19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 16 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Türkiye yeni, kriter eski haber 5 AKP, dokunulmazlık konusunda Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü’nü rehber edindi EMİNE KAPLAN yasi ereklere dayanmadığına kanaat ge esas alınarak bir karar verilirse zaten ele tirilmesi, kovuşturma konusu eylemin alınacak fezleke sayısı 50’ye düşecektir” 7 HDP’li için fezleke DP’lilerin dokunulmazlıklarının H Dkaldırılması konusunda en erken önümüzdeki hafta adım atmaya hazırlanan AKP yönetimi, hangi milletvekilinin dokunulmazlığının ele alınacağı, hangisinin ele alınmayacağı konusunda Anayasa Mahkemesi kararları, TBMM İçtüzüğü maddeleri ve 1980 öncesinde yürürlükte olan Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü’nü inceliyor. AKP yöneticileri, Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü’nün 140. maddesinin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda bir kriter olabileceğini belirtiyor. Söz konusu madde, “Milletvekiline yapılan suç isnadının ciddiliği, yasama doku Düşünceler tutuklunulmazlığınınkaldırılmasıistemininsi kamuoyundaki etkisi, üyenin şeref ve haysiyetinin korunması” dikkate alınarak milletvekili dokunulmazlığının kaldırılabileceğini düzenliyor. Yürürlükten kaldırılmış olsa bile Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu içtüzüğe dayanarak kararlar verdiğine dikkat çeken AKP yöneticileri, “AdaletAnayasa Karma Komisyonu toplandığı zaman dosyaların hangilerinin ele alınacağı konusunda bir kriter ortaya koyar. Komisyon, senato içtüzüğündeki hükümlere dayanarak bir karar verebilir. Hangi dosyaların ele alınacağı konusunda hazırlık komisyonu öncesinde alt komisyon oluşturarak tüm dokunulmazlık fezlekelerini inceleyebilir. Şu anda 400’ün üzerinde fezleke var. HDP’lilerle ilgili olarak bu kriterler görüşünü dile getiriyor. Tutuklama yargının işi Dokunulmazlığı kaldırılacak milletvekilinin tutuklanmaması konusunda bir yasa değişikliğinin yapılmayacağını belirten AKP yöneticileri, “Yargı, tutuklamaya da karar verebilir, tutuksuz yargılamaya da. Yasa değişikliğiyle ayrım yapmak mümkün değil” diyor. HDP’lilerden hangilerinin dokunulmazlığı için adım atılacağı, eş başkanların bu kapsamda olup olmayacağı konusuyla ilgili parti içindeki tartışmalar sürerken hukukçu kurmaylar, “Bu konuda hukuki kriterlerle bir karar verilmeli. 4 kriteri ortaya koyarsanız, bunun içine milletvekili de girebilir, genel başkan da girebilir” diyor. l ANKARA iyarbakır 2. Ağır Ceza hnrşldlkcAadameMlâeiıltaaenlaarnıhkkmudrınialnnrndldeiıkmkliimhmıdelloışaısÖedüğrMkgeıttbu,lığnizeiımlnvöıt.snOamzureımelDft”nhıYüalKroseaekddukizleeıCmfeslhlzimkermoedladıllrKaubeeeamdrısiiiiraknnlşçdinnrkymaerıkkemmiediieanns.öBaıÇesenüdaa,iSavianiAdaldz’nByetaeubnydcğeidıaaeneğlkddueamıilradılsaaidsleevekksgnulirateeaaioummiinla21hlnDndtsa8çikbvd0iekııriubru7euBnkeyuıue’,rsinmKlaallhkrsi.SauemiişukçroaaalrdeişfltaroldteetnznimmelüeranlmıDkandıcaarrnğlrlaan,iearıiHraiabnğığızdsNidnkfAkvulgıitI1al“ıea’,r6ıaeenkyalSömrduvdHt7laankeaanAınai’arallDrnsdrfeamgdlvkıeiıiYPndrkıu,tizııi.lun Barış bildirisine imza atan 3 akademisyene “terör örgütü propagandası” yaptıkları gerekçesiyle kelepçe CANAN COŞKUN “Bu suça ortak olmayacağız” isimli bildiriye imza atan akamedisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy, “terör örgütü propagandası” yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı. Hâkimlik tutuklama kararında akademisyenlerin kaçma şüphesi olduğunu, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını ve terör örgütü ile fikir ve eylem birliği içinde olduklarını iddia etti. Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili İrfan Fidan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında, bildiriye imza atan ve İstanbul’da ikamet eden toplam 733 akademisyenin geçen hafta başından itibaren ifadelerinin alınmasına başlandı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Esra Mungan, bildiriye imza attıktan sonra işten çıkarılan Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Muzaffer Kaya ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Kıvanç Ersoy, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan gözaltına alınmıştı. Hakkında gözaltı kararı bulunan Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğretim üyesi Meral Camcı’nın da yurtdışında olduğu belirlendi. Dün adliyeye çıkarılan 3 akademisyen savcılık ifadesinin ardından sevkedildikleri İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nce ‘terör örgütü propagandası’ yapmak suçlamasıyla tutuklandı. Hâkimlik kararda, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın açıklamalarıyla paralellik gösterdiğini savundu. Akademisyenlerin barış talebi adı altında silahlı terör örgütü propagandasını alenen yaptıklarını savunan hakimlik, “Bu bildiriden sonra tüm terör örgütlerinin ve PKK terör örgütünün asker polis, sivil demeden tüm vatandaşların can ve mal güvenliğine karşı saldırılarının artırılarak eylemlerine devam ettiğini” ileri sürdü. Hâkimlik, kararında Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen terör eylemlerini örnek göstererek, “...devletin katliam yaptığından bahsedip asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine değinilmemesinden şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğunu” öne sürdü. ‘Hozat’ı tanımıyoruz’ Esra Mungan ifadesinde, akademisyenler grubunun 2012’de bir barış sürecinin başlaması için kurulduğuna dikkat çekerek, “2015’te bir şahsın beyanı doğrultusunda talimat alınarak beyanda bulunduğumuz iddiası zaman olarak çelişkilidir. Bizim beyanlarımız barış sürecinin güçlendirilmesine yöneliktir. Devlet 2013’te barış sürecini başlattığında biz bu sürece destek vermek istediğimizi belirtmiştik. 11 Ocak 2016’daki basın toplantımızı yeniden başlayan çatışma sürecinin sonlandırılması için yaptık” dedi. Kıvanç Ersoy da Bese Hozat ismini ifadesi sırasında öğrendiğini, böyle bir talimat almadığını söyledi. Muzaffer Kaya da Bese Hozat’ı tanımadığını belirtti. Akademisyenlerin avukatı Meriç Eyüboğlu ise, gözaltı kararı gerekçesi olarak gösterilen basın açıklamasının hiçbir sorguda sorulmadığını aktardı. Savcı İrfan Fidan’ın yerine Faruk Söker’in ifade aldığını belirterek, “Savcı konuyu bile bilmiyordu” dedi. İngilize gözaltı Akademisyenlere destek olmak için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelen İngiliz akademisyen Chris Stephenson girerken yapılan aramada çantasındaki HDP İstanbul İl Örgütü’ne ait olduğu belirtilen “Nevruz” bildirileri gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. PROF. DR. Gençay Gürsoy mahkeme kapısında eşi ile ilgili kararı beklerken CUMHURİYET’E yazdı Tutuklama istenen akademisyenlere destek olmak için adliyeye gelen bilim insanları kararı kafeteryada bekledi. Kafeteryadaki bilim insanları Barış ve fikir özgürlüğü taleplerinin yargılandığı bir süreci yaşıyoruz. İki binin üzerinde imzalı barış talep eden bir metnin sorumlusu olarak dört öğretim üyesi yargılanıyor. Yargılama boyunca yüzlerce öğretim üyesi yargılananların metnini okuyarak ‘eğer bu talepler, barış talebi suçsa biz de bu suçu işliyoruz’ ifadelerini kullanarak dayanışma gösterdiler. Türkiye ne yazık ki hukukun, insan haklarının askıya alındığı bir dönem yaşıyor. Sabah dokuzdan beri adliyedeyiz. Beş buçuğa kadar dayanışma gösteren yüzlerce öğretim üyesi buradaydı. Beş buçukta adliye kapanınca sadece ailelerden birer kişinin baro odasında beklemelerine izin verildi. Üç dört kişilik aile grubu buradayız. Geri kalanlar adliye civarındaki kafe KONUK YAZAR GENÇAY GÜRSOY teryalarda kararı bekliyorlar. Bu süre içinde eşimi bir iki defa gördüm. Bütün yargılamadaki hoyratlığa rağmen aralarda kaçamak görüşme imkânı veriliyordu. Ondan istifade ederek üç arkadaşı da görme imkânımız oldu. Moralleri iyi ama tabii böyle bir muameleye maruz kalmış olmanın acılarını onlar kabul etmese de insan hissediyor. Dünden beri devam eden yorgunluk, uykusuzluk sürüyor. Karar ne olursa olsun biz onlar la onur duyuyoruz. Bugün adliyedeki büyük kafeteryanın neredeyse tamamı bilim insanlarıyla doluydu. Bu ülkenin bu beyinleri, bu potansiyeli, bu enerjiyi adliye kapılarında saatler boyu harcaması gerçekten yargılamanın kendisi kadar hüzün verici geliyor. Ama Türkiye’de öyle şeyler yaşanıyor ki, insanların çocuklarının cesetlerini buzdolabında sakladığı bu ülkede bu çekilenlerin lafı bile edilemez. Bir taraftan da insan haklarının, demokratik kuralların, anayasanın askıya alındığı bu ülkede buna maruz kalan insanlara karşı büyük bir dayanışma gösteriliyor. Bütün bu tehditlere rağmen bu dayanışma sürüyor. Türkiye’nin geleceğe yönelik ümidini de bu genç insanlar temsil ediyor. Meclis’i toplayın, inisiyatif alın Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Kahraman’ı ziyaret ederek bir mektup verdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör konusunda liderleri toplama çağrısı yaptığı TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ı makamında ziyaret ederek bir mektup verdi. Kılıçdaroğlu’na ziyaretinde grup başkanvekilleri Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel de ka tıldı. Görüşmenin ardından kısa bir açık lama yapan Kılıçdaroğlu, “Kendisine bir mektup sunduk. Yaşanan terör olayları dolayısıyla TBMM Başkanı’nın inisiyatif almasını istedik. Soruna hem çözüm bulmak hem sorunun çözümüne katkı vermek için TBMM’nin daha etkin çalışması gerektiği kanısındayız” dedi. Yaklaşık 50 dakika süren görüşmede Kılıçdaroğlu tarafından Kahraman’a bir de mektup iletildi. Kılıçdaroğlu, mektupta, “Terör sorununa son vermek için Meclis’teki dört partinin bir araya gelmesinin, sorunun çözümü konusunda iradelerini açık bir biçimde ortaya koymalarını sağlayacak bir çalışmanın başlatılmasının zorunluluğunu vurguluyoruz. Meclis Başkanı sıfatıyla bu süreçte Yüce Meclis’i toplayıp, parlamento geleneği içindeki tüm kurumsal birikimden yarar Görüşme yaklaşık 50 dakika sürdü. lanarak, partilerin teröre karşı ortak çalışma imkanlarının yaratılmasında inisiyatif almanızın, tarihi önemde bir görev olduğu yönündeki inancımı ve beklentimi paylaşıyor, bu konuda atacağınız her adımı destekleyeceğimizi belirtiyorum” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet CHP Antalya’da kampa girecek CHP’ni “Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı”, hafta sonu Antalya’da gerçekleştirilecek. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cuma akşamı katılacağı kampın ana gündemini örgütlerin durumu, olası bir referandum ve erken seçimde parti örgütlerinin nasıl bir çalışma izleyeceği oluşturacak. Bir süre önce CHP yönetimine ilişkin eleştirilerini yüksek sesle dile getiren Deniz Baykal’ın toplantıya katılıp katılmayacağı henüz netlik kazanmadı. Teröre Teslim Olmamak İçin Terörü siyasetin yöntemi olarak seçenler, bildiğim kadarıyla istisnasız, savaştıklarını söyledikleri güçlere hizmet etmişlerdir. Yalnız bu kadar değil; kendi ideallerini, ülkülerini de teröre kurban verirler. Söyledikleri her söz değersizleşir, ortaya attıkları her iddia reddedilir, aldıkları her can sözcüklerini öldürür. Bu söylediklerim aynı zamanda terör yöntemlerini, faili bilinen ya da bilinmeyen cinayetleri yeğleyen, onlara meşruiyet kazandırmak isteyen devletler için de geçerlidir. HHH İşte kısa bir aradan sonra terör yine işbaşında. Ankara’da barış isteyenlerin mitingine saldıran teröristler, arkasından Merasim Sokak’ta can aldılar. Sonra Ankara’nın en önemli güzergâhını, insanların işe gidip gelirken, pazar gününün yorgunluğunu attıktan sonra eve ulaşmak, gencecik insanların neşeli bir günün sonunda kısıtlı bütçeleriyle belki bir buluşmaya gider ya da dönerken kullandıkları durakları, yoğun kalabalığı seçti kendini bir “şey” sanan terörist. HHH Hiçbir şey değildi aslında. Hiçbir şey değildi; çünkü ölümü seçen hiçbir şeydir. Onun herhangi bir davası olamaz. Savunulacak davalar, insanları yok etmeyi değil yaşatmayı seçer. Savunulacak davalar intikam duygusuyla beslenmezler; tam tersine kini, intikamı reddederek kendilerini büyütürler. Mazlum ve mağdurdurlar, mağrur değil. Zalimlerwle savaştığı iddiası teröristin hiçbir zaman sığınacağı bir liman olamaz; çünkü terör zulmün, terörist zalimin ta kendisidir. HHH Solcular terörle tarihin hiçbir devrinde barışık olmadılar. Kimi zaman öfkelerinin kurbanı olan, zalimlerden öç almak için ortaya çıkanlara karşı çıkmakta da tereddüt etmediler. Zalimin zulmüne, değirmenine su taşımanın zararının hem teorisini hem pratiğini yaptılar. Peki, ne oldu da şimdi siyasetin başlıca aracı olarak tüm dünyada baştacı ediliyor? Ne oldu da Doğu’da Batı’da kutsanıyor; neden insanlar kendi kutsal dünyalarının sözleriyle hemcinslerini katlediyor? HHH Tüm dünyada tıkanan sistem delirdi. Bir kere daha dünya savaşları çağlarının çılgınları siyaset meydanına çıktı; füzeleriyle, roketleriyle, atom bombası depolarıyla yine sahnedeler. Sistemleri tıkandı; kaynaklar kuruyor, verimli topraklar çöllere dönüştü, devridaim makinesi çalışmakta zorlanıyor, saadet zincirleri koptu. Sömürünün daha fazlası, daha fazlası için “siyasetin her türü haktır, meşrudur” diye bağırıyor kravatlı despotlar, din adamları, rahipler, papazlar, şeyhülislamlar, her köşede bir başkası ortaya çıkan halifeler. HHH Terörün yeniden hortlamasının, savaşların terör yöntemleriyle, patlayan otomobillerle, kafa kesen canilerle yapılıyor olmasının nedeni budur. Tarihe karışmış Hitler’lerin, Mussolini özentilerinin ortaya çıkması, ABD’nin iki partili güdük demokrasisinde bile boy göstermelerinin nedeni budur. HHH Ve bütün mesele teslim olup olmayacağımızdır. Terör bizi teslim alacak mı? Bizi yıldıracak, amacına ulaşacak, baskıya, zulme, sömürüye karşı savaştan vazgeçirecek mi? Akbabaların, teröristlerin her zaman inkâr ettikleri ve hep edecekleri “de facto” işbirliği bir kere daha nefes almamızı engellemeyi, akciğerlerimizi iflas ettirmeyi başaracak mı? Terör bizim güzel hikâyemize kötü bir son yazmak istiyor. Unutmayın yalnızca teslim olmayanlar ölmez, yalnızca onlar yenebilir terörü... DEMİRTAŞ’TAN KUTUPLAŞMA UYARISI: Bomba da patlar, suikast da yapılır HDP’nin dünkü grup toplantısına katılan Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri yakalarına siyah kurdeleler taktı. Demirtaş, Ankara’daki saldırının kanı donduran bir katliam olduğunu belirterek, “Tümüyle sivilleri hedef alan bir terör saldırısı gerçekleştirildi. Bir kez daha lanetlediğimizi, kınadığımızı; bu katliamın hiçbir gerekçeye sığınılamayacak bir katliam olduğunu ifade ediyorum” dedi. Her katliam sonrası fail kim olursa olsun tek mağdurun AKP olduğunu söyleyen Demirtaş, “Dünyanın bir yerinde bomba patladığında toplum kenetlenir, siyaset kenetlenir. Bizdeki eksiklik bu. Savaşı durduramazsak bile saldırı herkese yapılmıştır diyebileceğimiz bir ülke bırakmadılar” dedi. Toplumdaki kutuplaşmanın devam etmesi durumunda Ankara’da bombaların patlamaya devam edeceğini, belki de birilerinin suikastlar yapacağını söyleyen Demirtaş, “Bu toplumu birbirinden ayrıştıran bu yara durduğu zaman onu kaşıyacak çok insan, grup ve ülke olur. Saraydaki zat; ‘Ya bizim yanımızda olacaksınız ya teröristlerin’ diyor. Biz ne senin ne de terörün yanında olmak zorunda değiliz” dedi. Demirtaş, 3 siyasi parti genel başkanına birlikte Sur’a gitme çağrısı yaptı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle