18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 13 Mayıs 2016 6 AKP’li vekilden Beştaş’a ‘çirkin’ sataşma HDP İstanbul Milletvekili Filiz Keres tecioğlu, Ankara’da 20 yaşındaki Ceren Baran’ın, eski sevgilisi olduğu iddia edilen bir özel harekât polisi tarafından öldürül mesinin ardından, kadına yönelik şiddeti TBMM Beştaş gündemine taşıdı. Kadına şiddetin hayatın her alanına yansıdığını belirten Kerestecioğlu, AKP’li Hakan Çavuşoğlu’nun TBMM Genel Kurulu’nda HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’a karşı aşağılayıcı söylemlerini aktardı. Meclis tutanaklarına da yansıyan tartışmaya göre, kürsüde konuşan Beştaş’a AKP’li Çavuşoğlu Çavuşoğlu’nun “Çirkinliğine bir şey diyor muyum ben senin! Çirkin şey” dediği görüldü. TBMM Genel Kurulu’nda, AKP’li Çavuşoğlu’nun kürsüde konuşan HDP Grup Başkanvekili Beştaş’a yönelik sözlerinin aşağılama amacı taşıdığını belirten Kerestecioğlu, “Bir iktidar milletvekili kürsüde konuşan hatip kadın olunca nasıl defalarca kendi aklının çirkinliğini ortaya koyan sözlerle erkekliğini kullanabiliyor. İşkencecilerin 80’lerde, 90’larda aşağılamak için kadınlara söyledikleri sözlerdi bunlar. Adeta erkekçe zulüm taktikleri işkence odalarından Meclis’e uzanıyor. Kadınları çirkingüzel, iffetliiffetsiz gibi tasniflerle aşağılayabileceklerini düşünüyorlar. Ama yanılıyorlar. Kadınlar ‘erkek adalet değil, gerçek adalet’ istiyor” dedi. Tutanaklara yansıyan görüşmelerde, AKP’li vekilin HDP’li Beştaş’a yönelik, sürekli “çirkin” sıfatıyla hitap ettiği ve birçok kere “Çirkinliğine bir şey diyor muyum ben senin! Gülmeme takmışsın, çirkin şey! Seni kınıyorum, çirkin” gibi ifadeler kullandığı, Beştaş’ın ise “Terbiyeli ol” diyerek yaşananlara tepki gösterdiği görülüyor. l ANKARA / Cumhuriyet MHP’de muhalefet yargı kararını bekleyecekOkskurüliarrteuğicklaitGnnaÜüdyeNstBüUGÜN MHP Genel Merkezi, Yargıtay’dan kurultay kararı çıkarsa muhalifleri tedbirli ihraç istemiyle disipline sevk edebilecek, üyelikleri askıya alınan delegeler kurultayda oy kullanamayacak Kurultayın yılan hikâyesine döndüğü MHP’de muhalif kanattan Koray Aydın, Meral Akşe ner, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’dan ku rultay açıklaması geldi. MHP’de muhalif cephe den 4 genel başkan ada yı, bugün mesai bitimine kadar “Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin SELDA GÜNEYSU tedbir kararının kaldırılması halinde 15 Mayıs’ta kurultayı yapa caklarını, aksi takdirde ise Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin ka rarının bekleneceğini” bildirdi. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin “olağanüstü kurul tay toplansın” yönünde verdiği kara rın ardından atanan çağrı heyeti “tü zük kurultayının 15 Mayıs’ta yapılma sını” kararlaştırmıştı. Bu süreçte genel merkez Tosya ve Gemerek Asliye Hu GENEL MERKEZ ‘TEDBİR’ ALACAK Yargıtay’ın mayıs ayı içinde “olası kurultay kararı” vermesi karşısında ise MHP’nin çareleri tükenmiş değil. Edinilen bilgiye göre, eğer Yargıtay’dan “olağanüstü kurultay yapılsın” yönünde bir karar çıkarsa, genel merkez muhalif delegeleri, olağanüstü kurultay öncesinde “tedbirli olarak ihraç istemiyle” disipline sevk edebilir. MHP’nin Siyasi Partiler Yasası’na göre böyle bir hakkı bulunuyor. Siyasi Partiler Yasası’na göre “disipline sevk edilen üyeler, parti içindeki görevlerinden de uzaklaştırılmış sayılıyor. Bu da üyeliklerinin askıya alınması anlamına geliyor.” Siyasi Partiler Yasası’nın 59. maddesi de “Tedbir niteliğinde olmak üzere disiplin kuruluna sevk edilen üye, parti içindeki görevinden derhal uzaklaştırılabilir” deniliyor. “Tedbirli olarak hakkında ihraç istemiyle disipline sevk edilen” delegelerin de “üyelikleri askıya alınacağından” olası bir kurultayda oy kullanma hakkı bulunmuyor. kuk Mahkemeleri’nden kurultaya ilişkin “ihtiyadi tedbir” kararı çıkartmıştı. Hatta Ankara 25. İcra Müdürlüğü’ne başvurularak, “ihtiyadi tedbir kararının” uygulanması istenmişti. Bu nedenle muhaliflerin önünde kurultayın yapılması için iki engel bulunuyor. Bunlardan ilki Tosya ve Gemerek mahkemelerinden kurultaya ilişkin alınan “ihtiyadi tedbir” kararı. Bir diğer engel de Yargıtay’ın kararı mayıs ayı içinde yapacağına dair açıklaması. Dün 4 genel başkan adayı bir araya gelerek, durum değerlendirdi. Yapılan açıklamada “Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tedbir kararının kaldırılması halinde 15 Mayıs’ta kurultay yapılacağı, aksi takdirde de Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin kararının bekleneceği” bildirdi. l ANKARA / Cumhuriyet Durak Enginyurt Canlı yayında tansiyon yükseldi Habertürk televizyonunda yayımlanan “Gündem Siyaset” programında MHP’nin olağanüstü kongre tartışması ele alındı. Tansiyonun yer yer yükseldiği programda Bahçeli yanlısı Cemal Enginyurt ile muhalefet yanlısı Yılma Durak birbirine girdi. Kendisi için “yalan konuşuyor” diyen Enginyurt’a sert tepki veren Durak, “Sen kimsin, adam mısın sen, kendine gel” dedi. Sunucu Veyis Ateş ara vermek zorunda kaldı. Can Dündar’a saldırıda 1 kişi daha gözaltına alındı. 9 kişiden 7’si sabıkalı çıktı ‘Azmettiren’ sorgulanıyor Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın silahlı saldırıya uğramasına ilişkin soruşturma kapsamında dün Sabri B. isimli bir kişi daha gözaltına alındı. Halen gözaltında olan şüphelilerden mafya babası Ergün Celep’in ise saldırgan Murat Şahin’in ifadesi doğrultusunda saldırıyı azmettirmek iddiasıyla sorgulandığı belirtildi. Emniyete götürülerek ifadesine başvurulan Sabri B. ile birlikte 4 kişinin emniyette ifadesi sürüyor. Öte yandan saldırı kapsımında bu zamana kadar gözaltına alınan 9 kişiden 7’si sabıkalı çıktı. Soruşturmanın ilk evresinde İstanbul Emniyeti olayda örgütlü bir yapı olup olmadığına dair bir tespit yapamazken gelen bir ihbar ise soruşturmanın seyrinin değişmesine neden oldu. İhbara göre, Murat Şahin’i iyi tanıyan Mehmet K. ve Mehmet S., azmettiriciydi. Bu 2 kişi gözaltına alındı. Ardından da Murat Şahin ile yoğun telefon trafiği olduğu öne sürülen Farhad H. ve MHP Muş 2. sıra milletvekili adayı Adnan S. yakalandı. Yaralama, tehdit ve hakaretten emniyette kaydı olan 40 yaşındaki Murat Şahin ile bağlantılı oldukları iddiasıyla gözaltına alınan Türkmenistan uyruklu Farhad H. (28), Mehmet K. (23), Melik S. (28) ve Adnan Subaşı (32), polis ifadelerinde Murat Şahin’i tanıdıklarını ancak eylemle ilgilerinin olmadığını söyledi. Telefon trafiği Gözaltına alınanlardan Farhad H.’nin emniyette kaydı bulunmazken Mehmet K.’nın yaralama, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, uyuşturucu, kumar oynatmak ve mühür bozmadan, Melik S,’nin yaralama tehdit, hakaret ve ateşli silahlar yasasına muhalefetten, Adnan S.’nin de hakaret, yaralama, tehdit ve güveni kötüye kullanma suçlarından kaydı bulunduğu belirlendi. Adliyeye çıkarılan 5 zanlıdan saldırgan Murat Şahin tutuklanırken, Farhad H. adli kontrol kararıyla serbest kaldı. Diğerleri ise savcılık sorgularının ardından bırakıldı. Soruşturmada, polis olayda kullanılan silahın izini sürdü. Silahı Murat Şahin’e veren kişi Sabri B. ve Murat Şahin’le çok sayıda telefon görüşmesi olduğu saptanan Ergün Celep’i gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüphelilerin de emniyette çeşitli suçlardan sabıkası olduğu belirtilirken şüpheliler suçlamaları kabul etmedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Tetikçi Murat Şahin’in ifadesi doğrultusunda Ergün Celep gözaltına alındı. O kahraman Türk gazeteciler Fransa’nın sol eğilimli saygın gazetesi Le Monde önceki günkü başyazısını Türkiye’ye ayırdı. “Türk gazeteciler, o kahramanlar” başlıklı yazıda gazetemiz yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yanı sıra yazarlarımız Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya’dan da bahsedildi. Yazıdan dikkat çeken bazı bölümler şöyle oldu: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Mayıs’ta Avrupa Birliği’ni ‘Bombalar kendi topraklarında patlayınca demokrasiyi de özgürlükleri de rafa kaldıracak hale gelmekle’ suçladı. Bay Erdoğan neden bahsettiğini çok iyi biliyor zira kendi ülkesinde de aynen bu taktiği uyguluyor, üstelik bombalar patladığı için değil.” “Şahsi güç için tatmin edilemez arayışında Türkiye’de özgürlüklerin yolunu büyük ölçüde daralttı. Bu öz Can Dündar Erdem Gül gürlüklerden birine saldırı özgür medya organları yaratma ve koruma şansına sahip Avrupalılara özellikle dokunuyor: ifade özgürlüğü. Demokrasinin bu temel hakkı Türkiye’de gittikçe daha fazla tehdit ediliyor. Türk meslektaşlarımız için bunun uygulanması sıklıkla kahramanlıkla eş anlama geliyor.” “Bunun son örneği 6 Mayıs’ta Can Dündar ve Erdem Gül’ün sırasıyla 5 yıl 10 ay ve 5 yıl hapse mahkum edilmesi oldu. Mahkemenin dışında Can Dündar öfkeden çılgına dönmüş bir kurşundan kıl payı kurtuldu. ... Dündar ve Gül’ün mahkeme kararından bir hafta önce aynı gazeteden meslektaşları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya, Charlie Hebdo dergisine 2015 Hikmet Çetinkaya Ceyda Karan yılında yapılan saldırının ardından yayımladıkları Peygamber karikatürü nedeniyle iki yıl hapis cezası aldı. ... Zaman gibi önemli bir gazeteye bir günde el kondu ve hükümet yanlısı bir yayına çevrildi.” “Bay Erdoğan’ın onu eleştirenlere olan öfkesi sınır tanımıyor. Alman medyası ve Almanya Başbakanı Angela Merkel bunu deneyimledi.” “AB üyelerinin Türkiye ile pazarlık yapmak için birçok iyi nedenleri var. Ama bu süreçte basın özgürlüğünü zarar hanesine yazmak hem üzüntü verici hem de yapıcı olmaktan uzak. Avrupa değerleri ve Türkiye’de mesleğini yapmak için cesurca çabalayan gazeteciler bundan daha iyisini hak ediyor.” l Dış Haberler haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Dipten Gelen Dalga Türkiye, “durumdan memnun olanlar” ve “bu böyle gitmez, dur demek lazım diyenler” olarak ikiye bölünmüş durumda. Bu bölünmenin niceliksel hesabı doğrusu çok önem taşımıyor. Duruma itirazların niteliği, hadi eski dilden yazalım Osmanlı’ya pek meraklı olanlar da anlasın, keyfiyeti; taşıdığı ya da taşıyabileceği kararlılığı, radikalliğiyle ölçülmelidir. Tarih böyle yazdığı için söylüyorum; keyfim böyle istediği, işime böylesi geldiği için değil. HHH “Bu gidişi dur demek lazım” diyenler arasındaki ciddi, esası ilgilendiren bir başka bölünmeden de söz etmek gerekir. Bu bölünme de “iyimserlerle” “kötümserler” arasındadır. Kimimiz, “durum iyi değil, daha da kötüye gidecek, daha dibe vurmadık” derken, kimimiz de “daha kötüsü ne olabilir, işte diktatörlüğün kuyusunda, koyusundayız, bakın ana muhalefet partisinin lideri ünlü Alman gazetesine ‘Türkiye’de bir diktatörlüğün hüküm sürdüğünü’ adıyla sanıyla söylemiş, daha ne olsun” demekteyiz. İyimserliğimiz durumun kötülüğüne dair bu nesnel saptamadan kaynaklanıyor. HHH “Daha dibe vurmadık, gör bak daha başımıza neler gelecek” diyenlerin bir kesiminin, hiç gelmeyecek Godot’yu bekler gibi bir halleri var. Tümüyle haksız oldukları söylenemez; çünkü tarih de gösterdi ki “dibin dibi” her zaman vardır ama kuşkusuz tarih ilerlemenin de tarihidir; biz o tarihin aynıyla yinelenemeyeceğini, Batı’nın diktatörlerine değil daha çok Doğu’nun despotlarına özenenleri bir tür hayal kırıklığının beklediğini söylersek pek mi determinist, pek mi iyimser sayılmalıyız. HHH Sayılalım; gerçekçiler için bunun çok da fazla bir anlamı olmaz. Onların yani bizlerin eskimeyen düsturu; “insanlığın önüne ancak çözüme bağlayabileceği sorunları koyacağına” dair usta sözüdür. Der ki usta; “Her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi, ancak onu çözüme bağlayacak maddi koşulların mevcut olduğu ya da gelişmekte bulunduğu yerde ortaya çıkar.” Orada mıyız, bilemiyoruz. Bu ünlü tezin gerçekle ilişkisi iyimserliğimizin kaynağıdır. Ama bu kadar da değildir... HHH Yalnızca usta sözünü aktarmanın, huşu içinde beklemenin derin, uhrevi sessizliği içinde eriyip gitmek de mümkün. Kötümserliğin böyle bir eksisi, iyimserliğin de ihmal edilmez bir artısı var kısacası. Sevgili Can Soyer, İleri Haber’deki okunmadan geçilmemesi gereken yazısında “Türkiye’de solun devrimci ve mücadeleci, yıkıcı ve aynı zamanda yapıcı/kurucu bir iradesi, kararlılığı, aklı ve geçmişi, yani ruhu vardır. Mesele, bu ruhu özgürleştirme cesaretini göstermektir” diyordu. HHH Böyle söyleyince “daha dibe vurmadık” diyen arkadaşlar da elleri kolları bağlı oturuyorlar anlamı çıkmasın ama umudu kırılanlara söyleyelim; kemiyetin keyfiyete, niceliğin niteliğe dönüşmesinde ruhların özgürleşmesinin önemi büyüktür. İyimserlik mücadele ruhunu besler; kararlılık yoldaki engelleri temizler. Öyle görünüyor ki ortada bir sorun var ve bu sorun çözülecektir. “Zamanı geldi mi” diye soran olursa, somut durum saptamalarına insanın bilinçli eylemi yol verir diyelim ve ekleyelim... Spinoza’nın dediği, Can’ın aktardığı gibi; “Cesaret ruhun özgürlüğüdür.” Adliye mesaisi: 20 gazeteci ifade verdi Nokta dergisinin toplatılmasına ilişkin, derginin yazarı Perihan Mağden’le yaptığı “Köşeye sıkışmış vahşi bir hayvan gibi...” ifadelerinin geçtiği söyleşisi nedeniyle Diken editörü Tunca Öğreten, yazar Mağden, haberi Yurt gazetesinde alıntılayan editörler Orhan Şahin ile Mehmet Çağlar Tekin, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla hâkim karşısına çıktı. Mahkeme, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun beklenilmesine karar vererek duruşmayı 20 Ekim’e erteledi. Atılım gazetesi muhabiri 16 gazeteci de terör örgütü propagandası suçlamasıyla hâkim karşısındaydı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya gazeteciler Ali Haydar Saygılı, Alp Altınörs, Arzu Demir, Emin Orhan, Erkan Salduz, Fadime Çelebi, Fatih Gür, Hatice Duman, Fuat Uygur, İsminaz Ergün, Sami Özbil, Semiha Şahin ve Uğur Ok ile gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Genç katılırken, Aydın Akyüz ve Vahap Biçici tutuklu bulundukları cezaevinden duruşmaya SEGBİS ile katıldı. Duruşma 22 Eylül’e ertelendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle