29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 21 Mart 2016 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN Bombacı IŞİD üyesi Üç ‘terörist’ akademisyenden biri Üçünü birbirinden ayırdığım yok. Elbette yok. Yiğitliklerine şapka, aynı güneşin altında çamaşır kurutuyor olmaktan bile kendime övünç payı çıkarırım. Yine de içlerinden birinden söz edeceğim. Esra Mungan’dan… Üç “terörist” akademisyen içinde iyi, hatta çok iyi tanıdığım Esra Mungan’dan… Öteki ikisiyle galiba tanışmadım. Belki Kıvanç Ersoy’la bir selamlaşmamız oldu ama emin değilim. (Yine de Esra Mungan üstüne yazdıklarımın özel olmayanlarını kendileri için de yazdığımdan kuşkuları olmasın.) Oysa Esra Mungan öyle değil. O benim arkadaşım, yakınım. Benim kadim, Oya Baydar’ın en kadim arkadaşı Gençay Gürsoy’un eşi. O açıdan bakıldığında Esra Mungan bizim gelin. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargı erki bizim gelini “Terör örgütü propagandası yaptığı”nı iddia edip yargılamaya karar verdi. Yargılamakla yetinmedi tutuklu yargılanmasını münasip gördü. Buyur burdan yak… Esra Mungan ve terörü övmek öyle mi? İri kara gözlerini kocaman açıp “reddiyesini” heyecanla dillendirdiğini görür ve duyar gibiyim. HHH Çocukluğunu Almanya’da Ruhr bölgesinde yaşadı. Yüksek lisansını Amerika’da yaptı… Türkiye’ye dönüp, Gençay Gürsoy’la evlenip bizim takıma katıldığında henüz acemiydi. Konuşmaktan çok dinlemeyi yeğler gibiydi. Eh, gelin dediğin de çok dinler, az konuşur değil mi? Ne bilelim, hep öyle kalacak sandık. Öyle kalmadı. Anlaşılan Almanya’da aldığı temel eğitim, sonraki eğitim basamaklarındaki başarısı ona sistemli, çabuk ve sağlam öğrenme yetisi kazandırmıştı. Buna bizi yoran enerjisi ve bizi sollayan öğrenme tutkusu eşlik etti. Biz Kürt sorunu üstüne ince ağır ahkâm keserken, o Kürtçe kursuna yazıldı. Kürt illerindeki açık ve ağır insan hakkı ihlallerine duraksamaksızın karşı çıkma kararlılığı ile şiddetin her türlüsünü duraksamaksızın reddetme ilkeselliği onda hep at başı yürüdü. Ve şimdi onu iki akademisyen arkadaşıyla birlikte terör örgütünü, dolayısıyla terörü övdüğü iddiasıyla tutukladılar. Acaba tutuklama isteyen savcı ile tutuklama kararı veren yargıç, Esra Mungan ve iki akademisyen arkadaşının terör üstüne, siyasal mücadelede yöntem olarak şiddeti benimseme üstüne düşündüklerini, söylediklerini yazıp çizdiklerini biraaaaaaazcık olsun araştırma çabası göstermişler midir? Kimse bana, “Savcı ve yargıçlar kişiler üstüne öyle araştırma yapmaz, sadece ortadaki somut kanıtları objektif olarak değerlendirirler” diye temel hukuk ilkesini hatırlatmaya kalkmasın. Eğer savcı ve yargıç sahiden niyet okumadı, sadece “Akademisyenlerin barış bildirisi” denen metni ele aldılarsa durum iyiden iyiye trajikomik düzeye sıçradı demektir. O bildiriyi imzalayanlara hukuk eğitimi almış herkes alkış tutar. (Bildiğim kadarıyla savcı ve yargıçlar da hukuk eğitimi alırlar. Yoksa yanılıyor muyum?) HHH Bizim gelinle en son tutuklanmasından iki gün önce onların evinde bir araya geldik. Savcının soruşturma açtığını biliyorduk ama ifadeye çağıracağını, ardından tutuklanmasını isteyeceğini ve sulh ceza yargıcının da tutuklayacağını elbette bilmiyorduk. Bende hiç olmayan, onda ise aşırı ölçülerdeki çalışma disipliniyle ev sahibi olduğu buluşmaya üniversitedeki işini bitirdikten sonra, yani geç geldi. Dilim kopsun, aklımca ona takıldım: Ne o, denetimli serbestlikten yararlanıp mı geldin eve... İki gün sonra tutuklandı. Denetimli serbestlik şakasına attığı hilesiz kahkaha hâlâ belleğimde. Ben bizim gelini şimdiden özlemeye başladım galiba… Kuğular yalnız kaldı Kızılay Güvenpark’ta 35 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla sarsılan başkent Ankara, önceki gün de İstanbul İstiklal Caddesi’nde terör saldırısının da etkisiyle dün evine kapandı. Tatil günü ve havanın ılık olmasına karşın sokağa çıkmayı tercih etmedi. Ankaralıların başta Kuğulu Park olmak üzere kentin yeşil alanlarına bile çıkmaktan korkması dikkat çekti. Buna karşılık başkent polisi, güvenlik önlemlerini dün de sürdürdü. Kızılay’a çıkan tüm caddelerde arama noktası oluşturan polis, şüpheli gördüğü araçları durdurarak aramadan geçirdi. Yine bazı otobüsleri de durduran polisler, içerideki yolculara kimlik kontrolü yaptı. arama kaydı yok Ala, polis tarafından “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak arandığı Mehmet Öztürk belirtilen Mehmet Öztürk’ün arama kaydı olmadığını söyledi İstiklal Caddesi’nde 4 kişinin yaşamını yitirdiği, 39 kişinin yaralandığı terör saldırısını gerçekleştiren canlı bombanın 24 yaşındaki Mehmet Öztürk olduğu DNA testiyle kesinleşti. Polis, patlama sonrası güvenlik kayıtlarındaki görüntülerden IŞİD’e katıldığı düşünülen ve “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranan Öztürk üzerinde durmuştu. Öztürk’ün bölgede bulunduğu telefon sinyalinden saptandı. Soruşturmayı bu yönde derinleştiren polis, Mehmet Öztürk’ün, Gaziantep’te yaşayan babası Nahsen Öztürk’ten kıl, kan ve tükürük örnek 1 ay önce ailesini ziyaret etti iddiası Bombacı Mehmet Öztürk’ün ailesinin Gaziantep’teki komşuları, baba Nahsen Öztürk’ün kendilerine inşaatlarda kalıp ustalığı yapıp, demir bağladığını söylediğini, oğullarından halen kendisiyle birlikte gözaltında olan Gökhan’ın pazarcılık yaptığını ifade etti. Öztürk ailesinin komşuları, “3 oğulları olduğu, birinin İstanbul’da çalıştığını söyleniyordu. Onun İstiklal Caddesi’ndeki intihar saldırısını gerçekleştiren canlı bomba olduğunu öğrenince şoke olduk” dedi. Mahalledeki bir komşuları ise İstanbul’da ayakkabı imalatında çalış tığını söylediği “canlı bomba” Mehmet Öztürk’ün bir ay önce ailesini ziyaret edip birkaç saat kaldıktan sonra ayrıldığını, ailenin en küçük çocuğu Y.’nin de bir süre onun yanında kaldığını ileri sürdü.Komşuları babasıyla gözaltında olan ve pazarcılık yaptığı söylenen 22 yaşındaki Gökhan Öztürk’ün de kimseyle temasının olmadığını, sadece eve otomobiliyle gelip giderken gördüklerini anlattı. Öztürk ailesinin yaşadığı altında işyeri bulunan 3 katlı binanın ikinci katındaki evlerinin balkonundaki Türk bayrağı dikkati çekti. leri aldı. DNA eşleştirmesi sonucu intihar saldırısını gerçekleştiren “canlı bomba”nın Mehmet Öztürk olduğu kesinleşti. Bunun ardından Öztürk’ün babası Nahsen, annesi Fatma, kardeşleri 22 yaşındaki Gökhan ve 18 yaşından küçük olan Y.Ö. gözaltına aldı. Polis canlı bombanın annesi Fatma ile en küçük kardeşi Y.Ö.’yü serbest bıraktı. Fatma Öztürk ve oğlu Y, serbest kaldıktan sonra evlerine değil, bir yakın olduğu kaydedildi. Nahsen Öztürk ve oğlu Gökhan’ın sorgusunun devam ettiği belirtildi. Polis, patlama sonrası “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranan Öztürk üzerinde dururken İçişleri Bakanı Efkan Ala ise dün Öztürk’ün poliste arama kaydının olmadığını söylemesi soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Ala teröristin emniyet ya da jandarmada fur intihar saldırısını gerçekleştiren teröristin kimliği tespit edilmiştir. Bu terörist 1992 doğumlu Gaziantep nüfusuna kayıtlı Mehmet Öztürk’tür. Eldeki mevcut bulgular, teröristin DAEŞ terör örgütüyle bağlantılı olduğunu göstermektedir. Başka bağlantılarının ve arkasında başka güçlerin olup olmadığı hususu da büyük bir titizlikle araştırılmaktadır ve soruşturmaya konu edil larının yanına gitti. Açık Lise’ye devam herhangi bir arama kaydının bulunma mektedir. Şu ana kadar konuyla ilgili 5 ettiği belirtilen Y.Ö.’nün dün sınavının dığını belirterek şunları söyledi: “Men gözaltı olmuştur” l Haber Merkezi Yunus Durmaz Savaş Yıldız Hacı Ali Durmaz Her yerde aranıyorlar İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri bir istihbarat doğrultusunda terör örgütü IŞİD üyesi 3 kişinin başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde insan yoğunluğunun yaşandığı bölgelerde eylem gerçekleştirmek üzere talimat aldıklarını belirledi. Söz konusu eylemlerin “canlı bomba saldırısı” şeklinde olabileceği değerlendiriliyor. IŞİD’li teröristlerin yakalanmamak için sahte kimlik kullandıkları vurgulandı. Fotoğrafları basın kurumlarıyla paylaşılan teröristlerin ‘Mervan’ kod adlı Hacı Ali Durmaz, ‘Abdüllaftif Efe‘, ‘Sarı Yunus’ ve ‘Muhammet Ali’ kod adlarını kullanan Yunus Durmaz ve ‘Ebu cihat’ kod adlı Savaş Yıldız oldukları belirtildi. İSTİKLSAALBCAAHDDESİ TAKSİÖMĞMLEEYNDANI TAKSİAMKMŞAEMYDANI SESSİZ PAZAR İstiklal Caddesi’ni kana bulayan saldırının ardından İstanbul dün sessizliğe büründü. Sabah saatlerinde mega kentteki trafik yoğunluğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) uygulamasında yalnızca yüzde 2 olarak görülürken, bu oran öğle saatlerinde yüzde 15’lerde kaldı. İstanbul’da trafik yoğunluğu, normal şartlarda yüzde 70’e, iş çıkışı saatlerinde ise yüzde 90’a kadar çıkabiliyor. İstiklal Caddesi, Nevizade, Nişantaşı, Teşvikiye, ve Rumeli Caddesi’ndeki birçok eğlence mekânının boş olması dikkatlerden kaçmadı. İstiklal Caddesi diğer pazarlara göre oldukça sakin olsa da akşam saatlerinde az da olsa hareketlendi. Bavullarıyla İstanbul’u terk etmeye hazırlanan turistler dikkat çekti. Anadolu yakasında da sokaklar ve meydanlar boştu. Bakan Ala: ÇİÇAEKKŞPAAMSAJI BaşarılıyızCanerok İçişleri Bakanı Efkan Ala dün düzenlediği basın toplantısında saldırıya ilişkin bilgiler verirken siyaset üretmeksizin teröre karşı durulması gerektiğini söyleri. Ala, “Hiç olmamasını sağlayıcı biçimde çalışmak bizim görevimizdir. Ne kadar tedir alırsanız alın, bazen önleyemeyeceğiniz böyle ‘intihar saldırıları’ türü, bütün ülkelerde olabilecek bir sıkıntı olduğunu, melanet bir saldırı türü olduğunu da akıldan uzat tutmamak gerekir” dedi. Ala’nın “Çok önemli başarıların terör örgütüne karşı alındığı da açık ve ortadadır. Bu mesele bizim üstesinden Allah’ın izniyle geleceğimiz bir husustur. Yeter ki topyekun bize düşeni yapalım. Millet olarak ke netlenip, meselenin karşısında duracağız. Devlet olarak, topyekun bütün mekanizmaları harekete geçirip yanlış ve eksikler varsa onları her seferinde gözden geçirip, yenileyip ve yola devam etmek bu meselede alacağımız sonucu belirleyecektir” ifadelerini kullanması dikkat çekti. l ANKARA / Cumhuriyet Şüpheli araçlar durdurulup arandı Efkan Ala Terör saldırısının ardından İstanbul polisi alarma geçti. Beyoğlu Piyalepaşa Bulvarı’nda trafikte seyreden şüpheli araçlar durdurularak arandı. Arnavutköy İlçesi Yunusemre Mahallesi’nde bulunan bir daireye yapılan operasyonda 1 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Atatürk Havalimanı’nda VIP Terminali’ne yakın bölgede bulunan açık otoparkta şüpheli araç alarmı verildi. 2015 yılında Van’da gasp edilen, daha sonra bulunmasına rağmen sistemde arama kaydı düşmeyen bir otomobil olduğu belirtildi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet BOMBACININ BAĞLANTILARI Gaziantep’te yuvalanan yeni bir hücre ALİCAN ULUDAĞ Bombalı saldırıda failin Gaziantep doğumlu Mehmet Öztürk olduğunun açıklanması gözleri bir kez daha kente çevirdi. Öztürk’ün Ankara’da 10 Ekim saldırısını gerçekleştiren ve çökertilen Antep’teki IŞİD hücresine değil, başka bir uyuyan hücreyle ilişkili olduğu değerlendiriliyor. Kentte birçok operasyon yapılmasına karşın zanlının Gaziantep’ten çıkması kentte halen uyuyan IŞİD hücreleri olduğunu gösterdi. Gaziantep, Haziran 2015 tarihinden bu yana gerçekleşen IŞİD saldırıları sonrasında sürekli olarak gündeme geldi. Birçok IŞİD kaynaklı katliamın çıkış noktası Gaziantep oldu. Suruç’ta 35 kişiyi katleden Adıyamanlı Şeyh Abdurrahman Alagöz, Şanlıurfa’ya Gaziantep’te kaldığı hücreden geldi. Ankara’da 10 Ekim 2015’ta Tren Garı Meydanı’nda 102 kişiyi öldüren Yunus Emre Alagöz ve yanındaki yabancı uyruklu kişi, Suriye’den önce Gaziantep’e yol aldı. Burada örgütün hücrelerinde bombaları hazırlayan zanlılar, mitingden bir gün önce yola çıkarak başkente ulaştı. 10 Ekim katliamı sonrası Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, G.Antep’e gitti. Burada çok sayıda operasyon yapan TEM ekipleri, Ankara katliamıyla bağlantısı olan 11 kişiyi gözaltına aldı. Bunlardan 4’ü tutuklandı. İki canlı bombayı Ankara’ya getiren kurye Halil İbrahim Durgun düzenlenen bir operasyonda Antep’te kaldığı evde kıstırıldı. Dursun, önce polislerle çatıştı ardından üzerindeki bombaları patlattı. IŞİD’in G.Antep emiri olduğu belirtilen Yunus Durmaz ise polislerin operasyonundan 30 dakika önce kaçmayı başardı. Yılbaşı bombacıları Ankara’da yılbaşı geçesi eylem hazırlığındayken yakalanan Adnan Yıldırım da ifadesinde Nisan 2014’te Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri’ndeki işinden istifa ettiğini, eşi ve çocuklarıyla G.Antep’e gittiklerini, orada kaçakçılarla görüşüp adam başı 100 TL karşılığında Suriye’ye geçtiklerini dönüşlerini de Gaziantep’ten yaptıklarını anlatmıştı. Tapelerdeki Gaziantep Suriye’de IŞİD’in Türkiye sınır emiri olarak bir dönem çalışan ve sonrasında Rakka’ya çekilen İlhami Balı’nın Ankara’da açılan IŞİD davası kapsamınde dinlemeye takılan telefon görüşmeleri, terör örgütünün Gazintep’e militan ve malzeme geçiş üssü olarak kullandığını ortaya koydu. Görüşmelerde IŞİD’in yalnızca militan değil, dürbün, bot, çadır gibi askeri malzemeleri Gaziantep’ten temin ettiği anlaşılıyor. Yine örgütün Suriye’de yaralanan militanlarını Gaziantep’teki özel hastanelerde tedavi ettirdiği de kayıtlardan tespit edildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle