22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 29 Haziran 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 İngiltere halkı yüzde 52 ile AB’den ayrılma kararı aldı. Geçen perşembe günü açıklanan sonuç kimileri için sürpriz, kimileri için beklenen gelişme idi. Konunun gerek iktisadi, gerekse sosyal ve medyatik boyutları hâlâ güncelliğini koruyor. Salt teknik verilere bakarsak, “piyasaların” ayrılma kararına verdiği tepkiyi normal karşılamak gerekiyor: İngiltere Sterlini yüzde 10’dan fazla değer yitirmiş; İngiltere borsası yüzde 10; Fransa ve Almanya borsaları yaklaşık yüzde 6 kayba uğramış; başta petrol olmak üzere uluslararası emtia fiyatlarında da yüzde 56 civarında gerileme gözlenmiş durumda. Hatta bir adım daha ileriye gidersek, “ayrılma” kararı sonrasında uluslararası finans şebekesinde derin servet kayıpları yaşandığını da görmekteyiz. Örneğin Bloomberg tarafından sunulan tespitlere göre referandum sonrası yaşanan finansal çalkantıda İngiltere’nin en zengin on beş vatandaşının gelirlerinde 5.5 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu olmuş. Bloomberg’e göre kayıplar sadece İngiltere’nin süper zenginleriyle sınırlı değil. Dünyanın en zengin 400 kişisinin gelirlerindeki günlük kayıp 127.4 milyar dolar olmuş; bu şahısların servetlerindeki toplam erime ise 3.9 trilyon dolara ulaşıyor. (*) Fransız Devrimi’nin yakıcı çalkantılarını anmamak elde değil: “piyasalar” kendi evlatlarını boğuyor. Ancak konu salt teknik iktisadi verilerle sınırlı değil. İngiltere’nin AB’den çıkışı kararı, daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve inovasyoncu rekabete açılma sloganları arasında sürdürülen neoliberal küreselleşme saldırısının emeği ile geçinen yığınlar için güvencesizleştirilmiş istihdam ve reel gelir kayıpları; etnik ve cinsiyete dayalı ayrımcılık ve yer Neoliberal küreselleşmenin maskesi düşerken küremizin hemen her köşesinde insan haklarının ihlali, şiddet ve antidemokratik baskıcı yapıların yükselmesi anlamına geldiğini görmemizi sağlamakta. Yirminci yüzyılın son çeyreğinden bu yana başka alternatif yok dayatması altında sürdürülen neoliberal küreselleşmenin Avrupa’daki yansıması gerçekte Avrupa sermayesinin birliği projesi idi ve öncelikle Avrupa kökenli ulusötesi şirketlerin ve finans şebekesinin küresel çapta stratejik konumlarını pekiştirmeye ve yaygınlaştırılmasına hizmet amacını güdüyordu. Bu proje doğrultusunda, etkin ve yönetişimci devlet; inovasyoncu toplum, üniversitesanayi işbirliği; rekabetçi ve esnek işgücü piyasaları gibi makyajlanmış sözcükler aslında emeğin kazanımlarının geriletilerek ve ücret maliyetlerinin bastırılarak sömürü oranlarının yükseltilmesini ve Avrupa sermayesinin önünün açılmasını amaçlamaktaydı. Bu süreçte, tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da ücretlerin geriletilmesine ve sömürü oranının yükseltilmesine dayalı bir dibe doğru yarış sürdürülmekte idi. Rekabetçilik, etkinlik, esneklik altında bir çağdaşlık tasarımı olarak pazar lanan bu hipersömürü projesi sonucunda emeğin milli gelirden aldığı pay hızla geriletilmiş ve emekçiler güvencesiz istihdam, işsizlik ve ücretlerin erimesi kısıtları arasında sıkışıp kalmış idi. Aşağıda bu süreci bir grafik yardımıyla betimlemekteyiz. AB Komisyonu, Ameco kaynaklı veriler, yirminci yüzyılın son çeyreğinden başlayarak çeşitli Avrupa ülkelerinde emeğin milli gelirden almakta olduğu payın nasıl da hızla geriletilmiş olduğunu sergiliyor. Ameco kaynaklı veriler 1975’ten bu yana emeğin gelir payındaki kayıpların İngiltere ve İtalya’da yüzde 15; İspanya ve Avusturya’da yüzde 12; Fransa’da ise yüzde 8 boyutunda olduğunu belgeliyor. Bu gerçeklerin Avrupa Birliği projesine ve daha genel olarak adına küreselleşme denilen neoliberal hipersömürü projesine karşı bir sosyal başkaldırıya dönüşmemesi için hayali düşmanlar yaratılması ve dikkatlerin sistemin dışına kaydırılması gerekliydi. “Ücretlerin gerilemesi ve işsizlik sorunları yabancılar yüzünden” propagandası böyle başladı. Etnik ve bölgesel ayrımcılığa dayalı ırkçılık Avrupa’da (ve tüm dünyada) hızlandırıldı; muhafazakâr sağ partiler işsizlik tehdidi altındaki örgütsüz, parçalanmış kitleleri ırkçı ve ayrımcı yenisağ sloganlar etrafında örgütlemeyi başardılar. “Polonyalı muslukçu” ve “siestasever tembel Yunanlar” mitleri bu dönemin vulgar imajlarını oluşturdu. İngiltere’de sanki bir “egemenlik hakkı” gibi sergilenen referandum tiyatrosunun özünde “yabancı düşmanlığına” ve derinleştirilen “mülteci sorunlarına” karşı geliştirilen ayırımcı/ırkçı refleksin bir yansıması olduğu hemen tüm sosyal bilimciler tarafından da dile getiriliyor. Burada can alıcı bir soru, küresel çaptaki bu gerginliğin neden öncelikle İngiltere’de böyle bir sonucu yaratmış olması. Sorunun tarihsel kökenli birçok yanıtı kurgulanabilir. Ancak burada ilginç olan, 1980’lerde öncelikle İngiltere’de körüklenen neoliberal küreselleşme atılımının, şimdi gene İngiltere kaynaklı bir karşı çıkış ile tersyüz edilmiş olması... Brexit süreci, kuşkunuz olmasın, Avrupa sermayesini daha fazla hırpalamadan bir ara çözüme kavuşturulacaktır. Ancak burada önemli olan gözlem, artan etnik ayrımcı/ırkçı söylemler ve derinleşen şiddet konjonktürü ile birlikte dünyamızın hızla 1913 öncesi koşullara sürüklenmekteolduğudur. (*) http://www.bloomberg.com/news/articles/20160624 22 yılın en kötüsü Türkiye’ye gelen turist sayısı ma yısta yüzde 35 azalarak 1994’ten bu yana en büyük düşüşü kaydet ti. Rus turist sayısı yüzde 92 düştü Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı iç güvenlik endişeleri ve Rus ziyaretçi sayısında yaşanan dramatik düşüşün etkisiyle turizm sezonunun açıldığı mayıs ayında yüzde 34.7 azalarak 1994’ten bu yana en büyük düşüşü kaydetti. Turist sayısı mayısta 2.49 milyon kişiye gerilerken, turizm sezonunun açılmasıyla birlikte mayıs itibarıyla gelen ziyaretçi sayısında önceki aylara kıyasla daha sert düşüşlerin görülmesi bekleniyordu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan verilere göre, yılın ilk beş ayında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı ise yüzde 22.93 azalışla 8.3 milyon kişi oldu. Rusya çakıldı RusyaUkrayna krizi sonrası Batı ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı ambargolar nedeniyle Rus vatandaşlarının satın alma gücündeki sert gerileme ve bir Rus savaş uçağının geçen yıl kasım ayında Suriye sınırında Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülmesinin ardından, Rusya’dan gelen ziyaretçi sayısı mayısta yüzde 92 düşüşle 41 bin kişiye geriledi. İlk beş aydaki düşüş ise yüzde 83 oldu. Öte yandan canlı bomba saldırıları ve Doğu, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasaklarının iç güvenlik riskini artırması nedeniyle yabancı ziyaretçilerde en yüksek düşüşlerin güvenlik sorunlarına daha hassas olan kişi başına milli geliri yüksek ülkelerden gelen turist sayılarında görülüyor. Verilere göre mayıs ayında Almanya’dan gelen turist sayısı yüzde 32, İngiltere’den gelen turist sayısı yüzde 29, Hollanda’dan gelen turist sayısı yüzde 44, Japonya’dan gelen turist sayısı ise yüzde 61 geriledi. Irak’tan gelen turist sayısında ise yüzde 77 azalma görüldü. Büyüme duracak Öte yandan Goldman Sachs tarafından yayımlanan raporda, “Büyüme ivmesinde yavaşlama gördüğümüz tek OrtaDoğu Avrupa, Ortadoğu, Afrika (CEEMEA) ülkesi Türkiye” denildi. Turist sayısında düşüşün etkisiyle ihracatta büyümenin azalmasının büyük olasılık olduğunu vurgulayan Goldman Sachs, CEEMEA’da toplam GSYH büyümesinin 2016’da yüzde 1.8 olmasını beklediklerini vurguladı. l Ekonomi Servisi 9 GÜN Kapadokya’yı kurtarmaz Türkiye’nin peri bacaları, balon turları, kayadan oyma butik otelleri, vadileri ve yeraltı şehirleri ile ünlü Kapadokya turizmini 9 günlük bayram tatilinin kurtarmayacağı vurgulandı. Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz, bölgedeki konaklama tesislerinde Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkmasıyla birlikte büyük ço ğunluğu yerli turist olmak üzere yüzde 60 civarında rezervasyon olduğunu söyledi. Bölgedeki butik otel, motel, pansiyon ve diğer konaklama merkezlerinde rezervasyonların 9 günlük tatil nedeniyle yoğunlaşmasının turizmcilere ancak geçici bir rahatlama sağlayacağını kaydeden Durmaz, ama genel olarak bakıldığında nefes alacak bir durum olmadığını söyledi. C&A mağazaları DeFacto’ya geçti DeFacto, C&A’nın Türkiye’de bulunan 24 mağazasını kasım ayına kadar devir almak üzere 23 Haziran’da bir anlaşma imzaladı. DeFacto, 2016 hedefleri kapsamında, yılsonuna kadar yurtiçinde 50 yeni mağaza açmayı hedefliyor. Devir işlemlerinin onaylanmasıyla tamamlanacak olan süreç sonrasında İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Kayseri ve Antalya’da bulunan toplam 24 C&A mağazası DeFacto bünyesine katılacak. Yurtiçinde 63 şehirde 302 mağaza ve yurtdışında 12 ülkede 66 mağaza ile hizmet veren DeFacto’nun devir almayla birlikte yurtiçi mağaza sayısı da 326’ya yükselecek. DeFacto Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İhsan Ateş, bu anlaşma ile müşterilerine farklı noktalarda, daha yaygın bir şekilde ulaşacaklarını belirtti. l Ekonomi Servisi ‘Cep’e TRT bandrolü geliyor, zam yolda İnternete bağlanan tüm cihazlara TRT bandrolü zorunlu olacak. 3 bin 200 TL olan bir akıllı telefonun fiyatı 225 TL artacak Daha önce sadece dahili radyo/TV alıcısı olan elektronik cihazlar için uygulanan bandrol uygulamasının kapsamı genişletildi. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile artık dahili alıcısı olmasa da internet bağlantısı yoluyla radyo ve televizyon yayınlarını alabilen tüm cihazlardan da TRT bandrolü alınacak. Alıcısı olsun olmasın internete bağlanan cep telefonu TRT bandrolü uygulamasına tabi tutulacak. Karara göre televizyonlardan alınan yüzde 16’lık bandrol oranı devam edecek. Yayınlanan değişiklikle dahili alıcısı olan cep telefonlarındaki bandrol ücreti oranı yüzde 6’dan yüzde 7’ye yükseltilirken, dahili alıcısı olmasa da internet bağlantısı ve uygulama aracılığıyla radyo ve televizyon yayınlarını alan cep telefonları için bandrol ücreti oranı yüzde 6 olarak tespit edildi. Üstelik özellikle akıllı telefon pazarı başta olmak üzere Türkiye teknoloji sektörüne bomba gibi düşen bu haber sadece, cep telefonlarıyla da sınırlı değil. Daha önce bandrole tabi olmayan bilgisayar ve tabletlerden de artık TRT bandrolü ücreti alınacak. Dahili alıcısı olan bilgisayar ve tabletlerden yüzde 3 TRT bandrolü kesilecek. Zam gündemde Teknoyo’nun haberine göre yeni bandrol düzenlemesiyle birlikte Türkiye’de satılan akıllı telefon, bilgisayar ve tablet fiyatları için de artan maliyetler nedeniyle zam yapılması gündeme gelecek. 3200 TL olan bir akıllı telefonun fiyatı 225 lira civarında artacak. l Ekonomi Servisi Ahmet Kırman Frederic Lucenet Cam kırığı üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiren 4 firmaya destek verilecek. 40 milyonluk camdönüşümü Şişecam Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile enerji verimliliği ve geri dönüşüm sistemlerine yönelik 40 milyon Avro’luk kredi sözleşmesi imzalarken; EBRD ayrıca 2 milyon Avro yatırımla Şişecam Çevre Sistemleri’nden yüzde 10 hisse alacak. Güçlerini birleştiren Şişecam ve EBRD, kurdukları yeni şirketle cam atığı toplama ve geri dönüşüm firmalarının modernizasyonunu hızlandıracak finansman desteğinin yanı sıra sektöre ‘knowhow’ transferi sağlayacak. Gelecek 5 yıllık dönemde cam geri dönüşüm oranının yüzde 19’dan yüzde 45 seviyesine, geri dönüşen cam miktarının ise 3 katına çıkartılması hedefleniyor. İşbirliğiyle ilgili düzenlenen toplantıda konuşan Şişecam Genel Müdürü Ahmet Kırman, “İlk etapta 20 milyon Avro tutarında bir yatırım söz konusu. Öncelikle ülkemizdeki toplam cam kırığı üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini gerçekleştiren dört firmaya destek verilecek. Geri dönüşüm tesisleri üretim altyapılarını modernize ederek, yüksek kalitede cam kırığı üretme yeteneğine sahip olacak” dedi. Kırman, geri dönüşen cam miktarını 5 yılda üç katına çıkararak yıllık 435 bin tona ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. EBRD İmalat ve Hizmet Sektörleri Direktörü Frederic Lucenet de EBRD olarak bugüne kadar Şişecam Topluluğu’na 400 milyon Avro’yu aşkın yatırım ve kredi sağladıklarını söyledi. l Ekonomi Servisi Milli Piyango’da yine süre uzatıldı Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Piyango İdaresi tarafından oynatılan şans oyunlarının lisanslarının satışına ilişkin ihalede süre uzatımına gittiklerini söyledi. Ön yeterlilik almak için son başvuru tarihi 14 Ekim 2016’ya, teklif vermek için son başvuru tarihi de 8 Kasım 2016 günü sonuna ertelendi. Ağbal, 6 Mayıs’ta “Şans Oyunlarının Lisans Verilmesi Suretiyle Özelleştirilmesi” ihalesi ilanı yapıldığını hatırlatarak, 7 firmanın ihale dokümanı aldığını, başka firmaların da ilgi duyduğunu ilettiğini bu nedenle, ön yeterlilik almak için son tarih olan 14 Temmuz’a ertelendiği aktardı. l Ekonomi Servisi Zeynep Selgur Anadolu’da mağazalaşma hızlanacak. Sportive ciroyu yüzde 13 artıracak İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı AŞ’nin yatırımı olan spor perakendeciliğinin önde gelen markası Sportive 2016’da geçen yıla göre cirosunu yüzde 13 artırıp 175,2 milyon TL’ye çıkarmayı amaçlıyor. Sportive’in Genel Müdürü Zeynep Selgur, Türkiye’de 21 ilde 38 mağazalarının bulunduğunu kaydederek, 2016 sonunda 42 mağazaya ulaşacaklarını dile getirdi. Selgur mağazalaşmada önceliği Anadolu şehirlerine vereceklerini aktardı. Selgur, haziran verilerine göre dünyada spor perakende pazarının 310 milyar dolara ulaştığını, Türkiye’de ise bu pazarın büyüklüğünün 5 6 milyar TL olduğunu anımsatarak, “Sportive, sadece bir perakende markası değil. Mağazacılık ve eticaretin yanı sıra birçok farklı kurum ve şirketle çalışan Sportive, Türkiye’de belediyeler ve spor federasyonlarının yanı sıra 220 adet kurumsal şirket, 315 adet spor kulübü, 210 adet okul ve 270 adet mağazaya toptan satış ve ürün tedariğinde bulunuyor” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle