23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çarşamba 29 Haziran 2016 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Dev’ kovboya veda 80’li yıllarda oynadığı İtalyan kovboy filmleriyle Türkiye’de büyük ilgi gören ünlü İtalyan yapımcı ve aktör Bud Spencer, 86 yaşında Roma’da hayatını kaybetti. 17 ‘Beşiktaş’ın renklerini Roma’ya taşıdım’ Ayşe Kulin “Nefes Nefese” romanıyla İtalya’da ‘Premio Roma En İyi Yaban ren için davet geldi, gittik. Bütün cı Roman’ ödülünü alan Ayşe Kulin, törende Gezi Direnişi’nden beri koyu bir taraftarı olduğu Beşiktaş’ın renklerini taşımış. gün röportajlar ve fotoğraf çekimleriyle geçti. Son dakikaya kadar bilmiyordum. Sahneye çağrıldığım Ayşe Kulin’in İtalyanca alıyordu. Kulin, geçen cuma akşamı İtalya’da düzenlenen tö da “L’Ultimo Tre renle ödülünü teslim aldı. “Ne no Per Istanbul” fes Nefese”, bugüne kadar İn (İstanbul’a Son gilizce, Fransızca, Almanca, İs Tren) adıyla yayımlanan “Ne EZGİ ATABİLEN panyolca, Portekizce, Çince ve Felemenkçe dahil olmak üzere fes Nefese” kita 34 ülkede yayımlandı. Roman bı, İtalya’nın en pres ABD’de 200 binin üstünde sattı. tijli edebiyat ödüllerin Ayşe Kulin, ödül töreninde yaşa den Premio Roma’da dıklarını şöyle anlatıyor: ‘En İyi Yabancı Roman’ “Bu ödülden haberim bile yok ödülünü aldı. Premio tu. Çok eski, önemli bir ödülmüş. Roma’da en iyi kısa ya Tahminim yayıncım bu ödüle bancı roman listesinde Ay başvurmuş. Ben kısa listeye kal şe Kulin’den başka ABD’den dığımı öğrenince haberdar oldum. Roger Hobbs, Fransa’dan Char Ancak Türkiye’ye bütün Batı dünya les Juliet, İngiltere’den Matt Ha sının karşı olduğu bir dönemde tah ig ve İsrail’den Lavie Tidhar yer min etmedim bana verilebileceğini. Tö da anladım. Sonradan fotoğraflarda gördüm ki, ben konuşurken arkamdaki ekranda kocaman bir Türk bayrağı dalgalanıyormuş, ardından da İstanbul fotoğrafı gösterilmiş. Onu görünce bütün günün yorgunluğu uçup gitti! Üzerimde siyah beyaz bir kıya fet vardı. Gezi’den beri koyu bir Beşiktaşlıyım. Beşiktaşın o duruşunu çok sevdiğim için takım değiştirdim. O Türk bayrağının önünde Beşiktaş’ın renkleriyle durduğum için de gurur duydum. Türkiye şu anda öyle günler yaşıyor ki, herkes can der dinde. O yüzden kimsenin haberi olmadı. Önemli değil. Takdir edilmek hoş.” Sınırları ezip geçen evrensel şarkılar 23. İstanbul Caz Festivali, önceki akşam Damon Albarn’ın Africa Express’le Suriyeli Müzisyenler Orkestrası’nı buluşturan özel projesinin konseriyle açıldı çiğdem öztürk Harbiye Açıkhava önceki akşam Suriyeli Müzisyenler Orkestrası’yla Africa Express’i bir araya getiren bir katarın istasyonuydu. Damon Albarn lokomotifin penceresinden sık sık başını uzattı, kâh piyanonun başına geçti, kâh sahnenin yanından müzisyenleri ve bizi kesti. 23. İstanbul Caz Festivali’nin açılış gecesinde Açıkhava sahnesinde savaşın felaketlerini enternasyonal türküler bastırdı. Büyük bölümü dünyanın dört bir yanına dağılmış olsa da savaşa rağmen Suriye’de kalıp çalışmalarını sürdüren müzisyenlerden müteşekkil, 2003’te kurulan Suriye Arap Müzigi Ulusal Orkestrası’nın eski ve yeni elemanlarını Avrupa’da bir dizi konser vermek üzere bir araya getiren projede Suriyeli müzisyenlere eşlik edenler arasında Rachid Taha, Bassekou Kouyaté, Malikah, Munir Troudi, Noura Mint Seymali, Julia Holter, Bu Kolthoum da bulunuyordu. ‘İşte unuttuğumuz neşe!’ Damon Albarn, The Good ve The Bad&The Queen ve Gorillaz projelerinde birlikte çalıştığı uzun yol arkadaşı rapçi Eslam Jewaad’ın davetiyle savaştan önce Suriye’ye gittiğinde orkestranın kurucusu, şef Issam Rafea’yla tanışmış ve işbirliğinin boyutlarını artırmışlar. Eslam Jewaad bu projenin savaşın getirdiği acılara değil, Suriyelilerin unuttuğu neşe ve zevke odaklandığını söylüyor. Önceki akşam konseri izleyenlerden Tarlabaşı’nda yaşayan Suriyeli Muhannid, Suriye’de eskiden tam da böyle, neşe içinde hep bir arada müzik dinlediklerini anlattı, en çok da Sabah Fahri şarkıla Damon Albarn ‘Savaş bitecek ama müzik sürecek’ “Halep’te doğdum, kemancıyım. Şimdi Almanya’da Bremen’de yaşıyorum. Ön ceki yıllarda Fairuz, Marcel Khalife gi bi müzisyenlerle çalışmıştım. Da mon Albarn’la yolumuz Londra’da kesişti. Onunla çalışmayı çok se viyorum. Çok meşhur olmasına rağmen son derece sade bir insan ve işini çok ciddiye alıyor. Orkest rayla birlikte sahneye çıkmayalı çok oldu, eski arkadaşlarımı gördüm, çok mutlu oldum. Almanya’da da Suriyeli müzisyenler var, kimisi çalışıyor, kimisi konser vatuvarda. Ben sadece yakın geleceğimi düşünebiliyo rum, her şey koşullara bağlı. Ama sonuçta savaş bitecek, ama müzik sürecek, önemli olan müzik.” Jehad Jazbeh rında heyecanlandığını. Açılış şarkısı burada “Ada Sahilleri” diye dinlediğimiz “Quadduka Al Mayas”dı. Beatles’ın “Blackbird”ü Damon Konseri izleyenlerden Tarlabaşı’nda yaşayan Suriyeli Muhannid, Suriye’de eskiden tam da böyle, neşe içinde, bir arada müzik dinlediklerini anlattı... Albarn’ın sesinden orkestra elemanlarının sesine Harbiye semalarında uçtu. Damon Albarn Irak Savaşı sırasında yazdığı “Out of Time” söylerken iki savaş arasındaki zamanın takvimle ölçülenden katbekat fazla olduğunu düşündük ister istemez. Enstrümanların kardeşliği Senagalli Baaba Maal ve Malili Kouyate enstrümanların kardeşliğini tasdikledi. Rachid Taha ‘Ya Rayah’ı kendisinden çok izleyicilere söyletmeye uğraştı, hal ve tavırlarıyla Serge Gainsbourg ile Maradona’yı da sahneye taşımış gibiydi. Konserin finalini de yine İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde müzik yapan Suriyeli müzisyenlerin repertuarından eksik etmediği bir başka Sabah Fahri şarkısı “Ya Mal El Şam” yaptı. Suriyeliler ülkelerinden kaçarken yanlarına aldıkları eşyaların bir kısmını botlara binerken kıyılarda bırakıyor ya da binlerce kilometrelik kara sınırını yürüyerek kat ederken bu eşyalardan kurtulmak zorunda kalıyor, ama şarkı lar bu umut yoluna eşlik ediyor. Deniz değil mezarlık Bugün birer mezarlığa dönüşen Ege ve Akdeniz de, mültecilerin yürüdü ğü yollar da hafıza mekânlarına dönüşürken önceki akşam dinlediğimiz şarkıların bekçiliğini üstleniyor. Devletler savaştan kaçanlara sınırları açmamakta kararlı, ama Damon Albarn gibi müzisyenler sayesinde şarkılar sınırları ezip geçiyor. Çiğdem Öztürk Eslam Jawaad ‘Turne yolunda gözaltına alındık’ “Şam’da doğdum ama çok küçükken İngiltere’ye göç ettik, sonra ABD, tekrar Şam, tekrar İngiltere. Annem Şam’da yaşıyor, kendisi iyi ama Suriye’den birinin bu soruyu cevaplaması zor, çünkü hepimizin akrabaları, yakınları öldürüldü, kaçırıldı. Tabii Suriye’den 3540 müzisyenin bu turneye çıkması da hiç kolay olmadı, bu kadar müzisyenin gelmesi için vize alındığını düşünün. Konserin Hollanda ayağı için Türkiye’den transit uçarken bu kadar Suriyeli bir arada ne yapıyor diyen polis, arkadaşlarımızı gözaltına aldı mesela ama sonra durum anlaşıldı. Orkestranın kurucusu Issam Rafea da Amerika’daki başvurusu henüz sonuçlanmadığı için gelemedi. Ben Erdoğan’ın Suriye politikasına tamamen karşıyım, IŞİD ve El Kaide’nin Suriye’ye silah kaçırmasının kolaylaştırılmasına ve petrol ticaretine tamamen karşıyım.” Kanye West’ten olaylı klip Yaptığı açıklamalarla ma ve George W. Bush ile Donald gazin ve dünya gün Trump gibi isimler bulunuyor. deminden düşmeyen Kanye West, son klibiyle de olay ya Hepsi balmumu rattı. Şarkıcı son şarkısı “The Kendilerinden izin alma Famous” için çektiği klibi ge dan benzerlerini klipte çıp çen cuma ABD’nin Los Ange lak bir şekilde gören ünlüler les kentinde düzenlenen özel ardı ardına West’e ateş püs galayla tanıttı. Yaklaşık 10 kürdü. Bunun üzerine klipte bin kişinin katıldığı galada ki ünlülerin çoğunun aslında gösterilen klip, izleyenleri şo gerçek olmadığı ve yerlerine ka uğrattı. Klipte, siyaset dün balmumu heykellerinin kul yasından moda dünyasına ka lanıldığı ortaya çıktı. dar dünyaca ünlü isimler ya Klipte yer alan isimler şun takta Kanye West ve eşi lar: George W. Bush. Do Kim Kardashian ile bir nald Trump, Anna Win likte çıplak yatarken gö tour, Rihanna, Chris rülüyor. Klipte Kanye Brown, Taylor Swift. ve Kim’in eski sevgili Kanye West, Kim Kar leri, şarkıda kendi dashian West, Ray J. si için ağır sözler Amber Rose, Caitlyn kullanılan Tay Jenner, Bill Cosby. lor Swift Kanye West Festivalin ardındaki coşku 44. İstanbul Müzik Festivali görkemli bir uğurlama ile sona erdi. Amerikalı şef Roberto Trevino’nun yönetimindeki Viyana Senfoni Orkestrası’nın çaldığı ve piyanist Alice Sara Ott’un solist olduğu kapanış konserinin ardından, Lütfü Kırdar Salonu’ndaki alkışlar dakikalarca durup dinmedi. Dinleyiciler de sanki ayrı bir konser, coşkulu bir mesaj verdiler. Bu coşku 44. yılını tamamlayan festivalin başarısını takdir ediyor, final konserinde çalan dünya ünlüsü sanatçıları Türkiye adına selamlıyor, ülkemizde aydın insanların bir araya gelince tek nefes olabildiğini gösteriyordu. Sözün kısası, nicedir özlediğimiz birliktelik ve üst düzey bir söylemden yükselen bir mesajdı. Şef Trevino, Amerika kadar Avrupa ve Rusya’da da adını duyurmuş bir şef. Orkestraya hâkimiyeti ve solisti izlemesi çok başarılı. Alice Sarah Ott ise bir fenomen. Japon ve Alman disiplinini kendi yeteneğiyle birleştirmiş. Liszt’in La Majör piyano konçertosunda ayaklarımız yerden kesildi. Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sunulduğu piyanist Murray Perahia’nın solist ve şef olarak St.Martin in the Fields ile çaldığı konserler, herhalde birkaç yıl dinleyicilerin aklından çıkmayacak. Varşova Filarmoni’nin gelmeyişi talihsiz bir olaydı. Yerine çalan Beethoven Akademi Orkestrası henüz olgunluğa ermemiş bir topluluktu. Çellist Gautier Capuçon ve piyanist Herbert Schuch topluluğun parlayan solistleriydi. Isabella van Keulen’in Tango Nuevo programı Alman Sefareti bahçesinde unutulmaz bir gece yaşattı. 75.yaşı kutlanan İdil Biret, art arda çaldığı maraton resitalleriyle yaşına meydan okudu. İzleyebildiğim ilk festival konserindeki enerji tarif edilir gibi değildi. Sacha Goetzel yönetimindeki BİFO’nun açılışında tanıştığımız, son zamanların Rus dehası Dmitry Masleev’i birkaç yıl sonra bir kez daha dinlemek isteriz. Mutlaka daha olgunlaşacak ve kendi imzasını oluşturacaktır. Shakespeare’i bütün dünya gibi, 400. ölüm yıldönümünde anmamız çok anlamlıydı. Bunlardan birisi de “Bir Yaz Gecesi Rüyası” ile Tilbe Saran’ın anlatıcılığı üstlendiği David Curtis yönetimindeki Orkestra of the Swan konseriydi. Bu yılın Onur Ödülü, bestecimiz İlhan Baran’a verildi. Onun da bir yapıtının çalınması anlamlı olurdu. İKSV kurulduğundan beri Türk bestecilerine ayrı bir önem verir. Nice festival bir Türk yapıtıyla açılmıştır. Bu yıl Türk bestecilerini Özkan Manav temsil ediyordu. Ludus Modalis adlı yapıtı Trio Arte’nin yorumuyla ilk kez gün yüzü ne çıktı. Kaçırdığıma çok üzüldüğüm konserlerin başında usta piyanistlerden Pires ile çellist Meneses; Vengerov ve Menuhin Okulu’nun gençleri; Patricia Petibon’un Barok ezgileri ve Trio Arte’nin dinletisi geliyor. Angel Blue’nun BİFO eşliğinde seslendirdiği Richard Strauss’dan Son Dört Şarkısı’na da ne yazık ki İstanbulda’ki fırtına nedeniyle ulaşamadım. Bahçeleri, kiliseleri ve nedense Cemal Reşid Rey Salonu hariç, konsere elverişli bütün salonlarıyla İstanbul, festivalini ağırladı. Başta, Nejat Eczacıbaşı’nın aydınlığındaki İKSV’ye, Yeşim Gürer Oymak’a, Görgün Taner’e ve daha uzun ömürlü olması dileğiyle, bu yılın sponsoru ECA’ya teşekkürler. Çok yönlü, enerjik ve nitelikli bir festival yaşadık. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle