23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 29 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ SORUMLUSUNUZ Ankara katliamı kurbanlarından Coşkun’un ailesinden devlete 1.7 milyon liralık dava 10Ekim 2015’te IŞİD militanları tarafından düzenlenen ve 102 ki SARP BABASIZ BÜYÜYECEK şinin hayatını kaybettiği Anka Uygar Coşkun’un geride 2.5 yaşında ve “sol göz ve sol testisi ALİCAN ULUDAĞ ra Tren Garı Meydanı’ndaki bombalı saldırıda yaşamını yitiren Avukat Uygur Coşgun’un ailesi, gerekli önlemleri almayan İçişleri Bakanlığı aleyhin kapsamında AXENFELD sendromu hastalığı” ile mücadele eden Sarp adında bir çocuk bıraktığı ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi: “Çok küçük yaşına rağmen baba şefkatinden ve sevgisinden mahrum kalmıştır. Küçük Sarp babasına düşkün ve O’nun geleceğine dair umut taşımakta ancak zaman içinde babasının gelmediğini görerek bir öfke ve üzüntü yaşamaya başlamıştır. Bu acı, öfke ve umutsuzluk küçüğün tüm hayatını etkileyecek, babasız bir çocuk olarak ‘baba’ kelimesinden dahi üzüntü yaşayacaktır. Üstelik, küçüğün mutsuz bir anne gör de 1 milyon 738 bin mesi dahi, babasının eksikliğini hissettirecek bir olgu olup bir TL’lik maddi ve manevi tazminat ömür boyu bir yanı yarım kalacaktır. Henüz 2 yaşında iken ba davası açtı. Uygur Coşgun’un avukat eşi Avukat Uygur Coşkun, eşi ve çocuğuyla. basını kaybeden Sarp’ın büyüdükçe babasına olan özlem ve ihtiyacı düşünüldüğünde, durumun vahameti ortadadır.” Mehtap Coşgun, dün avukatla rıyla birlikte Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne giderek aile adına dava dilekçelerini teslim etti. Dilekçede, söz konusu olayın idarenin ağır hizmet ve görev kusuru nedeniyle yaşandığı vurgulanırken, şöyle denildi: “Olayın gerçekleşmiş olması ve ağır sonuçları nazara alındığında bu kamu görevlilerinin tamamının veya belki de bir kısmının görevini yapmadığı, eksik veya yanlış yaptığı açıkça ortada olup bu sonuç, ağır hizmet kusurunun gerçekleştiğini göstermektedir. Olay sonrasına resmi veya sivil kıyafet ile görevli hiçbir güvenlik personeli hakkında ölüm bilgisi ulaşmaması da güvenliğin eksik olduğu veya hiçbir önlem alınmadığını göstermektedir. Bu nedenlerle davalı İçişleri Bakanlığı ve İl Emniyet müdürünün mülki amiri davalı Ankara Valiliği olaydan ve zarardan sorumludur.” Dava konusu olayın oluşumu ve niteliği dikkate alındığında idare nin hizmet kusurunun bulunduğunun açık olduğu belirtilen dilekçede, “Teröristlerin yurtdışından gelerek yüzlerce kilometre yol katedip Ankara’ya ulaşarak eylemi gerçekleştirmesi; olay sonucu binlerce kişinin yaralanması/ölmesi ağır hizmet kusuru olduğunun en açık göstergesidir” ifadesi kullanıldı. Avukat Coşgun’un eşinin cenazesine olaydan ancak 16 saat sonra ulaşabildiği anlatılan dilekçede, şöyle devam edildi: “Adli Tıp tan gelen haber sonrası cenazeyi teslim aldığında merhumun vücut bütünlüğü bozulmuş cenazesini gördüğünde yıkılmıştır. Halen zaman zaman ağlama nöbetleri geçirmekte, her toplumsal olay olduğunda acısı tazelenerek devam etmektedir. Davacı bu olay neticesinde hem eşini, hem çocuğunun babasını, hem iş arkadaşını hem de sevgilisini/dostunu kaybetmiş; geleceğe dair beklenti ve hayalleri yok olmuştur.” l ANKARA Erdoğan: 355 şehit verdik Geçen yılın temmuz ayından bugüne kadar 215’i asker, 133’ü polis, 7’si korucu olmak üzere 355 şehit verildiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Aynı dönemde toplam ölü, yaralı, yakalama olarak 5 bin 359 terörist etkisiz hale getirildi” dedi. Öte yandan Genelkurmay Şırnak’ta 16, Nusaybin’de12 ve Yüksekova’da 4 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. Askeri araca saldırı: 3 yaralı Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, Karageçi Jandarma Karakolu’nda görevli askerleri taşıyan aracın geçişi sırasında PKK’lilerce yola döşenen patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu 3 asker yaralandı. Kaçmaya çalışan 2 PKK’li, Sarıören Mahallesi Muhtarı İbrahim İnco’yu öldürerek aracını çaldı. Araç, terk edilmiş olarak bulunurken 3 kişi gözaltına alındı. Şehit polis memuru Coşkun Nazilli’nin eşi cenazede güçlükle ayakta durdu. Şehidin Üniformasıyla uğurladıoğlu babasının şapkasıyla törene katılırken kızının hiçbir şeyden haberi yoktu. TRT’den skandal belgesel TRT Belgesel kanalında skandal görüntülere yer verildi. Kanalındaki bir programda Suriye’deki savaşta babasını kaybeden bir kız çocuğu ile yapılan röportaj yayımlandı. Görüntülerde “Babanı öldürenler özür dilese affeder misin?” sorusuna “Hayır” yanıtını veren Suriyeli kızın, “Savaşmak zorunda kalsan ne yapardın?” sorusuna ise “Kontrol noktasında kendimi patlatırdım” cevabı verdiği görülüyor. TRT Belgesel’in yayımladığı görüntüler, sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu. Karayolunda 400 kg patlayıcı Jandarma DiyarbakırBatman karayolundaki arama tarama çalışmalarında asfaltın altına gizlenmiş ve 5 tüp içerisine yerleştirilmiş yaklaşık 400 kilo patlayıcı buldu. İmha edilmesinin ardından yapılan incelemede, PKK’liler tarafından döşendiği belirtilen bombanın yaklaşık 2 bin metre kablo döşenerek yerleştirildiği tespit edildi. Asteğmen intihar etti KKTC’de vatani görevini yapan Asteğmen Musa Gençdoğan’ın birliğinde kendi silahıyla intihar ettiği bildirildi. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken aslen Tokatlı olan ve uzun yıllar Antalya’nın Kumluca ilçesinde yaşayan Musa Gençdoğan burada toprağa verildi. Mardin Nusaybin’de PKK’ye yönelik yapılan operasyonlarda şehit olan 4 güvenlik görevlisi memleketlerinde düzenlenen törenlerle toprağa verildi. Özel harekât polisi Coşkun Nazilli için memleketi Antalya’da düzenlenen törene binlerce kişi katıldı. Şehit polisin eşi Ayşegül Nazilli, törene özel harekât üniformasıyla katıldı. Coşkun Nazilli’nin cebinden çıkan ve “Seni çok özledik baba, seni çok seviyoruz” sözleriyle biten mektubu yazan iki kardeşten Göktürk Nazilli ise babasının “Özel Harekât Polisi” yazılı şapkasıyla cenazeye katıldı. Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Etiz Osmaniye’de son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin annesi Sultan Etiz, “Düşmanlar sevinmesin. Ağlamayacağım yavrum” dedi. Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Aytekin Şahin’e sarılan anne Etiz, “Ne olur oğluma bir kez sarılayım, kokusunu duyayım” dedi. Törende, şehidin babası Ahmet Etiz ve kardeşleri İlkay, Murat ve Üsteğmen GATA’da şehit oldu Metin Keskin Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 20 Mart günü bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlar sırasında ağır yaralanan ve Ankara GATA’da tedavisi süren Piyade Üsteğmen Erdem Keskin şehit oldu. Şehit Üsteğmen Erdem Keskin’in cenazesi bugün memleketi Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde toprağa verilecek. l Yurt Haberleri Habibe tabuta sarılıp ağıtlar yaktı. Şehidin eşi Hatice Etiz’i ise yakınları teskin etmeye çalıştı. Uzman Çavuş Vedat Aykut, memleketi Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Soğanlı Köyü’nde toprağa verildi. 24 Mart’ta yaralandı Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir’in şehit olduğu haberi Mersin’in Tarsus ilçesindeki ailesine ulaştı. Haberi alınca baygınlık geçiren anne Hürü Özdemir’e sağlık ekipleri müdahale etti. Şehidin baba evinin bulunduğu apartmana Türk bayrakları asılırken, ev, olayı haber alan yakınları ve komşularıyla dolup taştı. Şehit Halil Özdemir’den geriye 7 ay önce evlendiği Pınar Özdemir ile düğününde çekilen fotoğraflar kaldı. Şehidin cenazesi, bugün toprağa verilecek. Özdemir’in, 24 Mart’ta girdiği çatışmada yaralandığı, kendisine verilen istirahat raporunu kabul etmeyerek doktora, “Şimdi istirahat zamanı mı? Biraz evvel kardeşlerimi şehit verdim. İstirahat bana haramdır, lütfen raporumu iptal edin” dediği belirtildi. Bacağından demir parçası çıkarılan Özdemir, 3 gün boyunca sekerek bölüğünün başında operasyonlara devam etti. l Yurt Haberleri Anne yüreği dayanamadı 4OGĞYŞÜALEYNUŞHİNTASİTİDOMRADNINNİRIA Cemil Koç Şehit polis memuru Cemil Koç’un annesi, oğlunun cenazesinde fenalaşmıştı. İzmir’den geçici görevle gittiği Şırnak’ta, PKK’lilerin keskin nişancı tüfeğiyle vurularak 52 yaşında şehit olan polis memuru Cemil Koç’un cenaze töreninde fenaşalarak hastaneye kaldırılan anne Saniye Koç yaşamını yitirdi. Geçen cuma günü toprağa verilen şehidin cenaze töreninde fenalaşan ve kaldırıldığı Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde evlat acısına 4 gün dayanabilen Saniye Koç, oğlunun şehit haberini aldığı gün, “Yaktılar bizi. Oğlumu 14 gün önce uğurlamıştım. Şimdi cenazesini alacağım. Olan hep gariban çocuklarına oluyor. Onca polisin, askerin canını yaktılar” diye isyan etmişti. Şehidin ağabeyi Cevdet Koç, cenazede siyasi parti temsilcisi istemediklerini açıklamıştı. l Haber Merkezi haber 11 ‘Can isimli şahıs’ hep olağan şüpheli Geçen şubat ayında, başka birkaç kişi gibi, bana da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’ndan bir tebligat geldi. “Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün araştırmalarına istinaden PKK/KCK terör örgütüne üye olmak suçunu işleme ihtimaline binaen” yürütülen soruşturma kapsamında, telefonlarımın dinlendiği yazıda belirtiliyordu. Sonunda da “atılı suçun işlendiğine dair yeterli delil elde edilememesi nedeniyle” dinlemeye son verildiği ve kayıtların imha edildiğini savcı bildiriyordu. Dinlendiği belirtilen telefonlarımın arasında Türkiye’deki numaralarımın yanında, Paris’teki ev ve cep telefon numaraları da yer alıyordu. Soruşturma numarasından hareketle avukatlarımız dosyayı istedi ve 2016 başında kovuşturmaya yer olmadığı kararı alındığını öğrenmiş olduk. Ama 595 sayfalık dosyada dinleme kayıtları, herhalde “imha edildiği için” yoktu. Bu nedenle ne dinlediklerini öğrenemedim. Daha önemlisi Paris’teki ev telefonunun Türkiye’den nasıl dinlenebildiğini çözemedim. “Suç işleme ihtimali” gerekçesiyle iletişim dinlenme kararı almak gibi bir hukuk garabeti de işin cabası. Dosyadaki belgeler Buna karşılık, içinde bir sürü önemsiz evrakın olduğu dosyayı karıştırırken bu soruşturma ile bir alakası olmayan, 20 sayfalık bir dinleme ve soruşturma evrakı karşıma çıktı. İsim ve soyadları açık olarak yazılmış birkaç kişiyle birlikte, “Can isimli şahıs” olarak belirtilen, Ankara Çankaya’daki açık adresi, TC kimlik numarası ve … “dundarcan”la başlayan iki email adresi olan şahsın, “ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturarak anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik suç işlemek, terör örgütü üyesi olmak, eylem ve faaliyetlerde bulunmak” suçundan iletişiminin tespit edilmesini Savcı Muammer Akkaş, 2 Ağustos 2013’te talep etmiş. Hâkim Süleyman Karaçöl, 5 Ağustos’ta bu talebe olumlu cevap vermiş. Üç ay sonra, 29 Ekim’de, aynı savcı dinleme ve izleme faaliyetinin uzatılmasını talep etmiş, aynı hâkim de beş gün sonra iletişim dinlemesini üç ay daha uzatmış. Arkası bu dosyada yok. Savcının hâkime kanıt olarak ekte sunduğu birkaç dinleme kaydı, 17 Temmuz 2013’te başlıyor ve ağustos ayının sonunda kadar gidiyor. Belli ki dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Gezi olaylarını bir darbe girişimi olarak tanımlamasını takiben, onun çağrısıyla başlatılan dar be soruşturmasıyla ilgili yapılmış bu dinlemeler. Hâkim, Can isimli şahıs ve diğerleriyle ilgili dinleme kararını, “grubun hiyerarşik yapısının deşifre edilerek faaliyetlerinin ortaya çıkarılması” ve “delillerin eksiksiz toplanabilmesi” olarak gerekçelendirmiş. Kovuşturmanın sona erip ermediğini bilmiyorum. Gelelim bugüne. Teknik büro amirliğinin “Can isimli şahıs” olarak kodladığı Can Dündar, şimdi casusluk ve devletin sırlarını deşifre etme suçlarından Erdem Gül’le birlikte yargılanıyor. İktidar basını, Can Dündar’ın FETÖ ile işbirliği içinde hareket ettiğini iddia ediyor. Hatta davanın Fethullah Terör Örgütü davasına bağlanmasını talep edenler de var. Cumhurbaşkanı bu iki gazetecinin serbest yargılanmalarına karşı çıkıyor, ağır bir ceza almalarını, davaya şahsen müdahil olarak, açıkça ve ısrarla talep ediyor. İlginç manzara Ama bu FETÖ konusu biraz karışık. Bu dinleme kararını gösterince, Can Dündar, bu hâkim Süleyman Karaçöl’ün, Silivri Cezaevi A Blok’ta kendisininkinden iki hücre ötede yattığını söyledi. Savcı Muammer Akkaş da, şimdi hakkında yakalama kararı olduğu için yurtdışına çıkmış. Her ikisi de FETÖ davasında yargılanıyor! Ortaya çıkan manzara ilginç. Temmuz 2013’te Başbakan ve partisi Gülen cemaatiyle daha köprüleri tam atmamışken Gezi olaylarını bir darbe girişimi olarak tanımlayıp, şimdi FETÖ davasından yargılanan savcı ve hâkimlere soruşturma emri verirken Can Dündar şüpheliler cenahında! Bu savcı ve hâkim darbe teşebbüsünde bulunduğu iddia edilen Fethullah Terör Örgütü davasından yargılanırken, Can Dündar gene zanlı. Bu kez, geçmişte onu izlemiş, dinlemiş, hakkında soruşturma yürütmüş bu örgütün yönlendirmesiyle devlet aleyhine faaliyet yürütmekten tutuklanıyor, yargılanıyor! Garip bir durum. Ne var ki gariplik Can Dündar’da değil. O, gazetecilik görevini hakkıyla yapmaya çalıştığı için her dönemin olağan şüphelisi. AKP iktidarı Gülen cemaati ile iş tutarken de birbirleriyle kanlı bıçaklı olduklarında da Can Dündar otoriter şefin hoşuna gitmeyen işler yaptığı için şüpheli ya da sanık sandalyesinde. Bunu anlıyoruz. Anlaşılması daha zor olan, otoriter şefin de, bunlar olurken hem muktedir hem mağdur konumunda olmaya aralıksız devam etmesi. Sorunun esas kaynağının nerede olduğu açık değil mi? İsrail vatandaşlarını uyardı: Türkiye’den hemen ayrılın İsrail, IŞİD’in yeni saldırılar gerçekleşebileceği ihtimaline karşı yayınladığı seyahat uyarısında vatandaşlarının Türkiye’den “en kısa sürede” ayrılmalarını istedi. İsrail Başbakanlık terörle mücadele birimi, İstiklal Caddesi’nde 19 Mart’ta meydana gelen ve üç İsrail vatandaşı ile bir İran vatandaşının yaşamını yitirdiği saldırı sonrasında, Türkiye’ye seyahate karşı bir uyarı yayınlamıştı. İsrail terörle mücadele biriminini yayınladığı yeni duyuruda, IŞİD ya da başka terörist grupların Türkiye’deki turistik bölgelere saldırabileceğine ilişkin tehditlerin arttığına dikkat çekildi. Birimin açıklamasında, İsrail vatandaşlarının “Türkiye’ye gitmeyi gündemlerinden çıkartmaları” istendi. Reuters’ın İsrail muhabiri Dan Williams, açıklamayı Twitter’dan duyurdu. l Haber Merkezi Özel eğitimli IŞİD militanları saldırı hazırlığında yakalandı Gaziantep’te, polisin düzenlediği operasyonda bombalı araçla saldırı hazırlığında olduğu saptanan özel eğitim almış olan 6 IŞİD militanı tutuklandı. Gözaltına alınan 4 kişiden birinin yapılan incelemesinde, Ankara Gar Meydanı’nda düzenlenen canlı bomba saldırısının firari şüphelileriyle irtibatlı olduğu saptandı. Sorgulamada ayrıca bomba yüklü araçla eylem yapacakları saptanan 2 kişi daha yakalandı. 6 şüpheli tutuklanarak cezaevine konuldu. l Yurt Haberleri Ağrı’da canlı bomba şüphelisi yakalandı Ağrı’da, “canlı bomba” eylemi yapabileceği değerlendirilen bir şüphelinin yakalandığı bildirildi. Ağrı Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, il merkezinde bulunan Sema Kültür Merkezi’ne 26 Mart’ta operasyon düzenlendiği belirtildi. Açıklamada operasyon neticesinde “canlı bomba” ve “fedai” tarzı eylem yapabileceği değerlendirilen T.Y’nin tutuklandığı belirtildi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle