15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA 12 Cemşit Pakistan’da uçaktan kurtulan yok Pakistan’ın kuzeyinde 48 kişi taşıyan bir yolcu uçağı düştü. Çitralİslamabad seferini yapan uçağın enkazı dağlık Havelian bölgesinde bulundu. Tamamen yanan uçaktan kurtulan olmadığı belirtildi. Uçakta ünlü bir rock ve pop şarkıcısıyken Tablighi Cemaat isimli dini örgüte katılıp muhafazakâr bir vaize dönüşen Cüneyt Cemşit de vardı. Mısırlı kadının avukatı da alındı Mısır’da STK’lara baskı kapsamında önde gelen insan ve kadın hakları savunucusu Azza Soliman da gözaltına alındı. Mısırlı Kadınlara Yasal Yardım örgütünün kurucusu olan Soliman, STK için ulusal çıkarlara zarar verecek şekilde yurtdışından para almakla suçlanıyor. Soliman dTiAshSaAbR@IMcu: mMÜhuGrEiyeKAt.cYoGmU.StrUZPerşembe 8 Aralık 2016 [email protected] nilgun@ Bölgeden çıkan sivillerin sayısı 80 bini aştı. Halep’te sona doğru Suriye ordusu eski şehrin çevresinden de cihatçıları püskürtüp Doğu Halep’in yüzde 70’inde kontrolü sağladı. Esad ‘Halep’in kurtarılması savaşın gidişatını değiştirecek’ dedi ‘riyad’dan taliban’a petrodolar’ Suriye hükümet güçleri, Halep’in doğusunu cihatçıların elinden tümüyle alarak şehrin tamamında kontrolü sağlama yönünde önemli bir parçası” diye konuştu. Esad “Kendi terör ajanları zorda olduğu için Amerikalılar ateşkes talebinde ısrarlı” diye çıkışıp pratikte ateşkes ihtimali olmadığını söyledi. zı ÖSO gruplarının beyaz bayrakla orduya teslim olduğu, diğer grupların da teslim olmak için ABD, Türkiye ve Katar’la görüşmeler yaptıkları öğrenildi. Ardın adım daha attı. UNESCO Dünya Mira Toplumsal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar da dan ABD’nin başını çektiği 6 Batı ülkesi sı listesindeki eski şehrin dış bölgelerin “stratejik zafer” vurgusu yaptı. de Halep’te ateşkes çağrısı yayımladı. den cihatçılar tümüyle püskürtüldü. Halep Kalesi’nin kuzeydoğusundaki 2 ma ‘Canlı kalkan yaptılar’ Ankara’nın arabuluculuğu halleyi (Bab el Hadid ve Aghiour) alan Bu ilerleme sayesinde Doğu Halep’ten Rusya’da Sputnik ve RİA’ya konu Afganistan’da önceki gün Taliban militanı oldukları şüphesiyle gözaltına alınanlar elleri kelepçeli, yüzlerine örtü geçirilmiş bir halde basına gösterildi. New York Times gazetesi, Suudi kraliyetinin resmen Afganistan hükümetini destekliyor gözükmesine karşın hâlâ Taliban’ı nakit verdiği milyonlarca dolarla finanse ettiğini yazdı. 2001’den beri savaş yüzünden Afganistan ve Pakistan’da 150 bin kişinin öldüğüne ve ABD’nin 15 yılda yarım trilyon dolar harcadığı bu bataklıktan çıkmaya çalıştığına dikkat çeken gazete, müttefik Riyad’ın ise bu savaşta her iki tarafı da tuttuğunu aktardı. Suudi zenginlerinin Taliban’a petrodolar akıttığını kaydeden gazeteye konuşan Taliban’ın eski maliye bakanı Ağa Can Motasim hacca gitme bahanesiyle Suudi Arabistan’a yılda ikiüç kez yaptığı ziyaretlerden bavullar dolusu nakit parayla döndüğünü belirtti. Gazete, Afgan hükümeti ile Taliban arasındaki barış görüşmelerine aracılık eden Suudi Arabistan’ın aslında bu ülkeye kendi Vahhabi damgasını vurmayı amaçladığını ileri sürdü. Körfez krallıkları ve şeyhleri Afganistan’daki Sünni örgütlere, üniversitelere de milyarlarca dolar akıtıyor. OBAMA: SİYASİ MİRASIMI KORUYUN ABD Başkanı sıfatıyla son ulusal güvenlik konuşmasını Florida’daki MacDill Hava Kuvvetleri Üssü’nde yapan Barack Obama, halefi seçilen Donald Trump’a “terörle savaş” adı altında başka ülkeleri işgal etmemesi yönünde uyarırken siyasi mirasının da korunmasını istedi. “Daha fazla bomba atarak ya da daha fazla asker konuşlandırarak ya da kendimizi dünyadan tecrit ederek terörizmle mücadele edebileceğimiz şeklinde yanlış vaatlerde bulunmak yerine terör tehdidine daha uzun vadede karşı gelmeliyiz. Akıllı bir strateji izlenmeli” diyen Obama, “Teröristlerin ortaya çıktığı yerlerde işgaller başlatmak yerine partnerlerden bir ağ oluşturmalıyız” dedi. Terör zanlılarını esir alma, işkence yöntemlerinden geçirme vaatlerinde bulunmuş Trump’a da tepki gösterdi. “Her durumda işkenceyi yasakladık” ifadesini kullanarak “Değerlerimizi savunmak ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalmak bir zayıflık değildir. Bu bizim en büyük gücümüzdür” diye konuştu. hükümet güçlerinden kaynaklar “Düşman yenildi ve güneydeki mevzilere kaçmaya başladı” dedi. Halep Kalesi’nin etrafını 4 yıl sonra geri alan hükümet güçleri, Doğu Halep’in en az yüzde 70’inde kontrolü sağladı. “Savaşların Anası” adını verdiği operasyonda ordu en az 35 mahalle ve semti ele geçirdi. El Vatan gazetesine konuşan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Halep’in geri alınmasının ülke genelindeki savaşın gidişatını değiştireceğini belirtip “Suriye’nin tamamını özgürleştirme kararı alındı ve Halep de bunun çıkabilen sivillerin sayısı 80 bini geçti. Bab el Hadid’den kocası, 5 çocuğu, annesi ve kardeşleriyle birlikte çıkan ve tahliye otobüslerine binen Um Abdu, AFP’ye “Son 4 gündür bıçak sırtında yaşıyorduk. Militanlar bizi canlı kalkan olarak kullanıyordu. Sonra ordu geldi, çıkabildik” diye konuştu. BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan bir haftalık ateşkes tasarısını Rusya ve Çin’in veto etmesine rağmen dün Halep’teki tüm silahlı gruplar ortak açıklama yayımlayıp 5 günlük ateşkes ve şehrin geleceğiyle ilgili müzakere talep etti. Liva Ahrar ile diğer ba şan Başbakanı Binali Yıldırım “Terörist grupların Halep’ten çekilmesi için en başından beri çabalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Yıldırım “Rusya ile Suriyeli muhaliflerin bir araya gelmesi için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Çok önemli başarılar elde ettik” ifadelerini kullandı. İsrail ise bir haftada ikinci kez Şam yakınlarına hava saldırısı düzenleyip bu kez Mazzeh hava üssünü vurdu. Öte yandan Irak’ın Suriye sınırındaki Kaim kentinde IŞİD’i hedef alan hava saldırısında 12’si kadın, 19’u çocuk 55 sivil öldürüldü. Irak ordusu suçlanıyor. ‘Rejim devirmeye paydos’ Dünyanın en güçlü koltuğuna 20 Ocak’ta oturmaya hazırlanan Donald Trump’ın, Amerikan siyaseti ve ekonomisinde taşları yerinden oynatacağına dair çıkışları dur durak bilmiyor. Başkanlık seçimlerinden zaferle ayrıldığı eyaletlere teşekkür turuna çıkan Trump, Kuzey Carolina’daki konuşmasında, kampanyasında vaat ettiği üzere ABD’nin dış politikasına getireceği köklü değişimden bahsetti. “Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz yabancı rejimleri devirme yarışına son vereceğiz. Onun yerine terörü yenmeye ve IŞİD’i yok etmeye odaklanacağız” diyen Trump, ülkesinin eski dostluklarını güçlendirip yenilerini kurmak istediğini belirtti. “Katı bir doktrinle değil, tarihin dersleriyle ve istikrar sağlama arzusuyla hareket edeceğiz. Bu yıkıcı müdahale ve kaos döngüsü sona ermeli” diye konuştu. Yaklaşık 90 ülkede asker konuşlandırmasının ABD ordusunun etkisini azalttığını savunan Trump, savaşlara harcanacak parayı eskiyen yolları, köprüleri ve havalimanlarını yenilemeye ayıracağını belirtti. İşadamları korkuyor Öte yandan Trump’ın önceki gün başlattığı Boeing krizi, müstakbel başkanın öngörülemez hamlelerinden kaygılı iş dünyasını daha da endişelendirdi. Başkanlık uçağı Air Force One’ın yenilenmesi için ödenecek bedeli fahiş bulan Trump, önceki sabah Twitter üzerinden siparişin iptal edilmesini istediğini duyurmuş ve şirket hisselerinde dalgalanmaya yol açmıştı. Bu hamle den bir saat önce Boeing genel müdürünün Trump’ın ticaret politikasını eleştirdiğini anımsatan Washington Post, işadamları ve ekonomistlerin yeni yönetimde özgürce konuşamamaktan korktuğunu yazdı. Trump gün içerisinde manşetleri değiştirmeye devam etti. Bir yardımcısı Trump’ın Apple, Microsoft, JP Morgan Chase gibi dev şirketlerdeki tüm hisselerini haziranda sattığını açıkladı. Birkaç saat sonra Softbank genel müdürü ile kameraların karşısına geçen Trump, Japon bankasının ABD’ye 50 milyar dolar yatırım yapacağını, 50 bin istihdam sağlayacağını duyurdu. Amerikan Time dergisi 2016’da “yılın kişisi” olarak 45. ABD Başkanı seçilen Trump’ı belirledi. Kapakta “Amerika Bölünmüş Devletler Başkanı” diye takdim edilen Trump’ın “Gerçeğin onu söyleyen kişiye ne kadar inandığımıza bağlı olduğunu hatırlattığı, gizlenmiş bir seçmen kitlesinin öfkesini yönlendirip korkularını canlı yayımladığı, dünün siyasi kültürünü yıkıp yarınınkini çizdiği” belirtildi. Listede Hillary Clinton 2., bilgisayar korsanları 3., Cumhurbaşkanı Erdoğan 4. sırada yer aldı. Erdoğan’ın “cumhurbaşkanlığının görülmemiş yetkilere sahip olması için anayasayı değiştirmeye uğraştığı, darbe girişimi sayesinde uzun yıllar iktidarını tahkim edecek bu değişimi dayattığı” dile getirildi. PROTESTOCULARA SERT MÜDAHALE Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı dün sendikaların da destek verdiği yoğun katılımlı protesto eylemleri düzenlendi. Polis eylemcilere karşı sert müdahalede bulunurken gözyaşartıcı gazın yanı sıra plastik mermi de kullanıldı. Pizzagate yalanı işinden etti Babasıyla Trump’ın yakın ekibinde yer alan Flynn Jr., Demokratlara yönelik yalan haberler yaymasının ardından kovuldu. Aralarında ABD Başkanı Barack Obama, yardımcısı Joe Biden, başkan adayı Hillary Clinton ve kampanya şefi John Podesta’nın da bulunduğu birçok Demokrat Parti üyesinin bir çocuk istismarı şebekesiyle bağlantılı olduğunu öne süren “Pizzagate” komplo teorisi, müstakbel başkan Donald Trump’ın geçiş ekibinde bulunan Michael Flynn Jr’in işine mal oldu. Pizzagate ile ilgili attığı tweet’ler üzerine kovulan 33 yaşındaki Flynn Jr., Trump tarafından Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak seçilen ve başında olduğu Flynn Intel grubunun Erdoğan yönetimi için lobicilik yapmak üzere tutulduğu iddiaları ile gündeme gelen emekli general Michael Flynn’in oğlu. Baba Flynn’in de Twitter hesabından benzer haberleri paylaştığı belirtildi. Ancak Flynn Jr., Pizzagate’de adı geçen Washington’daki Comet Ping Pong adlı pizza restoranının 5 Aralık’ta silahlı bir saldırgan tarafından basılmasının ardından da tweetlerine devam edince işinden oldu. Komplo teorisinde söz konusu çocuk istismarı çetesinin bu restorantta çocuklara işkence yaptığı ve tecavüz ettiği öne sürülmüştü. Trump’ın başkan yardımcılığını üstlenen Mike Pence, Flynn Jr.’ın artık görevinde yer almayacağını açıkladı. Saldırıya sebep olmuştu Twitter’da bir milyon mesajın “pizzagate” etiketi altında paylaşılmasına vesile olan komplo teorisinin kökleri ise Wikileaks’in sızdırdığı Clinton’un seçim kampanyasının başındaki Podesta’nın epostalarına uzanıyor. Epostalarda, Demokrat Parti’nin kampanyaları için para toplanan yerlerden birinin Comet Ping Pong olduğu görülüyor. Restoranın sahibi James Alefantis de Demokrat Parti destekçilerinden. Podesta ve Alefantis’in yazışmalarının şifreli mesajlar olduğu öne sürülmüştü. İddiaya göre peynir=kız çocuğu, makarna=oğlan çocuğu anlamına geliyor, bu terimlerle pizzacıdan mail ile sipariş veriliyor ve çocuklar adrese teslim ediliyor. Comet Ping Pong’a saldırı düzenleyen kişinin internette dolanan haberi araştırmak için baskını gerçekleştirdiği açıklanmıştı. Renzi muktedirleşmenin bedelini ödedimutsuzluk, çaresizlik ve öfke... Renzi’yi tahtından eden uzun dal Uga bu oldu. Merkez solun gelecek vaat eden lideri olarak bundan üç yıl önce göz kamaştırıcı bir çıkış yakalayan, partisinin önseçiminde yüzde 70 oyla “popülarite rekorları” kıran, 2014 son Avrupa Parlamentosu seçiminde hiçbir merkez sol liderin sağlayamadığı destekle “yüzde 41” oy alan İtalya’nın merkez sol başbakanı Renzi, pazar günkü anayasa değişikliği referandumunda tepetaklak yere çakıldı. Renzi’nin oylamayı kişiselleştirerek şansını fazla zorladığı kampanya boyunca hissedilse de, katılım oranı çok yüksek (yüzde 70) bir referandumda “yüzde 60” oranında “hayır”ı kimse beklemiyordu. Kaybetse de.. İtalya Başbakanı’nın daha dar bir marjla kaybetmesi umuluyordu. Bu nedenle bizzat Renzi’nin önerdiği bir referandumun “yüzde 60” “hayır”la geri çevrilmesi gerçek bir şok etkisi yarattı. Pazardan beri şimdi bu “hayır”ların analizi yapılıyor. Tsunami boyutunda tepki Merkez sola ve ülkeye “istikrar” getirmesi umulan bir liderin şimdi birdenbire niye “tsunami” boyutunda tepkiyle geri çevrildiği araştırılıyor. Hezimetin çeşitli nedenleri var. Her şeyden önce çok teknik bir konu olan “anayasa reformunu”, eğitimli ülkelerde bile halka anlatmak kolay değil. Renzi de senatonun üçte ikisinin lağvedilmesini ve kalanının yapısının değişmesini öngören; konuyla ilgili anayasada 47 maddenin değişikliğini içeren ayrıntılı bir reformu seçmene anlatamadı. Renzi’nin “reform”la varmak istediği hedef, 950 üye ile Avrupa’nın en kalabalık parlamentosuna sahip olan ülkede, bu sayıyı aşağı çekerek hem “tasarruf” sağlamak, hem kararları hızlandırmaktı. Parlamentonun üst kanadında 200’ü aşkın üye indirimi ile halkın hem “kast” gibi algıladığı bir kalabalık sınırlandırılmak isteniyor; hem işlevini yitiren bir kurumdan kurtulmak amaçlanıyordu. Genç başbakanın ne ki bu “kastı sınırlama hamlesi”, seçmence inandırıcı bulunmadı ve geri püskürtüldü. Üç yıl önce (halktan kopuk siyaset sınıfı ile özdeş kullanılan) kasta bayrak açarak işbaşına gelen Renzi’nin kendisi zaman zarfında bizzat “kast”a dahil olmuştu. Bisikletle işe gittiği günlerden.. devlet uçağı ile kayağa gitme eşiğine terfi etmiş ve zamanla “muktedir”leşerek halktaki kredisini yitirmişti. Renzi’nin düşüşünün ardındaki en büyük neden bu; seçmen nezdindeki yüksek dozdaki “sempati kotasını” yitirmesi. Bir diğer neden de Renzi’nin referandumda alabildiğine geniş bir cepheyle mücadele etmesi. Herkese karşı bir başına Her şeyden önce bizzat kendi partisinden eski Başbakan D’Alema etrafında toplanan bir klik, sosyal demokratların çok tipik “birbirinin kuyusunu kazma” geleneğinin bir örneği olarak Renzi’ye bayrak açtı. Ve sağcıların bulunduğu “Hayır”cılara katıldı. Silvio Berlusconi’ciler, faşist “İtalya’nın Biraderleri”, ırkçı “Kuzey Ligi” partisi, yüzde 30 oy potansiyeline sahip “Beş Yıldız Hareketi” ile hep birlikte “Hayır” kampında yer aldı. Renzi, popülaritesi gerilerken bu müthiş geniş cepheye karşı, “tek tüfek” savaştı. Bunların ötesinde merkez sol liderin uğradığı hüsranın en tayin edici nedeni de başta bahsettiğim “öfke”. Gazetelerde “Kim hayır dedi?” röportajlarına bakınca; “dip dalga”nın fakirleşen orta sınıfın derin öfkesinden kaynaklandığını görüyorsunuz. İşsizlik oranı yüzde 36’da seyreden gençler, geçici sözleşmeye mahkum kesimler, kadınlar ve krizden en ağır biçimde etkilenen az gelişmiş güneydeki İtalyanlar... Pazar günü alabildiğine yaygın bir “öfke kabarmasıyla” hayır dediler. “La Stampa”da dün, “hayır” oyu veren 43 yaşındaki bir seçmenin profili vardı. Yıllardır kalıcı işi olmamış, garsonluktan tezgâhtarlığa her işi yapmış, günde 14 Avro kazanıyor ve annebabasıyla yaşıyor, “zenginle fakir arasındaki mesafenin çok açıldığından” yakınıyor; “en büyük düşünün hesaba katılmak olduğunu” söylüyor. Sırf “hesaba katılmadığı” için “hayır” demiş ve Başbakan’a “Sen beni tanımaysan, ben seni hiç tanımayrum!” yapmış. Avrupa’da kol gezen bu öfke ve bu öfkeyi hesaba katmadan hâlâ devlet uçağı ile kayağa giden şuursuz bir siyaset sınıfı var. İkisinin alaşımı çok tehlikeli. Papa din devletine karşı Papa Françesko, Katolik dergi Tertio’ya “Bir sağlıklı laiklik vardır, örneğin devletin laikliği. Genel olarak, devletlerin laik olması iyi bir şeydir, inanç üzerine kurulu olmasından daha iyidir, çünkü dini devletlerin sonu kötü olur” diye konuştu. Papa, Avrupa’da görülen savaş karşıtlığının samimi olmadığını da savundu: “Bir yandan silah üretip satıyoruz, hem de savaşan taraflara. Devletler bütçelerini denkleştirmek için savaşa giriyor. Zenginlik sağlamak için en kolay yollardan. Fakat bedeli çok ağır: Kan!” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle