19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Mart 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Terör ekonomiye bir darbe daha vuracak Belçika’da patlayan bombalar Türkiye ile Belçika ticari ilişkilerini olumsuz etkileyecek. TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Kaleağası, “Terör turizmi olumsuz etkiler” dedi Belçika, Brüksel’deki patlamalar sonrası, İstanbul Taksim’deki başkon solosluğu ve Ankara’daki diplo matik temsilciliklerini kapatma kararı alması iki ülke arasında ki ticari ilişkilere darbe olacak. Ka patma kararının ne zaman kalkaca ğı belli olmazken iki ülke arasında 7 ŞEHRİBAN KIRAÇ milyar dolara yaklaşan ticaret hacmine olumsuz yan sıması bekleniyor. 2015 sonu ihracat rakamla rına göre Belçika Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 16. ülke konumundaydı. Türkiye Ocak 2015 ile Aralık 2015 arasın da bu ülkeye 2 milyar 520 mil yon dolar civarında ihracat ger çekleştirirken en büyük ihracat kalemleri arasında ise nakliye araçları, tekstil ürünleri, metal ler, makineler, sebze ve meyve yer alıyor. 660 bin turist Son yıllarda Türkiye ile Belçika ticari ilişkilerinde istikrarlı bir artış söz konusu. Bu ülkeden yapılan ithalat ise 4 milyar dolara koşuyor. Belçika 2014’te Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise 14. sırada yer alıyor. 20022014 arasında Belçika’dan Türkiye’ye yapılan toplam yatırım miktarı 7.4 milyar doları aştı. 2012’de 600 bine yakın Belçikalı turist Türkiye’yi ziyaret ederken, bu rakam 2014’te 660 bine ulaştı. Saldırı AB’ye Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa Bir liği (AB) Temsilcisi Bahadır Kaleağası Belçika’nın Türkiye’deki başkonsolosluk ve temsilciliklerinin ne zamana kadar kapalı olacağının belli olmadığını belirterek, saldırının Belçika’ya değil AB’ye olduğunu söyledi. Turizm etkilenir Aynı zamanda Brüksel Enerji Kulübü Başkanı da olan Kaleağası, bundan sonra kısa vadeli önlemlerin olacağını ancak orta vadede Ortadoğu sorununu çözmek için ortak politikalar devreye girmediği sürece geri dönülmez bir viraja girileceğini vurguladı. Ortadoğu’da kalıcı barış olmadan terör sorununun çözülemeyeceğine dikkat çeken Kaleağası, “Bu bomba tarihsel bir dönemeç. Tüm dünyanın en güvenilir kabul ettiği Avrupa’nın başkentinde oldu. Küreselleşmenin olumsuz yanlarının yönetilemediğini görüyoruz. Mülteci sorunu, isyan, terör...” ifadesini kullandı. Bahadır Kaleağası, Türkiye’deki konsolosluğun şu anda kapalı olmasının iki ülke ekonomik ilişkilerine kısa vadede olumsuz yansımasını beklemediğini de anlatarak, “Ancak terör olaylarından turizm, tüm sektörler olumsuz etkilenir. Önemli olan bunun nasıl aşıla Bahadır Kaleağası cağıdır” dedi. Havayolu ve otel hisseleri çakıldı Brüksel’de meydana gelen saldırıların ardından Avrupa’nın batısında yükselen güvenlik alarmlarıyla beraber küresel borsalarda düşüş yaşanırken, altın ve hükümet tahvilleri gibi güvenli limanlar yükseldi. Otel ve havayolu şirketlerinin de dahil olduğu seyahat sektörü hisseleri dün gün boyunca en büyük kayıpları yaşayan hisseler oldular. Rabobank Avro bölgesi ekonomisti Emile Cardon, “Bunların hepsi Brüksel’deki olaylarla alakalı...Fakat tepki biraz sessiz kaldı, bu da bunca terör saldırısından sonra piyasaların bu tür şeylerle yaşamayı öğrendiğini gösteriyor” dedi. Bu arada, THY patlamaların ardından İstanbulBrüksel arasında bilet satışını 24 Mart 2016 tarihine kadar kapattı. rezervasyonlara belirsizlik iptali Değişen piyasa koşulları tatilciyi de etkiledi. Thomas Cook, tüketicilerin çoğunun ‘oynak piyasa koşulları’ nedeniyle rezervasyonlarını ertelediklerini açıkladı. Thomas Cook Genel Müdürü Peter Fankhauser, “Tüketiciler yazın tatil yapmak istiyor fakat farklı seçenekleri gözden geçirmek adına rezervasyonlarını erteliyorlar. Özellikle Türkiye, Tunus ve Mısır taleplerini terk eden tüketiciler bizi Batı Akdeniz’de yer alan turistik bölgelerde daha doğru kararlar almamız doğrultusunda harekete geçirdi” dedi. Fankhauser, “Dünya genelinde hissedilen belirsizlik ortamı tüketicileri rezervasyonlarını ertelemeye sevk ediyor. Türkiye rezervasyonlarında geçen yıla kıyasla azalma görüldü” diye konuştu. KADRO VAR, PARA YOK Aydın Doğan Ersin Özince POAŞ iddianamesi kabul edildi İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Petrol Ofisi’nde (POAŞ) örgütlü şekilde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiasına ilişkin aralarında Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan ve İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’nin de bulunduğu 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Adem Meral’in, Petrol Ofisi’nde 20012008 yılları arasında örgütlü bir şekilde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiasına ilişkin hazırladığı 85 sayfalık iddianamenin üzerindeki incelemesini tamamladı. 24.5 yıl hapis istemi İddianamenin kabulüne karar veren mahkeme heyeti, ilk duruşmanın 13 Temmuz’da yapılmasını kararlaştırdı. Aydın Doğan ve Ersin Özince hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 8.5 yıldan 24.5 yıla kadar ayrı ayrı hapis cezası istenen iddianamede, aralarında Hanzade Vasfiye Doğan Boyner’in de bulunduğu 45 şüpheli hakkında ise “örgüte üye olmak”, “kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet” ve “resmi belgede sahtecilik”’ suçlarından 7.5 yıldan 21.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Kadroya alınacak taşerona maaş artışı olmaması için “özel statü” verilecek Koarpanaıssitıneırklıuallratntıım İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanımı, mart ayında bir önceki aya göre 0.8 puan artışla yüzde 74.3’e yükseldi. Merkez Bankası tarafından açıklanan veriye göre imalat sanayisi genelinde kapasite kullanımı martta geçen yılın aynı ayına göre 1.9 puan arttı. Mal gruplarına göre kapasite kullanım oranları değerlendirildiğinde, martta tüm mal gruplarında artış görüldü. İnşaatta güven yüzde 1.7 düştü Mevsim etkilerinden arındırılmış inşaat sektörü güven endeksi martta geçen aya göre yüzde 1.7 azalarak 81.43 değerine geriledi. TÜİK, verilerine göre inşaat sektöründe bir önceki aya göre; alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi ve toplam çalışan sayısı beklentisi endeksleri sırasıyla yüzde 2.7 ve yüzde 0.9 azaldı. Davutoğlu müjde dedi ama... Başbakan grup toplantısında taşeronlara kadro sözü verdi Başbakan Ahmet Davutoğlu, asıl işlerde çalışan taşeron işçilerle yardımcı işlerde çalışan taşeron işçileri kamuya alacaklarını söyledi. PKK’nin imdadına IŞİD’in, IŞİD’in imdadına DHKPC’nin yetiştiğini söyleyerek “Şer ittifakı içinde yer almaya ikna edilen gazeteci, sözde aydın, akademisyen ve siyasi partiler de koro halinde bu saldırıların algı yönetimini oluşturmak üzere seferber oluyorlar” dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Davutoğlu, “Taşeron işçilerimizle kardeşlerimizle ilgili bir müj deyi paylaşmak istiyorum. Seçim vaatlerimizde asıl işlerde çalışanları kamuya alacağımızı söylemiştik. Çalışmalar asli asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz, hayırlısı olsun. Vaatlerimiz arasında olmamasına rağmen adalet ve eşitlik gereği bir karar daha aldık. Yardımcı iş lerde çalışan kardeşlerimiz için de hükümet olarak kamuya almaya kararlaştırdık. Böylece ister asıl iş olsun ister yardımcı iş olsun dışarıda kalan hiçbir taşeron işçi kalmayacak inşallah” dedi. İlk aşamada kamuda asıl işi yapan 150200 bin çalışanın kadroya alınması öngörülüyor. Brüksel’deki saldırıya kınayan Davutoğlu, CHP’yi eleştirdi. Davutoğlu, “İstediğimiz muhalefet MHP. Ümit ederiz bundan Kılıçdaroğlu da bir ders alır” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet EMİNE KAPLAN Kamuda taşeron olarak çalışan işçilerin “asıl ve yardımcı iş” olduğuna bakılmaksızın kadroya alınacağını açıklayan hükümet, bu kapsamda kadroya alınacak yaklaşık 570 bin işçi için memur ya da hizmetli kadrosu değil “özel statü” verilmesini planlıyor. Kamuda kadrolu olarak aynı işi yapanların 2 bin liraya yakın maaş aldığına dikkat çekilirken, taşeron işçilere bu maaşın verilmesinin büyük bir ekonomik yük getireceği, taşeron işçilerin mevcut maaşlarıyla kadroya alınacağı kaydedildi. 1 Kasım’dan önce Davutoğlu’nun taşeron işçilere “müjde” olarak sunduğu taşeron düzenlemesinin ayrıntıları netleşmeye başladı. Ayrı bir yasa tasarısı olarak getirilmesi planlanan düzenlemeye göre, 1 Kasım’dan önce taşeron olarak işe girenler kadroya alınacak. Büyükşehir belediyelerinin şirketlerindekiler hariç olmak üzere, belediyelerde çalışan taşeron işçiler de bu kapsamda olacak. 570 bin kişinin birden kadroya alınmasının yaratacağı yükün nasıl aza indirilebileceği de tartışılırken, işçilere kamu kadrolarında eşdeğer işi yapan memurların ücreti yerine, halen aldıkları ücreti almaya devam etmelerinin uygun olacağı değerlendirildi. AKP kurmayları, “Taşeron işçilerle eşdeğer işi yapan kamu çalışanları 18002000 lira ücret alıyor. Taşeron işçilerin çoğunluğu ise asgari ücret ya da biraz daha fazlası bir ücretle çalışıyor. Ekonominin dengeleri açısından da mevcut maaşlarını almaya devam etmeleri daha uygun olacak” görüşünü dile getirdi. ekonomi 9 Neoliberalizmin kentsel dönüşüm saldırısı “Mış Gibi Site”, Bilkent Üniversitesi siyaset bilimi hocası Doç. Dr. Tahire Erman’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı. Tahire Hoca kitabında “Yeni Türkiye’nin” bir rant mekanizması olarak kurgulanan kentsel dönüşüm talanını, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi’ndeki Karacaören – TOKİ Gecekondu Dönüşüm Sitesi özelindeki katılımcı gözlemlerini de katarak irdeliyor. KaracaörenTOKİ, Ankara “protokol yolu” boyunca pazarlanan ve aslında “hazine arazisi” olarak tanımlanan (yani tapusu bulunmayanların yerleştirildiği) bir gecekondu dönüşüm sitesi. Tahire Hoca’nın kitabını yazmadaki amacı “... hâkim söylem içinde iyice ötekileştirilen, modern orta sınıf tarafından kültürsüz ve cahil olarak görülen, AKP iktidarı tarafından ‘işgalci’ olarak ilan edilen, zorla taşındıkları sitelerinde yalnız bırakılan, borç batağı içine sokulan bu insanları anlamak ve anlatabilmek.” Tahire Erman’ın çalışması iki kısım ve on iki alt bölümden oluşuyor. Önce kuramsal çerçeve, daha sonra KaracaörenTOKİ Dönüşüm Sitesi; yeni gecekondulaşma ya da daha doğrusu ne gecekondulaşabilen ne de modern kentleşebilen, iki arada bir derede kalan ucuz işgücü, tüketim ve oy deposu yığınlar.... Kitabın ana kurgusu içinde, bu sorunun aslında sadece Türkiye’ye özgü olmadığı, hem Batı’nın sanayileşmiş metropollerinde, hem de “küresel Güney” ülkelerinde böyle olduğunun altı özenle çizilmekte. Nitekim, Tahire Hoca’ya göre, “günümüzde kentler devletin ve özellikle yerel yönetimler eliyle açılan özel sektörün yeni müdahale mekânları olarak karşımıza çıkmaktalar. Devlet ‘sosyal’ olmaktan çıktıkça ve merkezi bütçesi kısıldıkça, yerel yönetimler kendi bütçelerini yaratmak ve rant geliştiren projeler oluşturmak zorunda kalmakta. Böylece kentler özellikle uluslararası sermaye ve yatırımları, mega projeleri ve olimpiyatlar, fuarlar gibi mega olayları çekebilmek için birbiriyle yarıştırılmakta.” Bu yarışta “marka” kent yaratmak ve böylece kentleri pazarlamak ise yerel yöneticilerin yeni rolü olarak görülmekte. Dolayısıyla, “yerel yönetimler bir tarafta sermayeyi kentlerine çekmek için özel sektöre avantajlar sağlarken bir taraftan da kendileri için gelir sağlayacak, yeni rant mekanizmaları yaratmaya yönelmekteler.” Kentler, yerel yönetimler ve özel sektör ortaklıkları ile dönüşmekte. Bu dönüşüm neoliberal kentleşme kavramıyla açıklanmakta; bu dönüşümün aktörleri ise emlak baronları, büyük müteahhitlik ve inşaat şirketleri, gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve yatırımcılar olarak yeni palazlanan burjuvazi olarak ortaya çıkmakta. Türkiye’de “İnşaat ya resulullah” anlayışı ise AKP’nin kendi müteahhitlerini yaratarak kentleri sadece ekonomik getiri olarak değil siyasi rant olarak da kullanmasının önünü açmakta. HHH Öte yandan, gecekondu(dan) dönüşüm sitelerindeki yaşam, dayatılan tek bir hedefe kilitlenmeyi gerektiriyor: Borçları ödemek. Nitekim, gecekondu halkını daire sahibi yapma projesinde ortaya dökülen yeni tip bir emekçi insan, yani “neoliberal özne”: Daire taksitlerini ve borçlarını ödemeye odaklanmış, sıkı bir disiplin içerisinde, çok çalışan, her türlü işe talip. Yaşam hedefi borç ödeme üzerine kurulu. Ama düzenli ödenmesi gereken banka borçlarına karşın düzenli iş bulmak zor, bu durum iktisadi kuralların “esnekleştirilmesi” anlamına geliyor, geriden borç ödemeler söz konusu. Bunun için de iktidarla uyum içerisinde kalınmalı. Gecekondu dönüşümünün yarattığı yaşam aynı zamanda tüketim arzusu demek; örneğin sitedeki AVM’de, ki KaracaörenAVM ismine pek de uygun olmayarak adeta bir mahalle çarşısı havasındadır, dolaşma ve satın alma “hürriyeti” artık mevcut ve bu durum yeni borçlanmaların kapısını açmakta. “Oysa borç ödeme ağırlıklı yaşamın maliyetleri ağır: Yarattığı stres ve sağlık sorunları, okulunu bırakan/bıraktırılan çocuklar, bir işten öbürüne dolaşan ya da uyuşturucu bağımlısı olan gençler, çözümü intiharda bulan genç kızlar, az da olsa boşanmalar ve elbette aile içi şiddet.” “Bu uyumsuzluk resminin ana öznesi neoliberalizm. Neoliberal resmin içinde İslam da göze çarpmakta; neoliberalizmin İslami anlayışla güçlendirilmesi ya da sulandırılması, yoksullar için yarattığı koşulları ve sorunları da içselleştirmekte. Bu çok renkli resmin karanlığında ise site halkı imkânsızlıkları yer almakta; içine çekildikleri durumla baş etmeye çalışmakta, tüm insani özellikleri, özlemleri, hevesleri, öfkeleri, hayal kırıklıkları, çatışmaları, çekişmeleri ile var olarak...” EY Türkiye 200 yeni mezunu işe alacak Denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinden EY Türkiye, yaklaşık 200 yeni mezunu işe alacak. EY Türkiye’nin toplam istihdamının yüzde 14’ünü oluşturacak olan yeni mezunlar, EY Türkiye’nin İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa ofislerinde denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık bölümlerinde görev alacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle