19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 6 Şubat 2016 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ 6 Binlerce sığınmacı sınırda Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyen binlerce kişi geçiş için izin bekliyor. Aralarında çocukların ve yaşlıların da bulunduğu Suriyeliler’in perişanlığı yürek burkuyor. BM: 20 BİN KİŞİ BEKLİYOR Yetkililer geçiş için en erken pazartesi gününü işaret ediyor. Birleşmiş Milletler, sınırda bekleyenlerin sayısını 20 bin olarak açıkladı. uriye’de Esad rejiminin Rusya desteğiyle Halep kırsal kesiminde başlattığı operasyonun ardından aralarında Türkmenlerin de bulunduğu binlerce kişi, Türkiye’ye sığın S mak üzere evlerini terk ederek sınır hattına akın etti. Dünden itibaren evlerini terk ederek saldırılardan kaçan 10 bin civarında Suriyeli, tüm ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanan Suriye’nin Sucu ve İğde köylerine kurulan 60 bin civarında sığınmacının barındığı kamplara yerleştirilerek geceyi burada geçirdi. Yeni gelen Suriyeliler kamplarda bekletilirken bazıla rı Türkiye’ye alınacağı umuduyla Öncüpınar’ın karşısındaki Esselame Sınır Kapısı’nın yanındaki kampta bekliyor. Adana 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Erbaş, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal ile birlikte yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı sınır hattına gelerek incelemelerde bulundu. lKİLİS/ DHA usya, Suriye’ye askeri müdahaleye hazırlandığını iddia ettiği Ankara’yı suçlama bombardımanına tuttu. Erdoğan, suçlamalara ve iddialara “Gülerek karşılıyorum” yanıtını verdi. Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Anatoli Antonov, Türkiye’nin, Rus savaş uçağını düşürmeden önce de Suriye’de uçakların karşı karşıya gelmesini önlemek için ABD ile imzalanan hava güvenliği anlaşmasına uymayı reddettiğini öne sürdü. Antonov, “Ayrıca Türk ordusu ‘kırmızı hattı’ tek taraflı bloke etti ve acil çağrılarımıza yanıt vermedi. Sonuçta Türkiye 24 Kasım’da bile bile Rus uçağını düşürdü” dedi. Meclis Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Aleksey Puşkov, Suriye muhalefetinin Cenevre’deki görüşmeler Türkiye’nin kara operasyonuna güvenerek terk etmiş olabileceğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’nın “Suriyeli muhalifler Türkiye’nin kara harekâtına güvenip Cenevre’yi terk etti” iddiasına yanıt verdi R ‘İddialara gülüyorum’ Rusya işgalci Güney Amerika’daki resmî ziyaretlerini tamamlayarak Türkiye’ye dönüşünde Senegal’in Başkenti Dakar’a uğrayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus iddialarına, “Gülerek karşılıyorum, Rusya Suriye’de işgal hareketi içindedir” yanıtını verdi. Erdoğan, “Önce Rusya Suriye’de öldürdüğü insanların hesabını versin, rejimle işbirliği halinde öldürdükleri insan sayısı 400 bine ulaştı” iddiasında bulundu. KORUMALAR PROTESTOCU MİLLETVEKİLİ VE KADINLARI DÖVDÜ Putin görüşmez Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bir soru üzerine, Rusya lideri Vladimir Putin’in Erdoğan’la herhangi bir görüşme gerçekleştirmediğini ve gelecekte de görüşmeyi planlamadığını söyledi. atin Amerika turunda Şili’den sonra Ekvador’da da protestoların hedefi olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın korumaları dehşet saçtı. Erdoğan’ın konuşma yapacağı başkenti Quito’daki Ulusal Çalışmalar Yüksek Enstitüsü önünde toplanan onlarca kişi “Türkiye= IŞİD”, “Erdoğan IŞİD’i seviyor” ve “Yaşasın özgür Kürdistan” yazılı pankartlar açıp “Katil, terörist Erdoğan” diye bağırdı. Güvenlik güçlerinin binaya girmesini engellemeye çalıştığı protestocular, Erdoğan’ın korumalarının saldırısına uğradıklarını söyledi. Eyleme destek veren Diego L Ekvadorlular neye uğradığını şaşırdı Vintimilla isimli genç milletvekili, dövülerek burnunun kırıldığını ileri sürdü. Vintimilla, Twitter’da kırık burnunun ve darp izlerinin fotoğraflarını paylaşarak “Türk korumalar gösteriyi sonlandırmamızı isteyerek bana saldırdı. Bir kadın arkadaşıma saldırmayı durdurmalarını isteyince bana yumruk attılar. Devletin tepki göstermesini bekliyorum” dedi. Olayın videosunda Erdoğan binaya girerken “terörist” diye sloganlar atan eylemcilere el sallarken, korumaları arbede sırasında polislere Türkçe “Al bunu” derken görülüyor. Ardından Erdoğan kürsüye çıkıp konuşma yaptığı sırada da salonda üç kadın İspanyolca “Katil dışarı” sloganları atmaya başladı. Erdoğan “Görülebildiği gibi saygısız tipler de olabiliyor” derken, korumaları kadınları yaka paça dışarı çıkardı. Sosyal medyada Erdoğan’ın korumalarının kadınları darp ettiklerine dair görüntüler paylaşılıp sert tepki gösterilirken, siyasetçiler de seslerini yükseltti. Erdoğan’ı protesto eden Feminist Surkuna örgütünden avukat Annabell Guerrero, salondan çıkarılmalarının ardından şiddet gördüklerini söyleyerek, “Özellikle göğüs ve kasıklarımızı hedef alı İspanyolca “Katil dışarı” sloganları atan 3 kadını korumalar yaka paça dışarı çıkardı. AFP Beyin sarsıntısı geçirdi yorlardı” dedi. “Saldırının avukat Pilar Rassa’ya yoğunlaştığını, Rassa’nın göğsüne ve kasıklarına aldığı darbelerin yanında başına da birden fazla tekme alması yüzünden sarsıntı geçirdiğini” anlatan Guerrero, kendilerini saldıran kişilerin Erdoğan’ın korumaları olduğundan emin olduğunu belirtti. Ekvador Meclis Başkanı Gabriela Rivadeneira Twitter’da “Türk korumaların meclis üyemize ve kadınlara saldırısı kabul edilemez, kınıyorum” dedi. Yardımcısı Rosana Alavarado da “Bu saldırganlık kabul edilmez ve korkakça” olduğunu yazdı. Pek çok siyasetçi olayı eleştiren mesajlar yayımladı. ABD yargısında GülenAKP savaşı luslararası Hukuk Şirketi Steptoe & Johnson LLP avukatlarından Reid Weingarten, Fethullah Gülen hakkında ABD Gülen Pennsilvanya’da açılan davanın düşürülmesi için mahkemeye başvuruda bulundu. Weingarten, müvekkili Gülen hakkında AKP hükümetinin girişimleri ile açılan davanın “tamamen siyasi bir tiyatro ve bütünüyle mesnetsiz” olduğunu savundu. Weingarten, davanın, “Erdoğan yönetimini yolsuzluk ve otoriter olmakla suçlayan Gülen’e karşı açılmış siyasi saldırıların son gelişmesi” olarak ifade etti. l CİHAN U TÜRKİYE ÖZEL RAPORU ‘Laik Cumhuriyet’i kuran, amansız modernlik yanlısı Atatürk’ün uzun gölgesi kaybolmaya başladı’ denildi ngiltere’de yayımlanan haftalık Economist dergisi son sayısında Türkiye’yi mercek altına aldı. Ekonomiden dış politikaya, Kürt sorunundan artan milliyetçiliğe dair 8 makaleye yer verilen sayıda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümetine eleştiriler de dikkat çekti. Türkiye’ye ilişkin ekteki başyazının başlığı ise “Erdoğan’ın Yeni Sultanlığı”. Yazıda, “Erdoğan’ın tehditkâr, ‘önüne geleni ezen’ stili ve AKP’nin muhaliflere Erdoğan’ın yeni sultanlığı karşı artan tahammülsüzlüğü, belaya işaret ediyor” denildi. Dergide, Çamlıca Tepesi’ne yapılan camiye dikkat çekilerek şu yorum yapıldı: “Caminin büyüklüğü ve sembolizmi, tek bir adamın, Tayyip Erdoğan’ın vizyon ve iradesini yansıtıyor. Yaklaşık 20 yıl önce Belediye Başkanı olan Erdoğan da, ülke siyasetinin üzerinde böyle sivriliyor.” AKP’nin İslami çizgisine vurgu yapılan dergide “AKP’nin üstü kapalı ancak amansız bir şekilde izlediği İslamlaştırma politikası ile Sünni Müslümanlığın Türkiye’nin karmaşık ulusal kimliğindeki yeri güçlendi. 90 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinde laik bir Cumhuriyet kuran, amansız modernlik yanlısı Kemal Atatürk’ün uzun gölgesi kaybolmaya başladı” denildi. alyoz sürecinin bana kazandırdığı dostlarımın başında, bu hain tertibin mağdurlarından Amiral Turgay Erdağ gelir. Mağdur sözünün burada yetersiz kaldığının farkındayım. Çünkü dostum Erdağ’ın uğradığı zararlar, kendisine ve ailesine yaşatılan sıkıntılar, onunla aynı sahte davada yargılanarak yıllarını cezaevinde geçiren, mesleklerinden olan pek çok meslektaşı ve arkadaşı gibi, mağduriyetin çok ötesindedir. Kurban demek de istemem. Çünkü Turgay Erdağ, yine aynı sahte davada yargılanan meslektaş ve arkadaşları gibi, alçakça iftira ve suçlamalar karşısında gerilemeden, bir milim eğilip bükülmeden, insan ve aydın olma duruşundan ödün vermeden, karanlık günleri aşmayı başardı. Daha da öte, o karanlık günlerde sıcağı sıcağına aldığı notlarını kitaba dönüştürerek en zor koşullarda da nasıl insan kalınabileceğinin seçkin bir örneğini sundu. HHH Girişte okuduğumuz tek sayfalık biyografik dökümün Balyoz tertibine ilişkin satırları, bu sahte davanın nasıl zaman içinde inişli çıkışlı kurgulandığını, vicdan ve hukuk dışı içyüzünü de yeterince açıklıkla gösteriyor. 2008 yılında tuğamiral olan Turgay Erdağ, 2010 yılında “aklından bile geçirmediği bir darbeye karıştığı iddia edilerek Beşiktaş Adliyesi’nde” tutuklanıyor… Tutukluluk 17 gün sonra sona eriyor…. Cadı kazanı da böylece kaynamaya başlıyor… Bir amirali 17 gün sonra salıverilmek üzere tutuklamak böylesine kolay bir şey mi? Derken aynı yıl hakkında yakalama kararı çıkarılıyor… Çok geçmeden bu karar da iptal ediliyor… Fakat aynı yılın aralık ayında Balyoz davasında sanık olarak yargılanmaya başlıyor ve 11 Şubat 2011’de yeniden tutuklanıyor… Tutuklama, serbest bırakılma; yakalama kararı, kararın iptali, tekrar tutuklama… Nedir bu? Yaşamı altüst eden bir kâbus mu? Bir kedi fare oyunu mu? Oyunu kurgulayanlar her kimse, kendi içlerinde de bir tutarsızlık, çelişki gelgiti içinde oldukları görülüyor… Sonrası…Hasdal ve Hadımköy askeri cezaevleri… Ve Ağustos 2012’de Yüksek Askeri Şura kararları ile Silahlı Kuvvetler’den “tasfiye” edilerek Silivri Cezaevi’ne naklediliş… Tam bu noktada, eski deyimiyle söylersem, kalem bir an kâğıt üzerinde titriyor ve duraksıyor… Bu nasıl bir Yüksek Askeri Şura’dır ki, 1974 yılında,14 yaşında, Deniz Lisesi sınavını kazanarak Heybeliada’da okumaya başlayan, 21 yaşında Deniz Harp Okulu’ndan teğmen olarak mezun olan, meslek yaşamını başarıyla sürdürerek yine genç bir yaşta amiralliğe terfi eden bir meslektaşlarını, bir anda meslekten “tasfiye” edebiliyor… Hem de hakkında o sırada henüz verilmiş ya da kesinleşmiş bir yargı kararı da yokken… Balyoz tertibinin ordu üzerinde bıraktığı bir kara leke varsa, o da bu sahte davanın sahte suçlamaları değil, ordunun kendini savunmadaki acizliğidir. Nitekim Erdağ’ın kitabında da zaman zaman bu konuda sitemlerle karşılaşıyoruz… HHH Yaklaşık 600 sayfalık bir yapıtı bir köşe yazısında özetleyemeyiz… Baştan sona dikkatle, sevgiyle, saygıyla okunması gereken bir kitap bu… Arka sayfalardaki isimler dizinine göz attığınızda, ön sıralarda Cumhuriyet yazarlarının açık farkla yer aldığını görüyorsunuz… Bu da gerek Balyoz gerek Ergenekon süreçlerinde Cumhuriyet’in ve yazarlarının gerçeklikten yana dayanışma bilincini nasıl yükseklerde tuttuğunun bir başka göstergesi… Turgay Erdağ’ın “Bir Amiralin Hapishane Günlükleri” adıyla bu yılın ilk günlerinde yayımlanan kitabı Balyoz tertibinin içyüzünü bir kez daha gözler önüne seren bir belgesel olmasının yanı sıra; bir yurtseverin, bir eş ve baba olarak bir “roman kahramanı”nın o süreçlerdeki iç yaşantılarını okuduğumuz; sıkıntılarını, umutlarını, beklentilerini, düş kırıklıklarını paylaştığımız yazınsal bir yapıt olarak da bir başucu kitabı olma özelliklerini taşıyor… (*) Sevgili okurlarıma: Uzun süren ve henüz tümüyle de geçmemiş “zatürree” benzeri ağır bir grip sonrasında “Cumartesi Yazıları”yla yeniden buluşmanın sevinciyle… A.B. Amiral Erdağ’ın kitabı (*) B İ Kurultay talebi yargıda 1 Kasım seçimlerinin hemen ardından MHP’ye olağanüstü kurultay çağrısında bulunan eski TBMM Başkanvekili Meral Akşener ile eski MHP’li milletvekilleri Koray Aydın ve Sinan Oğan’ın avukatları, partinin olağanüstü kurultaya götürülmesi talebiyle dava açtı. Muhaliflerin dava dilekçesinde mahkemenin incelemesini “duruşma” üzerinden değil de “belgeler” üzerinden yapılmasını ve kararını buna göre açıklamasının istenmesi dikkat çekerken, dilekçede Saadet Partisi ve CHP ile ilgili geçmiş dönemdeki kararlar gerekçe gösterildi. Suriye’deki savaşın Türkiye’yi daha da kırılgan hale soktuğunu belirten dergi, hükümetin diplomasi alanında ustalık sergileyemediği yorumunu yaptı: “Türkiye, sorun yaşayan komşularına akıl hocalığı yapmak yerine fazlaca toy ve inatçı davrandı.” l Haber Merkezi Türkiye, toy ve inatçı l SELDA GÜNEYSU/ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle