18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Mayıs 2016 4 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Tebrik ve takı kuyruğu saat 19.10’da sürüyordu Yılın nikâhı için davetliler saat 12.00’den itibaren Küçükçekmece’deki Yahya Kemal Beyatlı Salonu’na gitmeye başladılar. Salona giden ilk tanınmış isim, “uykucu bakan” olarak tanınan Atilla Koç oldu. Atilla Koç, Kültür Bakanlığı döneminde Topkapı Sarayı’ndaki Hazreti Muhammed’in “Sakalı Şerif”ini ayağına, Atatürk Havalimanı’na getirtmesiyle de ün yapmıştı. Artık politikacı değil ama Turkcell’de yönetim kurulu üyeliği yapıyor. Saat 12.00’de gitmeye başlayan konuklar, 16.15’te nikâhın kıyılmasından sonra geç saatlere kadar takı kuyruğuna girdiler. Kuyruğun saat 19.10’a kadar sürdüğünü gazeteciler yazdı. Barış sürecinde katkısı olmuş Bir önemli not. Erdoğan’ın sırdaşı ve danışmanı Mustafa Varank, Sümeyye Erdoğan’ı anlatırken şöyle demiş: “Genç bakışların karar süreçlerine etkin katkısı.” Anlaşılıyor ki, Sümeyye Hanım Barış Süreci’ne de el atmış. En hatırlı konuk hastalandı Nikâhta en göze çarpan ünlü davetli Orhan Gencebay ve eşi Sevim Emre oldu. Seda Sayan, Cengiz Kurtoğlu ve Cübbeli Ahmet de çağrılmıştı. AKP ve Erdoğan hayranlığıyla tanınan gazeteci Nagehan Alçı ise 39 derece ateşle yattığı için nikâha gidemediğini yazdı. S. Kobal K. İmirzalıoğlu Sinem Kobal ile düğün kardeşliği Sümeyye Erdoğan’ın nikâhı, Sinem Kobal’ın Kenan İmirzalıoğlu ile evlendiği günle çakıştı. Sinem Kobal (28) ve İmirzalıoğlu (42), Cunda Adası’nda düğün yaptılar. İki çiftin evlilik fotoğrafları dün gazetelerin en önemli konusuydu. İstanbul’daki nikâhın 6 bin 500 davetlisine karşılık Cunda’daki düğüne 300 kişi davet edilmişti. Cunda’da içki vardı. Küçükçekmece’de yoktu. Bir Sümeyye Erdoğan anısı Nedense, davetli gazetecilerin çoğu nikâhı yazmadılar. Özellikle adı “Yandaşa” çıkmış gazetelerde neredeyse düğünle ilgili izlenim yazan hiç olmadı. Sadece Yeni Şafak’ta Hasan Öztürk, kısa bir not koydu ve Sümeyye Erdoğan’la 1725 Aralık’tan sonra yaptıkları kısa bir sohbeti aktardı. Hasan Bey’e göre, o gün Sümeyye Hanım o kadar üzgünmüş ki, dönüp şöyle demiş: “Dostlarımız, dost sandıklarımız bile neler söylüyorlar, bu bizi çok üzüyor.” niyetAinBisVeiznearyoları sorguluyor DUYGU GÜVENÇ AB, Türkiye ile son aşamaya gelen vize mutabakatının kaderini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belirleyeceğini düşünürken, “erteleme veya vazgeçme” olasılıklarını tartışmaya başladı. İşte vize senaryoları: l Kahramanlık arıyor: Kulislerde Davutoğlu’nun pazarlığını yaptığı vize serbestisinde Erdoğan’ın kendisine ait veya yeni Başbakan’a ait bir başarı öyküsü yazmayı planladığı konuşuluyor. Böylece süreçte Davutoğlu’nun yerini alacak yeni bir statüko oluşturmayı hedefliyor. Bu durumda dahi AB, Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşme yolunda adım atmak yerine ‘kozmetik değişiklikler’ yapacağı görüşünde. l Masada söylem aynı: Erdoğan’ın mutabakatın uygulanmasını Ekim’e erteleyebileceği yönündeki açıklamalarına karşın Türk tarafı masada bir değişim göstermedi ve görüşmeler de hâlâ “Haziran sonunu” hedefliyor. Bu tutumda AB çevrelerinde Erdoğan’ın “pazarlık kozunu artırdığı” yorumlarına neden oluyor. l İç politika dengesi: AB, son dönemde Türkiye’de bozulan imajından çok rahatsız. Erdoğan’ın anlaşmayı feshetme olasılığının iç politikaya nasıl yansıyacağı, vize serbestisinin Türkiye vatandaşları için etkisinin ne olduğu da yanıt aranan sorular arasında. l Cemaat kaygısı: Erdoğan, terör tanımında değişikliğe gidilmesine PKK gerekçesiyle karşı çıkarken Gülen cemaatine, mahkeme kararı olmadan ‘terörist’ tanımlamasının yapılması da AB’nin öncelikleri arasında. AB, Güvenlik Paketi’nde eskiye dönülmesinde ısrarlı. l Yunanistan seçeneği: AB ile Türkiye arasında uygulanan mülteci mutabakatı, AB üyesi ülkelere Yunanistan’ın başarısını da ortaya koydu. Kaynaklar, Türkiye’nin mutabakatı bozması halinde 6 milyar Avro’nun da ekonomik sıkıntı içindeki Yunanistan’a verilmesinden yana. l ANKARA İki Kişilik SUPERIOR Odada kişi başı 89 TL’den başlayan fiyatlar ile... Fiyatlarımıza kdv ve seçkin açık büfe kahvaltı dahildir. Kampanyamız Cuma giriş Pazartesi çıkış şeklindeki rezervasyonlar için geçerlidir. Tek kişi konaklamalarda kişi başı fiyatımıza %50 fiyat farkı uygulanır. Spa’da %15 indirim sadece haftasonu 3 kal 2 öde kampanyasından yararlanan misafirler için geçerlidir. Büyük İskender Str. No: 13 BodrumMuğla / TURKEY T: +90 252 316 97 75 77 F: +90 252 319 52 42 www.bodriumhotel.com • email: [email protected] Büyük nikâha Obama, Kraliçe, Merkel, Hollande gelecekti ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan, Sel çuk Bayraktar’la önceki gün evlenerek muradına erdi. Fotoğraflarını görenler “Ev lilik Sümeyye Hanım’a da, da mada da yaramış” dediler. Mutlu olsunlar... 6 bin 500 kişinin çağrıldı ğı nikâha, çok sayıda gaze teci de davetliydi. Ve her kes, köşelerinde ilginç notla ra yer verdi. Öncelikle, neden nikâhta sadece Bosna, Pakis Gelin çiçeğinitan, Arnavutluk ve Lübnan gi bi çok önemli olmayan ülke Kandilli’de üniversitelilerden liderler vardı sorusunun yanıtını gazeteci Verda Özer bir Köşk verdi, içimizi rahatlattı: “Nikâh tarihi kısa bir süre Neslihan kaptı satın aldılar önce kararlaştırıldığı için birçok yabancı lider, programları elvermemesi sebebiyle nikâh davetine katılamadı.” Biz de bunu tahmin ediyorduk zaten. Eğer erkenden haberleri olsa, Amerika’dan Obama’nın, İngiltere’den Kraliçe Elizabeth’in, Almanya’dan Merkel’in, Fransa’dan Hollande’ın, Japonya’dan İmparator’un, Kanada’dan yakışıklı genç başbakanın geleceğini biliyorduk. Aslında, Rusya lideri Putin bile, aradaki kavgayı unutup gelecekti ama işte son anda gelen davetiye her şeyi bozdu. Neyse artık torunların sünnetine gelirler. 8 şahit 8 şehit Sümeyye Erdoğan, telaş tan “gelin buketi”ni bekâr kızların üzerine atmadı. Masada unutulan çiçe ği, 18 yaşındaki üniversi teli Neslihan Durmaz al dı ve şöy le anlat tı: “Çalış malarımız dan dola yı tanışmıştık. Proto Neslihan Durmaz kol falan çok kalabalıktı. Bu keti atmadı, masadaydı, git tim aldım. Sonra kendisine gösterdim. Aldığımı söyle dim. Ablası ‘Ooo çak’ yaptı. Tebrik etti. Onu hatıra olarak saklayacağım. Herkes ev li olup olmadığımı sordu. Evli değilim. Üniversite öğrenci siyim, anestezi okuyorum.” Normalde Erdoğan’ın katıldığı toplantılara davet edilmeyen bir iki gazeteci de damat kontenjanından nikâha çağrıldı. Bunlardan biri Yalçın Bayer oldu. Damadın ailesinin eski tanıdığı olan Yalçın Bayer, “Selçuk Bayraktar ve eşi, Kandilli’de yeni aldıkları mütevazı ‘köşk’lerinde oturacaklar” diye yazdı köşesinde. Anlaşılıyor ki, genç çift babalarının Çamlıca’daki evinden uzağa gitmemişler. Balayı için sır vermediler tesadüfü Nikâhta genç çiftin 8 tanığı vardı: Abdullah Gül, İsmail Kahraman, Ahmet Davutoğlu, Hulusi Akar, Bosna lideri, Pakistan başbakanı, Arnavutluk başbakanı, eski Lübnan başbakanı. Ne yazık ki, aynı gün 8 şehidin de cenaze töreni vardı. Sözcü gazetesi bu tesadüfü kaçırmadı, “Tabutta 8 şehit, nikâhta 8 şahit” manşeti attı. Arınç&Çelik Nikâha gelmeyenlerin başında, AKP’nin eski 3 numarası Bülent Arınç vardı. Sonra, AKP’nin eski ağır topu Hüseyin Çelik de yoktu nikâhta. Davet mi edilmediler, yoksa isteyerek mi gitmediler bilemiyoruz. Nikâhta gösterilen kısa filmde, Sümeyye Erdoğan’ın ata bindiğini, bungee jumping yaptığını, keman çaldığını öğrendik. Çiftin yaş günlerini ve burçlarını da yazalım: Sümeyye Erdoğan 22 Ağustos 1985 (Başak), Selçuk Bayraktar 7 Ekim 1979 (Terazi). Ancak çiftin balayına gidip gitmeyeceği konusunda bilgi sızmadı. Bunlar kandanErdoğan, Kılıçdaroğlu’na yüklenmeyi sürdürdü besleniyorlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz” sözlerine eleştirilerini dün de sürdürdü. Erdoğan “Haddini bil, haddini. Ben halkımdan besleniyorum. Kandan beslenen birileri varsa, 1960’ta rahmetli Menderes’in ve iki arkadaşının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz” dedi. Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulunda olduğu TÜRGEV’in kardeş kuruluşu Türkiye Gençlik Vakfı’nın), Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu işbirliğinde Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programı’na katıldı. Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Erdoğan, “Şimdi çıkmış bir tanesi, dünyanın değişik yerlerinde, ‘Başkanlık sisteminin gelmesi için kan gerekir, kan’ diyor. Üç unsur var. Bir tanesi mezhepçi lik, ikincisi ırkçılık, üçüncüsü terör unsurudur. Bu zatın söylediklerinde, bu üç unsurun tamamı var” dedi. “Bunlar kandan besleniyorlar” diyen Erdoğan “Aynen bölücü terör örgütünün uzantıları gibi. Girdiği her seçimde malum, aldığı netice ortada. Şimdi ‘Acaba kanla netice alır mıyız’ diye buna bakıyor. Alamayacaksın. Gençler, şunu da unutmayın, halk ne derse o olacak” dedi. Avrupa’ya tepki Avrupa’yı eleştiren Erdoğan, “DAİŞ’in eylemlerine verdiğiniz tepkiyi niçin PKK, DHKPC ve YPG’nin saldırılarında esirgiyorsunuz? Neden Nizami’nin idamına sessiz kaldınız? Bu çifte standart değil mi?” dedi. l İSTANBUL Başbakan’DAN ekibine veda Başbakan Ahmet Davutoğlu, yakın çalışma ekibi ile “veda resepsiyonunda” bir araya geldi. Çankaya Köşkü’nde bası na kapalı gerçekleşen resepsiyona, Davutoğlu ile eşi Sare Davutoğlu, çalışma ekibi ve Başbakanlık personeli katıldı. Suikast... Adam silahını çekti, ateş etti. İki el silah sesi duyuldu. Can Dündar suikastçının hedefiydi. Eşi Dilek Dündar adamın üstüne atladı. Yakındaki CHP milletvekili de adamı yakaladı. Adamın “Vatan haini” dediği duyuldu. Cumhurbaşkanı da Can Dündar’ı bu sözlerle suçlamıştı. Can Dündar bu suikasttan yara almadan kurtuldu. Ama ülkedeki gazetecilik ağır bir yara almıştı. Cumhurbaşkanı “geçmiş olsun” demedi. Başbakan da “geçmiş olsun” demedi. Artık “geçmiş olsun” deyip dememek bile politik ayrımcılık tarafından belirleniyordu. Ülkede bütün demokrasiden, insan haklarından, özgür haber alma hakkından yana olanlar Can Dündar’a geçmiş olsun dediler. Suikast, “kötü niyetle yapılan girişim” demektir. Arapça bir sözcüktür, Türkçesi budur. Ama “suikast”, sadece silahlı saldırı değildir. Can Dündar ve Erdem Gül, bu olayın sonrasında girdikleri karar duruşmasında beşer yıl ceza aldılar. Can Dündar çıkışta, “İki suikasta uğradık” dedi. Doğruydu. Hukuk yoluyla da suikast yapılır. Yapıldı da... HHH Çok geçmeden hükümet de bir suikasta uğradı. Başbakan Ahmet Davutoğlu çekilmeye zorlandı. “Benim tercihim değil, zaruret” dedi. Kimin tercihiydi, neyin zaruretiydi? Söylemedi. Ülkede üstüne basılıp geçilenlerin konuşmaması âdettir. Abdullah Gül sitemle gülümser. Bülent Arınç söylediğine söyleyeceğine pişman edilir. Hüseyin Çelik mırıldanır. Sadullah Ergin düşünceli düşünceli durur. Abdüllatif Şener çok önceleri barutunu bitirmiştir. AKP diye bir parti artık yoktur. Her şey lidere bağlıdır, herkes liderin biat etmiş adamıdır. Parlamenter sistem fiilen parlamentoda çoğunluk olan parti tarafından sona erdirilmiştir. Artık “Başkanlık sistemi” de facto yürürlüktedir. Başkan da bugünün Cumhurbaşkanı’dır. HHH Demokrasi de fiilen sona erdirilmiştir. Çünkü “demokrasi, güçlerin ayrımı” rejimidir. Yürütme, yasama, yargı ayrı ve bağımsız güçler olmalıdır. “Demokrasi”, güçlerin birbirini denetlemesine dayanan rejimdir. Yürütme, yasama ve yargı bağımsız olmazsa, birbirini denetleme gücünü kaybederse o rejimin adı “otokrasi” olur. Türkiye, artık demokrasiden vazgeçmiş, “otokrasi” rejimine geçmiştir. Bilinmesi gereken budur. HHH Artık ortadan kaldırılma sırası “Cumhuriyet”e gelmiştir. Cumhuriyet rejiminin üç ayağı olan bağımsızlık, laiklik ve ulusalcılık birer birer ortadan kaldırılmaktadır. Bağımsızlık ortadan kalkmış, Amerika ve emperyalizme bağımlılığa ek olarak İslam ülkelerine bağımlılık da eklenmiştir. Ulusalcılık “faşizm ve darbecilik” yaygarası ile reddedilmiş, Amerika başta olmak üzere İngiltere, Almanya, Fransa’nın nasıl kendi ulusalcılıklarını koruduğu akla bile getirilmemiştir. Laiklik ilkesi de Meclis Başkanı tarafından tartışılmaya açılarak Atatürk Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılma işlemi tamamlanmaya çalışılmaktadır. Ama boşunadır bütün bunlar. Atatürk Cumhuriyeti’nin temsil ettiği gerçek, yüzyılların aydınlanma ve rönesansının gerçeğidir. Nasıl ortaçağ bitip de yeniçağ gelmişse, bugünler de geçecek, Atatürk Cumhuriyeti’nin güneşi hep parlayacaktır. Tarihin saati tersine yürümez... Kitap: Mine Kırıkkanat’ın HİÇ KİMSE kitabını okuyun. Bir suikastı polis raporu gerçekliğiyle ve roman tadıyla okuma fırsatını kaçırmayın. Belediyenin 553 milyonu kayıp Başkentlinin parası nereye gitti, kimse bilmiyor OZAN ÇEPNİ Sayıştay’ın geçmiş yıllara ilişkin denetimlerinden geçer not alamayan Başkent bütçesi, bu yıl da kırmızı alarm veriyor. Melih Gökçek’in başkanlığındaki belediyenin kendi verilerine göre, Ankaralıların cebindeki 553 milyon TL’nin “noksan” olduğu ortaya çıktı. Büyükşehir Belediyesi bütçesinde “sayım noksanı” olarak, kısa süreli alacak ve borçların kaydedildiği hesap kalemi altında, 2013 yılından bu yana 553 milyon TL birikti. Konuyu Belediye Meclisi toplantısında gündeme getiren CHP’li üyelerin soruları ise “yanıtsız” kaldı. Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Doğan Yılmazkaya, maliyetin büyüklüğüne dikkat çekerek “Bu hesap belediyede 553 milyon TL’lik para ya da taşınır mal ve malzemenin kayıp olduğunu göstermektedir. Konu ile ilgili acilen açıklama yapılmalı ve sorumluların tespit edilerek haklarında işlem yapılmalıdır” dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşları EGO ile ASKİ’nin 2015 Malı Yılı Kesin Hesapları, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde onaylandı. Ancak bütçedeki açıklanamayan kalemler dikkat çekti. Büyükşehir’in 4 milyar TL’nin üzerindeki bütçesin de, 553 milyon TL’nin “sayım noksanı” olarak kaydedildiği ortaya çıktı. Bütçenin yüzde 10’una yakın kısmı “noksan” sa yılırken, CHP’li meclis üyeleri nin itirazları gör Ankara Büyükşehir mezden gelindi. Belediye Başkanı l ANKARA Melih Gökçek C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle