı altında 24 federasyon ve 186 dernek üzerinden 24 bin iş insanı ve 40 bine yakın şirket yer alan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, Yeni Anayasa yapım süreciyle ilgili siyasi partilerin uzlaşı yolunda irade beyan etmelerinin demokrasinin her alanda içşelleştirilmesinde önemli bir adım olduğunu söyledi. Kadooğlu, demokrasiyi ve millet iradesini savunurken, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, erkler ayrılığı, Yeni Anayasa ve AB’ye tam üyelik sürecinin destekçisi ve takipçisi olmaya devam edeceklerini vurguladı. Demokrasilerde uzlaşı kültürünün önemine dikkat çeken Kadooğlu, “Toplumun ayrıştıran değil, uzlaştıran bir siyasete ihtiyacı var. Demokratik, laik, çağdaş bir hukuk devleti, Cumhuriyetimizin ve geleceğimizin teminatıdır. Askeri darbeler, muhtıralar ve kalkışmalar öncelikle demokrasiye, cumhuriyetimize ve millet iradesine karşı girişimlerdir. Toplumsal uzlaşının, siyasi partiler vasıtasıyla korunması ve kalıcı hale getirilmesi ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz için önemli bir kazanım olacaktır” dedi. l Ekonomi Servisi Ağbal: Af da var varlık barışı da Maliye Bakanı Naci Ağbal, devlete karşı borçların yeniden düzenlenmesine ilişkin kanun teklifi kapsamının genişletileceğini açıkladı. Ağbal, yeni kanunun trafik para cezaları, öğrenci kredileri, bursları, askerlik, trafik, nüfus ile ilgili para cezalarını kapsayacağını, verilen önergelerle bu kapsamın genişletilebileceğini söyledi. TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi” görüşmelerinde komisyona bilgi veren Ağbal, kara para aklanacağı eleştirisiyle muhalefetin direnişiyle karşılaşan ve son anda varılan mutabakat sonucunda önceki tasarıdan çıkartılan, yurtdışı varlıkların Türkiye’ye getirilmesine ilişkin düzenlemenin de teklifte yer aldığını belirtti. l ANKARA / Cumhuriyet İran’dan yasak yanıtı İran Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’ye yönelik tur operatörlerine konulan yasağın ancak Türkiye’deki şartların normalleşmesinden sonra kaldırılacağını belirtti. Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Rıza Hakan Tekin, Tahran yönetiminden tur operatörlerine getirilen yasağı bir an önce kaldırmasını talep etmişti. Darbe girişimi sonrası Tahran yönetimi, vatandaşlarının can güvenliği gerekçesiyle Türkiye’ye tur satışlarını yasaklamıştı. BMW 5 Serisi www.bmw.com.tr Sheer Driving Pleasure Fed faizi artırmayacak ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dün başlayan ve iki gün sürecek temmuz toplantısına dair beklentileri değerlendiren uzmanlar, Fed’in faiz artırım kararı almasının beklenmediğini, ancak yılın geri kalanında en az bir faiz artışı olacağını tahmin etti. Fed’in bu koşullar altında faiz artırmak için çok da önemli bir motivasyonunun bulunmadığı belirtilirken, ABD’de istihdam, büyüme ve enflasyondaki iyileşmelerin altı çizildi. BU YAZ UNUTULMAZ OLSUN. BMW 520i %0,49 FAİZ AVANTAJIYLA. Hayalini kurduğunuz BMW’ye kavuşmanın vakti geldi. Temmuz ayı boyunca BMW 520i, 36 ay vadeye kadar aylık %0,49’dan başlayan faiz oranı ve sabit kur avantajıyla Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda sizi bekliyor. Detaylı bilgi, kiralama ve finansal seçenekler için: 0850 252 10 10 Kampanya 1330 Temmuz 2016 tarihleri arasında perakende faturası kesilen 2016 model BMW 5 Serisi sıfır otomobiller için geçerlidir. Kampanya dahilinde 1 Euro=3,14 TL olarak uygulanacağı gibi aynı zamanda anlaşmalı finansal kuruluşlara yapılacak taşıt kredisi başvurularında 36 aya kadar %0,49’dan başlayan faiz oranlı kredi imkanı da sağlanmakta olup maksimum kredi tutarı ile aylık ve yıllık maliyetler tabloda gösterilmektedir. Tahsis ücreti, kredi kullanımı için bir kereye mahsus kredi kuruluşu tarafından tahsil edilecek olup kredi ve finansman şart ve seçenekleri, Borusan Otomotiv Premium ile çözüm işbirliği içindeki kredi kuruluşu tarafından sağlanmaktadır. Borusan Otomotiv şirketleri kredinin başvuru ve değerlendirme sürecinde söz ve sorumluluk sahibi değildir. Borusan Otomotiv, her zaman için kampanya şartlarını değiştirme ve/veya kampanyayı iptal etme hakkına sahiptir. BMW 5 Serisi Başvuru Sahibi Bireysel Tüzel Kredi Tutarı Aylık Faiz Oranı Aylık Ödeme Tutarı Kredi Vadesi 75.000 TL % 0,49 2.318 TL 36 ay 90.000 TL % 0,49 2.745 TL 36 ay C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle