26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bebeklerin Hamilelerde alkol tüketiminin bebekteki etkisini araştıran bilim insanları, 750 bebekten dışkı örneği alarak, alkol tes Meme Bilim dergisi Nature’da yayımlanan bir araştırmanın sonuçları, meme kanseri araştırmalarına yön verecek nitelikte. Araştırmacılar, insanın gen ha yüzde 15’i ti uyguladı. İskoçya’daki Princess Royal Hastanesi’nde yapılan araştırmada, annelerin yüzde 40’ı gebelik süresince al kanserinde ritasındaki yanlış dizilimler sonucu sağlıklı hücrelerin, tümör hücrelerine dönüştüğü, bunun meme kanserine neden olduğu düşüncesiyle 3 mil ‘alkollü’ doğuyor kol tükettikleri ortaya çıktı. Araştırmaya göre hamile kadınların yaklaşık yüzde 15’i günde bir kadeh veya daha fazla şarap içiyor. l Dış Haberler gen haritası yondan fazla kişinin genetik kodunu inceledi. Daha önce keşfedilmemiş 93 farklı gen dizilimine rastladı. Bulguların, meme kanserini meydana getiren neredeyse bütün genetik dizilimleri kap SİBEL SAGLIKBAHÇETEPE Çarşamba 4 Mayıs 2016 TASARIM: ZARİFE SELÇUK [email protected] sadığını öngörüyor. l Dış Haberler MEVSİM DEĞİŞİKLİĞİ astımITETİKLİYOR Ülkemizde, her 1213 yetişkinden; çocuklarda ise her 78 çocuktan biri astım hastası. 3 Mayıs Dünya Astım Günü’nde açıklama yapan Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, mevsim değişiklikleri, virüs enfeksiyonları, üst solunum yolu hastalıkları, alerjenler ve stresin astım nöbetlerini tetiklediğini söyledi. Antony, astımın tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirterek “En iyi tedavi, astım yapan faktörlerin iyi belirlenmesi, bunlardan korunma yollarının iyi bilinmesidir” dedi. Zayıflatan TV programı kilo aldırdı kAarBoaDnşubtşuıruymoaryı! 17 sezondur yayımlanan “En Büyük Kaybeden” yarışması ile ilgili yapılan son araştırma, programın insan sağlığını nasıl hiçe saydığını gözler önüne serdi. ABD’de yayımlanmaya başladığı 2004 yılından bu yana izlenme rekoları kı Gözlemlenen sorunlar arasında en dikkat çekeni metabolizmada meydana gelen kalıcı hasarlar. Ya yavaşlaması çok büyük bir sağlık sorununu işaret ediyor. Buna göre, yarışmacılar kendileriyle aynı ran “The Biggest Loser (En büyük rışmada her gün yaklaşık 7 saati değerlere sahip insanlara oranla Kaybeden)” programıyla ilgili ya aşkın süre yoğun tempolu spor ya ciddi ölçüde daha düşük metabo yımlanan bir araştırma, acı ger pan yarışmacıların metabolizmala lizma hızına sahipler. çekleri su yüzüne çıkardı. Dünya rı, hem verdikleri ekstrem kilolar, Örneğin, 7 ay içerisinde 195 ki nın en prestijli gazetelerinden The hem de aniden oldukça azalan ant lodan 86.6 kiloya düşen ve şu an New York Times’da da geniş yer renman programları sebebiyle ra da 130 kilo civarlarında seyreden bulan araştırmanın sonuçları, ek dikal bir düşüş yaşamış. Uzmanla sezon birincisi Danny Cahill’in ranlara zayıf ve mutlu bir şekilde ra göre, dinlenme metabolizmasın metabolizması, şu anda kendi veda eden yarışmacıların neredey daki bu düşüş beklenen bir deği siyle aynı değerlere sahip sağ se hepsinin eski kilolarına dön şim. Ancak, yarışmacıların zaman lıklı bir insanın metabolizma düklerini ve buna ek olarak bir de içersinde kilolarını geri almasına sından daha yavaş çalışıyor. Ca yarışma yüzünden tamir edilemez karşın metabolizmalarının kendi hill, eğer kendi kilosunu koru sağlık sorunlarıyla baş başa kal sini tamir etmemesi hatta giderek mak istiyorsa günlük olarak 800 dıklarını ortaya koydu. 6 yıl takip ÖNCESİ SONRASI kalori daha az tüketmek zorunda. Yani bir diğer deyişle, Cahill’in normal bir bes Araştırma, kendisinin de reality lenme düzenine geçmesi ki showlara karşı bir zayıflığı olduğunu belirten metabolizma uzma şimdiki nı Dr. Kevin Hall’a ait. ABD Ulu sal Sağlık Enstitüsü’ne bağlı Diya bet, Sindirim ve Böbrek Hastalık ları Enstitüsü’nde çalışan Dr. Hall, araştırmaya “En Büyük Kaybeden” programının 8. sezonunu izlerken karar vermiş. Araştırma şöyle ger çekleşti: “2009’da yayımlanan 8. sezonun sona ermesiyle başlayan araştırmada, 8. sezondaki 16 ya rışmacıdan 14’ü 6 yıl boyunca ta Sean Algair kibe alındı. 6 yılın bitiminde yarışmacılar 3 gün süren sağlık kontrollerine katıldı. Bu kontrollerde, yarışmacıların hepsinin metabolizma ve hormon değerlerinde geri dönüşü olmayan kalıcı hasarlar tespit edildi. Araştırmanın sonuç Bu nasıl yarışma? Sezon birincisi Cahill, yarışmaya 3 kez başvurduktan sonra kabul edildiğini söylüyor. Cahill’in anlattıklarına göre, yarışma başlamadan önce yarışmacılara tempoyu kaldırıp kaldıramayacaklarını belirle dan günlük 8 9 bin arası kalori harcayacak şekilde spor yapmaları isteniyor. Bu da yaklaşık 7 saatlik yoğun tempolu antreman anlamına geliyor. Bu sürede yarışmacılara terlerken kaybettikleri tuz için elektrolit tabletler veriliyor. Daha sonrasında ları, önceki gün Obezite dergisinde yayımlandı. mek üzere birçok tıbbi test yapılıyor. Daha sonrasında yarışmacılara kalori takip cihazları veriliyor. Onlar yarışmacılar dört ay boyunca kendi kendilerine kilo vermeleri için evlerine gönderiliyor. lo almasına sebep oluyor. Hormonlara zarar Tekrar kilo alımın ardında yatan en büyük ikinci sebep ise, yarışmacıların açlık hissini kontrol eden hormonlarının neredeyse tamamının yokolması. Dr. Hall’ün araştırmasının yanı sıra, daha önce de yapılmış birçok araştırma, kısa süre zarfında aşırı kilo kaybının, başta leptin olmak üzere açlık kontrolünde etkili olan birçok hormonun üretiminde kalıcı hasara yol açtığını kanıtladı. Bu beş hormonun eksikliği durumunda ise kişi kendisini sürekli aç hissediyor ve normalden fazla yemek tüketiyor. Yarışmaya 201 kiloyken katılıp 131 kilo ile ayrılan 36 yaşındaki Sean Algair şu anda 204 kilo. Algair, bu kilosunu korumak için aynı değerlere sahip sağlıklı bir insandan 458 kalori daha az tüketmek zorunda. Araştırma sonucunda sağlığındaki hasarlar karşında şoka uğradığını belirten ve ‘aldatılmış’ hissetiğini söyleyen Algair, yarışmadan ona kalan sorunlar için “müebbet cezasına çarptırılmak gibi” diyor. 14’te bir istisna 8. sezonda yarışan ve yarışmadan sonra kilo vermeye devam eden tek bir yarışmacı var. Erinn Egbert, 119 kilo başladığı yarışmadan 79 kilo ile ayrılmış. Şu anda 70 kilo olan Egbert, gösterdiği yoğun çaba sayesinde kilosunu korumayı başardığını söylüyor. l Dış Haberler 7 yıldır unutulan hastane 2009 yılında kapısına kilit vurulan, kaderine terk edilen Kastamonu Daday’daki Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesi harabe durumda Kastamonu’nun Daday ilçesindeki ormanlık alan içinde uzun yıllar hizmet veren, 2009 yılında kapatılan Sağlık Bakanlığı Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin harabe hali içler acıtıyor. Adeta hayalet bir binayı andıran hastanenin çevresinde hiçbir önlem alınmaması, kırık kapı ve camları, asansör boşluklarının açıkta olması büyük bir tehlikeye de davetiye çıkarıyor. Bir zamanlar hastalar için kullanılan sedyeleri, hasta klasörleri bile etrafa saçılmış, kalorifer peteklerine kadar her şey talan edilmiş durumda. Bölge halkı, ormanlık alan içine kurulan hastanenin bugüne dek çok sayıda hastaya şifa dağıttığını belirterek “Daday’da havası en iyi olan yere kurulan bu hastaneye yatalak gelen hastalar bile iyileşerek çıkardı. Binanın bu durumu içimizi acıtıyor. Yetkililerin bir an önce burası ile ilgili gereken adımları atmasını bekliyoruz” dediler. İsviçre mimarisi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin yükünü azaltmak için 1970’li yıllara doğru yapılan Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesi, İsviçre’deki bir hastanenin mimarisinden esinlenerek yapıldı. 53 bin dönüm arazi üzerine, adeta cennet gibi bir bölgede Hastanenin son hali görenlerin içini acıtıyor inşa edilen hastane astım, KOAH, zatürree, verem gibi çok sayıda hastanın da sağlığına kavuşmasına neden oldu. Hastanede, Hababam Sınıfı’nın yazarı ve Türkiye Edebiyatı’nın efsane ismi Rıfat Ilgaz da tedavi gördü. Hasta sayısının azalması ve personel eksikliği gibi nedenlerde 2009 yılında kapatılan hastane, o günden bu yana atıl bir şekilde bekliyor. Vekâleten görevde olan Daday Kaymakamı Muhammet Tugay, 2 ay önce göreve başladığını ve has tanenin durumunu görmek için incelemeler yaptığını belirterek “Hastanenin durumu çok kötü ve içler acısı. Şu an için bina ile ilgili bir çalışma yok. Bir süre önce Hacettepe Üniversitesi Geriatri Merkezi (yaşlı bakım merkezi) yapılması gündeme getirilmiş ama bir şey yapılmamış. Takibini yaptırıyoruz” dedi. Seçimlerde gündemde CHP Daday İlçe Başkanı Burhan Ak ise hastanenin uzun yıllardır atıl durumda olduğunu, bölge halkının artık yapılacağı konusunda umudunun kalmadığını söyledi. “Göğüs hastalığı olan ilçedeki hastalar en yakın 4 saat mesafedeki Ankara’ya gitmek zorunda kalıyor” diyen Ak, “AKP iktidarı, her seçimde, seçim vaadi olarak ‘hastaneyi açacağız’ diyor ama sonra unutuyor. Bina çok kötü, yıkılacaksa yeniden yapılsa daha mantıklı. Bugüne dek hastanenin faaliyete girmesi için çok sayıda çabamız oldu ancak netice alamadık” diye konuştu. ‘Oksijeni tescilli’ Daday’da yaşayan İksir Aydın adlı yurttaş ise şunları söyledi: “Hastane binası atıl durumda. Üstelik her türlü araç gereci talan edilmiş ve tamamen harap vaziyette. Kapısı açık, çocuklar için tehlike arz edebilir. Türkiye için gerekli bir hastane açılması ve kullanılması için birçok görüşme yapıldı ancak sonuç alınamadı.” KONUK YAZAR Biyolog Prof. Dr. BARBAROS ÇETİN Magnezyum eksikliği ve tip 2 diyabet ilişkisi Bir önceki yazımda magnezyum eksikliğinin insan sağlığı ve gelecek nesiller için nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlatmaya çalışmıştım. 350’den fazla enzimatik reaksiyonların kofaktörü olan magnezyumun eksikliğinde tetiklemiş olduğu hastalıklardan biri de tip 2 diyabet (şeker) hastalığı. Dünyada her yıl yaklaşık 4 milyon kişi diyabet nedeniyle ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yeni yayımlanan raporunda; diyabetin tüm dünyada giderek bir felakete dönüştüğünü ve durdurulması için mutlaka acil önlemler alınması gereğine dikkat çekildi. Birleşmiş Milletler tarihinde bir hastalıkla mücadele için dördüncü kez toplandı. Konusu ürkütücü artış hızından dolayı “Diyabet” idi. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun resmi rakamlarına göre; dünyadaki diyabetli sayısı 1980’de yaklaşık 108 milyon iken; 2014 yılında 422 milyon’a çıkmış. Görülmektedir ki şeker hastalığı önlenemez bir hızla artmaya devam ediyor. İlk beş ülke rakamları; Çin 109 milyon, Hindistan 69 milyon, ABD 29 milyon, Brezilya 14 milyon ve Rusya Federasyonu 12 milyon. Nüfusa oranla en yüksek orana sahip ülke ise Suudi Arabistan (17.6). 2015 yılında dünyadaki Tip 1 Diyabetli çocuk sayısı 542 binden fazla. Ülkemizdeki durum Maalesef son rakamlara göre Türkiye, diyabet artış hızında Avrupa’da ilk sırada ve dünya ortalamasından 1.5 kat fazla bir orana sahip! Ülkemizdeki oranları; erişkin nüfus da 1996’da yüzde 5.6, 2000 yılında yüzde 7.6, 2013 yılında ise yüzde 13.4. 19802014 arası erkeklerde yüzde 4’ten, yüzde 13’e, kadınlarda yüzde 6’dan yüzde 14’e yükseldi. Son rakamlara göre ülkemizde yaklaşık 7.5 milyon diyabetli birey var. Konunun uzmanları ülkemizde (artış hızı en yüksek bölge Güneydoğu Anadolu) diyabeti bu kadar hızlı artışını birçok faktöre bağlıyorlar. Bunların başında hızlı teknolojik gelişmeyle bağlantılı hareketsiz yaşam, fastfood, yağlı, hamurlu, kırmızı etten ve şekerden zengin beslenme tarzı geliyor. Dünya da diyabetin en hızlı artış gösterdiği bölge Ortadoğu olduğu için, hareketsiz yaşam ve bu tip beslenme tarzının yanlışlığını doğrular gibi gözüküyor. Magnezyum önemli Magnezyum eksikliğinin (Hypomagnesaemia) Tip 2 diyabetin ortaya çıkmasındaki etkisinin son derece önemi son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma ile ispatlanmış durumda. “World Journal of Diabetes” isimli bilimsel derginin 2015 Ağustos sayısında yer alan “Magnesium and type 2 diabetes” isimli makalede tip 2 diyabet hastalığının çoğunlukla hücre içi ve hücrelerarası magnezyum eksikliği ile doğrudan ilişkili olduğu anlatılıyor. Diğer bir bilimsel çalışmanın başlığı ise; Magnesium metabolism in type 2 diabetes mellitus,metabolic sendrome and insulin resistance (M.B&L.J.D.,2007). Magnezyum olmadan pankreasın insülin hormonu üretmesi ve salgılaması mümkün değil. Karbonhidrat metabolizmasını sağlıyor ve insülinin glükozu hücre içine taşımasına olanak sağlıyor. Magnezyum seviyesi normal olmadığında, insülin ve glükoz kanda birikme yaparak çeşitli şekillerde doku hasarı oluşturuyor. Çok önemli bir nokta; İnsülinin hücreye girişi için gerekli olan “Tirozin kinaz” enzimi magnezyuma bağımlı çalışıyor!!! Ayrıca Glükoz metabolizması için gerekli 10 enzimin 7’si yine magnezyuma bağımlı çalışıyor. Vücutta enerji üretimi için en önemli faktör ATP, bir magnezyum iyonuna bağlı olmadığı taktirde biyolojik olarak aktif hale geçemiyor. Halsizliğin en önemli nedenlerinin başında geliyor. Lyme hastalığına neden olan Borrelia bakterisi demir yerine magnezyumu ve manganezi tükettiğinden, Lyme hastalarında diyabete sıkça rastlanıyor. Diyabet hastalarında manganez miktarı yüzde 50 daha az çıkıyor. Şeker hastalığına yakalanmak istemiyor, tip 2 diyabetten bir an önce kurtulmak istiyorsanız, hareketli yaşam ve yeterli beslenmenin yanında, “Unutulmuş Mineral” magnezyumun eksikliğini oldukça ciddiye almanızı öneririm. Eczacılar, Âşık Mahzuni’yi türküleriyle anDI İstanbul Eczacı Odası Türk Halk Müziği Topluluğu (İO THM), Âşık Mahzuni Şerif’in 14. ölüm yıldönümü nedeniyle bir dizi konser düzenliyor. Şef Şafak Özdemir yönetiminde gerçekleştirilen konserlerde, eczacılar Şerif’in türkülerini seslendiriyor. İlki önceki gün Fatih Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapılan konserlerin, ikincisi ise 12 Mayıs Perşembe günü saat 20.30’da Küçükçekmece Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Konserler halka açık ve ücretsiz. İEO THM Topluluğu kurucusu Eczacı Celal Özel, “Bu yıl bizlere ‘insan’ olma özelliğimizi hatırlatan, çağımızın Pir Sultan Abdal’ı Âşık Mahzuni Şerif ustamızın eserlerine yer vereceğiz” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle