20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 29 Mart 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / ÖZGÜR ÖZKÜ BOZDAĞERDOĞAN Madde madde çelişki yumağı SELFI.E haber UYARIS5I ERDOĞAN Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşması sırasında selfie çeken konsoloslara yüklendi: Başka bir yerde bir gün bile barındırmazlar Hollanda Başkonsolosu Robert Schuddeboom İtalya Başkonsolosu Frederica Ferrari Bravo Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann Adalet Bakanı Bekir Bozdağ twitter hesabından Can Dündar ve Erdem Gül’ün davasına konsolosların ve milletvekillerinin katılımı ile ilgili, yargıyı etkileme temalı 14 maddelik bir açıklama yaptı. Bozdağ’ın açıklamaları ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yargıyı etkilemeye yönelik açıklamaları derin bir tezat yarattı. İşte o tezatlar... YARGIYA TALİMAT nBekir Bozdağ: Hiçbir organ, makam, merci veya kişi mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez. Tavsiye ve telkinde bulunamaz. (Anayasa 1382) nCumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Şubat tarihli DündarGül AYM kararıyla ilgili açıklaması: “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum. (...)Kararı veren mahkeme bu karara direnebilirdi. O zaman AYM’nin kararı boşa çıkacaktı. Tahliye edilen kişiler AİHM’ye gideceklerdi. Oradan alacakları cevap da bellidir. Bu adımlar doğru değildir.” SAVCI ÖZ’E ARAÇ nB.B.: Sanığın lehine/aleyhine karar vermesi, işlem tesisi, beyanda bulunması için yargı görevi yapanı, hukuka aykırı etkilemeye teşebbüs suçtur. nErgenekon soruşturmaları sırasında o dönem Başbakan olan Erdoğan 19 Ocak 2009 tarihli açıklaması ile o dönem kavgalı olmadıkları savcı Zekeriya Öz’e sahip çıkmış, “Şu anda da Türkiye’de ‘Temiz Eller Operasyonunu’ yapanlara saygı duysunlar. Niye ona durmadan vuruyorsunuz. Bırakın bakalım nereye varacak bu işin sonu. Rahat olun. Anadolu’da güzel bir söz var: Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz” demişti. Erdoğan bu açıklamayla da yetinmemiş, zırhlı aracını Öz’e tahsis etmişti. EVET SAVCISIYIM nBB.: Derdest dava hakkında TBMM’de yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz, beyanda bulunulamaz. (Anayasa,138/3) nCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ergenekon davası sürecinde Meclis’te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Millet bunu yakından takip ediyor, değerlendirmesini de buna göre yapıyor. Çünkü kim kimlerin avukatlığına soyunmuş bunlar çok önemli. Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken bize de savcılık görevini sağolsun onlar veriyor. Bu da güzel birşey. Niye savcı millet adına vardır, iddia makamı millet adına ordadır, biz de millet adına evet hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcısıyım” açıklamasını yaptı. SENİNLE İŞİMİZ VAR nBB.: Yargı görevi yapanın görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanmak da suçtur. n25 Aralık savcısı hedefte: 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk savcısıyken dosyadan el çektirilen savcı Muammer Akkaş İstanbul Adliyesi önünde soruşturma yapmasının engellendiğini içeren bir açıklama yapmış, eski Başbakan Erdoğan da Akkaş’ı bildiri dağıtmakla suçlayarak “Seninle işimiz var daha” diye tehdit etmişti. ONU ÖYLE BIRAKMAM nBB.: Anayasa ve kanunlara aykırı olarak mahkemeyi ve yargı görevi yapanları baskı altına almaya yönelik bu tutum, asla ve asla kabul edilmez. nCumhurbaşkanı Erdoğan, MİT TIR’ları haberinin ardından yaptığı açıklamalarda doğrudan Can Dündar’ı hedef alarak “Öyle bırakmam onu” açıklaması yaptı. Erdoğan “Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek” dedi ve davanın açıldığını bizzat duyurdu. nAnayasa Mahkemesi’nin kararını da eleştiren Erdoğan, Dündar ve Gül’ü yargılayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne seslenmişti. Erdoğan,“İlk derece mahkeme kararında direnebilirdi, diren bakalım; AYM ne yapacak onu görelim. O verdiği kararda direnmiş olsaydı, olaylar daha farklı gelişirdi” demişti. YARGIYA: YETKİ GASPI nBB.: Hakimler, TBMM’nin faaliyetlerini engelleyemeyece ği gibi milletvekilleri de yargıla mayı ve yargı görevini yapanla rın görevini engelleyemez. Yar gı kararları, elbette eleştirilebi lir; ama mahkemelere ve yargı görevi yapanlara CHP’li/HDP’li vekiller dahil kimse baskı ya pamaz. nCemaat operasyonları ile tutuklanan polisler ve Saman yolu Yayın Grubu Başkanı Hida yet Karaca’nın tahliye edilmesi ne karar veren hâkimler karar larının üzerinden 1 hafta geç meden tutuklandı. Tahliye ka rarlarını veren mahkemeleri 27 Nisan 2015 tarihli açıklamasıy la “Yetki gaspı yapan bir yar gı mercii” diye tanımlayan Erdo ğan, tahliye kararına ilişkin tali matın Pensilvanya’dan geldiğini söyledi ve “Örgütün içinde yer alanların bedelini ödemesi la zım” dedi. DAVA SAVCISI DEĞİŞTİ nBB.: Konsolosların bu tavrı tartışmasız adil yargılamaya ve yargı görevi yapanlara baskıdır. Bu, hukukumuzda suçtur ve asla kabul edilemez. nHSYK Erdem Gül ve Can Dündar davasının 25 Mart’taki duruşmasına sadece 2 gün kala soruşturma savcısını değiştirdi. Ayrıca davadan önce mahkeme heyetine de 3 yeni isim atandı. nBB.: Türkiye’nin mahkemeleri de hakimleri de bağımsızdır. Kararlarını, baskıya göre değil anayasa, kanun/hukuka bağlı vicdani kanaatleriyle verir. nİstanbul Başsavcı Vekili İrfan Fidan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği “casusluk” suçlamasıyla Erdem Gül ve Can Dündar’ın tutuklanmasını istedi ve iki isim 92 gün Silivri Cezaevi’nde kaldı. Dündar ve Gül, haklarında hazırlanan iddianamede de casuslukla suçlanıyor. l ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) BEKİR BOZDAĞ Kanada Başkonsolosu Andrew Smith İsviçre Başkonsolosu Monika Kirgöz Britanya Başkonsolosu Leigh Turner Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri’nde subaylara seslenirken yine Can Dündar ve Erdem Gül ile duruşmayı izlemeye giden konsolosları hedef aldı. “Bir ülkenin başkonsolosu, kalkmış, casusluk suçundan yargılanan gazetecinin davasına destek olmaya gidiyor, yetmiyor bir de kendisiyle yanak yanağa fotoğraf çektirip yayınlıyor. Bununla da yetinmiyor, sosyal medyada ‘Türkiye’nin nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermesi gerekti Fransa Başkonsolosu Muriel Domenach ği’ gibi, haddini aşan ifadeler kullanabiliyor. Bu kişi, hâlâ ülkemizde görevini sürdürebiliyorsa, bizim alicenaplığımız, misafirperverliğimiz sayesindedir. Başka bir yerde, bu tür davranışlar sergileyen diplomatları bir gün bile barındırmazlar” ifadesini kullandı. Erdoğan, “Genel Yayın Yönetmeni’nin casusluk suçuyla yargılandığı bir gazetenin, Kandil’deki teröristleri birer ekolojik kahraman olarak göstermek için adeta kendini paraladığı haber leri, röportajları gayet iyi hatırlıyoruz. Yabancı basın organlarında kadın teröristleri birer manken, moda ikonu edasıyla pazarlamak için yapılan haberler, yayınlanan resimler arşivlerde duruyor” dedi. Avukatlara Canlı bomba eylemleri konusunda oldukça hevesli olduğu bilinen terör örgütlerinin mensupları her yakalandığında, medyada bir furyanın başladığını söyleyen Erdoğan, “Neymiş efendim? Ma ‘I.zliyoruzGERİ ADIM ATMAYAN AB, ANKARA’YA SERT YANIT VERDİ çünkü AB DUYGU adayısınız’ Kocijancic GÜVENÇ Erdoğan’ın, Batılı diplomatların Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasına katılmasını eleştirmesiyle başlayan sürece, Brüksel’den sert yanıt geldi. Avrupa Birliği, Türkiye’ye “aday ülke” olduğunu anımsattı ve “O yüzden davaları izliyoruz” dedi. Açıklamada “Onların olağan görevi” ifadesi dikkat çekti. AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başlayan ve bakanların yanı sıra Dışişleri’nin de girişimlerine neden olan açıklamalarına sert yanıt verdi. Kocijancic, Cumhuriyet’in sorusu üzerine şu açıklamayı paylaştı: “Avrupa Birliği, Türkiye bir aday ülke ve stratejik ortak olduğu için, Türkiye’deki yargı reformu, ifade özgürlüğü ve medyanın bağımsızlığı ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmektedir. İfade ve basın özgürlüğü, eleştirilerigörüşleri ifade edebilme ve bununla ilgili bilgilendirebilme, demokratik tartışmanın vazgeçilmez parçalarıdır. Özgür, farklı ve bağımsız medya, bilgilerin ve fikirlerin akışını kolaylaştırarak, şeffalık ve hesap verilebilirliği sağlayarak, demokratik toplumun temel taşını oluşturur. İşte bu temele dayanarak, AB Delegasyonu ve üye ülkelerin diplomatları, Dündar ve Gül’ün davasında yer aldılar. AB diplomatları, düzenli olarak dünyada gözlemci olarak davalara katılır; özellikle de aday ABD’DEN DE TAM DESTEK AB’nin ardından Washinton’dan da Batılı diplomatlara tam destek geldi. ABD Dışişleri Sözcüsü Kirby, “Evet, doğrudur. Bu özel davanın açılışında ABD temsilcileri oradaydı ve bu tamamen siyasi, yargısal ve diğer gelişmelerle ilgili ev sahibi ülkede, durumu izlemeye ve raporlamaya dayalı bir diplomatik varoluştu. Bu tip yargısal süreçleri izlememiz ilk defa olmuyor ve korkarım ki son defa da ol mayacak” dedi. Kirby, “Kişisel olarak, bu konunun kamuoyunun önüne böyle gelmesinden üzgünüz. Bunun özellikle de kamuoyu, medya veya diplomatik erişim olmadan görüşülmesinden üzgünüm. Bu üzücü. Üçüncü olarak da bunu daha önce söylediğimde de duydunuz; Biz Türk Hükümeti’nin anayasasındaki taahütlerine bağlı kalarak, temel demokratik prensipler çerçevesinde ve bu süreç içerisinde yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konusunda taahhütlerine bağlı kalması için çağrı yapmaya devam edeceğiz. Tamam mı” dedi. ülkelerde. Kopenhag Kriterleri ve AB müktesebatıyla uyumlu olacak şekilde, Avrupa standarlarında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini sağlayacağının, en üst demokratik standartları yerine getireceğinin sözünü vermiş olan Türkiye’de, bu onların olağan görevidir. AB geçmişte de, özel duruşmalarda ve özellikle de bu olayda, diğerlerinin yanı sıra gazetecileri de etkileyen uzun tutukluluk süreciyle ilgili endişelerini belirtmiştir. Türkiye ile AB arasındaki devam eden yapıcı diyaloğun bir parçası olarak, AB bu önemli konulara işaret etmeye devam etmesinin önemli olduğuna inanmaktadır.” Eleştiri AB içinde büyük şaşkın lık yarattı. Kaynaklar, “Açık bir davayı izledik. Cumhuriyet’e gittik ama eğer Sabah gazetesi davet etse onlara da giderdik. Çünkü işimiz bu. Başkentlerimizi bilgilendirmekle görevliyiz” dedi. ‘Türkiye’nin iyiliği için’ Kaynaklar, AB’nin Türkiye’ye ifade ve basın özgürlüğü alanında yaptığı çağrıların ve mesajların, AB’ye katılım süreci ile doğrudan bağlantılı olduğunu anımsatarak, “Türkiye daha fazla geriye giderse bazı şeyleri düzeltmek mümkün olmayacak. Bizim uyarılarımız Türkiye’nin iyiliği için, yoksa sonuçları Türkiye için ve hepimiz için kötü olacak” dedi. l ANKARA Korutürk Loğoğlu Emekli diplomat Osman Korutürk, Erdoğan’ın sözlerinin bir karşılığı olmadığını kaydede rek, “Konsolosların bulundukları ülkedeki davranışları ile ilgili Vi yana Konsolosluk Sözleşmesi var Alıngan hükümetErdoğan’ın açıklamalarına tepki ve bunu Türkiye de imzalamış. 5/c maddesinde konsolosların bulundukları ülkeyle ilgili kendi ülkelerini bilgilendirme görevi var. Açık olan duruşmaya da girebilir. Sözleşme izne tabi demiyor” dedi. Eski ABD Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ise “Hükümet şu sıralarda fazla alıngan ve hassas olduğundan böyle tepki veriyor. Davanın içeriği itibarıyla AKP ve kamuoyunun hassasiyeti mevcut” dedi. Polonya Başkonsolosu Grzegorz Michalski sum öğrenciler, gençler, insanlar devlet tarafından taciz, tehdit ediliyormuş, takip ediliyormuş. Avukat, gazeteci, siyasetçi, öğrenci, öğretim elemanı gibi kimlikler altında faaliyet gösteren terör yandaşlarını korumak için başlatılan kampanyalar, ciddi bir uluslararası destekle yürütülüyor. Sonra, aynı isimler, ya bir karakol baskınının, ya bir canlı bomba eyleminin, ya da bir başka saldırının arkasından karşımıza eli kanlı teröristler olarak çıkıyor” dedi. l İSTANBUL Dışişleri: Rahatsızlık iletildi Dışişleri Bakanlığı, diplomatların davayı izlemesinden çok sosyal medyadaki paylaşımlardan duyduğu rahatsızlığı AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Hansjörg Haber’i Dışişleri’ne çağırarak aktardı. Ancak Bakanlık, Büyükelçi’nin Bakanlığa çağrıldığını basın ile paylaşmadı. Bakanlık girişimleriyle ilgili şu bilgiyi paylaşmakla yetindi: “Duruşmayı izlemeye giden bazı diplomatik ve konsüler temsilcilik mensuplarınca, sürmekte olan bağımsız yargı sürecine müdahale anlamına gelebilecek ve tarafsızlık ilkesine uygun düşmeyecek şekilde sosyal medyada paylaşımlarda bulunulmasından duyulan rahatsızlık anılan ülke temsilciliklerine iletilmektedir.” İbrahim Kalın ‘Konsoloslar yargıyı etkileyemez’ Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Cumhurbaşkanı kendisinin yargılandığı süreçte bir konsolosla görüşmüştü. Gazete bunu çelişki olarak değerlendiriyor, ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki soruya “Bu konu diplomatik ilişkiler hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesinin 1. fıkrası ve konsolosluk ilişkileri hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 55. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Diplomatik ve konsüler temsilcilik mensuplarının Türkiye’deki kanunlara riayet etmeleri ve İçişlerine karışıyor görüntüsü vermekten kaçınmaları da esastır” dedi. Kalın Diplomatik ve konsüler temsilcilik mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve halkının hassasiyetlerine özen göstermeleri, yargıyı etkileme amaçlı görünebilecek ve içişlerine karışılıyor izlenimi yaratabilecek davranışlardan kaçınmaları esastır” şeklinde konuştu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle