18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Çarşamba 4 Mayıs 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Mülteci hikâyesi Cannes yolcusu Mülteci bir kadının Türkiye’de yaşadıklarını konu alan, yönetmenliğini Hakkı Görgülü’nün üstlendiği “Gabra” adlı kısa metrajlı film, bu yıl Cannes Film Festivali’nde gösterilecek. Festivalin ‘Short Film Corner’ (Kısa Film Köşesi) bölümüne seçilen filmin uzun metraj versiyonunun hazırlıklarına da başlandı. [email protected] 17 SIGMUND FREUD’UN TORUNU HEYKELTIRAŞ JANE MCADAM FREUD İSTANBUL’DAYDI ‘Hepimiz rahimden geldik’ Jane McAdam Freud’a göre, insanlık tarihinin en çok sorulan “Nereden geldim” sorusunun tek bir yanıtı var: “Belki katlanamadığımız bir gerçek ama realite bu. Hepimiz vajinadan, ana rahminden geldik.” Heykeltıraş ve enstalasyon sanatçısı Jane McAdam Freud, psikanalizmin kurucusu Sigmund Freud’un torunu. Gerçekçilik akımı nın en önemli temsilcilerinden ünlü res sam Lucian Freud ile ressam Katherine McAdam’ın kızı. Geçenlerde İstanbul Psi kanaliz Derneği’nin üçün cüsünü düzenlediği ‘Sanat çı ile Buluşma’ etkinliğinin konuğuydu. Terör endişesiyle pek çok kültür sanat etkinliği erte EZGİ ATABİLEN lenir, çeşitli müzik festivallerinin programı konuk sanatçıların konser iptalleriy le büyük oranda değişirken o, bomba momba dinlememiş. Taksim patlamasından sadece birkaç hafta sonra çıkmış, İstiklal Caddesi’ndeki buluşmaya gelmiş. Üstelik birkaç küçük ebatlı hey kelini de ‘bavuluna’ atarak. Jane McAdam Freud, dünyaya babası nın gözlerinden bakıyor adeta. Bakışların daki benzerlik her göreni hayrete düşü rüyor. Konferans boyunca öyle heyecan la anlatıyor ki sanatsal üretimlerini, ço ğu zaman tercümanı unutup cümleleri art arda diziveriyor. Sonra ansızın farkına varıp, kendisiyle dalga geçerek kocaman bir kahkaha patlatıveriyor. Sempatisi ve sıcaklığıyla salondaki herkesi avucunun içine almış zaten... Konuşmasını nokta larkense şöyle diyor, “Sorulara bayılırım! Haydi sorun, sorun”. Soruların ardı arka sı kesilmezken, söyleşiye ayrılan sürenin sonuna geliniyor. Böylece başlıyor bizim sorularımız. Yine kahkahaları ve olanca sıcaklığıyla yanıtlamaya başlıyor... ‘Babamın korkuları vardı’ n Son dönemde işlerinizde başrolde kümes telini kullanmaya başladınız. Neden bu malzeme? Neleri sembolize ediyor? İngilizceden Türkçeye ‘tavuk teli/kümes teli’ olarak çeviriliyor ama tam karşılığı çit teli. Bu manasıyla bakınca bir sınırı ifade ediyor. Bence bu tam bizim çağımızı, bizi anlatan bir malzeme. Çünkü hem çok kırılgan, hem çok şeffaf. Zamanımız da öyle. Bütün iletişim araçları bizi şeffaf hale getiriyor. Dolayısıyla bu tam da kendimi anlatmak istediğim malzeme. Freud’un dediği gibi ‘ego’nun olduğu yerde ‘id’ de vardır. Bu malzeme de hemen arkasını ve içini gösteren bir materyal. Biraz da bundan ötürü onunla çalışıyorum. Bu malzemeyle çalışmak elbette epey zor. İnsanın elini kesebiliyor. O yüzden pek çok sanatçı bu malzemeyle çalışmak istemiyor. Ama sanırım bu malzemeyi kullanıyor olmamın babamla ilgisi var. Babam da korkuları olan bir insandı. O yüzden böyle bir malzemeyle çalışmaya alışığım. n Bu malzemenin zamana dayanırlılığı ne kadar? Ayrıca yapıtlarınızın kalıcılığını önemser misiniz? Bu bir kere güçlü bir malzeme. Çit olarak dışarıda kullanılmak için üretilmiş. Paslanmaz çelik diyebiliriz. Elbette belli bir zaman sonra bozulur. Ama bizden, ya ‘Kadına ayrımcılık sanatta da yapılıyor’Sigmund Freud Bu eserde çit telinden altı top var. ‘Doğuş’ için bir sulama kabı (doğum için suyun dağılması gerekir), ‘Vaftiz’e di ni olarak empoze edilenleri tem sil etmesi için şarap kadehi koy dum. Üçüncü top kadın olmayı öğ L(ouctoiapnoFrrtereu)d renmekle ilgili. İngilizcede ‘bitch’ kelimesi, Türkçedeki ‘kancık’ kelimesi gibi iki anlamlı. Hem ‘dişi kö pek’, hem de ‘fahişe’ demek. Onun için o topa oyuncak köpek koy dum. ‘Evcimenlik’ topuna ise sa rı bir eldiven. Kadınlar ne yapar sa yapsın, evcimenlikle ilişkilen diriliyor. Benim gibi erkeksi gö rülen bir sanat disiplininde üre ten heykeltıraş için bu çok aca ‘İkili Baş’ Ayrıntılı bilgi için: www.janemcadamfreud.com Katherine McAdam yip. Genelde bir ‘sanat’ var, bir de ‘kadınların yaptığı sanat’ var. Burada da ayrımcılık var yani. Neden sadece ‘sanat’ olmasın ni insan yaşamından daha uzun süre yaşamını sürdürür. Bazı heykelleri çit telinden yapıp, üzerini kille kaplıyorum. ‘Due Head’de (İkili Baş) olduğu gibi. Bu malzemeden üretilen heykeller kırılsa bile tekrar kalıplanabilir, tamir edilebilir, malzeme tekrar kullanılabilir. ‘Şeytanları eğlendiriyorum’ n Ne zamandır çit teliyle çalışıyorsunuz? Aslında bu tel malzemeyi yeni kullanmaya başladım. Genelde bir kavrama yo çalışırken de fark ettim ki bir stajyerin olması bana çok iyi geliyor. Bu da bana anneçocuk ilişkisini çağrıştırdı. Annenizin varlığında her şeyi yapabilirsiniz. Oyuncakları kırabilir, birleştirebilirsiniz. Anladım ki ben hep bu deneyimi arıyorum. Benzer şekilde sanat izleyicileriyle de... O ilişki tam anneçocuk ilişkisini temsil ediyor. Ve niye yukarılara bakıyormuşum ki ben, diyorum. Aslında aradığım anne. Baba için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü baba bir vardı, bir yoktu. Ama yokluğunda aradığınız hep anne. ki? Neyse... Gençken bütün bakışlar üzerinizde oluyor, ama yaş ilerledikçe kadın olarak görünmez oluyorsunuz. Bunun temsiliyeti olarak beşinci topun içini boş bıraktım. Altıncı topun içinde ise bir şişe ve onun içinde de kesilmiş saçım var. Saçım DNA’mı taşıdığı için hem ölümümü temsil ediyor hem de eserimi DNA’mla imzalamış oluyorum. Yaşam sonrasında bu sanat eserleri sayesinde canlılığımı koruyacağıma inanıyorum. ğunlaşıyor, sonra o kavramı anlatacağım Burada tamamen psikanalitik bir ara malzemeyi bilinçdışı olarak seçiyorum. yıştan bahsediyorum. Bir kadının kimli Annelik ve özellikle dinle ilgili düşünme ği ve kadın olarak varoluşunda belirleyi ye başladığımda bu malzeme aklıma gel ci olan annesidir. Hani sorup duruyoruz di. Özellikle Tanrı’nın cinsiyeti var mı, ya; “nereden geldim” diye. Vajinadan gel varsa hangi cinsiyette olabilir sorusu üze dim tabii ki! Annemin vajinasından. Belki rine düşünürken. Hem taşıyabileceğim, katlanamadığımız bir gerçek, belki ruha hem bakabileceğim hem de sarılabilece ni bir şeyler arıyoruz ama realite bu. He ğim bir malzeme olması çok önemliydi. pimiz ana rahminden geldik. Yani aslında tam zamanlaması baba kalı n Dedeniz, babanız, anneniz... Her bi bıyla ilgili çalışmayı bitirdiğim zaman ol ri tarihteki çok önemli isimler. Onların du. Tam o ağır malzemeyle çalışmam bit isimlerini sürdürüyor olmak, üzeriniz tikten sonra anne üzerine düşünmeye ve de bir başarı baskısı oluşturuyor mu? müthiş bir hafiflik hissetmeye başladım. Hem olumluluk hem de olumsuzluklar n Anne ile Tanrı kavramlarını birlik getiriyor. Onların genlerini taşıyorum. Za te düşünmeniz neden? ten onlarım. Başkası değil. Ayırmak çok Yukarıya baktığımda aslında daha ru zor. İç içe geçmiş olduğunuzu görebiliyor hani bir şeyler arıyor olduğumu fark et sunuz. Benim çözüm yolum psikanalizle tim. Aslında aradığım ve bakınıp da gör olmadı. Psikanalizi şeytan çıkarma ayini mek istediğim kişi annem. Bebek ve anne ilişkisinde de olduğu gibi. Bebekken yukarıya baktığınızda yüzünü gördüğünüz kişi annenizdir. Aynı zamanda atölyemde ne benzetiyorum. Bense daha çok şeytanları sanatımla eğlendirmek istedim. Benim atalarımla, bütün bu tarih mirasıyla baş etme yöntemim sanatım oldu yani. “Hayatın Gerçekleri: Doğuş, Vaftiz, Fahişe, Evcimenlik, Kayboluş, Ölüm” adlı eser. ‘Büyük savaşçılar’ ödüllerini aldı ‘Dedsedtirutern’ festival 17. Karadeniz Tiyatro Festivali’nin açılışı işte bu görüntülere sahne oldu. AHMET ŞEFİK Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun düzenlediği 17. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali önceki gün başladı. Bazı ülkelerin terör korkusu, Rusya’nın uçak krizi nedeniyle katılmadığı, Türkiye dahil 8 ülkenin yer aldığı festivalin geleneksel yürüyüşü, Osmanlı görüntülerine sahne oldu. Yürüyüşte protesto 20 Mayıs’a dek sürecek festival yürüyüşünde, en önde Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış’’ sözünün yer aldığı döviz ayrı tutulursa, bu yıl tam anlamıyla Osmanlı egemenliği vardı. Barış vurgusunun hemen arkasında savaş ve kahramanlık şarkılarıyla mehter takımı yürüdü. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’ı simgeleyen iki atlı onları izlerken, daha arkada Osmanlı kıyafetli bir grup yer aldı. Bayrakları taşıyan genç kızlar da, Osmanlı cariyeleri gibi giydirildi. Resmi katılımcıların arkasında ise yine çok sayıda Osmanlı kıyafetli görevli sıralandı. Tablodan rahatsız olan birçok sanatçı ve vatandaş, kortejden ayrıldı ya da duruma tepki gösterdi. l TRABZON İşte yılın en iyi müze adayları Victoria Albert Müzesi İngiltere’deki Art Fund Yılın Müzesi Ödülü adayları açıklandı. Buna göre, alfabetik sıra ile Bristol’dan Arnolfini, Londra’dan Bethlem Akıl Müzesi, Batı Lothian’dan Jupiter Artland ve yine Londra’dan Victoria & Albert Müzesi’nin yanı sıra, Yorkshire’daki York Sanat Galerisi, 100 bin sterlinlik para ödülünü de beraberinde getiren ödüle aday gösterildi. Tören, 6 Temmuz’da Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde yapılacak. Felsefede 50 yıla saygı duruşu İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü bünyesinde yarın “Doğan Özlem: Felsefede Elli Yıl” sempozyumu düzenlenecek. Sempozyuma bildirileriyle Mehmet Akkaya, Mehmet Atay, Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar, Prof. Dr. Ayhan Bıçak, Metin Cengiz, Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Prof. Dr. Kadir Çüçen, Prof. Dr. Ayşe Durakbaşa, Prof. Dr. Hasan Bülent Gözkan, Doğan Hızlan, Prof. Dr. Ahmet İnam, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi pek çok isim katılacak. 21. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri, önceki gece sahiplerini buldu. Bu sene 21’incisi düzenlenen Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nin töreni önceki gece MKM Attilâ İlhan Salonu’nda yapıldı. Tiyatro ve sinema dünyasından pek çok ismin katıldığı gecede Kerem Alışık yaptığı konuşmayla izleyicileri duygulandırdı. Alışık konuşmasında, Sadri Alışık ve Çolpan İlhan’a selamla şunları söyledi: “Çolpan İlhan şöyle derdi, biz oyuncular küçük mutluluklarla yetinebilen büyük savaşçılarız... Kendisi de bu tanımlamaya çok doğru bir örnek oldu. Koynunda mesleğinin şerefi, sanatı, ailesi, işi ve biricik eşi için büyük büyük savaşlar verdi. Bu koltuklarda o kocaman şevkatli gözleri ve fedakâr omuzları ile bizleri kucakladı. Ne mutlu bize ki evinin salonlarında temellerini attığı Sadri Alışık Ödülleri’nin 21.’sinde onu Attilâ İlhan Salonu’na düşen gülümsemesiyle hatırlıyor, sırça bir taç gibi başımızın üstünde taşıyoruz...” SİNEMA ÖDÜLLERİ DRAM: 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Tilbe Saran / ‘Çekmeceler’ 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Kadir Çermik / ‘Sarmaşık’ 4 Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Ece Dizdar / ‘Çekmeceler’ 4 Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Nadir Sarıbacak / ‘Sarmaşık’ KOMEDİ: 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Esra Dermancıoğlu / ‘Hayalet Dayı’ 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Zafer Algöz / ‘Ali Baba ve 7 Cüceler’ 4 Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Algı Eke / ‘Guruldayan Kalpler’ 4 Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Cem Yıl maz / ‘İftarlık Gazoz’ ÖZEL ÖDÜLLER: 4 Onur Ödülü: Türker İnanoğlu 4 Ayhan Işık Özel Ödülü: Ekin Koç / ‘Senden Bana Kalan’ 4 Ekrem Bora Umut Veren Oyuncu Ödülü: Berat Efe Parlak / ‘İftarlık Gazoz’, Ece Yüksel / ‘Nefesim Kesilene Kadar’ 4 Seçici Kurul Özel Ödülü: ‘Mustang’ filminin genç oyuncuları. TİYATRO ÖDÜLLERİ DRAM: 4 Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Melike Güner / ‘Medet’ / Yan Etki 4 Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Cüneyt Yalaz / ‘Kim Var Orada’ / Boğaziçi Gösteri Sanatları Tiyatrosu 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Tuğçe Altuğ / ‘Kabileler’ / İkinci Kat 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: İlker Yasin Keskin / ‘Kim Var Orada’ / Boğaziçi Gösteri Sanatları Tiyatrosu KOMEDİ, MÜZİKLİ OYUN, MÜZİKAL: 4 Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Ayça Varlıer / ‘Fosforlu’ / Tiyatro Kare 4 Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Kerem Kobanbay / ‘Üç Nokta’ / Ak’la Kara 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: Selin Zafertepe / Haldun Taner Kabare ‘Dün Bugün’ / Tiyatro 2000 4 Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Levent Öktem / ‘12.Gece’ / İBBŞT ÖZEL ÖDÜLLER: 4 Onur Ödülü: Ferhan Şensoy 4 Çolpan İlhan Sanata Değer Katan Kadınlar Özel Ödülü: Necla Uygur 4 Üstün Akmen Özel Ödülü: Yiğit Kocabıyık 4 Umut Veren Genç Oyuncu Ödülü: Alan Ciwan / ‘Di Tuwalete de’ / Şermola Performans 4 Seçici Kurul Özel Ödülü: Hatice Aslan, İrem Sak, Pınar Ç. Gençtürk / ‘Hepimizin Öyküsü Aynı’ / Craft 4 Anadolu Efes Özel Ödülü: D22 4 HDI Sigorta Özel Ödülü: ‘Açlık’ / Sarı Sandalye Sunuculuğunu Yekta Kopan’ın yaptığı gecede, senaryosunu Attilâ İlhan’ın yazdığı, Sadri Alışık ve Çolpan İlhan’ın başrollerini paylaştığı 1959 yapımı “Yalnızlar Rıhtımı” filminin aynı adlı şarkısını oyuncu Hatice Aslan seslendirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle