14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 22 Haziran 2016 yorum 13 Köşemen İdil Biret’in maratonu 44. İstanbul Müzik Festivali 1 Haziran’da yoğun bir programla başladı. Shakespeare’in, “Eğer müzik aşkın gıdasıysa, durmadan çalınız” dizesinden esinlenen temasıyla hazırlanan programla Murray Perahia, Gautier Capuçon, Angel Blue, Gérard Caussé, Herbert Schuch, Patricia Petibon gibi isimler, Viyana Senfoni Orkestrası, Venedik Barok Orkestrası, Orchestra of the Swan, Artemis Quartet, Academy of St Martin in the Fields gibi topluluklar 24 Haziran’a kadar sahne alacak. ECA’nın sponsorluğunda düzenlenen festivalde 600’e yakın yerli ve yabancı sanatçı Meryem Ana Kilisesi, Üç Horan Kilisesi, Sent Antuan Alt Kilisesi, Almanya Sefareti Tarabya Yazlık Rezidansı, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall ve Fransız Sarayı Bahçesi gibi 17 farklı mekânda 26 konserle İstanbullu dinleyicilerle buluştu. Festivalin en dikkati çeken etkinliklerinden biri de İdil Biret’in art arda verdiği konserlerdi. Bu yıl 75. yaşını kutladığımız İdil Biret, 2 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da, 5 Haziran’da Süreyya Operası’nda ve 8 Haziran’da Aya İrini Müzesi’nde dinleyicilerle buluştu. Bu bir piyano maratonu. Barok dönemden 20. yüzyıl müziğine uzanan bir repertuvarı vardı Biret’in. Faure, Bartok, Stravinski, Ravel, Prokofiev, Schubert, Lizst ve Bach’tan eserler icra etti. Konserlerden önce Filiz Ali, Can Çakmur ve Aydın Büke, İdil Biret ve icra edeceği eserler hakkında birer konuşma yaptılar. Her sanatçının kolayca üstesinden gelemeyeceği bir etkinlik. İdil Biret için “çağımızın büyük virtüözü” diyorlar. Çok doğru bir tanımlama. 3 yaşından beri piyano çalıyor. 72 yıllık bir emek… İlk derslerini Ankara’da Mithat Fenmen’den almış. TBMM’nin 1948 yılında çıkardığı özel kanunla 8 yaşında Fransa’ya gönderilmiş. Fransız müzisyen Nadia Boulanger’nin gözetiminde Paris Konservatuvarı’nda okumuş. 15 yaşında birincilikle mezun olmuş. Daha sonra, büyük piyanistler Alfred Cortot ve Wilhelm Kempff ile çalışmış. 16 yaşından itibaren Boston Senfoni, Leningrad Filarmoni, Londra Senfoni, Dresden Filarmoni gibi dünyanın büyük orkestraları ve Leinsdorf, Monteux, Keilberth, Scherchen gibi büyük şefleri ile iki bine yakın konser vermiş ve birçok festivale katılmış. Ünlü piyano yarışmalarında jüri üyeliği yapmış, birçok ülkeden ödül ve nişanlar almış. EMI, Decca, Atlantic/Finnadar, Naxos gibi önemli şirketlerden 100 albümü çıkmış. Bu kayıtların içinde Chopin’in bütün piyano eserleri, Beethoven’in dokuz senfonisinin Liszt tarafından yapılan piyano uyarlamaları, Brahms ve Rachmaninof’un bütün piyano eserleri gibi büyük boyutlu çalışmalar da var. (Ayrıntılı bilgi için bkz: idilbiret.eu). Büyük ustanın yaşamöyküsünü merak edenlere de Dominique Xardel’in “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanist: İdil Biret”ini (Can yay.) öneririm. İdil Biret’in yaşamı tam anlamıyla bir başarı öyküsü. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk “Harika Çocuk”u. Kendisi için çıkarılan, daha sonra üstün yetenekli başka çocukların da yolunu açan yasa sayesinde soluksuz bir maraton başlamış. Çok zor, azim, sebat ve neredeyse tüm dünya nimetlerinden vazgeçmeyi gerektiren bir yaşam. İdil Biret için “dünyanın ‘repertuvarı en geniş’ piyanisti” diyorlar. Diskografisine baktığınızda gerçekten de öyle. Ama bunun yanında çalışındaki ustalık, güzellik ve etkileyicilikten de söz etmek gerek… Yani nicelik nitelikle tamamlanıyor. İdil Biret’in 75. yaş maratonunu kaçıranlar yeni konserlerinin yolunu gözleyecektir kuşkusuz. Eski ve yeni kayıtları “İdil Biret Arşivi” (IBA) adı altında yayımlanıyor. Çok önemli bestecilerden önemli icralar… Bu albümleri de tükenmeden koleksiyonlara katmakta fayda var. Daha nice konser ve kayıtta buluşmak dileğiyle İdil Biret’e uzun bir ömür diliyorum. Not: Teknik bir aksaklık nedeniyle önceki hafta yayımlanan “Eskinin Değerini Bilmeyen ‘Ecdat’tan Söz Edemez” başlıklı yazım geçen hafta tekrar yayımlandı. Okurlarımdan özür dilerim. 22 HAZİRAN 2016 SAYI: 33131 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.23 03.16 03.49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.13 17.11 05.13 12.58 16.53 05.41 13.20 17.13 Akşam 20.48 20.29 20.47 Yatsı 22.40 22.16 22.30 Cumhurbaşkanı, “Bunlar ateist, bunlar Zerdüşt!” diye PKK teröristlerini işaret edip bu inançları terörizmle özdeşleştirip ötekileştirirken, sesine öyle vurgular yüklüyor ki duyan ateist ve Zerdüştleri insan yiyen canavarlar sanır. Geçen yazımızda ateizm ve ateistler üzerinde durmuş, yazımızı insanlığın saygınlığını kazanmış Nobel Ödülü sahibi 20 ateist bilim insanını anmıştık. Bu yazımızda Zerdüştlük üzerinde duralım. Zerdüştlük dünyanın eski tektanrılı dinlerinden Budizm gibi felsefi yönü öne çıkan inançlar arasındadır. Bu inancın temelinde iyilik ile kötülük arasındaki savaş yatar. Zerdüştler su, toprak, hava, ateş gibi doğal elementleri kutsal sayarlar ve bunları kirletilmekten korurlar. Zerdüştlük, MS 600’lü yıllarda Müslümanların Pers topraklarını ele geçirmesinden sonra süreç içinde ortadan kalktı. Bugün dünyadaki toplam Zerdüşt sayısının 190 binden az olduğu tahmin edilmektedir. HHH Zerdüştlüğün yaratıcısı olan üç peygamberin sonuncusu olan, MÖ 660’larda yaşayan III. Zerdüşt bilge, ileri bir düşünce adamı ve filozof bir kişidir. Kendisinin filozof yönü doğa, toplum ve insan gerçeğine ilişkin görüşlerine yansır. Zerdüşt inancında dünyanın çeşitli evrelerden Bunlar ateist bunlar Zerdüşt (2) oluştuğuna inanılır. İlk evrede iyilik ve kötülük ortaya çıkar. İkinci evrede dünya karanlığa, felakete ve kötülüklere gömülür. Üçüncü evrede iyilik ve kötülük arasındaki savaşımı iyilik kazanır. Zerdüşt, halklara doğruyu adaleti göstererek, karanlık ve aydınlığı birbirinden ayrıştırır. Dördüncü evrede ise her türlü kötülük ve karanlık kaybolacak, dünyaya barış ve kardeşlik egemen olacaktır. Zerdüşt, dünyayı evrelere ayırırken, ilk evrede insanın yaradılış dönemini ele alır. İkinci dönemde tu fanla insanlığın uğradığı felaket vurgulanır. Üçüncü dönemde, Zerdüştlük ve sonrasında gelişen uygarlığa vurgu yapılır. Zerdüşt, son aşamada insanlığın geleceğe ilişkin taşıdığı umuda, özgürlük düşlerine çağrışım yaparak, geleceği tasarlar. HHH Görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiğinin tersine Zerdüştlüğün terörizmle özdeşleştirilecek bir yanı yoktur. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, kişi Cumhurbaşkanı da olsa onu yanlışa sürükler. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı imam hatip okulu mezunudur. Söylemlerinden anlıyoruz ki bu okullarda ne yazık ki İslam dışındaki inanç sistemleri okutulmuyor. Buradan Cumhurbaşkanı danışmanlarına naçiz bir önerim var: Cumhurbaşkanı’nın bu tür yanılgılarını önlemek için kendisine İslam dışındaki inanç sistemlerine ilişkin bir rapor hazırlayınız. Yoksa bu topraklarda İslam dışındaki hiçbir inanç sistemi ötekileştirilmekten kurtulamayacak. HHH İlgi Duyanlara: Eski İran’da Zerdüştlük ve Kutsal Ateş, Aslı Hekimoğlu Akyazar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Zerdüştlük Terimleri Sözlüğü, Esat Korkmaz, Anahtar Kitaplar Avesta, Zerdüştilerin Kutsal Metinleri, Avesta Yayınevi Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA [email protected] İlhan Selçuk’a saygı NEVZAT HELVACI Hukukçu Bilimsel yaklaşımın ve düşünsel tutarlılığın ne olduğunu anlamak yurtseverliğin erdemini görmek için İlhan Selçuk’un penceresinden bakmak yol göstericiydi. O ‘Pencere’ bir açık öğretim üniversitesi gibiydi. Emeğin değerini, sosyal dayanışmayı, örgütlü savaşımın önemini en yalın biçimde anlatan ve topluma bilinç taşıyan bir halk kürsüsüydü o Pencere. Devrimci tutum İlhan Selçuk’un yaşamında, yazdıklarında ve eyleminde devrimci tutum belirleyici oldu. Tüm baskılara, işkencelere, soruşturma ve davalara karşın bu tavrından ödün vermedi. Derin bilgisi, yalın ve duru anlatımıyla düşün dünyamızı zenginleştirdi. Birçok toplantıda birlikte konuşmacı olduk. Konuşmalarında sesinin tonunu yükselttiğine hiç tanık olmadım. Sakin bir sesle yaptığı içeriği dolu konuşmalar büyük bir dikkat ve ilgiyle izlendi. Çağını iyi bilen, geçmişi doğru yorumlayan, geleceğe yönelik tutarlı çözüm önerileri üreten gerçek bir aydındı. Yaşama ve dünyaya ilkeli bakıyordu. İngiliz tekerlemesi Ankara’ya gelişlerinde kimi kez görüşme olanağımız oldu. İstanbul’da ziyaretine gittiğimizde konukseverlik gösterdi. Bu görüşmelerin birinde değerli dost Muzaffer İlhan Erdost bir İngiliz tekerlemesi söyledi. Tekerleme şöyleydi: “Bir kadeh viski içtiğim zaman, biİrlhbaanşkSaeadlçaumko’ulu,rum. O bir başCumhuriyet’te açtığı “Pencere”den tanıdım. O ‘Pencere’ aydınlığa açılıyordu. Oradan bakınca ulusal bağımsızlığın önemini, laik cumhuriyetin yaşamımıza kattığı değerleri, ulaşılması gereken hedeflerden birinin demokrasi olduğunu öğrendik. ka adam bir kadeh viski ister.” Erdost sonra bu tekerlemeyi rakıya uyarladı. Yemek renkli söyleşilerle sürdü. İlhan Selçuk, kısa bir süre sonra köşesinde “o bir başka adam” başlıklı bir yazı yazdı. Yazıda, evrendeki sürekli değişime işaret ederek tekerlemeyi zenginleştirdi. Örneğin: “Bir kitap okuduğum zaman, bir başka adam olurum. O bir başka adam bir kitap okumak ister.” Cumhuriyet gazetesinin kuruluş yıldönümünde yazdığı “Mayıs Gülü” başlıklı yazısında uyarlamasını sürdürdü: “Bir Cumhuriyet okuduğum zaman, bir başka insan olurum. O bir başka insan bir Cumhuriyet okumak ister.” Söyleşilerine yoğun ilgi İlhan Selçuk, bir düşün insanı olarak aydınlık düşüncelerini topluma ulaştırmak için yazı ve yapıtları yanında açıkoturum ve söyleşilere de katıldı. Konuşmacı olduğu toplantılara dinleyicilerin ilgi ve katılımı yoğundu. İnsan Hakları Derneği’nin bu tür etkinliklerinde, İlhan Selçuk. (19252010) ülkede yaşanan haksızlıklara karşı tavır aldı, toplumda hak ve özgürlük bilincinin yerleşmesine katkı sağladı. Dikili ilçesindeki şenliklerin birindeki konuşmasında, “İnsan Hakları Derneği’nin üyesi olmaktan onur duyuyorum” dedi. Bu sözleriyle aslında derneği onurlandırdı. Ancak 1992 yılı sonunda dernek yönetimindeki değişiklikle birlikte yaklaşım değişikliği de yaşanınca dernekle ilişkisini kesti. İnsan Hakları ödülü UNESCO ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 1993 yılında Montreal’de insan hakları eğitimi konusunda bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıda insan hakları eğitiminin önemine vurgu yapıldı ve “İnsan hakları ve demokrasi eğitiminin kendisi bizatihi bir insan hakkıdır” biçiminde bir karar alındı. Bu kararı ve ülkedeki insan hakları eğitimine duyulan ge reksinmeyi dikkate alan 88 aydın insan, 1999 yılında “Türkiye İnsan Hakları Kurumu” adıyla, vakıf statüsünde bir sivil toplum örgütü oluşturdu. Kurumun kurucu üyelerinden biri de İlhan Selçuk’tu. Selçuk, bu kuruluşun kimi etkinliklerine de katıldı. Yaptığı katkıları dikkate alan Kurum, 2008 yılının insan hakları günü’nde, “İnsan Hakları Ödülü’nü İlhan Selçuk’a verdi. Tarık Ali’nin terör tanımı Uğur Mumcu, Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin seçkin temsilcilerinden biridir. 24 Ocak 1993 günü korkunç bir tuzakla öldürüldü. Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile Dr. Gürbüz Çapan başkanlığındaki Esenyurt Belediyesi, 2004 yılında Uğur Mumcu anısına bir etkinlik düzenledi. “ Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde Terör ve İnsan Hakları” konulu bu etkinliğin konuşmacıları arasına İlhan Selçuk ve ben de vardım. Bu toplantıda ünlü yazar Tarık Ali’nin mizahi bir dille yaptığı bir tanımı aktardım. Tarık Ali’nin tanımı mealen şöyleydi: “Emperyalist ülkelerin terörüne savaş, mazlum ülkelerin kurtuluş savaşına terör denilir.” İlhan Selçuk bu tanımı beğendi, yanılmıyorsam bir yazısında da kullandı. Demokrasi, insan hakları ve Aydınlanma savaşımı kolay bir uğraş değil. İlhan Selçuk bu yolda çok ağır bedeller ödedi. Ziverbey Köşkü işkenceleri ve Ergenekon soruşturması saçmalığında yaşadıklarını biliyoruz. Bu insanlık dışı uygulamaların, onun yaşamından gün çaldığını düşünüyorum. 21 Haziran 2010 yılında yitirdiğimiz İlhan Selçuk’u özlemle anıyoruz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] ‘Döverim’ dedi beraat etti Gebze’de Facebook’tan akşam ezanından sonra sokağa çıkan kız çocuklarını dayakla tehdit eden Arapçeşme Mahallesi Muhtarı Remzi Kandaz, ‘Halk arasında korku ve panik yaratmak’ suçundan yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti. Remzi Kandaz şaka yaptığını söyledi. Gebze 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada Kandaz, “Tehdidin aleni olarak yapıldığına dair maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle beraat etti. Kandaz, “Biz kimsenin çocuğunu dövmedik, incitmedik. Hiçbiri şikâyetçi olmadı” dedi. l KOCAELİ/ DHA Babakızın cesedi bulundu Ankara Sincan’da 129 gündür kayıp olan 9 yaşındaki İdil ve babası Ali Alkan’ın cansız bedenleri dün yaşadıkları binanın bodrum katında bulundu. 14 Şubat’ta babası ile birlikte evden ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamayan İdil’in kaybolmasının ardından anne Zehra Alkan, “Eşimin ruh sağlığı yerinde değil” diyerek boşandığı eşini suçlamıştı. Edinilen bilgiye göre, binanın bodrumundan gelen koku üzerine, apartman görevlisinin ihbarı sonrasında İdil ve babasının cesetlerine ulaşıldı. Baba ve kızın bıçaklanarak öldürülmüş oldukları iddia edildi. Cenazeler otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. l ANKARA Alanya Merkez, denize 50 metre mesafede satılık ev dükkanlar TEL: 0532 120 29 72 Antalya Güzeloba 4+1+2 banyo satılık dublex daire TEL: 0532 799 11 99 İstanbul Üniversitesi’nden almış olduğum öğrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. HİLAL AYAZ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle