15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 30 Haziran 2016 Gürpınar’da saldırı: 1 sivil öldü Van’ın Gürpınar ilçesindeki Güzelsu Karakolu’na PKK’liler tarafından önceki gece saat 21.00 sıralarında bomba yüklü araçla intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 2 asker ile 2 vatandaş yaralanırken, PKK’liler karanlıktan yararlanarak dağlık alana kaçtı. 40 yaşındaki Nihat Peker, kaldırıldığı Van YYÜ Dursun Odabaş Tıp Merkezi’nde yaşamını yitirdi. Saldırının tahribatı gün ağarınca ortaya çıktı. Saldırıda karakolun büyük bir kısmında hasar meydana gelirken, tahribatın daha fazla olmasını ise beton duvar önledi. Patlama ve çatışmada mahalle içersindeki bazı işyerleri de hasar görürken, ekipler olay yerinde inceleme yaptı. l VAN/ DHA Derik’te bomba: 2 şehit Mardin’in Derik ilçesine yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki Denktaş ile Alibey köyleri arasında PKK’liler tarafından daha önceden yola düzenen patlayıcı, dün saat 15.10 sıralarında Kızıltepe Jandarma Özel Harekât Komutanlığı’na bağlı askerleri taşıyan Kirpi tipi zırhlı aracın geçişi sırasında uzaktan kuman da ile infilak ettirdi. Saldırıda uzman çavuşlar Samet Şare ve Yusuf Atal şehit oldu, 3 asker de yaralandı. Saldırının ardından bölgeye ambulanslar ile takviye askerleri birlikler sevk edildi. Yaralı askerleri Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçesi Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. l DHA haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 SAVAŞ KALKAN HakkımıŞEHİT EŞİ İSYAN ETTİ: helal etmiyorum Evinin önünde şehit edilen Erdem Ünal’ın cenaze töreninde öfke vardı. Tabuta sarılan acılı eş, “Sebep olanlara hakkımı helal etmiyorum” diyerek gözyaşı döktü KURUL KARAR VERMEDİ Yarbay Alkan’a ceza soruşturması SERTAÇ EŞ Kardeşi şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze törenindeki yakınması ile Türkiye’nin gündemine gelen Yarbay Mehmet Alkan’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihracının istendiği disiplin soruşturması Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) Yüksek Disiplin Kurulu’nda dün görüşüldü. Alkan hakkında 11 Mayıs’ta Osmaniye’de gazi ve şehit yakınları ile yaptığı bir toplantıdaki açıklamaları nedeniyle açılan soruşturma hakkında JGK Yüksek Disiplin Kurulu henüz kararını vermedi. Yarbay Alkan’a yönelik disiplin soruşturmasının yanı sıra ceza soruşturmasının da açıldığı, ifade vermesi için JGK Savcılığı’na çağrıldığı ancak raporlu olması nedeniyle ifade vermeye gitmediği öğrenildi. Kurul’a Alkan’ın avukatı olarak katılan Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, heyetin konuşmaları dinlediğini ve not aldıklarını söyledi. Dünkü görüşmeye 40 civarında avukat da vekil olarak katılmak istedi, ancak yalnızca 3 kişinin talebi kabul edildi. Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde önceki akşam iftar yapmak için sivil kıyafetle evine giderken PKK’lilerin evinin önünde düzenlediği silahlı saldırıda şehit olan Uzman Çavuş Erdem Ünal ile Lice ilçesinde PKK’lilerin roketatarlı saldırısında şehit olan Uzman Çavuş Ayhan Kara için Diyarbakır Asker Hastanesi’nde uğurlama töreni düzenlendi. Şehitlerin tabutları alınırken Uzman Çavuş Erdem Ünal’ın tabutuna sarılan eşi Derya Ünal gözyaşları içinde, “Hayır götürmeyin. 1 yaşındaki çocuğumun hakkını helal etmiyorum. Hiç kimse koruyamadı onu. Nerede kameralar? Hepinizin elleri kanlı. Açın ellerinizi bir bakın. Herkes köşkünde yaşıyor. Nerede Erdem? Bitti değil mi tören? Herkes görevini yerine getirdi. Bunla ra sebep olanlara hakkımı helal etmiyorum. Çocuklarıma kim hesap verecek?” diye gözyaşı döktü. Şehit eşi Derya Ünal güçlükle tabutun başından alınırken, 7 yaşındaki kızı Eylül de tabutu öperek ayrıldı. Törenin ardından şehitlerin cenazeleri memleketlerine uğurlandı. Eşinin tabutuna sarıldı Tokat Havaalanı’na getirilmesinin ardından şehidin cenazesinin konulduğu helikoptere çocuklarıyla birlikte binen Derya Ünal, eşinin Türk bayrağına sarılı cenazesine sarılarak gözyaşı döktü. Şehit Erdem Ünal’ın cenazesi Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Çayözü köyünde toprağa verildi. Anne Kadriye Ünal, “Kuzum sana nasıl kıydılar” diyerek gözyaşı döktü. Şehidin kardeşi Emre Akdemir, “Abi tek sen ölmeseydin de senin yerine ben ölseydim” diyerek gözyaşı döktü. Sinir krizi geçirdiler Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde düzenlenen bombalı saldırıda şehit olan polis Mustafa Yıldırım, Elazığ İzzetpaşa Camisi’nde düzenlenen törenin ardından Gümüşkavak Mahallesi’ndeki aile mezarlığında toprağa verildi. Törende şehidin babası Muhlis Yıldırım ile kardeşleri Fatih ve Ceylan güçlükle ayakta durdu. Lice ilcesindeki saldırıda şehit olan uzman Çavuş Ayhan Kaya’nın memleketi Konya’nın Ilgın ilçesinde büyük acı yaşandı. Sinir krizi geçiren babası İsmet Kaya ile şehidin 6 aylık eşi Dudu Kaya, ambulansla hastaneye kaldırıldı. l Yurt Haberleri CAN DÜNDAR’A SİLAHLI SALDIRIDA BULUNAN ZANLI HÂKİM ÖNÜNDE Azmettirici zanlı da meğer mağdurmuş! MECLİS SABAHLADI AKP’den yargıda çifte tasfiye EMİNE KAPLAN TBMM Genel Kurulu’nda, önceki gün akşam saatlerinde İstanbul Havalimanı’ndaki canlı bomba saldırısının düzenlendiği saatlerde Yargıtay ve Danıştay’ı tasfiye eden yargı paketinin görüşmeleri sürdürülüyordu. AKP, eleştirilere karşın genel kurulu dün sabah saat 06.00’ya kadar çalıştırdı. AKP, gece yarısı getirdiği önergeyle Danıştay’da görevi sona erdirilecek üyelerin idari yargıda görevlendirilmesiyle ilgili maddede değişiklik yaptı. Mevcut tasarıda, “HSYK Genel Kurulu tarafından Danıştay üyeliğine seçilip görev süresi sona erenlerin HSYK Genel Kurulu tarafından, Cumhurbaşkanı tarafından, Danıştay üyeliğine seçilip idari yargıda bir göreve atanmak isteyenlerin HSYK Genel Kurulu tarafından idari yargıda uygun bir göreve atanması”nı öngören hükümdeki atama yetkisi HSYK Genel Kurulu’ndan alınarak HSYK 1. Dairesi’ne verildi. Bu değişiklikle, görev süresi sona erecek Danıştay üyelerinin idari yargıda nereye sürgün edileceğine bile iktidara yakın üyelerin çoğunlukta olduğu 1. Daire karar verecek. Aynı hükmün Yargıtay üyeleri için de getirilmesi bekleniyor. Görüşmeler sırasında MHP’nin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun görev süresinin 2018 yerine 2019 yılına kadar uzatılmasına ilişkin önergesi kabul edildi. CANAN COŞKUN Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a MİT TIR’ları davasının karar arasında Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde silahlı saldırı düzenleyen Murat Şahin’in de aralarında bulunduğu 3 sanık hâkim karşısına çıktı. Sanık Şahin toplumu uyandırmak için Dündar’a silahlı saldırıda bulunduğunu, Dündar’ın eşi Dilek Dündar müdahale ettikten sonra yine silahını ateşlediğini söylerken, sanık Ergün Celep de “En az Can Dündar kadar mağdurum” dedi. İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 8 yıl 10 aya kadar hapsi istenen tutuklu sanık Murat Şahin ve kasten yaralama, azmettiricilik ve silahla tehdit suçundan 6.5 yıla kadar hapisleri istenen tutuksuz sanıklar Ergün Celep katıldı. Duruşmada ifade veren sanık Şahin, olayda kullandığı silahın kendisine ait olduğunu, silahı arkadaşı olan sanık Sabri Boyacı’ya emaneten verdiğini belirterek, “Ergün Celep’i ilk defa görüyorum. Hiçbir alakam yok. Yan yana gelmişliğim yok” dedi. Bu sırada hâkim Şahin’i “Siz kendinizi anlatın. Başkalarının sorumluluğu olmadığını anlatmayın” diye uyardı. ‘250 metreden vururum’ Savunmasına devam eden Şahin, ailesinin kendiyle ilgili şeyleri bilmediğini aktararak, “Ben toplumsal olaylara duyarlı biriyim. Madımak olayları sırasında taksi şoförü ‘bana yananlardan mısın yakanlardan mısın’ demişti. Bu çok önemli bir soruydu” dedi. Sanık Şahin, “250 metre den kurşunu çakan bir adamım. Öldürmek, yaralamak dahi istemedim. Yağız Şenkal’dan özür dilerim. Polisler durdurmadan istesem öldürürdüm, ama istemedim” dedi. ‘Salak insanlar değiliz’ “Aptal, salak insanlar değiliz. Unutuyoruz” diyen Şahin, “Ben de milleti uyandırmak, hatırlatmak için yaptım” diye konuştu. Sanık Şahin, “Birileri söyler, birileri yapar, birileri ölür” diye bir lafı olduğunu belirterek, “Can Dündar’ın Türk toplumuna verdiği zararları yaşıyoruz. Dündar’la bağlantılı yazarların Türkiye’ye yönelik ciddi zararlar verdiğini düşünüyorum. HDP, CHP, liseler ve DHKPC yardımı ile örgütlenmiş bir toplum olarak...” diye konuş Can Dündar tu. Sanığa soru yönelten Dündar’ın avukatı Bülent Utku, “Devlet büyüklerinin televizyon kanallarındaki casusluk iddiası sizi etkiledi mi” sorusunu ise, “Tabii” diye yanıtladı. ‘Ben de mağdurum’ Ergün Celep ise ifadesinde, neden sanık sıfatıyla yargılandığını sorarak, “Ben Türk vatandaşı ve bir vatanperver olarak adalet temsilcileri bana tebligat yolladığında yargıya intikal ederiz. Hakkımda asılsız birçok iddia var. Başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere” dedi. Can Dündar’ı tanımadığını aktaran Celep, “Ben bugün burdaysam en az Can Dündar kadar mağdurum” dedi. Celep, tetikçi Murat Şahin’i hiç görmediğini, tanımadığını ifade etti. Dilek Dündar IŞİD’le nasıl mücadele edilir İstanbul havalimanına yönelik saldırı, arkasında bıraktığı insani trajedinin ötesinde, bambaşka bir anlam taşıyor. Bu saldırıyla IŞİD’in Türkiye’ye yönelik savaşı, yeni bir safhaya girdi. İlk aşamada örgüt, sadece Kürtlere ve HDP’ye yöneldi. Diyarbakır, Suruç ve Ankara saldırıları, kendini halife ilan eden Bağdadi tarafından değil “yerel” bir kol tarafından gerçekleştirilmiş ve sadece Kürtleri hedef almıştı. İkinci aşamada Sultanahmet ve Beyoğlu’nda ise sadece turistler hedef alındı. Bu eylemlerle örgüt hükümete bir ‘mesaj’ vermeye çalışıyordu. Türkiye’nin ABD’yle anlaşarak sınırını kapatmasından rahatsız, “Gel eski günlere dönelim: Sen bana karışma ben de sana bulaşmayayım” diyordu. IŞİD’in talebi, ‘açık kapı’ politikası, sınırdan kolay geçiş, Türkiye’nin yeniden lojistik ve insan gücü ihtiyaçları için bir ‘koridor’ haline gelmesiydi. Üçüncü aşama ise “kör terör”: İstanbul saldırısıyla IŞİD artık ayrım yapmadan İstanbul’un kalbinde turistlerin yanında Türk vatandaşlarını da hedef alarak yepyeni bir stratejiye geçiyor. Kuşkusuz en tepede alınan bir karar. IŞİD kendince Türkiye’ye diyor ki: “Ben artık seni Belçika, Fransa, Mısır’la aynı görüyorum.” Korkarım bu, yepyeni bir şiddet dalgası demek. Peki ne yapılabilir? Bu tarz saldırıları güvenlik ve polisiye yöntemlerle tamamen önlemek mümkün değil. Kendini patlatmaya kararlı birini ancak önceden tespit ederseniz engellersiniz. İstanbul havaalanına girişçıkışta güvenlik zafiyeti olduğu düşüncesine katılmıyorum. Dünyanın birçok yerinde olmayan bir uygulama var: Havaalanına girişte xray’den geçiliyor. Ama terörist oraya geldiğinde iş zaten bitmiş demek. Yapılması gereken, eylemi önceden, planlama safhasına gelmeden engellemek. Bu da ancak istihbaratla, IŞİD hücrelerini önceden yakalayarak olabilir. İkinci, iç barış. İsrail’le barışmak, Putin’le tokalaşmak iyihoş ama, Türkiye’nin akut problemlerinin tek çözümü, devletin Kürtlerle barışması. “Ne alaka!” demeyin. Anlatayım: Birincisi, insan gücü meselesi. Devletin istihbarat, polis, dinleme vs. imkânlarının çoğu şu anda IŞİD değil PKK ve Kürt siyasi hareketiyle mücadeleye ayrılmış durumda. Devlet onu daha varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Sadece Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ın bir açığını yakalamak için görevlendirilen istihbarat ya da dinleme elemanı sayısı, muhtemelen o ildeki IŞİD’cileri yakalamak için görevlendirilenden fazladır. Matematik ortada. Barış süreci başlarsa IŞİD’le mücadele daha kolay. İkincisi de Suriye/PKK/PYD meselesinin yanlış denklem üzerine kurulması. Türkiye (aynı 1990’lı yıllarda Irak’ta yaptığı gibi) bütün Suriye politikasını ve siyasi aklını, Kürt hareketinin Suriye’de yayılmasını engellemek için kullanıyor. Ama 21’inci yüzyılın sorunlarını 19’uncu yüzyıl parametreleriyle düşünen ve hayatının tümünü lojmanlarda geçirmiş orta yaşlı güvenlikçi profiliyle çözemezsiniz. Doğru olan, barış sürecine dönüp PYD/ YPG’nin “hamisi” olmak ve en önemlisi Türkiye ve Kaos arasında bir ‘Kürt Seti’ oluşturmaktır. Türkler ve Kürtler, Arap coğrafyasındaki mezhep savaşı ve onlarca yıl sürecek kaosu, ancak kol kola girerek aşabilirler. Bu sayede YPG’nin kazanımları Ankara’nın kaybı değil, kazanımı olur. Avrupa’da yayımlanan İmralı tutanaklarını okudum. Öcalan ve PKK’nin Türkiye’ye önerdiği aslında tam da bu. Bu fikir, 20132014’te devlete de cazip geliyor. Devletle koordineli kaleme alınan 2013 ve 2014 Nevruz deklarasyonlarının arkasında yatan konsept de bu. ‘TürkKürt Ortadoğu’yu şekillendirecek’ sloganının özü de. Ancak 2015’te başka bir akıl devreye giriyor. Erdoğan’ın siyaseten zayıf hissetmesiyle ‘Eski Devlet’ devreye girip, (aynı 90’ların sonunda Iraklı Kürtlerle yaptıkları gibi) iflas etmiş teorileri devreye sokuyor. ‘IŞİD’den nasıl buraya geldin’ diye sormayın. ‘Kürt Seti’ oluşmasın diye IŞİD’le ayak oyunları yerine IŞİD’e karşı Kürt Seti oluşturmalıyız. İçeride de dışarıda da ancak böyle nefes alırız. Gerisi fasa fiso. NOT: ‘Kürt Seti’ ifadesini Zübeyir Aydar’ın bir röportajından uyarladım... dStaryaasnbışomuragg’deacesi Strasbourg Odyssee sinema salonunda önce ki akşam Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın da katılımıyla dayanışma gecesi gerçekleştirildi. Strasbourg kentinde Avrupa Kuruluşları yetkilileriyle ve basınla ikili görüşmelerde Türkiye siyaseti, basın, ifade özgürlüğü konularını anlatan Dündar’a ve dayanışma gecesinde kendisine ve Türkiye’de gazetecilere verilen destek için herkese teşekkür etti. Dündar özellikle Strasbourg Belediyesi, Avrupa Kuruluşları, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Strasbourg Basın Kulübü, sivil toplum dernekleri ve Odyssee sinemasına verdikleri destekten dolayı tekrar Strasbourg’a teşekkür etmeye geldiğini söyledi. Gecede Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu (FUAF) Başkanı Erdal Kılıçkaya, Dündar’a hoşgörü ödülü takdim etti. Programın soru, cevap bölümünde protesto ve gerginlik yaşandı. Olay büyümeden engellendi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle