19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 16 Mart 2016 ‘Benim gururumsun’ Türk Hava Kurumu (THK) Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi 19 yaşındaki Elif Gizem Akkaya Giresun’da toprağa verildi. Anne Gülten Akkaya, “Ben seninle gurur duyuyorum yavrum. Bak, herkes senin yanında. Sen benim gururumsun. Ben melek yüzlü şehidin annesiyim” diyerek gözyaşı döktü. haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 Karanfillerle veda Dr. Şerafettin Tombuloğlu Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencisi Atakan Eray Özyol’un tabutunun başında ağlayan annesi, güçlükle ayakta durabildi. Özyol’un arkadaşları sırasına karanfil bıraktı. Anaları Çelenk ters çevrildi Elvin Buğra Arslan’ın cenazesinde Davutoğlu’nun gönderdiği çelenk ters çevrildi. Arslan’ın bir yakını Davutoğlu’nun çelengi geldiğinde, “Hiçbir siyasetçi istemiyoruz, yazabilen gazeteler varsa bu çocukları yazsın, manşete koysun, yiyorsa koysun” diye isyan etti. ağlattınız KATİLSİNİZ!KIKZVUILERARBYİFAL’EDİNRRALKYAKEAİRNTPI BATEİOTTRLTPAAİR:NMANAĞENAIN Terör saldırısında yaşamını yitirenlerin cenaze töreninde AKP’ye öfke vardı. Elvin Buğra Arslan’ın annesinin feryadı yürekleri dağladı: “Benim oğlumun katili bir tane vampir!” Başkentin merkezinde sivillere yönelik yapılan bombalı saldırıda yaşamını yitiren Zeynep Başak Gülsoy, Destina Peri Parlak, Elvin Buğra Arslan, Cemal Özdiker, Dorukan Yusuf Özdemir, Fehmi Çetinkaya ve Atakan Eray Özyol için Karşıyaka Mezarlığı Ah met Efendi Camii’nde öğle namazını müteakip cenaze töreni düzenlendi. Cena İKLİM ÖNGEL ze törenine, yaşamını yitirenlerin yakınları, okul ar kadaşları ve çok sayıda va tandaş katıldı. Törendeki CHP Grup Baş kanvekili Levent Gök’ün yanı sıra bazı milletvekilleri de katıldı. Cenazeler, Kar şıyaka Mezarlığı’nda kılınan öğle ve ikin di namazlarının ardından defnedildi. ‘Çok kötü bu dünya’ Babasını henüz anne karnındayken kaybeden Destina Peri Parlak’ın annesi törende isyan etti. Acılı anne kızının tabutuna sarılarak, “Babana gönderiyorum seni, baban bakacak sana bundan sonra. Kızım duy sesimi, kalk ne olur, ‘ben iyiyim’ de. Sensiz nasıl nefes alacağım. Çok kötü bu dünya, gel hadi ne olur, seni koynuma alayım” diye gözyaşı döktü, “Katilsiniz anaları ağlattınız, katilsiniz” diyerek isyan etti. Destina’nın annesi, bir sürü sonra acıya dayanamayarak bayıldı ve Destina’nın tabutunun başından uzaklaştırıldı. Arslan’ın yakını, “Bu çirkin politikanın kurbanı oldu bu çocuk. Bunu herkes biliyor. Kimse konuşmuyor. Ama bu çocuk, buradaki diğer patlamada ölenler bu çirkin politikanın kurbanı oldu” diye konuştu. Annesi ise çocuğunun fotoğrafını kaldırarak, “Bakın gözlerindeki ışığa bakın oğlumun, benim oğlumun gözünün ışığını söndürdüler. Karanlıklarda kalacaklar, o kıvılcımı ben yakacağım” dedi. “Çekin çekin, benim oğlumun katili bir tane vampir, kana doymayan bir vampir” diye isyan eden acılı anne, yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. Yan yana toprağa verildi Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinden Nurettin Can Çalkınsın’ın cenaze namazı Hacı Bayram Camii’nde okunmasının ardından birlikte can verdiği kız arkadaşı Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Zeynep Başak Gülsoy’un yanına Karşıyaka’ya getirildi. Bayrağa sarılı tabutuna, beyaz duvak Karşıyaka Mezarlığı Ahmet Efendi Camii’nde cenaze töreninde kurbanların yakınlarının öfkesi ve acısı büyüktü. ve kırmızı karanfil konuldu. Ayakta durmakta zorlanan anne, kızının tabutuna sarılarak gözyaşı döktü. Can ile Zeynep yanyana toprağa verildi. Özel Matfen Temel Lisesi 12. sınıf öğrencisi Dorukhan Yusuf Özdemir’in genç takımında kaptanlığını yaptığı Altınel Spor Kulübü’nün forması konuldu. Ozancan’a acı veda ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi 19 yaşındaki Ozancan Akkuş, özel derse gitmek için otobüs beklerken düzenlenen terör saldırısında hayatını kaybetti. Gaziantep’teki cenazede Ozancan’ın tabutuna sarılan acılı baba Nuri Akkuş “Ah yavrum ah” diyerek ağıt yaktı. Anne Senem Akkuş da sinir krizi geçirdi. Ozancan’ın cenazesi törenin ardından Asri Mezarlık’taki aile mezarlığına defnedildi. ‘Şehit olacağım dedin’ Karaciğer nakli beklerken Ankara’daki terör saldırısında yaşamını yitiren 16 yaşındaki Mehmet Emre Çakar, Kütahya’nın Domaniç ilçesine bağlı Karaköy’de gözyaşları içinde toprağa verildi. Oğlunun tabutuna sarılarak ağlayan anne Gülcan Çakar ise, “Yavrum bayraklara mı sardılar annem? Rüyalarını gördüler senin annem. Şehit olacağım annem dedin, bunu mu istedin yavrum? Hiç yakıştı mı annem bu tabutlarda buz gibi yatmak? Lanet olsun seni böyle yakanlara, bizi böyle yakanlara” dedi. Kendisi öldü, eşi yaralı Evli ve 3 çocuk annesi Ayşe Bilgilioğlu (66) için dün Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı İğdecik köyünde toprağa verildi. Saldırıda yaralanan eşi Bahattin Bilgilioğlu’nun ise hayati tehlikeyi atlattığı ve tedavisinin sürdüğü öğrenildi. Tedbir almalıyız Ankara’da GençlerbirliğiGalatasaray maçında görev yaptıktan sonra Kızılay’daki bombalı saldırıda şehit olan polis memuru, 42 yaşındaki Nevzat Alagöz, memleketi Iğdır’da cenaze töreni düzenlendi. Amcası emekli albay ve eski PTT genel müdürü Nuri Alagöz, “Gerekirse toplu savaşa girmeliyiz” dedi. Şehit ilçe mezarlığında toprağa verildi. Doğum gününü göremedi Ankara’da bombalı terör saldırısında yaşamı yitiren Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği son sı nıf öğrencisi 24 yaşındaki Sümeyra Çakmak için memleketi Bayburt’un Konursu Mahallesi’nde cenaze töreni düzenlendi. Sınıf arkadaşları ve yakınları Sümeyra Çakmak’ın mezarı başında gözyaşı döktü. Baba Şahap Çakmak, “Öğretmen olmak istiyordu. 27 Mart kızımın doğum günüydü. Allah doğum gününde ona şehitlik verdi” dedi. Babasız büyümüştü Vakıflar Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Oğuzhan Dura için dün memleketi Samsun’da Büyük Camii’de cenaze töreni düzenlendi. 3 yaşındayken babasını trafik kazasında, üniversite yıllarında annesini kanserden kaybeden Dura’nın cenazesinde dayısı ve yakınları gözyaşı döktü. ‘Ben öleydim kardeşim’ Üniversite öğrencisi Kerim Sağlam (23), memleketi Tokat’ta son yolculuğuna uğurlandı. Abla Damla Sağlam, “Ben öleydim kardeşim, ben öleydim” diyerek ağladı. Oğlunun tabutunun başından ayrılmayan ve güçlükle ayakta durabilen anne Fatma Sağlam, “Yavrum İtalya’ya gidecektin, mekânın cennet olsun yavrum” diye ağıtlar yaktı. Yerin dibi tam olarak neresi? Tekrar tekrar açıp seyrediyorum. Patlamanın hemen ardından Kızılay’dan yükselen ve kameraların içinden geçip gerçeğin tam ortasına zehir kelimelerle taş gibi düşen... O ses... “Yerin dibine batsın!” diye bağırıyor. “Hepinizin iktidarı yerin dibine batsın. Kürt ve Türk halklarının faşistliği yerin dibine batsın! Dinleriniz yerin dibine batsın! Hiçbiri o genç kızın hayatı etmez! Dininiz de, faşistliğiniz de, iktidarınız da bir genç kız hayatı etmez! Hepinizin dini de, ırkı da yerin dibine batsın! İktidarınız da, paranız da, başkanlığınız da hepsi!.. Yerin... Dibine... Batsın!” Genç bir adam ekranın içinden çığlık çığlığa bağırıyor ve en doğru hedefi gösteriyor: Yerin dibi. Peki, ama yerin dibi tam olarak neresi? Kimse yerin dibiyle ve oraya batması gerekenlerle ilgilenmiyor. Tarih, bu sayede kaçtır tekerrür ediyor. Nasıl düşünmemiz isteniyorsa aynen öyle düşünüyoruz. Kendi kuyumuzu onların elimize tutuşturduğu kazma küreklere sarılıp, şehvetle kazıyoruz. Tarihte faşizmin oyununa gelmiş ne kadar halk varsa hepsinin kaderi şimdi bizde tekrarlanıyor. Ama bu gerçek, bizim kaderi alt etmemize zerre kadar yaramıyor. Canlı bombaların portrelerini didik didik ediyoruz da, kendi insanlık tarihimizin ahmaklıklarla dolu portresine dönüp bakmaya aklımız yok. Bugüne kadar faşizmin oyuncağı olmuş halkların kaderlerini hatırlamakla ilgilenmiyoruz. Dünyanın tehditlerinden kurtulmak için kendilerini Führer’lerinin güvenli kollarına teslim eden koca bir halkın kapıldığı girdabın, günümüze kadar tüm detaylarıyla ve defalarca aktarılmış dehşetinden bile ders alamayacak kadar ahmağız. Birileri bize sokağın tehlikeli olduğunu işaret ediyor ve biz işarete aldanıp “Güvenlik yok” çığlığıyla kendimizi asıl tehlikenin tehditkâr kollarına atıyoruz. Elbirliğiyle faşizmin kovanına bal taşıyoruz. “Türkler de Kürtlere çok çektirdi, olacağı buydu” diyenler... “Kürtlere o kadar imtiyaz verilirse olacağı buydu” diyenler... Havada uçuşan şehir isimleri... Nusaybin, Cizre, Diyarbakır... İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya... Tam bu noktada KCK, ölüm mücadelesi vermekten, büyük şehirlerde bundan böyle huzur olmayacağından bahsediyor; Cumhurbaşkanı da yasalarla teröristin tanımını yeni baştan yapmaktan, gazeteci, akademisyen, sivil toplum çalışanı, iktidarı eleştiren kim varsa hepsini terörist ilan etmekten söz ediyor. Onlar... Bizi iki yandan kuşattılar; iştahla korkularımızı, isteklerimizi, tahammülümüzü, en fenası da aklımızı güdüyorlar. Televizyonlarda, gazetelerde hâlâ demokrasinin çıkmazlarından, hukuksal boşluklardan, uluslararası dengelerden, Ortadoğu politikalarından, bölgedeki güç çekişmelerinden, dinden, ırktan, başkanlıktan falan söz edenlerden artık uzak durun. Açın o genç adamın görüntüsünü, durdura durdura, tekrar ve tekrar seyredin. Onun bağıra bağıra ve üstüne basa basa söylediği o zehir kelimeleri, kısık sesle, tane tane, neredeyse heceleyerek bir büyü gibi kendinize tekrarlayın. Kürt... Ve... Türk... Halklarının... Faşistliği...Yerin... Dibine... Batsın... Hepinizin... Dini de... Irkı da... Yerin... Dibine... Batsın... İktidarınız da... Paranız da... Başkanlığınız da... Hepsi... Yerin... Dibine... Batsın! Sonra yerin dibini bulun; başkasından beklemeden, hepsini dertop edip bizzat kendiniz oraya batırın. Sürüden ayrılın. Sürüden ayrılın. Sürüden ayrılın. Sürüden... Arkanıza bakmadan... Süratle... Ayrılın. AYNI YERDE VE AYNA SAATTE Ankara Emek ve Demokrasi Platformu, Kızılay katliamında yaşamını yitirenleri patlama yerinde ve patlama saatinde andı. Slogan atmadan alkışlarla Atatürk Bulvarı’ndaki patlama noktasına kadar yürüyen gruba arabalar korna çalarak destek verdi. Yurttaşlar da kendi aralarında “Bizim de katılmamız lazım. Çok daha kalabalık olması lazım” sözleri ile yürüyüşe destek verdi. Patlama noktasına karanfil bırakan ve mum yakan grup adına yapılan açıklamada, “AKP iktidarı bilsin ki yitirdiklerimizi unutmayacağız” denildi. NECATİ SAVAŞ Ankara’ya o müdür geldi Karaaslan, Van’da 12 PKK’linin öldürüldüğü villa operasyonunu yönetmişti Başkent, son 5 ayda 165 kişinin öldüğü üç ayrı terör saldırısıyla sarsılırken, saldırılar 2’si vekil 3 emniyet müdürünün görevden alınmasına neden oldu. Kızılay saldırısının ardından muhalefetin “Neden asaleten Emniyet Müdürü atanamıyor” eleştirilerinin ardından göreve terör ve istihbarat konusunda tecrübeli olduğu öğrenilen Murat Karaaslan getirildi. 15 Mart 2014’ten itibaren Van Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan Mahmut Karaaslan daha önce İstih Karaaslan barat Daire Başkanlığı’nda PKK’den sorumlu şube müdürlüğü görevinde bulunuyordu. Van’a atandıktan sonra PKK’ye yönelik başarılı operasyonlara imza atan Karaaslan, kentte örgütün hendek ve barikat kurmasına izin vermedi. Van’da kırsaldan gelerek bir villaya yerleşen 12 PKK’linin öldürüldüğü operasyonu yöneten Karaaslan, örgütün kentteki üst düzey iki yöneticisinden birini ölü, diğerini ise sağ ele geçirdi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle