22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 27 Temmuz 2016 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Darbenin çelişkileri Şeytanın sor dediği Darbe girişiminin üstünden 11 uzun gün geçti. Yani zamanıdır, soralım: Darbe gecesi tankların önüne kimler çıktı? Bu yalın sorunun cevabını elbette biliyoruz. Ama bilmek yetmiyor, sorgulamak, irdelemek, hatta hesaplaşmak gerekiyor. Darbenin “darbe olduğu” bile tam belli değilken, ne akla hizmetse “darbeciler” Boğaziçi Köprüsü’nü tutup yine ne akla hizmetse tek yönünü ulaşıma kapatmışken Çengelköy tepelerinden, Kısıklı’dan, Nakkaştepe’den, Libadiye’den, Çamlıca’dan, Kirazlıtepe’den kopup gelen galiba hepsi AKP seçmeni ya da militanı olan yurttaşlar tankların önüne çıktı. Gözü dönmüş darbeciler hedef gözeterek ateş açtı. Vurulanlar “şehit olduk” diye mutlu mu öldüler bilemem; bildiğim tankların önüne dikildiler ve öldüler... Yazıyı ayrıntılara boğmayacağım. Tek tek sayamam. Tankların önüne dikilme, tepeden tırnağa silahlı askerleri durdurmak üzere toplanma, sloganlarla direnme sadece Boğaziçi Köprüsü ile sınırlı değildi. Ankara’da, İstanbul’da askeri karargâhların önünde, Meclis’te, “Saray”da, havalimanlarında, AKP binalarının ve belediyelerinin önünde de aynı direnişlere tanık olduk. Gözden kaçmasın, bütün bunlar henüz Tayyip Erdoğan cep telefonu ile CNN’e bağlanıp “Herkesi sokağa çıkmaya ve direnmeye çağırıyorum” demeden önce başladı. Şeriat bayrağı sallayan, tuhaf kılıklarla “Müslümanlığına Müslümanlık” kattığını sananlar daha sonra, belki birkaç saat sonra ama yine de daha sonra alanlara çıktılar... O yurttaşları Boğaziçi Köprüsü’ne, alanlara, sokaklara çıkaran sebebi sorgulamıyorum. Belki “Siyasal İslam’ın iktidarı tehlikede, kalkın ey cemaatı müslimin” diye din gayretiyle; belki bu iktidarda işleri tıkırındaydı da “Aman musluk tıkanmasın” kaygısıyla sokağa çıktılar. Sonuç değişmiyor: Evlerinde oturup TV’den olup biteni seyretmediler; “Aman başımı belaya sokmayayım” deyip sinmediler... Bir askeri darbe girişimi başlamıştı. Karşı çıktılar ve direndiler... HHH Peki, bizim mahalle? “Mahalle”yi çok geniş anlamda kullanıyorum. Hatta mahalle yerine kasaba filan desem daha doğru bir vurgu olacak... Marksistlerden başlayın, sosyalistlere, sosyal demokratlara, Kemalistlere, ideolojik tercihini salt laiklik üstüne kuranlara kadar çok geniş bir paletten söz ediyorum ve darbenin üstünden 11 gün geçmişken, daha da gecikmeden bu yalın ama önemli soruyu masanın üstüne koymak gerektiğine inanıyorum. Evet, o gece ve ertesi günlerde bizim mahalle ne yaptı? Mahallenin hemen hemen tümünün bir askeri darbeye karşı olduğu veri kabul edilebilir. Ayrıca bizim mahalleden de o gece tankların karşısına dikilenler olabilir. Onları elbette ayrı tutarak soralım: Ancak bir askeri darbeye karşı olmanın eyleme dönüşmüş hali nedir? Herhalde SMS atmak, WhatsApp’tan seslenmek, Facebook’ta, Twitter’de at koşturmak olmasa gerek. Söylemek ve tartışmaya açmak istediğim belli olmuştur. Lafı uzatmaya gerek yok. O gece ve ertesi günlerde bizim mahalle ne yaptı? ESKİ ASKERİ SAVCI ÜÇOK Komuta kademesi 6 ay içinde yargılanır Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Askeri Savcısı Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, “komuta kademesindeki generallerin gafletlerinin hukuki bir karşılığı olacağını” ifade ederek, “En geç 6 ay içerisinde bu komuta kademesinin yargıç önüne çıkacağını düşünüyorum” dedi. Cemaat yapılanmasına karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde mücadele verilmediğini belirten Üçok, “Benim kanaatime göre TSK mücadele etmemenin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti savcılarının yapmış olduğu birtakım soruşturmalarda da onların taleplerine gerekli cevapları vermeyerek bu mücadelenin aksamasına da yol açmıştır” dedi. Darbe girişiminde komuta kademesinin de büyük bir zaafı olduğunu düşündüğünü belirten Üçok, “Katliam yapabilecek kadar gözü dönmüş olan bu kişiler, ne yazık ki şu andaki ve bundan bir önceki (Necdet) Özel dönemindeki komuta kademesi tarafından general ve amiral yapılmışlardır” dedi. ‘En kör olanı Özel’ Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “Darbeci olduklarını anlamadık” açıklamasını hatırlatan Üçok, “Farkında olmuyoruz demek tabii ki buradaki problemi, sorumluluğu ortadan kaldırmıyor. Bu süreçteki en en kör şahıs sayın Özel’di. Bu nedenle böyle konuşması hiç yadırganacak bir şey değil. Komutanlık demek altını tutabilmektir. Bu nedenle ben ölenlerin vebalinin bunlar üzerinde olduğu konusunda hiçbir tereddütüm yok. En geç 6 ay içerisinde bu komuta kademesinin de yargıç önüne çıkacağını düşünüyorum” dedi. l MUĞLA/DHA Hulusi Akar’ın savcılığa verdiği ifadeler de darbeye ilişkin soru işaretlerini ortadan kaldırmadı ALİCAN ULUDAĞ 15 Temmuz darbe gecesi rehin alınan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ortaya çıkan ifadeleri ve bu süreçte verilen diğer ifadeler ile hükümet yetkililerinin açıklamaları bir araya getirildiğinde, çok sayıda çelişkili bilgi ortaya çıktı. Cumhuriyet’in tüm ifadeler üzerinde yaptığı çalışma sonucunda oluşan çelişkiler ve soru işaretleri şöyle: AKAR ve FİDAN NE GÖRÜŞTÜ? AKP’ye yakın gazeteciler, darbe istihbaratının ilk olarak MİT’ten 16.00 gibi Akar’a iletildiğini iddia etmişti. Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi, 16.30’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı haberdar ettiğini yazdı. Selvi yazısında, 18.00’de Karargah’ta önlemlerin görüşüldüğünü kaydetti. Oysa Akar, Fidan’ın Karargâh’a geldiği bilgisini teyit etmedi. Akar, ifadesinde Karargah’taki toplantıya katılanların isimlerini (Salih Zeki Çolak, Yaşar Güler) sayarken Fidan’dan hiç bahsetmedi. Oysa Akar’ın tutuklanan emir subayı Levent Türkkan, 20.00 sularında Fidan’ın Akar’la bir saat görüşme yaptığı iddia etti. Akar’ın Fidan’la görüşmesinde ne konuşulduğu sır olarak kaldı. AKAR NİYE HABER VERMEDİ? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, darbeyi saat 44.5 civarında eniştesinden aldığı bir telefonla öğrendiğini belirterek, “Hemen MİT Müsteşarı’nı aradım ulaşamadım, Genelkurmay Başkanı’nı aradım ulaşamadım” dedi. Başbakan Binali Yıldırım, girişimi saat 21.00’de Cumhurbaşkanı’nı aradığında öğrendiğini belirterek, “İlk olarak Genelkurmay Başkanı’nı aradım ama ulaşamadım. MİT Müsteşarı ile saat 23.00’e doğru görüşebildim” dedi. Akar’ın darbe girişimini 16.00’da haber almasına karşın neden devletin zirvesine haber vermediğine dair ifadesinde tek satır açıklamada bulunmadı. Hakan Fidan’ın nerede olduğu, neden telefonlara yanıt vermediği sorusu yanıtını bulmadı. ‘İkna et yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ TÜMGENERAL MEHMET DİŞLİ’NİN SAVCILIK İFADESİ ORTAYA ÇIKTI 15Temmuz darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı rehine alan cuntacı grubun içinde bulunduğu öne sürülen Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli, savcılık ifadesinde “FETÖ üyesi değilim, sorulmasını bile hakaret sayarım” dedi. Tümgeneral Dişli, özel kalem veya emir subayının araması üzerine Genelkurmay Başkanlığı karargahına geçtiğini dile getirdi. Dişli, “Komutanın odasına girerken o katta özel kuvvet giyimli 23, yüzleri açık ancak tanımadığım şahıslar karşıladı. Komutan’ın odasına girmeden 2 ofis vardır. Birine beni çektiler. ‘Silahlı Kuvvetler duruma, yönetime el koydu. Yurtta Sulh Cihanda Sulh Operasyonu başladı. Komutan’ın da bizimle olmasını istiyoruz’ dediler” ifadelerini kullandı. Orgeneral Akar ile 16 yıldır birlikte çalıştığını, kendisini yakınen tanıdığını anlatan Dişli, “Bana, ‘Sana güvenir, sen ikna edersin, yoksa ikinizi de paketleyip götüreceğiz’ dediler. Bana uçakların havada olduğunu, sıkıyönetim emrinin yayımlandığını söylediler. Bütün komutanların bunun içinde olduğunu söylediler. ‘Olmayanları şu anda alıyoruz. Zaten tutuklanıyorlar’ dediler. Beni Komutan’ın odasına soktular” dedi. Odasına girip durumu Akar’a arz ettiğini bildiren Dişli, yaşananları şöyle anlattı: “Bana ‘Dalga geçecek zaman mı?’ dedi. Kendisine ‘Birazdan canlı yayın olacağını, orada bildiri yayımlanacağını’ söyledim. Yüz ifadesi değişti. Bir süre sonra dışarıdan silah sesleri duyuldu. Bana ‘Bak’ dedi. Ben dışarı çıktım. O sırada 2. Başkan Yaşar Paşa’ya girerken ya da onu götürürken biri vuruldu. Ben ‘Güler’in özel kalemi bu işi organize etti’ Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, mağdur sıfatıyla savcılığa verdiği ifadede, olay gecesi bazı duyumlar üzerine Orgeneral Akar’a bilgi vermek amacıyla telefonla aradığında Genelkurmay Başkanı Emir Subayı Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın “Komutanım Genelkurmay Başkanımız sizi ve özellikle Kurmay Başkanımız İhsan Uyar’ı karargâha bekliyor” dediğini söyledi. Çolak,“Bize silah dayayıp bağırarak, ‘hareket etmeyin emniyetiniz için yapıyoruz’ dediler. Elleri arkadan kelepçeli Orgeneral Yaşar Güler’in odasına alındıklarını söyleyen Çolak, şöyle konuştu: “Odaya girerken İkinci Başkanımızın Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Bünyamin Tuner’in tüm bu olayı içeride organize ettiğini gördüm” dedi. Orgeneral Çolak içeri tekrar döndüğümde işin ciddi olduğunu söyledim. Tekrar yoğun silah sesleri duydum. Bana dışarıdan Yaşar Paşa’yı çağırmamı söyledi. Özel kuvvetçiler beni Yaşar Paşa’ya göndermedi. Sürekli benim üzerimden ‘Komutan kabul etti etti, yoksa ikisini de götüreceğiz’ dediler. Akar çok ağır sözler söyledi. ‘Kim bunlar, hangi devirde yaşıyoruz?’ diye tepki gösterdi. Komutan’a kelepçe takmak için zorladılar. Ben müdahale ettim, ‘Burada konuşuyoruz, Komutan’a eziyet etmeyin, zarar vermeyin’ dedim. Komutan’ın apoletleri düşmüştü, onu alıp tekrardan omuzuna takıp ‘Genelkurmay Başkanımızdır’ dedim.” Siz polisi çekin, biz askeri Dişli, “Kuvvet komutanlarının yakalandığını televizyonlardan takip ettik. Bütün her şeyi Komutan talimat vere rek benim cep telefonum vasıtasıyla, benim üzerimden yapıyordu. Hatta Başbakan ve MİT Müsteşarı’nı benim cep telefonumdan aradı. Cumhurbaşkanı’nı da aradı ama ulaşamadı. Başbakan ve MİT Müsteşarı ile tüm Silahlı Kuvvetlerin kışlalarına dönmesi için talimat vereceğini, ‘Bu adamlar hakkında ne gerekiyorsa yapacağız, insanlarımız ölmesin, siz polisi geri çekin, ben de Silahlı Kuvvetleri geri çekeyim. Genelkurmay’a gideyim’ dedi. Ancak Başbakan Çankaya’ya gelmesini istedi.” Akın Paşa ağzınıza bakıyor Tümgeneral Dişli, Tümgeneral Kubilay Selçuk’un kendisine eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk için “Akın Paşa sizin ağzınıza bakıyor, ‘evet’ derseniz o da bu işe dahil olacak. Akın Paşa bu işte yok” dediğini öne sürdü. l ANKARA ‘TSK kırık dökük güç haline geldi’ REUTERS’İN ANALİZİNDE TSK’NİN DÜZELMESİNİN YILLAR ALACAĞI BELİRTİLDİ Reuters, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk ordusunun kırık dö kalanan 360 general içindeki en üst rütbeli olması örneğini verdi. başındakiler uyarılarımızı görmezden geldi. Ordunun genetik yapısını mahvet kük bir güç haline geldiğine dair bir ha Atlantik Konseyi’nin Türkiye uz tiler, bu da Gülencilerin orduda istedik ber analize yer verdi. Londra merkezli manlarından Aaron Stein, “Türk ordu leri gibi hareket etmesi için alan yarattı” uluslararası haber ajansı, girişimin hızla su artık kırık dökük bir güç ve düzel diye sitem etti. Güvenlik aygıtındaki ye çökertildiğini ama NATO’nun ikinci bü mesi yıllar alacak” dedi. TSK hakkın niden organize oluşun özel harekât po yük ordusundaki bölünmeleri kızıştırıp da yazıları bulunan Gareth Jenkins, “15 lisine daha fazla rol vereceğini belirten gözler önüne serdiğini ve IŞİD, PKK gibi Temmuz’dan beri gördüklerimiz Tür Reuters, bunların şimdiden Erdoğan’ın tehditlerle başa çıkma kabiliyetine dair kiye ve TSK üzerinde gelecek 2030 yıl sarayında daha görünür hale geldikleri soru işaretlerini beraberinde getirdiğini etkide bulunacak bir sürecin başlangı ni aktardı. New York’taki St. Lawrence belirtti. Haftalar önce Suriye sınırını tef cı. Devasa bir etkisi olacak” dedi. Üniversitesi’nin Türkiye uzmanı Howard tiş ederken PKK ve IŞİD’le mücadeledeki rolünden ötürü Türkiye medyasında Ordunun genetiğini bozdular Eissenstat “TSK’nin yeniden inşası birkaç yıl alacaktır ama yapılanmayı ve gü çarşaf çarşaf övülen 2. Ordu Komutanı Balyoz’dan hapse atılmış emekli Gene veni yeniden inşa etmek çok daha uzun Adem Huduti’nin şimdi darbecilikten ya rel Ahmet Yavuz, “Hükümet ve TSK’nin zaman alacak” dedi. l Dış Haberler NİYE KARARGâHTA OTURDU? Hulusi Akar, ifadesinde MİT’in istihbarı üzerine özellikle Kara Havacılık Okulu’nda yapılan araştırmada “gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütaala ettiklerini” söyledi. Bunun üzerine tüm Türkiye’de tank, zırhlı araçların kışlalarından dışarı çıkmaması, helikopter ve jetlerin uçmaması talimatını verdiklerini anlatan Akar’ın gelen darbe tehtidi karşısında karşı birlikleri hazır tutmaması, operasyon timleri oluşturmaması güvenlik açığına neden oldu. Yine darbe girişiminin güçlü şekilde hissedilmesine karşılık Akar’ın kendisini de güvenliğe almayıp Karargâh’ta hiçbir şey olmamış gibi çalışması soru işareti yarattı. NEDEN DÜĞÜNE GİTTİLER? Hulusi Akar, darbe olacağı bilgisini o sırada İstanbul’da düğünde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile Ankara’da bir düğünde olan Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi’ye neden haber vermedi? Ünal’ın Ankara’da alçak uçuş yapan jetleri TV’den öğrendiği Akın Öztürk’ün ifadesinde yer aldı. İki komutan, televizyondan da olsa darbeyi haber aldığında neden düğünü yarıda kesip karargâhlarına dönmedi, önlem almadı? ‘AKAR ORTADA’ NE DEMEK? Hulusi Akar’ın Başyaveri Levent Türkkan, tutuklanan darbecilerden Tümgeneral Mehmet Dişli’nin darbe konusunda ikna amacıyla Akar’ın odasına girdiğini, içeride 5 dakika kaldığını belirterek, “Dışarı çıktığında ‘ortada, girin’ dedi. İçeri girdiğimizde Hulusi Akar, Dişli Paşa ve bizlere hitaben ‘Yanlış yapıyorsunuz, bu böyle olmaz’ dedi” ifadelerini kullandı. Dişli’nin Akar’a ilişkin “ortada” sözünden neyin kastedildiği anlaşılamadı. AKIN ÖZTÜRK DARBECİ Mİ? Akın Öztürk’le ilgili darbeci mi, arabulucu mu muamması çözülemedi. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında Öztürk’ün darbecileri ikna etmesi için görevlendirildiği iddia edildi. Ancak Hulusi Akar, ifadesinde buna değinmedi. Öztürk, kendisine ikna görevini Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın verdiğini söylemişti. Mehmet Dişli ise Akıncılar’a beraber geldiği Akar’ın isteği üzerine Akın Öztürk’ü aradığını, bunun üzerine Öztürk’ün sivil kıyafetlerle üsse geldiğini söyledi. Akar ise Dişli’nin bu iddiasını doğrulamadı. Hulusi Akar, Akın Öztürk’ün helikoptere binmek istemesi üzerine, “Sen burada kal, kızının evi burada” dediğini, ısrarını reddettiğini söyledi. Akın Öztürk, ifadesinde Akar’ın kendisine “Sen burada kal, bunları iyice ikna et” dediğini iddia etti. Mehmet Dişli ise bu konuda, helikoptere binmeden önce Genelkurmay Başkanı’nın Akın Öztürk’e “Sen burada kal bunların kontrolünü bırakma, daha sonra seni helikopterle aldıracağız” dediğini aktardı. DİŞLİ NEDEN HELİKOPTERDE? Hükümet yetkilileri, Hulusi Akar’ın özel kuvvetlerin düzenlediği bir operasyonla kurtarıldığını açıklamıştı. Oysa Akar’ın, darbe sabahı başarısız olduklarını anlayan darbecilerin Akıncılar’da bulunan bir helikopteri vermesiyle kendiliğinden Çankaya Köşkü’ne gittiği anlaşıldı. Tümgeneral Mehmet Dişli, Akar’la birlikte helikoptere neden bindiğine ilişkin bir açıklamada bulunmadı. Hulusi Akar ise bu konuda isteğin Dişli’den geldiğini iddia etti. Akar, helikoptere ateş edilmemesi amacıyla Dişli’nin “Ben telefonla buna karşı irtibat kuracağım” diyerek helikoptere bindiğini kaydetti. İfadeye göre Dişli, helikopterdeyken bazı yerleri aradı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle