24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 2 Mayıs 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Türkiye pahalı benzinde zirveyi kaptırmadıDTüLnikyea4nd.3aT5ülirtTkrLeiy.2e.’9d8e Petrol fiyatlarındaki düşüş Türkiye’ye yansımadı. Yüksek vergiler nedeniyle Türkiye, yüksek akaryakıt fiyatları sıralamasında dünyada ilk sıralarda yer alıyor Ham petrol fiyatı 40 dolarlara gerilemesine rağmen Türkiye’de benzin fiyatları bir türlü düş müyor. Dünyada benzinin lit re fiyatı ortalama 2.98 TL iken Türkiye’de 4.35 TL civarında bulunuyor ve bu rakam Türkiye’yi dünya benzin fi yatları liginde üst sıralara çı karıyor. 2008’de YENER KARADENİZ petrolün varili 147 dolar ile en yüksek seviyeyi gördüğü zaman Türkiye’de 1 litre benzin 3.61 TL’ye satılıyordu. Düşen petrol fiyatlarına karşın akaryakıt fi yatlarının artmasının nedeni ise uygulanan vergiler ve dola rın TL karşısındaki seyri. Türkiye’de benzine uygula nan vergi oranı yüzde 67’yi zor luyor. Bu nedenler ile Türki ye dünyada benzini en pahalı kullanan ülkeler sıralamasında 12’nci sırada yer alıyor. Hong Kong ilk sırada İlk sırada 1.83 dolar ile Hong Kong bulunurken onu sırasıyla 1.81 dolar ile Norveç, 1.79 dolar ile Hollanda, 1.69 dolar ile Danimarka ve 1.65 dolar ile de Portekiz izliyor. Türkiye’de ise bu rakam 1.55 dolar. Benzin fiyatının en ucuz olduğu ülke ise Kuveyt. Kuveyt’te benzinin litre fiyatı 0.22 dolar. Ancak kişi başı gelirlere bakıldığında en pahalı bezini kullanan ülkeler arasında yer aklan Türkiye, kişi başı gelirde ise çok daha gerilerde yer alıyor. IMF’nin 2014 rakamlarına göre en pahalı benzini kullanan Hong Kong’da kişi başı gelir 40 bin dolar iken, Norveç’te 99 bin dolar, Hollanda’da ise 52 bin dolar seviyesinde. Bu rakam Türkiye’de ise 10 bin 500 dolar. Benzini en pahalı kullanan ülkelerden Türkiye’de bir vatandaş yıllık geliri ile 6 bin 774 litre benzin alabilirken, Hong Konglu 22 bin 857 litre benzin alabiliyor. Vergi yüzde 66.59 Türkiye yine akaryakıtta vergi oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) marta ait Petrol Piyasası Fiyatlandırma Raporu’na göre, Türkiye’de 95 oktan kurşunsuz benzin fiyatının yüzde 66.59’u vergiden oluşuyor. Şirket kârı yükseliyor Rapora göre, vergisiz bayi satış fiyatı ortalaması 95 oktan kurşunsuz benzin için litre fiyatı 1.42 TL, motorin için ise 1.38 TL olarak gerçekleşti. Litre fiyatı 4.25 TL düzeyindeki 95 oktan kurşunsuz benzin nihai litre fiyatının yüzde 66.59’luk kısmının vergi, yüzde 22.46’lık kısmının ürün maliyeti ve yüzde 10.95’lik kısmının ise piyasada faaliyet gösteren şirketlerin brüt kâr marjı ile gelir payından oluştuğu görülüyor. Litresi 3.51 TL düzeyindeki motorin nihai litre fiyatının ise yüzde 60.61’lik kısmı vergi, yüzde 25.06’lık kısmı ürün maliyeti, yüzde 14.33’lük kısmı ise piyasada faaliyet gösteren şirketlerin brüt kâr marjı ile gelir payından oluşuyor. Yılbaşından bu yana artıyor Dünya petrol fiyatlarındaki düşüşü vatandaşlarına indirim olarak yansıtırken, Türkiye gerilemeyi akaryakıt fiyatlarına yansıtmayan ülkelerden biri oldu. Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) geçen sene yayımladığı rapora göre en fazla indirim ABD’de yapıldı. Enerji fiyatları ABD’de yüzde 15 düşüş kaydetti. Fiyatların en fazla gerilediği ikinci ülke ise yüzde 13.8 ile Güney Kore oldu. Rapora göre 2014’ün ikinci çeyreği ile 2015’in ikinci çeyreğini kapsayan dönemde OECD ülkelerinde enerji fiyatları ortalama yüzde 9.3 geriledi. OECD’nin raporuna göre fiyatlarıdaki gerilemeyi va tandaşa yansıtmayan Türkiye ise bu hareketle dünyada benzin fiyatlarının en pahalı olduğu ülkeler arasında yer aldı. Türkiye’de benzinin litre fiyatı 1.55 dolar seviyesinde bulunuyor. Yılbaşından beri ise artış sürüyor. 18 Ocak’ta 4.22 TL olan benzinin litre fiyatı 4.35 TL’ye yükseldi. Binladin 50 bin çalışana kıydı Ortadoğu’nun en büyük inşaat şirketlerinden olan ve 11 Eylül saldırısının faili Usame Bin Ladin’in babasının kurduğu Binladin Group, düşen petrol fiyatlarını gerekçe göstererek 50 bin kişiyi işten çıkardı. Suudi gazete El Vatan, şirketin işten çıkaracağı kişilerin tamamının yabancı çalışanlar olduğunu duyurdu ve bu kişilere kalıcı olarak krallığı terk etmeleri söylendi. Çalışanlar, maaşlarını almadan ülkeyi terk etmek istemiyor. Bazı işçilere son 4 aydır para verilmiyordu. Karar sonrası şirket binası önünde protestolar düzenlendi. Grubun 200 bin çalışanı bulunuyor. 2015 Eylül’de Binladin Group’a ait vincin Mekke’deki Ulu Camii içine devrilmesi sonrası 107 hacı hayatını kaybetmişti. l Ekonomi Servisi Ihracatta buyuk kayıp Nisan ayında 106 ülkeye ihracat arttı, 131 ülkeye ise ihracat azaldı. Bu dönemde Irak’a ihracat yüzde 27.9 daraldı. TİM verilerine göre ihracat Nisan 2016’da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2.8 azalarak 1 milyar 443 milyon 283 bin dolar oldu. SEVİNÇ ALTUNKAYA Artan terör olayları, Ortadoğu’da devam eden karışıklıklar nedeniyle yılın ilk 4 ayında ihracat yüzde 8.4 daralarak 46 milyar 187 milyon dola ra düştü.Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), nisan ayı ihracat rakamlarını Antalya’da açıkladı. Nisanda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2.8 düşüşle 11.4 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Son 12 aylık dönemde de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.6 gerilemeyle 139.6 milyar dolarlık ihracat yapıldı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatımızın gerilemesinde ihracat fiyatlarındaki düşüş etkili oluyor” dedi. Nisanda en fazla ihracatı 2 milyar 47 milyon dolarla geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11.5 artış gösteren otomotiv endüstrisi gerçekleştirdi. Bunu yüzde 13.3 artış ve 1 milyar 526 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon ve yüzde 14.6 kayıp ve 1 milyar 229 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri takip etti. l ANTALYA ekonomi 9 Hegemonya ve robotlar ABD hegemonyasının gerilemesi, Çin’in yükselmeye, Rusya’nın askeri gücünü yeniden kazanmaya başlaması, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi kronik savaş bölgelerinin oluşması, büyük güçler arasındaki rekabet hızlanırken, potansiyel olarak daha önce olmayan riskleri de gündeme getirerek robotlaşma alanını da kapsamına alıyor. Kapitalizm ve potansiyelleri Bir üretim tarzında üretici güçler ile üretim ilişkileri arasında uyumsuzluğun ortaya çıkması, üretici güçlerin, üretim tarzının gelişme potansiyellerini yitirdiğini gösterir. Bence bu savı, “o zaman yok edici güçlerin gelişmesi hızlanır” savıyla tamamlayabiliriz. Bu konu aklıma, Financial Times’da robotlaşmayla ilgili bir araştırmayı okurken geldi. Kapitalizmin ilk büyük krizi, ona eşlik eden iki dünya savaşı, faşizm, Yahudi soykırımı, iki atom bombası, “o zaman yok edici güçlerin gelişmesi hızlanır” saptamasının doğru olabileceğini düşündürüyor. Sonra kapitalizm krizinden çıktı. Kapitalizmi aşmaya yönelik ilk büyük deneyim de 1930’lardan başlayarak uzun bir süre çürüdükten sonra, kapitalizmin bir başka büyük krizi içinde 1989’da çökünce artık “o savı” düşünmek adeta olanaksızlaştı. Küreselleşme, “ideolojilerin sonu” derken bir mali kriz 2007 yılında kapitalizmin büyük krizlerinden birini yaşamakta olduğunu hatırlattı, “uzun durgunluk”, depresyon filan, küresel ısınma, kronik savaşlar, dinci gericiliğin en aşırı biçimler sergileyerek yayılması; üretici güçler yıkıcı güçler ve üretim ilişkileri diyalektiğine ilişkin soruları, şimdi yeniden gündeme getiriyor. Yok edici güçler Yok edici güçler söz konusu olduğunda, bir tarafta büyük servetler yığılırken öbür tarafta çocukların kitlesel ölçekte açlıktan, salgın hastalıktan ölmesi, kronik savaşların milyonlarca insanı yerinden yurdundan ederek tarihin en büyük göç dalgalarından birini yaratması, sırf mali sermaye denetlenemediği için gelişmiş ülkelerde sağlık, eğitim sistemlerinin hızla çürümesi, siyasi, ekonomik boyutu oluşturuyor. Terörizme karşı savaş kapsamında devletlerin kapitalizmin bireysel özgürlükler, kişi özeli gibi kazanımlarını hızla kısıtlaması, denetim, gözetim altına alması, ırkçılığın, milliyetçiliğin, dinci fanatizmin yükselmesi de kültürel boyutu... Kısacası gezegen, küresel ölçekte kapitalizmin “yok edici güçlerinin gelişmesinin” sonuçlarını yaşıyor. Daha da korkutucu olanı, bu zemin üzerinde, hegemonyasını yitirmekte olan ABD, kendisine yer açmaya çalışan Çin ve Rusya arasındaki askeri rekabet de hızlanıyor. Bu rekabetin yansıdığı alanlar içinde, “yok edici güçler paradoksunu” sergileyen en önemli alan robotlaşma. Robotlaşma, üretkenliği artırarak insanlığı yeni bir refah dönemine taşımak yerine yalnızca, işsizliği, yoksulluğu artırmakla kalmıyor, “yapay zekâ” alanındaki gelişmelerle birlikte, kendi kendine karar verebilen, insan savaşçıların zaaflarından arınmış, yok etme araçlarının ortaya çıkmasına yol açıyor. Financial Times’daki araştırma ABD’nin küresel üstünlüğünü koruyabilmek için savaş gücüne, robot teknolojisine dayanmaya karar verdiğini gösteriyor. Robotlaşma alanındaki rekabet yapay zekâ alanındaki rekabetle de destekleniyor, ister istemez karşımıza “Terminator” filmindeki senaryoyu bir olasılık olarak getiriyor. İnsanlık karanlık bir tünelde. Buradan çıkmanın yolu, üretim ilişkilerini kapitalizmin önceliklerinin baskısından kurtarmak, yeniden düzenlemek, yok edici güçlerin gelişmesini durdurmaktan geçiyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle