24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Nisan 2016 14 eğitim/yorum EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: SERPİL ÜNAY AKP ilk üç maddeyi değiştirebilir mi? İktidar partisi herkesten gizli, kafasına göre bir anayasa hazırlıyor. Memlekette kör topal da olsa demokrasi var; şimdiki anayasanın kurallarına uyarak değişikliğe giderlerse, tabii ki değiştirebilirler. Ama ilginçtir, hazırladıkları kendi anayasalarını hiç sızdırmıyorlar. Ne yazıyorlar, nasıl yapıyorlar hiç bilmiyoruz. Sadece 17 Nisan’da Karar gazetesinde muhabir Eyüphan Kılıç, AKP’nin yeni yazdığı başlangıç (Dibace) bölümünün taslağını yazdı, “Yeni anayasanın ideolojisi yok” diye bu yeni başlangıç taslağını duyurdu. Gerçi Cumhuriyet’in Ankara bürosu, araştırdı ve taslağın doğru olmadığını söyledi, ama yine de ortada böyle bir metin var ki, iktidara yakın gazetelerde çıkıyor diye düşünelim. Karar gazetesinin haberine göre, yeni dibace şöyle olacakmış: “İnsan onuru ve haysiyeti dokunulmazdır. Devlet bütün kurum ve kuruluşlarıyla insan onur ve haysiyetini korumakla ve saygı göstermekle yükümlüdür. Herkes dil, din, mezhep, inanç, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce ve diğer sebeplerle ayrım gözetilmeksizin hukuk önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamlar, bütün eylem ve işlemlerinde hukuk önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır. Devlet, her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve ayrımcılığı doğuran şartların ortadan kaldırılmasını sağlamakla yükümlüdür.” Kısa ve öz bir metin. Önce vurgulayalım: AKP’liler yeni “Dibace”yi özetleyip yazarken, eskisindeki şu bölümleri atmışlar. “Atatürk, Atatürk’ün inkılapları, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu, kuvvetler ayrımı, laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; demokrasiye âşık Türk evlatları.” Hadi diyelim bunları attınız. Çünkü AKP olarak böyle düşünüyorsunuz. Ancak unutulan bir nokta daha var. Anayasanın “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilen ilk üç maddesi aynen şöyle: “MADDE 1 Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. MADDE 2 Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, BAŞLANGIÇTA BELİRTİLEN TEMEL İLKELERE DAYANAN, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. MADDE 3 Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.” İkinci maddeye dikkat İkinci maddede deniyor ki, “Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan”. Eğer AKP yeni dibace yazmışsa, “değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddede atıfta bulunulan ve dayanak sayılan ilkeleri” bir anda uçurmuş oluyor. Ben hukukçu değilim ama böyle bir durumda, hukuk ihlal edilmiş olmaz mı? Diyeceksiniz ki, anayasanın ilk 3 maddesini değiştirmenin hiç mi yolu yok? Var, hukukçulara göre o da var. Önce, anayasaya uygun bir şekilde “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” bölümünü değiştireceksiniz, sonra yola çıkacaksınız. 30 NİSAN 2016 SAYI: 33078 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.17 04.06 04.35 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.56 13.08 16.57 05.43 12.53 16.40 06.09 13.16 17.01 Akşam 20.08 19.50 20.10 Yatsı 21.39 21.19 21.36 Antalya Barınaklar Bulvarına, Anadolu Hastahanesine, Güzeloba Çarşıya, denize çok yakın, 2134 sokakta 2012 yapımı 4+1+ 2 banyolu dublex. Satın al hemen taşın. Sahibinden Telefon; 0532 200 66 52 Hâkimiyet hasreti TBMM Başkanı’nın hemen arkasındaki duvarda yazılı olan tümceyi anımsayınız: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Necip Fazıl Kısakürek, 1975’te Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) düzenlediği Millî Gençlik Gecesi’nde okuduğu “Gençliğe Hitabe”sinde nasıl bir gençlik istediğini aktarmıştı, bir de onu anımsayalım: “Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarında ‘Hâkimiyet Hakkındır’ düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...” Recep Tayyip Erdoğan’ın “ağabey” diye hitap ettiği, 196769 arasında MTTB  Başkanı olan İsmail Kahraman, işte o gençliktendir. Şimdi, “Biz millet iradesi ile geldik” diye diye oturduğu TBMM Başkanlığı’nın arkasına “Hâkimiyet Hakkındır” yazdırmaya çalışmaktadır. Şeriat çağrısı Cumhuriyet devrimleri konusunda duyarlı hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, laikliğin egemenlik konusu ile ilgili olduğunun bir kez daha altını çizme gereği duyuyor: “Egemen iradenin, ilahi güçlerden yani gökyüzünden, yeryüzüne inmesi demektir. Egemenliğin el değiştirmesi, ulusa geçmesi demektir. Ulusa ait olan egemenlik de ulus adına yetkili organlar, bu bağlamda yasama organı olan Meclis tarafından kullanılmaktadır.” Eminağaoğlu’na göre yasama organı olan TBMM Başkanı’nın laikliğin kaldırılmasına yönelik sözleri, TBMM’nin varlık nedenini yok sayması, bağlılık yemini ettiği anayasanın değişmez ilkesini görmezden gelmesi anlamına geliyor: “Yeni anayasa çalışmasını yürütecek kurul başkanı ve o kurula hâkim olan görüşün bir kez daha dışa vurulması, o anayasaya ta şınacak görüşün bir kez daha ortaya çıkması demektir. TBMM Başkanı’nın beyanı, düşünce açıklaması olarak geçiştirilemez. Laikliğin olmadığı bir sistem, şeriattır. TBMM Başkanı’nın beyanı bir şeriat çağrısıdır. 31 Mart vakasının tekrar yaşanmasıdır. İşin vahimi 31 Mart vakalarının artık serbestçe yaşanabilir olmasıdır. Başkanı olduğu Meclis’in varlık nedenini yok sayan, Mustafa Kemal’in koltuğuna oturan bir Meclis Başkanı’na düşen, o makamı derhal terk etmesidir.” Terk eder mi? Etmez. Çünkü İsmail Kahraman, yeni anayasa ile halife sultanlığı hortlatmak isteyenlerin sözcülüğünü yapıyor. Öyleyse, başta CHP olmak üzere tüm laikliği savunması gereken güçlerin önündeki en önemli ödev, kararlı bir biçimde anayasa değişikliğine tümden karşı çıkmak olmalı. Devama dikkat TEOG2016 ortak sınavlarının sona ermesinin ardından veliler çocuklarının aldıkları puanı beklemeye başladı. Ancak bu süreçte annebabalara da büyük görev düşüyor. Kariyer Merkezi Direktörü Nazik Kösegil tercih ve kayıt dönemi başlayana dek öğrenci ve velilerin yapabileceklerini şöyle özetledi; 4 TEOG2016 2. dönem ortak sınavları Yerleştirmeye Esas Puanı (YEP) önemli ölçüde etkilemektedir. 700 puan üzerinden hesaplanan Ağırlıklı Ortak Sınav Puanı 1. ve 2. dönem ortak sınavlarının aritmetik ortalaması alınarak hesaplanır. YEP hesaplanırken ise öğrencinin 6. 7. ve 8. sınıf ağırlıklı yılsonu başarı puanlarının top lamının ortalaması alınarak hesaplanan Ağırlıklı Yıl Sonu Başarı Puanı ile Ağırlıklı Ortak Sınav puanının toplamı ikiye bölünecektir. Temmuz ayında yapılan okul tercihlerinde ise bu formülle 500 puan üzerinden hesaplanan YEP kullanılacaktır. 4 8. sınıf yılsonu başarı puanı 2. dönemdeki son yazılılarla birlikte hesaplanacaktır. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte öğrencilerin her dersin son yazılısına hazırlanmaya devam etmesi gerekiyor. 4 Tercih ve yerleştirme sırasında puanların eşitliği durumunda öğrencinin okuldaki özürsüz devamsızlık sayısı da eleyici olacağından öğrencilerin okula devamlılıkları çok önemlidir. Sakalı şerif skandalı ABİDİN YAĞMUR Mersin’de Selahattin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu’nda Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında öğrenciler sıraya dizilerek, “Sakalı Şerif” olduğu iddia edilen bir şişe öptürüldü. Mersin Müftüsü Ali Melek, böyle bir etkinlikten haberdar olmadıklarını belirtirken bunun gerçek “sakalı şerif” olup olmadığının bilinmediğini söyledi. Eğitim sendikaları ise eğitimin dinselleştirilmesine tepkili. l MERSİN TEOG’da tartışmalı ‘Selanik’ sorusu 1. Atatürk’ün çocukluk dönemini yaşadığı Selanik’in taşıdığı özelliklerden bazıları şunlardır. I. Farklı milletler bir arada yaşamıştır. II. Önemli fikir akımlarının etkisindedir. III. Zengin bir basın–yayın hayatı vardır. IV. Çok uluslu bir yapıya sahiptir. Bu bilgilerin sosyal ve kültürel özellikler olarak sınıflandırılması aşağıdakilerin hangisinde doğru yapılmıştır? A) I ve II III ve IV B) I ve IV II ve III C) II ve III I ve V D) II ve IV I ve III Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu üyesi Hatice Yılmaz, soruyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: I ve IV. maddedeki farklı milletlerin bir arada yaşaması ve çok uluslu bir yapıdan bahsetmesi sosyal özellik olarak bir arada gruplanması doğrudur. Yine II. ve III. maddelerinde kültürel hayatı örneklemesi yani fikir İptal için imza Bu sorunun iptali için Deniz Aydın isimli bir öğrenci tarafından change.org internet sitesinde imza kampanyası başlatıldı. akımlarından basın–yayından bahsetmesi de doğru olarak aynı kategoride gruplandırılmıştır. Dolayısıyla soru çelişkili olarak görülse de I ve IV ile II ve III’ü gruplanmasını doğru olarak kabul edebiliriz.’’ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Deprem paraları nerede? CHP’li Bülent Kuşoğlu, 12 Ocak 2013 tarihinde Haiti’de meydana gelen deprem nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nda düzenlenen kampanya ile toplanan 5.8 milyon lira ve 520 bin Avro’nun Haiti’ye gönderilmeyip Türkiye Diyanet Vakfı’na aktarılmasının peşini bırakmıyor. Verdiği soru önergelerine yeterli yanıt alamayan Kuşoğlu, bu kez Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na “Bu meblağların akıbeti ne olmuştur? Neden ve hangi gerekçeyle Haiti’ye gönderilmemiş ve vakfa aktarılmıştır” sorularını yöneltti. Aldığı yanıt şöyle: “Kampanya neticesinde 5.837.177,84 TL ve 519.959,94 Avro toplandı. Sonra Diyanet İşleri Vakfı’na aktarıldı ve çeşitli hayır işleri için harcandı.” Kuşoğlu, haklı olarak sormaya devam ediyor: “Paralar neden 2 yıl hesapta bekledi? Neması ne oldu? Neden Haiti’ye gönderilmedi? Neden Türkiye Diyanet Vakfı’na aktarıldı? Neden meblağların nerelere hangi tutarlarda harcandığı ile ilgili bilgi vermiyorsunuz?” Neden, neden, neden? Din ticaretinden kafanızı kaldırın da yanıt verin, yanıt... Şiddet Şiddet, çirkin yüzünü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de gösterdi. Milletvekilleri tekme tokat birbirlerine girdiler, beşi hastanelik oldu. 33 yıldır terör yaşayan ülkemizde şiddetin her türlüsü hayatın her alanında ve toplumun tüm katmanlarında giderek yaygınlaşıyor. İnsanlarımız öfkelerini kontrol altına alamıyorlar. Kadına şiddet, çocuğa şiddet artık vakayı adiye! Trafikte sürücüler birbirleriyle kapışıyorlar, stadyumlar deseniz öyle, seyirciler sahaya inip hakemi dövüyorlar. Polis hemen her toplumsal olayda vatandaşa girişiyor. Herkes herkese öfkeli... Toplum siyasal olarak kutuplaşmış. Siyasetçilerin birbirlerine söyledikleri yenir yutulur sözler değil; böyle bir ortamda TBMM’deki şiddet olaylarını “doğal” karşılamak gerekiyor. Kısacası bu güzelim ülkeyi elbirliğiyle yaşanacak bir yer olmaktan çıkarıyoruz. HHH Uzmanlara göre “şiddet”, sözcük olarak, “insanın fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik her türlü maddi ve manevi olumsuzluğu dile getirmektedir”. Bu olumsuzluğun temelinde dikkat edilecek iki kavramdan biri “güç”, diğeri ise “saldırganlık”tır. Saldırganlık, “hâkim olmak, yenmek, yönetmek amacıyla güçlü, şiddetli, etkili bir hareket, fiil, işlem; bir işi bozma, engelleme, boşa çıkarmaya karşı düşmanca, yaralayıcı, hırpalayıcı, yıkıcı amaç taşıyan bir davranış” olarak tanımlanır. “Güç” ve “saldırganlık” kavramlarının şiddetle ilişkisi doğrudandır. Gücün, birey, gruplar ya da daha genel anlamda toplumsal temelde zarar verici nitelikte saldırgan bir eğilim içinde kullanılmasına “şiddet” diyebiliriz. Bu kavramların birbirini besler nitelikte ve zincirleme bir süreçte hareket ederek şiddeti oluşturduğu gözlenir. Bu noktada şiddeti tanımlamada yaşanan güçlükler, saldırgan eğilimlerin boyutu ve niteliğinden kaynaklanmakta, böylece saldırganlık kimi zaman bireysel düzeyde içgüdüsel bir eylem olarak tanımlanırken kimi zaman da toplumsal düzeyde kolektif bir etkileşimin ürünü olarak algılanmaktadır. HHH Şiddetle ilgili çalışmalar yapan bilim insanları, bireyde şiddeti doğuran saldırganlık eğiliminin nasıl ortaya çıktığı konusunda farklı görüşler ileri sürmektedirler. Bir görüşe göre, “çoğu zaman şiddet ya içgüdüsel ve bu nedenle toplumsallaşma sürecinde çok az değişen ya da sadece çevre etkenlerinden kaynaklanan bir davranış olarak görülür.” Bugün bilim dünyası her iki etkenin de saldırganlık ve şiddet davranışının ortaya çıkmasında belli ölçülerde önemli olduğunu kabul etmektedir. Birinci bakış açısı şiddetin biyolojik yönüne işaret ederken, ikinci bakış açısı sosyal etkenleri öne çıkarmaktadır. HHH Özetleyecek olursak, şiddete başvurmak son çözümlemede bir “hastalık”tır. Ne yazık ki toplumumuz yakalandığı bu hastalığın pençesinde uzun zamandır acı çekmekte, kıvranmaktadır. Toplumumuzun layık olduğu huzura kavuşması için el ele vererek bu hastalıktan kurtulmanın yollarını arayıp bulmak zorundayız. Yarın çok geç olacaktır. Not: Bu yazıda Sezer Ayan’ın C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 7, Sayı 2, 2006’da yayımlanan Şiddet ve Fanatizm adlı makalesinden yararlandım. Suriyeli çocuklar anlatacak Marmara Belediyeler Birliği tarafından, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve UNICEF işbirliği ile düzenlenen 2. Uluslararası Çocukların Şehri Kongresi’nin teması, “göçmen çocuk” olarak belirlendi. Bugün Harbiye Askeri Müze’de yapılacak olan kongrede, göçmen çocuklar da sorunlarını, isteklerini ve hayallerini anlatacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle