15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Kıpti katliamını IŞİD üstlendi Mısır’da başkent Kahire’de Kıptilerin Aziz Petrus Kilisesi’ne pazar ayini sırasında düzenlenen intihar saldırısını IŞİD üstlendi. Örgüt, Mısır’daki “kafir ve din değiştirenlere” karşı saldırılarının süreceğini duyurdu. 12 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kırım hazinesi rehin kaldı Rusya’nın 2014’teki ilhakı öncesi Kırım’daki dört müzenin Hollanda’ya sergi için gönderdiği altından yüzlerce tarihi eser, Kırım’a geri dönemiyor. Hollanda yargısı, tarihi hazinenin Ukrayna’ya iadesine karar verdi. Perşembe 15 Aralık 2016 Hükümet güçleri Doğu Halep’te enkazları denetliyor. Son 24 saatte 6 bin sivil daha kendiliğinden bölgeden çıktı. Cihatçılar, aileleri ve bağlantılı sivillerin İdlib’e tahliyesi için gelen otobüslerde ise şoförlerin uyuyakaldığı gözlendi. Halep’te kanlı uzatma Doğu Halep’te sadece küçük bir alanı kontrol eden cihatçıların İdlib’e tahliyesi için TürkRus anlaşmasına karşın şiddetli çatışmalar çıktı. Taraflar birbirini suçluyor Suriye hükümet güçlerinin Doğu Halep’in yüzde 90’ından fazlasını ele geçirmesinin ardından ateşkes altında kalan son cihatçılarla sivillerin tahliyesi için varılan anlaşma birkaç saat bile dayanmadı. Önceki akşam Türkiye ile Rusya’nın arabuluculuğunda varılan anlaşma, dün sabaha karşı önce sivillerin, ardından cihatçıların, Nusra’nın kontrolündeki İdlib’e tahliyesini öngörüyordu. Ancak tekrar şiddetli çatışmaların çıkmasıyla tahliye askıya alındı. ‘10 bin kişiye tepki’ Silahlı gruplara göre hükümet top, havan, tank ve uçaklarla ağır bombardıman düzenledi. Rusya’nın Suriye ateşkesini izleme merkezi ise militanların anlaşmayı bozup tahliye için gelen otobüslere ateş açtığını duyurdu. Al Masdar’ın İdlib’deki cihatçıların 2 bombalı araç ve yüzlerce militanla Halep’in Zehra semti ni hedef aldıkları ama püskürtüldükleri haberinin ardından Doğu Halep’te Fastakim grubu hükümete karşı saldırıya geçtiklerini söyledi. Eski şehrin güneyine bombalı araçla saldırı düzenlendi. Bazı yetkililere göre kurtarılması mümkün olan, bugün hayata geçirilebi lecek tahliye anlaşmasının ne sorunla karşılaştığına dair rivayet muhtelif. AFP, “hükümete yakın” dediği bir kaynağın şu sözlerini aktardı: “Hükümet, tahliye anlaşmasını askıya aldı. Anlaşma 2 bin savaşçının tahliyesini öngörmesine rağmen 10 bin kişi çıkmak istiyor. Hükümet aralarında esir ya da rehinelerin de bulunabileceği gerekçesiyle kenti terk edenlerin isim listesini de istiyor.” ‘İran’dan yeni şart’ Ankara destekli Nureddin Zengi grubundan Yaser Yusuf ve bazı başka kaynaklar ise İran’ın yeni şartlar öne sürdüğünü, İdlib’de cihatçıların kuşatması altındaki Şii kasabaları Fua ve Kefreyya’dan sivillerin eşzamanlı tahliyesini istediğini söyledi. İran ‘zaferini’ kutluyor Rusya’ya göre cihatçıların elinde sadece 2.5 kilometrekarelik bir alan kaldı. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a zaferini tebrik için telefon açarken İran dini liderinin dış politika başdanışmanı Yahya Safevi “İran yeniden bölgenin lider gücü oldu” dedi. RT’ye konuşan Esad, Batılı ülkelerin Halep’le ilgili açıklamalarını şöyle yorumladı: “Rusya, lütfen, Suriye ordusunun teröristlere karşı ilerleyişini durdur. Teröristleri yenerek çok ileri gittiniz. Teröristlerin varlığını sürdürmesini sağlamak ve onları korumak zorundayız.” Esad, IŞİD’in ABD’nin bilgisi ya da desteği dahilinde Palmira’ya geri döndüğünü, ABD’nin buna göz yumduğunu iddia etti. Eşçi Dostum General Dostum’a tecavüz suçlaması Afganistan Devlet Başkanı Yardımcısı Raşid Dostum, üst düzey bir hükümet yetkilisi tarafından işkence ve tecavüz ile suçlandı. Suçlamayı yapan kişi ise Özbek general Dostum’un Afganistan’ın kuzeyindeki memleketi Jowzjoan’ın eski valisi Ahmed Eşçi. Haberde 25 Kasım’da Eşçi ile Dostum’un geleneksel buzkaşi oyunu sırasında kavgaya tutuştuğu belirtildi. Görgü tanıklarına göre Eşçi’nin boğazına ayağı ile bastıran Dostum, onu boğmakla tehdit edip “Seni burada öldürsem kimin umurunda olur” dedi. Eşçi, Dostum’un evinde beş gün boyunca tutulup, işkence gördüğünü ve saldırı tüfeği ile tecavüze uğradığını, daha sonra güvenlik güçlerine teslim edildiğini söyledi. General Dostum ise suçlamayı reddetti ve “provokasyon” olarak nitelendirdi. Devlet Başkanı Eşref Gani, soruşturma sözü verdi. Duterte: Suçluları bizzat öldürdüm Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, belediye başkanlığı yaptığı dönemde şüphelileri bizzat öldürdüğünü itiraf etti. Başkanlık Sarayı’nda iş dünyası temsilcilerini ağırlayan Duterte, 20 yıl boyunca yönettiği güney kenti Davao’da uyuşturucu satıcılarıyla nasıl mücadele ettiğini anlattı: “Davao’da ben bunları bizzat yapardım. Birilerinin bana meydan okumasını beklerdim ki onları öldürebileyim. Böylece polislere ‘Ben bunu yapabiliyorsam, siz neden yapamayasınız’ mesajı verirdim.” Ankara’dan Rusyaİran’a hem suçlama hem temas Ankara hem Rusya ve İran’ı Halep’te “katliam yapıp” tahliye anlaşmasını bozmakla suçluyor hem de bu iki ülkeyle temasları yoğunlaştırıyor. The Guardian gazetesinin tabiriyle “Türk istihbaratı ile Rus ordusunun müzakere ettiği” anlaşmanın bozulması üzerine “rejim güçlerini” suçlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün akşam Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Rusya’da üçlü toplantı “Anlaşmanın hayata geçmesi ve ihlallerin durdurulması gerektiğini” vurgulayan iki lider “mümkün olduğu kadar çabuk güvenli koridorlardan tahliyelerin başlaması kararlılığını” teyit etti. Erdoğan Putin’e koridorların açılması akabinde her türlü tedbiri alacaklarını aktardı. Türkiye veya Kuzey Suriye’de yeni sığınmacı kampı çalışmalarına başlandı. Bu kez İran’a protesto Rusya, İran, ABD, Türkiye Dışişleri Bakanları Sergey Lavrov, Cevat Zarif, John Kerry ve Mevlüt Çavuşoğlu arasında da telefon diplomasisi yaşanıyor. Dün Çavuşoğlu, Türkiye’nin çabalarını anlatırken “Rejim ve bazı ayrı gruplar buna engel olmaya çalışıyor ve burada Rusya, İran, İran’ın desteklediği güçler ve tabii ki rejim var” çıkışını yaptı. Ama ardından Çavuşoğlu, Suriye’de ateşkes ve siyasi çözüm için 27 Aralık’ta Moskova’da Türkiye, Rusya, İran üçlü toplantısının Askerler Halep’te kısmen enkaza dönen Emevi Camii’nde incelemeler yaptı. düzenleneceğini açıkladı. Önceki gece Rusya’ya yapıldığı gibi dün de İran’ın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu önünde “katil İran” sloganlarıyla protesto gösterisi düzenleyen kalabalık, binalara taş da attı. Ruslar Ankara’yı övdü Moskova, Ankara ile görüşmelere verdiği öneme dair bir dizi açıklama yaptı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Türkiye ile Suriye görüşmeleri konusunda büyük umutlara sahibiz. ABD ile aylardır yaşadığımız anlamsız sürüncemeden daha etkili olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Dışişleri yetkilisi Andrey Kelin de “Türklerle anlaşmak, Amerikalılarla anlaşmaktan daha kolay. Türkiye NATO çizgisini izlerken diğer yandan işbirliği yapabileceğimiz ortak alanları kapsayan bir dizi çıkar var. İşbirliğimiz, Suriye dahil pek çok alanda devam edecek” dedi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov “Türkiye ile ortak ideallerimiz var. Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğü ideallerine bağlıyız” görüşünü dile getirdi. ‘IŞİD’in hammaddesi Türkiye’den’ Çatışma bölgelerinde silah ve mühimmatın dolaşımını araştıran Britanya’nın sivil toplum kuruluşu Conflict Armament Research (CAR), geçen ay Musul’da yaptığı incelemelerin sonuçlarını raporlaştırdı. IŞİD’in terk ettiği 6 silah fabrikası ile cephede bıraktığı malzemeleri inceleyen uzmanlar, silah üretiminde orduyla yarışan seviye tespit etti. Rapora göre son üç yıldır kendi silahlarını üreten IŞİD potasyum nitrat, alüminyum, makine yağı ve çimento gibi malzemelerinin neredeyse tamamını Türkiye’deki “güçlü tedarik şebekesinden” elde ediyor. Endüstriyel çapta üretim CAR’a göre IŞİD silahları standardın altında malzemeler ve kimyasal patlayıcı bileşenleriyle üretilseler dahi “doğaçlama” olarak üretilmediklerini gösteren teknik özelliklere sahip. “Organizasyon, kalite kontrol ve envanter yönetiminin seviyesi, karmaşık ve merkezi kontrol lü bir endüstriyel üretim sistemine işaret ediyor” deniliyor. Militanlar, silah üretim oranları ve kalitesi hakkında düzenli ve detaylı raporlar çıkararak standardizasyon sağlıyor. Bir tesiste üretilen havan mermilerinin bir başkasında üretilen havan toplarına uyması için milimetrenin onda birine kadar hassas ölçüler kullanılıyor. Standardizasyon için kaynak malzemelerin düzenliği tedariği gerekiyor. Bu da Türkiye’den Suriye’ye sevkıyat şebekesiyle sağlanıyor. [email protected] Petrolcü dışişleri bakanı Dün yalnız “Hürriyet”in birinci sayfasındaydı. Türkiye öyle korkunç yangın yeri ki, bu cins haberlere kolay sıra gelmiyor diyebilirsiniz. Ama “devrim” niteliğindeki bir gelişme söz konusu. Trump, dünyanın bir numaralı petrol şirketi ExxonMobil’in CEO’su/başkanı Rex Tillerson’u bildiğiniz “dışişleri bakanı” yapmış. Senato tayini onaylarsa, Tillerson ABD’nin damardan “dışişleri bakanı” olacak. Tillerson’un manşetteki resmine bakarken aklıma Pasolini’nin “Petrol” kitabı geldi. Olay olan o kitabı yazarken esrarengiz bir ölüme kurban giden İtalya’nın tanınmış yazarı, hükümetlerle petrol şirketleri arasındaki “karanlık ilişkilere” parmak basmıştı. Taa 1970’lerde… çokuluslu şirketler ve finans dünyasının hükümetleri boyunduruk altına aldığı bir “karanlık rejimin tehlikesinden” bahsetmişti… ABD başkanının şimdi doğrudan bir petrol şirketi devi CEO’sunu dışişleri bakanı tayin ettiğini görünce; Pasolini’nin mezarında döndüğünü düşündüm... Eisenhower uyarmıştı Exxon, dev bir petrol imparatorluğu. ABD basınındaki haberlere göre, “ABD hükümetinden ayrı kendine özgü bir dış politikası olacak kadar bağımsız bir güç”. Bizzat kendi istihbaratı, düşünce kuruluşları ve jeopolitik hedefleri var. Exxon’un son 12 yılına yönetici olarak damga basan Tillerson, Obama yönetiminin son dönemde Rusya’ya koyduğu yaptırımlarına sırtını çevirerek örneğin Putin’le dost olmuş. Rus petrol şirketi Rosneft’le Kuzey Kutbu’nda ortak petrol aramaları yapmışlar. Ruslar bu yüzden ABD’nin “müstakbel dışişleri bakanını” “dostluk madalyası” ile onurlandırmış. Çokuluslu ABD petrol şirketi özetle Washington’dan bağımsız kendi dış politikasının izinden gitmiş. Tillerson’un dışişleri bakanlığı senato onayından geçerse, Exxon’un dış politikası ABD dış politikası olacak. Pasolini gibi bir solcu entelektüeli bırakın ’60 lı yıllarda ABD Başkanı Eisenhower’ın uyardığı bir tehlike bu. “17 Ocak 1961 veda konuşması” olarak tarihe geçen konuşmasında Başkan Eisenhower; ABD hükümetini “military industrial complex/askeri endüstriyel blok” şeklinde adlandırdığı büyük çıkar gruplarının eline geçmesine karşı uyarıyor: “Askeriendüstriyel blokun hükümet kurumları içinde arzu edilmeyen etkilerine izin verilmemelidir” diyor Eisenhower ve ekliyor: “(Hükümette) Yanlış konumlanan gücün yıkıcı yükselişi için her zaman bir potansiyel vardır. Böyle bir tehlikeli güç birleşimin, özgürlüklerimizi veya demokratik süreçlerimizi tehlikeye sokmasına asla izin vermemeliyiz. Sorgulamadan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz. Yalnızca uyanık ve bilgili yurttaşlar, dev sanayiaskeri altyapısının barışçıl yöntemler ve hedefler doğrultusunda çalışmasını temin edebilir ve özgürlük ile güvenliğimizin ancak böylece bir arada gelişmesine olanak tanıyabilir.” Binaenaleyh Eisenhower da “Trump kabinesinde” yer alan kişileri görse mezarında dönerdi. Sorun yalnız dışişleri bakanlığına petrol devi Exxon’un başından paraşütle inen Tillerson’dan ibaret değil. Komplo değil gerçek Hazine bakanı da eski bir “Goldman Sachs” bankacısı. Çalışma bakanı bir dev “fastfood” zinciri şirketi yöneticisi. Volkswagen’in egzoz emisyon skandalını ortaya çıkaran etkili “Çevre Koruma Ajansı”nın (EPA) başına “iklim değişikliği verilerini” reddeden ve gene petrol şirketleriyle bağlantılarıyla tanınan bir isim geliyor. Sanayifinans dünyasından yatay geçiş yapan bu adların yanında, kabinede iki de eski general bulunuyor. Biri doğrudan “savunma bakanı” olacak. Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanlığını keza gene bir emekli general üstlenecek. Bundan alâ “askeriendüstriyel blok” olur mu? Böyle bir blokun tehlikeleri… “petrol şirketlerinin açıklanmayan hükümet ortaklıkları”, “oligarşilerin hegemonyası” üzerinde eskiden polemik yapanlar çoğunlukla “komploculukla” suçlanırdı. Komplo filan değil. İşte Trump hükümeti en şeffaf biçimiyle karşımızda. Geçmişin büyük, iddialı komplo teorileri günün gerçeği olarak karşımızda duruyor. Uluslararası sistem tüm maskelerin düştüğü çok ürkütücü bir evreye giriyor. Bunun adı devrim değilse nedir? ‘ABD ile Türk askeri Mınbiç’te YPG’yi aradı’ ABD ve Türk askerlerinden oluşan 8 kişilik bir heyetin, Suriye Demokratik Güçleri’nin elindeki Mınbiç’e giderek YPG’nin kentte olup olmadığıyla ilgili araştırma yaptığı öne sürüldü. Sputnik’e konuşan bir SDG komutanı, 3 ABD’li ve 5 Türk askerin geçen hafta askeri araçlarla gelip kentte bir gün geçirdiğini söyledi. Komutan “ABD’li askerler bize kendileri varken Türkiye’nin müdahalede bulunamayacağını, buna izin vermeyeceklerini söyledi. Daha sonra bize Türkiye’yi ikna etmek için onlarla birlikte Mınbiç’te bir araştırma yapacaklarını aktardılar. Biz de buyursunlar gelsinler dedik” ifadelerini kullandı. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle