19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 23 Mart 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Avukatı duruşmaDAN aldılar haber 15 4 avukat için tutuklama kararı PKKoperasyonunda gö zaltına alınan ve mah kemece serbest bıra kılan İstanbul Barosu ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar Rama HİLAL KÖSE zan Demir, Hüseyin Boğatekin, Ayşe Acinikli ve Ay şe Gösterişlioğlu’nun da arala rında bulunduğu 17 kişi hakkın da, savcılığın itirazı üzerine dün tutuklama kararı verildi. İstan bul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin tutuklama gerekçesi ise delille rin henüz toplanmamış olması ve şüphelilerin organize bir şe kilde delil karartma ihtimalleri nin bulunması olarak gösterildi. Avukat Boğatekin, tutuklu öğrenciler Enes Kaya ve Mutlu Tatar’ın davasını beklerken duruşma salonunun önünde gözaltına alındı. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Mutlu Tatar, avukatı Hüseyin Boğatekin hakkında tutuklama kararı verildikten saatler sonra tahliye edildi. Kaya’nın tutukluluğu ise devam ediyor. Boğatekin, Ankara’daki saldırıyı düzenleyen teröristin avukatı olduğu iddiasıyla hedef gösterilmişti. Kararda, şüphelilerin, örgütsel talimatları hükümlülere ilettikleri öne sürüldü. l İSTANBUL ‘MAÇTAN KONUŞTUK, MOLOTOF SANMIŞLAR’ Tutuklanan ÖHD üyesi avukat Ramazan Demir, sokağa çıkma yasakları sırasında, çatışmaların ortasında kalanları kurtarabilmek için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) başvuru yağmuruna tuttu. Yaralılara ambulans gönderilmesi için çok çabaladı, 5 kez tedbir kararı verilmesini sağladı. Ambulansın gittiği 5 isimden yalnızca Helin Öncü şu an hayatta... Demir, “Cizre’deki ilk bodruma ilişkin de tedbir kararı alabilseydik ikinci, üçüncü bodrumlar belki yaşanmazdı, 170’in üzerinde insan yakılarak ölmeyebilirdi” diyor. Gözaltındayken “Cizre’de propaganda ve ajitasyon yaparak uluslararası arenada hak ihlalleri söylemiyle ülkeyi kötü duruma düşürmek” şeklinde bir iddiayla da karşılaşan Demir, tutuklanma kararından önce Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Demir, gözaltına alınma sürecinde, en çok kedisi Rındi’nin polislerce korkutulmasına üzülmüş. Polisler Demir’i götürürken, kedisi tir tir titriyormuş. Demir, o süreci de şöyle anlattı: “Salı akşamı akademisyenler için adliyedeydik. Tutuklama kararını veren hâkim arkamdan evime arama kararı vermiş. Sabah 6’ya doğru kapı gümbür gümbür çalındı. Özel harekât polisleri, özel namlulu silahlarla içeri girdi. Yere yatırıldım. Her şeyi aradılar. Gezi Direnişi’nde yaptığımız avukatlık, 1 Mayıs’ta emekçilerin avukatlığını yapmak, cezaevlerine hasta tutuklular için gitmek gibi işlerimiz soruldu. Avukatlar arasında yaptığımız maçla ilgili telefonda konuşmuşuz. ‘Molotoflu, bilyeli, sopalı eylem’ olarak değerlendirmişler.” İnsan kokusu olmayan mahkeme kararıBitcszaaetiylreyztanoaışreezeılnvatdiicntazaadvokzaermskukıaininnrblaauaartibdl:iişÇaçeksiğoniınincluı ğun Balyoz davasında haksız yere tutuklu kalan E.K ve C.K’nin açtığı “haksız tutuklama tazmi desi gereği aile Türk toplumunun temelidir. 18 yaşından küçük bir çocuğun babasını ziyaret etmesinin gerekli natı” davasında mahkemeler tartışıla olmadığını bir mahkeme kararına na cak kararlar verdi. Ankara 2. Ağır Ce sıl yazabilir? Hiçbir norm olması dahi za Mahkemesi ve 10. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklunun eşi ve çocuğunun cezaevi ziyaretleri için yaptıkları mas KEMAL GÖKTAŞ Türk toplumunun binlerce yıllık geleneğinde, toplumun çatısını ayakta tutan temel direk ailedir. Bir kadının ve rafların ödenmesini reddetti. Mahkeme aynı zamanda annenin, çocuğu ile kararlarında, bu harcamaların “yapılması ge birlikte tutuklu eşini ve aynı zamanda çocu reken zorunlu harcamalar kapsamında olma ğunun babasını ziyarete gitmesinin gerekli yıp ihtiyari olduğu” belirtildi. Yargıtay’ın ön olmadığını söylemek ve bunu mahkeme ka ceki içtihatlarına dayanılarak verilen kararla rarına yazmak gerçekten çok üzücüdür. Yar ra tepki gösteren avukat İlter Aksoylu kararla gıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 31 Aralık 1976 rın “korkunç” olduğunu ve “insan kokusu ta tarih ve 1976/13138 K. sayılı kararında be şımadığını” savundu. lirtildiği gibi ‘... Hâkim insana, tabiata, ger Avukat İlter Aksoylu, “Mahkemeye göre bu çeğe, olanağa sırt çevirmeden ve katı kalpler giderler zaruri değil ihtiyari imiş. Bir eşin ko içinde sıkışıp kalmadan uyuşmazlığa ‘insan casını, bir çocuğun babasını cezaevinde ziya kokusu’ taşıyan bir çözüm getirmek zorun Balyoz davasında yargılananların ailelerinin oluşturduğu Vardiya ret etmesi gerekli değilmiş. Başka bir ifadey luluğundadır.’ Karardaki kokunun ‘insan ko Bizde Platformu, yurt çapında eylemler yapmıştı. le ziyaret etmeseymiş. Anayasanın 41. mad kusu’ olmadığı açıktır.” l ANKARA Mungan tecritte Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşması 25 MART CUMA GÜNÜ SAAT 10.00’DA 14. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDE Esra Mungan Mungan’ın avukatları yalnızlaştırmanın kalkması için infaz hâkimliğine başvuracak. Kıvanç Ersoy’dan mektup Bilincimiz hücrelere sığmaz Barış bildirisine imza at tığı için tutuklanan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, cezaevinden mektup yazarak gösterilen dayanışmaya teşekkür etti. Öğren ciler, mektubu büyüterek Ersoy’un ders verdiği sınıfın kapısının yanına astı. Ersoy, yazdığı mektupta “Değerli arkadaşlar. 15 Mart Kıvanç Ersoy 2016 tarihinde haksız bir biçimde tutuklanmamızdan beri arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ile beraber Metris 1 No’lu T tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda kapalı tutuluyoruz. Bilmenizi isteriz ki bizim ne bilincimiz, ne onurumuz, ne kararlı duruşumuz bu hücrelere sığar. Bizler ve barış, demokrasi, insan hakları için yürüyen herkes bize layık görülen bu ‘cezayı’ da onur olarak taşımasını çok iyi biliriz. Kendinize iyi bakın, selamlar” ifadelerine yer verdi. “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığı için tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Bakırköy Kadın Cezaevi’nde hücreye konuldu. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen hükümlüler gibi tek başına, günde 1.5 saat havalandırma hakkı var. Diğer tutuklularla görüştürülmüyor. Mungan’ın avukatı Meriç Eyüboğlu, uygulamanın kaldırılması için İnfaz Hâkimliği’ne başvurdu. Adalet Bakanlığı’nı aramak dahil birçok girişimde bulunduklarını söyleyen Eyüboğlu, “Birkaç gün içinde bu insanlık dışı kabul edilemez uygulamanın ortadan kalkmasını sağlayacağız” dedi. Yalnızlaştırma Avukat Eyüboğlu, “Uygulama insanlık dışı bir yalnızlaştırma” diye konuştu. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSTT) sosyolog Mustafa Eren, infaz yasasına göre bir tutuklunun 3 gün “kabul odasında”, idarenin isteğine göre, 60 gün de “geçici oda” diye tabir edilen ortamda tek başına tutulabileceğine dikkat çekti. Eren, “Öncelikle tekli tutulma halinin kendisi zaten problem. Yaşam hakkını ihlal eden bir durum bile ortaya çıkarabiliyor” dedi. Eren, cezaevine ilk girişte yapılan çıplak arama uygulumasıyla da beden dokunulmazlığının ihlal edildiğini, kendisiyle görüşmeye gelen kadın mahpusların hüngür hüngür ağladığını anlattı. l İSTANBUL Koridoru salona kattılar Adana’da mühimmat yüklü MİT TIR’larıyla salonu yapıldı. Adliyenin 1. katındaki yarilgili haberleri nedeniyle 92 gün tutuk gılamanın yapılacağı İstanbul 14. Ağır Ceza lu kalan gazetemiz Genel Yayın Yönetme Mahkemesi’nin salonu ile koridorun birleşni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Er tirilmesiyle eski halinin 2 katı büyüklüğüne dem Gül’ün duruşmasına günler kala İs çıkarılan duruşma salonunda terör dosyatanbul Adliyesi’nde yeni büyük duruşma larının yargılaması yapılacak. l İSTANBUL GBÖUAZLGZUEÜŞTRMELCAÜİSKLIE R E Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri, tutuklu gazeteciler için yarın İstanbul’da bir kez daha bir araya geliyor. Dayanışmaya, 25 Mart’taki MİT TIR’ları duruşması öncesi, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül de katılarak destek verecek. Meslek örgütü temsilcileri yarın saat 17.00’de Cağaloğlu’nda bulunan TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenecek toplantıda bilgi verecek. Toplantıya Dündar ve Gül de katılacak. Tüm meslek örgütleri ve uluslararası basın kuruluşları 25 Mart Cuma günü Çağlayan’da Dündar ve Gül’ün yargılanacağı MİT TIR’ları davasının ilk duruşmasını da izleyecek. l İSTANBUL KMTİARUYAMYJLUGAMİBRİG EE RLİ DDİİ Zaman, Bugün ve Millet gazetelerine kayyum atanmasından sonra gazetelerin tirajında büyük düşüşler yaşandı. Kayyum atanmadan önceki tirajı 634.755 olan Zaman gazetesinin kayyum atandıktan sonra tirajı 2.594’e düştü. Yönetimlerine kayyum atanan, daha sonra ise yayınlarına son verilen Bugün ve Millet gazetelerinde de aynı durum yaşanmıştı. Bugün gazetesinin kayyum atanmadan önceki tirajı 104.747’ten kayyum sonrası 17.274’e kadar düşerken, Millet gazetesinin tirajı 47.627’ten 13.101’e düşmüştü. Öte yandan, Doğan Medya Grubu bünyesinde çıkan Radikal gazetesinin Haziran 2014’te basılı yayına son vermesinin ardından yayına devam eden internet sitesi “radikal.com.tr”nin de ekonomik gerekçelerle yayınına 25 Mart Cuma günü son verileceği açıklandı. l Haber Merkezi Alışa alışa kaybedeceğiz! Hangisi daha korkunç? Yolda yürürken yanı başımızda patlayan bir bombanın kafalarımızı, kollarımızı kopartması mı? Yoksa bir rektör yardımcısının cehalete methiyeler düzerek, toplumun eğitimle, bilimle, akılcılıkla bağlarını kopartmaya çalışması mı? Geleceğimizi tehdit eden ne? Medreselerde çok az bir dini eğitimle donatılan ve kafasının içi bomboş olan insanların, hayalindeki iktidar için ne kadar kullanışlı olduğunu tane tane anlatan bir akademisyen mi? Yoksa üzerlerinde taşıdıkları bombaları patlata patlata dolaşan ve dünyanın dört bir yanında korku imparatorluğu kuran teröristler mi? Alışıyoruz... Bombalara ve teröristlere alışıyoruz; her şeye alışıyoruz. Düşman bizi alışkanlıklarımızdan vuruyor. İnsan yakınlarının ölümüne, hayattaki kayıplarına, başarısızlıklarına nasıl katlanırsa... Toplum da cinayetlere, teröre, savaşlara, işkencelere ve faşizme öyle katlanır. Teoride lanetlediklerini, şartlar gerektirirse pratikte hemen benimseyiverir. İnsanın da, toplumun da bünyesi esnektir. Kötülük insanın bu esnekliğinden beslenir. Eğitim sistemlerinden ahlak sistemlerine, inanç sistemlerinden ekonomik sistemlere kadar her türlü sistem, insanın alışkanlık zaafını sömürür. Neticede insan alışan bir canlıdır; daha da beteri, insan insanın alışkanlığıdır. Şu son yirmi yıl içinde bu ülkede nelere nelere alıştık. Kadının muhafazakârlaşan toplumdaki yeni ve alçak yerine alıştık. Sanatın günbegün ölmesine alıştık. Sinema salonlarının yıkılmasına alıştık. Kültür merkezlerinin kapatılmasına alıştık. Sanatçının, yazarın küçümsenmesine alıştık. Basının satın alınmasına alıştık. Sokaktaki hayatın günbegün sinmesine alıştık. Laikliğin bir küfre dönmesine alıştık. Hukukun iktidarın elinde oyuncak olmasına alıştık. En fenası, cehaletin kırbacına alıştık. Bu alışkanlıkların gölgesinde, cumhurbaşkanından çok cumhurbaşkancı bir bilim adamı eğitimin önemine okkalı bir tekme savuruyor... Ve temeli eğitim üzerine kurulmuş bu ülkede kıyamet falan kopmuyor. İt ürüyor, kervan yürüyor. Çünkü biz alışmaya da şerbetliyiz unutmaya da... Bu ülke terörle yeni tanışmıyor.Yeniden tanışıyor; alışkanlıklarını hatırlıyor. 12 Eylül öncesi yaşanan terörün dayattığı korku yüzünden cahil bir diktatöre göz göre göre oy veren biziz. Ülkenin gelmiş geçmiş en korkunç anayasasına evet diyen bir milletiz. O yanlışın üstüne yaldır yaldır gelen ve bugünümüzü inşa eden tehlikeyi baştan göremeyecek kadar da reziliz. Şimdi bir daha düşünün... Hangisi daha korkunç? Hangisi gelecek için daha büyük bir tehdit? Yolda yürürken yanı başımızda patlayan bir bombanın kafalarımızı, kollarımızı kopartması mı? Yoksa bir rektör yardımcısının cehalete methiyeler düzerek, toplumun eğitimle, bilimle, akılcılıkla bağlarını kopartmaya çalışması mı? Bu iki hal arasında bağlantı kurmayı hâlâ reddedenler... Lütfen akıllarını usulca yere bırakıp, hayatımızdan hemen çıkıp gitsinler. İngiliz akademisyen ‘barış’ diyerek döndü “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildiri sine imza attıkları gerek çesiyle tutuklanan 3 öğ retim görevlisine destek vermek için gittiği adli yede üzerinde HDP’nin Nevruz daveti çıktığı ge rekçesiyle sınır dışı edi Stephenson len Bilgi Üniversitesi Öğ retim Üyesi İngiliz akademisyen Christopher Stephenson dün Türkiye’ye döndü. Stephen son buruk bir sevinç yaşadığını belirterek, “3 akademisyen arkadaşımız tutuklandılar. Türkiye’de barış henüz yok, halen insanlar ölüyor halen bombalar patlıyor bu çok üzücü bir şey. Diyeceğim tek şey barış olsun” dedi. CPJ’den basına ‘Baskı Kronolojisi’ New York merkezli sivil toplum örgütü Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Türkiye’de basın üzerindeki engellemeleri izleme yönünde gazetecilere saldırıların ve basın özgürlüğüne yönelik diğer ihlallerin günlüğü olan Türkiye Baskı Kronolojisi projesini başlatıyor. CPJ Avrupa ve Orta Asya Programları Koordinatörü Nina Ognianova, “Türkiye’de son haftalarda gözlemlenen ani kötüleşme acil tepki ve ayrıntılı belgelendirme gerektiriyor” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle