19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 23 Temmuz 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yargılama Sincan’da haber 11 Gözaltı sürelerinin 78 güne çıkarılabileceğini belirten Bozdağ, darbe yargılamaları için özel mahkemeye gerek olmadığını, davaların Sincan’da görüleceğini söyledi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, darbe girişiminin ardından başlayacak yargılamaların cezaevinin bulunduğu Sincan’da yapılacağını açıkladı. Bozdağ, CNNTürk’te darbe sonrası yargılamalar hakkında açıklamalar yaptı. Bozdağ, “O gün akşam 22.00’yi biraz geçerken, müsteşarım aradı. Uçaklar uçuyor, bir hareketlilik var dedi. Ben de yetkilileri aramaya başladım. Bir kısmına ulaşamadım. Başbakan’a ulaştım, bir darbe teşebbüsü olduğunu ifade ettiler” dedi. Bozdağ, bireysel suçlarda 24 saat, toplu suçlarda 4 gün olan gözaltı sürelerinin uzatılabileceğini söyledi. Bozdağ, “Arkadaşlar çalışıyor. Mevcuttan uzun olacağı kesin. İlk etapta 78 gün olup gerekli olduğunda uzatılması şeklinde düşüncemiz var” dedi. Darbecilerin Sincan’da yargılanacağını belirten Bozdağ, “Çok ciddi sayıda gözaltı, tutuklama var. Bu davaların görülmesi ve duruşma salonlarını bizim düşünmemiz ge rekiyor. Ankara’daki duruşma salonlarında bunların görülmesi imkânı yok. Büyük bir alana ihtiyacımız var. Bakanlık olarak tedbir aldık. Yargılamaların yeri Sincan tarafında.  Özel bir mahkemeye gerek yok. Darbe teşebbüsünde bulunanları hangi ağır ceza yargılayacak belli. Yargılama uzun süreceği için bu mahkemelere başka iş verilmeyebilir.” Kurunun yanında yaşın da yanma endişesinin her yerde olduğunu belirten Bozdağ, “Bende de var. Bunu engelleyecek olan yargıdır” dedi. Gülen için ABD’ye Bozdağ, Fethullah Gülen’in iadesi konusunda şunları söyledi: “ABD’ye FETÖ ile ilgili 4 iade dosyasını gönderdik. Acil tutuklanma talebini ilettik. Adli merciler de taleplerin ulaştığını açıkladı. . Karşılıklı görüşerek bu konuyu değerlendirmeyi ifade ettiler. Bakanlıktan uzman gönderebiliriz, hatta ben de ABD’ye giderek bu konuyu değerlendirebiliriz.” l ANKARA Gözaltı süresi 20 güne çıkabilir AKP’de, önceki gün toplanan MYK’da, darbe gecesi yaşananlar, istihbarat zaafiyeti ve OHAL kapsamında çıkarılacak KHK’lerin içeriğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. Hükümetin OHAL kapsamında çıkaracağı KHK’lerde önceliğin gözaltı süresinin uzatılmasına verileceğini belirten AKP yöneticileri, “Önümüzdeki hafta ilk KHK’ler çıkar. Gözaltına alınan kişi sayısının çok fazla olması nedeniyle acil olarak gözaltı süresinin uzatılması gerekiyor. İlk aşamada 78 gün olabilir. Ancak ihtiyaca göre 20 güne kadar uzatılabilir” değerlendirmesini yaptı. Acil kararların alınması için YAŞ toplantısının bir hafta öne çekildiğine dikkat çeken parti yönecileri, komuta kademesinin tamamen değişeceği, tutuklanan ve gözaltına alınan general ve amiral sayısının fazla olması nedeniyle TSK’deki rütbe sisteminin de KHK ile değiştirilebileceğini belirtiyor. l EMİNE KAPLAN ALA: Jandarma İçişleri Bakanlığı’na bağlanacak İçişleri Bakanı Efkan Ala, dün katıldığı NTV’de bir şey yok. Hükümetin hızlı karar almasını sağlayacak bir Erdoğan’ın OHAL ilan edil imkân veriyor.” Erdoğan’ın mesinin ardından devlet istihbarat zafiyetine iliş kurumlarının yeniden yapı kin söylemlerinin ardından landırılacağına ilişkin sözle Ala, darbe girişimi istihba rine açıklık getirdi. Ala’nın ratının Emniyet’le paylaşıl “sistem zafiyeti var” diye maması hakkında “İstihbarat rek açıkladığı yeni devlet Emniyet’e verilmeliydi. İstih yapılanmasına göre, Jan barat zafiyeti izah edilebilir darma Genel Komutanlı bir konu değil. Ne olursa ol ğı İçişleri Bakanlığı’na bağ Efkan Ala sun bize haber verilmeliydi” lanırken, Milli Savunma Ba dedi. Tekrarlanmaması için kanlığı ve Başbakanlık için yeni dü gereken işler yapılacak” dedi. Ala, zenlemeler getirilecek. ayrıca dün 10 bin 856 kişinin pasa Darbe girişiminin ana unsuru ola portunu iptal edildiğini açıkladı. rak görülen Jandarma Genel Komutanlığı için Ala, jandarmanın ye Fidan, Ala’yı aramış tiştirme, atama ve görevden alma yetkilerinin İçişleri Bakanlığı’na devredileceğini söyledi. Ala, yeni yapılanmaya ilişkin “Bu yapı darbe üretiyor, çünkü güç dağılmamış. Silahlı kuvvetlerde güç tek yerde toplanmış. Demokratik ülkelere bakın darbe yapılmıyor çünkü nereyi ele geçirecekler. Bu yapıyı öyle bir kurgulamalıyız ki bir daha Türkiye’de darbe olmamalı” dedi. CNNTürk’te de açıklamalarda bulunan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile darbe girişimi sırasındaki görüşmesini açıkladı. Ala, “Fidan’ın telefonunu açtım, ‘Darbe oluyor, bizi bombalıyorlar’ dedi” diye konuştu. Ala, yaşadığı rahatsızlık nedeniyle görevi bırakan Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi için , “Son senesiydi. Bir daha dönmeyecek” ifadesini kullandı. 11 bin pasaport iptal Ala, 3 aylık OHAL kararı hakkında da şöyle konuştu: “Biz OHAl’i devleti düzene sokmak için ilan ettik. OHAL ilan edilince devlet kanun üstü kararnameler çıkarma yetkisine sahip oluyor. Bir de darbe girişimi soruşturmalardaki kamu görevlileri bakımından hızlandırılabilir. OHAL hükümete bazı olanaklar veriyor ama bunlar kullanılacak diye Muhalefeti dinlemedik Bazı sivillere asker kıyafeti giydirilerek iç savaş ortamı oluşturulmak istendiğini vurgulayan Ala, “Darbecilerle hareket eden eski emniyetçiler var, bir kısmı gözaltında bir kısmı kaçtı. MİT saldırısına kadar biz muhalefeti, ondan sonra muhalefet bizi bunlar hakkında dinlemedi” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet NUMAN KURTULMUŞ: Zafiyet olduğu açık Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, darbe girişiminden uçakların alçak uçuş yapmaya başladığı an haberinin olduğunu anlattı. Kurtulmuş, istihbarat zafiyeti ile ilgili olarak, “Devletin üst düzey yöneticileri darbeye yakın ya da darbe olduğu anda haberdar oluyorsa zafiyetin olduğu açıktır” dedi. Sorunun yapısal olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, “Yapısal sorunları gidermek için ne yapılması gerekiyorsa yapılır” dedi ancak “İsimler hiç önemli değil” demesi de dikkat çekti. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, NTV’nin sorularını yanıtladı. 15 Temmuz akşamını anlatan Kurtulmuş, “O akşam uçaklar havalanmaya Ankara üstünde alçak uçuş yapmaya başladığı andan itibaren bizim haberimiz oldu. Ben eve geçerken arkadaşlar Ankara üstünde alçak uçuş oldu dediler. Başbakan, Cumhurbaşkanımız ve ilgili kişiler bu işten geç haberdar oldu” ifadelerini kullandı. Yönetim zafiyetlerinin hepsinin giderilmesi gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, “Devletin üst düzey yöneticileri darbeye yakın ya da darbe olduğu anda haberdar oluyorsa zafiyetin olduğu açıktır. Burada yapısal bir sorun var isimler hiç önemli değil zaten isimleri konuşmuyoruz. TSK kendi içerisinde bunları önlemeye muktedir olamadı. Bu yapısal sorunları ortadan gidermek için ne gerekiyorsa yapılır” dedi. Suikast uyarısı Kurtulmuş, kayıp askeri personel tartışmasına ilişkin “Birliklerine henüz dönmemiş olanlar var. Bunların bir darbe tehdidi içinde olma ihtimali yok ancak belki bireysel anlamda suikast teşebbüsleri, provokasyon tehditlerine karşı uyanık olmak lazım: Bunların ortaya çıkaracağı provokasyonlar olabilir, bilgi kirliliğine itibar etmediğimiz sürece bunları engelleriz” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Saray’da sürpriz görüşme 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında istihbarat zafiyeti var diyen Erdoğan dün MİT Müsteşarı Fidan’la bir araya geldi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, darbe girişimi ile ilgili ilk bilgiyi eniştesinden öğrendiğini söylemesi ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ulaşamadığını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kri tik bir görüşme gerçekleşti. Fidan, dün akşam saatlerinde, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Görüşmenin haftalık olağan görüşme kapsamında olduğu ileri sürüldü. Fidan ile Erdoğan dev let günü kapsamında son görüşmelerini 30 Haziran’da gerçekleştirmişlerdi. Kulislerde görüşmede Fidan’ın istifasını sunmuş olabileceği, ileriki günlerde görev değişikliğinin beklendiği konuşuluyor. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Sen kimsin, haddini bil!’ TBMM ziyaretinde Erdoğan Türkiye’nin kredi notunu düşüren S&P’ye çattı Darbe girişiminin ardınadan Meclis’i ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kredi notunu düşüren S&P’ye çattı. S&P’ye, “Biz senin üyen falan değiliz ki. Sen kimsin ya, sen haddini bil! Türkiye ile ilgili böyle bir açıklama yapma yetkisine sahip değilsin. Açıklama siyasidir, Türkiye düşmanlığından kaynaklanmaktadır” dedi. Ziyaretin saati ilk olarak 18.00 olarak duyurulmuştu ancak Erdoğan’ın MİT Müsteşarı ile yaptığı görüşme nedeniyle ziyaret saat 20.00’de gerçekleştirildi. Erdoğan, “Meclis’in düştüğü bu hali görünce büyük bir hüsran yaşadığını” kaydetti. “Bu teşebbüste bulunanlar sadece askeri kılık kıyafet içerisinde, buna bürünmüş, teröristlerdir” diyen Erdoğan, “Milletime şu çağrıda bulunuyorum: İkinci bir talimata kadar sakın meydanları boş bırakmayın. Nihai kararı milletimizle vereceğiz, biraz sabır” dedi. Erdoğan, kamuoyunda dillendirilen “darbenin başka etapları olacak” dedikodularına da sert tepki gösterdi: “İkinci, üçüncü eta Erdoğan, Meclis’te polis mangası tarafından karşılandı. bı var diyorlar bu darbenin, açıkca söylüyorum, ne kadar etabı varsa hepsiyle beraber gelin”. Meclis’in durumunun “dünyaya örnek olduğunu” ifade eden Erdoğan, “Eğer Batı, gerçekten demokrasiye inandığını savunuyorsa, bize sağdan soldan, ikircikli tavırlarla, parantez içi kınamalar yapmasınlar. Biz, şu anda Dışişlerimiz vasıtasıyla, tüm dünyaya bu tablonun videolarını, fotoğraflarını göndereceğiz. Bunları gördükten sonra, halkın oylarıyla iktidar olmuş bir hükümete, seçilmiş bir Cumhura bundan sonra kolay kolay çıkıp da diktatör demezler” diye konuştu. Çok sayıda gözaltı ve tutuklamaları eleştirenlere, Erdoğan “Gecikmiş adalet, adalet de ğildir. Bunun hükmü yerine getiriliyor” sözleriyle tepki gösterdi. OHAL’in ekonomide sorun yaratmayacağını, devletin yatırımlarına devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı, özel sektörün de yatırımlarına devam etmesini istedi. Erdoğan OHAL ilan edildi diye bazı ürünlere yüksek fiyat uygulamasına girenlere, “Eğer böyle bir yanlış teşebbüsün içinde olanlar varsa, bilsinler ki tepesine devletimiz biner” diye seslendi. ‘İdam’a karşılık yok Erdoğan’ın Saray’daki camide cuma namazı kıldıktan sonra kendisini bekleyenlerin “idam isteriz” sloganına yanıt vermemesi dikkat çekti. l ANKARA/Cumhuriyet Otokrasi riski ve direnme imkânları Menfur darbe girişimi ağır bir insani bedel ödenerek bastırıldı ama batan geminin geride bıraktığı anafor gibi, ardında büyük bir karmaşa, tedirginlik ve birçoğunun yerindeliği şüpheli karşı önlem furyası bıraktı. Tasarlayanları ve uygulayanları kim olursa olsun, böyle bir darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında olağanüstü önlemler almak doğaldır. Darbe başarılı olsaydı akacak kanı hatırlatmaya gerek yok. Hayatta kalmış olanlar bugün bunları ne konuşuyor ne yazabiliyor halde olacaktı. Olağanüstü hal kararı hükümet tarafından hemen değil, darbe bastırıldıktan dört gün sonra alındı. Çünkü bu kararın esas amacı, darbenin olası artçılarına karşı önlem almak değil, darbe sonrası başlayan arındırma operasyonunu kolaylaştırmaktı. Birkaç gün içinde ortaya çıkan on binlerce kişilik şüpheli listeleri içinde, çok büyük ağırlıkla Gülen Cemaati ile az veya çok, yakından veya uzak bir gönül bağı, menfaat, destek ilişkisi olmuş kişilerin yer aldığı anlaşılıyor. Darbenin beyin takımı ve asli uygulayıcılarının bu cemaat çevresi olduğu iddiası yürürlükte olduğuna ve bu konuda güçlü karineler bulunduğuna göre, bu karşı darbenin çok büyük oranda Gülen Cemaati ve mücavir alanına yönelmesi kaçınılmazdı. Buna karşılık bu darbe teşebbüsüne ordu içinde sadece Gülenci subayların katılmadığını, bu iş için gençliğinden beri formatlanmış standart TSK subaylarının da bu darbede aktif rol oynadıklarını bugün ne iktidar ne muhalefet dile getirmek istiyor. Demokratik muhalefetin bunu da ısrarla sorgulaması gerekmez mi? Olağanüstü hal ilanı karşısında şaşırmak değil, bu yönetim tarzının sonuçlarından endişe etmek ve bu sonuçlara karşı demokratik muhalefetin bütün enerjisini teksif etmesi gerekiyor. Demokratik gelenekleri güçlü, güçler ayrılığı ilkesinin gerçekten çalıştığı, kamu bürokrasisinin büyük bir oranda partizanlığa değil liyakata dayandığı bir ülkede, olağanüstü hal temel hak ve özgürlükleri zedeler. Otoriter bir rejimde ilan edilen olağanüstü hal ise otoriter rejimi katmerleştirir, hiper otoriter bir rejim yaratır. OHAL’in nasıl işlediğini, bunu yıllarca yakından tanımış, mağdur olmuş olan Türkiye’nin Kürt illerinin sakinleri biliyorlar. OHAL uygulamaları, OHAL ilan edilmeden önce işlenen vahim hak ihlallerine ila ve olacak. Tayyip Erdoğan ve AKP yö netimi, “ne istedilerse verdikleri” çevrede yer alanları, veren el kendileri oldukları için elbette çok iyi biliyorlardır. Ancak Gülen Cemaati sempatizanı olmak veya bu cemaatin desteğiyle bir mevkiye gelmiş olmak, sınav sorusu hırsızlığına, iktidarla elbirliğiyle yapılan hüllelere ve benzeri yasadışı işlemlere dayanmıyorsa, hiçbir koşulda suç teşkil etmediğini, etmeyeceğini demokrat muhalefetin ısrarla dile getirmesi gerekiyor. X spor kulübü darbe teşebbüsünde bulunsa, bu kulübün bütün sempatizanları suçlu veya zanlı olabilir mi? Bu son derece kapsamlı temizlik operasyonu, AKP iktidarının yıllarca çok yakın işbirliğinde oldukları için yakından tanıdıkları ve şimdi gerçekten çok korktukları Gülen Cemaati üyesi ve sempatizanı kadroları temizlemekle yetinmiyor. Bütünüyle dağılmış durumda olan devlet kurumları yeniden düzenlenirken, yaratılan büyük boşluğun gerçek bir AKP devleti kurulması yönünde doldurulması, tanzim edilmesi hedefleniyor. Dünkünden de daha yekpare bir AKP devleti kurma olanağı veriyor. Demokrasi hattında mücadele bugün Türkiye toplumunun parlamenter rejime, yönetimin serbest seçimlerin sonuçlarına dayanmasına ve halkın az veya çok ve motivasyonu ne olursa olsun, darbecilere karşı sokağa dökülmüş olmasına sırtını vermelidir. İktidarın liyakat yerine partizanlığa yıllarca göz yumması, hatta bu konuda yakın işbirliği içinde olmasının bugünkü felaketin kaynağında yer aldığı ısrarla dile getirilmelidir. “Yüzü Kıble’ye dönük olma”, “alnı seccadeye değme” veya “adamımız olma” anlayışına dayalı bir devlet örgütlenmesinin, kabile devleti yaratmanın yanında, nasıl büyük bir güvenlik zaafı içinde olduğunu çok açık biçimde gördük. Bunun farklı aidiyet simgeleriyle (Erdoğan’a biat, Milli Görüş kökeni, aile referansı, parti referansı, vs...) yeniden tesis edilmesi riski çok büyük. Buna karşılık Tayyip Erdoğan’ın muhalefetin sırtına keyfine göre yükleyeceği bir kambur kalmadı. Şimdi muhalefet iktidardan çok daha güçlü bir sesle ve meşruiyetle hesap sorma, karşı çıkma ve demokrasi patikasına dönüşü talep etme olanağı elde etti. Şimdi hem otokrasiye çok daha yakınız hem de buna karşı mücadele etmenin siyasaltoplumsal zemini daha güçlü. Ohal kararına tepkiler sürüyor Darbeleri önlemenin yolu özgürlükleri genişletmek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 3 ay sürecek olan Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesinin ardından, tepkiler gelmeye devam ediyor. Uluslararası Af Örgütü Amnesty Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, darbe girişimi sırasında meydana gelen yasadışı cinayetleri ve insan haklarına karşı işlenen ağır suçların sorumlularının adalet önüne çıkarılmasının çok doğal olduğunu belirterek, “Ancak, farklı düşüncede olanlara saldırmak ve idam cezasını geri getirmekle tehdit etmek adil değil. Türkiye’de gazetecilerin, politik aktivistlerin ve hükümeti eleştiren kişiler de yargılanarak hapse atılıyor. Şimdi bunun sivil topluma da yayılması riski var. Bu yüzden Türkiye Hükümeti’nin her zamankinden daha fazla insan haklarına, kurumların bağımsızlığına ve hukuk devleti kurallarına saygı göstermesi önem taşıyor; bunu darbe girişimcileri yapmadılar” diye konuştu. İktidarın sicili bozuk İstanbul Barosu, OHAL’in; anayasamızın 120 ve 121. maddelerinde düzenlendiğini belirterek, “OHAL, özel bir hukuki rejim ise de hukuk devletinin, başta yaşam hakkı, işkence ve kötü muameleye uğramama hakkı, masumiyet karinesi ve savunma hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına, “askıya” alınmasına, hukuk dışı uygulamalara cevaz veren bir müessese değildir” ifadeleri yer aldı. Öte yandan, siyasi iktidarın, olağanüstü hal dışında anayasaya ve hukuka uygun davranma bakımından demokrasi sicilinin, OHAL döneminde ne denli hukuka uygun hareket edileceği konusunda ciddi bir endişe yarattığının vurgulandığı açıklamada, “Nitekim, daha ilk günden, Başbakan Yardımcısı’nın, OHAL boyunca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “askıda” olduğu yönündeki hukuki içerik taşımayan beyanı, endişelerimizi daha da artırmaktadır” dendi. Gazetecilere tırpan Gazetecilere Özgürlük Platformu da “Darbeleri önlemenin en etkin yolu özgürlükleri genişletmektir. OHAL uygulamasıyla bireyin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı önlemlere başvurulmaması en büyük dileğimizdir. Özellikle kamu yayıncılığı yapan kuruluşlarda gerçek suçluların yanında sırf muhalif oldukları için bazı gazetecilerin de görevden uzaklaştırılmalarını doğru bulmadığımız vurgulamak isteriz” l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle