25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 23 Temmuz 2016 6 haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bugün biraz nostalji yapayım dedim. 21 Haziran 1999’da “Cumhuriyet’ten Okurlara” köşesinde çıkan “Ne Oldi?” başlıklı yazıyı yorumu size bırakarak alıntıladım. İşte o yazı: Fethullah Gülen’in atv’de izlenen kasetinin ertesi günü yayımlanan gazeteleri görünce, aklıma önce Hikmet Çetinkaya, sonra da Karadenizli vatandaşın ünlü mezarı geldi. Hani şu, “Hastayım tedum, tedum inanmadiniz. Ne oldi?” yazılı olan. Hikmet Çetinkaya (Egelidir ama), yıllardır yazdıklarını görmezden gelen meslektaşlarının haline bakıp “Fethullah tedum tedum, tedum, inanmadiniz. Ne oldi” dese yerden göğe kadar haklı olmaz mı? Tabii bu sözden nasibini alması gerekenler, yalnızca Fethullah Gülen’i öve öve göklere çıkaran köşe yazılarının yetersiz kaldığını sanıp dizi yazılar döşenen meslektaşlarımız ve medyamız değil. 1999’dan Bir Yazı: ‘Ne Oldi?’ Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak Meclis başkanları, başbakanlar, bakanlar, genel müdürler, valiler, kaymakamlar, daha nice devlet görevlileri... Ve tabii demokrasi havarisi olarak ortaya dökülüp demokrasiyi şeriat düzeninde yaşayacaklarını sanarak şeriatçı mollalara göz kırpan “demokrat mollalar”. Ancak, medyanın son tutumunun yadırganması doğaldır, ama yararsız olduğunu söylemek de başka bir haksızlık olur. 24 yıl sonra ayaklarının suya erdiğini görmek, gelecek için ümit vericidir. Laik Cumhuriyetin savunulma sında, bundan böyle kenarından köşesinden tırtıklamadan, şeriatçılara arka çıkmadan yayın yapacakları beklenebilir. Günü gelince “sırtımızda yumurta küfesi yok ya” deyip yan çizme alışkanlığını bu kez yinelemeyeceklerini umarız. Kasetin içeriğinin hukuk açısından değerlendirilmesi görevi önce savcılara, sonra da yargıçlara düşer. Ama işin bir de politik yönü var. 1950’den sonra din olgusu na umut bağlayarak önce Saidi Nursi’ye, sonra da tilmizleri arasında öne çıkan Fethullah Gülen’e bende olan (her dediğini emir sayan) sağcısı ve solcusuyla politikacılara ne demeli? Fethullah Gülen’in kasetindeki görüş ve emirlerin ülke gündeminde yer almasını yadırgayanları yadırgamak yanlış mı olur? Erbakan Hoca da Susurluk skandalı için “fasa fiso” demişti, fakat yanılmıştı. Fethullah Gülen bakalım kendisini nasıl savunacak. İlk açıklaması hiç de yeterli değil. Konuyu çarpıtmaya yönelik olduğu hemen anlaşılıyor. Sanki kendisine, “devlete karşısın” diyen varmış gibi “Ben devlete karşı değilim” diyor. Oysa kasetle ortaya çıkan, “Devleti şeriat düzenine göre kurumlaştırarak, bunca emek ve para harcayarak yetiştirdiği yandaşları eli ile yönetme niyeti.” Takke düştü, şeriat özlemi somutlaştı. Bir tuhaf ‘darbe’ hikâyesi Erdoğan ve Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamaları, kafaları karıştırdı 15 Temmuz darbe girişiminde bir çok “karanlık” orada askerler tarafın Fidan’a ulaşamadığını söyledik dan yollar kesiliyor. Araç ten sonraki “Çünkü telefonları lara köprüye geçit vermi na cevap veremiyorlardı” tüm giye göre, saat 21.00’den sonra darbe girişimden haberdar olduğu anlaşılıyor. Saat 16.00 su nokta henüz aydınlatı yorlar’. Bu haberi alınca cesi dikkat çekiyor. Akar’ın sa larında eniştesiyle konuşan, ar lamazken, Cumhurbaş doğrusu inanmadım da. at 21.30’dan sonra rehin alındı dından Akar ve Fidan’ı arayan, kanı Tayyip Erdoğan’ın, eniştesinden 16.00 EMİNE KAPLAN Ve ben MİT Müsteşarımı ğı, MİT Müsteşarlığı’na da sazı aradım, ulaşamadım. at 23.00 sularında ateş açıldı ancak ulaşamayan Erdoğan’ın en az 5 saatlik süre zarfında na 16.30 gibi haber aldı Genelkurmay Başkanımı ğı dikkate alındığında bu süreye sıl Başbakan ile iletişim kura ğını, Başbakan Bina zı aradım, ulaşamadım” kadar Erdoğan’ın neden iki is madığı sorusunun yanıtı da gi li Yıldırım’ın ise “eşdost, yakın ifadesini kullanıyor. Oysa o sa me ulaşamadığı sorusu yanıtsız zemini koruyor. korumalardan” öğrendiklerini atlerde Genelkurmay Başkanı kalıyor. Acaba “Cumhurbaşkanı Fidan neden açıklaması başta “istihbarat” ol Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Erdoğan’ın Akar ve Fidan’a ulaş Cumhurbaşkanı’nı aramadı?: mak üzere devlet birimlerindeki Fidan’a herhangi bir tehdit ya ması engellendi mi” sorusu akıl Erdoğan, El Cezire’ye yaptığı zafiyeti de ortaya koydu. da saldırı olmaması nedeniyle lara geliyor. açıklamada, “Bana eniştem söy Arayıp ulaşamadı iletişim kurulmasında herhangi bir engel yok. Bu durum, “Akar 5 saat iletişim yok ledi ama başta inanmak istemedim. Sonrasında istihbarat teşki Genelkurmay Başkanlığı’nın ve Fidan, Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan ile Yıldırım ne za latı ve farklı kaynaklardan doğ MİT’ten saat 16.00’da karargâha telefonlarına çıkmadı mı” soru man görüştü?: Erdoğan, “Baş rulandıktan sonra orada ben ve bilgi geldiği açıklaması dikka sunu akıllara getiriyor. bakanımızla iletişim kurma gay Enerji Bakanı gerekli adımları te alındığında o saatlerde MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Mit’e ulaşamadı retinde olduk. Sıkıntılı da olsa atarak Dalaman’a hareket ettik” irtibat kurduk” ifadesini kullan dedi. Erdoğan’ın, önce ulaşama Başkanı’na yönelik herhangi bir Erdoğan’ın, yine Reuters’a dı. Başbakan Binali Yıldırım, si dığı MİT Müsteşarı ile ne zaman saldırı ya da tehdit yok. Bu du yaptığı açıklama, Akar ve yasi parti liderlerine verdiği bil görüştüğü henüz bilinmiyor. rum, “MİT Müsteşarı ve Genel kurmay Başkanı, Erdoğan’ın te lefonlarına çıkmadı mı ya da Erdoğan’ın iki isim ile telefon la görüşmesi engellendi mi” sorularını akla getiriyor. Er doğan, “Başbakanımızla ileti şim kurma gayretine girdik. Sı kıntılı da olsa iletişim kurabil dik” demesine karşın, Başba kan Binali Yıldırım’ın siyasi par ti liderlerine verdiği bilgiye gö re, saat 21.00’den sonra darbe den haberdar olduğu anlaşılı yor. Erdoğan’ın, saat 16.00 gibi eniştesiyle konuştuktan sonra MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı’nı arayıp ulaşamaması na karşın Yıldırım’ı hemen ara yıp aramadığı gizemini koruyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanlığı’nın darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz gecesi neler olduğuna ilişkin açıklamaları, basına bu konuda yansıyan bilgiler, darbe gecesi yaşananları aydınlatmak bir yana, kafaların daha da karışmasına neden oldu. Açıklamalara göre çelişki doğuran ve karanlıkta kalan noktalar şöyle: Mit bilgi verdi MİT’e ihbar saat 13.00’te gitti: Şanlıurfa Siverek ilçesinde 15 polis memuru dün akşam gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesi alınan polisler, öğle saatlerinde elleri kelepçeli olarak adliyeye çıkarıldı. ‘Televizyondan öğrendik’ AKP yöneticilerinin verdiği bilgiye göre, MİT’e ilk darbe hazırlığı yapıldığına ilişkin ihbar İstanbul’da darbe girişime ka ha sonra onlar çıkmışlar ben bir bir ilgim yoktur. Vatandaşa hertıldıkları gerekçesiyle tutuk likte kaldım. Ertesi sabah ordu hangi bir tepki vermedim. Biz 15 Temmuz günü saat 13.00’te lanan, Baştabya ve Topkule’den komutanı adına tümen kurmay darbe olduğunu öğrendik ve tek yapılıyor. Bir AKP yöneticisi, bu çıkan askeri araçlarla ilgili ola başkanı telefon ile bizi aradı ve rar kışlaya geri döndük. Üç araç durumu “Saat 13.00 sularında rak gözaltına alınan subay ve uz polis özel harekâtının bekledi gitmiştik, üç araç olarak döndük. MİT’e rütbeli bir subay gelmiş man çavuşlar, komutanlarının ğini teslim olmadığımız takdir Kışladan çıkışımız akşamüstü ve ‘Herkese görevler veril terör saldırısı olduğunun söyle de içeriye operasyon yapacağını idi. Tam karanlık çökmemişti. di, bu gece yarısından sonra diğini, karargâhtan 3 zırhlı araç söyledi. Biz de sıra halinde aşağı Saatini tam hatırlamıyorum. Kış bir şey yapacaklar’ bilgisini ile yola çıktıklarını ifade ettiler. ya indik. Bana darbeyle ilgili her laya geri döndük orada olayı öğ vermiş. MİT bunun doğruluğu Suçlamaları reddeden üsteğmen hangi bir şey söylenmedi. Dar rendik. Sabah gelen polislere tes nu soruşturup, emin olduktan Gonca Sarıtürk, “Olayları televiz be olayını televizyondan kolor lim olduk.” sonra önce Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay’a gidiyor. Onun ardından da MİT Müsteşarı gidiyor. Fidan’ın ayrılmasından sonra Genelkurmay Başkanı derdest ediliyor” Erdoğan neden kimseye ulaşamıyor?: Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında, saat 16.00 sularında MİT tarafından verilen bilginin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay 2. Başkanı’nın katılımıyla değerlendirildiği belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Saat 44.30 civarında eniştemden bir telefon aldım, bu telefonda ‘İstanbul’da bazı sıkıntılar var. Beylerbeyi Sarayı’nın yondan öğrendik” dedi. du komutanımızın, ‘kışlada kalın İstanbul Cumhuriyet Başsav herhangi bir eyleme katılmayın’ cılığı Terör ve Örgütlü Suçlar demesi üzerine öğrendik.” Bürosu’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan su ‘Emri uyguladık’ bay ve uzman çavuşlar ifadele Astsubay Ahmet Pirim: “Biz rinde şunları söyledi: vatandaşın tep Üsteğmen Lüf kisinden bir ola ti Demirhan: “Tu yın olduğunu gay komutan yar öğrendik. Her dımcımız ayı zaman hangi bir şekil da vekâleten bakan de bir yere mü Yusuf Sarı telefon dahaleye gitme ile beni aradı, ‘en kı dik. Verilen em demli kişi sensin bir ri uyguladık. Bi durum var biz dışa ze terör saldırı rı çıkıyoruz. Emni sını müdahale yet personeline bir etme niyeti ile terör saldırısı var. En emir verildiğini kıdemli sensin. Sen düşündüm. Dar birlikte kal’ dedi. Da Adana İstihbarat Şube Müdürü be ile herhangi Reşat Özdemir gözaltına alındı. Üsteğmen Gonca Sarıtürk: “Baştabya Kışlası’nda üsteğmen olarak görev yapıyorum. 15 Temmuz günü sabah 08.00 gibi mesaiye geldim. Normal görevimizi icra ettik. Akşam 17.00’de servis saatinde silah kaybolduğu belirtilerek görev yerimiz terketmememiz istendi. Bekledik. Saat 19.00 sıralarında toplantı yapıldı ve 1, 2, 4 takımların kalması, diğerlerin gitmesi emredildi. Bunun üzerine biz de kantinde, birlik bölgesinde ve okuma salonunda beklemeye başladık. Beklerken televizyondan bu olayların olduğunu öğrendik. Sabahleyin de polisler gelip teslim olmamızı istediler. l İSTANBUL/Cumhuriyet Başarısız kalkışma ve sonrası Yalanın doğruyla, korkaklığın cesaretle, çıkarcılığın özveriyle, düşünce sefilliğinin akılla, çapsızlığın geniş ufuklulukla, iblisliğin dürüstlükle birbirine karıştığı kaotik ortamlarda ve dönemlerde gerçeklik duygusunu kaybetmemek ve bu gerçeği savunabilmek kolay değildir. Ülkemizin yaşamında bir kez daha ve belki her zamankinden daha çok böyle bir dönemden geçilmektedir. Başarısız bir kalkışmanın ağız birliğiyle lanetlenmesinden daha kolay bir şey yoktur. Bu lanetlemenin, çatışmalarda ölen kalkışmacılar için dini tören yapılmaması, ayrı bir mezarlığa gömülmeleri, hayatta olanlarının ise idam edilmeleri gibi boyutlara taşınması ise insanlık dışıdır, en az o kadar lanetlenmesi gereken şeydir. Bunu öncelikle belirttikten sonra yazımın sınırları elverdiğince düşüncelerimi sıralayayım… Apaçık görülmekte olduğu gibi, ordu başta olmak üzere, eğitim, yargı vb. belli başlı bütün kamu kurumlarındaki cemaatçi örgütlenmenin başlangıcı yeni değildir ve AKP yönetimi sırasında hız kazanarak bugünkü konumuna ulaşmıştır. Bu olgudan çıkarılması gereken mantıksal sonuç ise, AKP yönetiminin de bütün dönemleriyle yargı önüne çıkarılmasıdır.. Yürekli yargıçlardan, savcılardan, hukukçulardan, konuyla ilgili herkesten, yasa ve vicdan gereğini yerine getirmelerini istemek hakkımızdır. HHH Kalkışmanın başarısızlığa uğramasının asıl ve kesin nedeni başta 1. Ordu komutanı olmak üzere üst komuta kadrolarının karşı çıkması, söylenenler doğruysa Genelkurmay başkanının kalkışmaya önderlik etmeyi kabul etmemesidir. Canını kıl payı kurtardığı anlaşılan “anayasal başkomutan”, konuşmalarında bu asıl nedeni gerilere atmaya, üstünü örtmeye özen göstermektedir. Ordunun bundan sonraki konumu ayrı bir irdeleme konusudur. Fakat “meşru cumhurbaşkanı”nı, bu demektir ki yasal düzeni korumaya alan askerden, yasal düzene saldırı nereden gelirse gelsin aynı duyarlılığı göstermesini de beklemek hakkımızdır. Bu duyarlılık görülemezse, korunanın yasal düzenden çok bir partinin iktidarı ve yöneticileri olduğu haklı olarak düşünülebilecektir. Ordudan söz etmişken, yerlerde sürüklenen, linç edilen, aşağılanan erlerle, gözaltı ve tutuklamalarda ağır hakaret ve işkence gördükleri besbelli yüksek rütbeli sanıklardan da söz etmemiz gerekir. Bunlar en ilkel totaliter rejimlerde görülebilecek utanç tablolarıdır. Sorumluların bulunarak yargıya teslim edilmeleri, başta askerin ve onunla birlikte de siyasal yönetimin görevidir. Kalkışmanın başarısızlığa uğratılmasında, aralarındaki katilleri ve gönüllü cellatları bir yana bırakırsak, sokaklara dökülen halkın da katkısı olduğu kuşkusuz ki söylenebilir. Fakat bunu gönül rahatlığıyla yapabilmek için, halkın sokaklara çıkmasının, darbe girişiminin başarısızlığa uğradığının anlaşılmasından önce mi sonra mı olduğunu kesin olarak saptamak gerekir. 15 Temmuz kalkışması, ardında pek çok soru barındırıyor. En büyük çelişki ise, darbeler ve genel olarak siyaset literatürüne istihbarat makamı olarak “enişte” kavramını kazandıran “başkomutan”ın, kendisince ve yandaşlarınca darbeyi önleyen kahraman olarak gösterilme çabalarıdır… HHH Başarısız kalkışma, parlamentoya neredeyse tamamen silinmiş saygınlığını bir ölçüde iade etti… İktidar partisi ve muhalefet partileri ilk kez ortak bir görüşte ve tavırda; dikta girişimleri ve heveslerine karşı parlamenter demokrasiyi savunmada birleştiler. Bu sonuç gerçekten de büyük bir kazanımdır. Kalkışmaya genel başkanlarının ağzından en baştan karşı çıkan CHP yönetimi cesur adımlar atmayı sürdürürse, son olarak OHAL oylamasında da görüldüğü gibi AKP ve Erdoğan “stepne”si olmayı sürdüren MHP bu yönetimden kurtulabilirse, HDP parlamenter demokrasi savunuculuğunda daha inandırıcı olabilirse, darbecilik asıl o zaman yenilgiye uğrayacak ve geçmişte kalacaktır. Bir yandan “gazi parlamento” söylemine ve “yüzde elli”yi şimdilik bir yana bırakmış görünerek “millet” kavramına sarılan Tayyip Erdoğan ve yandaşları ise, dikta heveslerinden vazgeçmezlerse, asıl darbeyi, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ezici çoğunluğunun darbesini yemekten kurtulamayacaklardır. YARIN HEPİMİZ TAKSİM ALANINDAYIZ. Generaller böyle esir alınmış 15 Temmuz gecesi Moda Deniz Kulübü'ndeki baskına ait yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın da aralarında bulunduğu komutanların rehin tutulduğu anlar yer alıyor. Moda Deniz Kulübü’ne heli kopterle gelen ve üzerlerinde havacı kamuflaj kıyafetleri olduğu görülen darbeciler, Ünal ve kızını evlendiren Orgeneral Mehmet Şanver’le beraber komutanların ellerini arkadan bağlayarak yere yatırıyor. Darbeciler komutanları alarak helikopterle uzaklaşıyor. Darbeciler erlerin kıyafetleriyle kaçmış 15Temmuz darbe girişiminin son toplantısının girişimden 1 gün önce Yeşilköy’deki Hava Harp Okulu’nda sivil haldeki 20 subay ve generalin tarafından yapıldğı tespit edildi. Toplan general Hasan Küçükakyüz, Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve Tuğgeneral Kemal Akçınar'ın da katıldıkları tespit edildi. Halkın arasına karıştılar tıya katılan İstanbul 66. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Kamera kayıtların incelenmesinde toplantıya, Yeşilköy Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay, Tüm Toplantıya katılan ve darbeye kadar Hava Harp Okulu'nda kalan bazı general ve subayların, darbe başarısız olduktan sonra erlerin elbiselerini satın alarak giydikleri ve halkın arasına karışıp izlerini kaybettiği ileri sürüldü. Aleviler Meclis’e gidiyor Darbe girişimi protestolarında Malatya, Hatay, İstanbul ve Ankara’da Alevi mahallelerine yönelik tacizlerin ardından Alevi örgütleri, Alevi Bektaşi Federasyonu’nun çağrısıyla önceki akşam Ankara’da olağanüstü toplantı yaptı. Toplantıda, bu yaz planlanan gençlik kamplarının iptal edilmesine, alanlara inilmemesine ve oluşturulacak komisyonun TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ı ziyaret etmesine karar verildi. l MEHMET MENEKŞE C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle