20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 24 Şubat 2016 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ZARİFE SELÇUK 10 NDAR Ü D K E A DİL TON’D G N İ H WAS Tutukluluğu izliyorlar! 91 gündür Silivri’de tutuklu bulunan Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in misafiri olarak Washington Post’un yayın kurulu ile bir araya geldi azetemizin 91 gündür cezaevinde olan Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün misafiri olarak ABD’ye gitti. Başkent Washington’da dün Washington Post gazetesinin yayın kurulu ile bir araya gelen Dündar, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda da Müsteşar Yardımcısı Rob Berschinski ile buluştu. Yetkililere Dilek Dündar’ın tutukluluğu ile ilgili bilgi veren Dündar, Troçki ağacı, Abdullah gülü oskova’da, Gorki Caddesi’nde (artık adı değişti, en eski adına dönüldü: Tverskaya Caddesi) Devrim Müzesi vardır. Sovyetler Birliği döneminde anaokulu öğrencilerinden komsomol (Parti gençlik örgütü) gruplarına, izne çıkmış askerlerden turistlere, bencileyin başka ülkelerdeki kardeş partilerin üyelerinden oluşan ziyaretçilerle dolup taşar. (İdi...) Giriş katında, gözlerden ırak olmayan bir köşede kocaman bir fotoğraf görünür. Kremlin Sarayı’nın bahçesinde bir ağacın çevresinde, 1917 Ekim Devrimi’nin hemen ardından bir araya gelmiş sohbet eden Komünist Partisi’nin önde gelenlerinin toplu fotoğrafıdır. Başta Lenin, Zinovyev, Kamanev, Stalin, Beria, Kalinin, Sverdlov, Jerjinsky, Kirov, Radek, Rikov, Buharin gibi, adları Ekim Devrimi ile özdeşleşmiş komünist önderler bir aradadır. Her şey son derece doğal ve gerçektir. Lenin’in bir omzu ağacın gövdesine değmiş gibidir. Komünist önderler ve çevresinde toplandıkları ağaç hiç kuşku uyandırmayacak kadar gerçektir. O ağaç Troçki’dir. Lenin’in ölümünden sonra o “ağaç”ın çevresinde toplananları bir bir tasfiye eden Stalin, baş düşmanı ve rakibi Troçki’yi ise fotoğraftan da sildirmiş, onu hünerli bir sanatçı eliyle ağaca dönüştürtmüştür. Fotoshop’un henüz icat edilmediği bir dönemde çok başarılı bir fotoshop üretilmiştir. Belki gerçeği bilenler vardı ama geniş kitleler, buna Sovyet ülkesinin sıradan yurttaşları dahil, gerçeği ancak duvar yıkıldıktan, Sovyetler Birliği çöktükten sonra öğrendiler. Devrim Müzesi, Moskova’da yeniden Tverskaya adını almış caddede yine duruyor. Yukarıda aktardığım fotoğraf yine var. Gerçi epey gözden uzak bir köşeye itilmiş ama var. Yanı başında da fotoğrafın orijinali var. Orijinalde ağaç yok, Troçki var; sahtesinde Troçki yok, ağaç var. Buna siyasal terminolojide resmi tarih deniyor. Gerçeğin üstünü, bir yanını örtmek isteyen iktidarların yazdığı, yazdırdığı tarihlerin tümü böyledir. İster devlet iktidarı, ister parti iktidarı, ister herhangi bir örgüt iktidarı. Hiç fark etmez. Bütün iktidarların saklamak istedikleri kirleri, suçları vardır; bütün iktidarların yok saymak istedikleri rakipleri, düşmanları vardır. O yüzden gerçek değiştirilir. Yalan üstüne kurulu bir tarih yaratılır. HHH AKP denen siyasal partide de bu böyle. İktidarı tek başına temsil eden “Beştepe’deki zat” için gerçek değil, rakiplerinin, kendisinden farklı olanların silinmesi, yok sayılması önemlidir. 2002’de AKP tek başına iktidar olduğunda adı ünü duyulmuş, bugünde partide ağırlığı olan pek çok siyasetçi resmi kurucu olarak görünmüyordu. Nitekim AKP’de “kurucu babalar” arasında adı sayılan Abdullah Gül de, Bülent Arınç da resmi kurucu değillerdi. Ama dedim a, önemli olan gerçek değil, Tayyip Erdoğan’ın siyasal hesaplarına uygun olmaktır. Ne hesap yapıldıysa 7 Haziran seçim yenilgisinden hemen sonra Abdullah Gül’ün adı kurucular arasına yerleştirildi. Yani gerçek değiştirildi. Kurucu olmayan kurucu gibi gösterildi. Ancak birkaç gün önce gerçek yine ve besbelli ki “o zat”ın hesapları doğrultusunda değiştirildi, Abdullah Gül listeden yine çıkarıldı. Hep böyledir. Olan gerçeğe olur, yerine sahte bir gerçek konur: Ha Troçki ağacı, ha Abdullah gülü... Hiç fark etmez... G M “Burada görüştüğüm insanlar konuyu çok iyi biliyorlar. Türkiye’de neler olup bittiğini belki bizden daha iyi biliyorlar. Geldiğimde ‘Biz ne yapabiliriz’ diye sordular. ‘AYM kararını bekliyoruz’ Ben de onlara Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklediğimizi, mahkemenin siyasi etkilerden daha az etkilenen bağımsız bir kurum olduğunu, bu sebeple kararı bekle Dilek Dündar diğimizi söyledim. Onlar da konuyla ilgilendiklerini belirttiler. Dışişleri Bakanlığı’nda ise Türkiye masası yetkilileri ile buluştuk. Kişisel olarak tanışmaktan çok mutluluk duyduklarını belirttiler. Can ve Erdem’in durumunu özel olarak takip ettiklerini söylediler” dedi. Dilek Dündar bugün de Kongre’de Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu’nun başkanı Jim McGovern ile görüşecek. Yeşiller Partisi nöbette Silivri’deki nöbeti bugün 10.0011.00 saatleri arasında Avrupa Yeşiller Partisi Eş Başkanı Monica Frassoni, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Naci Sönmez ve Akademisyen Ahmet Atıl Aşıcı; 12.0016.00 saatleri arasında ise Halkevleri Emekli Hakları meclisi üyeleri devralacaklar. Umut Nöbeti’nin 84. gününde CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, PL Üyesi Mustafa Moroğlu, Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Mahir Polat ile İzmir İl Yönetim Kurulu üyeleri Silivri’deydi . Nöbet sırası Izmir’de Onanç’tan Can Dündar’a mektup ski CHP Genel Başkan YarE dımcısı Gülseren Onanç, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a mektup gönderdi. Önceki gün Umut Nöbeti’ni tutan Onanç, mektubuna “Kahramanımsın” diye başladı. Onanç’ın Dündar’a gönderdiği mektup şöyle: “Kahramanımsın... Sevgili Can, Bugün senin 89. tutuklu günün. Dün hayranın olan kadın arkadaşlarımla birlikte, Erdem’le kaldığınız Silivri Ceza İnfaz Kampusu’nun önünde Umut Nöbeti tuttuk. Yıllardır devam eden, pasif oyuncusu olmaktan dolayı kahrolduğumuz berbat hikâyenin içine kendi adımıza biraz olsun umut katmak hepimize çok iyi geldi. Dün evimize vicdanlarımızı biraz olsun rahatlatarak döndük. Hukuksuzluğa, adaletsizliğe, tek adam rejimine duyduğumuz isyanı, Anayasa Mahkemesi’nin on gün içinde vereceği olumlu kararın umudu ile bastırdık. Senin gibi hikâye anlatıcısı, belgesel yapımcıları bilir; Binbirgece hikâyelerinden günümüze kadar dilden dile anlatılan, yazılan bütün hikâyeler bize aynı şeyi anlatır; adalet, cesaret, şefkat, sevgi, aşk eninde sonunda kazanır. yükseldiği zamanlarda içimize su serper. Uzun ve çileli hikâyelerde kahraman da çok acı çeker. Onun acı çekmesi bizlerin yüreğini burkar ama ona olan inancımızı hiç yitirmeyiz. Kahramanımız bize umut olur. O, kötülülerle mücadele ederken, içimizdeki iyiyi ortaya çıkarır. Onda kendimizi bulur, ona hayran oluruz. Sonunda iyi yürekli, adil, yardımsever, şefkatli kahramanımız kötülere karşı kazanır. Sevgili Can, Binlerce yıldır, yaşamı anlatan hikâyeler böyle iken bizim yaşadığımız hikâye farklı olabilir mi? Yıllar sonra, iki binli yılların başında, Türkiye’nin yaşadığı süreci anlatan hikâyeler, muktedirlerin zulmünden, adaletsizlikten, yolsuzluktan, savaşlardan, çatışmalardan ve ölümlerden söz edecekler. Sonra yaşanan korku ve endişeleri sonlandıran cesur, adil, şefkatli, insan sever kahramanları anlatacaklar. İşte sen bu kahramanlar arasında yer alacaksın. Kötüleri ise kimse hatırlamayacak. Hikâyemizin sonunun iyi biteceğini müjdeleyen kahramanların var olmasını bilmek bana umut veriyor. Sen benim kahramanımsın.” İT TIR’ları haberi nedeniyle Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün serbest bırakılması istemiyle başlatılan Umut Nöbeti’nin ALİ 84. gününde nöbeAÇAR ti CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, CHP PM Üyesi Mustafa Moroğlu, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Mahir Polat, şair Tuğrul Keskin ve CHP İzmir İl Yönetim Kurulu üyeleri devraldı. Silivri Cezaevi önündeki nöbette konuşan Alaattin Yüksel, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarının baştan bu yana hata olduğunu belirterek, “Can ve Erdem, Türkiye için, dünya için çok önemli bir haber yaptıkları için tutuklandılar. Türkiye’nin savaşa bulaşmasına neden olabilecek bir ayrıntıyı yakalayarak haberleştirdiler. Onun için burada tutuklu olanlar sadece Can Dündar ve Erdem Gül değil, aynı zamanda halkın haber alma hakkı. Dolayısıyla tutuklu olan hepimiziz” dedi. Dündar ve Gül’ü ziyaret eden Yüksel, “Kendi tutukluklarından ziyade ülkenin geleceğini düşünüyorlar. Bizim için bundan ötesi yok, yeter ki ülke iyi olsun diyorlar” diye konuştu. M Gülseren Onanç Ama hikâyelerin mutlu sonuna hiç kolay erişilmez. Mutlu sona giden yol belirsizlik, endişe ve korkular ile doludur. Aslında hikâye tam da bu belirsizlik ortaya çıktığı zaman başlar. Belirsizlik ve gerilim arttıkça hikâyeye daha çok bağlanırız, hikâye bizi içine çeker, parçası oluruz; korkuyu, endişeyi hisseder hikâyenin sonucunun nasıl olacağını merak ederiz. Eninde sonunda bir kahramanın geleceğini ve bu belirsizliğin biteceğini biliriz. Kahraman ara ara belirir endişenin İzmir’e davet ettik Can Dündar ve Erdem Gül’ü cezaevinden çıktığında hemen İzmir’e davet ettiklerini söyleyen Alaattin Yüksel özetle şunları söyledi: “Biz onları hemen özgürleşir özgürleşmez İzmir’e davet ettik. İzmir Kordonu’nun meltemini hep birlikte içimize çekelim, Çeşme’de kumsalda çıplak ayakla koşturalım dedik. İkisi de bu teklifimizi kabul etti. En kısa sürede onların özgürlüklerini de göreceğiz.” CHP PM Üyesi Mustafa Moroğlu ise Türkiye’de hapishanecilik diye bir meslek oluştuğunu söyleyerek, “Özgürlük mücadelesi verenlerde hemen hemen hapis yatmayan kalmadı. Can ve Erdem yaptıklarından asla pişman değiller. Üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirdikleri için ceza çekiyorlar” dedi. Şair Tuğrul Keskin de “Özgürlük meselesi Silivri kampusuna sıkıştı. Gençliğimiz hapishanede geçti, şimdi ise hapishane önünde beklemekle geçiyor. Ülkeyi bu zulümden kurtarmalıyız. Bunu da ülkenin aydınlık vicdanları yapacak. Ve biz de bu uğurda mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. MİT TIR’larında bir tutuklama daha İT TIR’ları soruşturması kapsamında gözaltına alınan, aynı soruşturmadan tutuklu Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun avukatı Sönmez Ahi, önceki gün tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan avukatlar Bekir Mustafa Yılmaz ve Atilla Tarık Çilekçi ise 21 Şubat’ta tutuklanmıştı. Ahi, nöbetçi İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nce, “FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmak”, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek” ile “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçlarından tutuklandı. Hakkında yakalama kararı olan avukat Faruk Öksüz ise polis tarafından hâlâ aranıyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet AB: Barıştan başka çözüm yolu yok vrupa Parlamentosu’nun Türkiye rapörtörü Kati Piri’nin sosyal medya hesaplarından paylaştığı Diyarbakır/ Sur izlenimleriyle ilgili yazının AB Bakanı Volkan Bozkır’ın şimşeklerini çekmesi üzerine tartışma büyüdü. Yazısını “Türkiye’de kanlı bir iç savaştan kaçınmak için her şeyi yapmalıyız” diye bitiren Piri’ye Bozkır’ın “PKK’ye terör örgütü demiyor, tarafsızlığını yitirmiş, Türkiye’de kendisine muhatap bulması zor” diye çıkışmasının ardından devreye AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini girdi. Avrupa Parlamentosu’nda konuşan Mogherini, “AB’nin pozisyonu son derece açık. AB kendi terör örgütleri listesindeki PKK’ninki dahil her türlü terör eylemini mümkün olan her yolla kınar. Diğer yandan terör eylemlerini kınama konusunda birleşmiş olduğu Mogherini M A muz kadar Türkiye’deki Kürt sorununu çözmenin tek yolunun barış sürecinden geçtiğine de inanıyoruz” dedi. Barış sürecinden başka yol olmadığını hem Türk yetkililere hem de Kürtlere söylediklerini belirten Mogherini “AB ister Türkiye’de ister Irak ve Suriye’de olsun Kürtler için ‘ayrılıkçı gündemi’ desteklemiyor” dedi. Ama ‘Kürt sorunu’ için “Yokmuş gibi yapmak imkânsız, çözmeden bölgede ne yaparsak yapalım sürdürülebilir olmaz. Makul, haklara ve uluslararası hukuka saygı gösterilen şekilde yaklaşılmadığı sürece ciddiyetle üstesinden gelinemez. Üstesinden gelinmesi en zor sorunlardan biri” vurgusu yaptı. Mogherini’nin açıklamalarını Piri retweet’ledi. Kati Piri retweet’ledi AKP’nin Silivri anketi TBMM gündeminde TBMM Genel Kurulu’nda gensoru görüşmelerinden önce, CHP’li Barış Yarkadaş söz alarak, AKP Ankara İl Başkanlığı’nda Dündar ve Gül’ün tutukluluklarına ilişkin yaşanan tartışmayı Meclis gündemine taşıdı. Yardakaş, Cumhuriyet’in kamuoyuna duyurduğu “tutukluluk anketi”ne ilişkin haberi kürsüden AKP’li vekillere göstererek “Can ve Erdem’in içeride tutulup tutulmamasına ilişkin AKP binalarında kamuoyu araştırması yapılıyor. Sulh Barış Yarkadaş Ceza Hâkimlikleri, buradan çıkan sonuçlara göre mi karar veriyor” dedi. Yarkadaş, “Geride kalan günlerde, Adalet Bakanı Bozdağ’a bu konuyu Genel Kurul’da anlattım. Can Dündar ve Erdem Gül’ün Halk TV’yi izlemek için defalarca dilekçe verdiklerini söyledim. ‘Bizde böyle bir dilekçe yok, dilekçe gelsin HALK TV’yi bir saate açtırırım’ cevabını verdi. İşte o dilekçe. Şimdi gerekeni yapmasını istiyorum” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle