22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Erdoğan ve Putin ağustosta yüz yüze görüşecek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına göre Putin, Türkiye’de seçilmiş hükümetin yanında yer aldıklarını belirterek Erdoğan’a, ailesine ve Türk halkına geçmiş olsun dileğinde bulundu. İki liderin görüşme sırasında, ağustosun ilk haftasında yüz yüze görüşme konusunda da mutabık kaldıkları öğrenildi. l ANKARA/ Cumhuriyet Pazartesi 18 Temmuz 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 Darbe girişimi ‘geçen asırdan kalma’ Türkiye’de olupbitenler dünyayı da şaşkına çevirdi. Reuters, ‘Tuhaf biçimde 20. yüzyıldan kalma bir darbeydi, 21. yüzyıl teknolojisine ve insanlarına yenildi’ dedi Dünyanın önde gelen haber ajanslarından Reuters, okuyucularına Türkiye’deki darbe girişimini şu ifadelerle özetledi: “Tuhaf biçimde 20. yüzyıldan bir darbeydi, 21. yüzyıl teknolojisi ve insanlarına yenildi.” Ajansın haber analizine göre ‘Yurtta Sulh Konseyi’ Erdoğan ve onun giderek otoriterleşen hükümeti devirmeye çalışırken isyancı general ve albaylar son savaşlarını veriyor gibi görünüyordu. Ancak İstanbul’da yaşayan askeri uzman Gareth Jenkins’in tabiriyle “Darbe iyi planlanmıştı ama 1970’lerden bir senaryoyu kullanıyordu”. Darbe girişimine sahne olan Türkiye, 2016 yılındaki modern bir Batı devletinden ziyade 1973’teki Şili ya da 1980’deki Ankara’yı anımsatıyordu. Cumhurbaşkanı bir tatil beldesindeyken haftasonu harekete geçen darbeciler başlıca havalimanını ele geçirmiş, Meclis’e tanklar göndermiş ve TRT ekranlarından sokağa çıkma yasağı ilan etmişti. Fakat AKP liderlerinden kimseyi yakalayamayan darbeciler özel televizyonları, cep telefonu sinyallerini ya da sosyal medya ağlarını karartamadı. Bu da Erdoğan ve hükümet yetkililerine hızla destekçilerini sokağa dökülüp darbeye direnmeye çağırma imkânı verdi. İletişimle karşı darbe Sık sık sosyal medyaya müdahale etmekle, gazete ve televizyonları susturmaya çalışmakla suçlanan Erdoğan, darbeye direnirken düşmanlarını iletişim teknikleri kullanarak yenen ‘devrimcilerin’ izinden yürümüş oldu. Reuters, 1517’de matbaayla Katolik kilisesine karşı isyan başlatan Protestan rahip Martin Luther’den 1979’da Fransa’da doldurduğu kasetlerle İranlıları Şah’a karşı ayaklandıran Humeyni’ye uzanan geleneğe dikkat çekti. Sosyal medyanın hükümetlerin haberleri ve protesto seslerini bastırmasını zorlaştırmasına da İran örneği ni verdi. İran’da 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerine hile karıştırıldığını savunan ‘Yeşil Hareket’ protestoları YouTube, Twitter ve Facebook’ta yayımlanan mesajlarla büyümüş ve tüm ülkeyi sarmıştı. Halbuki 1991 yılında SSCB’nin son lideri Gorbaçov’a yönelik darbe girişiminde, Kırım’daki yazlık evinde tutulan Gorbaçov Moskova’da yaşananları yalnızca radyodan takip edebilmiş, darbeciler üç gün boyunca kontrolü ellerinde tutmuştu. Ancak Türkiye’de olduğu gibi karşı taraftan direniş beklemedikleri, çabuk çözülen ve teslim olan acemi askerlere bağımlı kaldıkları için darbe başarısız oldu. Reuters, Türkiye’deki olupbitenleri daha çok 1981’de İspanya’daki darbe girişimine benzetiyor. Parlamento binasına dalan isyancı askerler, Kral Juan Carlos’un başkomutan üniformasıyla televizyondan ulusa seslenerek anayasaya uyulması çağrısı yapmasının ardından aradıkları desteği bulamamıştı. ABD’den darbecilik suçlamasına tepki Washington, Bakan Süleyman Soylu’nun “Darbe girişiminin arkasında ABD var’ açıklamasına tepki gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Mevlüt Çavuşoğlu’nu araya rak rahatsızlığını iletti. İddia ve imaların “tama men yanlış” olduğunu vurgulayan Kerry, bu durumun iki devlet arasındaki ilişkilere zarar vereceğinin altını çizdi. KERRY Kerry, Türk hükümetini itidalli davranmaya ve soruşturmada hukukun üstünlüğüne saygı göstermeye çağırdı. Daha sonra açıklamalarda bulunan Kerry, Gülen’in iadesi için resmi talep ulaşmadığını, Türkiye’nin kanıt ve sağlam yasal te mel sunması gerekeceğini belirtti. Firariler yargı önünde Ermenistan’da ‘aynı panik’ Türkiye’de darbe girişimiyle sarsılmışken komşu ülke Ermenistan’da darbe paniği yaşıyor. Başkent Erivan’da dün silahlı bir grubun polis merkezini basması sosyal medyada darbe söylentilerine sebep oldu. Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi’nin açıklamasında, silahlı bir ayaklanmanın söz konusu olmadığı, sabah saatlerinde düzenlenen saldırda Erebuni Polis Merkezi’nin saldırganlar tarafından ele geçirildiği ve içeridekilerin rehin alındığı belirtildi. Saldırıda bir polisin öldüğü, üç kişinin yaralandığı kaydedilerek rehinelerden ikisinin serbest bırakıldığı, diğer 7 rehine için de uzlaşma sürecinin devam ettiği ifade edildi. ‘Sokağa çıkın’ Facebook’ta yayımladıkları videoda hükümete karşı sokağa çıkma çağrısı yapan saldırganlardan ilki “Siyasi mahkumların salıverilmesini istiyoruz. Hemşerilerimiz... Hepiniz sokağa çıkın” derken, diğeri “Biz üzerimize düşeni yapıyoruz, siz de yapın” ifadesini kullandı. Uzmanlar, saldırganların “Kurucu Meclis” adlı muhalefet grubuna yakın olabileceğini savundu. İddialara “Kurucu Meclis” tarafından bir açıklama gelmezken medyada yer alan haberler bu savı destekledi. Saldırganların ilk amacının, haziran ayında yasadışı silah bulundurmaktan tutuklanarak hapse gönderilen Kurucu Meclisi Sekreterlik Koordinatörü ve “Nor Hayastan” (Yeni Ermenistan) muhalif siyasi hareketi üyesi Jirayr Sefilyan’ın serbest bırakılmasını sağlamak olduğu konuşuluyor. Helikopterle Yunanistan’a kaçan 8 asker ülkeye kaçak girmekten yargılanıyor Darbe girişimi ardından İstanbul’daki birliklerinden helikopterle Yunanistan’ın Dedeağaç (Aleksandrupoli) kentine kaçan 8 asker bugün yargı önüne çıkıyor. Türkiye’de can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle iltica talebinde bulunan 3 binbaşı, 3 yüzbaşı ve 2 astsubay ‘ülkeye kaçak girmek’ suçlamasıyla yargılanacak. Kahve ikram ettiler Dedeağaç’a indikten sonra rütbelerini söken askerler önceki geceyi polis merkezinde geçirdi. Dün sabah basının yoğun ilgisi altında adliyeye sevk edilen subaylar, elleri birbirine bağlı ikişerli gruplar halinde binaya girerken boştaki elleriyle yüzlerini kapadı. Savcı beklenirken askerlere Yunanistan’ın meşhur soğuk kahvesi ‘frape’ ikram edildi. Sorguladığı askerler hakkındaki ‘iki ülke dostluğunu bozma’ suçlamasını derhal düşüren Dedeağaç Savcısı Ana Nikitopulu, subayları ‘sınırı kaçak geçmek’ suçlamasından Suçüstü Mahkemesi’ne sevk etti. 4 kadın hukukçu Savcı Nikitopulu’nun yanı sıra askerlerin savunmasını yapan 3 avukatın da kadın olması ilginç bir tesadüf oldu. Selanik Barosu’na kayıtlı Menya Polihroni, Katerine Dapuda Sığınmacı askerlerin kullandığı Kara Şahin tipi helikopter, Dedeağaç’a giden TSK personeli tarafından teslim alınarak geri getirildi. ni ve Elia Marinaki’nin verdiği bilgiye göre askerler darbede rol almadıklarını, yaralıları helikopterle taşımak için görevlendirildiklerini, polisler üstlerine ateş açınca canlarını kurtarmak için Yunanistan’a kaçtıklarını savunuyor. Tümü evli ve 30’lu yaşlarda olan askerlerin ailelerinin güvenliğinden endişe ettiği belirtiliyor. Yunan kaynaklarına göre başvuruların incelenmesi 2 hafta sürebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda görüşen Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras, başvuruların “hızla” inceleneceği sözü verse de sürecin uluslararası hukuk ve insan hakları sözleşmelerine “mutlak saygı” içerisinde yürütüleceğini vurguladı. Kınamaya Mısır çelmesi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Türkiye’deki şiddet ve huzursuzluk ortamına yönelik hazırladığı kınama metni Mısır’a takıldı. “Tüm taraflar seçilmiş hükümete saygı göstermeli” ifadesine itiraz eden Mısır, “Güvenlik Konseyi’nin Türk hükümetini ya da başka bir hükümeti ‘demokratik ya da demokratik olmayarak seçilen’ şeklinde tanımlama konumun Sisi da olmadığı”nı sa vundu. Mısırlı diplomatlar bu ifadenin “demokratik ve anayasal prensiplere ve hukuğun egemenliğine saygı duyulması” olarak değiştirilmesini önerdi ancak bu noktada müzakereler tıkandı. BM’deki diplomatlara dayandırılan habere göre BM Güvenlik Konseyi bu itiraz nedeniyle Türkiye’deki darbe girişimini kınayan bir bildiri yayımlamaktan vazgeçti. 2013’te dev protestoların ardından İhvancı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren ordunun başındaki Abdülfettah Sisi daha sonra cumhurbaşkanlığına seçilmiş, Ankara Sisi hükümetini tanımadığını açıklamıştı. ‘Erdoğan’a açık çek olmasın’ Fransa Dışişleri Bakanı JeanMarc Ayrault, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişimini muhalifleri susturmak için kullanmaması gerektiğini söyledi. Ayrault, “Darbeyi kınamak önemliydi. Ama Türkiye’de hukukun üstünlüğünün işlemesini istiyoruz. Bu Erdoğan için bir açık çek değil” dedi. Türkiye’nin IŞİD’le mücadeledeki rolünde güvenilirliğine dair soruları yanıtlayan Fransız bakan, “Türkiye büyük bir ülke ama son günlerde yaşananlar soru işaretleri doğuruyor” diye konuştu. Ne askeri Ne sivil cunta Türkiye insanının demokratik anayasal haklarını kullanarak yaptıkları barışçı gösterileri “darbecilik” ilan etmekten çekinmemiş olanlar, hakiki darbe neymiş gördüler. Ancak Gezi’de “darbeci” yaftası yapıştırdıkları insanların niçin darbelere karşı olduklarını bile idrak ettiklerini zannetmiyorum. Demokrasiyi kullanarak iktidara gelmiş siyasal İslamcı bir iktidarın yine demokrasi gereğince sandıkla gitmeyeceğini defalarca kanıtlamış olmasının çaresizliğini hissetseler bile... O zaman tekrar edelim. Türkiye’nin medeni ve demokratik zihniyeti daha gelişmiş eğitimli insanlarının, yani “Gezicilerin” darbelerle de, linçle de, kafa kesmeyle de işi hiç olmadı. Ölüme, gazlanmaya, yuhalatılmaya reva görüldüklerinde bile... Bunun sebebi en sert eleştirilerin dile getirildiği bir sistemin askeri darbelere yeğ olduğunu bilmelerindendir. Asker postalı altında değil özgürce yaşamak arzularındandır. HHH Maalesef Türkiye insanının çaresizliği alçaklıklar arasında sıkışıp kalmak. Bir halk devrimini sağlayacak toplumsal taban ortada yokken bu memleketin Meclis’ini bile bombalayarak askeri darbeye kalkışanlar bir tarafta... Darbeyi fırsat belleyip otoriter rejimlerini pekiştirmek için harekete geçenler öte yanda... HHH Darbenin analizini yapacak sağlam bilgileri haiz değiliz. Pek çok soru baki. İnsanda “tiyatro” izlenimi veren “amatörlük” müdür, yoksa tasfiye edileceğini anladığı söylenen Cemaat kliğinin “panikle giriştiği kalkışma” mıdır? Ordu içinde “küçük bir grubun” harekete geçtiği öne sürülürken darbe niçin Emniyet tarafından bastırılmıştır? Niçin daha ilk saatlerde darbeye karşı açıklamalar yapan komutanlar gözaltına alınmakta? TSK içinde topyekun Atatürkçülere tasfiye ile “siyasal İslamcı ordu” mu kurulmaya çalışılmakta? “Darbe matematiği” dış bağlantı gerektirirken, ilkbahardan bu yana Türkiye için darbe senaryoları çizen Amerika’daki bazı kesimlerin rolü var mıdır, varsa nedir? Uçaklarının düşürülmesinin hışmı geçmemişken, Rusya lideri Putin’in Erdoğan’ı ilk arayan olması, “kuvvet kullanılarak yönetimin değiştirilmesine karşı çıktığını” iletmesinin Türkiye’nin olası rotası için manası nedir? Yahut Erdoğan’ın Suriye politikalarının zıddı bir konumdaki İran’ın Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in “Türkiye demokrasisinin cesurca savunulması” vurgulu tweet’inin sebebi hikmeti nedir? Bütün bu soruların yanıtları için çok erken. Bildiğimiz darbeci zihniyetin hep geri teptiği ve son tahlilde memlekete hep zarar verdiği... HHH Maalesef darbeden en fazla çıkar sağlayacak olanlar memleketi bu karanlığa sürükleyenler; demokrasiyi kendi güçlerini, zenginliklerini pekiştirmek ve hırslarını tatmin için araç kılanlar. Ve ilk sonuncunun son yılllarda eski ortaklarını tasfiye üzerinden yürüttükleri “sivil darbenin” pekiştirilmesi olacağı görülüyor. Siyasal İslamcı hükümetin şimdiden sokaklarda kitlesini seferber etmeye çalışması, Alevi mahallelerde provokasyonlar yaratılması, darbeye karşı duran muhalif medyayı susturmaya girişilmesi ve idam cezası ile başkanlık sistemi söylemlerine yönelinmesi işaretler. Türkiye’nin son beş yılda yaşadıklarından zerre bir şey öğrendiklerini zannetmiyorum. HHH Her koşulda Meclis’te askeri darbeye karşı durmuş muhalefete büyük görev düşüyor. Umarız ülkeyi açık sultanlığa taşıyacak bir başkanlık sistemine de aynı kararlılıkla karşı çıkarlar. Zira demokrasi güçlerini toparlamak ve darbeden yeni darbeler çıkartmak için seferber olanları engellemek gerek. “Beceremezler” diyenlerin sesini yazarken bile işitiyorum. Umudumuzu yitirmeden demokrasi mücadelesi vermekten başka çaremiz yok. Zira çözüm ne askeri cuntada ne de sivil cuntada. ABD polisine yeni saldırı Dallas’ta beş polisin öldürülmesiyle sarsılan ABD, Louisiana eyaletinin başkenti Baton Rogue’dan gelen yeni saldırı haberinin şokunda. Silahlı bir saldırganın hedef aldığı polislerden üçü öldü, dördü yaralandı. Bir görgü tanığı saldırganın siyahlar giymiş, yüzü örtülü olduğunu söyledi. NBC saldırganın öldürüldüğünü öne sürdü. İki hafta önce yine Baton Rogue’da Alton Sterling ve hemen ardından Minnesota’da Philando Castile adlı iki siyahi vatandaşın polis şiddetine kurban gitmesi ile protestocular sokaklara dökülmüştü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle