19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 21 Mart 2016 BATMAN EDİTÖR: ELİF TOKBAY haber 5 Demirtaş ‘Kimse bize köle muamelesi yapamaz’ Nevruz kutlamalarının yasaklanmasının ardından polis Batman, Şanlıurfa’nın Siverek ve Viranşehir ilçesi ile Adana’da Nevruz kutlamalarına basınçlı su ve biber gazıyla sert müdahale etti. Batman il sınırında 2,5 saat boyunca bekletilen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bizim vatanımızda kimse bize köle muamelesi yapamaz. Herkes haddini bilecek” sözleriyle Nevruz yasaklarına tepki gösterdi. HDP Milletvekili Altan Tan, Elazığ’da “Gerilla da bizim çocuğumuz, asker de bizim çocuğumuz, polis de bizim çocuğumuz” dedi. Siverek’te HDP Şanlıurfa Milletve kili Osman Baydemir’in de bulunduğu kalabalığın kutlama yapmasına zırhlı araçlarla önlem alan polis izin vermedi. Müdahale sonrası 3’ü kadın 15 gösterici gözaltına alındı. Diyarbakır Lice’de ise yabancı uyruklu 3 gazeteci gözaltına alındı. Emniyet gazetecilerin kimliği hakkında bilgi vermedi. İSTANBUL’DAKİ GÖSTERİLERDE POLİS KUŞ UÇURTMADI Nevruz’da büyük gözaltı İstanbul Valiliği’nin yasak kararına karşı HDP İstanbul İl Örgütü tarafın dan Bakırköy Pa zar Meydanı’nda Nevruz’u kutlamak için yapılan çağrı ya polis izin ver medi. Şirinevler ve Bakırköy’de bütün sokak başlarını ALİ AÇAR tutarak yoğun gü venlik önlemi alan polis, etkinlik için toplanan gruplara müdaha le ederek 8’i çocuk 137 kişiyi gö zaltına aldı. ‘Sokaklar esir’ Figen Yüksekdağ Bakırköy’de yapmayı planladıkları Nevruz etkinliğinin engellendiğini belirterek, “ürkiye geride bıraktığımız aylarda siyasi iktidar tarafından kaos ortamına sürüklendi. Demokrasi ile yönetmeyi başaramayanlar kaos ile yönetmeye kalkıştılar. İstanbul’un sokakları esir edilmiş durumda” dedi. Açıklamanın ardından Yüksekdağ ve beraberindekiler parti binasına gitti. Bu esnada toplanan bazı kişiler slogan atarak yürümek isteyince çevik kuvvet polisi gruba müdahale etti. Bazı kişiler gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Görüntü almak isteyen gazetecilere de polis müdahale ederken, zaman zaman tartışmalar yaşandı. Bakırköy’de basın açıklaması yapmak isteyen HDP Milletvekili Pervin Buldan’ın da aralarında bulunduğu gruba polis izin vermedi. Slogan atan gruba polis müdahale ederken çok sayıda kişi gözaltına alındı. l İSTANBUL BAKAN ALA: 200 BİN POLİS, 160 BİN MÜFETTİŞ İçişleri Bakanı Efkan Ala, Nevruz kutlamaları, terörle mücadele ve Beyoğlu’ndaki canlı bomba saldırısı hakkında bilgi vermek için düzenlediği basın toplantısında, “Ülke genelinde 120.000’i polis, 80.000’i jandarma olmak üzere 200.000 güvenlik görevlisi Nevruz’da asayişi sağlamak, huzur ve güvenliği temin etmek için görevlendirilmiştir” dedi. Ala, bu tedbirlerin gerektiği gibi uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için de 160.000 müfettiş görevlendirildiğini ifade etti. Bu tedbirlerin “Nevruz’u Nevruz’a yakışır biçimde kutlamak isteyenlerin güvenliğini sağlamak için” alındığını savunan İçişleri Bakanı, Nevruz nedeniyle 1270 noktada yol araması yapıldığını, 10.000 arama dedektörü ve köpekleri de devreye sokarak bomba aramaları yapıldığını açıkladı. Adana’da müdahale HDP’nin Adana’nın merkez Seyhan ilçesi Karasu kavşağında yapmak istediği Nevruz kutlamalarına polis izin vermedi. Nevruz’u kutlamak isteyenler dün sabah saatlerinden itibaren Dağlıoğlu ve Şakirpaşa mahallelerinde ve Karasu kavşağında toplandı. HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş da bir süre partilileri ile halay çekti. Karasu kavşağında Nevruz kutlamaları için toplananlara polise biber gazı ve basınçlı su ile sert müdahale etti. Polis helikopterleri gün boyu uçuş yaparken, kentte yoğun güvenlik önlemleri alındı. Nevruz çorabı Adana’da bazı göstericiler polis tarafından tanınmamak için ayakkabısının üstüne çorap geçirdi. Newroz için Diyarbakır’dayım... Yasaklı, yasaksız ama ille de polisli, kum torbalı sokaklarında yürüyorum. Bir yağmur yağıyor, bir güneş açıyor. Bir ıslanıyoruz, üşüyoruz, bir içimiz ısınıyor. Bu toprakların barışı gibi hava... Elimizi uzattık tam tutacaktık... Fırtına... Kan, gözyaşı, top, tüfek, yıkılmış binalar, altında yitip giden canlar... Sur’a gidiyorum önce. Hemen girişte Ilk arama, 100 metre sonra bir daha... Her zaman sohbet için uğradığım berberdeki müşteri “en ağırı kendi evinin, işinin yolunda aranmak” diyor. 1972 doğumluymuş, geçen sene bugünlerde şehre Hopa’dan gelen misafirlerle neşeyle “çalıp söylerken” duygulanıp ağladığını anlatıyor. Daha yaşlıca bir amca “12 Eylül darbe döneminde buralarda asker dururdu. Tüfeği çapraz asardı ama arama falan yoktu” diye söze karışıyor. “Bekleme yapmayın yürüyün...” En sık duyduğum cümle bu etrafta... Polis yine uyarıyor ama duracağım. Tahir Elçi’nin vurulduğu yer... Uzaktan da olsa görüyorum Dört Ayaklı Minare’yi... Onu düşünüyorum ve bugünlerde barışı onun gibi canı gönülden savunanlara ihtiyacı... Pazar öğleden sonra Ulucami’nin önü. Meşhur tabureler boş... Tam karşısı Hasanpaşa Hanı. Onlarca masa arasına tek başıma oturuyorum. Saatime bakıyorum 15.40... Haftalarca kapalı kaldıktan sonra geçen hafta açılmış. Esnaf “tek tük müşteri, zor işler” diyor. Bir göğsünde, bir belinde tabanca, sırtında tüfek genç bir polis geçiyor. Hanın hemen yanında, şehrin büyük kısmında oluşturulan naylon brandalı nöbet çadırların Diyarbakır’da göremediğim gökkuşağı dan birine giriyor. Hemen hepsi aynı... Önüne odun yığılmış, içeri soba kurulmuş, bacası dışarı verilmiş. Fazla bakıyorum diye rahatsız oluyorlar, “bekleme yapma yürü”... Geçen sene cıvıl cıvıl insan kaynayan Sur’un şimdi; kum torbaları, hâlâ girişe izin verilmeyen pek çok sokağı kapatan bariyerler, polis noktalarıyla tek tük sivilin geçtiği hale dönmesi içimi yakıyor. Arabaya biniyorum, Bağlar’a doğru gidiyorum bu kez. Sur’dan, çatışmalardan kaçan binlerce kişinin sığındığı ilçeye... “Hangi Bağın Bağbanısan Gülüsen” türküsünü bilir misiniz? İşte o türküde bahsedilen Diyarbakır’ın etrafında şimdi hemen hiç kalmamış üzüm bağlarından almış adını burası. Protestoların yoğun olduğu bölgelerden birisi... Orada da bir süredir Kaynartepe mahallesinde sokağa çıkma yasağı var... Arabadan iniyorum. Caddenin sol tarafı yasaksız, sağ tarafı yasaklı sokaklardan oluşuyor... Soldan soldan yürüyorum... Polisler sokak başlarında... Uzaktan evlerine bakan halk... Sur’dan Bağlar’a göçenler şimdi oradan da göç edecekler... Kimbilir kaç kişi... Kimbilir nereye? Hemen yakındaki Koşuyolu Parkı’nda askerler... Bu satırları yazarken yarınki (size göre bugün) Newroz’u düşünüyorum. Tedirgin insanlar... “Kalabalığa saldırı olacak” dedikodusu almış yürümüş. Bugün katılım az olabilir. Üç Newroz sonra Öcalan’ın ‘yeni’ mesajı da olmayacak. Geçen sene “PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim” idi Öcalan’ın mesajı. Tabii Devlet’in de atması gereken adımlar vardı. Ancak bugün atılan her adım bizi barışa değil daha çok, daha büyük bir savaşa götürüyor. Şehre dalgın bakarken Diyarbakır temsilcimiz Mahmut Oral beni uyarıyor: “Abi bak güneşle yağmur birlikte gökkuşağını getirdi.” Ben net göremiyorum, o doğa harikası, büyük bir binanın arkasında kalıyor. Kendi kendime söyleniyorum: Rengârenk gökyüzünü ben de, biz de evlatlarımız da net olarak görelim. Barışı hep birlikte getirelim. Newroz piroz be... Teslim olmayalım Cumartesi günü yaşanan yeni facia hepimizi bir kez daha allak bullak etti. Bu duygu içinde olsa gerek gazetemiz, “Türkiye teslim” diye manşet atmış, ben yine de yadırgadım. Türkiye hepimiziz ve kolay kolay teslim olmak yok! Şüphesiz, iktidar ve çevresinin, bunca olaydan sonra ve bu kötü gidiş içinde beylik lafları tekrarlayarak, hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmeye çalışması olacak iş değil. Her tür yetki ve gücü elinde bulunduranların, hiçbir sorumluluk yüklenmediği gibi, bir de fazladan kendisini sorgulayanı “teröre destek” ile itham etmesi kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye’nin yangın yerine döndüğü bir ortamda, belli ki iktidar ve çevresinin en büyük telaşı, kendini korumak, böylesi tam bir felaket! Dkaüçşıünnmmaekkten Özellikle Paris bombalamalarından sonra moda olan hiçbir şey olmamış gibi, “hayatımıza devam edelim, yoksa teröristler amacına ulaşmış olur” avuntusunun da hiçbir anlamı ve karşılığı yok. Bu tür ezberlenmiş klişeler, ancak “magazin dünyası bilgeleri”ni, hiçbir şeyden haberi olmadan her konuda laf etme meraklılarını bir kez daha gazete sayfalarına taşımak işlevi görür, o kadar. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak, olayları kanıksamak, üzerine düşünmekten kaçınmak demektir. Aslında iktidarın en çok istediği de bu. Baksanıza “Terörle yaşamaya alışmalıyız” diyen de çıktı. Doğrusu, adamcağız bunu ilk kez söyleyen değildi ama mevcut ortamda daha da göze batar oldu. Diğer taraftan, “Hepimiz Türkiyeyiz” demek, “o halde tek ses vereceğiz” diye algılanmamalı. İktidar işi ne kadar o noktaya taşımak istese de, hepimiz Türkiyeyiz demek, hepimiz ülkemiz üzerinde söz sahibiyiz demekte ısrar etmek şeklinde anlaşılmalı. En çok da mevcut iktidar bunu kavramalı. Bu ülkede yaşayan herkes, iktidarda olanların, bizim hakkımızda karar verenlerin yürüttüğü siyasetler nedeniyle, böylesi bir durumla karşı karşıya kaldı. Ama yaşanan facialar, mesul mevkide olanları sorumluluklarından kurtarmak, bizi olan biteni sorgulamaktan alıkoymak için kullanılıyor. El çabukluğu marifet, bu olaylara dair hesap vermesi gerekenler, bizi hesaba çekmeye kalkışıyor. Bu iktidar başından beri, Soma maden faciasından terör saldırısına, dış politikadan Kürt meselesine, sorumluluk üstlenmesi gereken her konuyu “doğal afet” gibi kabul etmemiz için her türlü baskıyı uygulama yoluna gitti. Yok öyle yağma, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, çıkış yolu bulacaksak, bunun yolu hep birlikte peşinize takılmak değil, hepimizi hesaba katmak, hepimizin söylenecek lafı olduğunu kabul etmek, hepimizin sözüne kulak vermeniz! “Teröre teslim olmayalım” tamam da bu, o halde size teslim olacağız anlamına gelmez. Bu gidişata dur demenin ilk adımı korkuya teslim olmamaksa, önce sizden korkmayarak işe başlamak lazım. Türkiye saldırı, tehdit vs. altındaysa sizin basiretsizliğiniz yüzünden, “Türkiye’nin parlamasından korktular da dört koldan saldırıyorlar” masalı ile kandırdığınız pek çok insan olabilir de, sahiden siz bu masala kendiniz inanıyor musunuz? Diğer taraftan, bırakın her facidan sonra “birlik ve beraberlik” bahanesi ile herkesi peşinize takma kurnazlığını, “birlik, beraberlik” zorla değil, gönüllü olur; bunca zorbalıktan sonra nasıl böyle bir beklenti içinde olursunuz? tToüprkuiymeup?inpon Son olarak diğer bir sorun da “Türkiye dibe vurmadan yükselmez” avuntusu. Türkiye pinpon topu mu ki yere vurunca zıplasın? Toplumların, tarihin, böylesi fizik kuralları yok, öyle bir şey olur ki batar çıkamazsınız. “O halde iktidarı destekleyin” diyecek son insanım ama “iktidar çökerse Türkiye kurtulur” diye düşünenlerin de farklı türden bir aymazlık içinde olduğunu düşünüyorum. Öyle durumlar olur ki iktidar da batar, hepimiz de birlikte batarız, zaten şu anda gidişat o yönde. Çıkış yolu arayacaksak, ne susup oturmaya razı olmak ne de batış senaryolarına prim vermek lazım. Evet, kolay kolay içinden çıkılacak bir durum değil, ama zor zamanlarda yaşıyoruz. PKK yöneticilerine kırmızı bülten talebi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Murat Karayılan, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin, Duran Kalkan, Remzi Kartal ve Sabri Ok’un da bulunduğu PKK’nin 47 yöneticisi hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını ve mal varlıkları ile banka hesaplarının araştırılmasını istedi. Kırmızı bülten için hazırlanan talep yazısı Adalet Bakanlığı’nca Interpol’e gönderilecek. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 6 Mayıs 2015‘te yine başsavcılığın talebi üzerine Murat Karayılan, Cemil Bayık, Fehman Hüseyin, Duran Kalkan, Remzi Kartal ve Sabri Ok’un da aralarında bulunduğu PKK’nin 49 yöneticisi hakkında “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” suçundan “yokluklarında tutuklama” kararı vermişti. l Haber Merkezi Kürkçü: Nevruzdan korktular İzmir’de HDP ve bazı sivil toplum kuruluşlarının, Gündoğdu Meydanı’nda dün yapmak istediği nevruz kutlamasına valilik izin vermeyince HDP’li Ertuğrul Kürkçü’nün de katılımıyla, partinin il teşkilatı önünde basın açıklaması yapıldı. HDP’li Kürkçü “Ne yazık ki partimizden olduğu gibi nevruzumuzdan da korkanlar bize alanları kapattılar” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Ertuğrul Kürkçü “Her bir milletvekilimizin dokunulmazlıklarını kaldırmak için bir meydan savaşı vermek zorundalar. Erdoğan’ın çağırdığı düelloya icabet etmeyeceğiz” dedi. l DHA Öcalan’dan derleme okunacak Diyarbakır’da bugün “Direnerek kazanacağız”,“Özgür Önderlik, Özerk Kürdistan, Demokratik Türkiye” sloganıyla Bağlar ilçesindeki Nevruz Parkı’nda yapılacak Nevruz kutlamaları saat 10.00’da başlayacak. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDK Eş Başkanı Gülistan Koyiğit, DTK Eş Başkanı Selma Irmak, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı birer konuşma yapacağı ve Öcalan’ın geçen yıllardaki mesajlarından derlenerek oluşturulan bir metnin okunacağı belirtildi. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle