15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Aralık 2016 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Merkez şaşırttı ekonomi 9 TL’deki ciddi değer kaybı ve enflasyon üzerindeki riskler nedeniyle artırım beklenirken Merkez, faizleri sabit tuttu. Analistlere göre üç ay içinde faiz artırımı gerekecek Merkez Bankası (TCMB), aralık ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz artırımını pas geçti. Merkez bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olan politika faizi yüzde 8, marjinal fonlama oranı olan faiz koridorunun üst bandı yüzde 8.50 ve Merkez Bankası borçlanma faiz oranı olan faiz koridorunun alt bandı yüzde 7.25’te bıraktı. Piyasa anketlerinde politika ve üst bant faizinde 25’er baz puanlık artırım beklentisi ağırlıktaydı. Ekonomistler TL’de son dönemde görülen ciddi değer kaybının ardından TCMB’nin bu ay da kısa vadeli faizleri artırmasını bekliyordu. Son zamanlarda TL’deki zayıf seyir ve küresel piyasalardaki artan belirsizlik nedeniyle enflasyon görünümü yukarı yönlü riskler taşıyor. Yavaşlayan talep Ancak Merkez, yavaşlayan talebin, kur ve petrol fiyatlarındaki yükselişin enflasyona etkilerini sınırlayacağını düşünüyor. PPK kararında bu etkileri izlemek adına beklemeye geçilerek kısa vadeli faizlerin sabit tutulduğu belirtildi. PPK açıklamasında yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyat larındaki yükselişin enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturduğu belirtile Artış kaçınılmaz rek, “Öte yandan, toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır. Kurul, bu faktör Işık FX başanalisti mundayız. Yabancı yatırımcıyı Gizmen Nalbant geri döndürmek için içerideki lerin net etkilerinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açı lı “Gecikmeli kur etki risklerin yanında faizlerde de si, zamlar ve baz etki artışa gitmemiz gerekiyor” yo sından, gelişmelerin yakından sinin ortadan kalma rumunda bulundu. takip edilmesinin faydalı olacağını ifade etmiştir” denildi. TL ZAYIFLAYACAK sı ile birlikte ocak ve şubat aylarında yüz Kapital FX Araştırma Uzmanı Enver Erkan, 2017 enflas Toparlanma sürecek DGelecek dönemde para poli tikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağını belirten TCMB, “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir” diye konuştu. PPK açıklamasında iktisadi faaliyetin dördüncü çeyrekte kısmi bir toparlanma sergilediğine işaret ettiği belirtilerek AB ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğü, alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin Bekleyip görecekkatkısıyla iktisa di faaliyetteki ılımlı toparlanma eğilimi Dnin devam etmesi nin beklendiği aktarıldı. Murat Çetinkaya FbnllOBlıiellizituleeiirAlbeahslrrccdieöaevndrbi3iknAtnasivTahSvykacrriçnmvrngelrerk.yrderfykLıte,dneeai5ıseeaöm3iiconfetyariöele’ıyTievrzrsiasrıdif5lavkgrda.ğezüncendrıane5brüasıieeyidnldeei0ültyenyeiıüidnkidrzeayirleosinciüsonnnakaımdoTbne0lyiekoül3earn2nısdtseelaionfpru,oiülızaaileolnn’ll.1ınüiany,atlgiiöeyrkae6bn3dynrıbairn.ntkTdrlrtrNrnaeduur.kd3püarlu.nrtroigK0ıu.vdlıeed5/lyon1iKea’şkioşaakb.iüninBg0nnBuydleelT5üry0munamlrcvıauTeişuük.y3aieBinr3iöuLoçl4aringıyr9sareirotdüCüKlmreü3.,ar.ıBsiıns4runul5tğeöie56vnlvkaanlrMkkuckü.maçMea3aaa0leurs2e4eınr5ekurosae’ndoeru3ayksmn.nüded’z’g/ds0ei’6gB,kaşelrıttğRiealvul.oyi’Trremeşidaa7doa,edulsa3’öd4l’greiskuivkeelrndLrırdntnTlr5eüaiamknüsc.düteörealciaesi’nar5iisbayiüohdrfş’seuınnu.şadksşdyiveazdrnrriale8bnreaüriKlaüteadvkçıeıuüiaeaayddek2dayBizv1uuysşlçseedkaiürsn4krriıinaa7oğbndı3ieiiitanlnyg,yıoır.çtonrıy.ülks3yyeyd.iatelyaa.nklloukeed1enliAaeid5eysnea.üakn.ıarşaıkrii0n5r’nnlertİglmloror4nlubntrektrıl.riaöaeeeee3s2naıçaiaüıaid5rasğnionlsbsnnitslt55.snrçyei0agı,sıulmairtcı’0ı2idrannlnySle.etpnedkusaıaöuutnaii.kanrpdsnreTilnaoııyğkedarnnTCkalıeaıbarieaıunneiMtmlv/rdriboegeidlgifllıToeBrdkklaillzaiaiıinrBylaaöaıifyrlazyrryLreeailarnzdfaeıdsmrryd’eaa.eadnnvoo’nakntlsnacieüddıaetbrb,oTtaraeanriziaıakFeıiriıtasepdsazgndrMriuiğC8rşmniğkutkılğleabletutlsemişaııaezeeıg3Mvlebıeuidbğsşeösıfımrıhgşrb”ccş“ökne.enrıaelğ’yaeeurrye6lıTyeöeeBaiaiirtdreukiko.dvardenkllln0tkYkrğgazrüCMe’uienikÖenliçriaandıiülrpieeybieynğlaMynyozmveothnle.üünbioslmemlateiseala’knebmolukbainGıoelüddikmüBğeasendnprakrrayaeinneieüüiyloltnmFeesı,al.ranikükoıkeomldandermvyrezrlspelafcBennriadeeodtüeeaicrüiüeirendkoazşrın.brnuenstlueieatzArğşiyaMomlğkasezıkDMsıeikkviihinidfşbrüıkrroüırrücztolaudmrtkıoabaeaeeuaiibaanekullafkumjnlrferkrorrkelırekaasıkşkanağşerıes.autkakrfiztiaıeıeaoeeektlz yon gerçekleşmelerinin gelecek aylarda faiz artışını kaçınılmaz kılabileceğini kaydetti. Erkan şunları söyledi: “Merkez Bankası’nın biraz daha ‘bekle gör’ duruşuna geçtiğini söylemek yanlış olmaz. Genel eğilim faizlerde bir artışa işaret ediyordu, bu yüzden piyasaların ilk reaksiyonu olumsuz oldu. Kur geçişkenliğinin tüketici fiyatlarında yarattığı yükseliş beklentisi çerçevesinde önümüzdeki 3 ayda Merkez Bankası açısından faiz artışı kaçınılmaz olabilir. Merkez Bankası bu etkiyi tam olarak görmek istemiş olacak ki aksiyon almadı.” İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “TCMB, faaliyetteki zayıflamanın kur geçişkenliği ve artan petrol fiyatları kaynaklı enflasyonist baskıyı sınırlayacağını düşünüyor. Hangi etkinin daha baskın geleceğini görmek için bekle gör stratejisini benimsemiş durumda. Kısa vadede TL cinsi varlıkların kaderini uluslararası piyasalardaki gelişmeler belirleyecek. Risk iştahında bir azalma olursa TL kırılgan olmaya devam edecek” dedi. l Ekonomi Servisi ‘KOSGEB’e başvurular uzatılsın’ KOBİ’lere ilk yılı ödemesiz, 3 yıl vadeli, 50 bin liraya kadar verilecek faizsiz kredi için 19 Aralık 2016 Pazartesi günü başlayan başvuru süresi 21 Aralık 2016 Çarşamba günü saat 24.00’te sona erecek. Krediden yararlanmak isteyen KOBİ’lerin öncelikle KOSGEB veri tabanına kayıtlı olması, kayıtlı KOBİ’lerin de veri tabanındaki bilgilerini güncellemelerinin zaman aldığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kredi için beklediğimizden fazla bir talep var. Diğer önemli konu ise KOSGEB’in http://sifirfaiz.kosgeb.gov.tr sitesinin yoğun başvuru üzerine çökmesi ile vatandaşlarımız başvurularını yapamadılar. Vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi adına sürenin uzatılması en doğru karar olacaktır. Bu yoğunluk karşısında yeteri kadar başvurunun yapılabilmesi adına süre mutlaka 23 Aralık 2016 Cuma 23.59’a kadar uzatılmalıdır” dedi. l Ekonomi Servisi IMF: Lagarde’a güveniyoruz Uluslararası Para Fonu (IMF) Yönetim Kurulu, Fransa’da “görevini ihmal etmekten” suçlu bulunan Christine Lagarde’ın başkanlık görevini layıkıyla sürdüreceğine güvenildiğini açıkladı. IMF açıklamasında, yönetim kurulunun Lagarde’ın suçlu bulunmasını değerlendirmek üzere bir araya geldiği belirtilerek “Yönetim Kurulu, Başkan’ın görevlerini layıkıyla yerine getirme yeteneğine tümüyle güvendiğini yeniden tasdik etti” denildi. l Ekonomi Servisi Avrasya Tüneli açıldı ALİ AÇAR Avrasya Tüneli’nin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tünel geçişlerinin yılbaşına kadar 15 TL olacağını ve toplanan gelirin şehitlerin aileleri için açılan hesaba aktarılacağını söyledi. Avrasya Tüneli’nin açılışı dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleş tirildi. Törende konuşan Erdoğan, tünelin 1 milyar 245 milyon dolara mal olduğunu, günde 100 bin aracın dışarıdaki hava şartlarından etkilenmeden bu yolu kullanacağını söyledi. Tünelin, 25 sene boyunca hazineye yılda 180 milyon TL gelir getireceğini anlatan Tayyip Erdoğan, “Bu sürenin sonunda tamamen devlete geçecek. KazlıçeşmeGöztepe arası 15 dakikaya iniyor. Ocak sonuna kadar sabah 7, akşam 9 arası hizmet verecek tünel, 30 Ocak itibarıyla de 7 gün, 24 saat işletmeye geçecektir. Bundan sonra sıra Kanalistanbul’da olacak. İnşallah Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacağız. Dünyadaki bu ya rışta biz varız. 18 Mart’ta Çanakkale Köprüsü’nün temelini atıyoruz” dedi. 10 günlük gelir bağışı Erdoğan, “Yılbaşına kadar 15 TL’den geçişler yapılacak ve şehit ve gazilerimize yönelik hesapta bu para toplanmış olacak” diye konuştu. İdam isteyen AKP’lilerle kürsüden diyaloğa giren Erdoğan, “Sizin dediğiniz doğrudur. Millet ne istiyorsa o” ifadelerini kullandı. Başbakan Binali Yıldırım da Avrasya Tüneli’nin en büyük hayallerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Yapılan tünel doğal afetten etkilenmeyecek şekilde yapıldı. Bugün dünyanın en derin tünelini açıyoruz. Denizin altında 106.5 metre geçiyor. Gidiş ve geliş olmak üzere iki katlı şekilde yapıldı. Yıllık 160 trilyon yakıt, 52 milyon saat tasarrufu yapılacak” dedi. Konuşmaların ardından tünel dua edilerek açıldı. Erdoğan ve beraberindekiler araçları ile tünelden geçti. İlk gün kaza Törenin ardından Avrasya Tüneli’nden ayrılmak için harekete geçen açılışta görev alan polis ekiplerini taşıyan otobüsün tavanı tünelin girişinde yüksekliği 2 metre 80 santim olan demirlere takıldı. Kazada otobüsün tavanı hasar gördü. l İSTANBUL/Cumhuriyet Türkİş hükümete ‘sözünü’ hatırlattı MUSTAFA ÇAKIR Türkİş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na hükümetin taşeron işçilere verdiği kadro sözünü anımsattı. Taşeron işçilerin “özel sözleşmeleri personel” statüsü yerine işçi kadrosuna alınmasını isteyen Türkİş, yetkide ortaya çıkan sorunlar nedeniyle işkollarının da net ola rak belirlenmesini talep etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu dün Türkİş’i ziyaret etti. Türkİş yönetimi ile bir araya gelen Müezzinoğlu, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a düzenlenen suikastı değerlendirdi. Görüşmede asgari ücrette yapılacak artış da gündeme geldi. Türkİş Başkanı Ergün Atalay daha önce asgari ücretin 1600 lira olması halinde kabul edeceklerini açıklamıştı. Görüşmede Türkİş yönetimi benzer görüşleri iletti. Çalışma Bakanı Müezzinoğlu ise, bu konuda kararı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun vereceğini ifade etti. Bu arada komisyon bugün Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda 3. top Görüşmede kıdem tazminatı kolantısını yapacak. l ANKARA nusu ise gündeme gelmedi. ‘Yeni’ milli gelir serisi üzerine gözlemler TÜİK 2009 bazlı “yeni” milli gelir serisini yayımladı. TÜİK uzmanlarının uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni seri, Avrupa İstatistik Birliği’nin ESA2010 metodolojisinin uygulanmasına dayanıyor. İstatistik Kurumu daha önce 1968, 1993 ve 2008’de de benzer güncellemeler yapmış idi. Son güncellemeye göre 2015 itibarıyla toplam milli gelirimiz eskisine görece yüzde19.7 arttı ve 2 trilyon 337 milyar TL oldu. Dolar bazında da kişi başına düşen gelirimiz 9.247 yerine, 11.014 dolar olarak duyuruldu. Hemen belirtelim ki, söz konusu “düzeltmelerin” ardında TÜİK çalışanlarına “yukarılardan bir yerden emir verilerek rakamların şişirildiği” gibi basit bir komplo teorisinin sonucu olduğu kanısında değiliz. Bu tür çocukça ve saf bir açıklamanın her şeyden önce TÜİK çalışanlarının emeklerine saygısızlık anlamına geleceğini ve ekonomik verilerin hazırlanmasında böylesine basit açıklamaların çok kolaycılık olacağını vurgulamak isteriz. İstatistiksel yöntemlerin ve verilerin daha kapsayıcı bir biçimde tahmin edilmesi yönündeki çalışmalar elbette önemlidir ve desteklenmelidir. Nitekim, TÜİK’in açıklamalarına göre 1998 bazlı “eski” seri ile, 2009 bazlı “yeni” seri arasında 2012 itibarıyla oluşan yüzde 10.79’luk farkın, yüzde 7.97’si “ölçüm sorunlarından kaynaklanan farklılıklardan” doğduğu ifade edilmektedir. Ancak, mevcut çalışmada açıklanmaya muhtaç önemli sorunlar olduğunu vurgulamamız gerekmektedir. Öncelikle, yeni milli gelir serisinin harcama ve tasarruf dengesine ilişkin bileşenleri açıklanması gereken çok büyük sapmalar içermektedir. Şöyle ki yeni milli gelir serisinde en önemli değişikliğin sabit sermaye yatırımlarında yeni alanların hesaba dahil edildiği şeklindedir. Artık ArGe ve “silah” harcamaları da “yatırım” harcaması olarak nitelendirilmiş ve seriye eklenmiştir. (Ancak TÜİK’in yeni sabit sermaye yatırımları tablolarında bu detay veriler açıklanmamaktadır). Bunun yanında eski seride milli gelir içindeki payı yüzde 4.4 olan inşaatın payı, bu sefer yüzde 8.2 olarak yukarıya revize edilmiştir. (Müteahhit kapitalizmi diye betimlediğimiz Türkiye ekonomisinde bunda şaşılacak bir şey yok). Dolayısıyla, Türkiye’nin 2015’teki toplam yatırımları milli gelire oran olarak yüzde 28.6’ya çıkmıştır (eskiden bu oran yüzde 18.3 idi). Milli gelir muhasebesinde cari açık (dış açık) “tasarruf eksi yatırım harcamaları” özdeşliğine dayanır. Bu özdeşliği izleyerek 2015’te yüzde 4 düzeyinde olan cari işlemler açığı verisini kullandığımızda da Türkiye’nin yeni tasarruf oranı yüzde 24.6 olarak ilan edilmektedir. (Oysa eski oran yüzde 14 idi). Yani Türkiye birdenbire milli gelirinin üçte birini yatırıma ayıran, yüksek tasarruflu bir ülke olup çıkmaktadır. Bu olgu Türkiye’yi yüksek yatırım, yüksek tasarruf, yüksek büyüme hızlı bir Uzak Asya ekonomisi görünümüne yaklaştırmaktadır. Oysa bizler neredeyse kırk yıldır Türkiye’yi düşük tasarruflu, yüksek dış ticaret açığı olan ve yüksek dış borç biriktiren bir Latin Amerika ülkesi olarak değerlendirmekteydik. Bundan böyle bu değerlendirmeye ortak olan IMF, Dünya Bankası ve hatta Kalkınma Bakanlığı’nın Orta Vadeli Program metinleri de geçersiz konumdadır. İkinci sorun, milli gelirin yıllık büyüme hızının hesaplanmasındaki kavram karmaşalığıdır. Eski metodolojide cari fiyatlarla tahmin edilen milli gelir, baz yılı fiyat endeksi aracılığıyla indirgenerek enflasyondan arındırılmakta ve sabit fiyatlarla reel düzeyi belirlenmekteydi. Yeni milli gelir metodolojisi ise büyüme hızını “zincirlenmiş hacim endeksi” kavramına bağlamaktadır. Bu kavramda son iki yılın fiyatlarının hareketli ortalaması kullanılarak, reel milli gelirin büyüme hızı hacimsel zincirlemeye dayalı bir endeks değeri olarak verilmektedir. Yani, artık sabit fiyatlarla reel milli gelir verisi tarihe karıştırılmış yerine sadece endeks rakamları getirilmiştir. Bunun sonucunda ise iktisatçıların “sermaye çıktı”, ya da “emek çıktı” oranı ya da “emeğin marjinal hasılası” gibi temel kavramlarının hesaplanması olanaksız hale gelmiştir. Bu teorik sorun yanında, pratik olarak bu türden hesaplamanın sonucunda son üç yılda milli gelirin büyüme hızı birdenbire neredeyse iki misline fırlamıştır. Bu hesaplama yöntemiyle, Türkiye’nin 2009 kriz sonrasında (20102015) yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 4.9 yerine yüzde 7.9’a çıkmış ve milli ekonomimiz dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi konumuna ulaşmıştır. Konuyu şöyle bir hipotetik örnekle açıklamaya çalışalım. Bir ülkede birinci yıl 100 olan milli gelir, ikinci yılda bir kriz ile birlikte 50’ye gerilemiş olsun. Büyüme hızı eksi yüzde 50 olur. Üçüncü yıl milli gelir 100’e tekrar yükselir ise, bu sefer bu yılın büyüme hızı yüzde 100 olarak hesaplanacaktır. Milli gelir iki yıl sonunda hiç değişmediği halde, son iki yılın basit büyüme ortalamasını alırsak yüzde 25 büyüme verecektir. Bilmem anlatabiliyor muyuz? Ama dedik ya, 2009 baz yılı olarak yanlış seçilmiş bir yıl. ESA2010 metodolojisi uygulanacak ise, Avrupa İstatistik Birliği gibi biz de milli gelir hesaplamalarında 2010 yılını baz olarak kabul etsek ve bunu da 2012 bazlı Girdi Çıktı Tablosuna bağlamış olsaydık daha sağlıklı olmaz mıydı? Apple AB kararını mahkemeye taşıdı Apple, İrlanda’daki faaliyetlerinden dolayı 13 milyar Avro geriye dönük vergi borcu çıkaran AB kararına karşı temyiz başvurusunda bulundu. AB Komisyonu, üç yıl süren inceleme sonucunda Apple’ın, İrlanda’da yararlandığı vergi uygulamasının yasadışı olduğuna hükmetmiş, 2003’ten 2014’e kadarki dönem için 13 milyar Avro’nun ve faizinin geri alınmasını kararlaştırmıştı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle