23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 27 Aralık 2016 2 Ul lsküdar’a üç kazık haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY/MÜNEVVER OSKAY Üsküdar’a dolgu projesine bakanlıktan jet onay çıktı Projenin ayrıntılarına göre sahilin üç bölümü doldurulacak Sahile seyir terasları da yapılacak Üsküdar’a meydan projesi kapsamında dolgu alana ilişkin imar planları İBB Meclis gündeminde tartışma yaratmıştı. Uzmanlar dolgu alanlarının depremde tehlikeli olabileceği konusunda uyarmıştı. HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Üsküdar Meydan Projesi kapsamında hazırlanan Üsküdar sahiline dolgu planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Projedeki dolgu alanın en büyüğü meydan düzenlemesini de içeriyor jet hızıyla onaylanarak ‘ÇED’ süreci başlatıldı. Projenin tüm ayrıntıları da bakanlığa sunulan dosyada ortaya çıktı. Proje kapsamında denizden toplam 13 bin metrekare alınacak. 3 yerden kazıklama sistemiyle doldurulacak denize 6 seyir terası bir de iskele yapılacak. İBB tarafından geçen hafta Üsküdar Meydan Projesi kapsamında Üsküdar sahilinin doldurulmasına ilişkin imar planları hazırlanıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulmuştu. Proje kapsamında Üsküdar sahili kazıklama sistemiyle doldurularak seyir terası oluşturulacağını duyurmuştuk. İBB, 22 Aralık’ta bakanlığa proje için başvurdu. Bakanlık da projeyi jet hızıyla onaylayarak dün ÇED sürecini başlattı. Projenin tüm ayrıntıları İBB’nin bakanlığa sunduğu dosyada yer aldı. Buna göre proje kapsamında denizden toplam 13 bin metrekare alınacak. Proje Üsküdar sahil yolu 1., 2. Kısım ve Üsküdar Meydan düzenlemesi olmak üzere üçe bölündü. Üsküdar’ın güneybatı sahilini kapsayan 1. Kısım’da 1 adet iskele ve 2 adet seyir terası yer alıyor. Bunlar 2 buçuk metre uzunluğunda 10 metre genişliğinde olacak. Üsküdar sahilinin kuzeyini kapsayan 2. Kısım’da da 4 adet seyir terası yer alıyor. Üsküdar Meydan düzenlemesi kapsamında ise denizden yaklaşık 10 bin 750 metrekare alınacak ve meydan düzenlenerek gezi yolları ile yeşil alanlar oluşturulacağı belirtildi. Projenin maliyeti 32 milyon 164 bin 216 TL ve 2 yıl içerisinde tamamlanması planlanıyor. l İSTANBUL ‘Tropikal En iyihastalıklar kapıda’ arkadaşımsın Zihinsel engelli 26 öğrenci ile engelli olmayan 26 öğrenci eşleşti. Proje gençlere yeni arkadaşlar edinmelerini sağlıyor. Prof. Kadıoğlu’ndan iklim değişikliği uyarısı Yakın Doğu Üniversitesi’nde konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi ve İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Yönetimi Danışmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Sağlık konusunda iklim değişikliği ile beraber tropikal hastalıklarda patlama var” dedi. Kadıoğlu, “Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni Dünya Sağlık Örgütü tropikal hastalıkların arttığı bölge olarak işaretlemiş durumda. Biz tropik bölgede değiliz ama tropikal hastalık polikliniklerine ihtiyacımız oluşmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda daha fazla tropikal hastalık uzmanına ihtiyaç duyacağız. Bunlar küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önemli sonuçları olarak halk güvenliği alanında da karşımıza çıkıyor” dedi. l İHA Zihinsel engeli olan bireyleri zihinsel engeli olmayan gönüllü bireylerle arkadaş yapan Best Buddie Turkey Projesi ikinci eşleştirme töreni Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde yapıldı. Best Buddie Turkey Lüleburgaz eşleştirme töreninde zihinsel engeli olan öğrenci ile zihinsel engeli olmayan 26 öğrenci eşleşti. Uluslararası bir proje olan Best Buddie, zihinsel ve gelişim engelli bireylerle, gönüllüleri arkadaş yapan bir program. Kelime anlamıyla en yakın arkadaş anlamına gelen bu sivil girişim, gençlere hayatlarında yeni bir arkadaşa yer vermeye olanak sağlıyor. Programın amacı, toplumdaki Zihinsel ve Gelişim Engelli bireyleri oldukları gibi kabul etme ve kabul görme yolunda adım atılmasına aracı olmak. l İHA ‘Sara’ya İlaç tedavisinden yanıt alınamayan ameliyat epilepsihastaları, cerrahiyle hastalıktan kurtulabiliyor SİBEL BAHÇETEPE Önce “garip bir his” ardından nöbet gelir. Beyin fonksiyonları kısa süreliğine kaybolur. Yere düşer ve tıpkı elektrik akımına kapılmış gibi çırpınmaya başlar. Birçok hastanın ağzından köpük gelir...Türkiye’de ülkemizde yaklaşık 700 bin epilepsi (sara) hastası bu nöbetlerle hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bu rakama her yıl 30 bin civarında yeni epilepsi hastası ilave oluyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan, başarılı cerrahi yöntemlerle hastanın bir daha nöbet geçirme riskinin yüzde 90 oranında engellenebildiğini söylüyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nde Epilepsi Cerrahisi alanında üstihtisas yaptıktan sonra 2001’den bu yana epilepsi cerrahisi grubuyla başarılı ameliyatlara imza atan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan, hastaları epilepsi nöbetlerinden kurtaran cerrahi yöntem ve yaşanan çarpıklıklar hakkında bilgi verdi. Gelişimi engelliyor İlaca dirençli epilepsinin, bebeklerde ve küçük çocuklarda gelişimsel gecikmeye neden olduğunu belirten Erdoğan, büyük çocuklarda ve yetişkinlerde ise ciddi sakatlık ve genel nüfusta görülme oranından 510 kat daha fazla ölüme sebebiyet verdiğini söylüyor. İlaca dayanıklı epilepsi hastalarının yüzde 1’den azının epilepsi merkezlerine sevk edildiğini kaydeden Erdoğan, şunları anlatıyor: “Bu kişiler genellikle epilepsi başlangıcından ortalama 20 yıldan fazla zaman geçtikten sonra gelmektedirler. Bunun olası bir nedeni, tüm bu epilepsi merkezlerinin her gelene ameliyat yaptığı yanılgısıdır. Bu merkezlerde hastalara cerrahiye ek olarak çeşitli alternatif tedavi yaklaşımları sunulmaktadır ve nöbet geçirmeye devam eden hastalar için tam teşekküllü epilepsi merkezleri, deneyimli danışmanlara sahiptir. Epilepsi cerrahisi sonuçları çok iyi olmasına rağmen, epilepsi hastaları ve tedavi uygulayan hekimler tarafından anlaşılmaz bir şekilde çok az kullanılmaktadır. Genellikle, mükemmel cerrahi adaylar genel nörologlar tarafından sıklıkla epilepsi merkezlerine yollanmamaktadır.” l İSTANBUL Medya ve mahalle tetikçiliği Totaliter bir sistemin en alttaki ayakları uygulamada nasıl tamamlanır? Güvenlik güçlerini ve yargı mekanizmasını emrine alan siyasal iktidar, arada kalan boşlukları, medya ve mahalle tetikçileri aracılığıyla doldurur: İktidar yandaşları açıkça, güvenlik güçlerinin yetersizliğinden, paramiliter halk örgütlenmelerinin gerekliliğinden söz etmeye başlar... İktidar eliyle Sivil Toplum Kuruluşu görünümünde böyle örgütler kurulur... Medya tetikçileri tarafından, liderin işaretleri doğrultusunda medya linçleri başlatılır... Gazeteciler, yazarlar hedef gösterilir, tehdit edilir, işlerinden atılır, saldırılar yapılır, dövülür, suikastlar düzenlenir. Mahalle tetikçileri tarafından da totaliter siyasal/kültürel/ideolojik/ticari baskılar başlatılır... Galeriler, dükkânlar, toplantılar, konserler, konferanslar, medya ve siyasal parti merkezleri basılır, insanların özgürce yaşamaları, alışveriş yapmaları, dinlenmeleri, eğlenmeleri, kültürel etkinlikte bulunmaları bile engellenir. HHH Türkiye’de muhtarların rolü konusunda Ali Sirmen’in pazar günkü mükemmel yazısını okumalısınız. Cumartesi günkü yazısıyla birlikte internet sitem, kongar.org’da, “Güncel” bölümünde alıntıladım. HHH Ülkemiz zaten hapiste olan gazeteci ve yazarlar bakımından dünya şampiyonluğuna aday: İktidarın medya üzerindeki baskısı demokratik bir ülkede kabul edilemez sınırlarda... Buna bir de iktidar yandaşı gruplarca gazetelere baskınlar yapılmasını, medyaya yansıdıkları için öğrendiğimiz Ahmet Hakan gibi, Aydın Engin gibi gazetecilerin ve daha kim bilir bilmediğimiz kaç kişinin saldırıya uğramasını veya tehdit edilmesini eklerseniz, durumun ne denli vahim olduğu ortaya çıkar. Aynı durum siyasal partiler konusunda da görülmektedir: HDP’nin birçok yöneticisi, milletvekili ve belediye başkanı zaten terör örgütü ilişkisi suçlamasıyla ya görevden alınmış ya da hapse atılmıştır... Buna bir de iktidar yandaşlarının parti binalarına yaptığı saldırıları eklerseniz, Türkiye’de siyaset yapmanın ne denli tehlikeli bir hal aldığını görürsünüz. Bu arada, ana muhalefet partisi CHP’ye karşı yapılan ithamları ve şehit cenazelerinde yapılan saldırıları da “münferit olaylar” olarak görmek ve geçiştirmek de olanaklı değildir. HHH İktidar baskıları bir yandan gazetecileri, yazarları, politikacıları da aşarak, akademisyenlere, sinemacılara, sanatçılara ve tüm sosyal medya kullanıcılarına da yaygınlaşırken, öte yandan medya ve mahalle tetikçilerinin “durumdan vazife çıkararak” saldırıya geçmeleri ülkemiz açısından çok tehlikeli bir gidişe işaret etmektedir... Türkiye, gençlerimizin sağ ve sol olarak bölünmesi ve birbirlerini öldürmesi çılgınlığını, Atatürkçü demokrat aydınların katledilmesini, Kahramanmaraş, Çorum, Madımak katliamlarını yaşamış bir ülkedir: İktidar derhal, ama derhal, paramiliter örgütlenme heveslerini engellemeli, medya ve mahalle tetikçiliğini durdurmalıdır! Kaldı 2m7e0tre... Çamlıca’daki radyo ve TV vericilerini tek bir vericide toplayacak dev kulenin inşaatında gelinen son nokta havadan görüntülendi. 365 metrelik yüksekliğe, seyir terası ve restorana sahip olacak kulenin 95 metresi tamamlandı. Yapımına Mart 2016’da başlanan kulenin çapı ise 60 metre olacak. Kule tamamlandığında Fransa’nın başkenti Paris’in simgesi haline gelen Eyfel Kulesi’nden (anteniyle birlikte 324.8 metre) daha yüksek olacak.Havadan çekilen görüntülerde kuledeki çalışmaların devam ettiği görülürken, kulenin şekillenmeye başlandığı görüldü. l İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle