23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Nisan 2016 6 Kilislilere bir dokun haber EDİTÖR: CAN DOKER bin ah işit IŞİD roketleriyle 18 kişinin öldüğü Kilis’te vatandaş çaresiz: Sokağa çıkarken helalleşiyoruz. Rokettoto nereye çıkacak? Kilisliler IŞİD’in sınırın öte tarafından salladığı roketlerin kâbusu altında yaşamaya çalışıyor. Nereye, ne vakit bir roket düşeceği, piyangonun kime çıkacağı belli değil. Bir Kilislinin deyişiyle, “Biz ne olacağını bilmiyoruz, sabah evden çıkarken çoluk çocukla helalleşiyoruz. Bugün rokettoto nereye çıkacak?” En son dün şehrin ileri gelenlerinden birinin bağına iki roket düştü. Pazar günü biri vilayetin hemen yakınındaki Teke Camii’ye isabet etti. 18 Ocak’tan bu yana ölenlerin sayısı 18. Kilisliler korku içinde. “Başımız yukarıda yaşıyoruz” diyorlar. Can güvenliklerinin sağlanmasını istiyorlar. Resmi nüfusu 93 bin olan, 127 bin Suriyeliye evsahipliği yapan Kilis’te kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Çocuklar bir haftadır okula hiç gitmiyor, okullar kapalı, 7 Aralık Üniversitesi’nde yüzlerce öğrenci kaydını dondurmuş. Hastanelerin durumu farklı değil. Kentten başta Gaziantep olmak üzere yoğun bir göç başlamış. Kilis girişini polis ve jandarma ekipleri tutuyor. Her yer polis kaynıyor. Ancak gökten inen roketlere karşı biçareler. AKP yanlılarının “Tayyip Erdoğan ne yapsın, şehrin üzerine çadır mı gersin” söylemleri kimseyi yatıştırmıyor. Özellikle de akrabalarını yitirenlerin, yani canı yananların... AKP’liler de rahatsız Teke Camii’nin hemen yanındaki sokakta AKP seçmeni olduğu anlaşılan ve çekinerek konuşan, ismini vermek istemeyen bir kuyumcu, fazla yakınmak istemiyor. Yüzde 65 oy çıkan AKP’ye eleştiriler anımsatıldığında, “Biz ne desek yalan olur. Başına hiç gelmeden bilmezsin derler ya” demekle yetiniyor. Reisicumhur gelmedi Mehmet Ağanmışgün, 50 senelik esnaf. Kilis çarşısının içindeki kuruyemişçi dükkânın sahibi.. 69 yaşında. “Seve seve sa ki Yüksel Hanım’ın evinin önü ne düşmüş. Aşit Mahallesi Sali hefendi Sokak’ta. “Korku halin deyiz. Bizi buradan Suriyeliler gibi kaçıracaklar” diyor. Protes tolar sayesinde basın ancak yer CEYDA KARAN verdiği için yakınıyorlar. Yüksel Hanım’ın kızı atılıyor: “Ko KİLİS’TE nuşuyorsun da yayımlamıyorlar ki. Geçenlerde babam konuş muş, sadece burada göç var kıs vaşırız. Burada düşmandan kaç mı çıkmış.” ma diye bir şey aklımıza gelmez fakat bunlar gizli düşman. Kilisimiz dağıldı Bakıyorsun bomba falan ma Demir ailesi roketlerin doğru halleye düşmüş. Bakıyoruz an dan mağduru. 43 yaşındaki Fat nesi ölmüş, babası yaralan ma Demir, Karataş semtinde mış.” Mehmet Bey, Cumhurbaş ki evinin önüne isabet eden ro kanı Erdoğan’ın ilgisizliğinden ket yüzünden hayatını yitirmiş şikâyetçi: “Fakat reisicumhuru ti. Zihinsel sorunları olan oğ muz buraya gelip en azından bir lu Burak’a aile bakıyor artık. 23 moral vermeliydi. Burası iki mil yaşındaki iki çocuk annesi geli letvekili bir de belediye başkanı ni Rabia Demir “Kili simiz dağıldı resmen, nedir bu. Her gün bu korkuyla” diyerek ya kınıyor. Eşi ve Fatma Demir’in 27 yaşında ki oğlu Mehmet De mir, olay anında ora daymış, “Acının tari fini anlatmak ne ka dar kolay bilemem. Sadece yaşayan bi lir” diyor. Kimse Evinde roket deliğiMçüağkübguölestKerairpat“aCşa,nrıomkeıztınzeodreknuiyrtlearodlıukş”adniygöor. yi suçlamak istemiyor ama beddualar ediyor. Protestolara o da katılmış, gaz yiyenler arasın Mkktdllssıareuamöaoıarymntnkırnıiddfgbdi,datauüyuükeekha.mlmurleimepeŞrbtrkbtKüküiıüşatkkaimkar.nlükraarCaharapksrtaarıfbeıoaaşyneindşmınazlvrdaedl(lşuırcl7eeeğiuılkar7nıablibnmaı)nşdiirrztiriielınlçıoaneşmşşirreınseinek.ybkudyş”Muagneviydşirdauetoktıiutramrmykaiarğrem,lmaemtaienakıkvadvıinldaşasiöal.gllerıaamkndnRidtrtüldıııoti:ayşlmikadk“toıaüınBmüe.yrmçi..tOogr,üEŞrayicbkrlbtaö.aaiarpazByormakln.lğaafbelakrairı da. Hatta 6 saat gözaltında kalmış. “Bazı araya girenler polise taş atanlar yüzünden beni de aldılar. Attıysam elim kırılsın. İçeride pek iyi bir muamele yapmadılar. Biz derdimizi anlatmak için yet verdi.” Mehmet Bey valinin kilileri, gelin Kilis’in sesini du ‘abdestli olun’ açıklamasına da yun, acısını anlayın diye konuş çok içerlemiş: “Yani her an öle ma yaptık, yürüyüş yaptık. Ama bilirsiniz. Ne demek bu” diye ya cım devletime saygısızlık değil.” kınıyor. Etraftaki komşular infial halin Basın yazmıyor de. Camları kırılmış, “Biz Suriyelileri nasıl koruduysak devlet de Bir roket parçası 63 yaşında bizi korusun” diyorlar. Demir ailesinin komşuları yıkıntılar arasında güçlükle ilerliyor. Merveran Murtazaoğlu (66) “Ölümü gördük, geri geldik. Sanki mutfak havaya kalktı böyle oturdu” diye anlatıyor. Ölen komşusu Fatma Hanım için “Ney bu milletimizin hali bu yavrum. Aha gül gibi kadın öldü gitti, çoluğu çocuğu kaldı meydanda” diyerek sızlanıyor. Yanlış politikalar Çarşıda perdeci dükkânı olan Bayram Memiler, bunların Suriye politikalarının sonucu olduğunu belirtiyor: “Şimdi komşuda bir yangın var. Yangının müsebbiblerinden biri biziz. Komşudaki yangına benzinle gittik, silahla gittik. Gönderdik silahları. Biz bu ülkedeki bir gruba silah verip Müslümanı Müslümana nasıl kırdırırız.” Bayram Bey Suudi Arabistan ve Katar’la elbirliği edilmesine de gülüyor: “Suudi Arabistan, Katar işbirliği yapmışız, biri krallık, öbürü şeyhlik, Suriye’ye demokrasi getirecek. Gelir mi demokrasi. Demokrasi ayağa mı düştü? Türkiye’de demokrasiyi geneleve düşürdüler. Özür dileyerek söylüyorum. Demokrasi yok. Bana sorarsanız Türkiye’de deve demokrasisi var.” ‘DBAİLŞEYSAENĞLYIĞOIK’ Hatice Evran (63) apartmanlarının bahçesinde Kuran okumaktan dönerken çöp tenekesinin yanına düşen roketin kurbanı. Oğlu Veysel Evran, apartmanın beşinci katına kadar giren tüm camları patlatan roketin açtığı hasarı anlatırken tepkili: “Bunlar Kilis’e düşmüyor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşüyor. İnsanlar halen bunu anlamış değil. Bizim istediğimiz devletimizden bu işe bir çözüm bulması. Biz vergimizi ödüyoruz, askerliğimizi yaptık. Burası Muz Cumhuriyeti mi?’ Protesto gösterileri karşısındaki tepkisini sorarken, ikinci kattan eşi Dilek Hanım sesleniyor. Çok öfkeli: “Kilis’i unutmuşlar. Annemin kanı kurumadı yerde. Bir başsağlığı değmedik, teferruata girmeyin. Lanet olsun onlara, içim yanıyor. Aynı acıyı yaşatsın hepsine... Bunu yazın, hakkımızı helal etmiyoruz. Gidip de konteynır kentlerde küçük çocukları öpüp de isim koymak iş değil.” Eşi Veysel devam ediyor: “Çözüm bulunmazsa çözüm olmazsa, çok ciddi toplumsal infiale neden olacağını düşünüyorum. Neticede Kilis’teki insanların da bir sabır derecesi var. O da şu anda tükendi yani.” lKİLİS Soğanla kamufle edilen 13.5 ton patlayıcı nerede? Murat Günbeyi İlhan Cihaner Cihaner’i gözaltına almıştı. O müdüre yakalama Erzincan Ergenekon soruşturması kapsamında Özel Yetkili Savcı Osman Şanal ile birlikte 6 Şubat 2010’da eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’i makamında gözaltına alan eski TEM Şube Müdürü Murat Günbeyi hakkında “Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması” soruşturması kapsamında yakalama kararı çıkarıldı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, hakkında başlatılan soruşturma başlatılan Günbeyi’ni “Silahlı terör örgütüne üye olmak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, iftira, kayda alınan konuşmaları yayımlamak”la suçluyor. l ERZİNCAN/ DHA CANAN COŞKUN Şanlıurfa Akçakale’de Eylül 2015’te soğan kamuflajı ile IŞİD’e gönderilmek istenen mühimmatın yüklendiği Dinar’daki patlayıcı madde deposu ile ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine Dazkırı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında depoya 20 ton patlayıcı madde girişi olduğu ancak bunun yalnızca 6 bin 375 kilogramının Akçakale’de yakalandığı tespit edildi. Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan TSK’dan ihraç edilen firari sanık Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır’ın ismi daha önce Sauna çetesi ile duyulmuştu. Şanlıurfa Başsavcılığı’nın Afyon Dazkırı Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimatı ile Evciler ilçe jandarma ve ilçe emniyeti taş ocaklarına patlayıcı madde tedarik eden depoda sayım yaptı. Sayım sonucu depoda olması gereken miktarda patlayıcının olmadığı, kayıtlarının tutulmadan depodan çıkışlarının yapıldığı tespit edildi. Kayıtlara göre depoda bulunması gereken 20 ton patlayı cının ele geçirilen 6,5 tonu dışında 13,5 tonunun kayıp olduğu belirlendi. Dazkırı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Şanlıurfa Başsavcılığı’na yazdığı 12 Ekim 2015 tarihli müzekkerede, “Talimatınız içeriğinde belirtilen patlayıcı madde miktarından daha fazla patlayıcı maddenin eksik olduğu tespit edilmesi nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımızca da bu hususta soruşturmaya başlandığı hususu bilgilerinize arz ve rica olunur” denildi. Sauna çetesi Dazkırı Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsa mında, Akçakale’de yakalanan TIR soruşturması şüphelilerinden kendini binbaşı olarak tanıtan TSK’den ihraç Özel Kuvvetler Komutanlığı Yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır’ın kayıp olan patlayıcıyı yasadışı olarak Suriye’ye ihraç ettiği iddiasını araştırdığı öğrenildi. Yakalama kararı çıkarılan Bozkır’ın ismi Sauna Çetesi ile gündeme gelmişti. Bozkır aynı zamanda merkezi Kırgızistan’da bulunan uluslararası düzeyde patlayıcı, bomba ve silah satışı yapan DNS Defence isimli şirketin sahibi konumunda. l İSTANBUL Zirve’de sona doğru SELAHATTİN GÖKATALAY Zirve Yayınevi davasının 111. duruşması dün Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme Başkanı Vedat Koç, “Yaklaşık 9 yıldır süren bir dava. Esas hakkındaki savunmaları alıp dosyayı karara bağlamayı düşünüyoruz” dedi. Savcı Burhanettin Olgun duruşmada mütalaasını okudu. Olgun, cinayetlerin asli faili olan Emre Günaydın, Hamit Çeker, Cumali Özdemir, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım’ın bu cinayetler den dolayı 3’er kez müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Savcı TUSHAD adlı örgüte üyelik için yeterli delil elde edilemediğini belirterek, tüm sanıklar için örgütten beraat istedi. Mütalaada, örgüt suçlamasından beraatı istenen askerlerden Mehmet Ülger ve Haydar Yeşil hakkında, haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçundan ise ceza verilmesi de talep edildi. Dava 31 Mayıs’a ertelendi. 3 gün boyunca esas hakkındaki savunmaların alınmasına karar verdi. l MALATYA ‘Siyasi sorumluyuz’ Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay’ın “Ergenekon diye bir örgüt yok” kararııyla ilgili, “Türkiye’de çok partili siyasete geçişin ardından darbeci gelenek oluştu. Bu genelek belli peryotlarla faaliyete devam etti. Siz örgüt var deseniz ne olur yok deseniz ne olur” ifadelerini kullandı. Yargılama süreçlerinde yaşanan mağduriyetlerde sorumluluğu olup olmadığı sorusu üzerine Ergin, “Siyasi sorumluluk elbette var. Hukuki sorumluluk dedi ğiniz zaman orada duracaksınız” cevabını verdi. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CNN Turk’te Akif Beki’nin sorulanı yanıtladı. Ergin şunları söyledi: Bu davaların iddianameleri hazırlanırken, içerisinde yaşanmış hadiseler de var. İçerisinde uygulayıcıdan kaynaklanan yanlışlar da var. Bu yargılama süreçlerinde maksadını aşan uygulamalar, paralel yapı olarak adlandırdığınız yapının maksatını aşan uygulamaları bu davaların içeriğini sulandırmış oldu.” İlan edilmemiş iç savaş Bir iç savaşta olabileceğinden daha çok can kaybına yol açmış olsa da sözünü etmekte olduğum, Güneydoğu’da sürmekte olan savaş değil. Bu karşılıklı kırım, yaşanmış ve yaşanmakta olan bunca acıya karşın çok şükür hiç değilse şimdilik bir iç savaşa dönüşmedi. Böyle olmamasının bence başlıca nedenlerinden biri halkın sağduyusu, bununla ilişkili olarak bir ikincisi birlikte yaşama istencinin güçlülüğü ve kaçınılmazlığıdır. Ayrılma iradesinin maddi temelleri yoksa ya da eksikse halkları birbirinden ayıramazsınız. Ülkemizde yaşanmakta olan etnik kökenli çatışmada görülen budur. Başka türlü olsa karşılıklı boğazlaşmaya, bir iç savaşa hiçbir güç engel olamazdı. HHH Buna karşılık bir başka alanda bir iç savaşın koşulları inatla, kararlılıkla oluşturulup pekiştirilmektedir. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta provaları yapılan; “minareler süngümüz” meydan okuyuşuyla daha geniş bir alana çekileceğinin ilk işareti verilen bir iç savaştır bu. Henüz ilan edilmemiş olsa da ilan edilmesi eli kulağında bir iç savaş... HHH “Dindar ve kindar nesiller yetiştirme” hedefi bu iç savaşın yol haritasında bir dönüm noktasının adlandırılmasıdır. Bilimsel düşünen, hümanist, yurtsever gençler değil, dindar ve kindar nesiller. Eğitim sistemini bozup değiştirerek bu hedefe ulaşmada büyük yol aldılar ve almaktalar... Gezi başkaldırısı sırasında söylenen “halkın yüzde ellisini evlerinde zor tutuyorum” tehdidi, dolaylı olarak dile getirilmiş olsa da bir iç savaş tehdididir aslında. Burada şaşırtıcı ve düşündürücü olan, bunları söyleyen kişinin, bugün bulunduğu yerde bulunmakta oluşudur... Halkın yarısının sizden yana olduğunu düşünüyorsanız öteki yarısının da yaşamını ilgilendiren bir değerler sistemini başka türlü nasıl ortadan kaldıracaksınız? Ve son olarak, en üst perdeden laiklik karşıtı söylem... Laiklik kavramının anayasadan çıkarılıp yerine inançla ilgili kavramların konulmasını istemek, Cumhuriyet değerlerinin yok edilip yerine şeriat hükümlerinin konulması, bir başka deyimle de yine o çevrelerin kullandığı bir sözle yüz yıla yaklaşan “parantez”in kapatılmasıdır... Bir iç savaşı göze almadan bunu yapmayı başarabilme şansınız var mı? HHH Söz konusu çevrelerin yaygınlaştırmaya çalıştıkları inanç, büyük bir imparatorluğun yıkılıp yerine küçük bir Cumhuriyetin kurulmuş olduğu, bunu yapanların da Cumhuriyetin önder kadroları olduğudur... Tarihsel gerçeklik ancak bu kadar bilinçsizce, bilgisizce ya da kasıtlı olarak tersine çevrilebilir... İmparatorluğun yıkılmasının nedeni bilimsel devrimler çağının gerisinde kalmasıdır... Yerine kurulması başarılan Cumhuriyet ise bir küçülmenin değil, temellerini çağdaşlık değerlerinin oluşturduğu bir mucizenin adıdır... Şimdi yok edilmek, ortadan kaldırılmak istenen, bu yönde küçümsenemeyecek ölçüde de yol alınan bu mucizedir... Bütün bu çabalar, meydan okumalar ya da sıkışıldığında kişisel ve masum gösterilmeye çalışılan açıklamalar, planlı ve uzun zaman içinde ayrıntılarıyla düşünülmüş bir iç savaş hazırlığının dışavurumlarından başka bir şey olamaz... Zamanı geldiği düşünüldüğünde açıkça ilan edilmekten de çekinilmeyecek bir iç savaşın... HHH Ülkenin bütünüyle yıkımı demek olacak böyle bir iç savaşa engel olunmasının tek yolu, inancı ve toplumsal (sınıfsal) aidiyeti ne olursa olsun, Cumhuriyetten, aydınlanmadan, çağdaş anlamıyla insanlık değerlerinden yana olan herkesin, cesur, kararlı, örgütlü birlikteliğidir... Bu başarıldığında, karşıda olduğu iddia edilen kitlenin de, büyük çoğunluğuyla,bu değerlerden yana olduğu görülecektir... Türkçe olimpiyatları ABD’de yapıldı Önceki yıllarda ‘Türkçe Olimpiyatları’ adıyla düzenlenen, Gülen cemaatinin organize ettiği 14. Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin ABD’deki gösteriminde Hollywood’un ünlü aktörlerinden Andy Garcia sunuculuk yaptı. Gecede, 24’ten Barack Obama fazla ülkeden 126 öğrenci performanslarını sergiledi. Zaman Amerika’da yer alan habere göre, ABD Başkanı Barack Obama da yazılı mesaj gönderdi. Obama, “Sizin dünya genelinde genç insanları bir araya getirmek için harcadığınız çaba, ortak insanlık olarak, bizi birbirimizden ayıran engelleri aşmak icin sahip olduğumuz gücü bize gösteriyor” ifadesini kullandı. Obama, mesajını “Size en iyi dileklerimi sunuyorum” sözleriyle bitirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle