25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA NYT: Merkel Erdoğan’la işbirliğinin bedelini ödüyor New York Times’ın Alison Smale imzalı makalesinde şöyle denildi: “Merkel otoriterleşen Erdoğan ile hesaplı işbirliğine giderek göçmen akınını dizginlemeye çalışıyor. Bu yüzden sadece kendi ideallerine ihanetle değil, Avrupa’nın temel değerlerini tehlikeye atmakla da suçlanıyor. Çünkü her geçen hafta Erdoğan’la işbirliğinin bedelinin ne kadar ağır olduğu daha çok ortaya çıkıyor. Erdoğan kazandı: Kendisini eleştireni susturmayı başardı.” Economist: Aksi bir sultan varmış Britanya’nın The Economist dergisi “Bir zamanlar Almanların yermekten hoşlandığı bir sultan varmış” diye başladığı makalede, Erdoğan’ın yardımına muhtaç kalan Merkel için şöyle dedi: “Alacağı riskler Erdoğan’ın kırılgan egosundan çok daha büyük: İfade özgürlüğü, mülteci krizi ve Suriye politikası...” 12 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Cumartesi 16 Nisan 2016 Erdoğan’ın ‘ricasını’ nilwgun@cumhuriyet.com.tr Merkel kıramadıALKMFAEARNNIAŞYTAI Merkel, Erdoğan’a küfür şiiri okuyan komedyen için savcıya soruşturma yetkisi verdi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaretten yargı süreci başlatılması Almanya’ya sirayet etti. Alman kamu kanalı ZDF’de komedyen Jan Böhmermann’ın Erdoğan’a küfür şiiri okumasıyla ilgili Ankara’nın notası ve Erdoğan’ın suç duyurusunu inceleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel, komedyen hakkında savcılık soruşturmasına izin vererek yargı yolunu açtı. ‘Bir hukuk devletinde’ Erdoğan’ın ifade ve basın özgürlüğüne yönelik baskılarını Almanya’da hicveden kliplere Ankara’nın gösterdiği tepkiye karşı, Böhmermann “Onlar hakaret değil, hiciv. Hakaret böyle olur” diyerek belaltı hakaretlerle dolu bir küfür şiiri okumuştu. Bunun üzerine Ankara “yabancı ülke temsilcilerine hakaret” suçuyla ilgili Alman Ceza Yasası’nın (ACY) 103. maddesi üzerinden nota verirken, Erdoğan da kişilik haklarının çiğnenmesine dair 185. maddeden suç duyurusunda bulunmuştu. 23 Nisan’da yine geliyor Dün kameraların karşısına geçen Merkel, ACY 103’ten soruşturma için savcılığı yetkilendirdiğini, çünkü “hukuk devletinde ifade ve sanat özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki değerlendirmeyi hükümetin değil, savcılık ve mahkemelerin yaptığını” söyledi. Kendisinin yargı bildirmediğinin altını çizip “Son söz savcı ve mahkemede” vurgusu yapan şansölye, 103. maddeyi de 2018’e dek kaldıracaklarını açıkladı. “Türkiye’deki medya özgürlüğüne yönelik teh ditlere dair derin endişelerini dile getirmeye devam edeceğini” sözlerine ekledi. Erdoğan’ı Almanya’da temsil eden avukat ise “Böhmermann’ı cezalandırmak için tüm yollara başvuracağız” dedi. Sığınmacı krizini asıl derdi belleyen Merkel, 23 Nisan’da üst düzey AB yetkilileriyle Türkiye’yi ziyaret edecek. Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Gaziantep’e uçup sığınmacı kamplarını inceleyecek. Merkel, Böhmermann (üstte) hakkında kararı yargının vereceğini, yabancı liderlere hakaretle ilgili 103. maddeyi değiştireceklerini söyledi. #benimbaşbakanımdeğil Merkel’in Erdoğan’ın talebini kabul edip Böhmermann hakkında soruşturma izni vermesi, Almanya’yı altüst etti. Medya kararı manşetlere çıkarıp en ince ayrıntısına dek irdelerken, Twitter’da adeta ayaklanma çıktı. #nichtmeinekanzlerin yani #benimbaşbakanımdeğil etiketi patlama yaptı. ‘İslamcıya diz çöktüler’ Mizahçı Oliver Kalkofe, “Merkel’in başbakanlığı için sonun başlangıcını yaşıyoruz. Bu kendini küçük düşürmeden utanıyorum” dedi. Sascha Lobo “Merkel, Erdoğan’ın güçlerin ay rılığını ezmesini protesto etmek yerine peşinden kendi de ezdi” yorumunu yaparken, Erik Marquardt, “Bir İslamcının değerleri önünde diz çöktüler. Hükümetin boyun eğmesi tiksinti verici” diye tasdik etti. ‘Komedyenin başarısı’ Tobias Häusler ise “Doğrudur! Mahkemeler anayasayı korur. Siyasi müdahale olmadan adil yargı neymiş Erdoğan’a gösterelim” görüşünü dile getirirken, Daniel Drepper de “Böhmermann sayesinde bir yasa (ACY 103) çöpe gidecek. Bir komedyen için hiç fena etki değil” dedi. ‘Şiir anayasa korumasında’ Herkesi, en sık da Almanları hedef almasıyla tanınan Böhmermann’ın küfür şiirini tek rar yayına vermeyen ve arşivinden silen ZDF, Erdoğan’ın yargı süreci başlatması karşısında komedyene destek verdi. Kanal, hukuki ince lemenin ardından şiirin anayasa da ceza muafiyeti kapsamında ol duğunu duyurdu. Redeker Sellner Dahs adlı hukuk bürosuna yaptırılan incelemede Böhmermann’ın okuduğu şiirin ceza gerektiren sınırları aşmadığı belirtildi. Şiir okunmadan önce Türkiye ile Al Karar koalisyonu çatırdattıSPD’li Oppermann (sağda) Erdoğan için ‘Majestelerine hakaret gibi köhnemiş bir yasanın uygulandığını’ belirtti. manya arasında NDR’nin “extra3” programındaki “Erdowahn” klibi nedeniyle zaten siyasi tartışmalar olduğu hatırlatılan incelemede, şiirin bu duruma ilişkin tepkileri “genel bir mizah paketi” içinde sunduğu vurgulandı. Böhmermann’ın, basın özgürlüğünün sınırlarının altını çizmek için okuduğunu söylediği şiirin Erdoğan’ın onurunu incitmeyi hedeflemediği, aksine eleştirel bir tartışma yaratmayı amaçladığına dikkat çekildi. Merkel, Erdoğan’a hakaretten Böhmermann’a soruşturmada koalisyon üyelerinin görüş ayrılığı yaşadığını belirtti. Ardından koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) yönetim kurulu “Karar SPD’li bakanların karşı oylarına rağmen alındı” dedi. SPD Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann “Yanlış karar. ‘Majestelerine hakaret’ gibi köhnemiş bir gerekçeyle cezai soruşturma başlatmak, modern demokrasiye uymaz” diye tweet’ledi. SPD’li Avrupa Parlamentosu (AP) vekili İsmail Ertuğ, “Ankara’nın tepkisi belaltı şiirden daha abartılı, imajı zedeleyen bu” dedi. ‘Merkel secdeye vardı’ Yeşiller’in AP sözcüsü Rebecca Harms “Türkiye’deki gazeteciler ve sanatçılar çok daha fazla baskı görecek” saptaması yaptı. Sol Parti Parlamento Grup Başkanı Sahra Wagenknecht “Bu secdeye can dayanmaz: Merkel Türk despotu Erdoğan karşısında yer lere kadar eğilip Almanya’daki basın özgürlüğünü kurban etti” diye tweet’ledi. Sol Parti vekillerinden Matthias Höhn “Tüm ülkelerin despotları, hiciv 2018’de yeniden serbest olana dek elinizi çabuk tutun” diye alay ederken, Sevim Dağdelen Alman hükümetinin Erdoğan’ın herkese dava açma çılgınlığını daha da yüreklendirdiğini belirtti. Dağdelen “Merkel’in haftaya Türkiye’yi ziyareti, Erdoğan’ın konumunu daha da güçlendirecek” dedi. 7 soruda ‘Erdoğan şiiri’ krizi 1) Karar ne anlama geliyor? Alman Ceza Yasası’nın (ACY) ANALİZ ni vurguladı. 3) Soruşturma ne kadar süre yabancı devlet ve hükümet baş cek ve dava açılacak mı? kanlarına hakarete ilişkin 103. Savcılık, ilkin Ankara’nın res paragrafına göre, savcının so mi başvuru yaptığı ACY 103’e ruşturma başlatabilmesi için göre soruşturma yürütecek. Ya Alman hükümetinin yetki ver bancı bir devlet başkanına ha mesi gerekiyor. Merkel yetkiyi verdi. 2) Süreç nasıl işleyecek? Türkiye’nin 7 Nisan’da ETLOMPACSU karet ile fikir, basın ve sanat özgürlüğü arasındaki değerlendirmesinden sonra, dava açılabilmesi için yeterli kanıt bulundu Berlin’e sözlü nota iletmesinin ardın ğuna hükmederse, dava açacak. Erdo dan, ZDF’nin bulunduğu Mainz Başsav ğan şiirinin sanat ve basın özgürlüğü cılığı önsoruşturma için incelemelere sınırlarını aşmadığına kanaat getirir başlamıştı. Şimdi savcılar resmi soruş se dava açmadan takipsizlik kararı ve turma yürütecek. Ancak Merkel hükü recek. metinin verdiği siyasi bir yetki. Bu, sav 4) Erdoğan kişisel olarak da suç du cılığın soruşturma başlatıp dava açaca yurusunda bulunmuştu. Ona dair sü ğı anlamına gelmiyor. Merkel de sav reç işleyecek mi? cılığın soruşturmasının ucu açık sü SWR kanalının hukuk uzmanı Chris receğini ve her şüphelide olduğu gibi toph Kehlbach, savcılığın ilkin ACY Böhmermann’ın da suçsuz olduğu ilke 103’ten suç duyurusunu değerlendire sinden yola çıkılarak sürecin işleyeceği ceğini, ona dair gelişmeye bağlı olarak Erdoğan’ın şahsi başvurusunun, yani ACY 185’e dayanan şikayetin işleme konacağını belirtti. Merkel’in zekice hamlesi 5) Merkel koalisyon ortağı SPD’nin savcıya yetki verilmesine karşı çıktığını belirtti. Bu ne demek? Alman hükümetinin Ankara’nın başvurusunu inceleme sürecine Başbakanlık, Dışişleri, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı dahil edildi. Üç partili koalisyon hükümetinde dışişleri ile adalet bakanlıkları SPD’de. Merkel’in, onların itirazına rağmen karar alındığını belirtmesi, akabinde Dışileri Bakanı FrankWalter Steinmeier’in kameraların karşısına geçip, savcının yetkilendirilmesine onay vermediklerini açıklaması iç politik hesaplara dayanıyor. Ve koalisyonda kriz anlamına geliyor. 6) Merkel’in kararı Ankara’ya karşı zayıf tutumundan mı? Merkel ve Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmaier’e göre, aksine, hükümet bu adımla iki haftadır Almanya gündeminin başmaddesi haline gelen bu zor konuda olayı siyasetten çıkarıp, yargıya teslim etmeyi hedefledi. Özünde Merkel uluslararası bir krize evrilen olaydan en az zararla çıkacağı, zekice bir adım atmış oldu. Eğer savcıya soruşturma yetkisi vermese, belki iç politikada daha az eleştiri alacaktı, ama bu kez de sığınmacılar yüzünde işbirliğine mecbur olduğu Ankara ile siyasi kriz derinleşecekti. Sorumluluğu kendi üzerinden yargıya atan Merkel, savcılar komedyene dava açmazsa kendini onaylanmış görecek. Aksi durumda da sorumluluğun yargıda olduğuna dikkat çekecek. 7) Peki dava açılma ihtimali nedir? Ağır basan görüş, dava açılmayacağı, yani şiirin temel özgürlükler kapsamında değerlendirileceği. Açılsa bile hapis değil para cezası çıkacağı. l KÖLN Cansel Buse trajedisi Silvio Berlusconi’yi İtalya’da “17 yaşından küçük bir kızla” ilişkiye girmek bitirdi… Beş yıl öncesine dek İtalya başbakanı olan ve her türlü skandala rağmen yıpranmak bilmeyen Berlusconi’yi siyaseten bitiren hadise; “17 yaşından küçük” Ruby adında bir eskortla ilişkiye girmesi olmuştu. Ruby’nin “eskort” olmasına… “Eskort”larla ilişkinin cezai yaptırımı olmamasına rağmen… Partnerin “18 yaşından küçük olması” Berlusconi’nin başını fena halde belaya sokmuş; savcılık sırf bu unsurdan hareketle “başbakan” için hızla “reşit olmayan kızla ilişkiye girmek” suçundan dava açmış ve Berlusconi bu yüzden (kadın bir yargıç tarafından!) “7 yıl hapis cezasına” çarptırılmıştı. Berlusconi sonra temyize gitti ve büyük servetler harcayarak susturduğu “eskort”un “Bizim aramızda hiçbir cinsel ilişki olmadı” demesi üzerine temyizden geri döndü, hukuken böylece yakayı kurtardı ama “reşit olmayan kızlarla cinsel ilişki kuran pespaye” damgasından ünlü siyasetçi bir daha asla kurtulamadı. İtibarı bu yüzden onarılmayan yaralar aldı, o gün bugün iflah olmadı. Öğretmen öğrenci ilişkisi suç 17 yaşındaki lise öğrencisi Cansel Buse Kınalı’nın intiharı ile sonlanan “gönül ilişkisi”(!)nin arkada kalan kahramanı matematik öğretmeni Bayram Özcan’ın tahliyesini duyduğumda aklıma ilk Berlusconi’nin bu öyküsü geldi. “Reşit olmayan çocukla ilişkiye girmenin” kadının “eskort” olması durumunda bile!ne kertede vahim sonuçlar doğurduğunu ve nasıl bir suç olduğunu “Berlusconi davası” vesilesiyle öğrenmiş, yıllar boyunca süren davalarda incelemiştik. “Reşit olmayan kız” ya da “erkek” söz konusu olduğunda; “hukukun üstünlüğünün” geçerli olduğu yerde akan sular duruyor. Çocuğun rızası varmış, yokmuş hiç fark etmiyor… Suç unsurunu, yetişkin ve reşit olmayan taraflar arasındaki “eşit olmayan güç dengesi” oluşturuyor. “Eşit olmayan ilişki” burada öğretmenle, öğrenci arasında. Eşit olmayan ilişkide doğruyanlışı ayırt etmesi beklenen kişi, öğrenci değil öğretmen. Öğrenci, “öğretmene” emanet edilmiş. “Öğretmen”, çocuğun annesi, babası gibi onun üzerine titreyecek. Doğru ve yanlışı o öğretecek. Tehlikeye karşı çocuğu başta o koruyacak. Çocuğu, tehlikeli sulara sürüklemeyecek. Çizgi çekilmesi gereken yerde de, çizgiyi en başta o, öğretmen, çizecek. Bu nedenle uygar dünyada “öğretmenin” “öğrencisi” ile ilişki kurması suç sayılıyor. Gazetelerde görüyoruz. Böyle durumlarda öğretmen kodesi boyluyor. “Öğretmenlik akti” iptal ediliyor ve “mesleki ehliyeti” elinden alınıyor. Hatta sade “öğretmen öğrenci” ilişkisinde bile değil. “Doktor” “hasta” arasında dahi gene aynı şekilde “eşit olmayan bir ilişki” söz konusu olduğu için; “cinsel ilişki ya da girişim” ortaya çıktığı hallerde cezai yaptırım doğuyor. Hukuk ‘zayıf’ı kollar Bütün bu ilişkilerde çünkü “iktidarı elinde tutan taraf” (öğrenci nezdinde öğretmen veya hasta nezdinde doktor) zayıf/kırılgan konumdaki partnere değişik saiklerle (korku, hayranlık) kendini dayatabiliyor. Hukuk bu durumda “güçlü”nün değil hep “zayıf”ın hakkını koruyor. Taraflar arasında “onay” olsa dahi, istismara baştan açık bir mesleki konumun varlığı, “cinsel ilişkinin” suç sayılması için yeterli neden sayılıyor. Cansel davasında, öyle görülüyor ki böyle bir değerlendirme hiç yapılmamış. Genç kızın intihardan 3 gün önce Bayram Özcan ile “isteyerek birlikte olduğu” ve “şikâyetçi olamadan vefat(!) ettiği” için “cinsel istismar davası” düşmüş; matematik öğretmeni de serbest kalmış. Ne denli müthiş vahşi ilişkiler dünyasında yaşadığımızı anlayın. Cansel kendini vurmuş. Daha ötesi var mı? “Şikâyetini” başka daha nasıl haykırabilirdi acaba? Brüksel saldırılarındaki ihmal, bakan götürdü Brüksel saldırılarının merkezindeki Zaventem Havaalanı’nda yaşanan güvenlik açıklarına dair raporu dikkate almamakla suçlanan Belçika Ulaştırma Bakanı Jacqueline Galant istifa etti. Galant, Mart 2015 tarihli havaalanlarındaki güvenlik zafiyetlerine dair AB raporunun farkında olmadığını savunsa da muhaliflerin elindeki eposta yazışmaları aksini kanıtladı. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle