20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 1 Mart 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 5 Hükümet, ‘KararaKURTULMUŞ: ERDOĞAN’IN Saygı duymaması kendi görüşü saygı’da ayrı düştü Hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesine yol açan kararı ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ters düştü. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken Dündar ve Gül’ün tahliyesini sağlayan Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin “uymuyorum, saygı duymuyorum” açıklamasının anımsatılmasının ardından “Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını getiren Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu AK Parti hükümetidir. Öncelikle bunu tespit etmek gerekir. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile ilgili kendi kişisel konumunu ortaya koymuştur. Herkes Türkiye’de herhangi bir mahkeme kararına karşı görüşünü ifade edebilir. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu görüşlerini Anayasa Mahkemesi karar almadan önce değil, kararını aldıktan sonra ifade etmiştir. Dolayısıyla bunu herhangi bir mahkemenin almış olduğu karara karşı kendi görüşünü, kendi konumunu tespit etmesi olarak görmek yerindedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’ni bireysel başvurulara karşı bir müra Kurtulmuş caat noktası olmasını ortadan kaldıracak bir görüş değildir. Zaten bu adımı atan Sayın Cumhurbaşkanımızın kendisidir” dedi. Kendi üslübu içinde Cerattepe mücadelesi ile ilgili olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “huhuki süreç sonuçlanana kadar çalışmaların durduğu” yönündeki açıklamasına karşılık, Erdoğan’ın “yavru geziciler” dediğinin anımsatılması ve “Hükümet ile Külliye arasında görüş ayrılığı mı var” sorusunun sorulması karşısında Kurtulmuş şu karşılığı verdi: “Bir takım algı oparesyonları yapıldığını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, zaman zaman görüşlerni paylaşıyor. Herhangi bir olay karşısında, Cumhurbaşkanımızın görüşleri ile hükümetin uygulamaları, görüşleri ortadadır. Bir ayrılık varmış, ikilik varmış tezini ortaya koymanın doğru olmadığı kanaatindeyiz. Hukuki sürecin sonunda neler olacağını hep beraber görüceğiz. Kendi üslubu içinde gezi olaylarına göndeme yaparak, Cerattepe’yi öyle değerlendirmiştir. Kendisinin kişisel görüşüdür.” Anayasa ve Başkanlık sistemi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın iki ayrı ‘Diyanet’e kaynak’ Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kabineye sunum yaptı. En son 9 yıl önce Ali Bardakoğlu, kurula bilgi vermişti. Kurul, Diyanet’in fiziki ve insan kaynakları potansiyelinin arttırılmasına karar verdi. referandum açıklaması ile ilgili olarak da “Anayasanın nasıl yapılacağı bugünkü koşullar içinde bellidir. Şu ya da bu gerekçe ile kim kaçarsa millet ‘anayasa kaçkını’ olarak tanımlar. Gerekli sayı bulunursa parlamentoda, bulunmazsa 330 bulunduğu taktirde referanduma gider. Halk oylaması ile geçmiş olur, ya da geçmemiş olur. Kalın’ın sözleri bu çerçevededir” dedi. Öte yandan Davutoğlu’nun Erdoğan’ın yokluğunda; bugün, yarın ve perşembe günü AKP milletvekilleri ile Meclis’te bir araya geleceği öğrenildi. l ANKARA / Cumhuriyet AYM’yi tanımayanla anayasa yapılır mı? CHP Grup Başkanvekili Altay, Erdoğan’ın sözlerini geri almasını istedi dış g‘Müeçtleerodriydoüşrusez’HKYÜEÜNSZDELYEİMŞİNİEZLÇLİMEELİK: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile AKP hükümetinin söylem ve politikalarını üstü örtülü eleştirmeye devam eden eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, komplocu 3. dünya hastalığının yeniden nüksetmeye başladığını belirterek “Gökten başımıza meteor taşı düşse, ‘dış güçler bunu kasıtlı düşürmüştür’ diyoruz. Biraz kendimizle yüzleşelim” dedi. Eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, kendisine ait internet sitesinden şu açıklamaları yaptı: l Kronik hastalık 3. dünya ülkelerinin kronik bir hastalığı vardır: Başlarına bir felaket, bir musibet geldiği zaman veya bir başarısızlık, bir olumsuzluk yaşadıkları zaman çoğunlukla sebebi kendi dışlarındaki unsurlara havale ederek kendilerini sorumluluktan kurtarmayı tercih ederler. l İŞLER TERS GİTMEYE BAŞLADI MI... Ülkemizde ekonomik kalkınma, birçok alanda gelişme ve bir başarı söz konusu olunca bunu biz yapmış, biz başarmış oluyoruz. Ancak ayağımız kaymaya başladı mı, işler ters gitmeye başladı mı, gelsin “dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri“, gelsin “üst akıl“, gelsin “faiz lobisi” gelsin ” yabancı istihbarat servisleri” vesselam. Muz kabuğuna basıp düşsek, bunu ya Amerkalılar ya da İngilizler yapmıştır! Gökten başımıza meteor taşı düşse, “dış güçler bunu kasıtlı düşürmüştür” diyoruz. l Suçu dışarda aramayalım Dış güçler var mıdır? Elbette vardır. Onlarla içerden işbirliği yapanlar var mıdır? Elbette vardır. Oldum olası hâkim güçlerin Türkiye için uyguladığı politikanın “uzadıkça budanan, kurudukça sulanan” bir politika olduğunu biliyor muyuz? Evet biliyoruz. O zaman bile bile aynı hatalara düşüyorsak suçu dışarıda mı, kendimizde mi arayacağız. l Ultra lüks içindeki bir kısım İslâm Âlemi İslam âleminin bir kısmı ultra lüks ve sefahat içinde yaşayıp, acından ölen fakir Müslümanların feryadını bile duymuyorsa kusuru kimde arayacağız. Müslüman nüfusun ezici çoğunluğu hâlâ diktacı rejimler tarafından idare ediliyorsa hiç mi özeleştiri yapmayacağız. İslam toplumlarının başındaki monarklar, monarşiyi İslamın bir parçası gibi takdim ediyorsa, hâlâ hane dan aileler insanlara köle muamelesi yapıyorsa sesimizi yükseltmeyecek miyiz? Bu konu ile ilgili olarak Kur’anı Kerim insanlığa çok net ders veriyor: “Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir, O yine de kusurlarınızın çoğunu affeder (Şura 30)”. l ANKARA Sürüye kurt dalar Sürüsüne köpek katmayan, yardımcı çoban almayan, yanına silah almayan, hayvanlarına göz kulak olmayan bir çoban, koyunlarını “saldım çayıra, Mevlam kayıra” mantığıyla kendi haline bırakırsa o sürüye kurt dalar. Kurtlar sürüyü telef ettikten sonra çobanın avazı çıktığı kadar “kahrolsun kurtlar” diye bağırması, kendi suçluluğunu tescil ettirmekten başka bir işe yaramaz. Şeytan şeytanlığının, mikrop mikropluğunun, kurt kurtluğunun gereğini yapacaktır. Adam olanlar da adamlığının gereğini yapacaktır. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, yeni anayasa masasına oturmak için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına “saygı duymuyorum, uymuyorum” sözlerini “geri almasını” istedi. Erdoğan’a sert tepki gösteren Altay, “Cumhurbaşkanı, ‘yargı kararlarına uymam’ deme fütursuzluğunu gösterdiği için Türkiye’de bundan sonra cumhurbaşkanına saygısızlık meşru bir hale gelmiştir” dedi. Altay, CHP’nin Anayasa masasına dönüp dönmeyeceği konusunda da “anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacağını belirten biriyle bir anayasa yapmak mümkün mü” diye sordu, masada AKP’nin değil Saray’ın iradesinin olduğunu söyledi. Sivil darbe Meclis’te basın toplantısı düzenle yen Altay, Erdoğan’ın açıklamalarına sert tepki gösterdi. “Yüzde kaçla seçi lirse seçilsin, hangi makamda oturur sa otursun, herke sin anayasaya uy mak gibi sorumlu luğu, mecburiye ti vardır” diyen Al tay, “Hiç kimse nin ‘yargı kararla Engin Altay rını kabul etmem, uymam, saygı duymam’ demek gibi hakkı ve haddi de yoktur. 28 Şubat’ın yıldönümünde Türkiye’de bir sivil darbenin günlük pratiğe evriltildiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı, anayasa dan almadığı hiçbir yetkiyi kullana maz; onun ötesinde anayasanın 138. maddesini açıkça çiğneyerek yar gıya talimat veremez” dedi. Altay, Erdoğan’ın açıklaması ile bundan sonra “kendisine saygı gösterilmesini bekleme hakkını kaybettiğini” vurgu ladı. Erdoğan’ın kendini hukukun da üstünde görme psikolojisine girdiğini dile getiren Altay, Türkiye’nin “Ana yasayı gözden çıkarmış bir Cumhur başkanı ile karşı karşıya olduğunu” söyledi. Altay, Erdoğan’ın yurda dö nüşünde yaptığı açıklamalar nede niyle özür dilemesi gerektiğini vur guladı. l ANKARA Kardeşim IŞİD... Bir zamanlar AB kapısını açmak için çabalıyor, demokrasiden, temel hak denli başarılı operasyonlar yapılırken her gün birer ikişer şehit sayısının tırmanışını hiç ya ve özgürlüklerden söz ediyor şamamıştık. duk... Bu denli can kaybı, acı ve Artık unuttuk tüm bunları. gözyaşı! Ne yeni bir anayasa, ne insan Terör eylemlerinin ardından hakları... intihar bombacılarının sanki el Terör belası yeniden karşımıza çıktı, oluk oluk kan aktı. Sur’dan, Nusaybin’de birer ikişer şehit haberleri içinizi acıtmıyor mu? Vatana feda edilmiş yoksul hanelerin çocukları onlar. Kimi uzman onbaşı, kimi uzman çavuş, kimi polis... İki ateş arasında kalan sivil halk, Sur’da teslim olan üç terörist, yıkılmış evler... Görüntüleri seyrediyorum. Bir savaş var sanki savaş uçakları havadan bombalamış o ilçeleri... İç barış sürecinden savaş sürecine geldik. Bir anlamda hayatı durdurduk, binlerce yıllık tarihin, uygarlığın, sevginin boy verdiği toprakları kanla sulamaya başladık. Sağımızda PKK, solumuzda IŞİD terörü. Ortadoğu’da yaşanan nedir, terör ülkemizde hangi koşullarda böylesine güç ve ivme kazandı? Türkiye’de iktidarların izlediği IrakOrtadoğu kapsamında Sünni İslam Cephesini güçlendirme, destek politikaları başta AB ülkeleri olmak üzere ABD, Rusya ve İran’ı rahatsız etmiyor mu? Nedense bu konular hiç konuşulmuyor, tartışılmıyor. PKK, IŞİD, El Nusra bölgede hangi ül leriyle konulmuş gibi yakalanmaları... Ne yaman çelişkidir bu! O zaman o katliam, eylem gerçekleşmeden önce teröristler yakalansaydı onlarca can ölmeyecekti. Zaten istihbarat birimlerinin görevi budur... Terör eylemini yapacak olanları önceden yakalamak ve bir katliamı önlemek. O yüzden eylemi yapan teröristlerin elle konulmuş gibi yakalanmalarını ben bir türlü anlayamıyorum... Türkiye’nin bu noktaya gelmesinde iktidarın büyük bir günahı var... Ayrıca istihbarat zafiyeti var... Teröristleri koruyup kollayan, yataklık edenler var... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara katliamının ardından, aceleyle Ankara katliamı eylemcisinin adını Salih Neccar olarak açıklaması, 17 suç ortağının gözaltına alındığını bildirmesi, eylemi PYD’ye yüklemesi... Üç gün sonra eylemin TAK tarafından yapıldığını öğrendi benim devletim... Hükümet “böyle hatalar olur” deyip geçiştirdi ve olay kapandı. Bu olay demokrasisi gelişmiş bir ülkede olsa, Cumhurbaşkanı’na doğru bilgi vermeyen istihbarat biriminin başındaki bürokrat istifa eder... kelerin taşeronluğunu yapıyor? 29 kişinin yaşamını yitirdiği son Ankara katliamı için hükümet anında nasıl olur da ad vererek “PYD’nin eylemidir” dedi. Üç gün sonra TAK açıklama yaptı: “Eylem bizim işimizdir!” HHH Yazımın sonlarına doğru aklıma bizim Kemal Göktaş’ın Cumhuriyet’te çıkan bir haberi geldi. Askerlerle IŞİD militanları arasındaki dava dosyalarındaki konuşma tapeleri. Konuşmalarda bol muhab Türkiye’de istihbarat yine sınıfta kaldı ama ülkeyi yöneten bet var: “Kardeşim sen de Türksün biz lerin umurunda bile değil. de... Sen de Müslümansın biz HHH de... Sen de askersin biz de...” Her gün şehitlerimizi toprağa Severiz biz IŞİD’i... veriyoruz. Yüreğimiz yanıyor. Sarılıp kucaklaşırız! Beş yaşındaki bir çocuk babası Kardeşim IŞİD, deriz hep bir nın fotoğrafını öpüyor. likte. PKK’yle kuşatılmış Güneydo Onlara yardım etmek sevap, ğu’daki kentlerde, kırsalda bu dokunmak günah! MHP’li Oktay Vural’DAN ERDOĞAN’A TEPKİ Milletin iradesi yok sayıldı Oktay Vural MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, cumhuriyet.com. tr’de yayımlanan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın daha önceki bir konuşmasında dile getirdiği “Hukuk devletine biz inanmazsak, biz güvenmezsek başkaları nasıl inanacak, kim güvenecek?” sözlerini dinletip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını tanımadığına ilişkin sözleriyle çeliştiğini vurgulayarak, “Zihnin altında nasıl bir hukuk devletiyle mücadele edildiğini, hukuku yok saydığını Cumhurbaşkanı’nın bu ifadeleri ortaya koyuyor” dedi. Vural, kimsenin hukuk devletine, hukuka müdahale etmesini istemediklerini vurguladı. Vu ral, “Yargının silah olarak kullanılmasını istemiyoruz. AKP döneminde yargı bir silah olarak kullanılıyor” dedi. Vural, “Cumhurbaşkanı bir taş attı. Şimdi herkes o taşı çıkarmaya çalışıyor. Milletin iradesini ayaklar altına almaktır bu, yok saymaktır bu” dedi. Altay’a cevap CHP’li Engin Altay’ın sözlerine yanıt olarak ise “Biz cumhurbaşkanıyla mı komisyondayız birlikte. Bu parlamentoda bunlarla ilgili bir ortamı oluşturamıyorsak o zaman ‘millete gidelim’ ifadesi içinde cumhurbaşkanının ekmeğine yağ sürmek var. MHP tutumunu Meclis başkanına bildirdi” dedi. BAYKAL: SADE BİR CHP ÜYESİ OLARAK ÖLMEYİ İSTİYORUM Eski CHP Genel Başkanı Antalya Mil olmak istemiyorum. Kalan ömrümü CHP’li olma letvekili Deniz Baykal, yı başararak ölmeyi isti “AKP’nin politikalarına yorum” dedi. destek veriyor” eleştirile Habertürk TV’de gün rine yanıt verirken “Ben deme ilişkin soruları ya Türkiye’nin çıkarlarını nıtlayan Baykal ‘ihraç düşündüm” dedi. Baykal, edilmeniz gerektiği dil “AKP’ye geçecek” iddi Deniz Baykal lendiridi” hatırlatması alarını ise “Benim siya üzerine “Bu benim soru si çizgim bellidir. Böyle bir or num değil partinin sorunudur. tama çekilmiş olmaktan üzün Partideki böyle bir olay sağlık tü duyuyorum” diye yanıtladı. işareti midir bilemem. CHP’nin CHP’nin iyi yönetilmediği yö bu hale gelmesinden herkesin nündeki eleştirilerini yineleyen ibret alması gerektiği kanaatin Baykal, “CHP’de Genel Başkan deyim” dedi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle