24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 19 Şubat 2016 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ECE KURTULUŞ 6 203 KİŞİNİN İMZASIYLA AÇIKLANAN ORTAK ÇAĞRIDA ‘SURİYE’DE SAVAŞA HAYIR’ DENİLDİ nkara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin Suriye’deki savaşa karşı kaleme aldığı bildiri, siyasi yelpazenin değişik kesimlerinden aydınları bir araya getirdi. Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin açıkladığı bildiri Baskın Oran, Murat Belge, Hasan Cemal, İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Oya Baydar, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sait Çetinoğlu, Aydın Engin, Ferhat Kentel, Nur Sürer, Gençay Gürsoy, Yücel Sayman, Ragıp Zarakolu, Gün Zileli, Şanar Yurdatapan, Abdullah Demirbaş, Ahmet Abakay, Alev Er, Ayşegül Devecioğlu, Berat Günçıkan, Betül Aydınlardan bir bildiri daha A Ferhat Tunç Oya Baydar Baskın Oran Karakaş, Ferhat Tunç, Hicri İzgören, Hüsnü Öndül, Kadir Cangızbay, Kuvvet Lordoğlu, Necmiye Alpay, Oktay Etiman ve Orhan Alkaya’nın da aralarında olduğu 203 imzayla açıklandı. Bildiride “mevcut iktida rın düşünülebilecek ne kadar bölgesel ve evrensel aktör varsa, yani Esad’ı, PYD’yi, Rusya’yı, ABD’yi, İran’ı, AB’yi düşman ilan ettiği” belirtilerek şöyle denildi: “Bir yandan ‘angajman kuralları’nı ileri sürerek uça ğını düşürdüğü Rusya’yı NATO’ya şikâyet ediyor, diğer yandan Şanghay’a girmek istiyor ve Türkiye’yi Suudi Arabistan ile Katar’ın müttefiki ilan ediyor. Suudi uçaklarını İncirlik’e indirdi. 150 bin kişilik bir SuudiKatar kara gücünün Türkiye sınırlarından girip Suriye Cumhuriyeti’ni işgal etmesi konuşuluyor. Rusya vurur diye uçak kaldıramadığı için, Suriyeli Kürtleri (aynen Türkiyeli Kürtler gibi) ‘Fırtına Topu’ ateşine tutmakla övünüyor. Kimselerin böyle bir ortamda Türkiye’yi savaşa girmeye zor ladığı yok. İktidar, doksan yıllık TC tarihinde ilk defa bizzat böyle bir kapan kurdu ve içine gönüllü atlamaya çalışıyor. Kirli savaş... 1 Mart 2003 Tezkeresi’nde deneyip yapamadığı şeyi, Türkiye’yi bir kirli savaşa sokup perişan etme imkânını R.T. Erdoğan’a tanımayacağız. Yöneticilerin oğulları bir biçimde askerlik yapmazken, halk çocuklarının bir de Suriye ölüm tarlalarına siyasi ihtiraslar uğruna sürülmesine razı olmayacağız. Aksi halde bunun hesabını Türkiye eninde sonunda soracaktır.” l ANKARA/Cumhuriyet Karanlık Dünyanın Egemenliği erör” kavramı durumu anlamak, anlatmak için artık yetersizdir. Durumu birkaç cephede sürüp giden savaşın Türkiye’nin metropollerine uzanması olarak anlaşılması daha doğru olacaktır. “Ankara saldırısını YPG’nin gerçekleştirdiğine” ilişkin Başbakan Davutoğlu’nun PYD lideri Müslim tarafından kabul edilmeyen açıklaması saldırının sonuçlarını derinleştiriyor; savaş gibi vahim ihtimalleri gündeme getiriyor. Kuşku gerçeğin anahtarıdır. O nedenle de açıklamayı bu anahtarın ışığında görmeyi sürdürmekte yarar var. Ama bir gerçek gün yüzüne çıktı; çapı genişleyen çatışma büyük devletlerin müdahalesi, çatışması olmaksızın düşünülemez. Sonrasını hesaplamak ise artık mümkün değildir. Demek ki halk bugün düne göre daha ağır bir tehdit altındadır. HHH Çok yönlü, çok ortaklı, karışanı görüşeni, savaşı yönetme, yönlendirme çabası içindeki büyük devletlerin, istihbarat birimlerinin devrede olduğu bir süreçten, bir savaştan söz ediyoruz. Bu savaşta kendisini “savaşın etkin öznesi, sonuçları dikte ettirme yeteneğindeki güç” zanneden, her gün biraz daha bataklığın derinliklerine çekilen ise ne yazık ki Türkiye’dir. Kuşkusuz Türkiye derken iktidarıyla, muhalefetiyle bugünkü politikasız Türkiye’yi anlatmak istiyoruz. HHH Saldırı ile ilgili kanıtları umarız yakında göreceğiz. Kimin yaptığı ne için yaptığı gizli kalacak değildir. Kıyım IŞİD’in dergisi Konstantiniye’de yer alan Türk ordusunu hedef alan tehditlerle de uyuşuyor. Ama biz açıklamayı esas alalım; eğer anlatıldığı gibi, ABD ile birlikte çalışan YPG’nin misillemesi ise ya da AKP iktidarı gerçek ne olursa olsun böyle olduğunda ısrarlı ise Türkiye savaşa sürükleniyor demektir. Böylece “güvenli bölge” ya da “karadan müdahale” gibi konularda Batı’yı ikna etmekte zorlanan AKP için elverişli ama sonuçları bakımından tehlikeli bir zemin ortaya çıkmış sayılabilir. HHH Savaşın ya da terörün kurbanları her zaman halkın çocuklarıdır. Bu gidişe son verebilecek bir güç yok. Amacına ulaşmak için zücaciye dükkânına giren fil gibi davranan; ister savaş, ister terör deyin, onunla baş edebilmek için özgürlükleri kısıtlamaktan, yasaklardan başka yol yöntem bilmeyen bir iktidardan söz ediyoruz. Şimdi daha yasakçı olabilmek için yeni bir fırsat yakaladıklarını düşüneceklerinden kuşku duyulamaz. Onlara söylenecek olan şudur: Halkın özgürlük alanını sınırlandırırsanız, terörün eylem ve etki alanını genişletmiş olursunuz. Halkın boğazını sıkan, baskıyı, zorbalığı yaygınlaştıran, yasal alanını daraltan güvenlikçi politikalar, savaşın ajanlarının, terörün, ortaçağ kaçkınlarının içinde kolayca yüzebileceği karanlık âlemin, yeraltı dünyasının genişlemesine yol açar. HHH Hiç kuşku yok bu karanlık âlemde yasa hukuk tanımayan güçler, kontralar, “derin devlet” örgütleri de at koşturacaktır, koşturmaktadır. Peki, halk ne yapsın? Savaşın kentlere uzanan ateşiyle mi, hangi köşeden çıkacağı belirsiz bombalarla mı, yoksa boğazını sıkan yasalardan güç alan “derinlerle” mi uğraşsın; hayatı nefes alınmaz hale getiren, hiçbir işe yaramadığı birbirini izleyen kıyımlarla kanıtlamış, her zaman halkın hakkını koruma eylemlerinin karşısına çıkartılmış “güvenlikçi politikalar”la yaşamaya mı alıştırsın kendini. Hak aramak, nefes almak, gerçekleri öğrenmek yasaklanıyorsa, yaşamak denir mi ona... “T Umut Nöbeti’nde Türkiye tarihinde medyaya bu denli baskı yapılmadığı vurgulandı ‘Hak ihlali artık bitsin’ 4 STK’DEN ORTAK İMZA KAMPANYASI ürkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın İş, dün Ankara’da “Halkın haber alma hakkı için tutuksuz gazetecilik” toplantısı düzenledi. Türkiye’de halkın haber alma hakkının önündeki engellerin kaldırılması ve gazetecilik mesleğinin he Tutuksuz gazetecilik T def gösterilmeden, saldırıya uğramadan, tutuklanmadan yapılabilmesi için bir araya gelen gazetecilik örgütleri, dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu. Gazetecilik meslek örgütleri, tutuklu gazeteciler için uluslararası bir imza kampanyası başlatma kararı aldı. Gazetemizin tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün de içinde yer aldığı 33 gazeteci için kampanya başlatılacağını açıklayan TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Gazeteciler için dayanışmayı sürdürmemiz gerekiyor. Tutuklu gazeteciler için uluslararası bir imza kampanyası başlatacağız. Gazeteciler tutuksuz yargılansın” dedi. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in moderatörlüğündeki toplantıya, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGS Genel Başkanı Uğur Güç, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük konuşmacı olarak katıldı. ÇGD Başkanı Ahmet Abakay, “Gül ve Dündar üzerinden gazetecilik yargılanıyor. AYM karşımızda önemli bir sınavdır” dedi. TGS Başkanı Uğur Güç ise Dündar ve Gül hakkında hazırlanan iddianamenin içeriği ve gazetecilere yönelik suçlamalara tepki gösterdi. l ANKARA/Cumhuriyet İT TIR’ları haberi nedeniyle Silivri Cezaevi tutuklu bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün serbest bırakılması istemiyle gazeteci Mete AkALİ yol tarafından AÇAR başlatılan Umut Nöbeti’ni 79. gününde gazetemiz yazıişleri müdürlerinden Baydu Can ve editörlerinden Emine Özcan devraldı. Silivri’deki soğuğa karşı dün sabah cezaevi önündeki nöbette konuşan Baydu Can, “Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğünde küme düştüğü, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarıyla bir kez daha tescillendi. Türkiye, tarihinde medyaya bu denli baskı yapıldığı bir dönem daha görmedi. Avrupa Birliği’nden Amerika’ya, Avrupa Parlamentosu’ndan yabancı basın örgütlerine kadar herkes bu tutuklulukların haksız olduğunu belirtirken ne yazık ki bizim mahkemelerimiz bu hukuksuzluğa 26 Kasım’dan bu yana göz yummaktadır. Dündar ve Gül hakkında Anayasa Mahkemesi Raportörü’nün hazırladığı rapor umut vericidir. Raportörün hak ihlali kararına Yüksek Mahkeme’nin de uymasını ve tutsak kalemler hakkında tahliye kararı vermesini bekliyoruz. Aksi halde Dündar, Gül ve diğer tutuklu gaze M Baydu Can Emine Özcan Gazetemizin yazıişleri müdürlerinden Baydu Can ve editörü Emine Özcan dün ‘Umut Nöbeti’ndeydi. teciler serbest kalana kadar Umut Nöbeti’ni sürdüreceğiz” dedi. Her gün daha da geri Emine Özcan da Dündar ve Gül’ün tutuklu kaldığı her yeni günde Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü alanında bir adım daha geriye gittiğini belirterek şu görüşlerini dile getirdi: “Medyada baskı kurma, akreditasyon kaldırma, reklam verilmesini engelleme, işten çıkarma, tehdit etme diye uzadık ça uzayan listenin sonunda adres artık Silivri Cezaevi’ni gösteriyor. Umut Nöbeti ise iktidarın inşa etmekle övündüğü Avrupa’nın en büyük cezaevine karşı hak savunmanın en büyük mücadele olduğunun sembolik göstergesi durumunda.” Umut Nöbeti’ni bugün gazetemizin Kültür Sanat Servisi’nin şefi Evrim Altuğ ve editör Ezgi Atabilen devralacak. l İSTANBUL Nöbette bugün Işıl Karakaş’tan ‘Basın Özgürlüğü’ konferansı vrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde A (AİHM) Türkiye’yi temsil eden Prof. Dr. Işıl Karakaş, İstanbul’da bugün “İfade ve Basın Özgürlüğü”konulu bir konferans verecek. Basın Konseyi ile İstanbul Barosu’nun ortaklaşa düzenlediği konferans, Galatasaray Üniversitesi’nin Ortaköy’deki kampusunda Aydın Doğan salonunda saat 11.00’de başlayacak. l Haber Merkezi Işıl Karakaş İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE ÖNEMLE DUYURULUR Mesleki birliği ve dayanışmayı önemseyen, ayrımcı olmayan, sorunları tartışan, kavrayıcı ve kapsayıcı bir anlayışın sürdürülmesi için meslektaşlarımızı 2021 Şubat 2016 tarihinde yapılacak olan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubemizin Genel Kuruluna ve Seçimlerine katılmaya çağırıyoruz. CEMAL GÖKÇE TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı GENEL KURUL: 20 Şubat 2016 Cumartesi Saat : 10.00 17.00 Yer : Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu Beşiktaş/İstanbul SEÇİMLER : 21 Şubat 2016 Pazar Saat : 09.00 17.00 Yer : Şişli Karagözyan İlköğretim Okulu Abidei Hürriyet Cad. (Şişli Özel Osmanoğlu Hastanesi’nin Yanı) Şişli/İstanbul Anneye hapis istendi CANAN COŞKUN Uğur Kurt’un annesine ifadesi alınmadan dava kmeydanı Cemevi’nde 22 Mayıs 2014’te bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken polis Sezgin Korkmaz’ın silahıyla öldürdüğü Uğur Kurt’un (30) annesi Güllünaz Kurt hakkında ifadesi dahi alınmadan dava açıldı. Sanık polisin avukatı Tolga Yurdakul’un duruşmadaki arbedede saatinin kordonunun koptuğu gerekçesiyle açılan davada anne Kurt’un 3.5 yıla kadar hapsi istendi. Kurt’un öldürülmesine ilişkin davanın 3 Aralık 2015’teki duruşmasında Kurt ailesi avukatları olay görüntülerinin Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından incelenmesini talep etmiş, avukat Yurdakul da talebin reddedilmesini istemişti. Bu durum duruşmada gerginliğe yol açmış, Kurt’un eşi Narin Kurt ve diğer aile fertleri O Güllünaz Kurt ile sanık Korkmaz ve avukatı arasında arbede yaşanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anne Kurt hakkında hazırladığı iddianamede, basit yaralama ve hakaret suçlarından 3.5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi. Kurt’un eşi Narin Kurt ile baba Kemal Kurt hakkında ise takipsizlik kararı verildi. l İSTANBUL İTÜ öğrencilerinden camiye karşı eylem Hükümetin, “her üniversiteye bir cami” projesine “gençlik gericilikle savaşacak” diyerek karşı çıkan İTÜ öğrencileri, Komünist Gençlik’in çağrısıyla öğlen saatlerinde Maslak Kampüsü’ndeki Merkezi Derslik Binası’nda buluştu. “İTÜ gericiliğe boyun eğmeyecek” yazılı pankart açıp, slogan atan öğrenciler rektörlük binasına yürüdü. Açıklamada “üniversitelerin gericiliğe teslim olmayacağı ve AKP’nin cihatçı çetelere üniversitelerde de örgütlenme alanı açmasına izin verilmeyeceği” vurgulandı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle