15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 30 Haziran 2016 10 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Eyvah IŞİD’miş – Oh, IŞİD’miş! Önceki gün, akşam saatleri... Duydun mu Atatürk Havalimanı’nda silahlar patlamış, canlı bombalar kendilerini patlatmış. Onlarca ölü, yüzlerce yaralı var deniyor... Kim yapmış? IŞİD diyorlar... Yapma yav! Hay Allah... Bu IŞİD de yani... HHH Önceki gün, akşam saatleri... Duydun mu Atatürk Havalimanı’nda silahlar patlamış, canlı bombalar kendilerini patlatmış. Onlarca ölü, yüzlerce yaralı var deniyor... Kim yapmış? IŞİD diyorlar... Oh!.. Bir an korktum biliyor musun? Şey sandım, şey yaptı sandım... HHH Yukarıdaki cümleler iki kişi arasında geçen bir konuşmaydı da ben kulak misafiri oldum... Hayır böyle konuşmalara tanık da olmadım, kulak misafiri de. O cümleleri ben uydurdum. Ama bire bin bahse girerim ki önce gün akşam saatlerinden itibaren bu ülkede bu cümleleri dillendirenler oldu. Bir iki kişi de değil, epey “kişi”. Bu kişilerin hiçbiri (bir daha: Hiçbiri) IŞİD üyesi hatta sempatizanı değildi. Bu kişilerin hiçbiri (bir daha: Hiçbiri) PKK üyesi hatta sempatizanı değildi. Ama bu cümleleri kurdular... HHH Salı akşam saatlerindeki kör terörü, kalleş saldırıyı “hayıflanarak” karşılayanları tanıyorum, tanıyoruz. IŞİD’i düşman olarak görmüyorlar, göremiyorlar. Ona kızgınlıkları işleri zorlaştırmasından. Siyasal İslamın ülkemizdeki temsilcileri oldukları halde IŞİD’in onları Müslüman olarak görmemesi, Türkiye’yi Darül Harp ülkesi (= İmamı Müslüman olmayan ülke) olarak nitelemesi. Onları öfkelendiriyor. IŞİD kadrolarını nankör olarak görüyorlar. Atatürk Havalimanı’ndaki saldırıda IŞİD izinin kesinleşmesi onların yazının başındaki cümleyi kurmalarına yol açtı: Kim yapmış? IŞİD diyorlar... Yapma yav! Hay Allah... Bu IŞİD de yani... HHH Ya peki benim sanal diyaloglarımda ikinci cümleyi kuranlar? Saldırının IŞİD kaynaklı olduğunu öğrenince, “Oh!.. Bir an korktum biliyor musun? Şey sandım, şey yaptı sandım...” diyenler? Onlar kim? Uzakta aramayın! Benim, sensin, biziz... Kürtlerin mağdur ve mazlum kılındığını düşünen; onların güçlü itirazlarını haklı bulan, ancak Kürt siyasal hareketinin bir kesiminin, başkaldırı otuz yaşını geçmişken hâlâ, koşullar çok farklılaşmışken hâlâ şiddeti siyasal mücadele yöntemi olarak benimsemelerine karşı açık seçik tavır almayan alamayan, bilinci bu konuda çok net de olsa dili bir türlü varmayan ben, sen, biz... HHH Not: Bu yazıya pek çok eleştiri, itiraz ve bol bol da küfür gelecek, biliyorum. Bunu önleyemem. Ama klavyeye yumulmadan önce birkaç saniye, sadece birkaç saniye düşünmelerini dilesem... ‘Merhamet gemisi’Erdoğan, İsrail anlaşmasını eleştiren İHH’ye sert çıktı: Giderken bana mı sordunuz? alabora oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’da kendi personeline verdiği iftarda geçmişte faaliyetlerini savunduğu İHH’ye sert mesajlar verdi. Erdoğan, daha önce faaliyetlerini desteklediği İHH’nin, İsrail ile anlaşmaya tepki göstermesinin ardından rest çekti. Erdoğan, İHH’ye, “Giderken günün başbakanına mı sordunuz?” diye çıkıştı. Erdoğan şunları söyledi: “Biz İsrail ile olan ilişkilerimizi niye kesmiştik? 3 başlık vardı. Bunun bir tanesi özürdü. Özürü Sayın Obama’nın yanında gerçekleştirdiler. Söylemediğim şeyleri söylemişim gibi gösterenler var. Olayı yaşayan benim. Sen neyi gördün, neyi bildin? İkinci başlığımız tazminattı. 20 milyon dolar şehitlerimiz için tazminat olarak belirlendi. Bu kanın rakamı olur mu? Böyle bir tazminata karar verilmiş. Alır veya almaz. Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir yardım götürmek için günün Başbakanı’na mı sordunuz? Biz zaten bunları yapıyorduk. Ama gövde gösterisi olsun diye yapmadık. Bunları davul zurna çalarak değil, edebi adabı içinde yapıyoruz. İsrail’in sözü var. Türkiye üze rinden her türlü yardımın Gazze’ye girmesine izin verilecek.” Methiyelerini unuttu Erdoğan, 2010’da Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından Türkiye vatandaşlarının ölüdürülmesinden bir gün sonra, İHH’ye sahip çıkarak, “İnsanlığın vicdanından süzülen yardım gemileri silahla, zorbalıkla engellendi. Yükü merhamet ve şefkat olan gemiler menzillerine varamadı, kana bulandı” demiş, attığı birçok tweette de bu olaya tepki göstermişti. Erdoğan 2011’de El Cezire Televizyonu’na verdiği söyleşide de “Aslında bu bir savaş nedenidir” demişti. l ANKARA/Cumhuriyet Cumhurbaşkanlığı’na girmişlerdi, hÂl da var Erdoğan, iftarda paralel yapıya yönelik eleştirilerini sıralarken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de isim vermeden göndermede bulundu. Erdoğan, “İnlerine gireceğiz demiştim girdik. Kimi Pensilvanya’ya kimi Avrupa’ya kaçtı. Ka çanların sayısı 1000’e yakın. Daha binlercesi var. Hepsi ortaya çıkarılacak. Cumhurbaşkanlığı’na da girmişlerdi, belki hâlâ da vardır. GÖPGANÜRDALE’LEREMLESİ Bunların üstünde de çalışıyoruz. Ya ister istifa ederler giderler ama burayı lekeleyemezler” dedi. Erdoğan şunları söyledi: “ Devletin içinde devlet olmaz. Türkiye Cumhuriyeti içerisinde ikinci bir yapılanmaya girenler için ‘inleri ne gireceğiz’ demiştim, girdik. Ne oldu, kimi Pensivanya’ya, kimisi Avrupa’ya kaçtı. Bine yakın kaçanların sayısı. Bir de cezaevlerinde olan var. Bunlar yeterli değil, daha binlercesi var. Bunların hepsi ortaya çıkarılacak. Durmak yok temizleye ceğiz. Cumhurbaşkanlığı’na da girmişlerdi, belki hâlâ da vardır. Bunların üstünde de çalışıyoruz. Ya ister istifa ederler giderler ama burayı leke leyemezler.” Bir adım daha atıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile telefonla görüştü. Putin’in İstanbul’daki terör saldırısı nedeniyle taziyelerini ilettiği öğrenildi. İki liderin görüşmesinin ardından Rusya, turizm sınırlamasını kaldırdı Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizinin aşılmasına yönelik sürdürülen diplomatik girişimlere bir yenisi eklendi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonla görüştü. Görüşmenin olumlu bir havada geçtiği belirtilirken, İstanbul Atatürk Havaalanı’ndaki terör saldırısı nedeniyle Putin’in taziyelerini ilettiği öğrenildi. Türkiye ile Rusya arasında 7 aylık bir krize neden olan uçak düşürme olayının sonlandırılmasından sonra atılan adımlar dün de sürdü. İki ülke devlet başkanları arasında telefon görüşmesi gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, iki liderin ilişkilerin normalleşmesi üzerinde durduğu dile getirildi. İlişkilerin yeniden canlandırılması için gerekli adımları atmayı kararlaştıran iki lider, bölgedeki siyasi, ekonomik ve insani krizler karşısında işbirliği içinde olmanın önemini vurguladılar. Yüz yüze görüşecekler Terörle ortak mücadele konularında kararlılıklarını dile getiren liderler, irtibat halinde olma ve yüz yüze görüşme konusunda da mutabık kaldı. Edinilen bilgiye göre iki liderin, Çin’de 45 Eylül 2016 tarihinde yapılacak G20 zirvesinde görüşeceği, bu görüşme öncesinde de başka bir görüşme yapabileceği dile getirildi. Kaynaklar, Putin’in verdiği mesajların satır başlarını şöyle sıraladı: “Mevcut durum iki ülkenin de faydasına değil. Yeni bir sayfa açalım. Terörle mücadele konusunda dün gece verdiğiniz mesajlara tamamen katılıyorum. Bölgenin iki büyük ülkesi olarak Rusya ve Türkiye’nin yapacağı işler var.” Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Halklarımızın talebine kulak vermemizi önemli buluyorum. İkili ve bölgesel konularda önemli adımlar atacağız” mesajını verdi. Telefon görüşmesinin ardından Rusya ilk olarak Türkiye’ye yönelik turizm sınırlamasını kaldırdı. Önümüzdeki dönemde diğer sınırlamaların da aşamalı olarak kaldırılması bekleniyor. ‘Cesur adım’ tebriği Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile de telefonda görüştü. İstanbul’daki terör saldırısı nedeniyle taziye dileklerini ileten Obama’nın ayrıca “Türkiyeİsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi ve Rusya ile ilişkilerin yeniden canlandırması için atılan cesur adımlardan dolayı Erdoğan’a tebriklerini ilettiği” ifade edildi. Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ve Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak İstanbul’daki terör saldırısını kınadıklarını ve Türkiye’nin acısını paylaştıklarını belirttiler. l ANKARA Cumhuriyet Lavrov’dan ‘Suriye’de işbirliği’ mesajı PutinErdoğan görüşmesinin ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan “Suriye’de işbirliğine devam edilebileceği” açıklaması geldi. Fransa ziyareti sırasında konuşan Lavrov, iki ülkenin Suriye krizini çözmek için işbirliğine devam etmesinin yüksek bir ihtimal olduğunu söyledi. Rus bakan, Suriye krizini ve diğer meseleleri Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’yla Soçi’deki cuma günkü görüşmesi sırasında ele alacağını ifade etti. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, PUTİN’E GÖNDERİLEN ‘ÖZÜR MEKTUBU’NU ELEŞTİRDİ: Özrü onlar dilemeliydi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektu ba ilişkin, “Hangi gerekçeyle özür dili yoruz. Özür dilemesi gerekiyorsa, ‘Kusu ra bakmayın, sınırlarınızı ihlal ettik’ di ye onların özür dilemesi gerekiyor” de di. İsrail anlaşması uyarın ca, Hamas’ın bazı adamla rının yurtdışına çıkarılaca ğını söyleyen Kılıçdaroğ lu, mağdur davalarının düş mesi için gelecek yasa tek İKLİM ÖNGEL lifine muhalefet edeceklerini belirtti. ‘Rüzgâra göre yön veriyor’ Meclis’te gazetecilerle sohbet toplantısında bir araya gelen Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: n Kalın’ın altında bir Saray sözcüsü (Binali Yıldırım’ın tazminat konusunda çelişkili ifadeleri): Binali Bey başbakanlık koltuğunda oturuyor ama Başbakan değil. Düşük profilli Saray’ın sözcüsü. Kalın’ın da altında bir sözcü. Tazminat ödenip ödenmemesi konularında yetkili değil. Saray’dan alacağı bilgi çerçevesinde düşünce oluşturan, Saray’dan esen rüzgâra göre kendini yönlendiren bir kişi. n Dönüşleri garanti değil (Bakanların ABD’ye yolculuğu): Giderlerse bana haber versinler, kendilerine uçak bileti alacağım. ABD’de arzu ettikleri eyalete gidebilir ama dönüşleri konusunda garanti veremiyorum. Gidişlerini garanti ediyorum ama dönüşleri konusunda bir garanti söz konusu değil. Tabii her giden ilk kez gittim bir daha nasıl olsa sürekli giderim di ye de öyle bir hevese kapılmasın. Bayraktar da dahil. O da garanti değil. ‘Haksızız deyip...’ n Özrü onlar dilemeli: Gerek İsrail ile gerek Rusya ile ilişkilerde Türkiye’nin itibarı asla dikkate alınmadı. Türkiye’nin haklı olduğu konuda “Biz haksızız” deyip, özür mektupları gönderiyorlar. Sınırı ihlal edenler biz değiliz onlar. Angajman kurallarını belirledik, dünyaya ilan ettik. Hangi gerekçeyle özür diliyoruz. Özür dilemesi gerekiyorsa, “Kusura bakmayın, sınırlarınızı ihlal ettik” diye onların özür dilemesi gerekirdi. n Mağdurların hakları yasayla alınıyor: 20 milyon dolar karşılığında Türkiye’nin iradesi satıldı, Gazze ablukası tanındı. Mağdurların davalarından hangi gerekçeyle vazgeçiyorsunuz? Aslolan bu mağdurun davadan vazgeçip vazgeçmeyeceğidir. Mağdurların haklarını yasayla ellerinden alıyorlar, bu insan haklarına aykırı. Bu, Türkiye ile dalga geçmektir. Kanun geldiğinde muhalefet yapılacak tabii. 'Dünya kadar ödün verdik' n Hamas’ın adamları yurtdışına çıkarılacak: Adamların dünya kadar çıkarı oldu, bizim ne çıkarımız oldu? 20 milyon dolara ablukayı bize dayattılar ve kabul ettirdiler. İnsani yardım önce Aşdod’a gidecek, oradan Gazze’ye gelecek. Hamas’ın Türkiye’deki bazı adamları yurtdışına çıkarılacak. İsrail’in öngördüğü pencereden biz Filistin’i kabul edeceğiz. Dünya kadar ödün verdik, üstelik kabahatli de İsrail. l ANKARA Onlar dine saygı göstermiyorlar n İftarda politika yapılmaz: İftarda politika doğru değil. İnsanlar gelmişler oruçlarını açıyorlar, siz kalkıyorsunuz orada politika yapıyorsunuz, bu doğru değil. Biz de konuşuyoruz iftarda, birlikten, beraberlikten, dostluktan, kardeşlikten, huzurdan söz ediyoruz. Çünkü biz dine saygı gösteriyoruz onlar dine ve inanca saygı göstermiyorlar, kendi özel çıkarları için kullanıyorlar. Kendi özel çıkarları için feda edemeyecekleri hiçbir şey yok Türkiye dahil. n Nikâh kuyruğu yok (il ve ilçe müftülüklerine nikâh yetkisi): Nikâh kıyma konusunda Türkiye’de bir sorun yok. Hani “İnsanlar kuyruğa girdi zamanında nikâh kıyamıyoruz, alanını genişletelim” gibi bir sorun yok. n Ölü toprağı serili bir kitle var (yüksek yargıyı dizayn tasarısı): Arkadaşlarımız gerçekten de parlamentoda mücadele ediyor. Asıl kamuoyunu bilgilendirecek olanlar yargının kendi mensupları, hukuk fakülteleri, toplumun duyarlı kesimleri, sendikalar. Ölü toprağı serpilmiş ve korkudan sesi çıkmayan geniş bir kitle var. Bunların tek beklentileri var, “CHP bizim adımıza muhalefet etsin, bizim adımıza konuşsun.” Biz mücadele ediyoruz ama bu kadar sessizlik de doğru değil. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle