25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 4 Mayıs 2016 4 KONUK YAZAR LEVENT GÜLTEKİN haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İstifaya ramak kaldı Tek adam partisinden tek adam rejimine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasındaki başkanlık sisteminin gerçekte ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Esasında adı başkanlık sistemi olan tek adam rejimi. Erdoğan, bu amacını gerçekleştirmek için medyayı, bürokrasiyi, AK Parti’yi, toplumu... bütün ülkeyi hazırlaması gerekiyordu. Yani, anayasa referandumundan önce, tek adam rejimini fiilen uygulamak istiyordu. Çünkü başkanlık sistemli yeni anayasayı ancak bu şekilde ülkeye kabul ettirebilirdi. Bunun için kendine itaati her alanda geçerli tek kural yaptı. Bu yaklaşımla ilk adımı medyada attı. İtiraz eden, eleştiren herkesi tasfiye etti. Tasfiye edemediklerini sindirdi. Nihayetinde tek adam medyasını yaratmayı başarmıştı. İkinci adımı bürokraside attı. Bürokraside meselelere farklı yaklaşan herkesi tasfiye edip, her dediğini itirazsız uygulayan insanları getirdi. Tek adam bürokrasisi de tamamdı. Sırada AK Parti vardı. Tek adam Türkiyesi’ni yaratabilmek için partinin de tek adam partisi olması gerekiyordu. Temayül yoklamalarında Abdullah Gül’ün adı öne çıkmasına rağmen Ahmet Davutoğlu’nu tercih etti. Çünkü Davutoğlu, Erdoğan’ın sunduğu şartları kabul etmişti. Yani ülkeyi Erdoğan yönetecek, Davutoğlu ise sadece söylenenleri yapacaktı. 7 Haziran seçimlerinde listeleri Erdoğan, Davutoğlu ile beraber yaptı. Fakat, 7 Haziran’daki başarısızlık partide, tabanda rahatsızlık yarattı. Ahmet Davutoğlu bu rahatsızlıktan faydalanarak ipleri ele geçirmek için Erdoğan’dan bağımsız politika belirlemeye çalışıyordu. Mesela Erdoğan’a rağmen Davutoğlu 7 Haziran sonrası koalisyon kurmak istiyordu. Böylelikle Erdoğan’ın kontrolünden kurtulup, gerçek anlamda genel başkan, başbakan olabileceğini umuyordu. Fakat bunu yapmaya gücü yetmedi. Bu çabaları Erdoğan’ı fazlasıyla rahatsız etti. Bundan dolayı Erdoğan 1 Kasım seçimlerinde milletvekili listesini tek başına hazırladı. Liste hazırlanırken Erdoğan’a itaat esas alındı. İslamcı ideolojiden de olsa tabanda etkisi olan herkesi tasfiye etti. 1 Kasım seçim zaferi Erdoğan’ın gücüne güç katmıştı. Seçimin ardından aralık ayındaki AK Parti kongresinde MKYK listesini de bütünüyle Erdoğan hazırladı. Artık AK Parti diye bir parti yoktu. Erdoğan’ın sözünden çıkmayan insanlardan oluşan bir parti, yani esasında Erdoğan vardı. Etkili, yetkili ve bağımsız bir politika belirleme anlamında Ahmet Davutoğlu diye biri de yoktu. Liderliğini pekiştirmiş, her alanda tek adam rejimini fiili olarak tesis etmiş bir Erdoğan vardı. Fakat, Davutoğlu etkisiz, yetkisiz başbakan rolünü bir türlü benimseyemedi. Zaman zaman gerçek bir başbakanmış gibi davrandı. İmkân buldukça kendine alan açmaya, kendine has politika üretmeye çalıştı. Erdoğan bir talepte bulun duğunda itiraz etmiyordu. Fakat bu talepleri yerine de getirmiyordu. Erdoğan’ın istediği atamaları yapmıyor, siyasette aynı düşünmelerine rağmen Erdoğan’dan farklı bir üslup oluşturmaya çalışıyordu. Davutoğlu’nun kendine yakın medya oluşturma çabaları, AB ile kurmaya çalıştığı yakın ilişkiler, Obama ile görüşme talebi, bazı konularda Erdoğan’dan farklı söylemler... Tüm bunlar Erdoğan’ın yıllardır özenle uygulamaya koyduğu tek adam medyası, tek adam bürokrasisi, tek adam partisi ve nihayetinde tek adam Türkiyesi projesini tehdit ediyordu. Erdoğan, bu tehdidin giderek büyüdüğünü ve referandum sürecinde ciddi sorun yaratacağını fark etti. Bu nedenle yeni anayasayı bir süreliğine “demlenmeye” bırakıp önce bu sorunu çözmeye karar verdi. Adı olan ama iddiası, sözü, etkinliği olmayan, tek işi Erdoğan’ın politikalarını uygulamak olan bir başbakana ihtiyaç var. Güvenebileceği birine. Bugünlerde su yüzüne çıkan kavganın arka planı bu. HHH Her gün asker, polis, sivil 510 insanımızı kaybediyoruz. Şehirlerimiz yerle bir oluyor. İnsanlarımız evlerinden göç etmek zorunda kalıyor. İç barışımız büyük yara aldı. Toplumsal bütünlüğümüz, ortak değerlerimiz tahrip edildi. Yoksul insanlarımızın durumu her geçen gün daha da kötüleşiyor. Yargı, medya, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler; bütün kurumlar işlevsiz hale getirildi. Özgürlüğümüz, insanlığımız, demokrasimiz, nihayetinde geleceğimiz büyük tehdit altında. Velhasıl Türkiye, tarihinin en ağır felaketi ile karşı karşıya. Hal böyleyken iktidar mensupları arasındaki kavgaya, bu kavganın taraflarından birine umut bağlayamayız. Çünkü ülkemizi elbirliğiyle bu hale getirdiler. Kavganın konusu ülke sorunları olmadığı için kavgayı açıktan yapamıyorlar. Yanlışlarını, hatalarını birbirlerinin yüzlerine karşı açıkça söyleyecek cesaretleri, ahlaki hassasiyetleri bile yok. Bu kavgadan Türkiye’nin yararına bir sonuç çıkmaz. Çünkü dertleri Türkiye değil. “Bu ülke çöplük, o çöplüğün başında ben olayım” kavgası veriyorlar. Ahlakı, kişiliği olmayan, ülke menfaati gütmeyen bir kavgadan medet umacak kadar çaresiz olamayız. Kendi iç tartışmalarında o tartışmanın bile öznesi olamıyorlar. Çünkü cesaretleri yok. Çünkü iktidar, güç, para; ahlaklarını, kişiliklerini yok etti. Ülkemizi elbirliğiyle mahvedenleri bu pespaye kavgalarında baş başa bırakmalıyız. “Yiyin birbirinizi” sığlığından da kurtulup yüzümüzü topluma dönmeliyiz. Birbirimizle, değerlerimizle barışmalıyız. Duygu birliği olan güçlü bir toplum tesis etmenin yollarını aramalıyız. Çünkü sorunlarımızı ancak bu şekilde bir çözüme kavuşturabiliriz. Yoksa hepimiz bu bir avuç muhterisin elinde köle olacağız. MKYK’de yetkilerinin alınmasından sonra ilk kez konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Nefsini ayaklar altına alıp her makamı elinin tersiyle itebileceğini, ancak hiçbir dava arkadaşının kalbini kırıp partinin yürekli kadrolarının yeise düşmesine izin vermeyeceğini” söyledi. Davutoğlu, ilk kez kısa yaptığı grup konuşmasında şu mesajları verdi: Bu hareket tüzüklerden çok fazlasıdır: Hiç şüphesiz bu hareket, tüzüklerle, kurullarla, mevzuatla, prosedürle varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır. Allah sıratı müstakimden (doğru yol) ayırmasın. Karşımıza yedi düvel çıksa, söz konusu ortak ilkelerimizse boyun eğmeyeceğiz. Dava arkadaşlarımın kalbini kırmam: Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla, bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam, dünya mazlumlarının tek umudu olan bu ak hareketin zarar görmesine, bu ak yürekli kadroların üzülmesine, yeise düşmesine asla izin vermem. Pelikan dosyası iması: Bugün herkes imtihandadır. Biz sadece bir tek dosya tutana inanırız, şu sağ ve sol omuzumuzda dosya tutanlar var ya onlar hakkı yazsınlar gerisi ne yazarsa yazsın. Biz onların tuttukları dosyalar için yaşıyoruz. Kim ne fitne yaparsa yapsın, kim ne yazarsa yazsın arkadaşlar; Allah’tan korkalım, başka hiçbir şeyden korkmayalım. Ne güzel söylemişler, vakitler hayrola hayırlar feth ola şerler def ola! Eski Türkiye hedeflerini yeniden açmak isteyen sanal şarlatan ve müfretilerin fitne ve fesadından geçmişte olduğu gibi bugün de bizi Rabbimiz korusun. Destan yazdınız: Dokunulmazlık konusu açıldığında mangalda kül bırakmayan ucuz kahramanlar, şimdi süreci engellemek için milletvekillerimize saldırıyor, pespayeliğin her türlüsünü sergiliyorlar. Şundan hiç şüpheniz olmasın, Diyarbakır Ulu Camii’nin kardeşi Davutoğlu, grup konuşmasında Erdoğan’a ince mesajlar verdi. Kulislerde ‘İstifa mı edecek’ sorusu dile getirilirken Davutoğlu’nun Erdoğan’dan adım beklediği belirtiliyor. ‘Kararımı vermedim’ EMİNE KAPLAN Başbakan Davutoğlu, MKYK’de yetkilerinin alınmasıyla ilgili olarak Cum hurbaşkanı Erdoğan ve ekibine mesajlar içeren grup konuş masının ardından AKP Genel Merkezi’nde MYK’yi topladı. 1 saat süren toplantıda, bazı MYK üyelerinin, grup konuş masının istifa sinyali olarak de ğerlendirildiğinin anımsatmaları üzerine Davutoğlu’nun “Henüz karar vermedim. Türkiye’de ciddi rakiplerimiz var. Benim için önemli olan AKP’nin birliği ve bütünlüğüdür. Böyle bir ortamda partiye zarar verme meliyiz” dediği öğrenildi. Bazı MYK üyeleri, Davutoğlu’nun bu sözlerini, “Devam edecek. İstifa etmek isteseydi söylemeden yapardı” diye yorumladı. Davutoğlu, grup toplantısında partilileri selamladı. Parti kulislerinde, Bursa Ulu Camii’ni kana bulamak ERDOĞANisteyen cani terör örgütünü desVEKİLLEREtekleyen herkese mutlaka doku nulacaktır. Bu maşalara gereken ‘EL VERDİ’dersi veren, Meclis çatısı altında zorbalığa geçit vermeyen AK Parti Grubu’nu tebrik ediyorum, bir destan yazdılar. Siyasal şizofren: Kılıçdaroğlu’nun tutarsız söylemleri, parti tabanını bile rahatsız eder hale gelmiştir. Bir gün Türkiye’yi kuran parti olmaktan bahsediyor, ertesi gün Türkiye’yi iftiralar eşliğinde dışarıya şikâyet edi MİSİLLEME GİBİ MESAJyor. Bir gün paralel yapının söz cüsü oluyor, bir gün hendek kazanlara ‘arkadaş’ diyor. Partisinden bazı milletvekilleri teröre destek çıkıyor ama sesini çıkaramıyor. Galiba o milletvekilleri, CHP’de Kılıçdaroğlu’nun müdahil olamadığı bir denklemle varlıklarını sürdürüyorlar. En ağır ifadeleri kullanıp hakaret edip sonra da ‘Türkiye kutuplaşıyor’ diye konuşmasına devam etmek, sadece siyasal şizofreniyle izah edilebilir. l ANKARA Davutoğlu’nun konuşmasıyla ilgili olarak “MKYK’de yetkile rinin alınmasıyla ilgili reaksiyon vardı. Meydan okuma da sitem de vardı” değerlendirmesinin yanı sıra “Veda konuşması DrllnyeEuivlaaitardmvvdnttaAeuealosğamtNknığıontit,aaKlsğaıltlnniedAnlelu’rııkebRi.’annndrAEçdoeu“eıreTknn/nd“velzEoailvCkserğhmedtutamei”oafmenyailiğlk’lafiıhlaansneerundiıiltnniR,’yrenıyiantaltyaeekabpelerkamiititalıioibğyd”öilaıaeşahlgzysarçeıraüirülnaydeknlkekeıt.yiem,rioistnieelik gibiydi. ‘Şimdiye kadar parti ve ülkem için çok şey yaptım. Ama makam düşkünü de değilim, gerekirse bırakırım mesajı verdi” yorumları da yapıldı. Davutoğlu kanadı, “Başbakan, bugüne kadar ilkeli duruş sergiledi. 1 Haziran sonrası TBMM Başkanlığı seçimi başta olmak üzere pek çok konuda ayak oyunlarına, pazarlıklara karşı durdu. Şimdi de aynı duruşta olduğunu ortaya koyan mesaj ÇytmtoTlıkaaaVeenğküaannfkrAııuarnnisaidpkyM;şııılAlaaidimieyeZzIskykıZels.atelepiıea=kşkfDvraeprş,aiReaayrtTalAsTrvalıgw”rÇa.oEKurteşlldud=iiPtdrlttociaiAetıalyK.AeğeukkneErlorkNEPurr’iyoncdnedsa’KonkuyakkorakAuau,ntiğtE.inR.“”GtaM“LrAıŞAnİdğmkeİsfiuD’ıolonitı/llenteelğEnçaiwstraRlCunBciaveknşsİuüajeMdtı’mammşnıKktunğlİdiıoaeZrlldhaietfulroaylauvMenlmaeantkarırodşrupiirıpebyğesBD,çueraaiA.tşfı lar verdi” görüşünü dile getirdi. Kulislerde, Davutoğlu’nun bundan sonraki süreçte Erdoğan’dan bir adım beklediği değerlendirmesi de yapıldı. Yarın kritik gün Davutoğlu’nun, yarın olağan görüşme kapsamında Erdoğan ile bir araya gelmesi bekleniyor. Bu görüşmede istifa edip etmeyeceğine ilişkin kararını Erdoğan’a bildirebileceği belirtiliyor. Bahçeli’den Vural sürprizi MHP Genel Başkanı’ndan arasının soğuk olduğu öne sürülen grup başkanvekiline destek SELDA GÜNEYSU “MHP kurultayı 18 Mart 2018’dir” başlıklı dekla rasyona imza atmadığı için genel merkezle arasında iplerin koptuğu iddia edilen MHP Grup Başkanveki li Oktay Vural’a Genel Başkan Dev let Bahçeli’den dün sürpriz destek geldi: “Oktay Bey çok değerli karde şimizdir. Meclis’te beni temsil eden grup başkanvekilidir.” Vural yurtdışındayken el yazı sıyla yazılan ve elden ele dolaştırı larak miletvekillerine imzalatılan metni kendisinden habersiz olarak hazırlandığı için tepki göstererek imzalamayan Vural’ın bu hareketi Genel Başkan adaylarından Meral Akşener ile temas halinde olduğu Grup toplantısında yan yana oturan Bahçeli ve Vural tokalaşmadı. yorumlarına neden olmuştu. Genel Merkez kulislerinde ise “Vural’ın Akşener ile birlikte hareket etmeyeceği, Akşener’in partiden ihraç edilmesi halinde, tek başına genel başkan adayı olarak ortaya çıkacağı” değerlendirmesi de yapıldı. Dünkü grup toplantısının ardından basın mensupları Bahçeli’ye, Vural’la arasındaki soğukluk soruldu. Bahçeli ise “Bir deklaras yon görmedim ama ne varsa basından bazı çevrelerden öğreniyoruz. Oktay Bey çok değerli bir kardeşimizdir. Meclis’te beni temsil eden grup başkanvekilidir. Onunla aramızda soğukluk olabilir mi? Nereden çıkartıyorsunuz bunları” dedi. Vural ise toplantı sonrasında soruları yanıtsız bıraktı. Toplantının ardından aralarında Vural’ın da olduğu partililer Bahçeli ile birlikte yemek yeyip makamında bir süre sohbet etti. Biletiniz kesilmiş! Burada Vural’a partililerin “Biletiniz kesilmiş, ayrılıyormuşsunuz” şeklinde espiriler yapıldığı, Vural’ın “Hayır olur mu?” karşılığını verdiği öne sürüldü. Ancak Bahçeli ile Vural’ın özel sohbet gerçekleştirmediği görüldü. l ANKARA HDP’Yİ SUÇLADI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekili dokunulmazlığı ile ilgili TBMM Anayasa Komisyonu görüşmeleri sırasında AKP’lilerle HDP’liler arasında çıkan kavgadan HDP’li milletvekillerini sorumlu tuttu. Bahçeli, “HDP’lilerin hem TBMM Genel Kurulu’nda hem de komisyon çalışmalarında çok iyi bildikleri terör yöntemlerini utanmadan, sıkılmadan kullandığını” ileri sürdü. “HDP milletvekilleri komisyonu terk ederken TBMM’de ‘Serok Apo’ diye slogan attılar ve örgüt marşı söylediler. Değerlendirmeniz olacak mı?’ sorusuna Bahçeli, “Bu bir cinnet halidir. Gazi Meclis’te bulunacaksın, İmralı’daki caniyi burada öveceksin. Bunun konuşulması dahi doğru değildir. Bunlar zavallı insanlar haline gelmiştir” yanıtını verdi. Özel kuvvetlere ziyaret Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son dönemde yerleşim yerleri ve kırsalda yürütülen PKK operasyonlarına yoğun olarak katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ziyaret etti. Erdoğan,’ın ziyareti son anda basınla paylaşıldı. Erdoğan’a ziyaretinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar eşlik etti. Ziyaret sırasındna Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı, bordo berelilerin eğitimleri ve kullandıkları silahteçhizat konusunda bilgi verdi. Erdoğan, teçhizat ve silahları inceledi, özel kuvvetçilerin eğitimlerini bir süre izledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle