19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 27 Temmuz 2016 6 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIRA AKTAŞ Yenilgiye uğratılmış darbe girişimi sonrasını anlayabilmek için 15 Tem muz öncesine, o günlerin siya sal olarak öne çıkmış kavgasına bakmakta yarar var. AKP, kasım seçimlerinde bir şekilde elde et tiği çoğunluğa dayanarak mesa fe almış, olgunlaşmış planlarını uygulamak için hızlanmıştı. Ağır Tehlikeli Amalığın eğitim alanına verildiğini, Maarif Vakfı eliyle yeni bir aşamanın planlandığını biliyoruz. Umutsuz DeğilBu uzun vadeli plan, iktidarı da ha stabil hale getirmek için atılacak adımlarla bütünleşiyor, başkanlık sistemine uygun bir anayasa değişikliği ısrarı sürüyordu. HHH Bütün bu plana, programa karşı par vaşına girişmiş Gülen Cemaati’nin saldırısı, uzun süredir devam eden kavganın ne kadar büyük olduğunu, devletin bu kavgada ne kadar ağır yara aldığını da gösterdi. lamento içi muhalefetin etkisiz kaldığını da hatırlıyoruz. Tam o sırada, fark edilmeyen ya da çok söyleyen olmasına rağmen dikkate alınmayan devlet içindeki derin yarılma kendini kanlı bir darbe girişimi ile gösterdi. Çapı çerçevesi her geçen gün biraz daha netleşen bu yarılma, iktidarla paylaşım sa HHH İktidarın aslında hâkim olmadığı bir askeri bürokratik yapının üstünde oturduğu, savaşı neredeyse yitirmek üzere olduğu da ortaya çıktı. Yenilgiye uğratılmış cemaatçi darbe AKP iktidarını hem korkutmuş hem de gerçekte devletteki varlığının, gücünün sallantılı ol duğunu göstermiştir. Darbe sonrası atılan adımlar bu gerçeğin fark edildiğini gösteriyor. “Devletin yeniden inşa edileceği söylemi” de bunu anlatıyor. Peki, devlet yeniden ve nasıl inşa edilecek? HHH Görünen biçimi OHAL yasası kullanılarak devlet içinde örgütlenmiş Cemaat elemanlarının uzaklaştırılması, yargılanması, etkisizleştirilmesidir. Ama özellikle askeri kanatla ilgili olarak anlatılanlara bakılırsa bu kolayca üstesinden gelinebilecek bir iş gibi görünmüyor. Bu nedenle iktidar partisi uzun ya da kısa erimli kimi planlarını ertelemek durumunda kalabilir. Cumhurbaşkanı’nın iki muhalefet partisi lideri ile görüşmesinin ana gündem maddesi de doğal olarak bu konu oldu. HHH Peki, iktidar ile özellikle parlamentodaki ana muhalefet ve parlamento dışındaki demokratik güçler arasındaki çelişkiler bu yeni durumda ortadan kalktı mı? Siyasetin tümünü tehdit eden Cemaat saldırısından hemen sonra iktidar partisinin ortaya çıkan du rumu fırsata çevirmek istediği, bu nedenle laikliği baskılayan, şiddet içeren, demokratik muhalefeti hedef alan yöntemleri desteklediği ama bunun çok da işe yaramadığını gördüğü söylenebilir. Daha sonra iki adım ileri gitme niyetini kaybetmeden bir adım gerilemek mantıklıydı; öyle yapılmıştır. HHH YARSAV’ın kapatılmasıyla, gazetecilere yönelik soruşturmalarla ciddiyeti kaçan “OHAL uygulamasında dikkatli olunacağı” sözleri verilerek, ana muhalefet partisinin desteğinin alındığı anlaşılıyor. Bundan sonra parlamento içinde ve dışında muhaliflerin dikkati, eylemi ve ilkeli tutumu etkili olabilir. Bu açıdan yüz binlerin uzun süre yasaklı kalan Taksim alanında Gezi ruhuyla kendilerini göstermeleri hiç küçümsenmemesi gereken bir gelişme oldu. Taksim Meydanı “devletin yeniden inşasının” bundan böyle ancak demokrasiyle mümkün olabileceğini de göstermiştir. Demokratik siyaset, ideolojinin resmettiği sınıf çelişkileri ile Taksim’e tekrar çıkacaktır. Gazetecilere gözaltı Bülent Mumay ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı gtAudatazunektale’adcmaiyaieki Darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen Cemati’ne yönelik soruşturma kapsamında Adana’da gözaltına alınan gazeteciler Yüksel Evsen, Aytekin Gezici, Taner Talaş, Hakan Bülent Yardımcı, Abdullah Özyurt, Rıfat Söylemez ve Ali Pekmezci adliyeye sevk edildi. Hakan Bülent Yardımcı ve Rıfat Söylemez, savcılık sorgusunun ardından yurtdışına çıkış yasağı getirilerek serbest bırakılırken Taner Talaş elektronik kelepçeyle ev hapsi, Ali Pekmezci ise adli kontrol şartı ile salıverildi. Tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Yüksel Evsen adli kontrol ile serbest bırakıldı. Gazetecilerden Aytekin Gezici ile Abdullah Özyurt ise tutuklandı. Soruşturma kapsamında Cihan Haber Ajansı Eski Adana Temsilcisi Bilal Öğütçü’nün arandığı öğrenildi. l ADANA/DHA ckPŞroaehonvitflu.tılaMydraatuyızışınmcadısaı n 15Temmuz darbe girişiminin tartışıldığı canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sokağa çağırmasına tepki gösterip “Ben bilimsel bir tespit yaparken ‘şehit’ demek zorunda değilim. Şehitlik dini bir kavramdır” diyen Prof. Dr. Nurşen Mazıcı, diğer konuşmacıların tepkisiyle karşılaştı. Prof. Mazıcı, reklam arası programdan alındı. Habertürk’te Ece Üner’in sunduğu Enine Boyuna programına katılan Profesör Doktor Nurşen Mazıcı, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın güvenliğin sağlanmadan halkı sokağa çağırmasının yanlış olduğunu savunarak, “O gece ölenlerin hepsinin canı en az Tayyip Erdoğan’ın canı kadar değerlidir” dedi. Mazıcı’nın bu sözlerine diğer katılımcılardan hukukçu Rıza Saka ve gazeteci Süleyman Özışık, “Sen demokrasi şehitlerine hakaret edemezsin” diyerek karşı çıktı. Programın sunucusu Ece Üner’in uyarısına rağmen özür dilemeyen Nurşen Mazıcı, reklam arasından sonra yayından çıkarıldı. GGÖAZZEATLETCINİLAERALSIENRABNEST Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından dün ilçeye giden DİHA muhabirleri Selami Aslan ve Mehmet Sıddık Damar ile JİNHA muhabirleri Esra Aydın ve Ceylan Eraslan çarşı merkezinde polis tarafından durduruldu. Gözaltına alınanan gazeteciler Emniyet’te GBT taramasının ardından serbest bırakıldı. l Yurt Haberleri Darbe girişiminin ardından haklarında yakalama kararı çıkarılan gazetecilerden Nazlı Ilıcak, Bülent Mumay ve Büşra Erdal’ın da aralarında bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 42 gazeteci hakkında soruşturma başlatmıştı. Polis, gazeteciler Bülent Mumay, Nazlı Ilıcak, Hanım Büşra Erdal, Yakup Sağlam, Bayram Kaya, Cihan Acar, Bünyamin Köseli, Emre Soncan, Cemal Azmi Kalyoncu, Mustafa Erkan Acar, Abdullah Kılıç, Habip Güler, Mehmed Gündem, Cuma Ulus, Hüseyin Aydın ve Seyyit Kılıç’ı gözaltına aldı. Mumay ifade verecekti Dün akşam saatlerinde gözaltına alınan Bülent Mumay meslektaşlarına gönderdiği mesajda bugün adliyeye gidip savcıya ifade vereceğini açıklayarak, destek çağrısında bulunmuştu. Mumay, 42 kişilik gözaltı listesinde adının yer aldığını ancak bu isimlerden birçoğunu tanımadığını belirterek “Savcıya ifade vereceğim, sonra ne olacağı meçhul. Meslektaşlarımın desteğini alabilmem benim için çok önemli.. Yalnız bırakmamanız umuduyla” ifadelerini kullanmıştı. Mumay bu mesajların ardından dün akşam saatlerinde gözaltına alınarak Gayrettepe’deki Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası da bugün sabah saat 09.30’da Çağlayan Adliyesi’nde Mumay’a destek olunacağını açıklamıştı. MOBESE bulmuştu Önceki gün MOBESE kameraları görüntülerinden Bodrum’da olduğu belirlenen Nazlı Ilıcak, Bodrum’daki evinde ve yatında bulunamamıştı. Polis, Ilıcak’ın Bodrum Torba Kavşağı’nda aracının içinde yakalandığını açıkladı. Gözaltına alınarak Bodrum Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Ilıcak, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde Bodrum Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi, ardından yeniden emniyete götürüldü. Ilıcak akşam saatlerinde uçakla İstanbul’a getirildi. ‘Kaçtı diyenlere üzülüyorum’ Ilıcak’ın, yazlığında yapılan aramada bulunan 2 not defteri, Fethullah Gülen’e ait 7 kitap ve 1 bilgisayara el konuldu. Ilıcak’ın Göltürkbükü’nde oturan bir arkadaşının evinde kaldığı, yakalanmamak için gece boyunca araç ve yer değiştirdiği ifade edildi. Ilıcak ise Emniyet’e getirilirken gazetecilerin soruları üzerine “Ben Bodrum’da teslim oldum. Kaçtı diyenlere çok üzülüyorum. Ben vatanımdan ayrılmam” dedi. Gözaltına alınan gazeteciler Cinayet Büro Amirliği nezarethanesinde tutuluyor. l İSTANBUL Nazlı Ilıcak akşam saatlerinde İstanbul’a getirildi. Eski Zaman gazetesi muhabiri Büşra Erdal’a kelepçe takıldı. Bülent Mumay akşam saatlerinde gözaltına alındı. Eski Zaman gazetesi muhabiri Büşra Erdal Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde önceki gece polis tarafından gözaltına alındı. Sarıgöl’ün Alemşahlı Mahallesi’ndeki ailesini ziyarete giden Erdal’ın kelepçe takılarak götürülmesi dikkat çekti. Erdal, Sarıgöl Devlet Hastanesi’ne sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul’a gönderildi. Gazetecilik örgütlerinden uyarı: ifade özgürlüğüne dikkat TGC ve TGS bir basın açıklaması yaparak çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması kararının yeni hak ihlallerine, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kırılmaya neden olabileceği uyarısında bulundu. Doğrudan suça bulaşmamış tek işi ve işlevi gazetecilik olanların yargılanmaması gerektiğini vurgulayan TGC ve TGS’nin ortak açıklamasında şu görüşler yer aldı: “TGC ve TGS olarak nereden gelirse gelsin darbelere ve devlet içindeki her türlü hukuk dışı yapılanmalara karşı olduğumuzu bir kez daha duyuruyoruz. Parlamenter demokrasiye, iktidara ve halka yönelik darbe girişiminin ardından birçok gazeteci için bugün gözaltı kararı alınmıştır. Bu gözaltılar yeni hak ihlallerine, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından yeni kırılmalara yol açmamalıdır. Doğrudan suça bulaşmamış, tek işi ve işlevi gazetecilik olanlar çağdaş demokrasilerde olduğu gibi herhangi bir hukuksal takibe uğramamalıdır.” HSYK’den sürpriz atamaİİBrsaftaşasnnabFviudclaısnı HSYK 1. Dairesi, 15 Temmuz darbe cısı Hadi Salihoğlu, İstanbul Bölge Baş ca Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmegirişimi soruşturmaları sürerken savcısı oldu. Salihoğlu’nun yerine, İs ni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Er İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi tanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İr dem Gül’e, MİT TIR’ları haberleri nede Salihoğlu’nu görevden alarak yerine İr fan Fidan atandı. Terör ve Örgütlü Suç niyle dava açmıştı. Anayasa Mahkeme fan Fidan’ı getirdi. lar Soruşturma Bürosu’ndan sorumlu si ise bu soruşturma kapsamında veri HSYK 1. Dairesi’nin sürpriz kararna olan Fidan, cemaate yönelik operasyon len tutuklamalara ilişkin hak ihlali ka mesi ile İstanbul Cumhuriyet Başsav ları bizzat yöneten isimdi. Fidan, ayrı rarı almıştı. l ANKARA Kurtlar Vadisi’ne gün doğdu! Darbe girişiminin kime yaradığına dair de bir tartışma yürütülmekte alttan alta. Bu meşum kalkışmayı, kendi çıkar ve hedefleri doğrultusunda fırsata çevirebilecekler üzerine görüş, iddia, spekülasyon ve de fanteziler ortalıkta dolaşıyor. Çorbada tuzumuz olsun! Darbe girişiminin kazananlarından biri de Kurtlar Vadisi olacaktır. 15’inci yayın yılına doğru azimle ilerleyen kült dizimiz, izlenme oranlarında hâlâ zirvede olmakla birlikte nispeten daha bir durgundu son sezonunda. Reyting açısından da irtifa kaybı söz konusuydu. Başlangıçta sade bir mafya dizisi iken zamanla politik (ve tabii ki statükodan yana) bir casusluk/karşıcasusluk fantezisine evrilen dizi, Türkiye’nin siyasal “derin”liklerinde olup bitenleri ve onlara yönelik komplo teorilerini veri alarak yıllandıkça çekicileşti, eşsizleşti, biricikleşti. O derece ki memlekette haber bültenlerini izlemek yerine dizinin bölümlerini izlemeyi tercih edenler arttıkça arttı. Adeta “diziden al haberi” hali hâsıl oldu. Bu bakımdan Vadi için gerçekliğe tâbi bir kurmaca olmaktan çıkıp gerçekliğe şamil bir kurmaca haline geldi de denilebilir. Onda göze çarpan şuydu: Türkiye ulusal, bölgesel ya da küresel düzlemde “reelpolitik” olarak ne kadar dibe vuruyorsa dizi o kadar zirve yapıyordu. Başımıza gelen her musibetin telafisine ekranda ya da beyazperdede Vadi’nin kurgusu ile gidilmekteydi. Amerika’sından İsrail’ine, İran’ından PKK’sine, İngiliz’inden IŞİD’ine kadar herkesten intikamımızı aldığımız bir “rüya” idi Kurtlar Vadisi. Yine de son yıllarda, özellikle memleketin içinden diziye malzeme devşirme yolunda yaşanan sıkıntılara bağlı bir dinamizm eksikliğinin varlığından söz edilebilir. O yüzden şimdi, 17 Temmuz sonrasında diziye gün doğmuştur!.. Bırakın aylar öncesine uzanan plânlama sürecini, yine bırakın aylarca, belki yıllarca sürecek artçı sarsıntılarını, 17 Temmuz saat 16.00’dan ertesi günün sabahına kadar ne olup bittiğine ilişkin boşluklardan bile diziyi bir sezon besleyecek malzeme çıkarmak mümkün. “Sahne”leri bir tasavvur edin: 16.00’da MİT Müsteşarı, Genelkurmay’ı darbe girişimi hakkında bilgilendiriyor ama ne Başbakan, ne de Cumhurbaşkanı’na bir kelime dahi fısıldamıyor. Genelkurmay Başkanı, TSK bünyesinde kilit önemdeki hemen her yeri arıyor ama kimse tınmıyor, takmıyor. Sonra onu derdest ediyorlar. “Sahne” dişleri takırdatacak mahiyette: Adeta bir robot soğukluğundaki âsilerin içindeki kendi emir subayı komutana, “Sakin ol, kafana sıkarım” diyor. O da, “Sık ulan!” diye karşılık veriyor. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı, Marmaris’te aile efradıyla tatilde, baskından ve ölümden 15 dakika ile kıl payı kurtuluyor. O “sahne”de de neler neler var, tahayyülü insanın içini ürpertir. Mesela Cumhurbaşkanı bindiği helikopterin pilotlarına soruyor “Mertçe söyleyin, kimden yanasınız” diye... Düşünün o birkaç saniyeyi!.. Sonra, “Sizden yanayız, öleceksek de birlikte öleceğiz” cevabı geliyor. Bitmiyor: “Yav, Yaşar sen burada ne arıyorsun” diyen, fakat darbenin içinde mi, karşısında mı olduğu hâlâ muamma bir general… Bakın en son dün, Genelkurmay Başkanı kurtarıldıktan sonra helikopterle köşkün bahçesine indiğinde darbecilerin en tepe ismi neden yanındaydı sorusuna bile ihtilaflı cevaplar var. Sözcü’de Saygı Öztürk, bir komutandan öğrendiği kadarıyla Akar’ın Dişli’ye (onu kontrole alabilmek amacıyla) “Sen de gel” dediğini aktarıyor. Ama Hürriyet’te Abdülkadir Selvi, Akar’ın Dişli’ye, “Sen kal” demesine rağmen onun kendisinin gelmek isteyip helikoptere bindiğini yazıyor. Böylesi muğlak, muammalı ve mütenakız anlatımlarla dolu saatler bile Kurtlar Vadisi’nde “gerçekten daha gerçek” kurgulara vurulmaz mı, vurulur!.. Dizinin 14’üncü sezon sürümü için hazırlıkların şimdi bu yeni oryantasyonla daha da ivme kazanarak harıl harıl sürdürüleceğini tahmin ediyorum. Kanımca yeni bir çıkış yakalayacak, muazzam rağbet görecektir. Hepimize gerçekliğin belirsiz dehşetinden de, içerisine sürüklendiğimiz “ontolojik güvensizlik” hissinden de kaçma yolunda bir sığınak olacaktır. Ve hep söylediğimiz gibi, biz battıkça o çıkacak, Kurtlar Vadisi bin yıl devam edecektir. Hâkimin aracına müdahale şüphesi Anadolu Adliyesi’nde, darbe girişimine yönelik başlatılan soruşturmada 60’a yakın hâkim ve savcının tutuklama kararını veren Sulh Ceza Hâkimi Hasan Akdemir, aracının freni bozularak, kendisine ‘suikast’ girişiminde bulunulduğu şüphesiyle suç duyurusunda bulundu. Önceki gün sabah aracıyla adliyeye gelen Akdemir akşam otoparka park ettiği aracıyla adliyeden ayrıldı. Yolda, frenlerinin tutmadığını fark eden ve aracını servise götüren Akdemir’e servisteki görevliler, frene dışarıdan bir müdahale yapılmış olabileceğini söylediler. Suç duyurusu üzerine, soruşturma başlatıldı. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle