19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 12 Temmuz 2016 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Suriyeliler değil Erdoğan babamız olmak istiyor Ben yıllardır boşuna yazıp söylemiyorum, “Erdoğan’ın iç politikası neyse dış politikası da odur, bu ikisinin arasında bir fark yoktur” diye... Hatta, “Erdoğan’ın iç politikası, dış politikasını rehin almıştır; dış politika, iç politika için yapılır hale gelmiştir” de diyorum. İşte, içi dışı birbirine geçmiş bir politikanın son örneği... Medyadan aktarıyorum. Kaynak hürriyet.com.tr... Başlık: “Erdoğan, Bulgar bakana sigarayı bıraktırdı”. Olay, 9 Temmuz’da NATO Zirvesi’nin yapıldığı Varşova’da geçiyor. Erdoğan, fuayede Bulgaristan Dışişleri Bakanı Daniel Mitov’u sigara içerken görmüş. Haber şöyle: “Sigara içme kabinindeki Mitov’un yanına giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bulgar bakana sigarayı bıraktırdı. Mitov da sigara paketini imzalayarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdi.” Erdoğan’ın kendi memleketinde sigara içerken gördüğü vatandaşlarına müdahale edip, ellerindeki sigaraya ve üzerlerindeki pakete el koyması yıllardır vakai adiyeden sayılır olmuştu. “Sigarayı bıraktım de bakayım” diye mübalağalı biçimde yüklendiği vatandaşa, adı, soyadı ve telefon numarasını el koyduğu paketin üzerine yazdırıp, konunun takipçisi olacağı hakkında her seferinde gözdağı verdiğini de görüyoruz. Bunun benzerini, yabancı bir ülkenin hükümet üyesine ilk kez doğrudan tatbik etmiş oluyor. Daha önce 2010’da Almanya Başbakanı Merkel’in hayretten fal taşı gibi açılmış gözlerinin önünde yapmıştı ama mekân İstanbul’du, mağduru da kendi vatandaşıydı... TürkAlman Ekonomi Forumu’nda, bir genç görevlinin sigarasını alıp kırmıştı. Şimdi, Bulgar Bakan Mitov’a yaptıklarından, Erdoğan’ın bu otoriter sigara karşıtlığına kendisini fena kaptırdığını anlıyoruz. Ülkesindeyken bulunduğu ortamda kimin elinde sigara görse müdahale ediyor ya... “İçeride şahin, dışarıda güvercin” demesinler diye midir nedir, uluslararası toplantılarda da böyle bakanların, başbakanların elindeki sigarayı toplamaya devam ederse, önüne bu Mitov gibi kibar insanlar çıkmayabilir her zaman ve sert kayaya toslayabilir. Bizden söylemesi... Bir de Erdoğan’ın bu sigara karşıtlığını provokatif amaçla kullanacaklar da olabilir elbette. Her neyse, Erdoğan’ın nefret ettiği her şeyi yasaklama eğili minde olduğunun farkındayız. İşte, sigaradan da nefret edi yor. Bu nefret, bir noktaya kadar mazur görülebilir. Sigara kanserin bir numaralı nedeni; bunu herkes biliyor. Üstelik kokusu da berbat. Lakin Erdoğan’ın sigara nefretinin, el koymak, imha etmek ve sigarayı bırakma sözü almak gibi reaksiyonlar şeklindeki tezahüründe ise toplum sağlığını koruma kaygısının ötesine geçen bir saik var. Erdoğan’ınki politik bir eylem. Sigarayı bıraktırma bahanesiyle, ceberut iktidarının üzerimize basarak yükselen sütunlarını tahkim ediyor. Erdoğan babamız olmak istiyor. “Ben sizin babanızım. Tabii ki babanızın yanında sigara içemezsiniz. Babalar çocuklarını içerken yakaladığında, elinden sigarayı alır” demiş oluyor. Erdoğan’ın bu totaliter ruh ve zihin dünyası, bizleri Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür, eşit ve reşit vatandaşları olarak görmesine engeldir. İdealindeki koyu istibdat düzenine, biz çocuk olarak kalmaya devam ettikçe ya da çocuklaştıkça varacak. O da bunu bildiğinden kerli ferli insanlara çocuk muamelesi yapıyor. En çok da maiyetindekilere... 20 Nisan’da, 40’ıncı İktisatçılar Haftası’nın bir panelinde Bülent Somay’ın söyledikleri, Erdoğan’ın Türkiye’nin babası olma sevdası ile sigara eylemleri arasındaki rabıtayı kurmakta bana ilham kaynağı oldu. Somay, “baba figürünün istisnai durumlar tarafından üretildiğini” söylemiş ve Erdoğan’ın da baba olmak için içeride ve dışarıda savaş üreterek, istisnai durum yaratmaya çalıştığından bahsetmişti. Evet, Erdoğan “baba adayı”dır. Erdoğan’ın bir babaya dönüşmesini önlemenin tek yolu onun babalığını reddetmektir. Madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye’nin bütün ihtiyacı, Tunus’taki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcımı çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır. Yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin. Sigara sağlığa zararlı bir alışkanlıktır; kötü bir baba ise sigaradan daha da zararlıdır. Not: Bayramda yazdım, tatil sırası bana geldi. 22’sine kadar ara veriyorum. KAYMAKAMDAN MUHTARA MUHTIRA: Cem yapmanıza tolerans gösteriyoruz İKLİM ÖNGEL dıracaksınız artık size toleransı Kahramanmaraş’ın Sivricehöyük köyünde 108 gün mız yok” dediğini söyledi. “Kaymakamın bu sözleri nefret suçu kapsamındadır” diyen Öztunç, dür bir direniş yaşanıyor. Ço şöyle konuştu: “Bu bakış açı ğunlukla Alevi nüfusun yaşadığı sı Türkiye’de AKP hükümetinin köyde yurttaşlar, kurulmak iste Alevilere karşı uyguladığı baskı nen Suriye mülteci kampına kar nın bir başka boyutudur. Kabul şı cemevinin yanın etseniz de etmeseniz da kurdukları ça de cemevlerinde ibadet dırda direniyor. An yapılır ve yapılacaktır. cak kurulan çadır, Dulkadiroğlu Kayma bu aylar içinde de kamı ve Kahramanma falarca Emniyet raş Valisini Alevi top güçleri tarafından lumundan özür dile kaldırıldı, köylüler meye davet ediyorum.” tarafından tekrar kuruldu. Son ola ‘Yok öyle şey’ rak dün sabah sa Türköz ise iddialara atlerinde güvenlik ilişkin Cumhuriyet’e güçleri çadıra bir kez daha müdale Mehmet Türköz şu açıklamayı yaptı: “Yok öyle bir şey, kim ederek, çadırı kal söylemiş onu. Çadı dırdı, köylülerin direnişi ceme rın kaldırıldığından bilgim var. vinde devam ediyor. Oraya biz değil valilik bakıyor. CHP PM Üyesi Ali Öztunç, Sadece bizim sınırlarda oldu Dulkadiroğlu Kaymakamı Meh ğu için biz oradaki olaylara ba met Türköz’ün çadır kaldırılma kıyoruz, asayiş olarak bakıyo dan bir gece önce Sivricehöyük ruz yani. Yoksa oranın tama köy muhtarını arayarak “Biz si mına ilgili vali yardımcısı olu zin cem yapmanıza tolerans gös yor. Bizim muhtarla telefon ko teriyoruz, izin veriyoruz. Ceme nuşmamız her zaman oluyor, vine misafirlerinizin gelmesi bugün de oldu. Bugün de ara ne izin veriyoruz. Ama siz ça dım görüştüm, problem yok.” dır kuruyorsunuz. O çadırı kal l ANKARA TOKİ kurtarılacak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli sığınmacılar için “Ülkemizin belli yerlerine yerleştirelim. Hatta gerekirse, TOKİ’nin elinde boş konutlar var” sözlerinin ar dından başlayan TO Kİ tartışması büyü yor. TOKİ verilerine OZAN ÇEPNİ göre, son 10 yılda inşa edilen 558 bin konuttan, yoksul ve dar gelirliler için yapılan ancak sa tılamayan 170 bini, Erdoğan’ın for mülü ile resmi rakamlara göre sa yıları 3 milyona yaklaşan Suriyeli lerden “şanslı” olanlara verilecek. Erdoğan, TOKİ konutlarının han gi koşullarda verileceğini ve bu ko nuda ayrılan kaynağı açıklamaz ken, konuyu “ilgili bakanlıkları mız, istihbarat teşkilatımız bir ça lışma yapsınlar” diyerek geçiştir mesi de dikkat çekti. Erdoğan’ın sözlerinin arkasında, TOKİ’nin de ğerli konutlarını Arap sermayesine satılabilmesine olanak sağlayacak bir yasa hazırlığı olduğunu vur gulayan CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, “Suriye politikası başından sonuna yanlıştı. Bu açık lamalar gösteriyor ki geleceği de yanlış olacak” diyerek yaşananlara tepki gösterdi. Erdoğdu, bu formü Erdoğan’ın Suriyeli sığınmacıların boş TOKİ konutlarına yerleştirilebileceğini açıklaması krizdeki TOKİ müteahhitlerine umut ışığı oldu. CHP’li Erdoğdu, “Fahiş kârlar yaratılacak” dedi. lün ilk olarak Güneydoğu’da operasyonlarda yıkılan Sur, Nusaybin gibi bölgeler için kullandığına dikkat çekerek, “AKP’nin politikalarında yaratılan ihtiyaç ile yapılan ihalelerden yandaşlarına kaynak aktarmak ve finansman sağlamak üzerine bir ekonomi modeli var. ‘Yeniden yapacağız’ diyerek TOKİ müteahitlerine alan açmak istiyorlar. Konutlar devlet tarafından satın alınacağı için de maliyetinin çok üzerinde fahiş kârlar ve rantlar yaratacak şekilde satılacak” dedi. Satılık vatandaşlık Suriyeliler’in yoksul olanlarına değil, meslek ve para sahibi olanlarına vatandaşlık vermenin “vatandaşlığı satmak” olacağını vurgulayan Erdoğdu, “TOKİ şu an itibarıyla finansal bir kriz içerisinde. Bir taraftan sattıkları dairelerle açılan davalarda yüz milyonlarca lira tazminat ödüyor, diğer taraftan da yeni konut satışları yapılamıyor. Dış politika anlamında yaratılan sıkın tı ekonomide derinleşerek büyüyor. Son dönemde yabancılara konut satışını ihracat sayacak düzenlemeler üzerinde konuşuluyor. Ben bunu genellikle Körfez kökenli fonların bu ülkede alacağını, Türkiye’de yüzde 30 ucuz konut aldıktan sonra da bütün yurttaşlarımızı bu konutları Arap fonlarının kiracısı olacağından kuşku duyuyorum. Bu vatan toprağının satılmasıdır” dedi. Erdoğan’ın TOKİ konutlarını plansızca dağıtmasının geri dönüşü olamayacak sorunlar yaratacağını kaydeden Erdoğdu, “Bu uygulamayla Suriyelilerin yaşadığı gettolar yaratılabilir. ‘Karıştırbarıştır’ mantığıyla bir yerleştirme yapılırsa, Maraş’ta olduğu gibi önümüzdeki 3040 yıl boyunca çok ciddi çatışmaların sahne olacağı bir ülke haline geliriz” dedi. Aykut Erdoğdu TOKİ’nin boştaki evleri Erdoğan’ın sözlerinin ardından gözlerin çevrildiği TOKİ’de, satılamayan evler konusunda yaklaşık 70 bin konut ile başı İstanbul çekiyor. İstanbul’da orta ve alt gelirliler için inşa edilen 60 bin konutun yanında, TOKİ’nin Emlak Konut bünyesinde “kaynak geliştirme” adı altında yüksek fiyatlara satılmak üzere inşa edilen 55 bin konut daha bulunuyor. TOKİ verilerine göre, bu evlerin yalnıza 40 bini satılabilmiş durumda. İstanbul’un ardından ise boş konut sayılarında hedef olabilecek Ankara, Erzincan, Gaziantep, Konya, Van, Kayseri, Bingöl, Ağrı ve Trabzon gibi şehirler geliyor. TOKİ verilerine göre, boş konut sayıları: Ankara: 4 bin 465, Erzincan: 3 bin 761, Bingöl: 2 bin 395, Ağrı: 2 bin 373, Konya: 2 bin 529, Kayseri: 2 bin 422, Gaziantep: bin 753. Öte yandan resmi internet sitesinde yer alan verilere göre de, TOKİ’nin 54 ilden yaklaşık 13 bin konutunun satış süreci açık ilan ile devam ediyor. DBP’DEN TEPKİ: Nüfus yapısı değiştirilecek ŞANLIURFA’DA SURİYELİ PROTESTOSU Şanlıurfa’da yaşayan Sedat Alındı adlı yurttaşı kolundan bıçaklayan 4 kişi, Alındı’nın cep telefonunu alarak kaçtı. Olayın ardından çoğunluğu çocuk bir grup yurttaş Suriyeli sığınmacıları protesto etti. Bazı kişilerin ellerinde sopalar bulunması dikkat çekerken kalabalık “Urfa’da Suriyeli istemiyoruz” sloganı attı. Kalabalık adına konu şan Türk Meydanı Mahalle Muhtarı Mustafa Sarıkınacı, “Artık ne huzur, ne de can güvenliğimiz kaldı. Bir an önce bu kişilerin insanlarımıza karşı gasp ve hırsızlık olaylarının önüne geçilmesini istiyoruz” dedi. Bir mahalle sakini ise “3 gün önce bir çocuğumuzu gasp edip bıçakladılar. Çocuk ölümden döndü” dedi. l ŞANLIURFA / DHA BEYŞEHİR’DE YOĞUN GÜVENLİK Konya’nın Beyşehir ilçesinde çıkan kavgada bir Suriyeli ve bir Türk’ün ölümüyle sonuçlanan kavganın ardından ilçede yoğun güvenlik önlemleri alındı. Kentin birçok noktasına polis araçları ve TOMA’lar konuşlandırıldı. İLTİCA VE GÖÇ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ BAŞKANI ÇORABATIR: Suriyelilere karşı kampanya faydasız ALİ ÇELİKKAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemce sıkça dile getirdiği ‘Bazı Suriyelilere vatandaşlık verilmesi’ konusunu uzun yıllar Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde görev alan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır ile konuştuk. Çorabatır, “Cumhurbaşkanı vatandaşlık konusunu dile getirmeye başladığından beri sosyal medya ve bazı gazetelerde Suriye aleyhtarlığı başladı. Plajda eğleniyorlar diye vatandaşlık konusunun Suriyeliler aleyhinde bir kampanyaya dönüşmesi ne Türklerin ne de Suriyelilerin işine yarar” dedi. n Türkiye’deki Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Mülteci hukuku açısından mültecilere ev sahibi yapan ülkelerin vatandaşlık verme sorumluluğu olmamasıyla birlikte, Cenevre Anlaşması’ndaki 34. maddede devletlerin mültecilere vatandaş lık verilmesi teşvik edi otomatik olarak başvura liyor. Mültecilik netice cağını sanmıyorum, çün de geçici bir statü. Bu açı kü kaybedecekleri şeyler dan bu son gelişmeye po olacaktır. Cemil Bayık’ın zitif bakılabilir. Fakat bu ‘Kuzey Kürdistan’a Suri rada pratik bir sorun var. yeliler yerleştirmesin’ de Daha bu insanlara her mesi de ırkçı bir tavır. O hangi bir mülteci statü da etnik temizlik mantı vermedi. Geçici koruma ğının başka bir boyutu. altında deniliyor. Dolayı Tıpkı 1930’larda Yahudi sıyla daha mülteci olma lerin Trakya’da istenme dan vatandaşlığa atlama mesi gibi. ne kadar doğru bilemiyo Metin Çorabatır n Son zamanlarda rum. Sadece Suriyeliler bazı gazetelerde Suri hatta Suriyelilerin bir bölümü için yelilere aleyhinde yapılan ya çıkan bir yasa ayrımcılığa yol aça yınlar hakkında ne düşünü bilir. Cenevre Sözleşmesi tam ola yorsunuz? Sahilde bir grubun rak uygulanmalı. Tam olarak bun ‘Suriye’ diye bağırması, halkın dan bahsediyorum. Mülteci statü bir kesimi tarafından milliyet sü, seçme ve seçilme hakkı dışın çilik olarak görüldü. da pek çok hak tanıyor. Cumhurbaşkanı vatandaşlık n Erdoğan Suriye halkını kul konusunu açtığından beri sosyal lanmak mı istiyor? Bu sürecin medya ve bazı gazetelerde Suri ardında bir art niyet olduğunu ye aleyhtarlığı başladı. Hüküme düşünüyor musunuz? tin sundukları açıklanmalı. Plaj Cumhurbaşkanı’nın artarda ge da eğleniyorlar diye vatandaşlık len açıklamaları var ama detayla konusunun Suriyeliler aleyhin rı yok. Çifte vatandaşlıktan bah de bir kampanyaya dönüşmesi sediliyor. Suriye vatandaşlığından ne Türklerin ne de Suriyelilerin çıkmaları gerekecek mi? Herkesin işine yarar. Demokratik Bölgeler Partisi’nin ( DBP), hafta sonunda Diyarbakır’da yaptığı parti meclisi toplantısının sonuç bildirgesinde, Suriyelilede vatandaşlık verilmesiyle Alevilerin ve Kürtlerin yaşadığı bölgelerin demografik yapısının değiştirmek istendiği belirtildi. DBP PM’nin 910 Temmuz’da Diyarbakır’da yapılan toplantısının sonuç bildirgesi yazılı olarak açıklandı. AKP’nin Suriye politikasını rant ve devşirme yaklaşımının ardından şimdi de Suriyeli sığınmacılar üzerinde geliştirdiği kaydedilen açıklamada “AKP uzun zamandan beri Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılara mülteci ve çalışma hakkını vermekten kaçındı. AKP hükümeti ‘vatandaşlık hakkını verelim’ politikasını öne çıkararak, Suriyeli sığınmacı durumunu politik bir malzeme ye dönüştürmesi yanında esas amaçlarında birisinin de Alevilerin ve Kürtlerin demografik yapısını değiştirme hesabı içinde olduğu görülmekte. Kamuoyunun AKP’nin Suriyeli sığınmacılara karşı hileli politikaya karşı sesini yükseltmeye çağırıyoruz” denildi. Yıkıcı politika AKP’nin Türkiye’yi çıkmaza sürüklediği belirtilen açıklamada “ AKP’nin içe ve dışa yönelik yürüttüğü otoriter, baskıcı, kutuplaştırıcı, mezhepçi ve savaş yanlısı politika, hem Türkiye toplumu açısında ve aynı zamanda bölge halkları üzerinde çok ağır düzeyde yıkıcı sonuçlara yol açmıştır. Son dönemde bazı ülkeler ile ilişkileri yeniden düzeltme adı altında yaptığı manevra tükenişin malumudur. Suriye’de iç savaşın başlamasından bu yana AKP hükümeti Rojava’ya ve Kürt halkına karşı, karşıt bir politika sergileyerek IŞİD, ElNusra ve diğer selefi çete gruplarına her türlü imkân ve destek sunarak, Kürt halkının kazanımlarına saldırttı” denildi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle